Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
SAYFA CUMHURİYET 30AĞUSTOS2005SAU
10 DIŞHABERLER dishab@cumhuriyet.com.tr
KAVŞAK
OZGEN ACAR
Klaros Bilicilik Dünyasından...
Sekiz günlük, sözde tatilde, çeşitli
arkeolojik alanlan dolaştık. Izmir-Kla-
rosApollonTapınağı bağlantlı Izmir'de
düzenlenen üç günlük uluslararası
"Bilicilik Çalıştayı"n\ izledik. Televiz-
yona hiç bakamadık, bazı gazetelere
göz atabildik. Sınıriı bir ortamda, bu
köşede daha önce değinilmiş, bası-
na yansımış bazı konular dikkatimizi
çekti. Görüşlerimizi paylaşan bazı ya-
zı ve haberlere ilişkin birkaç örneğe,
"bilicilik" olarak algılanmaması rica-
sıyla yer vermek istiyonjz.
Eski Kara Kuvvetleri Komutanı Or-
general Aytaç Yalman, 16 Ağustos'ta
Cumhuriyet'e yazdığı yazıda özetle
şöyle demiştir: "Abdullah Öcalan,
1 999 yılında Amerikalılann yardımıy-
la yakalanmıştır. Ancak bugün orta-
ya çıkardığı sonuçlaritibanyla üzerin-
de düşünülmesi gereken birolayın da
başlangıcı olmuştur. (....) öcalan'ın
yakalanması ile o tarihlerderde Ku-
zey Irak'taki iki Kürt lider Barzani ve
Talabani 'ye ciddi bir alternatif ol-
ma ihtimali or-
tadan kaldınl-
mış ve bölge-
deki gücünün
pasifize edilme-
si ile Kürt lider-
lere gerek siya-
si, gerekse askeri alanda geniş bir
manevra sahası sağlanmış, çok da-
ha rahat hareket edebilmişlerdir..."
Aynı yargıya ilk kez 1 Şubat'ta bu
köşede şöyle varmıştık: "PKK'nin ba-
şı Abdullah öcalan'ı Türkiye'ye tes-
lim ederek sempati toplayan ABD 'nin
niyetinin, gerçekte 'Kürtlerin birleşik
devleti' için Barzani'nin önünü açmak
olduğu daha iyi anlaşıldı."
21-22 Ağustos Sabah gazetesin-
de Yavuz Donat , eskı cumhurbaş-
kanı Kenan Evren ileyaptığı görüş-
meye ilişkin haberınde, "Erdoğan
Çankaya 'ya çıkarsa partisinın bata-
cağını" söylerken gerekçe olarak da
"Turgut Özal'/n ardından ANAP'ın,
Süleyman Demirel'den sonra da
DYP'nin dağıldığına" dikkati çekı-
yordu. Yaklaşık bir yıl önce 28 Eylül'de
bu köşede şöyle yazdıktan sonra bu
yıl da aynı olguya bir başka yazımız-
da yine deginmiştik:
"....Belediyeci Başbakanımız da si-
yasal yaşamında 'yo yo' oynuyor. Bir
başka deyimle Tavşana kaç, tazıya tut'
becerisini sürdürüyor! Erdoğan 'ın 'yo
yo' lastiği nereye kadar esner? Ya
lastikkopar, AKP topuparçalanır. ya
da Erdoğan, Sezer görevinden ayrı-
lıp Çankaya Köşkü'ne çıkıncaya ka-
dar oyunu sürdürür. Sonra ne olur?
Erdoğan da, özal gibi, Demirel gibi
'Benden sonra tufan' der. Peki daha
sonra? Liderter Köşk'e çıkınca ne olu-
yorsa yine o olur. Ne olmuştu?
özal'dan sonra ANAP kaldı mı? De-
mirel'den sonra DYP kaldı mı? Erdo-
ğan'dan sonra AKP kalacak mı?"
Başbakan Erdoğan'ın Diyarbakır'a
gezisi dağın fare doğurmasından da
betersonuçlaryarattı. Neacıdırki, bir
ülkenin Başbakanı'nın, kendi ülke-
sindeki bir kentı ziyaret etmesi büyük
tantanayarattı. Başbakan "Kürtso-
runu", "demokratcumhuriyet"dedi.
Oysa, yöre halkı Türkiye Cumhuriye-
ti Başbakanf ndan terörsüz ekmek, aş,
iş bekliyordu. Başbakan planlanmış
yatırımlar ko-
nusunda her-
hangi bir müj-
de veremedi.
Ardından ne
oldu? Yerel
siyasacılar
demeç üzerine demeçler verdi-
ler. Demeçlerin ortak paydasını "Mu-
hatabınız öcalan 'dır. Kürt sorununu'
Apo ile çözmelisiniz" önerisi oluş-
turmadı mı? Başbakan'a30 bin kişi-
nin katili muhatap kılındı.
Bu sözler bızı tam 6 yıl öncesinde
10 Ağustos'ta bu köşedeki "Birkomp-
lo teorisi" başlıklı yazımıza götürdü.
Ingilizlerin Seychelles (Seyşel oku-
nur) Adası'nasürdüğü Kıbrıs Başpis-
koposu Makarios un 1960'ta, be-
yazların Robben Adası'nasürdükleri
Neteon Mandeta'nın 19941e cumhur-
başkanı seçildiklerıni anımsatmıştık.
"Tarih tekerrür edecek mi" sorusunun
yanrtını şöyle noktalamıştık: "Songün-
lerde Apo'nun dış bağlantılı avukat-
lannın aracılığı ile PKK'ye gönderdi-
ği mesajlarda yoksa yeni birada mah-
kûmuna demokratik süreçte şu ya
da buranın cumhurbaşkanlığının yo-
lunun açılması mı hedefleniyor? Bek-
leyen derviş, Makarios ve Mandela gi-
bi muradına ermiş! 'Olmaz olmaz'
demeyin, olmaz olmaz!"
Ersoy, Baykal, Başbuğ
"Televole" ekranlanndan çıkmış-
çasına bir haber de gazetelerin baş
köşesine oturmuştu. Şarkıcı Bülent
Ersoy'a, 12 Eylül dönemi sonrasın-
da sahneye çıkma yasağı konmuş-
tu. Bu yasağı kaldırması amacıyla
konuştuğu "bir parti genel başkanı"
sanatçıdan astronomik paralar iste-
mışti. Olay basına "Ersoy'dan rüşvet
isteyen parti genel başkanı kim?"
diye yansıdı. Adaylar elendi, CHP
Genel Başkanı Deniz Bay-
kal, "finale"kaldı. Baykal,
yalanladıkça Ersoy üzeri-
ne gitti. Baykal'dan art ar-
daçelişkili açıklamalargel-
di. Keşke Baykal, en son-
da söylediğini en başta
söyleseydi. "Ersoy ile ko-
nuştum. Ozaman CHPya-
saklıbirpartiydi. Benpar-
tinin genel başkanı değil-
dim. Ekmek paramı kazan-
mak için avukatlık yapıyor-
dum. Benden hukuksal sa-
vunma yardımı istedi. An-
cak avukatlık ücretinde an-
laşamadık."
Avukatlık mesleği "Sa-
vunma kutsaldır. Herkesin
savunmaya gereksinimi
vardır" ilkesine dayalıdır.
Idama gideceği kesin bir
seri katilin de savunma hak-
kı vardır. Hiçbir avukat bu
sanığın savunmasını almak
istemese bile, mahkeme
avukat görevlendirir. 0 avu-
katı kimse de suçlayamaz.
Ancak, avukatların istedikleri dava-
ları alma ya da almama özgürlükleri
vardır. Bir avukat "Ben eroin kaçak-
çılannın davasını almıyorum" ya da
"Alıyorum" deme özgürlüğüne sa-
hiptir. Kimse de "Neden davayı aldın
ya da almadın" diyemez.
0 günlerde siyasal bir şapkası ol-
mayan Baykal da bir avukat olarak
Ersoy'un davasını alabilirdi ya da al-
mayabilirdi. Buradaki sorun, Bay-
Deniz Baykal
Bülent Ersoy
kal'ın Ersoy'un ataklan ile paniğe uğ-
rayarak art arda çelişik açıklamalar
yapmasıdır. Böylesine basit birolay-
da panikleyen bir parti genel başka-
nına ileride daha önemli bir olayda ne
ölçüde güvenilebilir?
Kaldı ki Antalyalı Baykal, 1984'te
Antalya'nın Elmalı ilçesinde metal
dedektörle "Yüzyılın defınesini" bu-
lan üç kişiden biri olan ve yerel mah-
kemede kaçakçılıktan hüküm giyen
Ibrahim Başbuğ'un da-
vasının savunmasını Yar-
gıtay aşamasında 1987'de
yüklenmişti. Baykal, o yıl
parlamentoya girmişti.
1999'da Kültür Bakanı ls-
temihan Talay şu açıkla-
mayı yapmıştı:
"Türkiye'yi soydurtma-
yacağını iddia edip, Ata-
türk'ün koltuğunda otur-
duğunu söyleyen siyasibir
lider, kültürhazinesinin soy-
gununda savunma yapma-
yı nasıl izah edecek? Sa-
vunma hakkı kutsaldır ve
biravukatın görevidir. An-
cak, avukatlığın savunma
hakkı ile siyasetçinin sa-
vunma hakkı arasında fark
vardır. Siyasetçi, toplumun
hakkını savunmak ve ko-
rumak zorundadır. Türki-
ye 'nin kültürhazinesini so-
yanlan savunmak siyaset
adamına yakışmaz."
Ister, yasaklı bir sanat-
çının, ister bir eroin ya da
bir eski eser kaçakçısının savunma-
sını yüklenmek elbette avukat Bay-
kal'ın vereceği bir karardır. Ancak,
Türkiye'nin yazgısında etkin olmaya
hevesli birsiyasacı-hukukçunun se-
çimini dikkatli yapması gerekir. Baş-
bakan Erdoğan, herhalde günde beş
vakit -tabii kılıyorsa- namazında ya-
tıp kalkıp "Allah, Baykal'ı CHP'nin
başından eksik etmesin" diye dua
ediyor olmalı.
Cumhuriyet gazetesi,
yalnız Türkiye'nin de-
ğil, tüm insanlığın, "ta-
rihsel, kültürel, dinsel
mirasının korunması-
nın" savunucusudur.
Atalanmızın bize bırak-
tığı mirası, çocukları-
mızdan ödünç aldığı-
mızın da bilincindedir.
Bu mirası yok eden te-
rörün "Kalaşnikof"ları
olan "metal dedektör-
lere" karşı da cephe al-
mıştır. Anlamadığımız
nokta, nasıl oluyor da
Cumhuriyet, "Kalaşni-
kof" olan metal dedek-
tör reklamına yer veri-
yor? Doğrusu anlamak-
ta güçlük çektik! Buna
Çuvaldc
karşılık AKP Adana Mil-
letvekili Atilla Başoğ-
lu'nu candan kutluyo-
ruz. Neden mi? Sayın
Başoğlu'nu, dedektör-
lerin yasaklan-
ması, kullanımının bir
düzene kavuşturulma-
sı, yasadışı kullanıma
hapis cezası uygulan-
masını öngören yasa
önerisini TBMM Baş-
kanlığı'nasunduğu için
alkışlıyoruz.
Elmek: oacar@superonline.com Faks: 0312. 442 79 90
HME dergisine göre Zerkavi uykuda bulunan terör hücreleriyle iletişime geçti:
Türkiye'denvuracaldarNEW YORKMASHEVGTON (AA)
-Amerikan haber dergisı Time, "terör
örgütü £1 Kaide'nin Irak'taki üderi
Ebu Musab Zerkavi'nin Türkiye ve
tran'da üslenen hücreleri aracınğıv'la
Avrupa'da büyük bir saldırı hazuiığı
içinde olduğunu" ilen sürdü.
Time dergısi. Avrupa istihbarat kay-
naklanna dayandırdığı haberinde, "Zer-
kavi'nin Avrupa'da büyük bir saldırı
düzenlemek üzere çok iyi eğitilmiş mi-
Utanlaria hazırnkiarı gözden geçirmek-
teolduğunu"yazdı.
istihbarat raporlannın kaynağını be-
• ABD haber dergisine göre El Kaide'nin Irak'taki lideri,
Avrupa'da planladığı büyük saldın için Türkiye ve
Iran'daki uyuyan hücreleri uyandıracak.
lirtmeyen dergi. diğer bir El Kaide li-
deriyle de irtibat kurduğunu kaydetti-
ğiZerkavi'nin "Türkiye ve tran'da uy-
kuda bulunan terör hücreleriyle" ile-
tişime geçtiğini ifade etti.
CIA yorum yapmıyor
Time. "Türkiye ve Iran'daki terör
hücrelerinin, Avrupa'da bulunan, an-
cak El Kaide ile daha önce hiçbir bağ-
lanbsı ohnayan dhat gruplanyla irtiba-
ta geçmiş olabileceğini'' de ileri sürdü.
Dergiye konuşan Fransız terör uz-
manı Roland Jacquard, "Avrupa'nın
çeşitli yeıierindeki birbirinden bağmı-
sız ve nispeten dene>imsiz gruplann,
Afganistan'da yetişmiş terör hücrele-
riyle büieşmesinden korkuluyor" de-
di. Time'a göre Avrupa kaynaklı is-
tihbarat raporlan, kısmen, mayısta Pa-
kistan'da yakalanan El Kaide liderle-
rinden Ebu Farac el Libbi'nin Ame-
rikalı yetkililer tarafindan sorgulanma-
sıyla elde edilen bilgilere dayaruyor.
Dergi, bu konuda Merkezi Habe-
rahna Teşkilatı'nın (CIA) yorumdan
kaçındığını belirtti.
Amerikan dergisinin haberinde şu
görüşlere yer verildi:
"Avrupah yetkililer, Zerkavi'nin
Ebu Farac el Iibbi'ye gönderdiği bir
mesajda, Ürdün, Türkiye, Suriye ve-
ya Lübnan'da kamplar kunümasın-
dan bahsettiğini dile getiriyor."
Bağdat'ın kuzeyindeki Tikrit kentinin en büyük camisinin önünde toplanan yüzlerce Saddam Hüseyin yanlısı ve
tslamcı, "Anayasaya hayır", "Birleşik Irak'a evet" yazüı pankartlar taşıdı. (Fotoğraf: AP)
Sünnilerle birlikte Şii Sadr yanlılan da metne karşı eyleme geçecek
Irak'ta iç savaş tehdidi
Dış Haberier Servisi - Iraklı
yetkililer milyonlarca yeni ana-
yasa taslağı bastınp bunu Irak-
lılara dağıtmaya hazırlanırken
taslağa karşı çıkan Sünniler de
eylemlerine başladı. Şii lider
Mukteda el Sadr yandaşla-
nnın da anayasaya tavır
almasıyla birlikte ülkenin
ciddi bir bölünme tehli-
kesiyle karşı karşıya ka-
lacağı yorumlan yapılı-
yor. Sünniler ve El Sadr ta-
raftarlan ekimdekı refe-
randumda anayasanın red-
dedilmesi için büyük bir
kampanya başlatacakla-
nnı duyurdular.
Saddam Hüseyin yanlı-
lan, dün sabah Tikrit ken-
tinde anayasa taslağını
protesto etti. Kentteki en
büyük caminin önünde
toplanan göstericiler, fe-
deralizmi ve ırkçılığı kı-
nayan sloganlar attı. îki
saat süren göstenye gü-
venlik güçleri müdahale
etnıedı. Amerikan heli-
kopterleri, göstericilerin
üzerinde uçtu.
Bush önemsemedi
ABD'nın Bağdat Bü-
yükelçisi Zahnay Halil-
zad, Sünnilerin anayasa-
ya oy vermemelerinin so-
run olacağını söyledi. Ha-
lilzad, Sünnilerin sürece
katılımımn önemine işa-
ret ederek "Ancak Sünni-
ler anayasaya oy vennez-
se sorun ohır. Bekleyip gö-
recegjz" dedı.
Halilzad'uı kaygılannı pay-
laşmayan ABD Başkanı Ge-
orge Bush ise yeni Irak anaya-
sasının, "demokrasiyandaşla-
n için bir ilham kaynaği oldu-
ğunu" söyledi ve "Bu anaya-
saya, bütün Irakular ve tüm
dünya güvenebJhr" dedi.
Bush, Sünnilerin anayasa tas-
lağnıı reddetmesini bir sorun
olarak görmediğini vurgula-
yarak "Tabii Id anlaşmaznklar
Irak'ta Reuters muhabiri Vehd HaUd toprağa verildL (Fotoğraf: AP)
2yılda 66gazeteci öldürüldü
Irak'ta, savaşın başladığı Mart 2003 'ten bu yana, 20 yıl süren Vietnam
Sav'aşı'nda öldürülen gazeteciden daha fazla gazeteci öldürüldü.
Merkezi Paris'te bulunan Sınır Tanımayan Gazeteciler Örgütü (RSF),
ABD önderliğindeki işgal güçlerinin 20 Mart 2003 tarihinde başlattığı
Irak savaşında şimdiye kadar 66 gazeteci öldürüldüğünü açıkladı.
Açıklamada, 1955 ve 1975 yıllan arasındaki Vietnam Savaşı'nda
toplam 63 gazetecinin öldürüldüğüne dikkat çekildi. Örgüt, Irak'ı,
gazeteciler için dünyadaki en tehlikeli ülke ilan etti. Irak'ta ilk olarak
22 Mart 2003 "te bomba yüklü bir aracın patlaması sonucu, Avustralya
televizyonu ABC'de görevli Paul Moran ölürken, 2 gazeteciden de
Mart 2003 ve Ağustos 2004'ten bu yana haber alınamıyor. Son olarak
önceki gün tngiliz Reuters televizyonuna çahşan Iraklı ses teknisyeni
\etid Halid öldürüldü ve kameraman Haydar Kazım yaralandı.
olacak. Çünkü bu, tarnşmala-
ra yol açabilecek ve ödün ver-
meyigerektirecek siyasi bir sü-
rectir. Önemli olan bütün Irak-
hlarm bu sürece kaölmasıdır"
diye konuştu.
Irak anayasası ile ilgüi ola-
rak AB Dönem Başkanı
Ingiltere tarafindan yapı-
lan açıklamada, "AB, bü-
tün Irakhlan, ekhn aym-
da>apdacak referandum-
da anayasa taslağma oy
vererek siyasi sürecin bff
sonraki safhasmda rol al-
maya çağuTr" denildi.
Ingıltere Başbakanı
Tony Blair de, "anayasa
taslagmm haznianması-
nı,demokrasinin terorizm
karşısındaki zaferi ola-
rak" değerlendirdi.
En büyük Sünni parti-
lerinden Irak îslam Par-
tisi de, "referanduma ka-
dar yeni anayasaya mu-
halefeti kaknrabilecekle-
rini" bildirdi. Irak Islam
Partisi'nin sözcüsü Tank
elHaşiml düzenlediği ba-
suı toplantısında, "anla-
şamadığımız yeni anaya-
sa maddeleri anayasa re-
ferandumuna kadarçözü-
lürse. buna destek verebi-
Briz. Anayasa taslağınıim-
zalamadık. Ekim ortası-
na kadar vakthniz var"
dedi. Irak İslam Partisi,
ocak ayında işgalci
ABD'nin güdümünde dü-
zenlenen genel seçimde
katılmamıştı.
Arap Birliği Genel Sekreteri Amr Musa, Irak anayasasını eleştirdi:
Kaosa davetiye çıkanlıyorDış Haberier Servisi - Arap Birliği Ge-
nel Sekreteri Amr Musa, Irak'ın yeni
anayasa taslağının "kaos için haznianmış
bh- reçete" olduğunu sa^ındu.
BBC'yle yaptığı bir mülakatta Irak
anayasası üzerinde bir uzlaşuıın mevcut
olmadığının altını çizen Musa, anayasa
taslağma Şii ve Kürt görüşmecilerin onay
verdiğini, ancak Sünni azınlığın temsil-
cilerinin taslağı onaylamadıklannı be-
lirtti. Arap Birliği'nin Sünnilerin fede-
ralizm konusundaki kaygılanm paylaş-
tığuıı ifade eden Amr Musa, Irak'ın bir
Arap ülkesi olarak tanımlanmamasın-
dan da rahatsız olduklannı söyledi.
Irak Devlet Başkam Celal Talabani ise
anayasadaki tartışmah madde ile ilgüi
olarak, bunun ülkenin demografik ya-
pısuıı yansıttıgrnı belirtti ve Irak'ın Arap
Birliği'nden çekilmeyi düşünmediğini
söyledi. Talabani, Irak'ın Arap Birli-
ği'nin kurucu üyesi olarak üzerine dü-
şen rolü yerine getirmeyi sürdüreceği-
ni belirtti.
Sünni liderler, anayasa taslağının de-
ğiştirihnesi için Arap Birliği ve Birleşmiş
Milletler'in müdahalesini istemiş, ABD'nin
de taslağa karşı çıkmasını talep etmişler-
di. BM Genel Sekreteri Kofi Annan ise
yeni anayasayı memnuniyetle karşıladığı-
nı belirterek Irak'taki bütün taraflan bu ana-
yasanın onaylanması sürecınde de ulusal
uzlaşı ruhunu sürdürmeye davet ettiç.
NAYASA
Islam
'temel
kaynak'
Dış Haberier Servisi - Irak
anayasa metni, ülkede federal
sistem öngörüyor, Baasçılığı
yasaklıyor, Islamı tek resmi
din, Arapça ve Kürtçeyi de
resmi dil olarak kabul ediyor.
1 'inci maddede, Irak
Cumhuriyeti'nin yönetim
sıstemırun "demokratik,
federal, temsili cumhuriyet''
olduğu belirtiliyor. 2'inci
madde "İslamı, devletin resmi
dini" olarak kabul ediyor. Bu
maddede, "İslam, devletin
resmi dinidir ve yasamanın
temel ka\ nagıdır. Hiçbir kanun,
Islamın tarüşıhnaz kurallanna
aykın olamaz" deniyor. Bu
maddede aynca, "Hiçbir
kanunun, demokratik ilkelere,
bu anayasada belhienen
haklara ve temel özgürlükkre
aylan olamayacağı'' da
belirtiliyor. Yüksek Federal
Mahkeme'yi düzenleyen
90'ıncı maddenin 2. fikrasuıda,
"YFM, yargıçlardan ve İslam
hukuku uzmanlanndan
oluşur" deniyor.
Metnin 3. maddesinde Irak'm,
"çok etnik gruplu, çok dinli,
çok mezhepK bir ülke olduğu''
vurgulanıyor ve ülkenin
"tslami dünyannı bir parçası
olduğu" kaydedilerek,
"ülkenin Arap nüfusunun
aynca Arap düm^sının parçası
oiduğu" ifade ediliyor.
Metnin 4. maddesinde Irak'ın
resmi dillerinin "Arapça ve
Kürtçe olduğu" yazılı.
Metinde, Türkmen ve Asuri
gibi diğer dillerde eğitim hakkı
da tanınıyor. Bu maddede,
Türkmen ve Asuri dillerinin,
bu gruplann yoğun olduklan
yönetsel bölgelerde "resmi dü"
kabul edileceği kaydediliyor,
"bir bölge veya vilâyetin ek bir
resmi dil kabul etmesmin, genel
referanduma bağh olduğu"
belirtiliyor. 7. maddede,
"Saddamcı Baas"ın ve onun
sembollerinin, hangi ad alhnda
olursa olsun yasak olduğu
ifade ediliyor. Önceki taslak
metinden farklı olarak
"Saddamcı Baas Partisi" değil,
"Saddamcı Baas" ifadesi
kullanılıyor.
'Kûrdistan bölgesi'
Federal sistemi oluşturan
bölgelerin yetkileri, 5'inci
bölümde düzenleniyor. Bu
bölümdeki 113'üncü maddede
"Irak Cumhuriyeti'nin federal
sistemi, başkent, bölgeler,
ademi merkezi bölgeler ve yerel
yönetimlerden omşur" deniyor.
114. maddede ise "Bu anayasa
yürürlüğe girdiğinde,
Kûrdistan bölgesini, onun
federal bölge olarak var olan
iktidannı onaylamış olacak"
deniyor. Sonraki fıkrada ise
anayasanın ilgüi hükümlerine
uygun bir süreç sonucunda
diğer federal bölgelerin
kurulabileceği ifade edüiyor ve
sonrasında bu sürecin temel
ükeleri su^lanıyor.
Metinde, "Kerkük bölgesinin"
tartışmah bölgeler arasında
bulunduğu belirtiliyor. Bu
bölgelerdeki durumun 31
Aralık 2007'ye kadar,
"nornıalleşme ve nüftıs sayımı
sonucu halkın iradesi
öğrenilerek" gerekli statüye
kavuşturulması öngörülüyor.