23 Kasım 2024 Cumartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
SAYFA CUMHURİYET 14 OCAK 2006 CUMARTESİ 12 9. KALKINMA PLANI EKONOMİ ekonomi?cumhuriyet.com.tr H A L K L A İ L İ Ş K İ L E R C İ G Ö Z Ü Y L E / B E T Û L M A R D İ N Tekstil için kurtuluş formülü Ekonomi Servisi Devlet Planlama Teşkilatı’nın (DPT) hazırladığı 9. Kalkınma Planı’nın Tekstil, Deri ve Hazırgiyim İhtisas Komisyonu Başkanlığı’nı yürüten TÜBİTAK Tekstil Araştırma Merkezi (TAM) Müdürü Prof. Dr. Işık Tarakçıoğlu, AA’dan Tolga Albay’a yaptığı açıklamada, Türk tekstilinin aynı anlayışla devam ettiği takdirde, felaket senaryosuyla karşı karşıya kalacağını öne sürdü. Nisan ayında TBMM’ye sevk edilmesi planlanan 9. plan için yapılan araştırma çalışmaları sonucu hazırlanan raporun, bu sektör için kurtuluş reçeteleri içerdiğini dile getiren Tarakçıoğlu, özetle şunları söyledi: ‘‘İthalatı hızla artan sektörün geleceği tehlikede. Raporda AvroAkdeniz bölgesinin en büyük üretim kapasitesine sahip Türkiye’nin, 15 AB ülkesinin 1970’li yıllarda yaptığı dönüşümün benzerini, 20072015 yılları arası için yapması öngörülüyor. Yeniden yapılanma planına göre, halen orta ve orta üst kalitede üretim yapan sektör üst sınıf, yüksek kalitede moda, marka ürünlerin üretilip satıldığı bir yapıya dönüşecek. Tekstil hacimsel olarak biraz küçülürken cirosu artacak, daha az üretimle daha yüksek katma değer sağlayacak. İstanbul bir moda merkezi haline gelmeli. Geri kalan illerde yeni tesislerin kurulması değil, İstanbul ve İzmir’deki tesislerin Anadolu’da Bursa, Çorlu, Denizli, Kahramanmaraş ve Adana gibi 810 merkeze taşınması teşvik edilmeli.’’ Amacın Belirlenmesi, Tartışma ve Uzlaşma H ayatta amaçlarımı gerçekleştirmeye çalışırken, tüm aşamalarda, en önemli aracın müzakereleri olumlu yürütmek olduğunu öğrendim. Evvel emirde, basamakları tırmanmak için müzakerelerden başarılı çıkmak gerek. Hatta son akıma göre karşılıklı kazanç (winwin) en iyi sonuç, yoksa gerisi sırf dekorasyon. nuşmaktı. Bugün, idare eder. Derken İngilizce dilini kusursuz öğrenmek çok vaktimi alan bir projem oldu. Liseyi bitirirken ise uluslararası düşünmek, bilgiyi Türkiye ile sınırlandırmamak amacım oldu. Düşünüyorum da, herhalde çok can sıkıcı ve ukala bir öğrenciydim. Son otuz dokuz yıldır halkla ilişkiler mesleğini Türkiye’de geliştirmek ve yerleştirmek, meslek standartlarını en üst seviyede tutarak uluslararası arenada etkin olmasını sağlamak yaşamımın amacı oldu. Hayatta amaçlarımı gerçekleştirmeye çalışırken, tüm aşamalarda, en önemli aracın müzakereleri olumlu yürütmek olduğunu öğrendim. Evvel emirde, basamakları tırmanmak için müzakerelerden başarılı çıkmak gerek. Hatta son akıma göre karşılıklı kazanç (winwin) en iyi sonuç, yoksa gerisi sırf dekorasyon. Lise son sınıfa geçtiğim yaz, ablamı iki ay gibi kısa bir zaman içinde kaybettik. Bir haziran günü soğuk aldı, ağustosta gömdük. Hiroşima’da atom bombası atıldığında son nefesini veriyordu. Orada 250.000 kişi öldü, bizde bir kişi... Aynı acıyı çektik. Ölümünden üç hafta sonra annem odama geldi ve artık okula gidemeyeceğimi haber verdi. Babamla öyle karar vermişler, beni de kaybedeceklerinden korkuyorlarmış. Lisede son yılım, gidemezsem eğitimim ortaokul diplomasıyla sınırlı kalacaktı. Bunu kabul edemezdim. Gelecek ile ilgili planlarım vardı... Bir koridor üzerinde, on metre mesafedeki iki oda arasında müzakereler başladı ve şafağa kadar sürdü. Annem teklifimi babama götürüyor, cevabıyla dönüyordu. Bence karşımda yalnız babam yoktu, annem de bir taraftı. Her birimizin bir görüşü ve isteği vardı ve her düşünce benim için yeni bir imkân yaratıyordu: ‘‘Gözümüz üzerinde olmalı’’, ‘‘Yatılı olmazsam beni her gün görebilirsiniz’’, ‘‘Sağlığını kontrol etmeliyiz’’, ‘‘Her ay doktor kontrolünden geçerim’’, ‘‘Evde özel ders alabilirsin’’, ‘‘Zaten son sınıfta ek ders alacağım, onu evde alırım.’’ İlk olumlu işaret şöyle gelişti: ‘‘Okula tramvayla gidemezsin.’’ Demek okula gidiyordum da taşıt pazarlığına girmiştik. Son sınıfı okudum, diplomamı aldım ama üniversiteye asla gidemedim; zira erkek öğrenciler yanıma oturacaklardı ve bu asla kabul edilemezdi. Gene de başka bir kazancım oldu: Babamın işyerindeki İngilizce yazışmalarını üstlendim, tabii evdeki kendi daktilomda sekreterlik yaptım. Bu İngilizce yazışmalardan edindiğim kazancımı bugün hesap edemiyorum. Bir ayrıntıya işaret etmeden bu konuyu noktalayamayacağım. Bugün Türkiye’nin sayısız evinde bu müzakerelerin bir benzerinin devam ettiğine eminim. Tabii ki konular değişti. Çevremdeki gençlere, şirketimde çalışanlara sordum, bugünkü müzakere konularından birkaçını aşağıda sıralıyorum: ‘‘Asla ayrı eve çıkamazsın. 30 yaşına gelmiş olman bizi ilgilendirmez! ‘‘Başka bir şehirde üniversiteye gitmek de ne demek? İstanbul’dakilerin suyu mu çıktı? ‘‘Her akşam dışarı çıkıyorsun. Burası ev, pansiyon değil! Herkes kendine bir amaç belirlemeli. Amacınız yoksa kafanız karışık demektir. Ömür boyunca tek bir hedefe yoğunlaşmalısınız diye bir prensibiniz de olmamalı. Ben derim ki, bir tanesine erişirken yeni bir amaca yönelmek özellikle yerinde olur. ‘Amaç’ dendiğinde gözümün önüne bol basamaklı, göğe doğru yükselen bir merdiven ve sonunda, bulutların arasında ışıklı bir levha geliyor. Şimdi, burada nedenlerini sayamayacağım aksilikler yüzünden beş yaşına kadar mırıldanmalar dışında konuşamamışım. On üç yaşında da uzun ses çalışmaları sonunda kısıntılarımı en aza indirebildim. Amacım uzun ve etkili ko Birinci hata: Müzakerelere başlamadan önce hiç hazırlık yapmamışsanız düşünmeden hareket edersiniz. Sonuçta her atılım aleyhinize olabilir. İkinci hata: Gerginliğinizi hisseden birileri sizi pür dikkat izlerse, öfkenizi kontrol altında tutmanız daha da güçleşecektir. GÜNÜN SÖZÜ “Azami kâr etmek amacıyla yapılan bilgi ticaretine müzakere denir.” İ K İ TA R A F L I K AY I P Dış borçlarda ödeme rekoru ANKARA (ANKA) Türkiye, kamu ve özel sektör olarak geçen yılın ilk 11 aylık döneminde yaptığı 33.8 milyar dolarlık geri ödemeyle tüm zamanların rekorunu kırdı. Merkez Bankası’nın verilerine göre, geçen yıl ocakkasım döneminde Türkiye 26.5 milyar dolarlık orta ve uzun vadeli dış borç anapara ödemesi yaptı. Aynı dönemde tüm dış borçlar için 7 milyar 260 milyon dolar faiz ödendi. Türkiye, 2005 yılının tamamını 35 milyar doların üzerinde bir orta ve uzun vadeli dış borç anapara ve faiz ödemesiyle tamamladı. Türkiye, 2005 yılından önce en yüksek dış borç ödemesini ise 30 milyar 482 milyon dolarla 2004 yılında gerçekleştirmişti. irminci yüzyıl tarihini biraz biliyorsanız, I. Dünya Savaşı’nın son gününün aslında II. Dünya Savaşı’nın ilk günü sayılabileceğini fark etmişsinizdir. Müttefikler Almanya’yı 1919’da yendiler. İngiliz, Fransız ve ABD ülkelerinin devlet temsilcileri mütareke şartlarını görüşmek üzere Alman yetkililerini Paris’in kuzeyinde bulunan Compiegne kasabasına çağırdılar. Compiegne tren istasyonunun yakınlarında duran bir trenin vagonunda müzakereler yapıldı. Müttefikler tüm şartları dikte ettiler ve olağanüstü sert maddeler içeren Versailles (Versay) Antlaşması imzalandı. ‘Versailles’ deyince çağrışımları biliyorum ama.. burada Osmanlıların değil Almanların kayıplarını dikkate alıyoruz. Şöyle sıralayalım: Almanlar 5000 adet top, 25.000 makineli tüfek, 5000 lokomotif ve 150.000 vagonu müttefiklere vermeyi kabul ediyorlardı. Siyasi ve ekonomik şartlar daha da dehşet vericiydi. Alsas Loren bölgesinin yanı sıra Fransızlara on beş yıl süreyle kömür ve demir madenleri de veriliyordu. Almanlar üstelik büyük bir miktarda tazminat adı altında para ödeyeceklerdi. Tahmin edebileceğiniz gibi 1923 yılında Almanlar bu Versailles ve Hitler’in intikamı Y R.M. Shapiro ve M.A. Jankowski + ARTILAR Sorunlarınızın bir tanesini halledin, anlaşabileceğiniz bir tek ortam bulun, gerisi daha ılımlı bir havada geçecektir. EKSİLER Müzakereler bazen akrobatların gösterisine döner, kaybeden yere çakılır. Müzakereler nasıl idare edilir? Tartışmalara girmeden önce kendinize güvenmeniz gerekir. Konu hakkında bilgilenmek size bu güveni verecektir. Tartışma başlarken karşınızdakinden her şeyi istemek âdettendir. Bir an düşünün, bu derece saldırgan olmanın gereği var mıdır? Azıcık verirseniz ilerde tümünü kaybetmeniz önlenebilir. Alet kutunuzda yalnızca bir çekiciniz varsa, tüm sorunlar çiviyi andırır. Demek ki, kutuda çeşitli alet olacak, her soruna bir alet. Unutmayın, tümüyle siz kazanırsanız, karşı taraf kaybedendir. Hatta, özetle, kaybedecekleri bir şeyleri kalmamıştır. Siz ise uzun zaman sürebilecek bir ilişkiyi noktalamış olursunuz. Ne diyelim, tebrikler. borcu ödemeyeceklerini itiraf ettiler. Fransa derhal Ruhr bölgesini de topraklarına kattı. Bu perişanlık yıllarca sürdü. Her defasında Almanlara ‘‘Siz savaşı kaybettiniz, biz kazandık’’ prensibi öne sürülerek yeni antlaşmalar yapıldı. Bu ağır şartlarla olumlu bir sonuca varılamazdı. Barış yerine kanayan yara, kırgınlığı kızgınlığa ve nihayet kan kırmızı bir öfkeye çevirdi. İntikam almak her Almanın amacı oldu. Hitler’in yükselmesi için ideal ortam oluşmuştu. Aslında I. Dünya Savaşı’nın sonunda imzalanan antlaşma ne yazık ki ikincisini başlatmıştı. Naziler Fransa’yı işgal ettiklerinde, Versailles Antlaşması’nın imzalandığı vagon, Hitler’in emriyle müzeden çıkartıldı, Hitler şahsen gelip Fransız lara, teslim belgesini orada imzalattı. Geçen gün yönetmen arkadaşım Tolga Örnek ile bu intikam saatini konuşurken bilmediğim bir noktayı daha anlattı. Hitler belge imzalandıktan sonra tarihi treni, vagonu ve çevreyi yakmış ve ancak o zaman sakinleşmiş. Müzakerelerin sonunda kaybeden her iki taraf olmuştu... x EKSTRA Kaybetmeyi hiç sevmiyorum, özellikle beni yendikleri vakit o şeytani gülümsemeleri yok mu, nefret ediyorum. SEVDİĞİ KADINI KOCASINDAN İSTEMİŞTİ 99 Yıl 357 Günlük Bir Yaşam Ü ç yaşındaydım. Amcam beni kucağına kaldırdı, arabasının arkasına oturttu. Ayaklarım koltuğun kenarına bile gelmiyordu. Yerde bardaklar vardı boy boy, ‘Dikkat et’ dedi. Sarıyer’deki yalıya taşınıyorduk. Amcama kristalleri ve beni götürme görevi verilmişti. Yahya Amcam beş kardeşin en küçüğüydü. Koyu bir Fenerli olup Galatasaray Lisesi’nde okumuştu. ‘Kolay olmadı’ derdi. Uzun boylu değildi ama çakı gibi bir delikanlıydı. Evli bir hanıma vurulmuştu ve gidip kocasından onu resmen istemişti. Yengemin ayrıldığı kocası bana yıllar sonra bu hikâyeyi gülerek anlatmıştı. Evlendiler ve büyükannem ile birlikte Kahire’de oturmaya başladılar. Olağanüstü bir fotoğrafçıydı. Her girdiği uluslararası yarışmayı kazandığı için nihayet bir kez daha girmemesi için rica mektubu almıştı. Golf oynar, ava çıkardı. Eve döndüğünde getirdiği ördekleri ne yapacağımızı bilemezdik. O kadar iyi bir nişancıydı ki, olimpiyatlardan birine Mısır’ı temsilen gitmişti. 60’lı yıllarda petrol şirketleri ‘motel’ fikrine çok sıcak bakmaya başladılar. Amcam ve eşi, babamın ricası ile üç yıl kadar Side’de bir balıkçı barakasında oturdu. Turtel Side’nin ilk 25 bungalow’unun başında durarak örnek bir ‘motel’ inşa ettirdi. İlk kez Newsweek dikkati Side’ye ve Turtel’e çekti. Hizmet verecek Sidelileri eğitti, sonra eşi monoton dalga sesine dayanamadığı için Mısır’a döndü. Aile tarihini özellikle Mısır kolunu, Şerifleri çok iyi bilirdi. Bir İngiliz gibi giyinir, takım elbiseleri ve tüvid ceketini eskiyinceye kadar atmazdı. Onu bir kez bile kravatsız gördüğümü hatırlamıyorum. Türkçe, Arapça, Fransızca, İngilizce ve Almanca dillerini hakkıyla bilir ve çok okurdu. Tahminim, Türkiye’nin en ciddi koleksiyoneriydi. Halı, tombak, tekstil ve Osmanlı gümüş eserler üzerine, tüm alçakgönüllülüğüne rağmen uzmanlık ötesi bir bilgiye sahipti. Bir ay önce onu Kahire’de ziyaret ettiğimde beni tam hatırlayamamasına rağmen, son National Geography sayısını gösterip bazı konuları benimle tartıştı. Her yaz İstanbul’a gelir, yaz aylarını bizimle geçirirdi. Altmış yıl süren evlilikten sonra eşini beş yıl önce kaybetti. Bir gün bana, ‘‘Onu düşünmediğim bir saat, bir dakika veya saniye yoktur. O ben’im, ben o’yum’’ demişti. Mardinizade Yahya Arif Bey, 100 yaşını dolduracaktı. Oğlu Bülend, onuruna bir yemek verecekti. Amcam ise, öteki tarafa geçmiş olan kalabalık ailemize katılmayı tercih etti. Yazık, son asilzadelerdendi... ABD’DE DIŞ AÇIK Oto ithalatı tavana vurdu WASHINGTON (AA) ABD’nin dış ticaret açığı, kasım ayında 64.2 milyar dolar oldu. Ticaret Bakanlığı’nca açıklanan verilere göre, ihracatla ithalat arasındaki fark kasım ayında 64.2 milyar dolar oldu. Verilere göre, kasım ayında yabancı otomobil ithalatı tüm zamanların rekorunu kırarken petrol ithalat faturası rekora yakın bir seviyede kaldı. Oyuncak, giyim ve diğer tüketim mallarını kapsayan Çin ile olan ticaret açığında ise daralma görüldü. Öte yandan, 2005 yılının 11 ayı için toplam dış ticaret açığı 666.8 milyar doları buldu. Ekonomistler, aralık ayı verilerinin de gelmesiyle ABD’nin dış ticaret açığının 2005 yılı için toplamda 710 milyar doları bulabileceğini, bunun da yeni rekor anlamına geleceğini ifade ediyorlar. ABD’nin dış ticaret açığı, ekim ayında 68.9 milyar dolara çıkarak aylık bazda yeni bir rekor kırmıştı. Mardinizade Yahya Arif Bey.. ALGİDA YÜZDE 20 BÜYÜDÜ Ekonomi Servisi Algida Türkiye Genel Müdürü Hazım Ellialtı, 2005’te 400 milyon dolara ulaşan dondurma pazarının yüzde 20 büyüdüğünü belirterek Algida’nın da bu oranda büyüdüğünü söyledi. Ellialtı, 2006 planlarını anlatırken yüzde 10 büyüme hedeflediklerini belirtti. Yüzde 60 pazar payı ile lider olduklarını ifade eden Genel Müdür Ellialtı, ‘‘Türkiye’ye 15 yılda 400 milyon dolar yatırım yaptık. 2006’da hem fabrikamızı büyütme planımız hem de eskiyen dolaplarımızı değiştirmek için yaptığımız 20 milyon dolarlık bir yatırım bütçemiz var. Türkiye’de ve Unilever dünyasında beş kalite belgesine aynı anda sahip olan tek şirketiz. 12 komşu ülkeyi de Türkiye’den yönetiyoruz. 2005’te Türkiye’nin Avrupa’daki tanıtımını desteklemeye Formula 1 davetini ekleyerek devam ettik’’ dedi. PAMUKKALE’YE 50 MİLYON DOLARLIK KÜR MERKEZİ DENİZLİ (AA) Denizli’nin beyaz travertenleri, şifalı suları, Roma ve Bizans dönemine ait tarihi yapılarıyla ünlü turizm beldesi Pamukkale’de, TürkFransız ortaklığıyla hayata geçirilecek, 50 milyon dolara mal olması planlanan ‘‘Kür Merkezi’’ projesiyle bölgeye yılda 1 milyon turist gelmesi hedefleniyor. Denizli Valiliği’nden yapılan açıklamada, Pamukkale ve çevresindeki termal suyun değerlendirilerek sağlık turizmine kazandırılması, böylece yöreye gelen yerli ve yabancı turistlerin kalış süresinin uzatılarak daha çok gelir elde edilmesini amaçlayan kür merkezi projesine, Fransız hükümetinin finansman desteği sağlayacağı belirtildi. Projenin kamuoyuna tanıtımı amacıyla 19 Ocak’ta Sapanca’da bir toplantı yapılacak. Tanıtım toplantısına Fransız hükümeti temsilcileri, Denizli’den yerel yetkililer, yatırımcılar, banka temsilcileri, oda başkanları katılacak. CUMHURİYET 12 K
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle