19 Mayıs 2024 Pazar English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
30 EKİM 2006 PAZARTESİ CUMHURİYET SAYFA 17 Elektrik dağıtımı da yıkılıyor Elektrik Mühendisleri Odası’nın ardından Tesİş Sendikası da, elektrik dağıtım şirketlerinin özelleştirilmesi ihalesine karşı Danıştay’da iptal davası açtı. Dava dilekçesini okuduğunuzda ‘‘özelleştirme’’ adı altında Türkiye’de bugüne değin yapılan tüm kamu malı satışlarında görülen her türlü karışık kuruşuk işler gözünüzün önünde resmi geçit yapıyor: ‘‘ Özelleştirme Yüksek Kurulu (ÖYK), TEDAŞ’ı özelleştirme kapsam ve programına almıştır. İhale ilanında bahsi geçen BEDAŞ, SEDAŞ ve AYEDAŞ, TEDAŞ’ın bağlı ortaklığıdır, özel hukuk tüzelkişilikleri bulunmaktadır. Bu nedenle ihaleye konu 3 şirket için halihazırda ÖYK tarafından alınmış bir karar mevcut olmayıp ihale ilanı ve dayanağı işlem usulsüzdür. İhale konusu 3 bölge, mevcut bölgeler içerisinde kayıpkaçak oranı en düşük bölgelerdir. Keza, her 3 bölge, kârlılık, verimlilik açısından en üst sırada yer alan bölgelerdir. Şu halde, öteden beri elektrik sektöründeki özelleştirmelerin gerekçesi olarak sunulan ‘kayıpkaçak oranlarının düşürülmesi, hizmet kalitesinin yükseltilmesi’ ihtiyacı ve gerekliliği mevcut durumda mevzubahis değildir. Kayıp kaçakların azalması gibi etmenlere bağlı olarak elektrik maliyetleri kısmen ucuzladığında elde edilecek kârın önemli bir kısmı tüketiciye değil, dağıtım bölgelerinin yeni işleticileri olan özel şirketlere aktarılacaktır. Dağıtım özelleştirmelerindeki esasları ve ilkeleri belirtilen Lazard firması tarafından hazırlanan bilgi dokümanında, yatırımların firmalar tarafından gerçekleştirileceği ve bu yatırım bedellerinin tarifeler üzerinden geri kazanılacağı belirtilmiş, sözleşme süresinin bitmesi veya sözleşmenin feshi durumunda tarifelerden henüz kazanılamamış yatırımların bedellerinin TEDAŞ tarafından geri ödeneceği belirtilmiştir. Belirtilen kural gereğince, amacı ortaya konulmamış yetersiz yatırımların bedeli tarifeler eliyle nihai tüketicilerden tahsil edilecek, kullanıcılar daha ucuza elektrik kullanmak yerine, şirketlerin keyfi olarak belirlediği tarifelere göre ödeme yapmak zorunda kalacaklardır. Nitekim, 2010 yılından sonra şirketlerin, tarifeleri maliyete dayalı olarak kendilerinin belirleyecekleri de dokümanda belirtilmiştir.’’ Özelleştirme dedikleri, devlet için yıkım, kamusal birikimler için yıkım, toplum için yıkım, tüketici için yıkım, o kadar... SAĞNAK NİLGÜN CERRAHOĞLU Çemberi kıracağız Giderek daraltılmak istenen çember ki o çember, çember sakallının çemberidirTürkiye’nin aydınlanma yatağını tıkayan set gibi... Aklın özgürleşmesi karşısında cahilliğin sansürcülüğü, estetiğin karşısında zevksizlik, sıradanlık sinsice çevremizi sarıp sarmalıyor, tüm toplumu adeta içine