20 Mayıs 2024 Pazartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
SAYFA CUMHURİYET 13 EKİM 2006 CUMA 6 HABERLER İstanbul Barosu Başkanı Kolcuoğlu Cumhuriyetin temel kazanımlarından ödün vermeyeceklerini söyledi BİR BAKIMA SERVER TANİLLİ ‘Laik yapı aşındırılıyor’ HİLAL KÖSE Anmalar ve Kutlamalar... Sadece hayıflanmalar içinde geçmiyor yaşamımız; kimi anmalar ve kutlamalar da dünyamıza bir anlam veriyor. Geçmişi geleceğe taşıyan uğraklar... Birkaç gün önce, Attilâ İlhan’ı, 10 Ekim’de, aramızdan ayrılışının ilk yılında andık. Tuhaf, göz açıp kapayıncaya kadar geçmiş bir yıl! Bir süre önce de, Vecihi Timuroğlu ile, Mehmet Başaran’ın 80. yaşına varmalarına bakıp kutladık. ? Attilâ İlhan’ın bahsi geçtiğinde, hep söylerim: 20. yüzyılda, şiirimiz Nâzım Hikmet’le doruğa çıkar. Ama o doruğun çevresinde, birkaç zirve de bakışlarımızı çekip tutarlar. Onlardan biri de Attilâ İlhan’dır. İkinci Dünya Savaşı’ndan sonra, “şuara bezmi”ne gelip katılırken, ne vardır heybesinde onun? Başta, Nâzım Hikmet ile 1940 toplumcu şiirinin tema ve söyleyişlerine ek olarak, halk şiirinin destansı soluğu! Onlara, Divan şiirinden ve çağdaş Fransız şiirinden aldıklarını ekler. Bütün bunlara, romantizm ve lirizmin heyecanını katar. O dev şiir bu karmadan doğar. Ve bir “şahane serseri” olarak yola çıkar. Yolumdan çekil yavrum bağlasalar duramam demir âsâ demir çarık dedim neyleyim yolculuk dedim. ... neyleyim gurbet dedim vatan dedim hürriyet dedim. Bu velveleli yolculuktan, sadece büyük bir şair değil, bir dev yazar ve sarsıcı bir fikir adamı çıkar. Yaşadığı yıllarda böyle oldu. Öldükten sonra da böyle olacak... Genç kuşaklara hatırlatmam şudur: Hayatın büyük yolculuğuna çıkarken, birkaç yazarın yanı sıra, Attilâ İlhan da olsun heybenizde! ? Yazarın hası, okurunu aklın yoluna sokanıdır. Vecihi Timuroğlu böyle bir yazardır. Belki, öğretmen olarak hazırlanması ve hayata böyle atılmasının da etkisi var bunda: Yıllarca edebiyat öğretmenliği, lise müdürlüğü yaptı; onların yanı sıra, edebiyatımızın büyük değerleri üstüne araştırmalar yaptı. Bir eli de “aklın serüveni”ndeydi: Simavna Kadısı Şeyh Bedrettin ve Varidat (19791982) ile İslam’ın “Akl”a Bakışı Üzerine Bir Deneme (1996) bunun ürünleridir. Onlara, çağdaş tarihimizin bir gerici akımı üstüne çalışmasını, Türkİslam Sentezi’ni (1991) eklemeli. Denemelerin yanı sıra, şiir, Timuroğlu’nun büyük bir hünerle dolaştığı bir alan oldu: İki evladın acısı ve bir sürgün yaşamından kalan büyük bir şiir mirasına sahibiz. Bu sürgünün oğulları bizler Anadolu’nun büyük karnını yardık Belki Havva belki Kibele Orada hepimizin evveli encamı İstesek de ayrılığa yabancıyız Ölüme ve yaşamda Eşitliğin ve özgürlüğün Bilinen savaşım yollarında Sürgünde ve evimde Tek bir aşk Bütün acılarımızı Munzur’da yıkadık Sınıfsız bir bakışı birlikte bulacağız. Vecihi Timuroğlu’na nice yıllar dileyerek... ? Mehmet Başaran; Köy Enstitüleri çığrının bir armağanı bize. Edebiyatımızda, şiir ve öyküde ünlü ve her iki türde de toplumsal gerçekçi akımın önde gelen temsilcilerinden biri. Ahlat Ağacı, en ünlü eseri; yaşamanın güzelliğini dile getiren şu dizelerle başlar: “Görebildiğin kadar mavi Sürebildiğin kadar toprak Sarabildiğin kadar kadın Bu dünya Güvenebildiğin kadar dost Düşünebildiğin kadar güzel Yaşayabildiğin kadar dünya” Mehmet Başaran’a da uzun yıllar! İstanbul Barosu, Önce İlke Çağdaş Avukatlar Grubu’nun başkan adayı Kazım Kolcuoğlu, Cumhuriyetin temel kazanımları ve laik, demokratik bir hukuk devletinin tam olarak yerleştirilmesi konusunda kararlı olduklarını söyledi. Baro başkanlığına üçüncü dönem adaylığını koyan Kolcuoğlu, “Başkanlığım döneminde, avukatlarımız baroyu hem kendilerine yakın buldular hem de sorunları çözücü nitelikteki çalışmalarımızdan memnun oldular’’ dedi. 21 bin 500 üyesi olan İstanbul Barosu’na, konferans salonu da olan kampus niteliğinde bir çalışma binası yapılması projelerinin olduğunu söyleyen Kolcuoğlu, bir bölümü huzurevi olan sosyal tesis açmayı da düşündüklerini söyledi. İnsan haklarının korunması, hukukun üstünlüğünün sağlanması konularında da önemli çalışmalar yürüttüklerini anlatan Kolcuoğlu, kısa dönemlerde sipariş gibi çıkarılan yasalara karşı sabahlara kadar çalışarak hazırladıkları önerileri, kitapçık halinde komisyon üyelerine ve milletvekillerine dağıttıklarını kaydetti. Laikliğin korunması Cumhuriyetin temel kazanımları, laik, demokratik bir hukuk devletinin tam olarak yerleştirilmesi konusunda kararlı olduklarını dile getiren Kolcuoğlu şöyle devam etti: “Bizim gibi hukuk kurumlarının da bu ilkeleri savunan yönetimlere ihtiyacı olduğunu biliyoruz. Onun için, bu dönem de Önce İlke Çağdaş Avukatlar Grubu olarak yeniden seçimlere giriyoruz.’’ Demokrasi ve insan haklarının korunmasının temelinin laik, demokratik bir yapı olduğunu dile getiren Kolcuoğlu, “Bu yapıya yönelik aşındırmalar, iktidarın tasarrufları, kadrolaşmalar konusunda önemli tereddütlerimiz var’’ diye konuştu. Tarikatticaret Kolcuoğlu, Türkiye’de geri kuralları uygulama isteğinde olan tarikatticaret ikilisinin devletin belli ? Baro başkanlığına 3. dönem aday olan Kolcuoğlu, İstanbul Barosu olağan genel kurulunu, Türkiye’nin içinde bulunduğu zor bir sürecin başlangıcında yaptıklarını belirterek “Duyarlı yurttaşlarımız, ülkemizin geleceği ve Cumhuriyet rejiminin nitelikleri bakımından ciddi ve haklı kaygı içindedir. Hepimiz biliyoruz ki demokrasi, insan hak ve özgürlükleri, hukuk devleti bu değerlere içtenlikle inanılmadan ve benimsenmeden ne savunulabilir ne de yaşama geçirilebilir. Hepsinden önemlisi, Cumhuriyete sahip çıkmadan, Cumhuriyetin yarattığı değerler anlaşılamadan demokrat ve özgürlükçü olunamaz” diye konuştu. İstanbul Barosu Başkanı Kazım Kolcuoğlu. bir kısım entelektüel geçinenlerin Cumhuriyeti numaralandırarak Türkiye karşıtlarıyla beraber görünmeye çalışmaları bizi bu hale getirdi.’’ Zor süreç İstanbul Barosu olağan genel kurulunu, Türkiye’nin içinde bulunduğu zor bir sürecin başlangıcında yaptıklarını, önümüzdeki bir yıl içerisinde yapılacak Cumhurbaşkanlığı ve genel seçimlerin toplumda şimdiden bir gerilim yarattığının görüldüğünü ifade eden Kolcuoğlu, “Duyarlı yurttaşlarımız, ülkemizin geleceği ve Cumhuriyet rejiminin nitelikleri bakımından ciddi ve haklı kaygı içindedir. Hepimiz biliyoruz ki demokrasi, insan hak ve özgürlükleri, hukuk devleti bu değerlere içtenlikle inanılmadan ve benimsenmeden ne savunulabilir ne de yaşama geçirilebilir. Hepsinden önemlisi, Cumhuriyete sahip çıkmadan, Cumhuriyetin yarattığı değerler anlaşılamadan demokrat ve özgürlükçü olunamaz” diye konuştu. Baro olarak Cumhuriyetin kurucu değerlerine ve kazanımlarına, özellikle laikliğe, demokratik düzen içinde hukuk devletine, insan haklarına, hukukun üstünlüğüne, yargı bağımsızlığına, sahip çıktıklarını anımsatan Kolcuoğlu, “Bu ilkelerin salt biçimsel varlığı ile yetinmeyen; toplumumuzun bilim ışığında çağdaş uygarlık düzeyine çıkma, hukuk ve özgürlükler temelinde bir arada yaşama ve aydınlık geleceğe yürüme ereğini içeren bir anlayışı esas alarak görev yaptık” dedi. Kamuoyunda ve özellikle avukatlar arasında İstanbul Barosu’nun bir “güven kurumuna” dönüştüğünü dile getiren Kolcuoğlu, CMK avukatlık servisinde görevli avukatların alacakları ile ilgili sorunları da takip ettiklerini söyleyerek yeni dönem projelerini şöyle sıraladı: Baronun tüm üyeleri sağlık güvencesine kavuşmuş olacak... Yaşlı avukatların gelecek kaygısı taşımadıkları ve kaliteli bir yaşam süreceği huzurevi yapılacak... İstanbul Barosu’nun büyüklüğüne yakışır yeni bir binaya taşınma hazırlıkları tamamlanacak... yerlerine yerleştiğine dikkat çekti. Din kurallarını günlük hayat kurallarına uygulama çabalarının yavaş yavaş ortaya çıktığını söyleyen Kolcuoğlu, “Özellikle eğitim alanında taze beyinleri etkilemeye yönelik çabalar var. Önemli yerlere getirilen bürokratların eşlerinin türbanlı olmasına dikkat edildiğini de görüyoruz’’ dedi. Akla dayalı çağdaş hukuku, kalıplaşmış din kurallarına döndürme çabalarının, basındaki anlatımlardan, kadrolar içersindeki ifadelerden ve Başbakanlık Müsteşarı’nın daha önce yazdığı kitapta açık olarak görüldüğünü dile getiren Kolcuoğlu, “Türkiye’yi katı olmayan, ama Müslümanlığın daha fazla ağırlık sağladığı bir yönetim düzeni içerisinde görmek istediklerini ifade ediyorlar’’ diye konuştu. Hükümetin, 28 Şubat sürecinde duran çalışmaları, kaldığı yerden daha usta politikalarla yürütmeye çalıştığını kaydeden Kolcuoğlu, sivil toplum örgütlerinin, partilerin, düşünürlerin ve üniversitelerin daha dikkatli, kapsayıcı ve anlatıcı bir yol izlemeleri gerektiğini vurguladı. Böyle bir gidişattan Türkiye’nin zarar göreceğinin halka anlatılması gerektiğini dile getirerek “Demokratik bir Cumhuriyet içerisinde yaşamanın laikliğin devam ettirilmesiyle mümkün olacağı anlatılmalı’’ dedi. Bilim insanlarının da üniversite açılışlarında bu tehlikeyi açık olarak ortaya koyduklarını söyleyerek şöyle devam etti: “Demokrasiden, insan haklarından yana olanların umursamazlığı, Irak’ta soykırım yapıldı İstanbul Barosu Başkanı Kolcuoğlu ABD ve İngiltere hakkında Uluslararası Ceza Mahkemesi’ne suç duyurusunda bulunduklarını söyledi. BD ve İngiltere’nin Irak’taki haksız işgaline karşı Uluslararası Ceza Mahkemesi’ne (UCM) suç duyurusunda bulunduklarını, Irak’ta soykırım suçunun işlendiğini, işgalci devletlerin savaş suçlusu olarak yargılanmalarını talep ettiklerini kaydeden Kolcuoğlu, ABD’nin İncirlik Üssü’nü Irak ve Afganistan’a karşı yaptığı operasyonlarda askeri ve lojistik amaçlı olarak kullanmasına izin veren kararnamenin iptali amacıyla açtıkları davanın sürdüğünü belirtti. Kolcuoğlu şöyle devam etti: “İstanbul Barosu’nun önümüzdeki genel kurulu, sadece avukat kamuoyu için değil, tüm Türkiye için büyük önem taşıyacaktır. Savunduğumuz ilkelerin felsefi temellerinden koparılarak, çağdaşlıktan uzaklaştırılmasına yönelik girişimler, bizi daha bir sorumlu Sağlıkçıların zaferi Haydarpaşa Numune Hastanesi bahçesine yapılmak istenen köprülü kavşak projesine mahkemeden yürütmeyi durdurma kararı çıktı İstanbul Haber Servisi Haydarpaşa Numune Hastanesi bahçesine İstanbul Büyükşehir ve Üsküdar Belediyesi tarafından yapılmak istenen köprülü kavşak projesine, İstanbul 7. Bölge İdare Mahkemesi tarafından yürütmeyi durdurma kararı çıktı. Köprülü kavşak projesini protesto için bir araya gelen Türk Tabipleri Birliği (TTB) , İstanbul Tabip Odası, hastane çalışanları ile sivil toplum kuruluşları, şehir merkezinde bulunan rant alanlarının kentsel dönüşüm adı aldında ticaret merkezlerine dönüştürülmek istendiğini söylediler. İstanbul Tabip Odası ve hastane çalışanları adına açıklama yapan Dr. Güray Kılıç, uzun yıllar süren hukuk mücadelesi ile benzin istasyonu tarafından işgaline son verilen ve İstanbul III. No’lu Kültür ve Tabiat Varlıklarını Koruma Kurulu tarafından alanın, yalnızca hastane olarak kullanılabileceği kararının çıktığını anımsattı. Kılıç şunları söyledi: “Hastane bu kez de kavşak tehdidi altındaydı. İstanbul Tabip Odası olarak, kavşağın 1/1000 ölçekli imar planına ve kamu yararına aykırı olduğu gerekçesiyle İBB ve Üsküdar Belediyesi’ne karşı açtığımız dava önceki gün sonuçlandı. İstanbul 7. İdare Mahkemesi yürütmeyi durdurma kararı verdi” Hastanenin depremde yıkılma tehlikesinin bulunduğunu vurgulan Kılıç, “Kavşak yapılmak istenen alana 400 yataklı hastane binası projesi Sağlık Bakanlığı tarafından hazırlanmış ve yatırım programına alınmıştır. Kavşak hastaneyi ikiye bölerek sağlık hizmeti verilmesini güçleştireceği gibi hastanenin gelişimini engelleyerek ortadan kaldırmasına yol açacaktır” diye konuştu. AKP hükümetinin ve belediyelerin sağlığı ticarileştirmek amacından ve kamu sağlık kurumlarını rant kapısı görme anlayışından vazgeçmesi gerektiğini belirten Kılıç, şöyle devam etti: “Köprülü kavşağın ‘Haydarpaşa Port’ projesinin bir parçası olduğu duyumlarına inanmak istemiyoruz. Hastanenin ranta feda edilmemesi için AKP hükümeti ve Sağlık Bakanlığı’nı bir kez daha uyarıyoruz”. TMSF, Uzan’ın yalısını satın aldı ? İSTANBUL (AA) Uzan Grubu şirketlerinden Basıntaş AŞ’ye ait Ahmet Afif Paşa Yalısı’nı Tasarruf Mevduatı Sigorta Fonu (TMSF) satın aldı. TMSF’den yapılan açıklamada, dün üçüncü kez ihaleye çıkarılan ve pey sürenin olmadığı yalının 12 milyon 875 bin YTL bedelle fon alacağına mahsuben satın alındığı bildirildi. Toplam arsa alanı 2 bin 242 metrekare, kapalı alanı 1253 metrekare olan yığma kâgir 95 yıllık yalıda 1 zemin, 2 normal ve 2 çatı katı olmak üzere toplam 5 kat bulunuyor. A kılmaktadır. Büyük emeklerle altyapılarını hazırladığımız önemli projelerin sonuçlandırılması ve ilkelerimize uygun çağdaş bir baronun kurumsallaşması bakımından yeniden yetki istiyoruz.” Yargı bağımsızlığı Hukukun en önemli etiğinin adalet olduğunu söyleyen Kolcuoğlu, “Adil kararı ancak bağımsız ve tarafsız mahkemeler verir. Türkiye’de, maalesef yargımızın, bağımsız olduğunu söyleyemeyiz. Yapılanması bağımsızlığını ortadan kaldırıyor. Siyasallaştırma baskısı sürekli yargıyı tartışılır duruma getiriyor. Önümüzdeki dönem, yargının bağımsızlığı konusunda adımlar atılması yönünde de mücadele edeceğiz” diye konuştu. ‘POLİSLER İLİŞKİ TEKLİF ETTİ’ ULUSAL PANDEMİ KURULU Soruşturmalara protesto ? İstanbul Haber Servisi İstanbul’un çeşitli üniversitelerinde okuyan öğrenciler, okul yönetimlerinin açtığı soruşturmaları protesto etmek için dün İstanbul Üniversitesi’nin Beyazıt’ta bulunan Merkez Yerleşkesi önünde bir araya geldi. Öğrencilere sanatçılar İlkay Akkaya, Metin Kahraman, şair Şanar Yurdatapan, avukat Anıt Baba’nın da aralarında bulunduğu bir grup aydın destek verdi. Eşcinsele dayak İstanbul Haber Servi sana” teklifinde bulunduksi Eşcinsel olduğunu be larını ileri sürdü. Teklifi lirten Y.T. isimli yurttaş, kabul etmeyen Y.T, “Tekdün Taksim Gezi Parkı’nda lifi kabul etmeyince polisiki polis tarafından ler beni Gezi Pardövüldüğünü bekı’nın ıssız bir kölirterek İnsan Hak Y.T. polis şesine götürdü. Ben ları Derneği’ne lerin ken polislere, ‘Oruç tuyardım başvuru disini tek tuyorum lütfen basunda bulundu. melediğini na vurmayın’ debana tekmeYüzü ve vücuiddia etti. dikçe, ler ve kalaslarla dunun çeşitli yerlevurmaya başri kanlar içerisinde kalan eşcinsel Y.T, ar ladılar” diye konuştu. Takkadaşını parktan uzaklaş sim’de bir barda çalışan tıran biri sivil ikisi resmi kı Y.T, kendisine dayak atan yafetli polislerin kendisi polisleri bulup, şikâyetçi ne “bizimle de birlikte ol olacağını ifade etti. İlk toplantı yapıldı Haber Merkezi Sağlık Bakanlığı, Çevre ve Orman Bakanlığı ile Tarım ve Köyişleri Bakanlığı müsteşarları ve elemanlarından oluşan 33 kişilik Ulusal Pandemi Kurulu kuş gribi salgını tehlikesine karşı toplandı. İran’da ise 2 bin kadar kuş ölüsü bulunduğu bildirildi. Ankara Dedeman Otel’de düzenlenen toplantıda konuşan Sağlık bakanlığı Müsteşarı Necdet Ünüvar, hastalığın ülkeler ve kıtalararasında salgına neden olabildiğini bu nedenle de sürekli güncellenen bir eylem planı hazırladıklarını anlattı. Tarım Bakanlığı Müsteşarı Vedat Mir Mahmutoğulları da göçlerin başladığını ve şubat ayı sonuna kadar devam edeceğini ancak şu anda herhangi bir tehlike bulunmadığını söyledi. Çevre ve Orman Bakanlığı Müsteşarı Hasan Zuhiri Sarıkaya da Türkiye’nin kuş gribi vakaları nedeniyle turizm açısından kayba uğradığını ifade etti. Yolcu teknesi iskeleye çarptı ? İSTANBUL (AA) ÜsküdarBeşiktaş seferini yapan ‘‘Kaçan 1’’ adlı yolcu teknesi, yanaşma sırasında Beşiktaş’taki Üsküdar İskelesi’ne çarptı. Teknenin içinden savrulan ve iskeleye düşerek çeşitli yerlerinden yaralanan İsmail Kocabaş Taksim Eğitim ve Araştırma Hastanesi’ne, Bilal Yanbaşlı, Tunay Coşkun ile Melşin Akmalı ise Şişli Etfal Eğitim ve Araştırma Hastanesi’ne kaldırıldı. Yaralıların durumlarının iyi olduğu öğrenildi. CUMHURİYET 06 K
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle