15 Kasım 2024 Cuma English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
SAYFA CUMHURİYET 28 AĞUSTOS 2005 PAZAR OLAYLAR VE GORUŞLER EVET / HAYIR OKTAY AKBAL Bir Ana,Bir Kn &« Upuzun bir mantosu var. Yerteri süpürüyor nerdeyse. Geniş mi geniş bir başörtü. Saçı- nın tek birteli görünmüyor. Manto da, başör- tüsü de kül rengi. Ayağında altı düz eski pa- buçlar. On ikı-on üç yaşlannda olmalı. Ürkek, korkak, yılgın, brtkin... Bu dünyadan değil gi- bi bir hali var! Gözlerini kaçırıyor birinin bak- tığını görünce. Açık mavi renkte gözlen... Hep önüne bakıyor. Elinde bir file. Içinde bir şey- ler var. Annesi oturuyordu, o ayaktaydı. Son- ra karşımda bir yer açıldı, geldi ilişti. Her an ayağa fırlayıp kaçmaya hazır... Kazliçeşme'den binmiş olmalılar. Kente gi- diyorlar. Günlerden pazar. Bir konukluğa... Belki de çalışmaya... Ana-kız birtikte, bir zen- gin evini silecekJer, süpürecekler, temizleye- cekler. Pencereden denıze bakıyor şimdi: Kı- yıda gezınenler var, kahvelerde oturanlar, ta- şıtlarda geçenler... Mayısta bir yaz günü. Is- terdi o da tek başına ya da yaşıtlanyla gezip koşmayı... Okul ödevlerinden söz etmeyi, bir erkek arkadaşjn ardı ara gelip gelmedığine bak- mayı... Oysa o bu dünyantn insanı değıl, ya- şının çocuğu değil. O yoksul, o karanlıkta bı- rakılmış, o kendi yazgısına katlanmayı daha doğuştan benimsemiş, kendisi için başka bir yol olamayacağına inanmış biri... Okuma yazma bilir mi, öğrenmiş mi, ilko- kulu bitjrmiş mi? Bitirmişse daha ilerisini oku- mak istemez mi? Neden on iki yaşında yaş- lı kadınlara dönmüş? Neden bu başörtüsü, bu uzun manto, bu soluk renk; bu sevinç- ten, mutluluktan, yaşam giizelliklerinden uzak kalış? Dalıpgittim. Hepböyleoluyor. Biryüzeba- kınca onun on yıl, yirmi-otuz yıl sonrasını gö- rüyorum. Bir çekirdektir küçük çocuk yüzle- ri. Gelecekteki kışilığinin özü, anlamı vardırbu çocuk yüzlerinde. llgıleri yoktur ya çocukluk- la, kısa zamanda çok şey görmüşlüğün, çok şey duymuşluğun, yaşamışlığın ızleri okunur açık açık! Nerde kalmış çocukluğun tazeliği, yeniliğı, bflinmezliği!.. Yannlangözlerönünde- dir bu çocuklann, yannkı yaşamlan, yannki ki- şilikleri, bugünkünden farksız, belki daha da beterçocukluklan... Bu yerlen süpüren man- tolar, bu tek saç telini açıkta bırakmayan ba- şörtüler, bu dünyaya küskün bakışlar, hepsi bu gerçeği belirler. Bu kızçocuklaryaşamı bil- mezler, oğrenemeyecekler, yaşam derken yal- nız karanlık duygulan olacak, korkulan, acı- lan... Ne sevinç, ne mutluluk, ne de gerçek bir gülüş, çevrelerine aydınlık bir bakış... Biliyor mu dersiniz anayasadaki kadın hak- lannı? Erkekle eşit olduğunu? Dünya nimet- lerinden tatmak hakkını kullanması gerektiği- ni? Çalışmak, sevmek, öğrenmek, aydınlan- makgibi inşanca koşullardan yararlanması ge- rektiğini? Özgül Ertem'in 'Yüzyılımızda Ka- dın ve Kadınlanmız' başlıklı ilginç kitabını oku- yorum. Türkıye'de kadınlanmızın yüzde altmı- şından çoğu okumasız yazmasız. "Günlük yaşamdaki Türk kadını yüzde altmışın oku- ma yazma bilmediği bir ortamda, nelerin sa- hibi olduğunu, yasalann ona tanıdığı haklan bile öğrenemeden ömrünü tûketmektedir..." diyor, şu sonuca vanyor "Cumhuriyet Yasa- lan veAtatürk Devrimleri kadın açısından in- celendikçe kâğıt üstünde sonuçinanılmaya- cak gibidir. Çünkü gerçekte Türk kadını, ki- şinin sahip olabileceği ekonomik, siyasal ve dnsel açılardan özgürdeğildir, haklann da ger- çek sahibi değildir." Başımı kitaptan kaldınyorum. Uzatsam şu kitabı, oku desem, belki okuması vardır, okur mu, bir şey anlar mı, ne düşünür? Ya anne- si? Ya yanındakiler? Şu yorgun erkekler? Sa- kallılar sakalsızlar, bıyıklılar bıyıksızlar, genç- ler yaşlılar... Yasalar, haklar, ödevler kâğıt üs- tünde kaldıkça, yaşama girmedikçe "gerçek" olabilir mi? Şimdi on ıki yaşındaki, şu upuzun mantolu, başörtülü, dünyadan bezmiş, bık- kın, üzgün yoksul kızla annesi ıçın ne anlam taşır bu kitap, bu kitapta yazılanlar? Işte yüz- de altmış, belki de yetmışten bırkaçı, bu in- sanlarl. "Alt sınıfın kadını" denilen bu kadınlar, bu kızlar, bu zamanından önce yaşlanmış ço- cuklar!.. DaJıyorum yine krtaba: "Kısaca altsı- nıfın kadını Türkiye'de para karşılığı satın alı- nan, ömürboyu çalışan, hiçbir ekonomik ve sosyal güvencesi olmayan, yasalann onlara tanıdığı haklan ve özgühükleh bilemeden ömrünü tüketen kadınlardır. Türk kadın nü- fusununyüzdealtmış ikisidebu kesimdeya- şamaktadır." Kalabalıkta iniyoruz kente. Annesinin kolu- na yapışmış koşuyor. İkisi de hızlı hızlı gıdi- yorlar bir yerlere. Yazgılannın götürdüğü bir yaşama, birtoplama, birsonuca... Buncaya- salara, anayasaya, devrimlenmıze, iyi niyetli davramşlanmıza, söylevlerimize, yazılarımı- za, kitaplanmıza, özgüriük, hukuk savlanmı- za aldınş bile etmeden, böyle bir şeyler ola- bileceğını akıllanna bile getirmeden... "Karşı Kıyılar" adlı kitaptan (1979). fi'/T Büyük Taarruz Hedef, ideoloji formımda belirir ve hedefin stratejinin en önemli unsuru olmasının yanında hedefte ısrarcı olmak da binlerce yıllık tarih süzgecinden günümüze kalmış bir gerçekJiktir. Vedİİ BtLGET Emekli Amiral G eneral Fahri Belen "Başkumandan Meydan Muharebe- si'ni yalnız Adate- pe'de cereyan eden hareketkrden ibaret sayanlar için ahnan sonuç pek parlak değildir. Fakat, Baş- kumandan Meydan Muharebe- siyalnız Adatepe'deki taktik ha- reket değil, kuvveüeri kat'i neti- cede yerinde toplayan, süvariyi de gerilere saldırtan pariak bir stratejik harekettir'' der. Bu saptama, aynı zamanda, Osmanlı 'dan miras alınıp bugün de süregelen dar bir anlayışın, herhangi bir olayı yalnızca tak- tik bir uygulama açısından ele alıp bütünü, genel stratejiyi yok sayan mantığın da saptamşıdır. Stratejiyi beffi bir anıaca ulaş- nıak için kullanılan yollar diye tanımladığımız gibi, amaç ve araçlar arasında dofru denge kurma sanatı olarak da vurgu- lamak gerekir. Denge kavramı zaman içersinde mekânın koşul- lanna görece kalabilir ve bu yö- nüyle doğru düşünme ve doğ- ru pratik anlayışa da değişim- lere uyma zorunluluğunu geti- rir. Böyle olunca, taktiklerin sü- rekli değişken bir oluşumunu gerekli kılar. Hedef, stratejik düşüncenin pragmatik ve ampirik yönüne oranla stratejinin temel kavramı- dır. Stratejide hedef (koşula gö- re amaç) olmazsa, stratejiden söz etmenin gereği de yoktur. Öte yandan hedef, strateji için ge- tirilen bir şey olarak göriilemez. Tam tersıne, hedef oluşturan CARREFOUR'DA HAVADAN WORLDPUAN! 100 YTL ALIŞVERİŞE, stratejiler kadar ele alınması ge- rekli bir ana unsurdur ve bura- da hedef ile amaç arasında stra- tejik yaklaşıma ilişkin kesin bir aynm koymak gerekJidir. Çün- kü strateji, pragmatik ve ampi- riktir; koşullara göre biçimlenir ve hedefe göre değişime uğra- dığı gibi birçok kez de araç olan hedeflerin stratejik koşullara gö- re değişimi olanakJıdır. Bu ölçü içinde amaç ve hedefbirbirinden farklıdrr. Hedef, ideoloji formunda be- lirir ve hedefin stratejinin en önemli unsuru olmasının ya- nında hedefte ısrarcı olmak da binlerce yıllık tarih süzgecinden günümüze kalmış bir gerçek- liktir. Her amacın bir üst duruma oranla hedef oluşu ile birlikte, her amaç bir üst duruma ilişkin araç- rır. Esasa uygun oldugu sürece her araç stratejiyi değiştirip be- lirleyebilir. Bundan dolayıdır ki Clausavitz "En yüksek strateji araçlann stratejisidir" der. Nasıl ki 1922 Ağustosu'nun son günlerindeki -Türkiye'nin yazgısını belirleyecek- Başku- mandan Meydan Muharebesi'ni yalnızca bir yönüyle ele alıp ora- da takılarak eleştirenler varsa, son günlerde de Türkiye'nin ge- lecekteki konumunu belirleyecek Avrupa Birliği, Kıbns, Kuzey Irak, petrol ve su sorunlan vb. konularda olguları salt bir açı- dan inceleyip orada takılıp ka- lanlardan geçilmiyor. Ülkemiz, kendi yazgısını belirlemek ve Atatürk'ün siyasal, ekonomik, DEGERINDE VVORLDPUAN HED Kampanya 18.09-2005 tanhine kadar geceriidir Tek seferde yapacağımz her 100 VTL alışverişe 10 YTL değerinde 2000 VVorMpuan hedîye edilecektir. Kampanya süresince her müsteri en fazl» 30 YTL değefinde 6000 VVoridpuan odul kazanabıiir. Kampanya, Attınor ve elektronik reyonlartnda, Tekel ûrünlerinde ve VVorldpuan kullanılarak yapılan ahşverişlerde geçerli değildir. Caurrefour "Evdeki hesaba uyar" wor/d toplumsal, hukuksal, eğitsel ve kültürel de\Tİmlerini yaşamak bilincinden kopanlmaya çalışı- lıyor. Üstelik bunlan yapanlann çok önemli bir bölümü, sözde Atatürkçülük adına bu yola gir- miş görünüyorlar. General Fah- ri Belen'in işaret ettiği kişiler de aslında Başkumandan Mey- dan Muharebesi'ni eliştirirken, Atatürk'ün ardındaymış gibi gö- rünüp onu tasfiye etmenin yol- larını arıyorlardı. Bugün Ata- türkçülük ardına saklanıp onun ilke ve devrimlerini yok etmek isteyenlerin kullandıklan yön- tem de aynen budur. Oysa, ülkemizde çok uzun za- mandır bir ayraca (paranteze) sıJaşnnlmış olan Atatürk devrim- ciliğini toplumun varsıllık, çağ- daş uygarlık, özgürlük ve atılım istemi doğrultusunda yeniden geçerli kılacak bir "Meydan Mu- harebesi" \ erme gücümüz her zamankinden daha da yetkindir. Bu anlayışla, salt dinsel değil Atatürk'ü kullanma yobazlığı karşısında da bu ülkenin en güç- lü dayanağının TSK olduğuna ilişkin sarsılmaz inancunı yine- lerim. • • • "Büyük Taarruz'da 57'nci Tümen'e hedefolarak bir yıldan beri düşman tarafından çok ku\A etli olarak tahkim edilmiş olan Kızıitaş, Çiğiltepe ve Kız- lar Yaylası gibi birbirinden sarp üç bölge verilmiştL 57. Tümen yaptığı taarruzla Uk hedef olan Kızıltaş'ı ele geçirmesine rağ- men, düşman taranndan çok iyi savunulan Çiğiltepe'yi bir rürlü zaptedememişti. Tümen Komutanı Albay Reşat en ileri hatlardaki eıieıie birlikte düş- mana karşı çarpışarak erlerin moralini düzeltiyor, fakat tü- menin taarruz temposu gittik- çe yavaşüyordu. Biraz sonra telefonla Başkomutan Atatürk'ün emri gelmişti. Emirde 'Reşat Bey, tümeninızin hareketi yavaşladı. Bü- tün cephe durumuna te- sir ediyorsunuz' denili- >t)rdu. Bunun üzerine ve- rilen zayiauara bakümak- sızuı tümence taarruz de- falarca tekrarlandı. Al- bay Reşat son taarruz- dan evvel enıir subayı ile; 'Paşa'ya söyleyiniz. Çi- ğiltepe yanm saate ka- dar alınacaktır, müsterih olsunlar" haberini gön- derdi. Muharebe tekrar şiddetkndi Düşman kar- şı taarruzlaıia bu taar- ruzu da sonuçsuz bırak- tı. Yarun saat olduğu hal- de Çiğiltepe hâlâ ele geçi- rilmemişti. Bunun üzerine Albay Reşat bir kâğıda bir şey- ler yazarak emir subayı- na verdi. Bu vedaname- de;' Verdiğim sözü yeri- ne getiremedim, artık ya- şayamam' keBmeleriya- zıtaydı. Albay Reşat he- men oracıkta tabancası\- la havatma son \ermişti. Komutanlann bu te- penin almamayışmdan dolayı vitirdikJerini işi- ten tümen personefi, duy- duğu acıyla coştu ve he- yecanlandı. Albay Re- şat'uı ölümünden yanm saat sonre Çiğiltepe ele geçirildi. \erilen söz ye- rine getirilmiş, başarı sağlanmış, ama verilen sürede olmadıgmdan as- keri onur ağır basmış, Alba\ r Reşatzaferi göre- memişti.'' Büyük Türk ulusu Başkomutan Mustafa Kemal Afyonkarahisar, Dumlupınar Büyük Meydan Muhabere- si'nde, zalim ve mağrur emperyalist destekli bir ordunun asıl muharebe birliklerini kesin bir bi- çimde imha etmiştir. Yur- dumuzu, tam bağımsız- lığrmızı ve Türk ulusu- nun yüksek onurunu ay yıldızlı bayrağunızın al- tmda yaşatanlar 57'nci Tümen Komutanı Albay Reşat, Çiğiltepe'lerle bu kahraman erlerimiz ve komutanlanmızdan olu- şan Mustafa Kemal'in Gençliğe Hitabesi'nde- ki genç Mustafa Kemal Ordulandır. Emperyalist destekli düşmanlanmıza karşı ka- zanılan 30 Ağustos utku- muz kutlu olsun. Zafer Haftası Etkinlikleri ADD ÖTLERİ \T CUMOK'LARA DU\TJRULliR Zafer Haftası nedeniyle düzenlenen etkinliklere katılımınızı bekler, zafer coşkunuzu içtenlikle paylaşmak isteriz. Zafer Haftası Etkinb'k Progranu 1.27 Ağustos Cmnartesi Kilimlı Standı, Cumhunyet Meydanı, saat-17.00-20.00. 2.28 Afiütos Pazar Kozlu Standı Kozlu Beledıye Durağı yanı saat- P.OO - 20.00. 3.29 Ağustos Pazartesi Zonguldak Standı, Vergi Daıresı ÖDÜ saat: 11.00 -19.00. 30 Ağustos Sah toplu basın açıklaması, Madenci Anıü, saat: 16.00 Panel, Sendika Salonu, saaf 16.30 -19.00. Konu: AB - ,\BD - Ortadoğu - Tûrkiye ve Istekler. Panelıst: Doç. Dr. Yaşar Hacısalihoğlu. TlfM HALKEVOZ DAVTTLİDİR Atarürkçü Düşûnce Deroeği Zonguldak Şb. Adına: Başkan Erol SAR1AL ÇACIN MOTEL felsefe devam ediyor.. en temiz denizi, her öğün balığı, kaiabafıklardan ve kabalıklardan uzak sessiz tatili özlediyseniz... 1 kişi TR 45 YTL ASSOS Bektaş Köyü Sivrice mevkii Tel: (0 286) 723 44 60 / (0 286) 723 44 61 HOTEL MAVI DENIZ TÜRKİYENİN CENNET KÖŞESİ, MAVI BAYRAK ODÜLLU, MARMARİS TURMNÇ KOYUNDA DENIZE SIFIR, YÜZME HAVUZU, HAVUZ BAR,SNACK BAR, SABAH,A«ŞAM ZENGIN AÇIK BÜFE ODALARDA; MÜSTAKIL ELEKTRIKLI ŞOFBEN, KLİMA, MÜZİK, TELEFON,TV,ŞAÇ KURUTMA. AYNI OOAOA ÜÇÜNCÜ KİŞt <yo50 İNDİRİMLİ 2 Kişilik Odada Gecelik Kişi Başı Yanm Pansiyon Temmuz-Ağustos Eylül Ekim Bungalov 50.00 YTl+KDV 40.00 YTl+ICDV 30.00 m + K D V Otel O«l«sı 70.OO rTL+KDV 55.00 VU+KDV 40.00 YTl+KDV KAMPANYA (15 A^uuto» • Sl Eklm) 7Om kal SO«M Öda REZERVASYON TEL 0 252 4767190-91 www fiotelmavideniz.com FAX 0 252 4767007 mfo®hotelmavıdenız.com y -. K İ T A P L A R I ATATÜRK BİR GÜN GELECEK Oktay Akbal "Alatüı-k uzaklarda ğ Geçmişe karışmış degildır. Bızimle beraberdir. Ilerıcı kuşaklann yanındanır. Tûrkiye'yi aydınhga götüren yolun öncûsüdür Atatürk'û anlamalıyız, duymalıyız, tanıtnalıyız. Onun zamanı aşan gücünden yararlantrtahyız. Toplumumu/da bırdenbire çoğalan bağna? kafalara, çtkarcıiard, herşeyı özel yararlan için harcayan çirkin politikacılara karşı en büyük güvencemız, en üst gücümüz O'dur, Atatürk'tür. KLemalist devrımın ilkelendir." **Evet hangı yiUIe çıkacaksıniA çıkacagı/ Amtkabır'de Alaturkıin yanma? Nasıl yüröyecekler o Aslanlı Yolu? Hangı rçteniıkle, hangi yyrekle, hangi ınançla. hangı bağlıhkla'7 Ellen nasıl varacak Atatürk sözcüğünü yazıııaya. dıllcn nası] \aracak söylemeye?" CUMHURtYET'tN BİREYİ OLMAK Türkan Saylan Benım ömrüm, !af üretmek, birilennı kaıalamak yerine, üikeye yararh işler üretmekle geçtı. Kendim için kunseden hiçbir şey beklemedim. Mustafa Kemal Acoüık'ün bıze sundugu bu güzcl üikeye ve olagan&aü râigötüsüyle kurduğu laık düzene, bihnçli bır yurttasın sorumluluğuyla ve tutkuhı bır çahşmayia katkıda buhmmanm. O'na o!an boreumuzu Sdemedeenuygun yol oldugu gfitüş ve mancmds^ım- Bu iKun soiuklu yolda birtikte yürüdügüıınüz pek çok yu dostla çabatannuzı artan bir ıvmeyle sürdürûyoruz. Ku /urtsever Luşkusuz zaman içinde ayn düştügümü? msanlar da oluyor. olmalıdır da; çunku biz bir a^ırct-tanJcat âîıtcmndc dcgilız! Her hareket kendi karşıîını da dogurur, çogu zamanda kendî içinden! Ne yapalım doga yasası bu, yeter kı her şey uygarca^ insana ve çozüme yönclik oisun! Türkan SAYLAN At«rk« . lüıkocojı CaJ Ha 39/41 Cajfalojlu-tnANIUi Tel 0212 514 01 U Jubt Istillol Cod Zombok Sok. 4/1 Toksim-İSTAHBUL - Tt) - 0212 2S2 38 8) M o n Mshırk Sdrsn Ko. i 25 Kat: 4 l<*anl*la. UtUU - M . 0312 411 50 20
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle