10 Mayıs 2024 Cuma English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
SAYFA CUMHURİYET 4 OCAK 2006 ÇARŞAMBA 4 HABERLER AİHM’de Türkiye’nin mahkum edilmesine yol açacak eksik soruşturmanın tazminatını savcı ödeyecek GLOBALPOLİTİKÜLTÜR ERGİN YILDIZOĞLU Fatura savcıya çıkacak ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) Adalet Bakanlığı’nın 31 Aralık 2005’e kadar yayımladığı tüm genelgelerin güncelleştirilmek amacıyla kaldırılmasının ardından ilgili mevzuata göre hazırlanan yeni genelgeler yayımlandı. Adalet Bakanı Cemil Çiçek, insan hakları ihlallerine yol açılmamasını isterken savcılara, ‘‘soruşturma evresinde belirlenen eksikliklerin Türkiye’nin tazminata mahkum edilmesine yol açması durumunda Hazine’nin ödeyeceği tazminatın savcılardan geri alınabileceği’’ uyarısında bulundu. Yakalama ve gözaltına almada uyulacak esasların yer aldığı genelgede, başsavcılar veya görevlendirecekleri savcılarca, nezarethanelerin, ifade alma odalarının, gözaltına alınan kişilerin durumlarının, gözaltına alınma sebep ve sürelerinin, gözaltına alınma ile ilgili tüm kayıt ve Meleklerin Cinsiyeti... 2005 yılı ‘‘küresel ısınma’’ tartışmalarında sürprizlerle dolu bir yıl oldu; yapılan gözlemler, sonuçları açıklanan araştırmalar uzmanların fena halde yanıldığını ortaya çıkardı. Küresel ısınma onların hesapladığı hızla ilerlemiyordu; çok daha hızlı ilerliyordu. Durum, kötümserlerin öngördüğünden çok daha vahim! İnsanlığın kendi sonuna doğru ilerleyişi 2005’te biraz daha hızlandı. Hiç kuşkunuz olmasın, 2006’da daha da hızlanacak. Çünkü uygarlığımızın, ekonominin düzenlenmesini ‘‘serbest piyasaya’’ havale eden döneminde, bireylerin ve devletlerin önüne gelen güncel ekonomik siyasi sorunlar, tüm uygarlığı tehdit eden, insan yaşamının devamına ilişkin tarihsel sorunların görülmesini engelliyor. ? İnsan hakları ihlallerine yol açılmamasını isteyen Adalet Bakanı Çiçek, ‘‘soruşturma evresinde belirlenen eksikliklerin Türkiye’nin tazminata mahkum edilmesine yol açması durumunda Hazine’nin ödeyeceği tazminatın savcılardan geri alınabileceğini” bildirdi. işlemlerinin denetlenmesi gerektiği belirtildi. ‘‘Soruşturmalarda İnsan Hakları İhlallerine Yol Açılmaması’’ konulu genelgede de AİHM’nin, cumhuriyet savcıları tarafından soruşturma evresinde yapılan bazı eksiklikleri çeşitli şekillerde insan haklarının ihlali olarak görüp Türkiye’yi yüksek miktarlarda tazminat ödemeye mahkum ettiği vurgulandı. Savcıların soruşturma evresindeki eksiklikleri sıralayan Adalet Bakanı Çiçek, ‘‘AİHM’de Türkiye aleyhine açılan davalarda, savcıların soruşturma evresini, kanunlarda ve bakanlık genelgelerinde açıklanan ilkeler doğrultusunda yerine getirmemeleri durumunda bu eksiklikle ZAMANAŞIMI BEKLENECEK İĞNELİ FIRÇA Faili meçhulde takipsizlik yok ? Çiçek tarafından yayımlanan bir genelgede terör tanıklarının can ve mal güvenliklerinin sağlanması için kimliklerinin ve görüntülerinin deşifre edilmemesi konusunda gerekli tedbirlerin alınması istendi. ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) Adalet Bakanlığı’nca yayımlanan genelgeye göre, faili meçhul olay ve cinayetlerle ilgili soruşturmalarda yeterli delillerin bulunup bulunmamasına bakılmaksızın kovuşturmaya yer olmadığına karar verilmeyecek. Suçun veya faillerin belirlenmesi için zamanaşımına kadar aramalar sürecek. Adalet Bakanlığı’nca güncellenen faili meçhul olaylara ilişkin genelgede, bu olayların aydınlatılması ve faillerinin bulunup yakalanması çalışmalarının kolluk kuvvetleriyle gereken koordinasyon sağlanarak aralıksız sürdürülmesi istenirken olay yerinde delil olabilecek tüm belge ve bulguların belirlenmesiyle koruma altına alınması gerektiği kaydedildi. Genelgede, şu konulara dikkat edilmesi gerektiği vurgulandı: ‘‘Faili meçhul olaylarla ilgili yeterli delil ve emarelerin bulunup bulunmamasına bakılmaksızın kovuşturmaya yer olmadığına dair karar verilmeyerek suçun ya da faillerinin tespiti ve bulunması için zamanaşımına kadar aranmalarının sürdürülmesi, faili meçhul olan soruşturma evrakının ilgili savcı tarafından sık sık gözden geçirilmesi, ancak sadece soruşturma evrakının en üstündeki müzekkereye cevap verilmiş olup olmadığı ile yetinilmeyerek içeriği itibarıyla başkaca eksik kalmış bir husus varsa onun da tamamlanması için gerekli yazının yazılması, sonucunun uygun aralıklarla takip edilmesi.’’ İşkence ve kötü muamele iddialarıyla ilgili soruşturmalarda uyulacak esasların belirlendiği genelgede ise bu suçlamalara ilişkin soruşturmaların başsavcılarca ya da görevlendirilecek savcılarca yürütülmesi istendi. ? Türkiye’nin taraf olduğu milletlerarası sözleşmeler, AİHM kararları ve bu konulardaki ilgili hukuki düzenlemelerin dikkatle uygulanması, ? Ülkemizin, insan hakları ihlalleri dorin insan haklarının ihlali olarak değer layısıyla maddi ve manevi zararlara uğlendirilip Türkiye’nin tazminata mah ramasının önüne geçilmesi ve uluslarakum edilmesi halinde Hazine tarafından rası alanda saygınlığının zedelenmesinin yapılan ödemelerin kendilerinden geri önlenmesi. ‘‘Soruşturmaların Yürütülmesi, Soruşalınmasının ilgili kanun hükümleri çerçevesinde söz konusu olabileceğinin göz turma Evrakının Düzenlenmesinde ve Tamamlanmasında Dikkat Edilecek Hususönünde bulundurulmasını’’ istedi. Çiçek, bu çerçevede, cumhuriyet sav lar’’ başlıklı genelgede ise soruşturmalacılarına şu konularda dikkatli olmaları ve rın yürütülmesinde eksikliklere rastlanıldığı belirtildi. Asıl yetki ve görevin verilözen göstermeleri uyarısında bulundu: ? Suç işlenildiğinin herhangi bir şe diği savcılarca soruşturmaların kolluğa kilde öğrenilmesi üzerine, zaman geçi bırakılması sonucu; gecikmelere, gerekrilmeksizin soruşturma başlatılması, de siz emek ve zaman israfına, delillerin zalillerin tespit edilerek muhafaza altına manında ve usulüne göre toplanamamaalınması, delillerin kaybolmasını ve bo sı sebebiyle bazı işlemlerin yeniden yazulmasını önleyici tedbirler alınarak olay pılmak zorunda kalındığı kaydedildi. Evrakın eksiklikleri tamamlanmadan yerine derhal gidilmesi, dava açmaya veya kovuşturmaya yer olmadıZAFER TEMOÇİN ğı kararları verilmeye çalışıldığı, sanığın lehine ve aleyhine olan delillerin toplanmasına özen gösterilmediği belirtilen genelgede, bir kısım iddianame ve kovuşturmaya yer olmadığına dair kararların yazılmasının zabıt kâtiplerine bırakıldığının tespit edildiği vurgulandı. Özel kanunlarda yer alan ve özel yargılama usullerine tabi olan suç ve suçlarla ilgili olarak kanunlarda gösterilen prosedüre uyulmasına azami dikkat gösterilmesi gerektiğine işaret edilen genelgede, Türkiye’nin, uluslararası alanda haksız eleştirilere maruz kalmasının önlenebilmesi için soruşturmaların kolluk görevlilerine bırakılmayarak bizzat savcılarca yapılması gerektiği belirtildi. 2005 bilançosu 2005 yılı, kayıtlar başladığından bu yana yaşanan en sıcak yıl oldu. Kutuplardaki, buzul tabakasının, karalardaki tepe buzlarının erime hızına ilişkin yapılan gözlemler son derecede endişe verici sonuçlar ortaya koydular. Kutuplarda, uydudan ilk resimlerin çekildiği 1978 yılına ve uzun dönemli trendlere kıyasla bu yaz yüzde 20 daha az buz vardı. Afrika’nın tepe karları asla erimeyen mitolojik Kilimanjaro’sunda bu yaz hiç kar kalmadı. Sibirya’da tundra bataklıkları (permafrost) erimeye başladı; eridikçe tuttukları metan gazı, ki küresel ısınma söz konusu olduğunda karbon dioksitten kat kat etkili bir gazdır, serbest kalarak atmosfere karışmaya başladı. Bu serbest kalma süreci kimi noktalarda o kadar aktifti ki, metan gazı kabarcıklarının etkisiyle, meşhur Rusya kışında bile su birikintileri oluştu. Buzullardaki erimeler, deniz suyuna daha fazla soğuk ve tatlı su karışması, suyun yoğunluğunun değişmesi anlamına geliyordu. Bunun gelecekte, 2050 civarında, Atlantik akıntılarını etkileyerek Golf Stream’in çökmesine, böylece bölgede iklimin değişmesine neden olabileceği hesaplanıyordu. Bu yıl yapılan gözlemler bu öngörünün yanlış olduğunu ortaya koydu. Golf Stream daha şimdiden soğumaya ve yavaşlamaya başlamıştı. Bu sırada İngiltere’de bilimsel araştırmalar bu yaz topraktaki mikrobik aktivitenin olağanüstü artmış olduğunu saptıyor, bu gelişmenin topraktaki karbon gazlarının atmosfere salınmasını hızlandıracağını söylüyorlardı. Bunlar soyut, salt istatistik verileri. Ama somut ve çok acı deneyler de yaşadık. Bu yıl fırtına sezonunda kasırga sayısı, tarihteki rekor yıl olan 1933’teki 21’i geçerek 26’ya yükseldi. Daha önemlisi Florida’yı vuran ‘‘Wilma’’ tarihin bilinen en güçlü kasırgasıydı. Daha ufak çaplı bir kasırga olan ‘‘Katrina’’ New Orleans’ı vurdu, salt kenti çökertmekle kalmadı, Amerikan toplumunun fay hatlarını gözler önüne serdi; hatta Bush yönetiminin meşruiyet iddialarını zayıflatarak ilk kez savaş konusunda ciddi eleştirilerin devreye girmesine olanak sağladı. 2005 yılı Asya’daki tsunami ve Keşmir’deki deprem felaketlerinin de etkisiyle, kapitalist uygarlığın geleceğinin sorgulanmasının acilen gündeme getirilmesini gerektiren bir yıl oldu. Ama genelde bir bağnazlık egemen. Bu da anlıkları kapatıyor, olasılıkları gizliyor. Çiçek, aile içi şiddette savcıların derhal soruşturma açmasını istedi Bağnazlığa hayır! Küresel ısınma karşımıza yaşamsal bir ikilem koydu! Ya acilen önlem almaya başlayacağız ya da iyimser bir yaklaşımla, gelecek 50 yıl içinde, geri dönülemez bir noktaya ulaşacağız. Ama uygarlığımızın küresel ısınmaya neden olan gazların yüzde 25’ini üreten en büyük ekonomisinin, en güçlü devletinin başkanı Bush, Kyoto Protokolü’nü imzalamayı reddederken şöyle diyor: ‘‘Her fırsatta elimden geldiğince açıklamaya çalışacağım gibi, ekonomimize zarar verecek hiçbir şey yapmayacağım. Benim önceliğim bu, ekonomiyi düşünüyorum.’’ Diğer bir deyişle ekonomi ve küresel ısınma arasında öncelik ekonomide. Diğer bir deyişle kâr, maliyet, ticari rekabet, kapitalist işletmelerin özgürlükleri, küresel ısınmayı engellemek için alınması gereken tedbirlerden önce geliyor. Diğer bir deyişle tarihsel olarak özgün bir uygarlık olan kapitalizmin bekası, genel olarak uygarlığın, hatta insan türünün biyolojik varlığının bekasıyla çelişiyor. Buzlar çözülür, sular yükselir, kasırgalar birbirini izler, iklim değişirken, üretim maliyetlerinden ve kârlardan konuşmak, İstanbul kuşatması sırasında ‘‘perilerin cinsiyetini’’ tartışmaya benziyor. Gerçekten de iki metafizik varsayıma birden dayanan bir bağnazlık var karşımızda: Kapitalizm son üretim tarzıdır ve toplumun kapitalist örgütlenme biçiminin düzenlenmesinde en iyi yöntem, eleştirel akıl değil, serbest piyasanın görünmez elidir. İşte bu bağnazlık, bir uygarlık biçimi olan kapitalizmle genel olarak uygarlık arasında oluşan tarihsel çelişkiyi aşmayı engelliyor, insan türünün geleceğini tehdit ediyor. Son yıllarda yoğunlaşan, bilime, örneğin evrim teorisine yönelik dinci saldırılar, genelde dinci söylem bilimsel bakışı, aklın eleştirisini zayıflatarak, krizi daha da derinleştiriyor. ergin.yildizoglu?gmail.com Terör tanığı Adalet Bakanı Cemil Çiçek imzasıyla yayımlanan başka bir genelgede, terörle mücadelede görev almış kamu görevlilerinin, can ve mal güvenliğinin sağlanması bakımından, savcılık ve mahkemede tanık olarak dinlenmesi sırasında görüntülerinin alınıp yayımlanmasının yasaklandığı anımsatıldı. Genelgede, buna karşın kimliklerinin, çekilen fotoğraf ve görüntülerin yayımlanarak terör gruplarının eline geçmesi sonucu personelin deşifre olması ihtimalinin doğduğu yönünde bilgiler geldiği vurgulandı. Genelgede bu nedenle, terörle mücadelede görev almış kamu görevlilerinin, soruşturma ve kovuşturma sırasında tanık olarak ifadelerine başvurulurken kimliklerinin ve görüntülerinin deşifre edilmemesi için gerekli tedbirlerin alınması konusunda gereken dikkat ve özenin gösterilmesi istendi. 85 genelge güncellendi ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) Adalet Bakanı Cemil Çiçek, savcılarca, aile içi şiddete maruz kalındığının öğrenilmesi durumunda bu konuda herhangi bir şikâyet de gerekmediğinden derhal soruşturmaya geçilmesini istedi. Tren kazalarına ilişkin olaylara derhal el konulmasını, tüm delillerin usulüne uygun ve eksiksiz toplanmasını isteyen Çiçek, basında yer alan rüşvet ve yolsuzluk haberlerinin de yakından izlenmesi gerektiğine işaret etti. Çiçek ayrıca, cumhuriyet savcıları tarafından soruşturmalar sırasında basın ve yayın organlarına bilgi verilmemesi gerektiğini de kaydetti. Adalet Bakanlığı’nın 31 Aralık 2005’e kadar yayımladığı tüm genelgelerin güncelleştirilmek amacıyla kaldırılmasının ardından ilgili mevzuata göre toplam 85 genelge yayımlandı. Adalet Bakanı’nın imzasıyla yayımlanan genelgede, rüşvet, zimmet, resmi evrakta sahtecilik gibi suçlar nedeniyle kişiler hakkında yürütülen soruşturmaların ve kovuşturmaların bir an önce sonuçlandırılmasının önemine işaret edildi. Organize suç örgütlerine ilişkin genelgede ise bu suçlarla daha etkili ve kararlı mücadele edilebilmesi, suç faillerinin yakalanması, bağlantılarının ortaya çıkartılması, suçtan kaynaklanan malvarlığı değerlerine el konulması için tüm kurumların koordinasyonunun sağlanması istendi. sine göre savcının olay yerine ulaşıncaya kadar, trenin çoğu zaman durmaya mecbur tutulduğunun anlaşıldığı belirtilen genelgede, bu durumda, kazaya karışan trenlerin yolcu ve yükünün etkilenmesi ve aynı hat üzerinde hareket halinde bulunan bütün trenlerin seyrinin bozulmasının söz konusu olabildiği vurgulan ? Adalet Bakanlığı’nın 31 Aralık 2005’e kadar yayımladığı tüm genelgelerin güncelleştirilmek amacıyla kaldırılmasının ardından ilgili mevzuata göre toplam 85 genelge yayımlandı. Çiçek imzasıyla yayımlanan genelgelerde toplumda adalete olan güven duygusunun arttırılmasının önemine dikkat çekildi. Çiçek, savcılarca, aile içi şiddete maruz kalındığının öğrenilmesi durumunda bu konuda herhangi bir şikâyet de gerekmediğinden derhal soruşturmaya geçilmesini istedi. Ayrıca Adalet Bakanlığı, demiryollarında meydana gelen kazalarla ilgili soruşturmalara ilişkin de genelge yayımladı. Demiryollarında meydana gelen kazalardan dolayı, kaza yerinin merkeze olan mesafedı. Bu nedenle kazalarda olaya derhal el konulması istendi. gereken duyarlılığı göstermediklerinin çeşitli nedenlerle bakanlığa intikal eden bilgiler ile basın ve yayın organlarında yer alan haberlerden anlaşıldığı belirtilen genelgede, CMY’ye göre kamu davası açılmadan önce yapılan soruşturma evresine ilişkin işlemlerin, kanunla getirilen istisnalar dışında gizli olarak yürütülmesi gerektiği anımsatıldı. Soruşturmanın evresiyle ilgili olarak cumhuriyet savcıları tarafından basın ve yayın organlarına açıklama yapılmasının, soruşturmanın sağlıklı bir şekilde yürütülmesi bakımından sakıncalar doğuracağı ve soruşturmayı tehlikeye düşürebileceği kaydedildi. ‘Şikâyet edilen uygulama’ Çiçek, Ankara Barosu’nca Bilkent Otel’de düzenlenen Hukuk Kurultayı’nda yaptığı konuşmada AB süreciyle bağlantılı olarak hukuki konuların gündemin ön sıralarına çıktığını söyledi. Çiçek, ‘‘Türkiye’de en çok şikâyet edilen konu uygulama. Uygulama dediğimiz şey, işin ruhu ve felsefesini iyi kavaramaya bağlıdır’’ dedi. Soruşturmanın gizliliği Bazı cumhuriyet savcılarının Ceza Muhakemesi Yasası’na (CMY) göre yürütmekte oldukları soruşturmalar hakkında basın ve yayın organlarına yazılı veya sözlü açıklama yaptıkları, ayrıca soruşturma evresi sırasında gizliliğe uyulması konusunda TUNCELİLİ GAZETECİLER Sait Şanlı’yı gazete haberlerinden tanıyorum. Diyarbakır Kasaplar Derneği ve Liceliler Yardımlaşma ve Dayanışma Derneği başkanı. Şanlı’nın yaptıkları, hemen her gün gazetelere haber oluyor. Yalnızca ülkemizdeki gazetelerde değil, dünyanın birçok yerinde de adı geçiyor. Fransız Haber Ajansı’nın (AFP) dünyaya geçtiği ‘‘Nobellik Sait’’ artık onun kimliği olarak kabul ediliyor. AFP’nin dünyaya geçtiği haber o kadar çok yankı yaptı ki, onunla ilgili dünyanın dört bir yanında gazetelerde haberler yer aldı. İnternette onunla ilgili bir arama yaptım, yabancı dilde hakkında 560 tane haber çıkmış. Örneğin Taipei Times gazetesi İngilizce yayımladığı haberde özetle şunları yazıyor: ‘‘Onu kimse tanımayabilir ama o, Nobel Barış Ödülü’ne aday olacak işler yaptı. Son 5 yılda 397 kan davasını barışla sonuçlandırdı.” Barıştıran Adam Sait Şanlı Gazetelerde daha önce onunla ilgili çıkmış haberleri, yaşamöyküsünü araştırırken önceki günkü gazetelerde yine onunla ilgili bir haber vardı. Hürriyet gazetesindeki haberin başlığı şöyleydi: ‘’Yine Barıştırdı’’. ‘‘Diyarbakır’da Arı ve Maydar aileleri arasında, yaklaşık 4 ay önce cep telefonu nedeniyle çıkan tartışmanın iki kişinin ölümüyle sonuçlanmasıyla başlayan kan davası, Liceliler Yardımlaşma ve Dayanışma Derneği Salonu’nda Kasaplar Derneği Diyarbakır Şube Başkanı ve Liceliler Yardımlaşma ve Dayanışma Derneği Başkanı Sait Şanlı’nın girişimiyle barışla sonuçlandı. Arı ve Maydar ailelerinin ileri gelenleri, dualar eşliğinde birbirlerini kucaklayarak barıştılar. Yeni yıla iki kan davalı aileyi barıştırarak girdikleri için mutlu olduklarını ifade eden Şanlı, ‘2005 yılında 72’si kan davası olmak üzere toplam 175 anlaşmazlığı sona erdirdik’ dedi.’’ Sait Şanlı, aslında ilginç bir kişilik. Kendisini tanımak için yerli ve yabancı gazetelerde onunla ilgili çıkan haberleri karıştırıyorum. 61 yaşında ve belli ki Liceli olan Sait Şanlı’nın aynı zamanda günlük de tuttuğu anlaşılıyor. Türkiye Büyük Millet Meclisi Töre ve Namus Cinayetleri Komisyonu üyelerine bilgi verirken günü gününe tuttuğu notlarına bakarak onlara yaşadıklarını ve gördüklerini aktarıyor. ??? Diyarbakır’da artık ‘‘Nobellik Sait’’ adıyla tanınan Sait Şanlı, TBMM Komisyon üyelerine ‘‘Aşiretler arası kan davaları için Barış Komitesi’’ kurulmasını da önermiş. Bu öneri, komisyon üyeleri tarafından da olumlu karşılanmıştı. Sait Şanlı, önerisini TBMM üyelerine şöyle sunmuştu: ‘‘Bu komite, kaymakam, emniyet amiri, askerler ile bölgenin ileri gelenlerinden oluşan bir komite olsun. Cinayetler başlamadan, huzursuzluk başladığında olaylara müdahale edelim. Önemli olan cinayetler olmadan uzlaşma olsun.’’ Bölgedeki kan davalarının büyük çoğunluğunun arazi anlaşmazlıklarından kaynaklandığını belirten Şanlı, hâlâ süren kadastro davalarına da dikkat çekiyor. Mahkemeler bir türlü sonuçlanmadığı için toprağı güçlü olan aşiretin kullandığını ve bunun da cinayetleri tetiklediğini belirtiyor. ??? Sait Şanlı’nın yaptıklarını izledikçe, bu ülkenin sorunlarının ne kadar büyük ve karmaşık olduğu ortaya çıkıyor. Bir adam tek başına 397 kan davasını barışla sonuçlandırıyorsa, acaba sonuçlandırılamayan kan davası sayısı kaç? Bir ülkenin bir bölümünde kan davaları bu kadar yoğun şekilde sürüyorsa, o ülkenin sorunlarını çözmede şiddetin de ne kadar egemen olduğu gerçeği bir kez daha karşımıza dikiliyor. Sait Şanlı örneği yine de güzel bir örnek. Türkiye sorunları çok bir ülke, ancak aynı zamanda çözüm üretmek için de elverişli bir ülke. Kişisel çabalar bile önemli ve yararlı sonuçlar verebiliyor. Bütün sorun, bu ülkede barış içinde bir arada yaşama iradesinin egemen olabilmesinde. Bunu ne kadar sağlayabilirsek o kadar mutlu olacağız. Zor ama imkânsız değil. Sait Şanlı bunu kanıtlıyor. Habercilere dava açılmasına protesto TUNCELİ (Cumhuriyet) Tuncelili gazeteciler, PKK tarafından kaçırılan er Coşkun Kirandi’nin İHD heyetine teslim edilmesini izleyen haberciler hakkında dava açılmasını protesto ettiler. Cumhuriyet Meydanı’nda toplanan gazetecilere, Tunceli Belediye Başkanı Songül Erol Abdil, Baro Başkanı Bülent Taş, çok sayıda demokratik kitle örgütü temsilcisi ve yurttaşlar destek verdi. Tunceli’de görev yapan 15 ulusal gazete, televizyon ile yerel gazetelerin muhabirleri adına yapılan ortak basın açıklamasını okuyan Fikri Taş, kamuoyunu bilgilendirmek amacıyla görevlerini yaparken özellikle haberin muhatapları tarafından çeşitli saldırılara uğradıklarını anlattı. Son 1 yıl içinde bu saldırıların arttığını ifade etti. Açıklamanın ardından gazeteciler fotoğraf makinesi ve kameralarını İnsan Hakları Anıtı önüne bıraktılar. CUMHURİYET 04 K
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle