Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
10 KASIM 2006 CUMA CUMHURİYET SAYFA DİZİ Bülent Ecevit’in yaşamının son günlerinde yanında, partisini teslim ettiği Zeki Sezer vardı 7 DÜZ YAZI ORHAN BİRGİT DSP’ de Ecevit’siz günler S O L D A A R AY I Ş ülent Ecevit’in yaşamıB nın son döneminde ‘‘en yakınında’’ partisini teslim ettiği DSP Genel Başkanı Zeki Sezer vardı. Ecevit, aktif siyasete veda ettiği DSP’nin 6. olağan kurultayında Sezer’i ‘‘işaret etti’’. Kurultayda Ecevit çiftinin desteklediği Zeki Sezer’in yanı sıra eski Dışişleri Bakanı Şükrü Sina Gürel, eski milletvekilleri Aydın Tümen, Atilla Mutman ile parti üyelerinden Veysel Özer yarıştı. Gürel ‘‘Ülkemiz karanlık bir iktidarın pençesinde daha da koyulaşan bir karanlıkta geleceğe sürüklenirken genel başkanımızın yıllar önce belirttiği gibi bir perdeyi kaldırmamız ve gölge oyununa son vermemiz gerekiyor. Zaman vesayet zamanı değildir’’ sözleriyle ‘‘veliaht’’, ‘‘Rahşan Ecevit’in prensi’’ diye anılan Zeki Sezer’e yüklendi. Ancak, delegeler Ecevit’in ‘‘son isteğini’’ yerine getirdiler. Artık Ecevitler’in partisi; Rahşan Ecevit, Necdet Karababa ve Bülent Ecevit’in ardından DSP’nin 4. genel başkanı olan Zeki Sezer’e emanet. Son kurultayda Ecevitler’in yeni yönetime bıraktığı partinin kasasındaki 76 trilyon liralık banka hesabı da. Ecevitler’in partisi olarak anılan DSP tarihe mi karışacak, yoksa ‘‘Ecevit’in siyasal vasiyeti’’ doğrultusunda yeni oluşumlar mı ortaya çıkacak zaman gösterecek. DSP Genel Başkanı Zeki Sezer, Ecevit’i ‘‘Kurucumuz Helalleşme.. Bülent Ecevit’i yarın toprağa veriyoruz. Birçok kişinin kafasında ya da gönlünde kendisine özgü bir “panteon” yattığını biliyorum. O özgün mezarda kendi kahramanları sonsuzluk uykusuna yatırılmıştır. 11 Kasım’da değil; 5 Kasım’da da değil. Sevgili Ecevit, 18 Mayıs 2006 günü, benim panteonumun en seçkin üçüncü konuğu olmuştu. Öteki ikisinin kimler olduğunu mu soruyorsunuz? 10 Kasım 1938’de aramızdan ayrılan ve 28 Aralık 1938 günü toprağa verilen aziz Atatürk, kuşkusuz ilk sırada yatıyor. 25 Aralık 1973’te yitirdiğimiz ve 28 Aralık günü ebedi şefinin ayak ucundaki kabrinde sonsuz uykusuna tevdi ettiğimiz İsmet İnönü de benim panteonumum ikinci seçkin misafiridir. Bülent Bey’i, tıbben yitirdiğimiz haberini 6 Kasım’ın ilk saatlerinde aldığımdan bu yana, hem kendimi toparlamaya hem de kendisine karşı görevlerimi yerine getirmeye çalışıyorum. Çok kimseye abartı olarak geldiğini bile bile “tanıdığım Ecevit”i yazdım ve bana yöneltilen televizyon kameralarına da, anlatmaya çalıştım. Toplumlar önemli kişilerini kolay yetiştiremiyorlar. Ama bir mirasyedi hovardalığı ile de harcayıveriyorlar. Bu nedenle yerleri kolay doldurulmuyor. Nasıl doldurulsun ki? O boşalan; ya da boşaltılan yeri bir kulağı kesik laf ebesi çoktan almış ve Fareli Köyün Kavalcısı olarak yola çıkıvermiştir. Kavalın sesine koşanların birer ikişer değil kümeler halinde kendisini terk edişi, o başkan ya da lider kartvizitini kullanan kişinin umurunda bile olmuyor. Bir de bakıyorsunuz ki, elinizde değer olarak algıladığınız ne kadar kutsallık var ise yok olup yitirilmiş.. Son siyasal girişimi 80’li yıllarda ‘‘bir bölen’’ olarak anılan ve ittifak, bütünleşme arayışlarını ısrarla ‘‘Demokratik Sol Parti’nin temiz, ilkeli yapısını bozabilir’’ diye geri çeviren Ecevit, yaşamının son günlerinde şaşırtıcı adımlar attı. ‘‘İttifak’’ ve ‘‘koalisyon’’ konularına hiçbir zaman soğuk bakmadığını açıkladı. Ecevit’in ‘‘İttifaklar yapılırken demokratik sol veya sosyal demokrasinin özgünlüğünün gözden uzak tutulmaması gerektiğine’’ ilişkin sözleri dikkat çekiciydi. İlk kez ‘‘sosyal demokratlarla’’ ittifaktan söz ediyordu ve sosyal demokrat, demokratik sol partiler arasında ittifakın lideri olarak Eskişehir Belediye Başkanı Yılmaz Büyükerşen’i öneriyordu. SHP Genel Başkanı Murat Karayalçın 16 Mayıs günü Ecevit’i ziyaret ederek solda birlik çağrısına ‘‘evet’’ dediklerini bildirdi. Ecevit, Karayalçın’a ‘‘Bu süreç kolay olmayabilir. Ben açıklamayı hiç kimseyle, DSP’lilerle de görüşmeden kendi kararımla yaptım. DSP’nin düz bir üyesiyim, ama DSP’liyim. DSP ile ayrıca görüşeceğim’’ dedi. Karayalçın da ‘‘Biz ayrıca DSP’yi ziyaret etmeyeceğiz, çağrı sizden geldi, size, evet diyoruz. DSP ve CHP sizi ziyaret edip çağrınızla ilgili görüşünü söylemeli. Bu çağrıyı siz yaptığınıza göre bunun örgütlenmesi sorumluluğu sizde. Biz size, evet diyoruz. İçten dileğimiz CHP ve DSP’nin de, evet demesi’’ görüşünü iletti. Bu ziyaretin ardından Ecevit’in yeni görüşmeler yapması ve ittifakın örgütlenmesi için bazı adımlar atması bekleniyordu. Ömrü yetmedi... Ecevit’in son siyasal girişimi, ittifak çabalarıydı. Son siyasal eylemi de, Danıştay üyesi Mustafa Yücel Özbilgin’in cenaze törenine katılmak oldu. 18 Mayıs günü Kocatepe Camii’ndeki cenaze töreninde çok bitkin görünüyordu. Güçlükle ayakta durabildiği gözlenen Ecevit’e, koluna giren eşi Rahşan Ecevit destek olmuştu. Uzun süre ayakta kalan Ecevit, MHP lideri Devlet Bahçeli yanına geldiği sırada fenalaşarak aracına götürüldü. Daha sonra beyin kanaması geçirdi ve GATA’ya kaldırıldı. GATA’daki yaşam mücadelesi 171 gün sürdü. Artık, siyasette ‘‘Ecevit’li’’ günler bitti... Türk siyaseti Ecevit’siz, DSP Ecevit’siz... olağan genel kurulunda delegeler Ecevit’in ‘‘son isteğini’’ yerine getirdiler. Artık Ecevit’lerin partisi; Rahşan Ecevit, Necdet Karababa ve Bülent Ecevit’in ardından DSP’nin 4. genel başkanı olan Zeki Sezer’e emanet. Bir dönem sağ kolu olan Özkan’la ise yolları ayrılmıştı. DSP’nin 6. 19 ve kuramcımız’’ sözleriyle anıyor. Ecevit’in ‘‘Kararlılık, uzlaşma, umut, halkçılık, Türkçe ustalığı’’ özelliklerinin altını çizen Sezer, ‘‘O büyük bir düşünür, büyük bir şairdi. O bir barış adamıydı. O nedenle ‘Kıbrıs fatihi’ ola rak anıldığı müdahalenin adı bile ‘Barış Harekâtı’ydı. O sadece bir siyasetçi değil, aynı zamanda büyük ama çok büyük bir lider, çok büyük bir devlet adamıydı’’ diyor. Sezer, ‘‘Ecevit’in ardından DSP tarihe karışır’’ yorumlarına ise sert tepki gösteriyor: ‘‘DSP tarihe karışacak diye bekleyenler var. Çok beklerler. Bu parti Türkiye’nin gerçeği, bu parti çok köklü, çok sağlam bir parti. Örgütleriyle, kadrolarıyla Türkiye’nin en sağlam partisi. DSP’nin tarih olması nı isteyenler var. Üstelik Ecevit’e sahip çıkıyor gibi yaparak bunu yapıyorlar. Demokratik solcular kararlılığı Ecevit’ten öğrendi. DSP bazılarının beklediği gibi tarih olmayacak, ilk seçimde solun birinci partisi olacak. Tarih olmasını isteyenlere rağmen yoluna devam edecek.’’ DSP’nin son dönemde DİSK önderliğindeki 10 Aralık Hareketi başta olmak üzere bazı kesimlerle güç birliği arayışları sürüyordu. Zeki Sezer, Bülent Ecevit’in bir anlamda ‘‘siyasal vasiyeti’’ olan güç birliğiyle ilgili beklentiler konusundaki sorumuza da şu yanıtı verdi: ‘‘DSP’nin işbirliği, güç birliği arayışı içinde olmasını başka yere çekmek isteyenler olabilir. Ancak biz bu konuda adımlar atıyoruz. Görmezden geliniyor belki, ama çalışmalar sürüyor. Adımlarımıza pranga vurmaya çalışanlar var. Onlara, kendini solda sananlara rağmen çalışmalarımızı sürdüreceğiz. DSP, Ecevit’e ihanet etmemişler tarafından çok sağlıklı bir biçimde geleceğe taşınacak.’’ Ecevit artık yok. Ne DSP’nin ‘‘onursal’’ genel başkanı olarak, ne parti okulunda vereceği derslerle ne de gerektiğinde danışılacak ‘‘tarihsel’’ kimliği olan bir eski siyasetçi olarak. Artık beyaz güvercinler uçuran, mavi gömlekli, siyah kasketli liderin fotoğrafları tarih oldu. Siyasette ‘‘Ecevit’li’’ günler sona erdi. DSP’nin beyaz güvercini de kendi kanatlarıyla uçmak zorunda... Aldığım tepkiler.. Yazıp anlattıklarımın büyük bir okur çoğunluğu tarafından iyi karşılanması, hem acımı hem de yaşımın bana yüklediği yorgunluğu olabildiğince azalttı diyebilirim. O arada elbette, sadece beni abartılı ya da maksatlı bulanların da olduğunu söylemeliyim. Onları anlamaya çalıştım. Ancak, bazı meslektaşlarımı da şaşkınlıkla izledim... Bazılarının Bülent Bey ile yıldızları barışmayacak kadar genetik bir kin dokusu içinde olduklarını da bilirdim. Ama Ecevit’li dönemlerin hiç tanığı olmamış olanların, bilgisayar başına geçip ahkâm döktürmeleri ve cehaletlerini tarihin arşivine bırakırken böylesine pervasız olmalarını anlamak kolay değil. Zeki Sezer. Hüsamettin Özkan. Yarının ritüelleri.. Yarın, Ankara Kocatepe Camii’ndeki musalla taşında, benim sevgili genel başkanımın cenaze namazını kıldıracak imamın tüm cemaate soracağı, o kalıplaşmış iki soruyu kuşkusuz herkes, yine aynı türden kalıplar halinde yanıtlayacak. Belki de, o kalabalık cemaatin görevli imama vereceği yanıtlar arasında kaybolup gitmemesi için olmalı, Bülent Ecevit’in ilk hükümetinde Bayındırlık Bakanı olarak görev verdiği Erol Çevikçe, Anka Ajansı’nın dünkü bülteninde “Nedamet Açıklaması” olarak tanımlanan bir helalleşme mesajı yayımlamak gereğini duymuş. Çevikçe şöyle diyor: “Cumhuriyet tarihimizin işçisi, köylüsü, aydını, esnafı yani halkının ‘Karaoğlan’ı olabilmiş tek devlet adamı idi. Şimdi bin kez daha özür diliyorum. Onun CHP’de iken ve bir daha geri gelmesini engellerken kıymetini bilemediğimiz beraber olduklarımın adına da özür diliyorum. İznini almadığım halde, ‘Hepimizin öğretmeniydi’ diyen Deniz Baykal’ın da bu düşüncelerime katılacağına inanıyorum. Hakkını helal et bize sevgili Karaoğlan.” Sosyal demokratları CHP Genel Başkanı olarak yıllardan sonra o getirmişti iktidara. 12 Eylül’den sonraki o karanlık dönemde, inançları doğrultusunda gözetim altına alınan, cezaevleri koğuşları ile tanışan Ecevit’e solu parçaladığı savı ile “bir bölen” suçlaması yapanlara, var gücüm ile yanlış düşündüklerini anlatmaya çabalıyordum. Yıllar sonra, ölümün aramızdan ayırdığı Sevgili Genel Başkanıma, bu suçlamalar ile ne kadar haksızlık ettiğini de yine Çevikçe, “Kendimi sizin CHP’den gitmenize neden olan hareketin sorumlusu sayıyorum. O büyük hata, hem CHP’yi bu duruma getirdi, hem de sizin ülkeye daha etkin ve uzun hizmet vermenizi engelledi” diye itiraf etmeyi bir vicdan borcunu ödemek olarak görüyor. Öteki eski arkadaşları da mı, benzer açıklamalar yapmalı? Bence hiç gereği yok.Yarınki cenaze töreninde hep birlikte o aziz ölünün tabutu arkasında yürümek.. Sonra dualarımızla sonsuz uykusunu uyuyacağı toprağa vermek... Ama yeni bir güne, Cumhuriyetçilerin ağır görevinin sorumluluğunu bilerek yine el ele başlamaya hazırlanmak.. Atatürk’ün doğumunun 125’inci yılını bir yeni milat olarak algılayıp somut eyleme geçmek.. Ancak öylece “Sevgili Öğretmenimiz”den helallik alabiliriz... Aşkları birbirlerine yazdıkları mektuplarda ve şiirlerin dizelerinde de yaşadı En çok Rahşan’ı sevdi ülent Ecevit, hayatı boyunca en çok eşi Rahşan Ecevit’i sevdi. ‘‘Ölmekten değil, onu yalnız bırakmaktan korkuyorum’’ diyecek kadar. Rahşan Ecevit, Bülent Ecevit’in hayatındaki en yakın kişi oldu hep. Eş, köylü dernekleri kurucusu, emanetçi genel başkan ve örgütçü sıfatlarıyla. Ecevit, eşine sevgisini ‘‘birlikte öğrendik seninle/ avucumuzda yüreği çarpan/ kuşa sevgiyi/ el ele duyduk kumsalda denizin/ milyon yılda yonttuğu/ taşa sevgiyi/ tırtılları tanıdık seninle/ tırtılken daha sevmeyi öğrendik/ sevgiden üreyen kelebeği/ (...)el ele büyütüp el ele derdik/ el ele derip insana verdik/ verdikçe çoğalan sevgimizi’’ dizeleriyle ölümsüzleştirdi. Bülent Ecevit 12 Eylül sonrasında cezaevindeyken ‘‘Sevgili Bülendim’’‘‘Sevgili Rahşanım’’ diye başlayan mektuplarda bu sevgi hep dile getirildi. Bülent Ecevit, zaman zaman kendisini ihmal eden eşine ‘‘Haydi benim Rahşanım, toparla kendini! Seni dün gördüğüm hale geleceksen, dünyayı kurtarmak benim işime gelmez’’ diye seslendi. Rahşan Ecevit, eşinin modelini çiz B Ecevitler daima birbirlerinin destekçisi oldular. diği tuvaleti 22 yıl sonra yeniden giyebilen sade bir kadın oldu. ‘‘20 yıldır denize girme fırsatı yakalayamayan’’, tatil nedir bilmeyen, yardımcısı olmayan, hasta günlerinde eşine evinde tek başına bakan, yemeğini yapan ve evini temizleyen bir ev kadınıydı. Evliliklerinin ilk yıllarında yurtdışında açlıktan zafiyet geçiren Rahşan Ecevit, son Rahşan Ecevit’le giriştiği egemenlik yarışı sonrasında kaybeden taraf oldu ve istifa etti Özkan: En yakından en uzağa... H üsamettin Özkan, son başbakanlığı döneminde Ecevit’in sağ koluydu. Bir dönemin ‘‘kara kutusu’’ olarak anılan Hüsamettin Özkan, Ecevit’in eli, ayağı, çocuğu, en yakınıydı. Hüsamettin Özkan’ın önce Rahşan Ecevit’le, daha sonra da Bülent Ecevit’le yolları ayrıldı. Rahşan Ecevit ile Hüsamettin Özkan arasında neredeyse bir egemenlik yarışı yaşandı ve bu yarış af sürecinde su yüzüne çıktı. Ecevit’in hastalandığı dönemde ise ‘‘yeni senaryo’’lar gündeme getirildi ve ‘‘Ecevit gitsin, Özkan başbakan olsun, Özkan cumhurbaşkanı olsun’’ istekleri dile getirilmeye başlandı. Bu süreçte partiden istifası istenen Özkan, ‘‘Vefa semt adıymış’’ deyip istifa etti. Böylece DSP’nin dağılma süreci başladı. ‘BİZ HİÇ AYRILMADIK’ Hüsamettin Özkan, Yüce Divan yargılamasından sonra Habertürk’ün sorularını yanıtlarken Rahşan Ecevit’le gerginlikleri konusunda şunları söyledi: ‘‘Biz hiç ayrılmadık Ecevit’le. Bir babaevlat ilişkisi içinde olduk. Ama gelişmeler benim istifamla sonuçlandı. Eşiyle ilk defa af konusunda ayrı düştük. Rahşan Hanım’la da hiçbir zaman tartışmamız olmadı. Ecevit her konuda bana danışırdı. Af konusundaki fikrimi sordu. Ben, doğru görmüyorum, dedim. Peki, bunu unutun, dedi. Ondan sonra ikinci hükümette, 57. hükümette af konusu gündeme geldi. Kamuoyunda da kabul görmedi. Eşiyle görüş ayrılığına rağmen beni korudu. (...) Rahşan Hanım’la af konusundan sonra 3 yıl hiç görüşmedik. Çok güç bir durum Ecevit açısından. Evli olanlar bunu çok iyi anlar.’’ Özkan, DYP lideri Tansu Çiller ve RP lideri Recai Kutan’ın kendisinin cumhurbaşkanı adaylığı üzerinde uzlaşabileceklerini söylediklerini aktardı. Özkan, o günleri ‘‘Birinci turda seçileceğim söylendi Sayın Ecevit’e. Ben, ra MHP ile koalisyon gündeme gelince kaygılarını açıkça dile getirmesi kriz yarattı. ‘‘DSP Genel Başkan Yardımcısı’’ sıfatıyla konuşan Rahşan Ecevit, ‘‘Bu ortaklık zorunlu olabilir. Ama benim içimde de ve inanıyorum ki daha birçok kimsenin içinde de ciddi kuşkular var. Bu kuşkuları giderebilmenin başta gelen koşulu kuşkuları açığa vurmaktır. Ben de bunu yapmayı bir görev sayıyorum’’ dedi. Rahşan Ecevit, MHP’nin milliyetçilik anlayışını şu sözlerle eleştirdi: ‘‘Bugün Türkiye Cumhuriyeti’ni ve Türk milletini oluşturan insanlar, yalnız Orta Asya’dan gelip Anadolu’ya yerleşmiş atalarımızın değil, aynı zamanda yüzyıllar öncesinden beri değişik ülke veya kökenlerden gelmiş ve yüzdönemde de 45 kilodan 40 kiloya dü yıllar boyunca bu topraklarda kaynaşşünce hastaneye kaldırıldı. Verem ol mış insanların torunlarıdır. Nitekim muştu. Ecevit’in siyasal yaşamı bo Atatürk de çocuklar için hazırladığı yunca ilişkilerinde ‘‘kötü polis’’ rolü ‘Yurtbilgisi’ notlarının başında ‘Türk nü eşinin üstlendiği yorumları yapıldı. milleti’ni, kendi el yazısı ile hiçbir ırk, Rahşan Ecevit görüşlerini hiç sakla din, mezhep ayırımı gözetmeksizin, madı, sevmediği kişileri kendinden hep ‘Türkiye Cumhuriyeti’ni kuran Türkiuzak tuttu. Eşinden uzak tutmaya ça ye halkına Türk milleti denir’ diye talıştı. Özellikle 1999 seçimlerinden son nımlamıştır. Ama baktık ki bir gün, ‘Bizler Asena adlı bir dişi kurtla bir Türk’ten üreyen Türkleriz; o nedenle son Türk devletini korumak bize düşer’ diyen kimseler ortaya çıktı. Bu iddiaya dayanan derneklerini, parsiyasete sizinle geldim, sizinle gideceğim, dedim. Kendisi tilerini kurdular. de ben senden vazgeçemem, dedi. Bu arada Sayın HabeÇocukları, gençleral’ın ismi çıktı. Ecevit beni görevlendirdi, gittim Sayın ri örgütlediler, basMehmet Haberal’a, bu teklifi ilettim. Sayın Haberal, bu kı altına aldılar, hathakkı kendimde görmüyorum, mutabakat sizin üzerinizta silahlandırdılar. de, dedi. İki grup başkanvekilimiz geldi. Sayın Özkan’ın ‘Ya bizden olacakadaylığı için müthiş bir talep var Meclis’te, dedi. Bunun sın ya canından’ üzerine Ecevit, ‘Acaba haksızlık mı ediyoruz’ dedi. O dediler. Yıllarca saarada Sayın Sezer’in adı geldi aklımıza’’ diye özetledi. yısız can yaktılar, Özkan, Ecevit’e son görevini ölümünün ardından yacanlar aldılar. Bunyımladığı mesajla yerine getirdi. ‘‘Türkiye Cumhuriyeların acısını unutti’nin temel ilkelerinin yılmaz savunucusu, halkın refahı mak kolay mı? Üsve mutluluğu için inançları ve ilkeleri doğrultusunda 50 telik, kaba kuvveti yıldan fazla süren siyasi mücadelesinin son 11 yılını biryalnız siyasal örgütlikte geçirme onurunu taşıdığı’’ Ecevit’i saygıyla andı. lenme için değil, Özkan, ‘‘Sayın Ecevit, siyasi yaşantımızın unutulmaz limaddi çıkar için deri ve öğretmeni hem de dürüstlüğü, nezaketi ve birikikullananlara da miyle siyasetin çıtasını çok yukarılara taşıyan bir isimkucak açtılar. Mafdir. Davasına inancı, ülkesine bağlılığı ve verdiği hizmetyalarla, çetelerle leri, herkesin derin saygısını kazanan kişilik özellikleri ve kaynaştılar.’’ siyasetteki üslubu ile o, halkın kalbinde hep olacaktır’’ sözleriyle de Ecevit’i selamladı. Sürecek Faks: 0 212 677 08 21 obirgit?ekolay.net MHP ile kriz yaşanınca Rahşan Ecevit, ‘‘MHP’li bir hükümet ihtimali gündeme geldiğinden beri, gerçi, bazı iyimser çevreler, bu partinin artık değiştiğini öne sürüyorlar. Böyle düşünenlere mi, yoksa bu partinin ‘hayır değişmedik’ diyen liderlerine mi inanalım’’ diye soruyordu. Bu sözler o dönemde bomba etkisi yarattı. Kriz, MHP’nin Rahşan Ecevit’i ‘‘muhatap almaması’’ ile büyütülmedi. MHP, Rahşan Ecevit’ten intikamını eşi Bülent Ecevit hastanedeyken çıktığı ‘‘sollu sağlı ittifak’’ turu sırasında aldı. Rahşan Ecevit’e randevu verilmedi. Rahşan Ecevit, aktif siyasetten çekildikten sonra da sık sık görüşlerini dile getirdi. Bazen ‘‘Din elden gidiyor’’ demeciyle kamuoyunun karşısına çıktı. Bazen de, yabancılara toprak satışına ilişkin kaygılarını dile getirdiği demeçleriyle. DSP içindeki görev bölümleri belirgindi: Hükümet, genel başkanlık Bülent Ecevit’indi; örgüt, parti işleri ise Rahşan Ecevit’in. Ecevit’in son başbakanlığı döneminde ‘‘yardımcısı’’ Hüsamettin Özkan’ın ağırlığı ciddi sıkıntılara neden oldu. Rahşan Ecevit’in af isteği ve sonrasındaki gelişmeler gerilimi ateşledi. Rahşan Ecevit, ‘‘Garibanlar için af istedi’’, ancak affın kapsamının genişleyeceğini öngöremedi. Cezaevleri boşalırken ‘‘Rahşan affıyla’’ dışarı çıkıp cinayetler işleyen katillerin haberleri medyadan eksik olmadı. Afla başlayan tartışmalar Bülent Ecevit’in evdeki hayat arkadaşıyla, kabinedeki ‘‘sağ kolu’’ arasındaki kopuşu da beraberinde getirdi. CUMHURİYET 07 K