Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
SAYFA CUMHURİYET 28 AĞUSTOS 2005 PAZAR
HABERLER
DUNY4DABUGLTV
ALt SİRMEN
Türk'ün Ozgüveni
Sevgili,
Sen de okuriar da bildiğine göre "Türk'ün özgü-
veni"r\den söz ederken bir ırkı değil, yalnızca bir-
likteyaşamaarzusundaki değişik ırk, dil vedinden
insanlann oluşturduğu uluşu kastediyorum.
Genelkurmay Başkanı Özkök, bayram mesa-
jında, ulusun özgüvenini geliştirmesinin zorunlulu-
ğunu vurgulamış ve bunun için neler yapılması ge-
rektiğini söylemiş.
Türklerin kendine güven konusunda, Osman-
lı'dan tevarüs ettikleri (miras olarak aldıklan) ezik-
liğin sonucunda, önemli sorunları olduğu yadsına-
maz.
Yanlış anlaşılmak istemem, Osmanlı'dan bize
kalanlann hepsi illa kötüdür demek gibi bir niyetim
yok.
Unutmayalım ki, kurtuluşu gerçekleştirenler, Cum-
hunyetı kuranlar, yola çıkarken Osmanlı paşalany-
dılar.
Bunda da şaşacak bir yan yoktur. Osmanlı'nın
son beş çeyrek yüzyılı hep değişim ve reform pe-
şinde koşmakla, bu alanda kâh cesur, kâh korkak,
kâh şaşılası derecede ileri, kâh yetersiz adımlarat-
makla geçmıştır.
• • •
Ama Osmanlı'nın bu çok ilginç son dönemi, ya-
ni kapitalist çağdaş Batı ile tanışma ve onun ku-
rumlannı kendi bünyesine uydurma süreci, kör, ka-
yıtsız koşulsuz, büyük bir Batı hayranlığı ile.. onun
doğurduğu, anlaşılması güç biraşağılık komplek-
si ile geçmiştir ne yazık ki...
Tanzimat yazınında satır aralannda bu duyguyu
yansıtanlar olduğu gibi, bu tavn, taklitçiliği, aşağı-
lık kompleksini açık açık eleştiren yazarlara bolca
rastlamak da mümkündür.
Ingiliz hayranlığı, halkın günlük deyimlerine bile
girmişti. "Asılacaksan Ingiliz ipiyle asıl!" bunlardan
biridir.
Bu aşağılık kompleksınin çeşitli nedenleri vardı.
Sürekli yenilgiler, hatta zaman zaman minyatür
Balkan devletleri karşısında uğranılan bozgunlar,
Batı'nın görece daha müreffeh yaşamı, bizim top-
lumumuzun sefalet içindeolması, sanayi toplumu
karşısında henüz kendi rönesansını, reformunu,
aydınlanmasını yaşayamamış olması köylü toplu-
munun ezikliğini pekiştiren etkenlerdi.
"Biz adam olmayız efendim" deyişi Osmanlı dö-
nemindeçıkmış, daha amiyaneleşerek, "Bizadam
olmayız abiii" biçimine dönüşüp Cumhuriyet dö-
neminde de sürmüştür.
• • •
Oysa Cumhuriyet'in bizatihi kendisi ve ona can
veren Kurtuluş Savaşı, toplumsal özgüvenin edi-
nilmesi için yeter de artar bir nedendi.
Emsali görülmemiş birgalibiyetin temsilcıierini ye-
nen, ozamanlar, Düvel-i Muazzamadenen, büyük
devletlerin yeniklere zorla kabul ettirdiği teslim şart-
lannı Almanya'dan önce yırtıp atan bir toplumun,
özgüveninin tam olması gerekmez miydi?
Yoksul bir ailenin çocuğu olarak dogmuş, ama
kısa ömrünü, askeri zaferleri bir yana, Cumhuriyet
kurmuş, Batı'nın Avrupası'nın bütün kazanımları-
nı, saygı duyulacak değerierini ilk kez, Batı dışı
coğrafi olarak Avrupa sınırian dışında kalan Hıris-
tiyan olmayan bir topluma taşıyarak onlann evren-
selliğini, tüm insanlığın ortak değerleri paylaşaca-
ğını kanıtlayarak, tarihte örneğine az rastlanır bir
başannın temsilcisi olarak tamamlamış olan Mus-
tafa Kemal, çok doğaldır ki, özgüvene büyük
önem vermiş ve kendinde bulunan bu niteliği top-
luma da aşılamak için çok çaba harcamıştır.
"Türk övün Çalış Güven!" deyişi veya "Bir Türk
dünyaya bedeldir" sözleri bu çabanın ürünü ola-
rak algılanmalıdır.
Ne yazık ki, toplum bir süredir özgüven yoklu-
ğuna iyice batmış, bu toplumun kendi kendine
adam olmayacağına ınanmış, aşağılık kompleksi-
ne garkolmuş politıkacılann elinde, bir ara edindi-
ği kendine güven duygusunu iyice yitirmiş, Avru-
pa kapılannda el açıp horianan birduruma düşmüş-
tür.
Bu yüzdendir ki, Genelkurmay Başkanı'nın çağ-
rısı yerindedir.
Konuya noktayı koymadan Sevgili, aşağılık komp-
leksi konusunda, yıllar yıllar önce üstat Orhan Bo-
ran'dan dinlediğim bir fıkrayı nakledeyim.
Ünlü sosyoloji profesörlerinden birine, sonradan
politikacılığa soyunmuş bir çocukluk arkadaşı, göz-
yaşları içinde başvurmuş ve
- Ihsancığım demiş, bende fena halde aşağılık
kompleksi var, bana yardım et! Kurtar beni bu il-
letten!
Profesör, arkadaşını ünlü bir psikiyatra götür-
müş, durumu anlatmış, doktor hastayı almış oda-
sına, konuşmuş, muayene ve tedavi birkaç seans
sürmüş.
Sonunda profesör sormuş:
- Üstat demiş, benim çocukluk arkadaşı aşağı-
lık kompleksinden kurtulacak mı?
- Sizin arkadaşta aşağılık kompleksi falan yok,
demiş doktor.
Biraz durduktan sonra da eklemiş:
- Üstat, adam düpedüz aşağılık!
asirmen@ cumhuriyet.com.tr
KESK'ten 'zam1
için önerl
'Kayıtdışı engellenirse
ekkaynakyarotdır'
ANKARA(Cumhuri-
yet Bûrosu) - KESK,
Devlet Bakanı ve Baş-
bakan Yardımcısı Meh-
met AliŞahin'in, ekono-
mik imkânlar çerçeve-
sinde memur maaş zam-
rru için en son limiti sun-
duklarını ifade etmesine
karşılık olarak hüküme-
te kaynak önerisinde bu-
lundu.
KESK tarafından ha-
zırlanan çalışmada, Tür-
kiye ekonomisinin çok
yiîksek bir oranının ka-
yıt dışı olduğu belirtile-
rek 2004 yılında toplam
21 milvon 791 olan istih-
damın yüzde 53'ünün
kayıt dışı olduğu. bunun
11 milyon 549 bin kişi
anlamına geldiği vurgu-
landı. Çalışmada, "Ka-
yrt dışının 3'te Fnin ka-
yıt alüna ahnması, 2006
yih için en az 10 milyar
YTL ek kaynak yarata-
cakür" görüşü belirtil-
dı. Yüksek faiz gelirlerı
ve finansal hareketler-
den vergi alınmasının da
önerildiği çalışmada, yal-
nızca iç borç faizlerinin
yüzde 15 oranında ver-
gilendirilmesinin 7.2 mil-
yar YTL ek gelir anlamı-
na geleceği kaydedildi.
ATO'nun raporuna göre yılın ilk altı aymda işlenen 234 bin suçtan 101 bini hâlâ aydmlatılamadı
SuçlularyaptıklanylakaldıANKARA (Cumhurhet Bürosu) -
Ankara Ticaret Odası'nın (ATO) ra-
poruna göre yılın ilk altı ayında işle-
nen 234 bin 721 suçtan 101 bin
314"ünün faili bulunamadı. Artışın bu
şekilde devam etmesı durumunda yıl
sonunda suç rakamının 450 bini, fa-
ili meçhul sayısının ise 200 bini bu-
labileceğıne dikkat çekildi.
ATO'nun "Karanhk Perde: FaiH
Meçhul Dosyası"na göre Türkiye'de
işlenen suçlarda faili meçhul sayısı
giderek artıyor. Rapora göre faili
meçhul dosyası sayısal ve oransal
olarak da kabarıyor. 2000 yılında
yaklaşık 68 bin, 2001 yılında'91 bin.
2002 yılında 85 bin,'2003 yılında
113 bin, 2004 yılında 129 bin olan fa-
ili meçhul sayısı, bu yılın ilk 6 ayın-
• 2000 yılından bu yana toplam 588 bin 445 faili meçhul suçlu 'aramızda' dolaşıyor.
Geçen yılın faili meçhul sayısının yüzde 78'ine bu yılın ilk altı aymda ulaşıldı. Rakamlar
böyle giderse yıl sonunda geçen yılın rakamı yüzde 60 artacak.
da geçen yılın faili meçhul sayısının
yüzde 78'ıne şimdiden ulaşmış du-
rumda. Artışın bu şekilde sürmesi
durumunda yıl sonunda suç rakamı-
nın 450 bini, faili meçhullerin sayı-
sının da 200 bini bulacağı tahmin
edilıyor. Bu da bir önceki yıla göre
faili meçhul ordusunda yüzde 64 ar-
tış anlamına gelecek.
Emniyet Genel Müdürlüğü verile-
rinden yola çıkılarak hazırlanan rapo-
ra göre 2002 yılında işlenen her 100
suçun 29"unun faili bulunamazken, bu
rakam 2003 yılında 35 'e, 2004 yılın-
da 37'ye yükseldi. Faili meçhul suç-
larda dikkat çeken bir başka nokta, şah-
sakarşı işlenen suçlann failleri göre-
ce daha kolay belirlenirken, mala kar-
şı işlenen suçlann büyük bölümünde
faillerin gizli kalması. Rapora göre
şahsa karşı işlenen suçlarda her 100
olaydan ancak 6 sının faili meçhul
kalırken, mala karşı işlenen suçlarda
bu oran yüzde 70'e çıkıyor.
Mala karşı işlenen suçlarda 2000
yılında 138 bin toplam suç olayından
yüzde 5 l'ini oluşturan 64 bin olayın
failleri meçhul kalırken, toplam 138
bin suç sayısına daha ilk altı ayda
ulaşılan 2005 yılında, faili meçhul
kalan olay sayısı 95 bin 500'e, yani
yüzde 69'a tırmandı.
Rapora göre faili meçhul kalan suç-
larda ilk sırayı alanlar hırsızlar. 2005
yılı ilk 5 ay istatistiklenne göre oto
hırsızlannın yüzde 87'sinin faili bu-
lunamadı. Buna ek olarak otodan hır-
sızlıklann yüzde 86'sının. evden hır-
sızlıklann yüzde 85'inin faili meçhul.
Oysa 2004 yılında otodan yapılan
hırsızlıklann yüzde 80'inin, evden
yapılan hırsızlıklann yüzde 79'unun
faili meçhuldü.
Büyük kentlerde yaşayanlann baş
belası olmayı sürdüren yankesicilik
GECEKONDUCULAR BİRLEŞTİ
IstanJnılMa
'Yıkımlara
hayır mitingT
• Yıkımlara Karşı Emekçi Halk Koordinas-
yonu tarafından bugün saat 13.00'te Kadıköy
Iskele Meydanf nda gerçekleştirilecek
" Yıkımlara Hayır Mitingi"ne, gecekondu
sahipleri dışında meslek odalan, sendikalar,
siyasi partiler de katılacak.
ALPERTURGUT
Gecekondu bölgelerin-
deki evlerin yıkılarak ye-
rine sosyal konutlann ya-
pılmasını içeren "Kent-
sel Dönüşûm ve Sosyal Re-
habilitasyon Projeleri''ne
tepki çığ gibi büyüyor.
Gecekondu mahallelerin-
de oruranlar, yıkımlann
siyasi bir karar olduğunu
belirterek komiteler, plat-
formlar kuruyor ve eylem
takvimini hayata geçir-
meye hazırlanıyorlar. Si-
vil toplum örgütlerinin de
desteklediği yıkım karşı-
h mitıng ise bugün Kadı-
köy'de gerçekleştirilecek.
Istanbul'u yönetenler,
Kentsel Dönüşüm Proje-
si kapsamında, 250 bin
konutun yıkılacağı, 3 mil-
yon insanın da yer değiş-
tireceğini ifade ediyor.
Kentteki bir buçuk mil-
yon kaçak yapıdan yüz
bini hakkında yıkım ka-
ran çıktığıru vurgulayan
Istanbul Büyükşehir Be-
lediyesi yetkilileri, son se-
kiz ay içerisinde bunlar-
dan 1658 tanesinin yıkıl-
dığını, 1200 bina için de
suç duyurusunda bulu-
nulduğunu açıklıyor. Pro-
jenin zenginlere yeni ola-
naklar sağlayacağını, in-
şaat ve emlak sektörüne
kazanç getireceğini savu-
nan gecekondu sahipleri
ise. ""BniçoğumuzişsizoJan
bizleri bir de evsiz bıra-
lap vfllalar, golf sahalan,
tatil köyleri, iş, ahşveriş ve
eğlence merkezleri aça-
caklar" diyor.
"1970'li yıllann sonu-
na doğru kurulmaya baş-
lanan ilk evlerin ardından
başlayan ve 1990'Iann or-
talannda artan göçle bir-
Bkte hız kazanan gecekon-
du gerçeğini dev let ve hü-
kümet daha yeni mi fark
etti?" dıye yakınan gece-
kondu sahipleri şöyle ko-
nuşuyor:
"Orneğin muhtarhk bi-
nası, sağhk ocağı, okul, ca-
mi, cemevi, asfalt yol, su,
ekktrik, telefon bulunan
bir yer nasıl kaçak olabi-
Kr? Gazi Mahalksi. Ok-
me>dara, Gülsuyu-Gulen-
su MahaOesi, Mustafa Ke-
mal Mahallesi, Aydos,
Nurtepe, Bayramtepe,
Ayazma, AKbevköy, Gü-
zeitepe- Listc uzayip gider.
Buralarda yıllardır bir
arada bulunan, komşu-
luk. dosthık üişkileri ku-
ran \e tek suçlan yoksul-
luk olan yüz binlerce kişi
yaşıjor."
Yıkımlara karşı herke-
sin farklı eylem anlayışı
olduğunun da altını çizen
gecekondu sahipleri şun-
lan söylüyor:
"Kimi Taksim Meyda-
m'ndaki otobiis durakla-
nnı kondu haline getirir-
ken Idmi Fl yanşlan sıra-
sında Akfirat'ta Zengin-
lere Formula, yoksullara
yıkım' pankartı açıyor.
Bunun dışındayıküan ge-
cekondusukarşıhgındain-
şaat haündekivfllalara sal-
dıranlar da var, mokrtof-
kokteyü ve taşlarla yıknn-
lara direnenJer de. Kent-
sel Dönüşüm Projesi'nin
ardından gecekondu ma-
hallelerinde rant avuıa çı-
kan silahlı çeteler peydah
oldu. Esnafa saldıran, ai-
lelerimizi korkutan bu çe-
telere göz yumulduğunu
düşünüyoruz. Yüam so-
runu ve çetelerin tehdidi
nedeniyle ber an istenme-
yen olaylar yaşanabiMr."
Şenükte Prof. Dr. ErdaJ Inönü'ye hemşerink belgesini Diküi Belediye Başkanı Osman Özgüven verdL
Inönü, Dikili 'nin hemşerisi
HİCRAN ÖZDAMAR
DtKİLl -10. Dikili Banş, Demokrasi ve Emek
Şenlikleri kapsamında gerçekleştirilen "banş
gecesmde", Prof. Dr. Erdal tnönü'ye hemşerilik
belgesi verildi.
Dikili Belediye Başkanı Özgüven, önceki akşam
gerçekleştirilen törende yaptığı konuşmada, tnönü'ye
belediye meclıs karanyla fahri hemşerilik belgesi
verilmesinin kararlaştınldığını söyledi. Özgüven,
"O arük bir siyaset adanu değü, biz kendisini bilim
adanu olarak davet ettik. tnönü, arük Dikili'nin
fahri hemşerisidir'' dedi.
Belgeyi alan Inönü de, Dikilililer tarafından fahri
hemşeri olarak kabul edilmesinin kendisini
duygulandırdığını kaydetti. İlk defa hemşerilik
belgesi aldığını bildiren Inönü, "Hemşerilik
belgesinin ne anlama geldiğini bümryorum ama her
yıl buraya gelmemde etken olacak. İlk belediye
seçimlerini kazandıgBnızda buradaki u>gar manzara
beni çok etkilemiştL Dikili, demokrasi tarihimizde
çok önemli bir yer tutuyor. Öncülükyapü, ozamanbr
zor gürüerdLCesaret,özgüvenve inanç gerekiyordu.
Hepsini Dikilililer gösterdi" dıye konuştu.
Prof. Dr. Inönü, belgenin 26 Ağustos Büyük
Taarruz'un başladığı gün verilmesinin anlamlı
olduğunu da vurgulayarak "Banş,demokrasiveemek
yolunda mücadeleye devam edin. Sonuç almak zor
ancak devam edin. Burada söylenen banş şarküan
Türkiye ve dünyaya örnek olacak" diye İconuşru.
ve kapkaç suçlannda aydınlatma oran-
lannın giderek düşmesi de raporun
dikkat çekici taraflanndan birini oluş-
turuyor. Rapora göre kapkaççılık suç-
lannda 2004 yılında yüzde 61 olan
faili meçhul oranı, bu yılın ilk 5 ayın-
da yüzde 65'e, yankesicilik suçlann-
da ise geçen yıl yüzde 57 olan faili
meçhul oranı yüzde 70'e yükseldi.
Mala karşı işlenen suçlarda faili
meçhullerin en çok görüldüğü iller sı-
ralamasında Istanbul başı çekiyor.
2004 yılı nüfus ve suç verilerine gö-
re Istanbul'da her yüz bin nüfusa dü-
şen faili meçhul sayısı 515.5 kişi.
tstanbul'u yüz bin kişi başına 398
faili meçhul sayısı ile Gaziantep iz-
liyor. Ankara 208 kişiyle sekizinci
sırada yer ahrken Izmir 174 kişiyle
on ikinci sırada bulunu-
| yor. Mala karşı işlenen
suçlarda faili meçhulün
en az olduğu il ise yüz
bin nüfusa düşen 5.6 fa-
ili meçhul sayısı ile Arda-
han.
Şahsa karşı işlenen suç-
larda yüz bin nüfus başı-
na 32 faili meçhul sayısı
ile Istanbul birinci, 24.7
faili meçhul ile Denizli
ikinci. Sıralamada tzmir
12.8 ile dokuzuncu sıra-
da yer alırken Ankara 9.6
ile onuncu. Şahsa karşı
işlenen suçlarda yüz bin
nüfus başına yüzde 1 'in
altında faili meçhul görü-
len iller ise şu şekilde sı-
ralanıyor: Bayburt, Art-
vin, Adıyaman, Çanak-
kale, Kütahya, Bitlis, Ar-
dahan, Muş, Erzincan
Yozgat.
ToüsHghtohınca-
Rapora ilişkin değer-
lendirmelerde bulunan
ATO Başkanı Sinan Ay-
gün, son yıllarda artan suç
oranlannın kaynağında,
ekonomık nedenlerin ya-
nı sıra Avrupa Bırliği
uyum yasalan nedeniyle
yapılan düzenlemeler ol-
duğunu savamdu. Aygün,
"Avrupa Birliği, Türki-
ye'yi meçhule giden bir
gemiye bindirdi'' dedi. AB
yasalan ile polisin "eB-
nin kohınun bağlandığı-
m" ileri süren Aygün, "Po-
lisimiz light polis haline
getirilince, Türkiye faili
meçhulcennetinedöndü"
diye konuştu.
Gazetemiz imtiyaz sahibi Selçuk, Türkiye'ye 'ılımlı İslamın' dayatıldığııu söyledi
'Einpeıyalist tuzak' uyansı
tZMİR (Cumhuriyet Ege Bü-
rosu) - Gazetemiz İmtiyaz Sahi-
bi ve Yönetim Kurulu Başkanı
flhan Selçuk, yaratılmaya çalışı-
lan Türk-Kürt kavgasmın bir an
önce sonlandınlarak Atatürk'ün
tanımladığı biçimde ulusal de-
ğerlere sahip çıkılması gerekti-
ğini söyledi. Türkler ve Kürtler
arasında herhangi bir davanın ol-
maması gerektiğine işaret eden
Selçuk, "Terörinsanüktarihinde
lanetienesi bir olaydn-" dedi. Tür-
kiye'ye "ıhmh tslam"ın dayatıl-
dığını vTirgulayan Selçuk, ülkenin
emperyalizmin tuzağına girdiği-
ni kaydetti.
îzmir'in Dikili ilçesinde düzen-
lenen "10. Dikili Banş, Demok-
rasive Emek Festivaü" etkinlikle-
ri kapsamında Keçeci"nin Kah-
vesi'nde "TürkiyeveDünya" baş-
lıklı söyleşiye katılan Selçuk,
"TürkçühıkveKürtçülüğün" or-
taya çıkardığı tehlıkelere dikkat
çekti. Selçuk, "Biz Türk'üz ama
Turkçü değüiz. Türkçü de Kürt-
çü de ohnak iyi değiL Ama şu an-
da ülkemizde Kürtçüler terör ya-
pıyorlar. Türk nıedyasında da
Kürtçülerneredeyse teröriisavun-
ma noktalanna geldüer. Terör in-
sanhk tarihinde lanetlenesi bir
olaydır. Bizim Kürtleıie aramızda
herhangi bir davaolmanıasıgere-
kir. Bizim davaımz teröıie, Kürt-
lerle değiL Kürtlerin haklannı sa-
vıuımak adına Türki>e">ı parça-
lama faahy etlere girenler arasın-
da Fransızlar da. İngilizler de,
Rumlarda,\unanldarda var.Sevr
Andaşmasfnın altına imza koyan
kinı \arsa onlar da var. Bunlann
devletleri var, halklan değiL Haik-
lar birbirivie kardeştir" dedi.
'Yapacak çok i§ var'
Türkiye'ye "ıhmh tslam" mo-
delinin dayatıldığını belirten Sel-
çuk, bunun uygarlığa veda etmek
olacağını söyledi. Türkiye'de
"gayri meşru bir hükümetin ik-
tidaroldugunu''\azrgulayan Sel-
çuk, ülkenin emperyalizmin tu-
zağına gırdiğini kaydetti. Ata-
türk'e karşı olanlann bugün ik-
tidarda bulunduğuna işaret eden
Selçuk, şunlan kaydetti: "Ülke-
de birtakun sorunlarm yanmda
dincilik büyük bir sorun olarak
karşunıza çıkıyor. Kökten din-
ciliğJ benimseyenler, Atatürk'e
karşı olanlar bizden daha çok
çahşularve iktidara geçtiler. Bizim
örgütlenecek yeni bir partiye
gereksinimimiz var. Hayattan
kopuklaıia değiL Kendi içlerinde
kendi delegeleriyie başkanlannı
seçtiği bir partiye değfl. Sol par-
tfler, delegeoyunîanna son verâek,
halka açüacak. Bizim yolumuz
belli. yapacak çok işimiz var."
IR NOKTASI /ORAL ÇALIŞLAR oralcalislar@cumhuriyet.com.tr
3 Ekim müzakere tarihi yaklaştıkça,
Avrupa Birliği içinde gerilim de artıyor.
Türkiye'nin Birliğe katılmasıyla ilgili
süreç o tarihten itibaren başlayacak.
Buradaki temel sorunlardan birisi, Av-
rupa Birliği ülkelerinde yaşanan siya-
si ve ekonomik kriz. Fransa'da AB
Anayasası'na hayır diyerek başlayan
gelişmeler, Chirac'ı zor durumda bı-
raktı. Çünkü AB Anayasası'na hayır di-
yenlerin çoğu Türkiye'nin AB üyeliği-
ne de karşı çıkıyorlardı.
Fransa Cumhurbaşkanı Jacques
Chirac, 17 Aralık tarihine kadar Tür-
kiye'nin yanında ve üyeliğinin kabulü
yönünde tavır alırken, anayasa refe-
randumundan beri tamamen iç poli-
tikanın etkisiyle Türkiye aleyhtan bir tu-
tum içine girdi. Son açıklamalan, Tür-
kiye'nin Güney Kıbns'ı tanımasının
gerektiği yönündeki ısrarı, siyasette-
ki kaypaklığın güzel bir ömeğini göz-
ler önüne seriyor. Çünkü Chirac, 17
Aralık'ta Türkiye'nin Gümrük Birliği
Anlaşması'nı imzalamasının Güney
Avrupa Birliği, Fransa ve Türkiye
Kıbns'ı tanıma anlamına gelmediğini
söyleyen liderler arasındaydı. Türki-
ye'ye de bu tutumunu açıkça ifade et-
mişti.
•••
Chirac bu tutumu alırken, seçimle-
re hazırlanan Alman Başbakanı Ger-
hard Schröder geçmişteki tutumu-
nu daha net bir şekilde sürdürüyor. Tür-
kiye'nin müzakerelerle ilgili üzerine
düşeni yerine getirdiğini, bundan böy-
le görevin kendilerinde olduğunu ifa-
de ediyor. Sonuç olarak Türkiye'nin Av-
rupa Birliği üyeliği, daha önce Alman
Dışişleri Bakanı Fischer'in de dediği
gibi, "Avrupa'nıngeleceğinive tercih-
lerini belirleyecek".
Avrupa, çoksesli, çok dinli, çokkül-
türlü bir ortaklığa mı gidecek, yoksa
kaplannı farklılıklara kapatarak, ABD'ye
karşı farklı bir denge oluşturmaktan vaz
mı geçecek? ABD'nin Irak'ı işgaline
karşı çıkan Fransa, Almanya gibi te-
mel ülkeler, Avrupa'nın geleceği ko-
nusunda da ortak hareket etmeyi ka-
rarlaştırmışlardı. Türkiye konusunda da
düne kadar biıiikte hareket ediyorlar-
dı. Şimdi bu noktada aralannda bir
ayrılık varmış gibi görünüyor. Tabii
önümüzdeki günlerde bu konuda ye-
niden bir araya gelip ortak siyaset
oluşturacaklannı da söyiüyoriar.
•••
Türkiye'nin AB üyeliği, aslında Tür-
kiye'nin de Avrupa'nın dayönelimini,
kaderini belirleyecek bir unsur haline
dönüşecek gibi görünüyor. Türkiye'nin
AB'ye katılması çok büyük ve farklı kül-
türlü bir ülkenin AB'ye katılması ola-
cak. Aynı zamanda kişi başına geliri
en düşük olan Türkiye, AB'nin bozuk
ekonomik düzeni içinde bir tehlike
olarak da görülüyor. Avrupa bu fark-
lılığı hazmedecek bir olgunluğa geldi
mi, gelmedi mi? 3 Ekim'de başlaya-
cak süreç bunu kanrtlayacak.
Türkiye açeından ise, bu süreç, zor-
lu müzakerelere katlanıp katlanma-
mak, demokratikleşmede ısrarlı olup
olmamak konusunda bir sınav haline
gelecek. AB'ye karşı olan, AB karşı-
sında tereddütlü olan çevreler, AB'den
gelen çatlak sesler üzerine, "Bak iş-
te istemiyorlar" diyerek bu işten vaz-
geçilmesini isteyecekler. Yönümüzü
Doğu'ya dönelim diyerek ne olduğu
belli olmayan birtakım önerilerle mü-
zakerelerin kesilmesine gayret edecek-
ler.
•••
Böyle bir durumda Türkiye'nin ısra-
n önemlidir. Bu ısrar, AB içinde yer al-
manın ötesinde, bir gelecek tercihi
olacaktır. Türkiye'nin AB yolculuğu
yalnızca bir coğrafi ve kültürel tercih
değil, aynr zamanda siyasi bir tercih-
tir. AB içindeki birçok soruna karşın
yine de şu anda demokrasi, eşitlik ve
adalet açısından ileri örneklere sahip.
Bazılan diyorlar ki, AB ülkelerinde de
insan haklan ihlalleri var, demokrasi-
leri sorunlu, başka ülkeleri sömürüyor-
lar.
AB ülkelerinde insan haklan ihlalle-
ri olduğu, demokrasilerinin sorunlu
bulunduğu, azınlıklara karşı aynmcı-
lık yapıldığı bir gerçek. Başka ülkele-
ri sömürdükleri de. Ancak mukayese
içinde dünyadaki en gelişmiş demok-
rasilerin, hak ve hukuk konusunda en
gelişmiş ülkelerin Avrupa'da olduğu
da ayrı bir gerçek.
Türkiye, doğusuna döndüğü zaman
hangi gelişmiş demokrasiyi kendisi-
ne örnek alacak? Hangi eşitlik ve ada-
let sistemini tercih edecek? Böyle bir
örnek var mı?
•••
AB yolculuğunda zor ve çetin bir vi-
raja yaklaşıyoruz. Bakalım süreç ne-
ler gösterecek?