çekmek, yutmak istiyor. Yine de teslim alınamayacak bu toplum. Cumhuriyet’in kurumları ile aşılacak bu dönem, üniversitelerle aşılacak... Anadolu Üniversitesi’nin ‘‘Heykellerle Yaşayan Üniversite’’ kitabı bile uygarlık koşusunun sürdüğünü gösteriyor, umut aşılıyor insana. Anadolu Üniversitesi öğretim üyelerinden Levend Kılıç, elinde fotoğraf makinesi, tüm kampusu dolaşmış. Üniversitenin bahçesindeki 60’a yakın heykelle sarmaş dolaş olmuş, onları günün farklı saatlerinde fotoğraflamış. Nesne olarak neden heykeli çektiğini kitapta şöyle özetliyor Levend Kılıç: ‘‘Heykel içinde bulunduğu ortamın ışığına göre var olur. Bu var oluş ışığa bağlı olarak değişir. Bu değişim de bize farklı algılanmalar sağlar.’’ Anadolu Üniversitesi’nin bir önceki rektörü Prof. Dr. Engin Ataç da, benzer bir yorum yapmış kitapta: ‘‘Bir nesnenin üçboyutlu olması demek, doğal olarak her ışık ortamında farklı algılanabilmesi demektir. Yani üçboyutlu nesneleri hem farklı bakış açılarıyla görebiliriz, hem de ışığa göre her bakış açısından farklı şekilde algılarız.’’ Dünyayı, yaşamı, çevreyi, insanı, duyguyu, öfkeyi, davranışı, heple hiçi boyutlandırabilen bir Türkiye dün de vardı, yarın da olacak. Takılıp kalmışı, durağanı kovup atacağız... ‘Pembe Ev’de Hüzün.. SELANİK Ziyaretçi defteri yok. Kaldırılmış! “Mahkemelik defteri’’ merak ediyordum. O günden bugüne neler yazılmıştı? Pembe evin ziyaretçileri, bu eşikten hangi duygularla giriyordu? ‘‘Cumhuriyetle yaşıt’’ Mehmet Fethi Dördüncü’den başka; Atatürk’le dertleşmek, iç dökmek isteyen başka ziyaretçiler de var mıydı? İçeri girer girmez, ‘‘malum defteri’’ istedim. ‘‘Defter yok! Kaldırıldı..’’ dediler. ‘‘Defter’’ incelemeye alınmış ve yerine konmamış. ‘‘Yırtılan sayfayla’’ patlak veren skandaldan bu yana geçen altı ayda, yeni bir ziyaretçi defteri de açılmamış. Atatürk’ün evinden bu gelenek kaldırılmış. Olur da benim gibi başka böyle ‘‘mütecessis ziyaretçiler’’ çıkar diye zahir.. sessiz ve derinden götürülen bir ‘‘operasyonla’’ imha edilmiş. ‘‘Ta Selanik’te defterin peşine kim düşecek?’’ diye düşünmüş olmalılar... Evdeki en anlamlı kayıt.. olmayan ‘defter’ Bu ziyaretin en anlamlı bölümü, benim için o ‘‘defterle’’ baş başa kalmak olacaktı. Deftere yazılanları okumak ve belki içine birkaç satır karalamak.. Bunun dışında ‘‘Atatürk’ün evi’’ için otobüslerle yollara düşmenin fazla da bir anlamı yok. ‘‘Pembe Ev’’ çünkü artık yalnızca ‘‘sembolik bir mekân’’. İçinde Atatürk’e dair bilmediğimiz, düşünemeyeceğimiz ya da hayal edemeyeceğimiz hiçbir şey yok. 1912 yılında Selanik’in Osmanlı İmparatorluğu’nun elinden çıkmasıyla, ‘‘ev’’ Rumlara geçmiş. 1912’den 1933’e dek içinde bir Rum ailesi yaşamış. Selanik Belediyesi 1933’te ‘‘dostluk nişanı’’ olarak evi, Türk hükümetine armağan etmiş. 1912’den 1933’e dek geçen süreçte ‘‘mekân’’, ‘‘atmosfer’’, ‘‘mobilyalar’’ değişmiş. Daha sonraki yıllarda da her şey baştan sona elden geçmiş. Bugün ziyaret ettiğimiz ve gördüğümüz ev; büyük ölçüde ‘‘aslına benzer olarak’’ yeniden inşa edilmiş. Mütevazı mobilyalar, Dolmabahçe ve Topkapı’dan getirilmiş. Evde, dayanmış döşenmiş bir antre ile iki oda var yalnızca: Zübeyde Hanım’ın odası ile misafir odası.. Misafir odasında; bir mangal, birkaç küçük sehpa, bir koltuk, dört kanepe dikkat çekiyor. Zübeyde Hanım’ın yatak odasında ise; pirinç bir karyola, üzerinde Kuranıkerim bulunan bir rahle ve pencereden duvara uzanan beyaz örtülü bir sedir bulunuyor. Duvarlarda Zübeyde Hanım ile Atatürk’ün fotoğrafları var. Atatürk’ün gardırobundan seçilmiş ‘‘orijinal parçaların’’ sergilendiği ayrı bir bölmede iki üç orijinal giysinin yanında da Faruk Saraç’ın ‘‘Cumhuriyet giysileri defilelerinden’’ alınan gıcır gıcır frak duruyor. Toprak Giderse Yabancılara toprak satışı sürüyor, yurt toprakları ‘‘ticari meta’’ olarak kullanılıyor. Seyrediyoruz... Harita ve Kadastro Mühendisleri Odası, ‘‘Yabancılara taşınmaz satışları şeffaf uygulanabilir kayıtlarla takip edilsin’’, ‘‘Yabancılara konut satışında demografik özellikler dikkate alınsın’’, ‘‘Yabancılara taşınmaz satışı; sahil bandı, orman sınırı dışına çıkarılan alanlar ve tarımsal arazilere sıçramasın’’, ‘‘Karşılıklılık ilkesi uygulansın’’ diyor. Yine seyrediyoruz. Oysa, biliyor muyuz ki: ‘‘Yabancıların mülk ediniminin önünün açılması ile topraklarımızda yeni ‘feodal senyörler’e davetiye çıkarılmaktadır. Ülke yurttaşlarının kendi ülke sınırları içerisinde yabancıların işçisi konumuna düşürülmesinin önü açılmaktadır. Yabancılara toprak satışında hukuken karşılıklılık ilkesi tanınmasına rağmen, Avrupa ve Amerika kıtasındaki gelir düzeyi ile Türk halkının gelir düzeyi arasındaki fark dikkate alındığında, karşılıklılık ilkesinin fiilen uygulanamayacağı görülmektedir. Türkiye Cumhuriyeti vatandaşları Avrupa’ya girmek için vize alamazken, yabancı ülkelerde taşınmaz alması düşünülemez.’’ Sıraladığımız uyarıların dayanak noktaları, Harita ve Kadastro Mühendisleri Odası’nın son çıkardığı, ‘‘Yabancılara Toprak Satışı: Neoliberalizmin Kıskacında Türkiye Toprakları’’ başlıklı kitapçığında bulunabilir. Seyretmeyelim, topraklarımıza sahip çıkalım. ÇALIŞANLARIN SORULARI/SORUNLARI YILMAZ ŞİPAL KİM KİME DUM DUMA BEHİÇ AK behicak?yahoo.com.tr 2650 Sosyal Güvenlik 2007: Tüzükler ve Yönetmelikler (1) 16 Haziran 2006 günlü Resmi Gazete’de yayımlanan 5510 sayılı Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası Yasası’nın 108. maddesi uyarınca, yasa 1 Ocak 2007 tarihinde yürürlüğe girecektir. 5510 sayılı Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortaları Yasası, kamuyona “sosyal güvenlik reformu” yasası olarak tanıtılmıştır. 5510 sayılı yasa ile sosyal güvenlik yasaları büyük değişime uğramaktadır. Yasanın yazılımı zor anlaşılır “atıflarla” doludur. Bu da anlaşılmasını zorlaşırmaktadır. 1 TC Emekli Sandığı iştirakçileri ile Sosyal Sigortalar Kurumu, BağKur sigortalıları ile (4) Özel Emekli Sandıkları üyeleri (506 Sosyal Sigortalar Kurumu’nun Geçici 20. Maddesi’ne göre kurulmuş, (Bankalar, sigorta şirketleri, Ticaret ve Sanayi Odası ve borsalar personelinin malullük, yaşlılık ve ölümlerinde yardım yapmak üzere kurulmuş sandıklar.) 1 Ocak 2007’den geçerli olarak 5510 sayılı Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası Yasası kapsamında “sigortalı” olacakladır. 5510 sayılı Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası Yasası 1 Ocak 2007’de yürürlüğe girecek olan yazımı zor anlaşılan bu yasanın uygulanmasında çelişkiler, zorluklar ve karışıklıklar yaşanacağı, yasa okunduğunda kolayca anlaşılmaktadır. Yasanın Yedinci Kısım Birinci Bölümü’nde , “Yürürlükten Kaldırılan, Değiştirilen, Son ve Geçici Hükümler” yer almaktadır. Yasanın bu bölümünde: A) 105. maddede “Değiştirilen, eklenen ve uygulanmayacak hükümler”, B) 106. maddede “Yürürlükten kaldırılan hükümler”, C) 107. maddede “Yönetmelikler” yer almaktadır. Yönetmeliklere ilişkin 107. maddede, yasada sözü geçen yönetmeliklerin yasanın yürürlüğe girdiği 1 Ocak 2007 tarihinden geçerli olarak “bir yıl içinde çıkarılır” denilmektedir. 5510 sayılı Yasa Geçici Madde 3’e göre, bir yıl içinde (1 Ocak 2008’e kadar ) “çıkarılması gereken yönetmelikler yürürlüğe girinceye kadar, mevcut tüzük ve yönetmeliklerin” bu yasaya “aykırı olmayan hükümleri uygulanmaya devam” edilecektir. Sosyal Sigortalar Yasası ile ilgili tüzükler ve yönetmelikler: A) Tüzükler: Sosyal Sigorta Sağlık İşlemleri Tüzüğü B) Yönetmelikler: 1) Ağız Protezleri İle İlgili Olarak Yapılacak Yardıma İlişkin Yönetmelik 2) Yol Paraları İle Zaruri Masraf Karşılıklarına İlişkin Yönetmelik 3) DDY İşçileri Emekli Sandığı ile As. Fab. Tekaut Sandığı’ndan Çeşitli Aylık Alanlar Hakkında Yönetmelik 4) Özel sandıkların Sosyal Sigortalar Kurumu’na Devrine İlişkin Yönetmelik 5) Sosyal Sigortalar Kurumu Huzurevleri Yönetmeliği 6) Ereğli Kömür Havzası Amele Birliği Biriktirme ve Yardımlaşma Sandığı Üyeleri HakkındaYardım Yönetmeliği 7) Sosyal Güvenlik Kurumlarına Tabi Olarak Geçen Hizmetlerin Birleştirilmesi Hakkında Yönetmelik 8) 2925 Sayılı Tarım İşçileri Sosyal Sigortalar Kanunu’nun Uygulamasına Dair Yönetmelik 9) Yurtdışında Bulunan Türk Vatandaşlarının Yurtdışında Geçen Sürelerinin Sosyal Güvenlik Bakımından Değerlendirilmesi Hakkında Yönetmelik 10) Sigorta Primlerinin Hakedişlerden Mahsup Edilmesi ve Ödenmesi ile Kesin Teminatların İadesi Hakkında Yönetmelik 11) Serbest Bölgeler Uygulama Yönetmeliği 12) Sosyal Sigortalar Kurumunca 6183 s. Amme Alacaklarının Tahsil Usulü Hakkında Kanuna Göre Kullanılacak Yetkilerin Usul ve Esasları Hakkında Yönetmelik 13) 506 Sayılı Kanuna Göre Eş ve Çocuklara Temin Edilecek Protez Araç ve Gereçlerine DairYönetmelik 14) Genel Bütçeye Dahil Daireler ve Katma Bütçeli İdarelerin Denetim Elemanlarınca Yapılacak Tespitler Hakkında 21.3.2000 Tarihli Ereğli Kömür Havzası Amele Birliği Biriktirme ve Yardımlaşma Sandığı Yönetmeliği (2000/251) 15) Mesleki ve Teknik Eğitim Yönetmeliği 16) Sosyal Sigortalar Kurumu Sosyal Sigorta İşlemleri yönetmeliği 17) Sosyal Sigortalar Kurumu Serbest Muhasebeci Mali Müşavirler ile Yeminli Mali Müşavirlerce İşyeri Kayıtlarının İncelenmesinin Usul ve Esasları Hakkında Yönetmelik 18) Sosyal Sigortalar Kurumu Başkanlığı Sigorta Yoklama Memurları Yönetmeliği 19) Sosyal Sigortalar Kurumu Başkanlığı Asgari İşçilik Tespit Komisyonu’nun Çalışma Usul ve Esasları Hakkında Yönetmelik. Bu nasıl tarih bilinci? Düşünün ‘‘Atatürk’ün evini’’ görmek için kalkıp ta Selanik’e gidiyor ve ‘‘Faruk Saraç’’ kostümüyle karşılaşıyorsunuz... Tarih bilinci, bu kadar eklektik ve ucuz olabilir mi? Atatürk gibi bir lideri temsil eden eve; daha farklı bir özen, daha çağdaş, daha sofistike bir müzecilik yakışmaz mı? Bu müzeye yalnız Türkler değil, yabancılar da geliyor. Yılda yaklaşık 20 bin ziyaretçi ‘‘Pembe Ev’i’’ geziyormuş. Bunların 3 bini çoğunluğu tabii Rum olmak üzere yabancı. Atatürk’ün evi modern bir anlayışla sergilense; eminim bu sayı artar. Atatürk devrimleri örneğin, video gösterimleriyle tanıtılabilir. Cumhuriyetle kaydedilen hamleler, bilgisayar ortamında ‘‘interaktif yöntemlerle’’ anlatılabilir. Evin bir bölümü, Atatürk üzerinde yazılan makale ve kitaplara ayrılabilir. ‘‘Atatürk’ün vizyonu’’ farklı konu başlıkları altında, kısaca sunulabilir. ‘‘İlahi!’’ dediğinizi duyar gibiyim: ‘‘Bunları, bir ziyaretçi defterinden korkan İslamcı iktidar mı yapacak?’’ Böyle bir beklentim yok tabii. Ama sivil toplum ne güne duruyor? Aydınlar, dernekler, işadamları; ‘‘Pembe Ev’i’’ Atatürk’e yakışan bir ciddiyetle sahiplenemez mi? Bu amaçla bir kampanya açılamaz mı? ‘‘Pembe Ev’’ kaderine böylesine terk edilmemiş olsa, ziyaretçi defteri gelip geçen bir başbakan kaprisiyle kapatılamazdı. O defter bu kolaylıkla ortadan kaldırıldıysa, bunda müzenin derme çatmalığının da bir rolü olmuş olmalı. Kurumsallaşmış, durmuş oturmuş bir müzeden, bu Tayyip Erdoğan da olsa hiç kimse ‘‘defter’’ yani ‘‘kayıtları’’ çıkaramaz çünkü... Türkiye’nin Yunanistan’daki küçük aynası ‘‘Pembe Ev’’ bu haliyle insana hüzün veriyor. Bu tarih parçasına sahip çıkmalıyız! HARBİ SEMİH POROY HAYAT EPİK TİYATROSU MUSTAFA BİLGİN hetiyatrosu?mynet.com BULMACA SOLDAN SAĞA: SEDAT YAŞAYAN TARİHTE BUGÜN MÜMTAZ ARIKAN 30 Ekim www.mumtazarikan.com SURUÇ İCRA DAİRESİ Dosya No : 2006/100 talimat TAŞINIRIN AÇIK ARTIRMA İLANI Bir borçtan dolayı hacizli ve aşağıda cins, miktar ve değerleri yazılı mallar satışa çıkarılmış olup: Birinci artırmanın 12.10. 2006 günü saat 10:0010:10 de Suruç Bölge Trafik İstasyonunda yapılacağı ve o gün kıymetlerinin % 60’ına istekli bulunmadığı takdirde 17.10.2006 günü aynı yer ve saatte 2. artırmanın yapılarak satılacağı; şu kadar ki, artırma bedelinin malın tahmin edilen değerinin % 40’ını bulmasının ve satış isteyenin alacağına rüçhanı olan alacakların toplamından fazla olmasının ve bundan başka paraya çevirme ve payların paylaştırma giderlerini geçmesinin şart olduğu; mahcuzun satış bedeli üzerinden % 18 oranında K.D.V’nin ve İhale Karar Dam. vergisi ve tellaliye harcının alıcıya ait olacağı, mahcuzun aynından doğan vergi borcunun satış bedelinden ödeneceği ve satış şartnamesinin icra dosyasında görülebileceği; gideri verildiği takdirde şartnamenin bir örneğinin isteyene gönderilebileceği; fazla bilgi almak isteyenlerin yukarıda yazılı dosya numarasıyla Dairemize başvurmaları ilân olunur. 13.09.2006 Taşınırın takdir edilen kıymeti Lira: 20.000,00 YTL Adedi: 1 Cinsi: 31TH 073 Plaka sayılı Volkswagen marka 2005 model Cady Kombi 1,9 TDİ Gümüş renk dizel kamyonet (Basın: 46981) 1 2 3 4 5 6 7 8 9 1/ Müzikte geceden esinle 1 nen ya da ge 2 ceyi çağrıştı 3 ran beste. 2/ Malik, sahip... 4 Osmanlı dev 5 letinin Müslü 6 man olmayan 7 uyruklarına verilen ad. 3/ 8 Güney Ame 9 rika’da bozkır1 2 3 4 5 6 7 8 9 lara verilen ad... “Pencereden kar ge 1 Ç A L I B A S A N liyor / Gurbet bana 2 A T A Ş G A C O geliyor” (Türkü). 3 Y A Z I M F E K E Ğ İ R MU 4/ Gaetano Donizet 4 E H İ L ti’nin bir operası... 5 B A R A NO V A Numaranın kısa ya 6 A Ş H A L E F zılışı. 5/ Yumurtalık... 7 L U T Bir noktanın seçilen 8 A R A N N A P A bir karşılaştırma yü 9 D E V O N İ Y E N zeyine göre yükseltisi. 6/ Olumsuzluk belirten bir önek... “Bir uzak işçiyim yurdumdan ayrı / Geçme bulut, geçme şöyle dur” (F. H. Dağlarca). 7/ İçyağı... Çemberin çevresinin çapına oranını gösteren sayı. 8/ Marlene Dietrich’i üne kavuşturan ilk sesli Alman filmi. 9/ Yapma, etme... Elçilik uzmanı. YUKARIDAN AŞAĞIYA 1/ Japonya’nın resmi adı... Bir soru eki. 2/ İnce dantel... Kürkü değerli yırtıcı bir hayvan. 3/ Gübre, tezek... “ Gardner”: ABD’li aktris. 4/ Bir çeşit hamur yemeği. 5/ Ürik asidin tuzu ya da esteri... Halat ucu. 6/ Bir nota... Başarısızlık, sonuçsuzluk. 7/ Şımarıklık... Yön göstermek için belli yerlere konulan işaret... Bir nota. 8/ Başıboş hayvan... Kimi giysilerin bol olması için yanlarına eklenen kumaş parçası. 9/ İskambildeki dört renkten biri... Uçağın çok büyük bir açıyla yaptığı hızlı iniş. CUMHURİYET 17 K
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle