22 Mayıs 2024 Çarşamba English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
CUMHURİYET 23EYLÜL2005CUMA OLAYLAR VE GORUŞLER AÇI 3IUMTAZ SOYS4L Kediyle Oynayan Fare EfrlZ "kedi fareyle oynargıbi" deriz ama, Ame- rikalıların "cartoon" dedikferi çizgi filmlerde fa- re kediyle oynar. Tom, sakn, uslu bir kedidir ve çgenellikle bir köşede uyur: Jerry, çizenlere gö- re sevimli, kurnaz ve herhalde bu yüzden hayli ^ımarıktır. Peynir falan çaJdığı gibi, arada bir Torn'u rahatsız eder. O ise, önce uyandınlınca uykulu gözlerle şöyle bir bakıp yeniden uyuma- ya' başlar ama, sonunda tepesi attığı için fare- nın peşine düşer. Ne var H, her defasında kur- naz Jerry arkasına sığınacağı bir "dayı" bulmuş- tıur. Bu, Tom'a hırlayan iri br köpektir ya da baş- ka bir canavar. Üstelik, onun arkasına sjğınan fare zeytinya- Qı gibi üste çıkıp kediyi suçlamaktan geri kalmaz. Sonuçta, çizenler öyle istediği için, kedi saldır- gan ve zalim; fare banşçı </e mazlum görünür. Hiçbir şey, son iki yüzyilık Yunan-Türk ilişki- lerini bu çizgi film dizisi kadar iyi özetleyemez. u günlerde tarih yine rekrarlanıyor sayılır. Brüksel'de olanlara bakın: Kıbns Rum Yö- ne'timi, meşru, banşçı birAB üyesi olarak Tür- kiye'nin önünegüçlüküstjnegüçlükyığmakta. O Rum Yönetimi ki, meşru olmak şöyle dur- sun, hak etmediği bir Kıbns Devleti unvanını "hi- fe ve desiseyle" gaspedipdünya sahnesine çık- rnış, 1963-74 arası ada Türklerine kan kustur- rnakyetmiyormuş gibi, hen suçlu hem güçlü ola- rak her fırsatta Ankara'yı zalim ve uzlaşmaz gös- termekten vazgeçmemiştir. Türkiye'nin şimdiki ABtutkusuyla her koşul, her zillet önündeki vurdunduymazlığı, san sab- n ve saflığı bir yana, bu katlanışların hepsine karşı olsanız ve kızsanız ve içinizden "Oh olsun!" demek geçse bile, yine de Rumların bu tutum- larını gördükçe çileden çıkmamanız mümkün değildir: Sözde Kıbrıs Curnhuriyeti, yalnız büyük ablası Yunanistan'ın arkasına sığınmakla kal- mamış, öbür yirmi dört AB ülkesini de Türkiye'nin önüne dizmiştir. Ama, bütün bu manzarada in- sanı en çok rahatsız eder, bu aşikâr oyunu per- de arkasından yönetip "suret-i haktan" görünen Yunan diplomasisi başta olmak üzere, ikiyüzlü Batı'nın yine Ankara'ya yardım etmek ister ro- lüne soyunmuş olmasıdır. Bu oyunlara son verme zamanı gelmiş ve geçmiştir bile. "Tekerrür" etmemesi isteni- yorsa, tarihten şimdi ders alınmayacak da ne za- man alınacak? Yunanistan'ın kimilerine göre dört, kimilerine göre altı aşamada gerçekleşmiş olan "büyüme" serüveninde olduğu gibi. böyle giderse sonuç- ta yine onlar kârlı biz zararlı çıkmayacak mıyız? O halde, Bnüksei çekişmelerinin tam bu aşama- sında, "Allah belanızı versin, bizbu işteyokuz!" diyerek başvuruyu askıya almaktan başka çare kalmamış demektir. AB üyeliği için çırpınıp duranlar da görecek- lerdir ki, onlann özledikleri sonuca vaımak için bile en etkili ve çözüm getirici tutum bu olacak- tır. Sanat... AKP, Doğrular, Yanlışlar Hüseyin AKBULUT Kültür Bakanhğı E. Müsteşar Yard. evlet Tıyatrosu'nda süregelen tar- son düzenlemeler üç kez geri döndü. O dönem- Dtışmalar. AKP iktidannın sanatçı- lara ve sanat kurumlanna yaklaşı- mını da yeniden gün ışığına çıkar- dı. Kültür ve Turizm Bakanı Atilla Koç'un görsel ve yazılı basma yansıyan açıkla- malan. yapılan yanlışhğı savunrnakuğruna sanat- çılan ve sanat kuruınlanru karalama ve halkın gözünden düşürme eylemine dönüştürüldü Olayın unutulmayacak yönü ise bir Bakan'ın kendi lcurumlannın ve sanatçılann sorunlannı çözmek yerine, onlan karalamayı ve toplumda de- ğersiz kılmayı düşünebümiş olmasıydı. Bu ise ilk kez olmaktaydı. Söylemler kamuoyuna yan- sıükrken seçümesıne özen gösterilmesi gerekli olan sözcüklerin kültür alanına yakışıp yakışmadığı- nı irdeleme ortamı ise artık kalmadı Sayın Ba- kan"ın, 5Eytül2005günüHürriyet gazetesinde ya- yımlanan söyleşisindeki başlıklara bakalım: 110 kilo ağıriıgmda bakrin var, Sanatçılann maaşlan 2.200YTL'nin albnda de- A>Ticabunlararasmdadialerden haftada30 mü- yaralaıuarvar, Marş marş... Bütüntürkücüve şartacüan kad- rosunda olan korolara gönderdon, Kültür merkezlerinin hepsini bitinyonım (sa- nınm tamamlnonını demek isthor), AKM'yiyıkip, Atatürk'e layık, büyük,modern bir kültür merkezi yapacağım, Bunlann (sanatçüarm) bana söyleyebikcekleri birteklafyoktur. Biz. bu başlıklar içerisinde temellen atılıp so- nuçlandınlamayan kültür merkezlerinin açılışla- nnı alkışlayacağız. Sayın Bakan'ı da kutlayaca- ğız. Ancak, eleştiri konusu hangi başlığm Devlet Tiyatrolan'nda yarahlan kaosa neden olduğu an- laşılamadı. Sanat alanında varsayılan aksaklıkla- n sanatçılarla bağdaştırmak da olanaklı değil Aksaklıklann giderilmesı için Bakanlığa, Mali- ye Bakanlığı*na ve Başbakanlığa sunulan düzen- İemeler her zaman geri döndü Yaşanan tıkanık- lığı gidermede sanatçılann emekliliklenni yeni- den düzenleyen, sahnede verimli çalışma gücü- nü yıtirenlerin 65 yaş sınınnı beklemeden kadro- lannı genç yeteneklere bırakmalan için yapılan de (2000-2003), Bakanlık'ta müsteşar yardımcı- sıydrav. Mevcut yapılanmanın sorumlusu olma- yan sanatçılan nasıl suçlanz? Suçlu aranıyorsa. daha çokyasama yetkisini elinde tutan siyaset dün- yasına bakmak gerekir. Dahası sanatçılannın maaşlarını fazla gören kültür bakanı olmamalı. Öyle düşünüyorsa bile düşüncesini dışa yansıtmamalı. Kültür bakanla- n. sanatçılara verebikcekleri yüksek ücretler ne- deniyle, ülkesinin bu çağdaş anlayışı adına aksı- ne övünebilmelidirler. Sayın Bakanımızın, ken- dilerini de ilgilendirdiğini düşündüğümüz TC Anayasası'nm 64 maddesini anımsamasını dile- nm. "Devlet, sanat faatiyetfcrini ve sanatçiyı ko- rur. Sanat eserierinin ve sanatçınm korunmasL değeriendirümesi desteklenmesi ve sanat sevgjsi- nin yayihnası için gereken tedbirieri ahr." Curnhuriyetin kurucusu Yüce Atatürk, sanat- çıyı tanımlarken onlann çağdaş toplumun vazge- çılmezleri ve toplumsal gelişimrn öncüleri olduk- lan bılincıyle. "Sanatçı, uzun ve meşakkatii uğ- raşlardan sonragüneşiatanndailk hissedeninsan- dır" dıyor, sanatçılan yüceltiyordu 80 yıl önce yokluklar içerisindeki ülkeyi yönetenlerin anla- yışlannı bugün ile kıyaslaym. Hüzünlenmemek olanaksız... ' Bakanlık Müsteşan Mustafa İsenın SKY Te- levizyonu'nda katüdıklan tartışmayı dikkatle iz- ledim Sayın Isen; Ankara, Istanbul Opera ve Ba- lesi ile tiyatroda bakanlık tarafindan yapıldığı herkesçe bılinen değişıklıklerde, bakanlıklannın dayr atmada bulunmadığfhı söylüyordu. Senfonı or- kestralan. opera ve bale ile Devlet Tiyatrolan'nda var olan sistemin değiştirilmesi istemiyle yaptı- ğı çağnda, -Çağdaş dünyada nasıl bir sistem var- sa, geün biz de onu getirelinı'' diyordu. Sonınla- nn tartışılacağı bir de kongre istemiyle de yapı- lan onlarca çalışma sonuçlanndan haberdar olma- dığını sergıliyordu. Biz öncelikle Sayın İsen'e çokyakın zamanda, müzik ve sahne sanatlan ala- nuıda yapılan son kongreyi anımsatalım. 11-14 Ekim 2000'de, görev dönemimizde yapılan sem- pozyumda 147 yerlı araştırmacı, gazeteci, orkest- ra, opera, bale, tiyatro yöneticisi ve sanatçısından görüş ahnmış, aynca tüm sivıl toplum örgütleri ile ünK'ersitelerin ılgilibölümlerine başvunılmuş- tur Almanya, Fransa, Hollanda, Ingilteıe. îtaly a ve Bulganstan"dan gelen uzman göriişlerini ve sempozyum bildirilenni kapsayan 701 sayfalık bir de kitap basıldı. Bakanlık ve Mıllı Kütüphane de- polannda bulunan ka\nak kıtabm adı "Devlet Müzik ve Sahne Sanatian Kurumlannın Vapı- knma ve tşleyişinde Çağdaş ModeDer". Sanat kunimlannda yeniden yapılanma gere- ğini kimse yadsımıyor. Siyasai iktidaıiann deği- şjminden etkilenmeyen. daha çok sanat üreten. kurumda sanatsalyanşı özendircn. ıımanlar ba- şan varken sürdürülebikn. çahşkan ve yetenekh sanatçryı ayıraa onlan ödülkndiren bu sistem çok önemli Bunu sağlamak için de sayısız çalış- ma gerçekleştirildi. Ancak AKP kadrolanrun sa- nata bakışlan ve yaptıklan, bu alana daha çağdaş bir sistem getirebilecekleri konusunda sanat dün- yasma güven vermiyor. Son günlerde yapılanlar, bu gü\ ensızliği daha da dennleştirmiştır Sanat ku- rumlan olası bir değişıklikle, tüzel kişiliklerini ve var olan özerklikkrini de yitırebileceklerinı dü- şünmekte haklıdırlar. Bu ıktidann ilk icraatı Kültür Bakanlığı'nı lağ- vetmek oldu. TBMM'den geçirdiği "Kamu Yö- netimi Temel Kanunu" ile kültür ve sanat alanı- nı merkezi yönetimın sorumluluk alanından çı- kardı Antalya ve Çukurova Devlet Senfoni Or- kestralannı kapatmaya çalıştı. CSO ve diğer or- kestralann sınavlarau nedensız iptal ettı. Sanat ku- rumlanna tek kadro bile vermedi Ankara'da ta- mamlanan opera ve bale projesi iptal edilmeye ça- lışıluken sıra İstanbul AKM'nın yıkılma düşun- cesıne kadar geldi. Sızler. sanatçılann endişele- rinı paylaşmaz mısınız0 Ben ise "çağdaş dünyadaki gibi bir 'kültür ba- kanlığı' yapılanması" için çağnda bulunmak ıs- tiyorum. Çağdaş dünyada bakanlığa, kültür ve sanat insanlan. sanatçılaratamyorlar Çağdaş dün- yada nota bihneyenler; opera. bale, müzik ve ti- yatro bümeyenleT. dahası sanat alanından uzakolan- lar bu görevlere getırilmezler. Kaldı ki o dünya- da bu görevleri yüriitenler, tiyatroya, opera ve ba- leye, senfonik orkestraya eser önermeyi; rejisör, müdür yardımcısı atama>ı ise hıç düşünmezler. Sanat kunımlanmız ve sanatçılar, bulunduğu- muz coğrafy adabize ayncalık kazanduıyor, Tür- kiye'yı çağdaş dünya ile bütünleştınyor Bunlar olmadan Türkiye'nin Suriye, Iran ve Irak'tan far- kı kalmaz Sanatakathyapmayanlannçağdaşhk sövlemleri ise kımsevi inandnimvor. YÖK ve Zamanaşımı Karan Yüksel ACUN Emekli Yargıtay üyesi B u yazımızda. Yük- Yüksek Ögretim Genel sek Öğretim Genel Kurulu'nun 03.06.2005 tarihli otunım- da disiplin cezasuu gerek- tiren soruşturmalarda ceza verme yetkisiyle ilgili ola- rak ceza verme zamanaşı- mı süresinin nasıl işleyece- ği hakkında alınan kârann değerlendırilmesi yapıla- caktır. Kurulu'nun 03.06.2005 ta- rihli oturumunda Yüksek Öğretim Kurumlan yöneti- ci. öğretim elemanı ve me- murtan disiplin yönetmeli- ğinin "zamanaşımı" başlık- lı 19. maddesınin son pa- ragrafinda yer alan "Disip- lin cezasuıı gerektiren fîil ve haUerin işlendiğitarihten iti- barenniha\etiki\Tİiçerisin- de disiplin cezası verilmedi- ği takdirde ceza verme yet- kisi zamanaşımına uğrar" hükmü ile getırilen ceza ver- me zamanaşımı süresinin nasıl işleyeceği hususunda yapılan müzakere ve ince- leme sonucunda şu noktala- ra vanlmıştır: a- tntihale (aşınnay-a) iliş- kinsuçlarda; 1. Suçun temadi etmesi (sürdürülmesi). 2. tntihale konu eserin izmit Outlet Center Geleneksel Ucuzluk Panayırı 23 Eylül - 09 Ekim 2005 Ucuzluk Panayırı start aldı! T İzmit Oıtlet Center Fabrika Satış Mağeıalan Markeci, sezon sonu ve slok azlası ürünle»i 365 gın jbbrika satiı tâyatlarıyla siztsunmaktâdır_ Şimdi Geleneksel Ucuzluk Panayırı zamanı! Ürünler, bu kez mağazalarm dışındaki özel alanlarda, fabrika satış fiyatlarının da altında büyük indirimlerle satışa sunuluyor. Üstelik 24-25 Eylül 2005 tarihlerinde Ford Otosan 22 Kocaeli Rallisi'nin start ve tinish'i de izmit Outlet Center'da. Acete edtn, bu indirimi, bu eğlenceyi kaçırmayın! Abbate Adessa Artwork Alalar Billabong BP Bayservıs Burjef Kıng Cafe'm Camper CeylanBebe Colın's Loft Deconum Denmod D«po Ellesse Evın Restoran Fabrika - Altınyıldız Gas Hatemojjlu Kelebek Mobılya Kent Elektronık LC VVaikıkı LCW Levıs Marca Mavı Jeans MMMMigros Network OnOn Outlet Cınema Center Pnme Fitters Ouıksıtver Reebok Sarar Sertıatiı Outlet Seven Hill Şışlı OpBk Tekzen Tepe Home Tıffany Tommy Hıtfiger Toys -R- Us Vakko Yeşıl Yörûk Sofrası BvkırkAy HtEDİ MRTIARI: Mağralanmızda tûm Kredı kartlan geçerlıdır Esta Gölcük Yolu Üzen 41040 Izmrt T«l: (262) 335 31 70 Fabrika Satış Mağazaları Merkezi Isanbul 51 dakik a. Bursa 80 dakika. Adapazan 20 dakika yakınlıkla.. wıw. outletcenter com tr ınfo@out'etcerrterconı tr ISTAMBULDAK 0T0MOBILIMZLE İZMİT OUTLET C€NTER A E5 (D100) VE TEM OTOYOLU'NDAN İZMİT ÇIKIŞLARINI KUU-AKAfiAK JLAŞABIURSINIZ. ÜSTEL K 2 50C ARAÇJK OTCPABKIMCDAN ÛCflETSIZOLARAK YARARLANABILIRSINlZ İ Z M İ T herhangi bir şekilde alınıp satıhyor. kütüphanelerde bu- lunuyor ya da internet orta- mrnda ulaşılabıliyor ve bu suretle yazarlar ya da üçün- cü kişiler tarafuıdan kulla- nılıyor ya da yararlanılıyor olması. 3. Yazann veya yazarla- nn intıhale konu teşkil eden eserden başka bir esere alın- tı yapması ve> r a yapmalan veya atıfta bulunması veya bulunmalan. 4. Eserin başka bir amaç veya yarar sağlamak üzere kuİlanılması. 5. Eserinkaynak veya da- yanak gösterilerek, hukuki, idari veya bilimsel bir karar alınnuş olması veya işlem yapılması. b-Diğerdisiplinsuçlann- da; 1. Suçun temadi etmesi. 2. Fiilin ışlenmesinden sonraki bir tarihte hukuki veya fiili bir sonuç doğur- ması Bu durumlarda, iki yıllık ceza verme zamanaşımı sü- resinin en son fiil veya ha- lin vuku bulduğu (ortaya çıktığı) tarihten itibarenbaş- layacağı sonucuna vanlarak soruşturmalarda buna göre işlem yapılması kabul edil- miş ve keyfiyet ilgili kurum ve kunıUara bıldirilmiştir. YÖK Genel Kurulu tara- fından alınan bu ılke karan bize göre eksik olup. huku- ka uygun değildir. Çünkü. ceza yasalannda "dava za- manaşımı11 aynntüı bir bi- çimde düzenlenmiş olduğu gibi Yüksek Öğretim Ku- rumlan yöneticisi. öğretim elemanı ve memurlan di- siplin yönetmeüginin zama- naşımı ile ilgili 19. madde- si de ceza verme yetkisınin hangi hal ve sürede zama- naşımma uğradığı. açıkça belirtilmiştir. Dava zamanaşunı, hapis, adli para cezasuıı veya di- siplin cezasuıı gerektiren suçlarda yasalar. yönetme- lik ve bu gibi yazılı metin- lerde yer alan süre içerisin- de, karara bağlanmaması halinde ceza davası ortadan kalkar. Aynca ve özellikle yuka- nda anılan disiplin yönet- meliğinin 19. maddesine gö- re "disiplincezasınıgerekti- ren fiil ve haUerin işlendiği tarihten itibaren nihayet iki yıl içerisinde disiplin cezası verilmediği takdirde ceza verme yetkisi zamanaşımı- na uğrar" denilmektedir. Bu bağlamda olmak üze- re YÖK Genel Kurulu'nun 03.06.2005 tarihli ılke kara- n irdelendiğinde; bu kara- nn bu biçimiyle ve bu tür olaylar hakkında uygulan- ması durumunda hiçbir su- retle zamanaşımı işlenmez. Çünkü, her ne kadar da- va veya soruşturma açılma- dan önceki evrede süregelen olaylarda en son fiil ve ha- lin meydana geldığı tarihten itibaren sürenin başlayaca- ğı esas geçerli ise de dava açıldıktan veya soruşturma başladıktan sonra temadi ve zincirleme durumu devre dışı kaldığından dava veya soruşturma konusu suça üiş- kin olarak yasa veya yönet- meliklerde belirlenen süre- nin en fazla yansına kadar uzar. Ceza yasasuıdaki dü- zenleme ile anılan yönet- meliğin 19. maddesinde ön- görülen kesin nitelikli sü- rede cezaverilmediği takdir- de ceza verme yetkisi za- manaşımına uğrar, hükmü karşısında YÖK Genel Ku- rulu"nun ilke karannın, özel- likle dav'a veya soruşturma- nın başlamasuıdan sonraki evre için hukuka uygun ol- madığı gün gibi ortadadır. Yönetmeliğin 19. maddesi gayet açık olup yoruma mûhtaç hiçbir yönü de mev- cut değildir. Durum bu ka- dar net ve açık olduğu hal- de hukuka uygun olmayan bu ilke karannın uygulanma- sı halinde zamanaşunı gibi çok önemli bir hukuki olgu- nun uygulanması engellen- mektedir. Çünkü yasa ve yönetme- liklerde veya yazılı metin- lerde bireylere tanınan bir hakkın idan bir kararla or- tadan kaldınlması hukuka uygun değildir. Bu durum hukuk devleti ilkesi ile bağ- daşmaz. Tüm bu durumlar birlik- te değerlendirildiğinde da- va açıldıktan veya sonıştur- ma başladıktan sonra bu da- va ve soruşturma konusu suç veya eyleme ihşkin ya- sa ve yönetmelikte belirle- nen süreye en fazla yansı eklenmek suretiyle karar ve- riknesi gerekir. Belirlenen bu süre içerisinde karar ve- rilmediği takdirde davanın veya soruşturmanın ortadan kaldınlması gerekir. Kaldı ki yönetmeliğin 19. madde- si gayet açık olup burada belirtüen 2 yülık süre içeri- sinde karar verilmemesi ha- linde dava veya soruştur- manın ortadan kaldınlması gerekir. Sonuç olarak YÖK Genel Kurulu tarafindan 03.06. 2005 tarihinde alınan kara- nn bu biçimiyle uygulan- mayabaşlanması durumun- da hukuka aykın bir eylem- de bulunanlann yaşamlan boyunca ceza tehdidi altın- da kalmamalan için yasalar- da yer alan zamanaşunı bu tür olaylarda işlenmez bir hal alacaktır. Bunun da hu- kuka uygun olduğu söylene- mez. PENCERE Yüce Divan Lafları mı Gerilime Soktu?.. Televizyonda Recep Tayyip'i çjördüm.. Dudak büküp diyebilirsiniz ki: - önemli mi?.. Doğru bir soru!.. Bizim televizyonlar, nedenli nedensız, günde kırk kez başbakanlan göstermeyi âdet edinmişler- dir... Bu durumda hükümetin başının yüzü ister iste- mezeskiyor.. Seyirci ızlemekten bıkıyor.. Ancak bu sefer Erdoğan'ın sureti hemen dikka- timi çekti.. Recep Bey gergin mi gergin bir surat- la kürsüye çıkmıştı.. Başbakan almış eline mikro- fonu, çıkmış meydana, Rıze'nin Fındıklı ilçesinde kendisıni dinlemeye gelmiş olanlan azarlıyordu.. Kalabalığa giydiriyordu.. Insanlan hırpalıyordu.. Ayıp ediyordu... • Neymiş?.. Halk "yeşil kart sahtekârlığı" yapıyormuş.. 12-13 milyon yeşıl karthnın üçte bin sahte bel- gelerle bu olanağı sağlamış.. Demek ki halk kesirrrinde dört milyon sahteci var- mış.. Başbakan kürsüden bar bar bağınyordu: "- 8u bir ahlak meselesidir. Herkes tilkilik pe- şinde... Fakir fukaranın, garip gurebanın hakkını çalanın hesabı ağırolur! Yeşil Kart'ta tilkilikyapan var. Geliri olduğu halde, gelirleri yokmuş gibi gös- terenlervar. Bu da bir hortumculuktur. Hortumun büyüğü küçüğü olmaz, hepsini lanetliyorum." Erdogan, Rize'nin Fındıklı ilçesinde, surat bir kanş, sinırli mi sinirlı, esti savurdu... Halkı azarladı, parası olduğu halde ilaç alırken 'yeşil kart'tan yararlanmak için sahtecilik yapan- lan suçlamak ayağına öfkesini dışa vurdu... Ayıp etti... • Neden ayıp etti?.. Herkes biliyor ki AKP hükümeti bakanlannın ve milletvekillerinin hortumculuk dosyalan "dokunul- mazlık" zımının altında yatıyor... Recep Tayyip bu nedenle hiç kimseye gözünün üstünde kaşın var diyemez, milyonlarca kişiyi bir kalemde suçlayamaz... önce hesap vermeli... Evet "bu bir ahlak meselesidir..." "Fakir fukaranın, garip gurebanın hakkını çala- nın hesabı ağır olur..." "Hortumun büyüğü küçüğü olmaz..." Olmaz, ama, önce AKP'liler büyük hortumlann şaibesini taşıyan dosyalanntn hesabını versinler... Recep Tayyip ondan sonra küçük hortumcula- n suçlamak hakkına kavuşabilir... • Recep Tayyip'in sinirleri gergin.. Surat bir kanş... Konuşmaya başladı mı kendinden geçiyor, onu bunu suçlamaya, ona buna saldırmaya başlıyor... Neden dersiniz?.. PARAPUAN'LAR DAHADEGERLİ .f(\'\Ş a cuma-cuı jrıız ParaPua (daha değerii. «nk.tom.tr • ww /. C3- 'lann:azman tanhyapmakkadarönemiukr Yazan, \apamsadtk ia/marsa de%ışme}en gerçek insam şaşırp.a bir durum ahr HV)h Mustafa Kemal ULUDAG ÜNt\'ERSlTESt REKTÖRLÜĞO PANE L OSMANLI ERMENİLERİNts BIIRSA YÖREStsTJEKt TERÖR \T KATLkM HAREKETLERİ (1892-1922) :3 Eylil 2005 Cuma ,1030 (Orhang<n Koç llk&ğrenm OhAu Salonu) Pmf. Dr. Stustafa YIRTKIÜ4JS Vhtdag CnnersıSesı Rehörü Prof Dr Tahir BAŞTA \Mil ProJ Dr Hüseyin ALGİ'L 'Osmanlılmparaıonuğu r,âa Gayr-\ MislümlerinSıalüsü' ProfDr YusufOĞlZOĞLl 'Osmanlı Arşhı Kmvlanna GöreBursa }öramdeki Ermem Terönı ıf Katnamı 11^92-1922) Turgay Tİ'FEKÇİOĞLV "Gorgi TamUanna Göre Or'nangıa ve Çnresınde Ememlenn japnğı Katlıam YılmazAUUUÇ Söıde Tanh Kmvlanna Gore Bursa Yöresvıdeh Ermeni Aynhkçılığı \e\tezalimi' Bu etkınlık ıçın ışbırlıeı vapılan kuruluşlar Gwel«UerCemi>eti-\W)-TûrkOc«ğı-Mûıl»fM-iHutak-CrMOK-BSMMMO Bıirsa Şubelen Panel Yönenası Pmelıstler
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle