25 Aralık 2024 Çarşamba English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
SAYFA CUMHURİYET 14 OCAK 2006 CUMARTESİ HABERLER 6 Eski Adalet Bakanı Seyfi Oktay, Ağca’nın Haluk Kırcı gibi serbest bırakılmasına tepki gösterdi ‘Hukuk ayaklar altında’ İstanbul Haber Servisi İki kez yanlış tahliye edilen Bahçelievler katliamı hükümlüsü Haluk Kırcı’nın ilk ‘yanlış tahliye’sinden sonra cezaevine konulmasını sağlayan dönemin Adalet Bakanı Seyfi Oktay, ‘‘Belli güçler için hukuk ayaklar altına alınıyor’’ dedi. Adalet Bakanı’na derhal harekete geçme çağrısında bulunan DİSK Genel Başkanı Süleyman Çelebi, tahliyeye son vermesini istedi. Çelebi, ‘‘katil ve hırsız Mehmet Ali Ağca’nın hapishane hücresine geri göndermesi gerektiğini’’ vurguladı. Bilindiği gibi Haluk Kırcı, 1991 yılında çıkarılan Tahliye Yasası’na dayandırılarak tahliye edildi. Tepkiler üzerine dosyayı inceleyen dönemin Adalet Bakanı Seyfi Oktay, Kırcı’nın ‘yanlışlıkla’ tahliye edildiğini tespit etti ve yazılı emirle Yargıtay’a başvurarak Kırcı hakkında yeniden ‘tutuklama kararı’ verilmesini istedi. Yargıtay’ın da bu kararı vermesiyle Kırcı yeniden cezaevine konuldu. CUMARTESİ YAZILARI ATAOL BEHRAMOĞLU ‘Kurban’ ve ‘Bayram’ ‘‘İnsan olmaktan utanmak’’ sözü tam da böyle durumlar için söylenmiş olmalı. Savunmasız insanları gaz odasına göndermekle ‘‘kanatlılar’’a karşı açılan ‘‘savaş’’taki acımasızlık ve ilkellik, ya da kafası kesilmeden önce ayakları bağlanarak bir ağaca baş aşağı asılan savunmasız bir hayvana çektirilen eziyet arasında herhangi bir fark görmüyorum. İşkence odasında, Filistin askısındaki insan, ya da ‘‘Hizbullah’’ yöntemiyle katledilen kurbanla, sözünü ettiğim kanatlı ya da kanatsız hayvancıkların durumu arasında bir fark olduğunu düşünmüyorum. Aynı can, aynı yaşama içgüdüsü, aynı eli kolu bağlanmışlık ve hedef olunan aynı acımasızlık, vahşet, duygusuzluk... TV’lerde, gazetelerde gördüğüm, ya da şu ‘‘kurban’’ bayramında kendi gözlerimle tanık olduğum, utanç verici, tiksindirici, isyan ettirici görünümler karşısında, az çok uygarlaşmış, uygarlaşabilmiş her insan gibi insanlığımdan utanıyorum. ??? ‘‘Kurban’’ ve ‘‘bayram’’... Bu iki kavramın bir aradalığını da tartışmak istiyorum. Artık tartışılması gerektiğini düşünüyorum. Kurban geleneği ne sadece İslama, ne tek bir din ya da kültüre özgü. İnsanlığın başlangıcından beri sürüp geliyor. En ilkel kabilelerin tanıdığı, uyguladığı bir gelenek. Önce insanlar kurban ediliyordu, onların yerini hayvanlar aldı. Korkarım bugünün dünyasında, kimi yerlerde insan kurban etme geleneği hâlâ da sürmekte... Hayvanlara böylesine acımasız davranan bir toplumun insan kurban etme ahlakından çok da uzak olmadığını düşünüyorum. Çocuğunu bir dönemin başbakanına kurban etmesine son anda engel olunan babanın varlığını unutmadık. ‘‘Töre’’ cinayetlerinin karar verici ve uygulayıcılarıyla insan kurban eden ilkeller arasında ne fark var? Hayvan kurban etmenin İslama özgü olduğunu sananlar, salt kendi dinlerine özgü bir töreyi yerine getirdiklerini düşünenler ve aynı gün içinde bir ülkeyi baştan başa mezbahaya çevirmekle övünenler, 2000 yıl önce yazılmış bir kitabı, Latin şairi Vergilius’un ‘‘Anead’’ını okusunlar. Bu kitapta, birbirlerini acımasızca boğazlayan ‘‘savaşçı’’ların yanı sıra, neredeyse her sayfada, tapınaklar önünde kurban edilen hayvanların kanıyla da karşılaşacaklardır. (Bir yazı için bunların sayısını, türünü, kurban ediliş yöntemlerini not etmeye kalkmış, sonunda başa çıkamayarak ve sıkılarak vazgeçmiştim.) Binlerce, on binlerce yıldan, belki daha da öncelerden sürüp gelen geleneklerden ve hangisi olursa olsun herhangi bir inanç adına acımasızlığın kölesi olmaktan kurtulmak, gerçek anlamıyla insan olmak bu kadar mı güç? Yoksa gerçek anlamıyla insan olmak böyle bir şey mi?.. ??? Yazıya başlarken niyetim daha çok, şiddetimizin yeni ‘‘kurban’’larından, ‘‘kanatlılar’’dan söz etmekti... ‘‘Kurban’’ ve ‘‘bayram’’ konusuna daldım ve öylece de sürüp gitti. Tasarladığım ilk yazıyı belki önümüzdeki haftaya erteleyerek bu haftanın yazısını yine ‘‘kurban’’ ve ‘‘bayram’’ konusuyla tamamlayayım. İnançlarıyla övünmek, kendi inancını biricik saymak ilkellere özgüdür. Her inanç bir başkasının içinden türemiştir ve insanlık kültürü bir bütündür. İnsan olmanın bir koşulu da kendi inançlarını, geleneklerini sorgulaya sorgulaya onları uygarlaştırmaktır, güzelleştirmektir... Törelerin, hele dinsel kökenli olanlarının kısa sürelerde biçim değiştirmeleri ya da büsbütün ortadan kalkmalarının ne kadar güç, çoğu kez olanaksızlığını biliyoruz. Yine de günümüzün dünyasında ben, hangi inanç adına olursa olsun, bir canlının kafasını keserek yaşamına son vermekle bayram arasında ilişki kuramıyorum... Haluk Kırcı’nın yanlış tahliyesini düzelten Seyfi Oktay, Ağca’nın da aynı yolla bırakılmasına tepki gösterdi. Oktay, ‘‘Belli güçler için hukuk ayaklar altına alınıyor’’ dedi. DİSK Genel Başkanı Süleyman Çelebi, ‘‘Adalet Bakanı, derhal harekete geçerek bu adaletsiz tahliyeye son vermeli, katil ve hırsız Mehmet Ali Ağca’yı hapishane hücresine geri göndermelidir’’ dedi. Seyfi Oktay. Bu tür yanlış hesaplamaların sık sık yaşanmasını, ‘‘yasaların uygulanmasında hukukun üstünlüğünün esas alınmamasına’’ bağlayan Oktay, Ağca’nın tahliye edilmesini ise ‘‘hukukun özel çıkar için kullanılması’’ olarak nitelendirdi. Birilerinin yasalarla açıkça oynadığını vurgulayan Oktay, Ağca’nın tahliye edilmesinin hukukta ‘‘yorum farkı’’ olarak sunulamayacağını söyledi. Oktay, ‘‘İtalya’da yattığı 19 yılın Türkiye’deki dosyaya 20 yıl olarak yazılması ve buna dayanılarak serbest bırakılmasıyla ilgili söylenecek hiçbir şey yok. Ağca ve Kırcı’nın tahliye olmalarına ne den olan bu işlemlere ‘yanlışlık’ olarak bakmamak lazım. Burada açıkça yasalar yok sayılıyor. Belli güçlerin eğemenliği, hukukun üstünde tutuluyor’’ dedi. Eski Adalet Bakanı Hikmet Sami Türk de Ağca’nın alkışlarla karşılanmasına tepki gösterdi. Ağca’nın bu arada Haluk Kırcı gibi ortadan kaybolması endişesini dile getiren Türk, ‘‘Hayret edilecek bir şey. Bir katil böyle alkışlanabiliyor. Karanfiller atılabiliyor. Bozkurt selamıyla kahraman gibi karşılanıyor’’ dedi. Türkiye Devrimci İşçi Sendikaları Konfederasyonu (DİSK) Genel Başkanı Süleyman Çelebi de yaptığı yazılı açıklamada, Ağca’nın tahliyesinin resmi tatile denk getirilerek itiraz yolunun engellendiğini belirtti. Çelebi şöyle devam etti: ‘‘Ağca davasının asıl unsurları ortaya çıkarılmalı. Kurtlar Vadisi dizisinin senaryosu gerçek oldu. Ağca tahliye olurken atılan her çiçek ‘Yeniden kurşun at’ demektir, onu ‘milli katil’ ilan etmektir. Bu tahliye Ağca’nın değil, faşist zihniyetin ortalığa salıverilmesidir. Küçücük çocuklarımıza, ‘Siz doktor, avukat, hâkim, savcı, mühendis olmayın, katil olun, o zaman alkışlanır ve kahraman olursunuz’ demektir. Bir profesörü aylarca hapislerde çürüten, yardımcısının utançtan intihar etmesine neden olan yargı sistemi, cinayet ve hırsızlık suçlarından kesinleşmiş cezası bulunan katil ve hırsızı sokağa salmakta herhangi bir sakınca görmemektedir.’’ Ağca’nın salıverilmesinin ülkede yargının bağımsız olmadığının, adil yargılama olmadığının, kısacası yargı sisteminin iflasının kanıtı olduğunu belirten Çelebi, özetle şu görüşlere yer verdi: ‘‘Adalet Bakanı, derhal harekete geçerek bu adaletsiz tahliyeye son vermeli, katil ve hırsız Mehmet Ali Ağca’yı layık olduğu yere, yani hapishane hücresine geri göndermelidir. Ağca’nın dışarıda olduğu her dakika, bu ülkede adalete, yargıya ve ceza sistemine olan güveni daha da sarsacaktır.” ADD Genel Başkanı Ertuğrul Kazancı da ‘‘Katil kimliği gerek Türkiye ve gerekse uluslararası düzeyde onanmış bir caninin tahliye kararı kamu vicdanını yaralamıştır’’ dedi. Ağca karakola gitmedi İzini kaybettiren Mehmet Ali Ağca, karakola telefon açarak ‘gelemeyeceğini’ söyledi. Vali Güler, ‘Ağca’nın nerede olduğunu biz de bilmiyoruz’ dedi ECEVİT KILIÇ Cezaevinden önceki gün tahliye edilen, Abdi İpekçi’nin katili Mehmet Ali Ağca, her gün 2 kez imza atması gerektiği karakola dün gitmedi. Karakola telefon açan Ağca, ‘‘gelemeyeceğini’’ söyledi. Ağca, askerlik işlemleri için gittiği GATA’da yalnızca üst düzey yetkililerin kullandığı kapıdan çıktıktan sonra izini kaybettirirken İstanbul Valisi Muammer Güler, ‘‘Ağca’nın nerede olduğunu biz de bilmiyoruz’’ dedi. Milliyet Gazetesi Genel Yayın Yönetmeni Abdi İpekçi’nin katili ve Papa süikastının hükümlüsü Ağca ortadan kayboldu. Ağca, önceki gün Pendik Askerlik Şubesi ve Tuzla Piyade Okulu’ndaki işlemlerinin ardından GATA Haydarpaşa Hastanesi’ne sevk edildi. Ağca, kardeşi Adnan Ağca, avukatı Mustafa Demirbağ ve çete lideri Oral Çelik’in iki adamının içinde bulunduğu Mercedes marka otomobil hastanenin bahçesine girdi. Bayram tatili olmasına karşın Ağca’nın tüm sağlık işlemleri 20 dakikada yapıldı. Çoğunluğunu yabancıların oluşturduğu yaklaşık 200 gazeteci ve canlı yayın araçları hastanenin kapısında beklerken, Ağca ana cedde üzerindeki kapıdan yine aynı otomobille kaçtı. Karakolun önünde Ağca’ya destek gösterisi yapan ülkücü gruba müdahale eden polis, 6 kişiyi gözaltına aldı. Dünya milli katili konuştu Haber Merkezi ‘Milli katil Ağca’nın tahliyesi İngiltere’den Amerika’ya, Kore’den İskoçya’ya tüm dünyada ses getirdi. Amerika’da yayımlanan New York Times gazetesi, Ağca’nın salıverilmesi ile ilgili olarak ‘‘Papa II. Jean Paul’ü vuran Ağca, Kartal Cezaevi’nden özgür bir adam olarak çıktı’’ yorumunu yaptı. Gazete, Ağca’yı destekleyenlerin kendisine çiçek attığını ve alkışlar eşliğinde bir Türk bayrağı açtığını belirtti. İskoç gazetesi Scotsman, ‘‘48 yaşındaki eski sağ kanat gangster’’ olarak tanımladığı Ağca’nın, Abdi İpekçi’nin de katili olduğu vurgulandı.İngiliz Daily Telegraph gazetesi de Ağca’nın kardeşi Adnan Ağca’nın, ‘‘Çok mutluyuz, Türk devletine teşekkür ederiz’’ ifadelerine yer verdi.Dünyanın önde gelen haftalık haber dergilerinden Time da, ‘‘Saçları ağarmış Ağca’nın yüksek güvenlikli Kartal Cezaevi’nden kot pantolonu ve mavi kazağıyla birlikte özgür bir adam olarak çıktığını’’ belirtti. Financial Times gazetesi, Türkiye’nin, Papa II. Jean Paul’ün katilinin serbest bırakılmasını yeniden inceleyeceğini belirtti. Avustralya’da yayımlanan Sydney Morning Herald gazetesi, Ağca’nın Papa Benedikt ile buluşmak istediğini belirtti. Ağca’nın Papa ile görüşmek istediği iddiaları ile ilgili bir Vatikan yetkilisi, ‘‘Dünyanın pek çok yerinde farklı farklı şeyler söyleniyor, ancak bazen bu tür şeyler olur, insanlar görüşmek ister ya da böyle şeyler yazılır. Bunlar fantezilerdir’’ dedi. Ağca’nın tahliyesini İtalyan Sky televizyonuna değerlendiren İtalya eski başbakanı olan senatör Giulio Andreotti, Papa 2. Jean Paul’ü hedef alan suikast girişimi konusunda, Ağca’nın bazı sırları kendine sakladığına ya da eylemin ardında Bulgarların olduğuna inanmadığını söyledi. ataolb?cumhuriyet.com.tr Faks: (0212) 513 85 95 NÜKHET İPEKÇİ ‘Benedikt ile mektuplaştı’ Mehmet Ali Ağca’nın İtalya’da cezaevinde bulunduğu dönemde, geçen yıl Benedikt adını alarak papalık tahtına oturan Joseph Ratzinger ile kardinal olduğu dönemde mektuplaştığı ortaya çıktı. İtalya’da halen parlamenterlik yapan emekli sorgu yargıcı Ferdinando Imposimato, Ağca ile Ratzinger arasındaki yazışmaya bizzat tanık olduğunu söyledi. Imposimato, ‘‘Mektupları bana bizzat Ağca göstermişti. Ratzinger’e gönderdiği mektuplarda, Fatima’nın sırrından ve yaşamını değiştirmek üzere koyulduğu yoldan söz ediyordu’’ dedi. Yakınları cep telefonlarını kapattı ‘Geç de olsa olumlu jest’ Haber Merkezi Abdi İpekçi’nin kızı Nükhet İpekçi Adalet Bakanı Cemil Çiçek’in Ağca’nın tahliye kararının Yargıtay tarafından yeniden incelenmesi için yazılı emir yoluna başvurma kararı konusunda ‘‘Her şey olup bittikten sonra yapılsa da bunu olumlu bir jest olarak görüyorum’’ dedi. İpekçi’nin kızı Nükhet İpekçi ise İtalyan Corriere della Sera gazetesinde dün yayımlanan özel demecinde, 27 Aralık 1983’te Roma’da dönemin papası İkinci Jean Paul’ün Rebibbia Cezaevi’nde Ağca’yı ziyareti vesilesiyle dünya televizyonlarının ekranlarına yansıyan görüntülerle ilgili olarak, ‘‘Babamın katilinin başının, Papa tarafından kameralar karşısında hafifçe okşandığını görmek bizleri yaralamıştı. ’’ dedi. Nükhet İpekçi, Ağca’nın 1979’daki suikast nedeniyle idam edilmekten kıl payı kurtulduğunun hatırlatılması üzerine, ‘‘Benim ailem idam cezasına hep karşı çıkmıştır. Bu nedenle Ağca’nın askeri cezaevinden kaçabilmek için yardım gördüğü o dönemde, kendimi neredeyse rahatlamış hissetmiştim’’ diye konuştu. Muhabirin, ‘‘O suikasttan babanızın sağ olarak kurtulması halinde Papa gibi, onun da Ağca’yı bağışlayacağını söylemiştiniz’’ demesi üzerine İpekçi şunları kaydetti: ‘‘Babam munis bir insandı. Hayatta kalsaydı, Ağca’nın eline kimin silah tutuşturduğunu öğrenmek isterdi. Bir başka önemli soruyu da gündeme getirirdi: Suikast sonrasında Ağca’nın aile bireylerinin ve avukatlarının Vatikan’la temasa geçmelerini hangi çevreler sağlamıştır?’’ Anadolu’da Vakit gazetesi ‘Sol şirretliği’ İstanbul Haber Servisi Dinci Anadolu’da Vakit gazetesi, gazeteci Abdi İpekçi’nin katili ve Papa II. Jean Paul suikastının tetikçisi Mehmet Ali Ağca’ya sahip çıktı ve tahliyesini eleştiren basına, ‘‘Sol Şirretliği’’ başlığıyla manşetten verdiği haberle saldırdı. Tahliye edilmesiyle birlikte Ağca’nın ‘‘solun hedefi’’ haline geldiğini savunan Anadolu’da Vakit gazetesi, haberinde, Ağca gibi kesinleşmiş cezası bulunmayan ve henüz yargılaması süren sosyolog Pınar Selek davasında Türk basınını taraflı olmakla suçladı. Anadolu’da Vakit gazetesi, haberinde ‘‘Ağca’nın serbest bırakılması sırasında yaşananlar, bir defa daha solun şirretliğini gözler önüne serdi. 26 yıldır cezaevinden tutulan Ağca’nın serbest bırakılmasına ateş püsküren kartel gazeteleri ve sol çevreler, 7 kişinin ölümü 127 kişinin de şarapnel parçalarıyla yaralanmasıyla sonuçlanan ‘Mısır Çarşısı patlaması’ olayının sanıklarından Pınar Selek’in tahliye edilmesi için bir kampanya başlatmıştı’’ ifadelerine yer verdi. Sık sık aydınları, bilim adamlarını yobazlara hedef göstermesiyle bilinen gazete, haberin devamında, İpekçi ailesinin avukatı Turgut Kazan’ı da, ‘‘hukuk kararına hakaretle’’ suçladı ve ‘‘Kazan, kaşımaya devam ediyor’’ ifadelerini kullandı. MHP içindeki muhalif grubun yayın organı olan Yeniçağ gazetesi ise Ağca’nın tahliyesini manşetine taşımadı. Yeniçağ, haberi ‘‘Ağca tahliye oldu’’ başlığıyla ufak bir şekilde gördü. Bu kaçıştan sonra Ağca’nın kardeşi Adnan Ağca, diğer yakınları ve avukatı cep telefonlarını kapattılar. İzini kaybettiren Ağca’nın en son önceki gece Pendik’teki bir emlakçıda arkadaşlarıyla görüştüğü belirlendi. Pendik Askerlik Şubesi, Ağca’yı serbest bıraktığında askerlik durumu netleşene dek her gün sabah ve akşam olmak üzere 2 kez karakola gidip imza atma zorunluluğu getirdi. Askerlik şubesi bu bilgiyi polise de iletti. Bu nedenle dün sabah saatlerinden itibaren yüzlerce gazeteci Ağca’nın imza atacağı Çamçeşme Şehit Yüksel Taşpınar Polis Merkezi’nin önünde beklemeye başladı. Ancak, Ağca gün boyu gelmedi. Akşam saatlerine doğru polis merkezini arayan Ağca, polislere ifade vermeye ‘‘gelemeyeceğini’’ söyledi. İstanbul Valisi Muammer Güler de, şu ana dek Ağca’nın kentteki hiçbir karakola imza atmaya gelmediğini ve nerede olduğunu kendilerinin de bilmediğini söyledi. Güler, ‘‘Çünkü, artık serbest bırakılan bir şahıs durumunda. Askerlik durumunu tartışmak bize düşmez. Kanuni gereği neyse sıra sı gelince yapılır. Ama şu anda karakola gelmiş değil. Değişik yerlerde olduğuna ilişkin bilgiler var, ama izlemesini yapamazsınız. Çünkü, cezaevinden çıkmış bir şahıstır. Takipli bir durumu yoktur. Ancak, karakola gelmediği takdirde kanuni gereğini askerlik şubesi takdir eder’’ diye konuştu. Ağca’nın imza atmaması durumunda bakayanın söz konusu olacağını ifade eden Güler, ‘‘Zaten pazartesi günü sağlık raporu için müracaat etmezse askerlik şubesi, hakkında yakalama emri çıkartabilir. O zaman bize de ‘getirin’ diyebilirler. Gereği neyse yaparız’’ dedi. Mehmet Ali Ağca’yı alan ve işadamı Fetih Bayram Kıral’a ait olan 34 FK 928 plakalı Mercedes de dün Pendik’teki bir sitenin bahçesinde bulundu. Otamobilin sahibi Kıral, satması için arabasını oto galere ciye verdiğini söyledi. Galericinin de otomobili Turan Sümer adlı kişiye sattığını belirten Fetih Bayram Kıral, ancak devir işlemlerinin tamamlanmadığını anlattı. Rapor pazartesi açıklanacak Ağca’nın askerliğe elverişli olup olmadığına ilişkin karar da pazartesi günü açıklanacak. Kontrolleri yapılan Ağca, romatizmadan şikâyetçi oldu. Ağca’nın sağlık dosyası pazartesi günü GATA Haydarpaşa Hastanesi Sağlık Kurulu’nda görüşülecek. Kurul’un ‘‘askerliğe uygundur’’ kararı vermesi durumunda Ağca hemen salı günü askerliğe alınacak. Ancak, Ağca her ihtimale karşın 2000 yılında başvurduğu bedelli askerlik işleminin de yeniden yürürlüğe konulması için de başvurdu. CUMHURİYET 06 K
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle