12 Mayıs 2024 Pazar English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
7 OCAK 2006 CUMARTESİ CUMHURİYET SAYFA EKONOMİ ekonomi?cumhuriyet.com.tr Prof. Dr. Tarakçıoğlu’na göre Çin rekabetine karşı tek çıkış yolu ucuz üretimden kurtulmak 13 İŞÇİNİN EVRENİNDEN ŞÜKRAN SONER Böyle giderse tekstil batar İZMİR (AA) TÜBİTAK Tekstil Araştırma Merkezi Müdürü ve Ege Üniversitesi Tekstil Mühendisliği Fakültesi Tekstil Bölümü Başkanı Prof. Dr. Işık Tarakçıoğlu, ithalatın aynı hızla devam etmesi halinde tekstil ve hazır giyim sektörünün 2013 yılına kadar batacağını öne sürdü. Tarakçıoğlu, üretimini ucuz, basit ürünler kategorisinde tutmaya devam eden Türk tekstil ve hazır giyim sanayisinin Çin, Hindistan, Pakistan gibi ülkelerle rekaTarakçıoğlu Yerine Koymadan Bursa’da sayısız benzer koşullarda üretim yapan fabrika olduğu için bana göre adının önemi olmayan tekstil fabrikasında çıkan yangında ölen çocuk işçiler ve kadınlarla ilgili toplumsal duyarlılıkları, tepkileri tabii ki ciddiye alıyor ve çok da gerekli görüyorum. Ancak karşı duruşların ideolojik boyutundan kaçınıldığında, daha doğrusu protesto edilen olayın gerçek nedensonuç ilişkilerinde taşlar yerine konulmadığında, protestolar bir biçimde havada kalıyor, amaçlarına ulaşılamıyor. Söz konusu işyerinde ya da aynı koşullarda kadın ve çocuk emeği sömürüsü yapan işletmelerde patronlar özel olarak kadın ve çocuk düşmanlığı yapmıyorlar. Yeni dünya sömürü düzeni çarklarında Türkiye’ye biçilen rolde, IMF reçetelerinde öngörülen ekonomik gelişme modelinin kuralları, dayatması var... Sosyal devlet bir biçimde tarihe gömülecek, sendikal haklar rafa kalkacak, emeğin ucuzlatılmasında yasal esnekliklerle yetinilmeyecek, yasalar çiğnenip kuralsız çalıştırma geliştirilecek, elbette insan eksenli olmayan ekonomik gelişmenin bir de işsizliği patlatması, yoksullaşma, yoksunlaşmayı arttırması sonuçları olacak... İşçi sağlığı, iş güvenliği hak getire, ucuz emeğe dayalı kuralsız çalışma düzeninde kadın ve çocuk emeği sömürüsü arttıkça artacak... Serbest piyasa düzeni ideolojisinin olmazsa olmaz kurallarının sonuçları olarak işçi sağlığı, iş güvenliği koşulları hak getire, kölelik düzeninde çalıştırılan işçiler, bu arada kadınlar ve çocuklar gece çıkan bir yangında, yasaların zincirleme çiğnendiği bir üretim düzeninde ölecekler... Biz olağan hale getirilmiş yasaların zincirleme çiğnendiği bir üretim düzenini sorgulamadan, bir yangından yola çıkarak bir tek işvereni, bir tek işyerindeki kazayı sorgulayarak, düzenin ideolojik sorgulamasını yapmadan bu işin altından çıkabilir miyiz? Tabii ki bu işyerinde yasal işçi sağlığı iş güvenliği önlemleri alınsa, yasalara uygun işçi çalıştırılsa, hele de toplusözleşme düzeni geçerli olsa.. o yangında o kadınlar ve çocuklar ölmeyeceklerdi. Dün Petrolİş Sendikası’ndan gelmiş bir kınama vardı. Hayat Kimya adlı bir işyerinde sendikaya üye olan 81 işçi işten atılmıştı. Yıllardır, özellikle 12 Eylül sonrası süreçte, küresel saldırı artı Türkiye’ye arka bahçede biçilen role uygun olarak gelen sosyal devlet ve sendikal haklardan sapma düzeninde, nerede işçiler sendikal örgütlenmeye kalkışsalar orada işten atılıyorlar. 12 Eylül öncesi sigortalı işçilerin yarıya yakını sendikalı iken, bugün 5 milyon üstü sigortalıda ancak 700 binler altında sendikalı işçi var. Hele özel sektörde biriki yüz bin olarak ancak kaldılar. Üstüne üstlük sigortalı işçiden fazlası sigortasız, kayıt dışı çalıştırılırken, bir o kadar da işsiz ortada. Neden mi? İşte size dün elime ulaşan bilimsel bir çalışmanın sonuçları ile yanıt vermeye çalışayım... TMMOB adına Makine Mühendisleri Odası’nın üstlendiği çok kapsamlı sanayi kongresinin panel ve raporlarından ortaya çıkan sonuç bilgilerini bu köşeye sığabilecek bir özete dönüştürmeye çalışacağım.. Küresel sömürü çarklarının Türkiye’ye biçtiği rolün sonucunda 1980’lerde geri teknolojili bir sanayileşme çabası var. l990’lı yıllarda ise sanayileşme hedef olmaktan çıkmış. Kamu bütçelerinin borç sarmalında, IMF reçetelerinde kamu yatırımına yer yok. Özel sektör AB, ABD sermaye cephesinin öngörülerine göre yatırım yapmış. Son on yılda 50 milyon dolar olarak görülen bu yatırımlar Türkiye’de istihdam artışını getirmediği gibi, sanayileşme gelişimini de yaratmamış. Bir tür ikinci el makine ambarı olmuşuz. Şimdilerde sanayi üretim yapımızda yüzde 65 ithalata dayalı bir trajik tablo var. Elbette üstün teknolojili alanlarda ithalat payı yüzde 80’ler üstüne çıkıyor. Ama Türkiye’nin tam kapasite yerli üretim olması gereken alanlarında, tekstil ve gıda sanayiinde bile ithalat payları yüzde 55’lere çıkmış. Üstüne üstlük Türkiye’de yapılan üretim payında ucuz emek adına yukarıda verdiğim rakamlarla açıklanan bir karanlık tablo söz konusu. Tabii ki insanı, gerçek ekonomiyi yok sayan küreselleşme yönlendirmesindeki piyasacı ekonomik gelişme anlayışı 10 milyon işsiz yaratmış. İhracat artışı, piyasaların işleyişi, halk çoğunluğunun hızla yoksullaşması, yoksunlaşmasını önleyememiş. Tehlikeli bir cari açık patlaması cabası... Bize dayatılan küçük ve orta boy işletmelerle kalkınma mucizesine gelince.. Yüzde 98 işletmemiz bu ölçülere giriyor. İstihdamın ancak yüzde 47’sini yaratabiliyor, katma değere katkıları da ancak yüzde 14’te kalıyormuş. Tabii bu işletmelerin ağır emek sömürüsü, kayıtsız çalıştırma ve büyük işletmelere ucuz emekle katkıda bulunma rolleri var... Halkın refahını gözeten, işsizliğe çözüm arayan planlı sanayileşme gerekiyor. Ekonomi, sanayileşme, gelişme kavramları üzerindeki dünya tekel çıkarlarından yana çarpık ideolojik yaklaşımlardan, dayatmalardan, algılamalardan kurtulmak en zor ve en öncelikli sorun.. soner?cumhuriyet.com.tr ? Avrupa’nın en büyük sanayisine sahip Türkiye için bu ithalat utanç verici. ? İthalat bu hızla devam ederse 2013 yılına kadar Türk tekstil sektörü batacak. ? Tedbirleri rafa kaldırdık. 810 kalemde kotanın kalkması uyuşturucu etkisi yarattı. talama yüzde 28, hazır giyim ithalatının ise yıllık ortalama yüzde 44 oranında arttığını ifade eden Tarakçıoğlu, hazır giyimdeki ithalatın 2004 yılında yüzde 55’e kadar yükseldiğine dikkati çekti. Avrupa’nın en büyük tekstil sanayisine sahip Türkiye için bu ithalat rakamlarını ‘‘utanç verici’’ olarak nitelendiren Tarakçıoğlu, şöyle konuştu: ‘‘İthalattaki trend ürkütücü boyutlara ulaştı. Son üç yılda ithalattaki artış ortalaması yüzde 28. İthalat bu hızla devam ederse matematik olarak 2013 yılına kadar Türk tekstil sektörü batacak. Bunun böyle devam etmesi mümkün değil. Tekstil sektörü batarsa Türkiye ekonomisi de batar, artık bıçak kemiğe dayandı.’’ bet etmesinin mümkün olmadığına işaret etti. Türkiye’nin tekstil ithalatının son üç yılda, yıllık or Geçici tedbirler uyuşturdu Artan ithalatla, kotalar koyarak mücadele edilemeyeceğini belirten Tarakçıoğlu, tek çıkış yolunun ucuz, sıradan üretim sınıfını terk etmekten geçtiğini söyledi. Türkiye’nin fasona daya lı ucuz üretim dalında hiçbir şansının olmadığını kaydeden Tarakçıoğlu, Türkiye’nin gerekli tedbirleri almakta geç kaldığını söyledi. Çin’e karşı Avrupa ve ABD pazarlarında kota önlemlerinin alınmasının bir yönüyle Türk tekstiline zarar verdiğini savunan Tarakçıoğlu, ‘‘Bu tedbirlerin alınması sektörde uyuşturucu etkisi yarattı. 810 kalemde kota kalktı diye alınması gereken radikal tedbirleri yine rafa kaldırdık’’ dedi. KASIMDA YÜZDE 10.7 Devlet Bakanı, Türkiye’nin kısa vadeli yükümlülüklerindeki artışa dikkat çekti Sanayide çarklar hızlandı Ekonomi Servisi Sanayi üretiminde geçen yıl ağustos ayında başlayan hızlı büyüme süreci yüzde 10.7 ile kasım ayında da devam etti. Türkiye’nin sanayi üretimi, 2005 yılının Kasım ayı itibarıyla, aylık bazda bir önceki yılın aynı dönemine göre yüzde 10.7, on bir ayda ise yüzde 5.3 arttı. 2004 yılının Kasım ayında sanayi üretimi yüzde 8.7, on bir ayda ise yüzde 10.4 artmıştı. Türkiye İstatistik Kurumu’nun (TÜİK), 2005 Kasım ayı Sanayi Üretim Endeksi sonuçlarına göre kasımda madencilik sektöründe yüzde 20, elektrik, gaz ve su sektöründe yüzde 9.3, imalat sanayiinde yüzde 10.5 üretim artışı yaşandı. İmalat sanayiinin alt sektörlerinde ise an fazla üretim artışı yüzde 65.7 ile mobilya imalatında gerçekleşirken; mobilya sektörünü yüzde 56.6 artışla elektrikli makine ve cihazları imalatı izledi. Tekstil ürünleri imalatı yüzde 8.1, giyim eşyası imalatı ise yüzde 19.1 oranında azaldı. Geçen yılın eylül ayında yüzde 8.3 olan sanayi üretimindeki artış, ekimde yüzde 7’ye düşmüştü. Babacan’dan borç itirafı ? Türkiye’nin kısa vadeli yükümlülüklerinin arttığına dikkat çeken Babacan, Merkez Bankası’nın rezervlerinin yükseltilmesi gerektiğini söyledi. ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) Devlet Bakanı ve Başmüzakereci Ali Babacan, serbest kur rejiminin, gelecek dönemde de aynı kararlılıkla devam edeceğini belirterek ‘‘Serbest kur rejimi dedik, serbest sermaye hareketleri dedik. Bundan asla taviz yok’’ diye konuştu. Buna karşın Merkez Bankası’nın rezervlerinin yükseltilmesi gerektiğini de vurgulayan Babacan, bunun gerekçesini ‘‘Çünkü Türkiye’nin kısa vadeli yükümlülükleri artıyor’’ sözleriyle açıkladı. Babacan, Hazine’de yaptığı ‘‘2005 yılı makroekonomik gelişmeleri ve 2006 yılı Hazine finansman programına’’ ilişkin basın toplantısında, doğru kurun, serbest piyasa ortamında oluşacağına inandıklarını ifade etti. Merkez Bankası’nın kamu Devlet Bakanı Ali Babacan, 2005 yılı gelişmelerini ve 2006 yılı hedeflerini açıkladı. CARİ AÇIK 1 8 . 7 M İ LYA R DOLARI AŞTI Türkiye’nin cari açığı 2005 yılı Kasım ayında, önceki yılın aynı ayına göre yüzde 19.4 artarak 2 milyar 304 milyon dolar olarak gerçekleşti. 2005 yılı OcakKasım dönemi cari açığı yüzde 47.6’lık artışla 18 milyar 740 milyon doları buldu. Merkez Bankası’nın açıkladığı ocakkasım dönemi ‘‘Ödemeler Dengesi Gelişmelerine’’ göre, cari açıkta en büyük paya sahip olan dış ticaret açığı, önceki yılın aynı ayına göre yüzde 29.7 oranında artarak 2.6 milyar dolara ulaştı. ve özel sektörün kısa vadeli yükümlülüklerine baktığına işaret eden Babacan, ‘‘Merkez Bankamızın döviz rezervlerinin yükselmesinin amacı budur. Öyle ‘Kura yardım edelim’ amacı kesinlikle yoktur’’ dedi. Babacan, turizm gelirinin 2005 yılı OcakEkim döneminde 16.6 milyar dolar ol duğunu belirtirken ‘‘2006 yılında da biz bunu yaklaşık 20 milyar dolar civarında bekliyoruz’’ dedi. Babacan ocakekim döneminde 17.1 milyar dolarlık cari işlemler açığına karşın Türkiye’ye 25.1 milyar dolarlık sermaye girişi olduğunu söyledi. Bakan Babacan, düzenlediği basın toplantısında ga zetecilerin sorularını yanıtlarken yatırım konusunda ‘‘Şu ülke bunu veriyor, biz bunu niye yapmıyoruz’’ denemeyeceğini kaydederek ‘‘Bizim teşvikler konusunda temel ilkelerimiz var’’ dedi. Babacan şöyle konuştu: ‘‘Kimse Türkiye’den pazarlıkla, el sıkışarak, kızıştırarak bir teşvik alacağını zannetmesin. Böyle bir şey yok. Kimse böyle bir beklenti içine girmesin. Böyle bir şey yok, olmayacak da. Teşvik verilecekse bu şeffaf kurallar ve çerçeve içinde düzenlenir. Kurallarımızı gözden geçiririz, yeni bir çerçeve çizeriz. Bunların hepsi yapılır, ama böyle bir şey yaptığımızda kapı herkese eşit açık olmalıdır.’’ BAŞKAN YALÇINTAŞ: UZUN VADEDE ZARARLI İTO: Kayıt dışı ekonomiyi vuruyor İSTANBUL (AA) İstanbul Ticaret Odası (İTO) Yönetim Kurulu Başkanı Murat Yalçıntaş, ‘‘Hepimiz kayıt dışından şikâyet ediyoruz. Kayıt dışını bir yerde yapan işadamlarımız. Kayıt dışı, kısa vadede kazanç sağlayacak gibi gözüküyor ama uzun vadede firmaları ve Türkiye ekonomisini vuran bir durum’’ dedi. Yalçıntaş, yabancı sermaye konusunda da ‘‘Yabancı sermaye kavramı hâlâ bazı çevrelerde negatif çağrışıma yol açıyor. Bunun pozitif bir çağrışıma dönüşmesi lazım’’ degerektiğini de belirten Yalçıntaş, ‘‘Merkez Bankası’nın kura müdahalesinin doğru olmadığını düşünüyorum’’ diye konuştu. Petrol Ofisi’nin Formula 1 Grand Prix’sine isim sponsoru olmasının sevindirici olduğunu da söyleyen Yalçıntaş, Formula 1 ihalesi için çalışmaların Finansinvest tarafından hızlı bir şekilde sürdürüldüğünü, kendisinin de hızlı götürmeleri için destek verdiğini ve ihalenin 2006 Ağustosu’na yetişmesini çok istediklerini belirtti. Turizmciler vergi indirimi bekliyor GÜRSU KUNT di. TL’nin değerinin yükselmesinin ihracat yapan firmaların kârlılığına ciddi bir etki yaptığını, mutlaka ihracatçının önünü açacak uygulamaların devreye konulması 1 9 . 5 M İ LY O N D O L A R F İ YAT B İ Ç İ L D İ Star gazetesi yeniden satışta ? Gazete için ihaleye katılmak isteyenler 1 milyon 950 bin dolar teminat yatırmak zorunda. İkinci ihale 25 Ocak’ta. İSTANBUL (AA) Tasarruf Mevduatı Sigorta Fonu (TMSF), Star gazetesi için yeniden ihaleye çıkıyor. Gazete, 19 milyon 500 bin dolar muhammen bedel ile 25 Ocak’ta TMSF’nin Esentepe’deki binasında ihale edilecek. Kapalı zarf ve açık arttırma usullerinin birlikte uygulanması suretiyle yapılacak ihaleye katılabilmek için 1 milyon 950 bin dolar teminat yatırılması gerekiyor. İhaleye katılmak isteyenlerin, teklif mektuplarını 17 Ocak 2006 tarihinde saat 17.00’ye kadar Satış Komisyonu’na teslim etmesi gerekiyor. Star gazetesinin ihale tarihi, daha önce 6 Ekim 2005 olarak belirlenmiş ancak başvuru olmadığı için ihale ertelenmişti. ANTALYA Kışın faaliyet gösteren otel çalışanlarının sosyal sigortalar primi ve ücretlerinden kesilen stopaj vergilerinde indirime gidilmesini isteyen Türkiye Otelciler Federasyonu Başkanı Ahmet Barut, ‘‘Özellikle resort tesislerin ağırlıklı oldu ğu bölgelerde kışın faaliyet gösteren otel çalışanlarının sosyal sigorta primi ve ücretlerinden kesilen stopaj vergilerinde indirime gidilmesini öneriyoruz’’ dedi. Barut, turizmde çalışan personelin ücret maliyetlerinde yüzde 3040 puan kadar yapılacak indirimin, tesislerin zarar etmesini önleyeceğini vurguladı. ERDEMİR özelleştirmesine ÖDP’den iptal istemi ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) Özgürlük ve Dayanışma Partisi (ÖDP), Ereğli Demir ve Çelik Fabrikaları’nın (ERDEMİR) yüzde 46.12’lik kamu hissesinin satışının iptali ve yürütmesinin durdurulması istemiyle Başbakanlık ve Özelleştirme İdaresi Başkanlığı aleyhine Danıştay’da dava açtı. Dava dilekçesinde, 4046 sayılı Özelleştirme Uygulamaları Hakkındaki Kanun gereğince kârlı bir işletme olan ERDEMİR’in özelleştirilmesinin yasaya aykırı olduğu belirtildi. CUMHURİYET 13 K
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle