25 Aralık 2024 Çarşamba English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
SAYFA CUMHURİYET 7 OCAK 2006 CUMARTESİ 14 KÜLTÜR kultur?cumhuriyet.com.tr Piyanist ve besteci Tütüncü’nün ‘Panayır’ adlı albümü EMIBluenote etiketiyle raflarda SANATA BAKIŞ SELMİ ANDAK ‘Ayşe’nin tangosu sürüyor BÜLENT ERGÜDEN ‘Dostum Mozart’ Yılı Tüm dünyada yeni yıl ile birlikte, ölümsüz besteci Avusturyalı Wolfgang Amadeus Mozart’ın 250. doğum yıldönümü kutlanıyor. Özellikle Salzburg’da bestecinin her yıl anıldığı ‘‘Mozarteum’da törenler yapılıyor... Müzikseverlerin, geniş anlamda sanatseverlerin ellerinde; bulunması, okunması çok yararlı olacak bir kaynak, adeta bir hazine var: Cumhuriyet’in varlığı, unutulmaz hocamız Nadir Nadi’nin yazdığı ‘‘Dostum Mozart’’ adlı kitabı... 1985 Aralık ayında ilk baskısı Yeni Gün Ajansı tarafından, sonra 9. baskısı Çağdaş Yayınları tarafından yapılan ‘‘Dostum Mozart’’ kitabından bazı alıntıları, bu köşeme aktarmayı yararlı gördüm... Kitabın başında Nadir Nadi’nin şu sözlerini hem duygusal, hem müzik açısından çok anlamlı buldum; Nadir Nadi demişti ki: ‘‘Ona direnmeme karşın, beni keman öğrenmeye zorlamakla, önüme hiç ummadığım ışıl ışıl renkli bir dünyanın perdesini açan sevgili babamın anısına.’’ Nadir Nadi İstanbul’da Galatasaray Lisesi’nde yatılı olarak eğitim yapıyordu... Ben de aynı lisede 192930 döneminden bu yana yatılı öğrenci olmuştum.. O yıllarda Beyoğlu, çoksesli Batı müziğinin çeşitli etkinlikleriyle dopdolu idi. Tepebaşı Novotni Gazinosu’nda Türkiye’nin en köklü, usta müzisyenlerinden Muhiddin Sadak, Seyfettin Asal, Sezai Asal üçlüsü (trio) Batı klasik repertuvarının sevilen örneklerini çalıyorlardı. Mozart’ın bestelerinden bazıları bu repertuvarın içinde bulunurdu.. Nadir Nadi de bu güzel müziğin atmosferi içinde, bir yandan lise müdürünün izni ile keman hocası ünlü Prof. Karl Berger’den ders almaya koşar, diğer yandan özgürlük içinde Beyoğlu’ndaki çoksesli, evrensel etkinlikleri dinlemeye katılırdı... Keman hocası Prof. Karl Berger Macar kökenli bir müzisyen olarak, 1918 yılında Bela Kuhn devriminde İstanbul’a kaçıp yerleşmişti.. Prof. Karl Berger’in aydın bir kişiliği vardı. Öğrencilerine keman tekniği ile birlikte müzik sevgisi aşılamayı ve sabırlı olmalarını önerirdi. Mozart’ın 250. Doğum Yıldönümü’nün kutlama etkinliklerinin başında Salzburg Festivali geniş kapsamlı yer tutmaktadır. Bu festivalde en olağanüstü olay sayılabilecek etkinlik ise 2006 mevsimini dolduracak olan, Mozart’ın 22 operasının tümüyle sahneye konması sayılıyor. 22 operayı oynayabilmek için binlerce müzisyen ve eleman gerekiyor. Mozart üzerine dünya dillerinde ciltlerce kitap basılmış, Batı ülkelerinin dilleriyle birlikte Çince, Japonca yayımlar yapılmıştı. Ayrıca Salzburg’daki Mozarteum Araştırma Bölümü’nde konservatuvara destek olan yayımlar yapılmaktadır. Nadir Nadi’nin ‘‘Dostum Mozart’’ kitabının sonundan şu alıntı ilginç: ‘‘Ve Mozart ölüyor. Birçok insan gibi yakalandığı hastalıktan kurtulamayarak yatağında ölüyor... Yaşama bir harika çocuk olarak başlayan Mozart, yine bir harika çocuk olarak yaşamdan ayrıldı...’’ Büyük yazar Goethe yorumunda, Mozart için şöyle diyor: ‘‘O, Tanrı’nın yarattığı bir mucizedir. Biz ona hayran oluyoruz ama O’nu açıklayamıyoruz...’’ Kuşaklar gelip geçmiş, ama Salzburg doğumlu Wolfgang Amadeus Mozart insanlara renk, dil, din ayrımı gözetmeksizin mutluluk dağıtmayı sürdürmüştür... Nadir Nadi’nin Dostum Mozart adlı kitabı şöyle kapanıyor: ‘‘Hoşça kal büyük Mozart. Sevgili dostum benim!’’ Piyanist ve kompozitör Ayşe Tütüncü’nün ‘Panayır’ adlı albümü, EMIBluenote etiketiyle müzikseverlere sunuldu. Ayşe Tütüncü’nün üçlüsünde Yahya Dai soprano ve tenor saksofon, Oğuz Büyükberber ise bas ve si bemol klarinet çalmakta. Albüm caz, klasik, etnik, deneysel müzik gibi birçok tavrı içeren eklektik bir anlayışla çalınmış. Sonuçta ticari müziklerin dışında birçok kaynaktan beslenilirken, Ayşe Tütüncü’nün besteleri ve müzik yaklaşımı öne çıkmakta. Bazı kadın müzisyenlerin (erkekleri dinleyerek öğrendiklerinden olsa gerek) erkeksi bir tarzda çalmaları, en önemli avantajlarını kaybetmelerine yol açar. Tütüncü albüm boyunca kadın duyarlılığıyla çalıyor. İki erkek müzisyen de kendilerini bu duruma göre belirlemek durumunda kalmışlar. Tütüncü’nün müziği dört kolda gelişmiş. Konservatuvar yıllarından gelen klasik müzik temeli, Mozaik topluluğuyla rockfusion, ardından caz ve son yıllarda etnik müzik arayışları. Bu dört tarzı içinden geldiği gibi özgürce kullanıyor. Albümün adı olan ‘Panayır’, Peter Bruegel’in aynı adlı tablosundan etkilenilerek düşünülmüş. Panayır, yaşam gibi birçok şeyi içermekte. Eğlenenler, ağlayanlar, sevgililer, çocuklar ve daha pek çok çeşitlilik. Albümde panayır, yaşam ve Tütüncü’nün müziği bir noktada buluşuyor. Mozaik topluluğuyla 1983 yılında verdikleri konserin başlığı olan ‘Ölümden önce bir yaşam vardır’ bugün için de geçerli olan bir hatırlatma. İnsanların sanki sanal kahramanlar gibi özne olamadıkları günümüzde, albüm sanki yaşamı hatırlatır gibi. Tütüncü’nün müziği her zaman yaşama paralel gelişti, hiçbir zaman çok soyut olmadı. Müziğiyle her zaman sözlü ya da sözsüz öyküler anlatıyor. Topluluk müziğine yatkın lbümdeki 10 parçanın üçü dışında hepsi Ayşe Tütüncü bestesi. Albüm ‘Carla’nın İkinci Tangosu’ adlı parçayla açılıyor. İkinci parça ‘Girit’e Mektup’un bir öykü anlattığı belli. Üçüncü parça olan ‘Panayır’da hüzün, neşe, caz, Türk müziği, doğaçlama, taksim ve daha birçok şey tablo gibi bir araya gelmekte. ‘Tıpkı Zeynep’ ve ‘Çözün Onu’ adlı parçalarda ton dışı, avangart denemeler var. Albümün sonuna ise bonus olarak ‘Debussy’nin Çocuk Şarkıları’ albümünden ‘Gollivog’un Dönüşü’ konulmuş. Yahya Dai’nin soprano ve tenor saksofon, Oğuz Büyükberber’in bas ve si bemol klainet çaldığı Panayır albümünde Ayşe Tütüncü piyanist, besteci ve topluluk önderi olarak çok başarılı. Doğu ve Batı’nın tam ortasında olma özelliğini iyi özümsemişler. üflemeli çalgılardaki nefes kullanma olanağı müziği daha ruhani, daha insani hale getirebilmekte. Albüm boyunca iki nefeslinin, piyanoyla olan kontrastı hissediliyor. Genel olarak bakıldığında piyano tam bir Batı çalgısı ve aristokrat anlayışı temsil etmekte. Ancak bu çalgının çalan kişilere (Bill Evans, Keith Jarrett, Glenn Gould gibi.) göre nasıl üst düzeyde soyutluk kazanabileceğini de biliyoruz. Aslında piyano, saksofon, klarinet kombinasyonu standardın çok dışında bir biçimleniş. Ancak müzikte çalgılardan önce, önemli olan çalan müzisyenlerdir. Bu üç müzisyenin çalış tarzları, müziğe yaklaşımları ve birliktelikleri çok uyumlu. Ayşe Tütüncü konservatuvar yıllarından beri hep topluluk müziğine yatkın olmuş. Şu ana kadar onu kompozitör, düzenlemeci ve icracı özelliklerini hep topluluk müziğinde eritirken gördük. Ancak kendisi tek çalmanın da ayrı zevkleri olduğunu ve bir solo albüm hazırladığını söylemekte. Albümde 10 parçanın üçü hariç hepsi Ayşe Tütüncü bestesi. Albüm ‘Carla’nın İkinci Tangosu’ adlı parçayla açılıyor. Ayşe’nin Carla’yla olan tangosu devam etmekte (Carla Bley’in Reactionary adlı tangosu). Bir önceki albümde de yer alan parça bu kez bambaşka bir şekilde biçimlenmiş. Piyanonun, tangonun köşeli, sert ama aynı zamanda zarif ritimlerini çok başarılı verdiği parçada üç çalgı birlikte dans eder gibiler. Hiçbiri önde ya da geride değil. Ben ‘Ayşe’nin Tangosu’ olarak dinledim. Türklerin tangoya yatkınlıkları, üzerinde araştırma yapılması gereken bir konu. Dünyaca ünlü Arjantinli modern tango bestecisi Astor Piazzolla’ya, ülkemizi ziyareti sırasında, Türkiye’de bütün düğünlerin ‘La Comparsita’yla açıldığı söylendiğinde büyük bir şaşkınlık içinde kaldığı bilinir. İkinci parça ‘Girit’e Mektup’un bir öykü anlattığı belli. Tütüncü yedi yıl önce Girit’e gittiğinde çok tanıdık gelen yüzlerle karşılaşmış. Parça sanki bir deneyim müziği gibi geçmişle ilgili. Ortak hafızamızın anımsattıklarıyla bu müziği dinlerken, görselleştirmek sanırım çok ko A lay. Üçüncü parça olan ‘Panayır’da hüzün, neşe, caz, Türk müziği, doğaçlama, taksim ve daha birçok şey tablo gibi bir araya gelmekte. Tütüncü’nün bir diğer özelliği de müzikteki çocuksuluğu. Oyun oynar gibi çalmakta. Üst düzey müzik bilgisine rağmen hep sade, hep anlaşılır. ‘Tıpkı Zeynep’ ve ‘Çözün Onu’ adlı parçalarda ton dışı, avangard denemeler var. Albümün sonunda ise bonus olarak ‘Debussy’nin Çocuk Şarkıları’ albümünden ‘Gollivog’un Dönüşü’ konulmuş. Bir konser kaydı olan parça, yine oyun tarzında, ancak oldukça abartılı. Ben Debussy’nin solo piyano için yazdığı özgün halini dinlemeyi tercih ederim. Yine de bu parçayı birçok müzikseverin çok eğlenceli bulacağından eminim. Kadın topluluk önderleri Toplulukta çalan diğer müzisyenler, Yahya Dai ve Oğuz Büyükberber, çalgılarındaki ses renklerini ve doğaçlama yeteneklerini uç noktalarda kullanmaktalar. Türkiye’nin Türkiye’de Ayşe Tütüncü’yle birlikte, Nilüfer Ruacan ve Selen Gülin kadın caz piyanisti olarak topluluklarının liderliğini yapmaktalar. Dünyada da kadın caz piyanisti sayısının çok az olduğu düşünülürse, bu çok sevindirici bir durum. Çünkü kadınların bazı meslek alanlarına girememeleri, örneklerinin olmamasından kaynaklanmakta. Önümüzdeki yıllarda topluluklarının lideri olabilecek kapasitede birçok kadın müzisyenin ortaya çıkması büyük olasılık. Ayşe Tütüncü, Panayır albümüyle piyanist, besteci ve topluluk lideri olarak çok başarılı. Kanserli hücreler gibi çoğalan ticari müziklerin içinden, müzisyenlerin doğrudan yaşamı sundukları, çocuk saflığında, kaliteli işler üretmeleri çok sevindirici. Ayşe Tütüncü her bakımdan piyanoya çok yakışıyor. Panayır albümü müziğin kaynağı olarak yaşamı sunmakta. Kelimelerin ötesinde, sesler dünyasında bir yaşam vardır. Bluenote etiketiyle çıkan bu albümün caz olup olmadığı çok önemli değil, ancak dünyaya sunulması, bence çok önemli. bulenterguden?hotmail.com İş Bankası Kültür Yayınları suçluyor, Bilgi Yayınları suçlamaları reddediyor Munch’un resimleri satılacak ? LONDRA (BBC) Edvard Munch’un resimlerinden bir koleksiyon, önümüzdeki ay Londra Sothebey’s Mezat kuruluşunda satışa sunulacak. Bu koleksiyonun satış fiyatının 12 milyon Sterlin’e kadar yükselebileceği öngörülüyor. Bu koleksiyonu, Norveç Denizcilik Şirketi’nden Fred Olsen ‘‘güvenlik ve vergi açısından yaşadığı sorunlar’’ nedeniyle satışa sunduğunu açıkladı. Bunun uluslararası pazarda satışa sunulan en büyük Munch koleksiyonlarından olduğu belirtiliyor. Satışa sunulacak olan yapıtlar arasında, 1904 tarihli, fiyatının 3.5 milyon sterline kadar yükselebileceği öngörülen ‘Summer Day’ de yer alıyor. Olsen, Londra Evening Standard gazetesine yaptığı açıklamada, bu koleksiyonu yabancı bir müzenin almasını ve bu yolla daha fazla kişinin Munch resimlerini görme olanağı bulmasını umduğunu söyledi. İki yayınevi Attila İlhan için kapıştı... Kültür ServisiTürkiye İş Bankası Kültür Yayınları, 2001 yılından bu yana kitaplarını bastığı yazar Attila İlhan’ın yapıtlarının eski yayıncısı Bilgi Yayınevi tarafından yayınlandığını ileri sürdü. Türkiye İş Bankası Kültür Yayınları Genel Müdürü Ahmet Salcan dün yaptığı basın toplantısında ‘‘2001 sonu itibariyle Bilgi Yayınevi, elinde 68.860 adet İlhan kitabı bulunduğunu beyan etmişti. Ekim 2005 tarihindeki TÜYAP İstanbul Kitap Fuarı’nda Bilgi Yayınevi standındaki Attila İlhan kitaplarının yeni görünümlü ve hiç yıpranmamış olması dikkatimizi çekmiş ve stanttan fatura mukabili satın alınmıştır’’ diyerek başladığı açıklamayı, avukatlarının kitaplar üzerinde yaptığı inceleme sonucu basım tarihi 2001 öncesi gösterilen kitapların üzerindeki bandrollerin, başka kitaplar için 2004 ve 2005 yılında alınmış olduğunun ortaya çıktığını, bunun üzerine Ankara Savcılığı’na yaptıkları başvuru sonucunda Ankara 12. Sulh Ceza Mahkemesi’nin kararıyla Bilgi Yayınevi’nde yapılan aramada 15.651 adedi bandrolsüz, 7 adedi bandrollü olmak üzere toplam 15.658 adet Attila İlhan kitabı bulunduğunu ve bandrollü kitapların üzerindeki bandrollerin, 2005 Eylül ayında Osmanlıca Türkçe Sözlük için alınmış bandroller olduğunun saptandığını söyleyerek sürdürdü. Salcan, sözlerini, hukuki sürecin devam ettiğini, ayrıca tazminat davası açma hakları bulunduğunu, bu dava sonucu elde edilecek tutarın tamamının İlhan Ailesinin kurma çalışmalarına başladığı Attila İlhan Vakfı’na aktarılacağını söyleyerek tamamladı. Öte yandan, Bilgi Yayınevi de bir basın bildirisi yayınlayarak bu iddiaları reddetti. Bilgi Yayınevi’nin açıklamasında, Attila İlhan’ın 1965 yılında kurulan Bilgi yayınevi ile başından beri birlikte çalıştığı, yazarın kitaplarının yazar ile sözleşmelerinin sona erdiği 2001 yılından sonra basılmadığı, İş Kültür Yayınları’nın şikayeti üzerine 5 Ocak 2006 tarihinde yayınevinde ve basımevinde yapılan aramalarda İş Bankası Kültür Yayınları’nın iddialarını kanıtlayacak en ufak bir kanıta rastlanmadığı, sözleşmemizin bitiminden sonra basılan bir tek kitap bulunmadığı, bu konuda yanlı haber yapanların ve İş Kültür Yayınları’nın basın yoluyla özür dilemeleri gerektiği belirtiliyor. Dosya No: 2005/52 Tal. Hacizli bulunan, aşağıda tapu kaydı, kıymeti, satış günü, saati ve önemli özellikleri ile satış şartları belirtilen, Sakarya ili, Karasu ilçesi, Aşağı İncilli Mahallesi, 442 ada, 157 parsel, taşınmazın tamamının Karasu Hükümet Konağı çay ocağı önünde açık artırma suretiyle satılarak paraya çevrilmesine karar verilmiştir. İİK. 127. Mad. göre satış ilanının tebliği: Adresleri tapuda kayıtlı olmayan alakadarlara gönderilen tebligatların tebliğ imkânsızlığı halinde işbu satış ilanı tebliğ yerine kaim olmak üzere ilanen tebliğ olunur. Taşınmazın imar durumu: Taşınmaz ilçe imar planı içerisinde kalmaktadır. Taşınmazın halihazır durumları: Sakarya ili, Karasu ilçesi, Merkez Aşağı İncilli Mah. 442 ada ve 157 parsel sayılı taşınmazın tamamı 418.46 m2’dir. Taşınmaz Karasu Yalı Mah. Plaj Caddesi doğusundaki sokağa dik arsa üzerindedir. Yapı 3 katlı olup depremden sonra yüksek yapılarda olduğu gibi %30 değer kaybı oluşmuştur. 1. Yapıda 2. kat 5 no’lu bağımsız bölüm 90 m2 olup arsa payı 16/144’tür. Meskende ikamet için bir eksiklik bulunmamaktadır. Değeri ise 21.635,00 YTL’dir. 2. Yapıda 2. kat 6 no’lu bağımsız bölüm 90 m2 olup arsa payı 16/144’tür. Meskende ikamet için bir eksiklik bulunmamaktadır. Değeri ise 21.635,00 YTL’dir. 3. Yapıda 3. kat 8 no’lu bağımsız bölüm 90 m2 olup arsa payı 16/144’tür. Meskenin sıvası yapılı, kapılı pencere doğraması ile zemin kaplaması tesisatı eksiktir. Bu haliyle yapı %60 seviyesindedir. Değeri ise 13.697,00 YTL’dir. Taşınmazın kıymeti: 1. Bölümün değeri: 21.635,00 YTL, 2. Bölümün değeri: 21.635,00 YTL, 3. Bölümün değeri: 13.697,00 YTL’dir. Satış şartları: 1 Yukarıda açık tapu kaydı, imar ve halihazır durumu ve kıymeti belirtilen taşınmazların 1. açık artırması, 1 20.02.2006 Pazartesi günü saat 09.2009.30 arasında, Karasu Hükümet Konağı çay ocağı önünde yapılacaktır. 2 20.02.2006 Pazartesi günü saat 09.3509.45 arasında, Karasu Hükümet Konağı çay ocağı önünde yapılacaktır. 3 20.02.2006 Pazartesi günü saat 09.5010.00 arasında, Karasu Hükümet Konağı çay ocağı önünde yapılacaktır. Bu açık artırmada taşınmazlara takdir edilen değerin %60’ını bulması ve satış isteyenin alacağına rüçhanı olan diğer alacaklılar varsa alacakları toplamını, ayrıca satış ve paylaştırma masraflarını geçmesi şartı ile ihale olunur. Böyle bir bedelle alıcı çıkmadığı takdirde en çok artıranın taahhüdü saklı kalmak kaydıyla, 2. açık artırması, 1. Bölüm: 02.03.2006 Perşembe günü saat 09.2009.30 arasında Karasu Hükümet Konağı çay ocağı önünde yapılacaktır. 2. Bölüm: 02.03.2006 Perşembe günü saat 09.3509.45 arasında Karasu Hükümet Konağı çay ocağı önünde yapılacaktır. 3. Bölüm: 02.03.2006 Perşembe günü sata 09.5010.00 arasında Karasu Hükümet Konağı çay ocağı önünde yapılacaktır. Bu açık artırmada satış isteyenin alacağına rüçhanı olan alacaklar varsa bu alacaklar toplamını satış ve paylaştırma masrafları ile takdir edilen değerin %40’ını geçmesi şartıyla en çok artırana ihale olunur. 2 Vergi Dairesi tarafından bildirilecek orandaki KDV, ihale damga pulu, tapu harcının 1/2’si satış alana ait olacaktır. Tellaliye resmi ve birikmiş emlak ve vergi borçları ile satıcı adına tahakkuk edecek tapu harçları, satış bedelinden ödenir. 3 Açık artırmaya katılmak isteyenlerin takdir edilen kıymetin %20’si nisbetinde nakit pey akçesi ya da bu miktar kadar milli bir bankanın kesin ve süresiz teminat mektubunu vermesi gerekmektedir. Satış peşin para iledir. Alıcı istediği takdirde kendisine 10 günü geçmemek üzere mehil verilir. 4 Taşınmazı satın alanlar, ihaleye alacağına mahsuben iştirak etmemiş olmak kaydı ile ihalenin feshi talep edilmiş olsa bile satış bedelini derhal veya İİK.130. mad. göre verilen süre içinde nakden ödemek zorundadır. Gayrimenkul kendisine ihale olunan kimse müddetinde parayı vermezse ihale kararı fesh olunarak kendisinden evvel en yüksek teklifte bulunan kim ise arz etmiş olduğu bedelle almaya razı olursa ona, razı olmaz vey abulunmazsa hemen artırmaya çıkarılır. Bu artırma ilgililere tebliğ edilmeyip, yalnızca satıştan en az yedi gün önce yapılacak ilanla yetinilir. Bu artırmada teklifin İİK.129. mad. hükümlere uyması şartıyla taşınmaz en çok artırana ihale edilir. 5 Haciz alacaklıları ile diğer ilgililerin varsa irtifak sahipleri de dahil olmak üzere bu gayrimenkul üzerindeki haklarını, faiz ve masrafa dair olan iddialarını dayanağı belgeler ile 15 gün içinde Müdürlüğümüze bildirmeleri gerekir. Aksi takdirde hakları tapu sicili ile sabit olmadıkça, paylaşmadan hariç bırakılacaktır. 6 Satış bedeli hemen veya verilen süre içinde ödenmezse İİK.133. maddesi gereğince ihale feshedilir. İki ihale arasındaki farktan ve temerrüt faizinden alıcı ve kefilleri sorumlu tutulacak, fark hiçbir hükme gerek kalmadan kendilerinden tahsil edilecektir. 7 Şartname ilan tarihinden itibaren Müdürlüğümüzde herkesin görebilmesi için açık olup masrafı verildiği takdirde isteyen alıcıya bir örneği gönderilebilir. 8 Satışa iştirak edenlerin şartnameyi görmüş ve münderecatını kabul etmiş sayılacakları, başkaca bilgi almak isteyenlerin dosya numarasıyla müdürlüğümüze başvurmaları ilan olunur. 27.12.2006 Basın: 195 KARASU İCRA MÜDÜRLÜĞÜ’NDEN TAŞINMAZ SATIŞ İLANI CUMHURİYET 14 K
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle