25 Aralık 2024 Çarşamba English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
SAYFA CUMHURİYET 15 EKİM 2006 PAZAR 6 HABERLER Lütfi Kırdar Kongre Sarayı’nda gerçekleştirilen genel kurulda 5 aday başkanlık için yarışacak PAZAR ORHAN BURSALI İstanbul Barosu’nda seçim günü İstanbul Haber Servisi İstanbul Barosu Olağan Genel Kurulu dün Lütfi Kırdar Kongre ve Sergi Sarayı’nda başladı. Bugün 09.00 17.00 saatleri arasında yapılacak seçimlerde 21 bin 271 üyesiyle dünyanın ikinci büyük barosunun yeni yönetimi belirlenecek. Genel kurulda ilk önce başkanlık divanı belirlendi. Saygı duruşu ve İstiklal Marşı’nın okunmasının ardından Çağdaş Avukatlar Grubu üyesi avukatlar, cezaevlerindeki tecride karşı başladığı ölüm orucu eyleminin 194. gününde olan avukat Behiç Aşçı için eylem yaptı. ‘‘Tecrit Sorununun Çözümü İçin Somut Adım İstiyoruz’’, ‘‘Avukat: Hukukun sesi, Behiç Aşçı: Savunmanın’’ yazılı dövizlerle ayağa kalkarak ‘‘Behiç Aşçı onurumuzdur’’ sloganları attılar. Genel kurulun açılış konuşmasını yapan İstanbul Barosu Başkanı Kazım Kolcuoğlu, ‘‘Dünyada hukuk, gücün kurallarına teslim edilmiştir. Bunu kınıyoruz. İnsan haklarını korumaya yönelik uluslararası sözleşmeler, savaş ve insanlık suçları karşısında çok duyarsız kalmışlardır’’ dedi. Fransa’nın Ermeni soykırımı iddialarına ilişkin kararını da eleştiren Kolcuoğlu, bu kararın fikir ve insan özgürlüğünü ortadan kaldıracak nitelikte olduğunu vurguladı. Bir grup avukat cezaevlerindeki tecride karşı ölüm orucunda olan avukat Behiç Aşçı için eylem yaptı. (Fotoğraf: AA) madığını kaydeden Sayman, ‘‘sesini söze dönüştüremeyen baronun, özgürlüklerin yok edilmesinden yana olduğunu, avukatların makam odası ve korumaları olan baro başkanına ulaşamadıklarını’’ kaydetti. Huzurevi projesini de eleştiren Sayman, baronun kaynağının genç avukatlara aktarılması gerektiğini dile getirdi. Sayman, ‘‘Baronun kapısı bütün avukatlara açık olmadı. Bizim dönemimizde başımız dikti. Şimdi başımız dik değil’’ diye konuştu. Hukuk Grubu adayı Ferit Hakan Baykal da baroyu siyasi partilere ve ideolojilere endeksleyen anlayışlardan arındıracaklarını söyledi. Hukukun Üstünlüğü Platformu adayı Satılmış Şahin, yalnızca meslek sorunlarının çözümü ile uğraşacaklarını, baronun laiklik adı altında kolluk görevi üstlendiğini ileri sürdü. bu adayı Kazım Kolcuoğlu ise kendisi hakkındaki eleştirilere yanıt verdi. Korumasının olmadığını, binada güvenlik görevlisinin bulunduğunu dile getiren Kolcuoğlu, başkan seçildiğinde yönetim kurulu üyelerinin oturacak yerlerinin olmadığını, baronun koridorlarında George Soros’un desteklediği Açık Toplum Enstitüsü gibi vakıf üyelerinin bulunduğunu, yabancı vakıflardan para alındığını iddia etti. Temellerini attıkları projeleri bitirmek istediklerini, bundan sonra başkanlığa aday olmayacağını söyleyen Kolcuoğlu, İstanbul Barosu’na kampus niteliğinde bina yapılması için hazırlıklara başladıklarını anlattı. Türkiye’deki laiklik karşıtı uygulamalara da değinen Kolcuoğlu şöyle devam etti: ‘‘Baro seçimleri sadece avukat kamuoyu için değil, Türkiye için de büyük önem taşımaktadır. Savunduğumuz ilkeleri felsefi temellerinden kopararak ülkemizi çağdaşlıktan uzaklaştıran girişimler, bizleri daha da sorumlu kılmaktadır.’’ Son iki yılda İstanbul, Ankara ve Türkiye’nin çeşitli yerlerinde 117 avukatın saldırıya uğradığını, üç avukatın öldüğünü belirten Kolcuoğlu, bu saldırıları protesto etmek için o dönemde bir gün duruşmalara girmediklerini, ancak eski baro başkanı Sayman’ın bu eylemlerine katılmadığını dile getirdi. Çağdaş Avukatlar Grubu üyelerinin cezaevlerindeki tecrit sorunu ve Avukat Behiç Aşçı’nın durumuna ilişkin etkin çalışma yürütülmesine ilişkin önergeleri de genel kurulda karara bağlandı. Sel Akar Kum Kalır Dinamiti bulan Alfred Nobel, dünyanın en itibarlı ödüllerini kurdu (1901). Bu ödüller Fizik, Kimya, Fizyoloji (Tıp) ile Barış ve Edebiyat ile sınırlıydı... Nobel Vakfı bunlara 1968’de Ekonomi Bilimleri’ni kattı. Nobel Ödülleri’nin bu kadar itibarlı olması, a) Ödül olarak verilen miktarın yüksekliğinden (1 milyon dolar civarında), b) Ciddiyetinden, yani seçimlerin mümkün olduğu kadar iyi yapılmaya çalışılmasından, c) 100 yılı aşkın bir sürekliliğe sahip olmasından, dolayısıyla kendi içinde bir tarih yazıyor olmasından kaynaklanıyor. Nobel Vakfı’nın, özellikle bilimlerin seçiminde şüphesiz en objektif davranmaya ve ödül amacına en uygun seçimleri yapmaya çalıştığını varsaymalıyız. Şüphesiz, her türlü “en” nesnel seçimin de, duruma göre çeşitli derecelerde subjektif (öznel) nitelik taşıdığını varsaymalıyız. En iyiler arasında bir seçim yapılıyor. Her seçim özneldir. Bilim nobellerinde bu öznellik belki en aza indirilebilirken, Barış ve Edebiyat ödüllerinin seçiminde ise daha yüksek derecede gerçekleşir. Bu son ikisine siyasetin, ideolojilerin, bakışların da karıştığı bilinir. ??? Orhan Pamuk, Nobel Edebiyat Ödülü’nü kazandı! Türkiye için sevinilecek bir olay. Pamuk’un Ermeni ve Kürtler için söylediklerine katılmayabilirsiniz. Ben de abartılı ve gerçeklere yarım yaklaşılmış ifadeler olarak görürüm. Mustafa Kemal dönemine yönelttiği “sayfa kenarı” eleştirilerini kolaycı ve üstünkörü bulurum vb. Tarihi kurgulamamızda temel farklar vardır. Görüntü ve sonuçlar benim için aldatıcıdır! Nasıllar ve nedenler, daha caziptir! Ama, ne gam! Ortada bir Nobel var ve Orhan Pamuk bizden, içimizden biri! En anlaşabileceğinizi sandığınız insanla bir araya gelip ayrıntılara inseniz, farklılıkların ne kadar da büyük olduğunu görür ve şaşarsınız! Pamuk’un en büyük korkularından birinin, halkının sevgisini kaybetmek olduğuna inanıyorum. Bunu, geçen yılki Nobel gürültüsünden hemen sonra çıktığı ve biraz özrü de içeren, CNN’deki sohbetinde gördük. Halkı tarafından dışlanmak, hele bir edebiyat yazarı için korkunç olabilir. Çünkü, edebiyatçı, halkının, toplumunun, topraklarının gıdasıyla beslenir. Köklerini derinlemesine ve düzlemesine bütün ülkeye salmak zorundadır ki nadide (yabanıl!) çiçekler açabilsin. Pamuk’tan bir Amerikan, bir Alman, bir Fransız edebiyatçısı çıkmaz. Bu sadece Pamuk için değil, çok büyük bir çoğunluk için geçerlidir. Orhan Pamuk, Türkiye’siz yaşayamaz! ??? Nobel Edebiyat Ödülleri’nin verildiği insanların “muhalif karakteri” bilinir. Orhan Pamuk öteden beri Nobel Ödülleri’ni gündeminden düşürmedi. Kimisi onun bu tutumuna olumsuz yaklaşabilir ve “Nobel’e yönelik hiçbir çabası olmayan ve Nobel alan yazın adamlarını” anımsatabilir. Kimisi de der ki “Pamuk, Nobel’i hedeflediği için, uç noktada muhalif niteliği geliştirmek ve Nobel’in gereğini yerine getirmek durumunda kaldı”.. Veya başka şeyler... Güncel tarihin akışıyla, tarihin akışı ve aktıkları yataklar farklıdır. Birincisi, günlük patırdıçatırtı içinde, tam ruhumuzun, benliğimizin, kavgalarımızın, küslüklerimizin, endişe ve korkularımızın, tepkilerimizin, sevinç ve mutluluklarımızın, düşüncelerimizin, ölümlerimizin içinden akar... Ama zor akar! Bazen akamaz, durur, veya durur gibi olur! Bizle birlikte yaşar, bazen bizim önümüze bile geçer! İkincisi, yani tarih ise daha sakindir! Bizden uzaktır, veya epey uzaklaşmıştır! Günlüklerimizde yeri yoktur! Güncel tarihin kaosundan epey uzak bir yaktakta, arkamızdan gelir... ??? Sel akar kum kalır! Aldığımız bu Nobel Ödülü, kalan kumlar içinde değerli bir incidir. Daha doğrusu, hep inci gibi kalmasını, geleceğin onu örtmemesini gönülden arzu ederim! Orhan Pamuk’u derinden kutluyorum! BAROYA KAMPUS Genel kurulda son konuşmayı yapan Önce İlke Çağdaş Avukatlar Gru İZMİR BAROSU BAŞKANI ERDEMİR: ANKARA BAROSU ADAYLIK TARTIŞMASI Divan Başkanlığı, seçimlere katılacağını açıklayan ‘‘Savunma Avukatları Grubu’’ndan Muhittin Köylüoğlu’nun hakkında kınama cezası bulunduğu için aday olarak kabul edilemeyeceğini belirtti. Köylüoğlu’nun itirazının oylamaya sunulmasının ardından seçimlere katılabileceği belirtildi. Genel kurulda ilk önce Çağdaş Avukatlar Grubu adayı Yücel Sayman konuştu. İnsanların, söylentiler temelinde korku efektleri ile sindirildiğine dikkat çekerek seçim dönemlerinde de kullanılan söylentinin bir süre sonra gerçekmiş gibi göründüğünü vurguladı. Savunmanın duruşma salonlarına bir masanın arkasına sıkıştırıldığını, baronun hukuk ihlalleri, çökertilen yargı, savunma, işlevsizleştirilen avukatlık, insan hakları ihlalleri gibi konularda gündem oluştura Hukukun üstünlüğü için mücadele sürecek İZMİR (Cumhuriyet Ege Bürosu) İzmir Baro Başkanı Nevzat Erdemir, ‘‘Baromuz, Sevr’in yeni versiyonlarına karşı çıktığı gibi yönetim kurulumuz mesleki konularda da üzerine düşen görevleri titizlikle yerine getirmiştir’’ dedi. Ege Üniversitesi Spor Salonu’nda başlayan İzmir Barosu Genel Kurulu’nda, bugün yapılacak seçim öncesi divan üyeleri belirlendi. Cumhuriyetçi Avukatlar Grubu’nun adayı İzmir Baro Başkanı Nevzat Erdemir, yaptığı konuşmada, İzmir Barosu’nun kurulduğu tarihten bu yana demokrasi, insan hakları ve hukukun üstünlüğü için savaştığını, bu konuda tüm barolara öncü olduğunu belirtti. Erdemir, ‘‘İzmir Barosu, bu onurlu çizgi ve tutumunu yeni yönetim döneminde de kararlı biçimde sürdürmüştür. Bundan böyle de aynı çizginin sürdürüleceğinden kimsenin kuşkusu olmamalıdır’’ dedi. Çağdaş Avukatlar Grubu’nun adayı Ahmet Okyay ise baronun uyarıcı, örgütleyici ve öncü misyonunu yeniden kazanması, mesleğin ‘‘baskı grubu’’ niteliğinin hayata döndürülmesi için avukat dayanışmasının yükseltilmesi gerektiğine işaret etti. Değişim Avukatlar Grubu’nun adayı Zikir Sever de önceliğinin avukatlık mesleğiyle ilgili sorunlar olduğunu kaydetti. Genel kurulda Pamuk gerginliği ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) Ankara Barosu’nun 59. Olağan Genel Kurulu dün Ankara Üniversitesi Hukuk Fakültesi Konferans Salonu’nda başladı. Genel Kurul çalışmalarında Türkiye Barolar Birliği Başkanı Özdemir Özok, Divan Başkanlığı’na seçildi. Genel Kurul’da konuşan Ankara Barosu Başkanı ve Demokratik Sol Avukatlar adayı Vedat Ahsen Coşar, 2 yıllık yönetimleri döneminde, baronun saygınlığını artırdıklarını söyledi. Çağdaş Avukatlar Grubu’nun adayı avukat Hüseyin Yüksel Biçen, Çağdaş Avukatlar Grubu’nun, 32 yıldır baro çalışmalarına katıldığını ve birçok yeniliğe imza attığını belirtti. Konuşmaların ardından, genel kurulun ilk gün çalışmaları tamamladı. Bu arada, Genel Kurul’da Baroda Birlik Grubu’nun adayı avukat Salih Çelen’in ‘‘Orhan Pamuk ve ona destek verenler haindir’’ demesi tepki çekti. Çelen’in sözlerine yanıt veren Baro Başkanı Coşar, Çelen’in eski DYP milletvekili olduğunu anımsatarak, ‘‘Mecliste bulunduğu zaman 12 tane kanun teklifi veren Çelen’in, avukatlıkla ilgili teklifi yok’’ diye konuştu. Genel kurulun bugün yapılacak oturumunda, Ankara Barosu’na kayıtlı 7 bin 913 avukat, sandık başına gidecek. Vakit gazetesi Alev Coşkun’a saldırı İstanbul Haber Servisi Gazetemiz yazarlarıyla ilgili hakarete varan içerikli yazılar yayımlayan Anadolu’da Vakit, gazetemiz yazarı Alev Coşkun’u “darbe yandaşlığı” ile suçladı. Coşkun’un, Orgeneral Yaşar Büyükanıt ile kuvvet komutanlarının, Cumhuriyeti korumakollama ve irtica uyarıları ile igili konuşmaları hakkındaki yazısından alıntı yapan Vakit, “Eski Turizm Bakanı, sosyal demokrat siyasetçi ve gazeteci Alev Coşkun’dan darbe yandaşlığı” üst başlığı altında, “Cumhuriyet yazarına göre komutanlar uyarı yapmış!” ifadelerini kullandı. Anadolu’da Vakit, “Orgeneral Yaşar Büyükanıt ve kuvvet komutanlarının konuşmalarının önceden planlanmış ve birbirini tamamlayan özellikte olduğunu vurgulayan Alev Coşkun, bu konuşmaların ‘İç Hizmet Kanunu’nun 34 ve 35. maddesindeki Cumhuriyeti koruma ve kollama görevi’ çerçevesinde uyarı görevi olarak değerlendirmesi gerektiğini yazdı” dedi. obursali?cumhuriyet.com.tr ARKADAŞINI SINAVA SOKMUŞTU YÖK’ten öğretim üyesine inceleme SAMSUN (Cumhuriyet) Ondokuz Mayıs Üniversitesi’nde (OMÜ), ÖSYM tarafından yapılan “Üniversitelerarası Kurul Yabancı Dil Sınavı”na (ÜDS) kendi yerine aynı bölümden arkadaşını sokan Yrd. Doç. Dr. M.Y’nin 15 yabancı dergide yazdığı makaleler YÖK tarafından incelemeye alındı. OMÜ’de 8 Ekim’de yapılan ÜDS’de salon başkanı Prof. Dr. Turgut Öztürk, sınav başladıktan 20 dakika sonra Yrd. Doç. Dr. M.Y’nin sınav kâğıdına “yerine bir başkasının girdiği” gerekçesiyle el koymuş, Atakum Polis Merkezi görevlileri her iki öğretim üyesi hakkında “görevli memura yalan beyanda bulunmak” suçundan işlem yapmış, OMÜ Rektörlüğü de “sahtekârlık” suçundan idari soruşturma açmıştı. Yapılan inceleme sonucunda M.Y’nin Sinop Sağlık Meslek Yüksekokulu’ndan OMÜ Tıp Fakültesi Kardiyoloji Anabilim Dalı’na öğretim üyesi olarak atamasının da usulsüz olduğu belirlenmişti. Dönemin YÖK Başkanı Kemal Gürüz’e yazılan yazıda şu görüşler belirtilmişti: “Akademik açıdan bakıldığında asistanlık süresi içinde öğretim üyesi olmaya aday bir görüntü çizmemiştir. Günümüzde doktora ve yüksek lisans için bile yabancı dil şartı arandığı dikkate alındığında literatür takip edemeyen, yabancı dilde herhangi bir yayını okuyup anlamaktan aciz 38 yaşındaki bir şahsın kariyere alınmasını anlamakta güçlük çekiyorum... Atamalarda liyakat ve ehliyet şartının aranması ve emanetin ehline verilmesi şarttır.” CUMHURİYET 06 K
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle