18 Mayıs 2024 Cumartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
SAYFA CUMHURİYET 30AĞUSTOS2005SAU 10 DIŞHABERLER [email protected] KAVŞAK OZGEN ACAR Klaros Bilicilik Dünyasından... Sekiz günlük, sözde tatilde, çeşitli arkeolojik alanlan dolaştık. Izmir-Kla- rosApollonTapınağı bağlantlı Izmir'de düzenlenen üç günlük uluslararası "Bilicilik Çalıştayı"n\ izledik. Televiz- yona hiç bakamadık, bazı gazetelere göz atabildik. Sınıriı bir ortamda, bu köşede daha önce değinilmiş, bası- na yansımış bazı konular dikkatimizi çekti. Görüşlerimizi paylaşan bazı ya- zı ve haberlere ilişkin birkaç örneğe, "bilicilik" olarak algılanmaması rica- sıyla yer vermek istiyonjz. Eski Kara Kuvvetleri Komutanı Or- general Aytaç Yalman, 16 Ağustos'ta Cumhuriyet'e yazdığı yazıda özetle şöyle demiştir: "Abdullah Öcalan, 1 999 yılında Amerikalılann yardımıy- la yakalanmıştır. Ancak bugün orta- ya çıkardığı sonuçlaritibanyla üzerin- de düşünülmesi gereken birolayın da başlangıcı olmuştur. (....) öcalan'ın yakalanması ile o tarihlerderde Ku- zey Irak'taki iki Kürt lider Barzani ve Talabani 'ye ciddi bir alternatif ol- ma ihtimali or- tadan kaldınl- mış ve bölge- deki gücünün pasifize edilme- si ile Kürt lider- lere gerek siya- si, gerekse askeri alanda geniş bir manevra sahası sağlanmış, çok da- ha rahat hareket edebilmişlerdir..." Aynı yargıya ilk kez 1 Şubat'ta bu köşede şöyle varmıştık: "PKK'nin ba- şı Abdullah öcalan'ı Türkiye'ye tes- lim ederek sempati toplayan ABD 'nin niyetinin, gerçekte 'Kürtlerin birleşik devleti' için Barzani'nin önünü açmak olduğu daha iyi anlaşıldı." 21-22 Ağustos Sabah gazetesin- de Yavuz Donat , eskı cumhurbaş- kanı Kenan Evren ileyaptığı görüş- meye ilişkin haberınde, "Erdoğan Çankaya 'ya çıkarsa partisinın bata- cağını" söylerken gerekçe olarak da "Turgut Özal'/n ardından ANAP'ın, Süleyman Demirel'den sonra da DYP'nin dağıldığına" dikkati çekı- yordu. Yaklaşık bir yıl önce 28 Eylül'de bu köşede şöyle yazdıktan sonra bu yıl da aynı olguya bir başka yazımız- da yine deginmiştik: "....Belediyeci Başbakanımız da si- yasal yaşamında 'yo yo' oynuyor. Bir başka deyimle Tavşana kaç, tazıya tut' becerisini sürdürüyor! Erdoğan 'ın 'yo yo' lastiği nereye kadar esner? Ya lastikkopar, AKP topuparçalanır. ya da Erdoğan, Sezer görevinden ayrı- lıp Çankaya Köşkü'ne çıkıncaya ka- dar oyunu sürdürür. Sonra ne olur? Erdoğan da, özal gibi, Demirel gibi 'Benden sonra tufan' der. Peki daha sonra? Liderter Köşk'e çıkınca ne olu- yorsa yine o olur. Ne olmuştu? özal'dan sonra ANAP kaldı mı? De- mirel'den sonra DYP kaldı mı? Erdo- ğan'dan sonra AKP kalacak mı?" Başbakan Erdoğan'ın Diyarbakır'a gezisi dağın fare doğurmasından da betersonuçlaryarattı. Neacıdırki, bir ülkenin Başbakanı'nın, kendi ülke- sindeki bir kentı ziyaret etmesi büyük tantanayarattı. Başbakan "Kürtso- runu", "demokratcumhuriyet"dedi. Oysa, yöre halkı Türkiye Cumhuriye- ti Başbakanf ndan terörsüz ekmek, aş, iş bekliyordu. Başbakan planlanmış yatırımlar ko- nusunda her- hangi bir müj- de veremedi. Ardından ne oldu? Yerel siyasacılar demeç üzerine demeçler verdi- ler. Demeçlerin ortak paydasını "Mu- hatabınız öcalan 'dır. Kürt sorununu' Apo ile çözmelisiniz" önerisi oluş- turmadı mı? Başbakan'a30 bin kişi- nin katili muhatap kılındı. Bu sözler bızı tam 6 yıl öncesinde 10 Ağustos'ta bu köşedeki "Birkomp- lo teorisi" başlıklı yazımıza götürdü. Ingilizlerin Seychelles (Seyşel oku- nur) Adası'nasürdüğü Kıbrıs Başpis- koposu Makarios un 1960'ta, be- yazların Robben Adası'nasürdükleri Neteon Mandeta'nın 19941e cumhur- başkanı seçildiklerıni anımsatmıştık. "Tarih tekerrür edecek mi" sorusunun yanrtını şöyle noktalamıştık: "Songün- lerde Apo'nun dış bağlantılı avukat- lannın aracılığı ile PKK'ye gönderdi- ği mesajlarda yoksa yeni birada mah- kûmuna demokratik süreçte şu ya da buranın cumhurbaşkanlığının yo- lunun açılması mı hedefleniyor? Bek- leyen derviş, Makarios ve Mandela gi- bi muradına ermiş! 'Olmaz olmaz' demeyin, olmaz olmaz!" Ersoy, Baykal, Başbuğ "Televole" ekranlanndan çıkmış- çasına bir haber de gazetelerin baş köşesine oturmuştu. Şarkıcı Bülent Ersoy'a, 12 Eylül dönemi sonrasın- da sahneye çıkma yasağı konmuş- tu. Bu yasağı kaldırması amacıyla konuştuğu "bir parti genel başkanı" sanatçıdan astronomik paralar iste- mışti. Olay basına "Ersoy'dan rüşvet isteyen parti genel başkanı kim?" diye yansıdı. Adaylar elendi, CHP Genel Başkanı Deniz Bay- kal, "finale"kaldı. Baykal, yalanladıkça Ersoy üzeri- ne gitti. Baykal'dan art ar- daçelişkili açıklamalargel- di. Keşke Baykal, en son- da söylediğini en başta söyleseydi. "Ersoy ile ko- nuştum. Ozaman CHPya- saklıbirpartiydi. Benpar- tinin genel başkanı değil- dim. Ekmek paramı kazan- mak için avukatlık yapıyor- dum. Benden hukuksal sa- vunma yardımı istedi. An- cak avukatlık ücretinde an- laşamadık." Avukatlık mesleği "Sa- vunma kutsaldır. Herkesin savunmaya gereksinimi vardır" ilkesine dayalıdır. Idama gideceği kesin bir seri katilin de savunma hak- kı vardır. Hiçbir avukat bu sanığın savunmasını almak istemese bile, mahkeme avukat görevlendirir. 0 avu- katı kimse de suçlayamaz. Ancak, avukatların istedikleri dava- ları alma ya da almama özgürlükleri vardır. Bir avukat "Ben eroin kaçak- çılannın davasını almıyorum" ya da "Alıyorum" deme özgürlüğüne sa- hiptir. Kimse de "Neden davayı aldın ya da almadın" diyemez. 0 günlerde siyasal bir şapkası ol- mayan Baykal da bir avukat olarak Ersoy'un davasını alabilirdi ya da al- mayabilirdi. Buradaki sorun, Bay- Deniz Baykal Bülent Ersoy kal'ın Ersoy'un ataklan ile paniğe uğ- rayarak art arda çelişik açıklamalar yapmasıdır. Böylesine basit birolay- da panikleyen bir parti genel başka- nına ileride daha önemli bir olayda ne ölçüde güvenilebilir? Kaldı ki Antalyalı Baykal, 1984'te Antalya'nın Elmalı ilçesinde metal dedektörle "Yüzyılın defınesini" bu- lan üç kişiden biri olan ve yerel mah- kemede kaçakçılıktan hüküm giyen Ibrahim Başbuğ'un da- vasının savunmasını Yar- gıtay aşamasında 1987'de yüklenmişti. Baykal, o yıl parlamentoya girmişti. 1999'da Kültür Bakanı ls- temihan Talay şu açıkla- mayı yapmıştı: "Türkiye'yi soydurtma- yacağını iddia edip, Ata- türk'ün koltuğunda otur- duğunu söyleyen siyasibir lider, kültürhazinesinin soy- gununda savunma yapma- yı nasıl izah edecek? Sa- vunma hakkı kutsaldır ve biravukatın görevidir. An- cak, avukatlığın savunma hakkı ile siyasetçinin sa- vunma hakkı arasında fark vardır. Siyasetçi, toplumun hakkını savunmak ve ko- rumak zorundadır. Türki- ye 'nin kültürhazinesini so- yanlan savunmak siyaset adamına yakışmaz." Ister, yasaklı bir sanat- çının, ister bir eroin ya da bir eski eser kaçakçısının savunma- sını yüklenmek elbette avukat Bay- kal'ın vereceği bir karardır. Ancak, Türkiye'nin yazgısında etkin olmaya hevesli birsiyasacı-hukukçunun se- çimini dikkatli yapması gerekir. Baş- bakan Erdoğan, herhalde günde beş vakit -tabii kılıyorsa- namazında ya- tıp kalkıp "Allah, Baykal'ı CHP'nin başından eksik etmesin" diye dua ediyor olmalı. Cumhuriyet gazetesi, yalnız Türkiye'nin de- ğil, tüm insanlığın, "ta- rihsel, kültürel, dinsel mirasının korunması- nın" savunucusudur. Atalanmızın bize bırak- tığı mirası, çocukları- mızdan ödünç aldığı- mızın da bilincindedir. Bu mirası yok eden te- rörün "Kalaşnikof"ları olan "metal dedektör- lere" karşı da cephe al- mıştır. Anlamadığımız nokta, nasıl oluyor da Cumhuriyet, "Kalaşni- kof" olan metal dedek- tör reklamına yer veri- yor? Doğrusu anlamak- ta güçlük çektik! Buna Çuvaldc karşılık AKP Adana Mil- letvekili Atilla Başoğ- lu'nu candan kutluyo- ruz. Neden mi? Sayın Başoğlu'nu, dedektör- lerin yasaklan- ması, kullanımının bir düzene kavuşturulma- sı, yasadışı kullanıma hapis cezası uygulan- masını öngören yasa önerisini TBMM Baş- kanlığı'nasunduğu için alkışlıyoruz. Elmek: [email protected] Faks: 0312. 442 79 90 HME dergisine göre Zerkavi uykuda bulunan terör hücreleriyle iletişime geçti: Türkiye'denvuracaldarNEW YORKMASHEVGTON (AA) -Amerikan haber dergisı Time, "terör örgütü £1 Kaide'nin Irak'taki üderi Ebu Musab Zerkavi'nin Türkiye ve tran'da üslenen hücreleri aracınğıv'la Avrupa'da büyük bir saldırı hazuiığı içinde olduğunu" ilen sürdü. Time dergısi. Avrupa istihbarat kay- naklanna dayandırdığı haberinde, "Zer- kavi'nin Avrupa'da büyük bir saldırı düzenlemek üzere çok iyi eğitilmiş mi- Utanlaria hazırnkiarı gözden geçirmek- teolduğunu"yazdı. istihbarat raporlannın kaynağını be- • ABD haber dergisine göre El Kaide'nin Irak'taki lideri, Avrupa'da planladığı büyük saldın için Türkiye ve Iran'daki uyuyan hücreleri uyandıracak. lirtmeyen dergi. diğer bir El Kaide li- deriyle de irtibat kurduğunu kaydetti- ğiZerkavi'nin "Türkiye ve tran'da uy- kuda bulunan terör hücreleriyle" ile- tişime geçtiğini ifade etti. CIA yorum yapmıyor Time. "Türkiye ve Iran'daki terör hücrelerinin, Avrupa'da bulunan, an- cak El Kaide ile daha önce hiçbir bağ- lanbsı ohnayan dhat gruplanyla irtiba- ta geçmiş olabileceğini'' de ileri sürdü. Dergiye konuşan Fransız terör uz- manı Roland Jacquard, "Avrupa'nın çeşitli yeıierindeki birbirinden bağmı- sız ve nispeten dene>imsiz gruplann, Afganistan'da yetişmiş terör hücrele- riyle büieşmesinden korkuluyor" de- di. Time'a göre Avrupa kaynaklı is- tihbarat raporlan, kısmen, mayısta Pa- kistan'da yakalanan El Kaide liderle- rinden Ebu Farac el Libbi'nin Ame- rikalı yetkililer tarafindan sorgulanma- sıyla elde edilen bilgilere dayaruyor. Dergi, bu konuda Merkezi Habe- rahna Teşkilatı'nın (CIA) yorumdan kaçındığını belirtti. Amerikan dergisinin haberinde şu görüşlere yer verildi: "Avrupah yetkililer, Zerkavi'nin Ebu Farac el Iibbi'ye gönderdiği bir mesajda, Ürdün, Türkiye, Suriye ve- ya Lübnan'da kamplar kunümasın- dan bahsettiğini dile getiriyor." Bağdat'ın kuzeyindeki Tikrit kentinin en büyük camisinin önünde toplanan yüzlerce Saddam Hüseyin yanlısı ve tslamcı, "Anayasaya hayır", "Birleşik Irak'a evet" yazüı pankartlar taşıdı. (Fotoğraf: AP) Sünnilerle birlikte Şii Sadr yanlılan da metne karşı eyleme geçecek Irak'ta iç savaş tehdidi Dış Haberier Servisi - Iraklı yetkililer milyonlarca yeni ana- yasa taslağı bastınp bunu Irak- lılara dağıtmaya hazırlanırken taslağa karşı çıkan Sünniler de eylemlerine başladı. Şii lider Mukteda el Sadr yandaşla- nnın da anayasaya tavır almasıyla birlikte ülkenin ciddi bir bölünme tehli- kesiyle karşı karşıya ka- lacağı yorumlan yapılı- yor. Sünniler ve El Sadr ta- raftarlan ekimdekı refe- randumda anayasanın red- dedilmesi için büyük bir kampanya başlatacakla- nnı duyurdular. Saddam Hüseyin yanlı- lan, dün sabah Tikrit ken- tinde anayasa taslağını protesto etti. Kentteki en büyük caminin önünde toplanan göstericiler, fe- deralizmi ve ırkçılığı kı- nayan sloganlar attı. îki saat süren göstenye gü- venlik güçleri müdahale etnıedı. Amerikan heli- kopterleri, göstericilerin üzerinde uçtu. Bush önemsemedi ABD'nın Bağdat Bü- yükelçisi Zahnay Halil- zad, Sünnilerin anayasa- ya oy vermemelerinin so- run olacağını söyledi. Ha- lilzad, Sünnilerin sürece katılımımn önemine işa- ret ederek "Ancak Sünni- ler anayasaya oy vennez- se sorun ohır. Bekleyip gö- recegjz" dedı. Halilzad'uı kaygılannı pay- laşmayan ABD Başkanı Ge- orge Bush ise yeni Irak anaya- sasının, "demokrasiyandaşla- n için bir ilham kaynaği oldu- ğunu" söyledi ve "Bu anaya- saya, bütün Irakular ve tüm dünya güvenebJhr" dedi. Bush, Sünnilerin anayasa tas- lağnıı reddetmesini bir sorun olarak görmediğini vurgula- yarak "Tabii Id anlaşmaznklar Irak'ta Reuters muhabiri Vehd HaUd toprağa verildL (Fotoğraf: AP) 2yılda 66gazeteci öldürüldü Irak'ta, savaşın başladığı Mart 2003 'ten bu yana, 20 yıl süren Vietnam Sav'aşı'nda öldürülen gazeteciden daha fazla gazeteci öldürüldü. Merkezi Paris'te bulunan Sınır Tanımayan Gazeteciler Örgütü (RSF), ABD önderliğindeki işgal güçlerinin 20 Mart 2003 tarihinde başlattığı Irak savaşında şimdiye kadar 66 gazeteci öldürüldüğünü açıkladı. Açıklamada, 1955 ve 1975 yıllan arasındaki Vietnam Savaşı'nda toplam 63 gazetecinin öldürüldüğüne dikkat çekildi. Örgüt, Irak'ı, gazeteciler için dünyadaki en tehlikeli ülke ilan etti. Irak'ta ilk olarak 22 Mart 2003 "te bomba yüklü bir aracın patlaması sonucu, Avustralya televizyonu ABC'de görevli Paul Moran ölürken, 2 gazeteciden de Mart 2003 ve Ağustos 2004'ten bu yana haber alınamıyor. Son olarak önceki gün tngiliz Reuters televizyonuna çahşan Iraklı ses teknisyeni \etid Halid öldürüldü ve kameraman Haydar Kazım yaralandı. olacak. Çünkü bu, tarnşmala- ra yol açabilecek ve ödün ver- meyigerektirecek siyasi bir sü- rectir. Önemli olan bütün Irak- hlarm bu sürece kaölmasıdır" diye konuştu. Irak anayasası ile ilgüi ola- rak AB Dönem Başkanı Ingiltere tarafindan yapı- lan açıklamada, "AB, bü- tün Irakhlan, ekhn aym- da>apdacak referandum- da anayasa taslağma oy vererek siyasi sürecin bff sonraki safhasmda rol al- maya çağuTr" denildi. Ingıltere Başbakanı Tony Blair de, "anayasa taslagmm haznianması- nı,demokrasinin terorizm karşısındaki zaferi ola- rak" değerlendirdi. En büyük Sünni parti- lerinden Irak îslam Par- tisi de, "referanduma ka- dar yeni anayasaya mu- halefeti kaknrabilecekle- rini" bildirdi. Irak Islam Partisi'nin sözcüsü Tank elHaşiml düzenlediği ba- suı toplantısında, "anla- şamadığımız yeni anaya- sa maddeleri anayasa re- ferandumuna kadarçözü- lürse. buna destek verebi- Briz. Anayasa taslağınıim- zalamadık. Ekim ortası- na kadar vakthniz var" dedi. Irak İslam Partisi, ocak ayında işgalci ABD'nin güdümünde dü- zenlenen genel seçimde katılmamıştı. Arap Birliği Genel Sekreteri Amr Musa, Irak anayasasını eleştirdi: Kaosa davetiye çıkanlıyorDış Haberier Servisi - Arap Birliği Ge- nel Sekreteri Amr Musa, Irak'ın yeni anayasa taslağının "kaos için haznianmış bh- reçete" olduğunu sa^ındu. BBC'yle yaptığı bir mülakatta Irak anayasası üzerinde bir uzlaşuıın mevcut olmadığının altını çizen Musa, anayasa taslağma Şii ve Kürt görüşmecilerin onay verdiğini, ancak Sünni azınlığın temsil- cilerinin taslağı onaylamadıklannı be- lirtti. Arap Birliği'nin Sünnilerin fede- ralizm konusundaki kaygılanm paylaş- tığuıı ifade eden Amr Musa, Irak'ın bir Arap ülkesi olarak tanımlanmamasın- dan da rahatsız olduklannı söyledi. Irak Devlet Başkam Celal Talabani ise anayasadaki tartışmah madde ile ilgüi olarak, bunun ülkenin demografik ya- pısuıı yansıttıgrnı belirtti ve Irak'ın Arap Birliği'nden çekilmeyi düşünmediğini söyledi. Talabani, Irak'ın Arap Birli- ği'nin kurucu üyesi olarak üzerine dü- şen rolü yerine getirmeyi sürdüreceği- ni belirtti. Sünni liderler, anayasa taslağının de- ğiştirihnesi için Arap Birliği ve Birleşmiş Milletler'in müdahalesini istemiş, ABD'nin de taslağa karşı çıkmasını talep etmişler- di. BM Genel Sekreteri Kofi Annan ise yeni anayasayı memnuniyetle karşıladığı- nı belirterek Irak'taki bütün taraflan bu ana- yasanın onaylanması sürecınde de ulusal uzlaşı ruhunu sürdürmeye davet ettiç. NAYASA Islam 'temel kaynak' Dış Haberier Servisi - Irak anayasa metni, ülkede federal sistem öngörüyor, Baasçılığı yasaklıyor, Islamı tek resmi din, Arapça ve Kürtçeyi de resmi dil olarak kabul ediyor. 1 'inci maddede, Irak Cumhuriyeti'nin yönetim sıstemırun "demokratik, federal, temsili cumhuriyet'' olduğu belirtiliyor. 2'inci madde "İslamı, devletin resmi dini" olarak kabul ediyor. Bu maddede, "İslam, devletin resmi dinidir ve yasamanın temel ka\ nagıdır. Hiçbir kanun, Islamın tarüşıhnaz kurallanna aykın olamaz" deniyor. Bu maddede aynca, "Hiçbir kanunun, demokratik ilkelere, bu anayasada belhienen haklara ve temel özgürlükkre aylan olamayacağı'' da belirtiliyor. Yüksek Federal Mahkeme'yi düzenleyen 90'ıncı maddenin 2. fikrasuıda, "YFM, yargıçlardan ve İslam hukuku uzmanlanndan oluşur" deniyor. Metnin 3. maddesinde Irak'm, "çok etnik gruplu, çok dinli, çok mezhepK bir ülke olduğu'' vurgulanıyor ve ülkenin "tslami dünyannı bir parçası olduğu" kaydedilerek, "ülkenin Arap nüfusunun aynca Arap düm^sının parçası oiduğu" ifade ediliyor. Metnin 4. maddesinde Irak'ın resmi dillerinin "Arapça ve Kürtçe olduğu" yazılı. Metinde, Türkmen ve Asuri gibi diğer dillerde eğitim hakkı da tanınıyor. Bu maddede, Türkmen ve Asuri dillerinin, bu gruplann yoğun olduklan yönetsel bölgelerde "resmi dü" kabul edileceği kaydediliyor, "bir bölge veya vilâyetin ek bir resmi dil kabul etmesmin, genel referanduma bağh olduğu" belirtiliyor. 7. maddede, "Saddamcı Baas"ın ve onun sembollerinin, hangi ad alhnda olursa olsun yasak olduğu ifade ediliyor. Önceki taslak metinden farklı olarak "Saddamcı Baas Partisi" değil, "Saddamcı Baas" ifadesi kullanılıyor. 'Kûrdistan bölgesi' Federal sistemi oluşturan bölgelerin yetkileri, 5'inci bölümde düzenleniyor. Bu bölümdeki 113'üncü maddede "Irak Cumhuriyeti'nin federal sistemi, başkent, bölgeler, ademi merkezi bölgeler ve yerel yönetimlerden omşur" deniyor. 114. maddede ise "Bu anayasa yürürlüğe girdiğinde, Kûrdistan bölgesini, onun federal bölge olarak var olan iktidannı onaylamış olacak" deniyor. Sonraki fıkrada ise anayasanın ilgüi hükümlerine uygun bir süreç sonucunda diğer federal bölgelerin kurulabileceği ifade edüiyor ve sonrasında bu sürecin temel ükeleri su^lanıyor. Metinde, "Kerkük bölgesinin" tartışmah bölgeler arasında bulunduğu belirtiliyor. Bu bölgelerdeki durumun 31 Aralık 2007'ye kadar, "nornıalleşme ve nüftıs sayımı sonucu halkın iradesi öğrenilerek" gerekli statüye kavuşturulması öngörülüyor.
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle