25 Aralık 2024 Çarşamba English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
13 EKİM 2006 CUMA CUMHURİYET SAYFA 17 Nobel İsmet Ercan: “Orhan Pamuk’a Nobel Edebiyat Ödülü verilmiş. Eserleri Türkçe’ye ne zaman çevrilecek acaba!” Yağmur Ekim Irak’ta 655 bin kişi ölmüş... ‘‘Bu da demokrasi katliamı!’’ DÜNYANIN en büyük barolarından İstanbul Barosu’nda bu hafta sonu seçim var. Baroda demokrat ve yurtsever bir yönetim sergileyen avukat Kazım Kolcuoğlu ‘‘Önce İlke Çağdaş Avukatlar Grubu’’nun adayı olarak yeniden adaylığını koyarken, liboş ve şeriatçı takımları da işbirliğine giderek ittifak arayışlarına girdi. Kulislerde neler olup bittiğini bir avukat dostumuza sorduk; şöyle dedi: ‘‘Çağdaşlık yakın zamanlara kadar bağımsızlıkçı, aydınlanmacı, hukukun üstünlüğünü savunan, meslek ve ülke sorunlarında ulusal duyarlılıkları olan anlayışların tanımı için kullanılırdı. Bugün emperyalizmin, ulus devletleri her türlü hukuksal ve insani sınırlamaları çiğneyerek vahşice işgal edip parçaladığı bir dönemi yaşıyoruz. Bu süreçte çağdaş olmanın kişilere ve meslek örgütlerine yüklediği ilk BAKIŞ AÇISI GÜRBÜZ ÇAPAN Yeni siyasal slogan: Faşistler Fransa’ya! Cüppeli Nami Tepe: ‘‘Medyada, ‘Cüppeli Hoca’nın tefrikalarından geçilmiyor. Yüzme havuzlu villa. Kalemin haritaya düştüğü yerde tatil. Lüks hayat, oh ne rahat’’ Çeşmenin suyu nereden geliyor bilen var mı? Mütedeyyin vatandaştan mı? Laiklik ve irticanın tanımı yokmuş; yeniden tanımlanmalıymış. Neyi yeniden tanımlayalım: Hırsızlığı mı, din hortumculuğunu mu, din sahtekârlığını mı? Başka bir soru daha: Suç varsa bildirin gereğini yapalım, diyenleri ilgilendiren bir durum var mı?’’ sorumluluk, sınır tanımayan bu sömürüye karşı çıkmaktır. Sömürüye karşı, ulus devletlerin yanında yer almayıp, çağdaşlık iddiasında bulunmak sanal çağdaşlıktır, sözde çağdaşlıktır. Örneğin spekülatör Soros, emperyalizmin sivil maskeli gücü olarak, içerden devşirdiği sanal çağdaşlarla ülkeleri kargaşaya sürüklemektedir. Soros’un turuncu üniformalı sivil(!) askerlerince devrilen antidemokratik yönetim yerine işbaşına gelen demokratik yönetim de her nedense hemen ABD ile ilişki kurmakta, ne kadar çağdaş ve demokratik oldukları ABD tarafından anında onaylanmaktadır! İş âleminde, medyada, edebiyat dünyasında, üniversitelerde işe yarayacakların saptanması, İstanbul Barosu arkalanması, ülkenin seçkin aydınları olarak öne çıkarılması, arada bir ödüllendirilmesi, giderek ülkenin alanında en büyük otoritesi olarak pazarlanması hep bu sürecin bir parçasıdır. İşte bu süreçte ülkenin gerçek çağdaşları ile turuncu çağdaşlar arasında ayrışma yaşanır. Bu kaçınılmaz bir süreçtir... Emperyalizmin ülkemizi etnik ve mezhepsel kışkırtmalarla kargaşaya sürüklemek, Lozan’ın öcünü almak istediği, BOP haritalarının piyasaya sürüldüğü bir dönemde saflar iyice berraklaştı. Yaşanılan süreç sonucunda meslek sorunlarını esas almakla birlikte, ülkesini, ulusunu, ulusal çıkarlarını, meslek sorunlarından ayırmadan çağdaş bir anlayışla savunan ilkeli çağdaşlık ortaya çıktı. İstanbul Barosu genel kurulunda da avukatlar, ilkeli çağdaşlık ile turuncu çağdaşlık arasında bir tercihte bulunacaklar.’’ Ahmet’in Cüppesi Düştü Bu hafta Hürriyet, Cüppeli Ahmet ‘Hoca’yı manşetine taşıdı. Jetskiye binmiş cüppeli. Denizde cüppesiz Ahmet. Sakalları beline inmiş, gözler fel fecir. Cin gibi. Bizim insanımızın “gol atmış” hali. Mutlu, egemen, mağrur. İyi şeyleri iğne deliğinden söker alır bizimkiler. Gözlükler marka imiş. Evinin armatürleri de, jakuzisi, havuzu, spor aletleri de.. Ben o mahalleyi pek bilmem. Hiç uğramışlığım yoktur. Ama o mahalleden bazı kimseler tanırım. Dost ahbap olduklarım da vardır. Özü sözü bir, çok adam tanırım. Bir dostum, yarenim Ahmat Hakan vardır. Evrimini yakından izledim. Kutsalına saldırmadan dostluğumuzu yaklaşık 20 yıldır sürdürüyoruz. Cüppeli Ahmet ‘Hoca’ yı o da izlemiş. Paraya ve ‘et’e tamahını anlatıyor. Kendi mahallelerinde bunun bilinmesine rağmen ‘Zabitanı Ahlak’çılardan hiç ses çıkarmadıkları için şikâyetçi. Bu zatı muhteremin günlük mute nikâhlarını da, birdendörde hatunlarını da bilmeyen yok. Maşallah verimli ‘hoca’. Ömrünün baharında birinci hatundan 4, diğerlerinden kayıt dışı olduğu için kaç çocuk var bilmece. Ama ‘hoca’ efendi yeni hatunları alırken isimlerini de değiştirmiş. Mübarek hoca Osmanlı sultanları gibi. Sevdiğine sevdiği ismi takıyor. Belki bu da Yavuz Selim soyudur. Biliyorsunuz Yavuz Selim Trabzon Sancak Beyliği yapmıştı. Ola ki Of‘a uğramışlığı vardır. Fatih Sultan gibi buyuruyormuş; “Şu tiplerden hoşlanırım”. Peh peh maşallah ömrünce bin yaşa emi... Ben Ahmet Hakan’ı severim. Çünkü kendi gerisiyle, geldisiyle uğraşıyor. Aydınlığa yavaş yavaş ulaşmaya çalışıyor. Şimdi o, mahallenin “günahkâr kâfiri” (!) A. Hakan’ı Mevlana’ya benzetiyorum. Mevlana’nın “Ya göründüğün gibi ol ya olduğun gibi görün” vecizesi benim için değil, o mahalleli için söylenmiş olsa gerek. Hazreti Mevlana ne de olsa bizleri tanımazdı. ??? Cüppeli sanki Mevlana dergâhına eğri odun taşırken yakalanmış gibi. Ne söylersin ne eylersin a cüppeli? Keskin uçlar hep böyledir. Akıllarındaki fitneyi başkalarında varmış gibi, kan kusarak anlatırlar. “Deprem ahlaksızları öldürür”müş, sizin bu dünyada işiniz ne a cüppeli? Türklerin sağcısı, solcusu, dinlisi, dinsizi birkaç slogan etrafında toplanmıştır. Bizim mahalleden bir örnek vereyim. 1975 yılında Devrimci Gençler Birliği diye bir dernek vardı. Panolarında Mao’nun on emri vardı, bazıları şöyle; “Ekinleri çiğnemeyin, atları yavaş sürün” gibi. Mao, Çin devriminde uzun yürüyüş başlatır. Devrim ordularına talimat verir; ‘Köylüye zarar vermeyin, atları yavaş sürün’ diye. Bizimki Ankara’nın göbeğinde Mao’culuk öğreteceğim diye bunları panolarına asıyor. Bu tür zavallılıklar bize özgüdür. Mustafa Kemal’i anlamak yerine O’na benzemek, aynı pozlarda resim çektirmek, örneğin; demiryolunu millileştirerek, onuncu yılda demir ağlarla ördük bütün vatanı diyerek işi kutsamak için trende fotoğraf çektiren Mustafa Kemal’i kavramaktan uzak olanlar aynı kıyafetle fotoğraf çektirmediler mi? Aynı pozu verince, Kenan Evren’i biz de Kemalist zannetmedik mi? İrtica geliyor diye bağırmaya, milleti korkutmaya gerek yok. Mürteciler çürüyor. Bu çürümüşlüklerini, kokuşmuşluklarını anlatmaya devam etmek lazım. ??? Bunların hayat tarzını anlattıkça dinimiz de temize çıkacak, ülkemiz de... Bütün tarikatlar üç aşağı beş yukarı, aynı dereden beslenmektedir. Artık Ahmet ‘Hoca’ cüppesiz! Jetski’li Ahmet! Çoğu gitti azı kaldı ha gayret. Umudumuz Ahmet’lerde... gurbuzcapan@eksev.org.tr/Faks: 0212 672 71 71 SESSİZ SEDASIZ (!) Meslek liselerindeki uygulamama! MİLLİ Eğitim Bakanlığı’nın meslek liselerindeki ek ders uygulama(ma)sına ilişkin Eskişehir’den bir haber: ‘‘Milli Eğitim Bakanlığı ek ders ile ilgili geçen temmuz ayında yayınlaması gereken genelgeyi yayınlanmayınca meslek liseleri karıştı. Meslek liselerinde ek ders uygulaması; ‘istediğime ek ders veririm’ anlayışına döndü. Milli Eğitim Bakanlığı genelge yayınlamayınca, İl Milli Eğitim Müdürlüğü’nün yayınladığı ‘ek ders ücretinin verilmesine ilişkin açıklama’ meslek liselerinde farklı ek ders uygulamalarına yol açtı. Uygulamalarda bir ilke imza atılarak, yasaların hiçe sayıldığı ileri sürüldü. Maaş karşılığı ders saati dolmadan ek ders ücretinin verilmemesi ilginç uygulamaları da kendiliğinden getirdi: Ticaret Meslek Lisesi’ndeki uygulamada, maaş karşılığı 15 saati doldurmak için meslek öğretmenine din dersi verildiği, ek ders ücretli olmasına rağmen, din dersi maaş karşılığında ders gösterildiği iddia edildi. Ve meslek dersi öğretmeni idareye yakın olmanın faydasını 450 yeni lira. ek ders ücreti alarak gördü. Yine Ticaret Meslek Lisesi’nde meslek dersi öğretmenlerinin kültür derslerine girdiği, gece lisesi dersleri maaş karşılığı sayılınca, belirli öğretmenlere derslerin önceden dağıtıldığı, bu öğretmenlerden dilekçe alınarak girdikleri derslerin maaş karşılığı sayılması istendiği öne sürüldü. Bu öğretmenler dilekçelerini vererek maaş karşılığı ders hakkını doldurdular.’’ Evrimi Yadsıyan Düzenlemeler MERİÇ VELİDEDEOĞLU Bilim, insanın milyonlarca yıllık bir süreç içinde aşama aşama evrimleşerek oluştuğunu bildirir. Bu aşamaları sağlayan, evrimin temelini oluşturan olay da canlı hücresindeki genlerin “rastgele’’ çok küçük bir değişime uğraması, dolayısıyla ortaya çıkan yeni oluşumların “doğal ayıklama’’ ile karşılaşması ve bu gelişimin zincirleme yürümesidir. Evrim, tek hücreden başlayıp insana ulaşılmasının bu yolda olduğunu açıklar. Böyle olduğu on binlerce bulgu ile bilim tarafından ortaya konmuştur; son olarak elde edilen bir buluş da en temelli kanıtlardan biri olmuştur. Çok kısa bir süre önce bilim adamları, şempanze ve insanda bulunan ayrı bir genin rastgele küçücük bir değişime (mutasyon) uğramasının, insanı insan yapan özelliklerin başlangıcı olduğunu buldular. Doğal olarak evrenin, insanın köklerini anlatan bu bilimsel söylemde, evrimde kutsal kitaplarda yer alan altı günlük oluşumdan, son altıncı günde insanın yeryüzüne çıkmasından, erkeğin kaburgasından kadının yaratılmasından söz edilmez. İşte bu durum karşı koyuşun başlangıcını oluşturuyor; inancı aklın, gözlem ve deneye dayanan bilimsel bilginin önüne geçirenler, bilimin ortaya koyduğu bu anlatımın karşısına dikiliyorlar. Kendi görüşlerini belirten “Akıllı Tasarım’’ adını verdikleri inanca dayanan bir görüşle, evrimin ortaya koyduğu “rastlantısal değişim’’i toptan yadsıyıp bütün olupbitenin “büyük bir aklın tasarımıyla’’ ortaya konduğunu söylüyorlar. Evrimi yadsıyan bu inanışın başını çeken ülkenin ABD olduğu biliniyordu; ne var ki geçen ağustos ayında uluslararası bir yayın organının yaptığı ankette, evrime en az inanan ulusun Türkler olduğu ortaya çıkmış. Türklerin yarıdan fazlasının evrime inanmadığı belirlenmiş. Bu sonuca varılmasında, Özal’ın iktidarı döneminde, seksenli yıllarda, okul kitaplarına ‘’Akıllı Tasarım’’ inancının girmesinin payı büyüktür. Yirmi beş yılı aşkın bir süredir dirimbilim (biyoloji) kitaplarında ilk önce bu inanç yer alır, kutsal kitaplardaki yaratılış bir yolla öğrencinin zihnine sokulur, ardından kısa bir açıklamayla evrimden söz edilir. Bu öğretimle yetişen öğretmenler şimdi görev başındadır; fen bilgisi ve dirimbilim (biyoloji) öğretmenlerinin katılımıyla yapılan bu sorgulamada, bu öğretmenlerin yarıdan çoğunun evrimi benimsemedikleri ortaya çıktı (*). Ayrıca bu öğretmenlerden kimilerinin, sözlü olarak, evrim kuramının inançları ile uyuşmadığını da belirttikleri saptanmış, öğretmenlerin yüzde otuz beşi de evrim kuramının, yaratılış inancı ile birlikte okutulmasını istemiştir. Bu durum, yani bilimi, bilimsel olanı yadsıyıp inancı kabul etmek bilim öğretmesi gereken kurumların geldiği olumsuz aşamayı acı bir biçimde sergilemektedir. Demek ki yirmi beş yıl önce ekilen tohumların meyveleri olgunlaşmış, toplanmaktadır; AKP’li Milli Eğitim’in 1923 Devrimi’nin ilkelerine karşı olan tutumu bu sonuçlarla daha da desteklendiği böylece Türkiye’nin ne denli çağdışına sürüklendiği yadsınamayacak bir gerçek olarak karşımıza dikilmektedir. İnanca dayanak ‘’Akıllı Tasarım’’ın okul kitaplarında yer alması yetmiyormuş gibi son zamanlarda kamu oyunca bilinen Adnan Hoca’nın düzenlediği “Yaşayan Fosiller” adı verilen serginin bütün yurtta adım adım dolaştırılması, il milli eğitim müdürlüklerinin desteği ile sürmektedir. Evrim karşıtı sergi, fosil olup olmadığı bilinmeyen örneklerin “canlıların yaratıldığı günden beri değişime uğramadıklarını” ispatladığını böylece evrimden söz edilemeyeceğini vurgulamakla sergiyi gezen ilkokul çağındaki çocukların kafalarını karıştırmaktadır. AKP’li belediyelerin salonlarını açtıkları bu serginin yanında yine aynı kişinin hazırladığı “Evrimin Fosillere Yenilişi” adlı CD ile evrimden söz edilemeyeceği bu yoldan da genç öğrencilere aşılanmaktadır. Türkiye’yi çağlar öncesi gerilere götüren kaynaklardan biri de Milli Eğitim Bakanı ve Bakanlığıdır, Meclis, CHP pes etmemeli, bu bakandan kurtulma çabalarını sürdürmelidir. (*) Cumhuriyet Bilim Teknik, sayı 1018, 22.9.2006 ÇİZGİLİK KÂMİL MASARACI kamilmasaraci?mynet.com HAYAT EPİK TİYATROSU MUSTAFA BİLGİN hetiyatrosu?mynet.com OTOBÜSTEKİLER KEMAL URGENÇ kurgenc?yahoo.com BULMACA SOLDAN SAĞA: SEDAT YAŞAYAN TARİHTE BUGÜN MÜMTAZ ARIKAN 13 Ekim www.mumtazarikan.com Dosya no: 2006/174 Davacı Sanayi ve Ticaret Bakanlığı vekili Av. Birsel Dede tarafından davalı İsmet Rıza Cebi aleyhine mahkememize açılan Alacak davası nedeniyle; Davacı vekili 10.01.2002 havale tarihli dilekçesinde özetle; davalıların İsmet Rıza Cebi vs. kamu iktisadi alanda ticari faaliyet gösteren Türkiye Selüloz ve Kağıt Fabrikaları Genel Müdür ve Yönetim Kurulu üyesi olduklarını, görev yaptıkları kurumdaki personelle ilgili olarak yaptıkları işlerden dolayı, davacı kurumu toplam 1.446.358.622 TL zarara uğrattıklarından dolayı bu zararın davalılardan alınarak davacı kuruma verilmesini talep ve dava etmiş olup, mahkememizden davanın reddine dair verilen karar ise, davacı vekili tarafından temyiz edilmekle, mahkememiz kararı, Yargıtayca bozulmuş olup, yeniden yargılamaya devam edildiği halde, mahkememizce bozma kararı üzerine yapılan duruşmalarda, duruşma günü, tüm aramalara rağmen bulunamayan davalı İsmet Rıza Çebi’ye ilanen tebliğine karar verilmiş olmakla, adı geçen davalı İsmet Rıza Çebi’nin, mahkememizce yapılacak olan 09.11.2006 günü saat 10.00’da duruşmada hazır bulunması ya da kendisini bir vekille temsil ettirmesi, duruşmaya gelmez ve kendisini bir vekille de temsil ettirmez ise duruşmalara gıyabında devam edileceği ve karar verileceği hususu İLÂN OLUNUR. (Basın: 49764) KOCAELİ 1. ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ’NDEN Dosya No: 2006/5647 Esas Bir borçtan dolayı ipotekli, Bursa ili, Yıldırım ilçesi, 1. Bölge,Yıldırım mahallesi, 2733 ada, 22 parsel (Eski 264 ada, 33 Parsel) sayılı 4 katlı kargir apartmanda 78/576 arsa paylı 3. katta 8 nolu meskenin satılarak paraya çevrilmesine karar verilmiştir. lş bu satış ilanı, tapuda adresi bulunmayan ve tebligat yapılamayan ilgililere ilanen tebligat yerine kaim olacağı ilan olunur. İMAR DURUMU: Yıldırım Belediye Başkanlığı İmar İşleri Müdürlüğü’nün 12/06/2006 tarih ve 2785 nolu imar durumu yazısında; Yıldırım mahallesi Eski: 53 pafta, 264 ada, 33 parsel; Yeni: H22d. 07b. 4b pafta, 2733 ada, 22 parsel sayılı taşınmaz, 1/1000 Ölçekli YıldırımDavutkadı İmar Planı kapsamında bitişik nizam Hmax. (Yükseklik): 12.50 mt (4 kat) olan konut bölgesi inşaat alanında kalmakta olduğu bildirilmiştir. GAYRİMENKULÜN HALİHAZIR DURUMU: Satışa konu taşınmaz: Bursa ili. Yıldırım ilçesi,Yıldırım mahallesi, Barutluk caddcsi, No:47’de bulunan betonarme yapılı Saygaç Apartmanının 8 no.lu bağımsız bölüm olan dairedir. Net alanı 80,00 M2 dir.Üç oda, salon. mutfak, banyo, w.c., ve balkondan ibarettir. Salon zemini ile odaların zeminleri Marley parke ile döşenmiş olup, antre, koridor ve diğer ıslak zeminler kalebodur ile kaplanmıştır. Duvarlar plastik badanalı olup, iç kapılar ahşap ve pencereler P.V.C. doğramadır. Salondan çıkılan balkon bulunmaktadır. Mutfakta mermer tezgâh ve dolaplar vardır. Mutfak zemini kalebodur ile döşenmiştir. Isıtma doğalgaz ile çalışan soba ile temin edilmcktedir. Bina merdivenleri, yerinde dökme mozaik ile kaplıdır. Bina dış kapısı demir doğramadandır. Elektrik, su, telefon, kanalizasyon, doğalgaz şebekeleri mevcuttur. Altyapı ve ulaşım hizmetlerinden faydalanmaktadır. MUHAMMEN DEĞERİ: Bursa ili, Yıldırım ilçesi, 1. Bölge,Yıldırım mahallesi, 2733 ada, 22 parsel (Eski 264 ada, 33 Parsel) sayılı 4 katlı kargir apartmanda 78/576 arsa paylı 3. katta 8 nolu meskene 86.600,00.YTL’sı değer biçilmiştir. SATIŞ ŞARTLARI: l Gayrimenkullerin I. açık arttırması, 01/12/2006 Cuma günü, saat 15:00 ile 15:15 arasında, Bursa 9. İcra Müdürlüğü’nde (Bursa Adliye Sarayı) yapılacaktır. Bu açık arttırmada taşınmaza takdir edilen değerin % 60’ını bulması ve satış isteyenin alacağına rüçhanı olan diğer alacaklılar varsa alacakları toplamını, ayrıca satış ve paylaştırma masraflarını geçmesi şartı ile ihale olunur. Böyle bir bedelle alıcı çıkmadığı takdirde en çok arttıranın taahhüdü saklı kalmak kaydıyla; Gayrimenkullerin 2. açık arttırması 11/12/2006 Pazartesi günü, aynı saatlerde Bursa 9. İcra Müdürlüğü’nde (Bursa Adliye Sarayı) yapılacaktır. Bu arttırmada takdir edilen değerin % 40’ını bulması ve satış isteyenin alacağına rüçhanı olan diğer alacaklılar varsa alacakları toplamını, ayrıca satış ve paylaştırma masraflarını geçmesi şartıyla ihale olunur. 2 Katma Değer Vergisi ( % 1 ), İhale damga pulu, alıcı adına tahakkuk edecek tapu harcı, tahliye ve teslim masrafları satın alana ait olacaktır. Tellaliye resmi ve birikmiş emlak vergi borçları satış bedelinden ödenir. 3 Açık arttırmaya katılmak isteyenlerin takdir edilen kıymetin % 20’si nispetinde Türk lirası nakit ya da bu miktar kadar milli bir bankanın teminat mektubunu vermesi gerekmektedir. Satış peşin para iledir. Alıcı istediği takdirde kendisine 10 günü geçmemek üzere mehil verilir. 4 İpotek sahibi alacaklılarla, diğer ilgililerin, varsa irtifak hakkı sahipleri de dahil olmak üzere bu gayrimenkul üzerindeki haklarını, faiz ve masrafa dair olan iddialarını dayanağı belgeler ile 15 gün içinde Müdürlüğümüze bildirmeleri gerekir. Aksi takdirde, hakları tapu sicili ile sabit olmadıkça, paylaşmadan hariç bırakılacaktır. 5 Satış bedeli hemen ya da verilen süre içinde ödenmezse İ.İ.K. 133. maddesi gereğince ihale feshedilir. İhalenin feshine sebep olan tüm alıcılar ve kefilleri teklif ettikleri bedelle son ihale bedeli arasındaki farktan ve diğer zararlardan ve ayrıca temerrüt faizinden müteselsilen sorumludur. İhale farkı ve temerrüt faizi ayrıca hükme gerek kalmaksızın İcra Müdürlüğünce tahsil olunur. Bu fark varsa öncelikle teminat bedelinden tahsil olunur. 6 Şartname, işbu satış ilanın tanzim tarihinden itibaren Müdürlüğümüzde herkesin görebilmesi için açık olup, masrafı verildiği takdirde isteyen alıcıya bir örnek gönderilebilir. 7 Satışa iştirak etmek isteyenlerin şartnameyi görmüş ve münderecatını kabul etmiş sayılacakları, başkaca bilgi almak isteyenlerin 2006/5647 sayılı dosya numarası ile Müdürlüğümüze başvurmaları ilan olunur. 04/10/2006 (Basın: 49809) BURSA 9. İCRA MÜDÜRLÜĞÜ’NDEN GAYRİMENKUL SATIŞ İLANI 1 2 3 4 5 6 7 8 9 1/ Organ bo1 zukluklarını tedavi eden 2 hekimlik da 3 lı. 2/ Başrolü 4 nü Marilyn Monroe’nun 5 oynadığı bir 6 film. 3/ Şar 7 bon hastalığına verilen bir 8 başka ad. 4/ 9 Atın başına geçirilen 1 2 3 4 5 6 7 8 9 dizgin ve süsler... 1 T Ü L A R E M İ Bir sinir hastalığı. 5/ E V İ T A Kokmuş hayvan ölü 2 A Y A İ L sü... İlaç, deva... En 3 R E V A N İ kısa zaman süresi. 6/ 4 H U R Ç A B A L AM Argoda esrar... Di 5 U S K U R 6 N A S E M E R E van şiirinin ölçüsü. U N İ C E F C 7/ Siper, hendek... 7 N E Yağı çıkarılan bir 8 İ N A Y E T B Ü K cins fasulye. 8/ Kul 9 S A L E P lanıştan kaldırma... Büyükbaş hayvanlara verilen ortak ad. 9/ Sarı renkli ve güzel kokulu bir kavun cinsi. YUKARIDAN AŞAĞIYA: 1/ Urları inceleyen tıp dalı. 2/ Uyma, boyun eğme... Platin elementinin simgesi. 3/ Tarla, bağ, bahçe gibi yerlerden toplanan üründen artakalanlar... Yapısına girdiği sözcüğe ‘‘kendi kendine’’ anlamı katan yabancı önek. 4/ Tanrı... Halk dilinde negatif fotoğrafa verilen ad. 5/ Bir tür küçük pasta... Rütbesiz asker... Bir nota. 6/ ‘‘Deliliğe Övgü’’ adlı yapıtıyla ünlü Hollandalı yazar. 7/ Sığırın altı aylıktan bir yaşına kadar olan yavrusu... Doğu ve Güneydoğu Anadolu’da konargöçerlerin kıl çadırlarından oluşan yayla yerleşmesi. 8/ Karakter... Yön, taraf. 9/ Büyük yankı uyandıran utanç verici olay. CUMHURİYET 17 K
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle