23 Aralık 2024 Pazartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
SAYFA CUMHURİYET 28 AĞUSTOS 2005 PAZAR 14 kultur(g cumhuriyet.com.tr Glenn Gould, müzikte annmışlık ve durulanmışlık üzerine... üyüleyiciveyaraticıERHAN KARAESMEN aenn Gould (1932-1982) son dö- nemlerin dünya müziğındeki en önem- li kişılennden biri olarak bilinir. Büyü- leyicılik, kestirilememezlik, hiç kim- seye benzemezlik gıbi seyrek rastla- nan özelliklerin yoğun bir komşuluk içinde buluşması, Glenn Gould olayı- run kaynağını yaratmıştır. Gouldyaşa- dığında bir efsaneydi. Büyük ve deği- şik bir pıyarustti. Fantastik bir müzis- yendı. Dolayısıyla hiç kimseye benze- miyordu. Kİşisel yaşamındaki, bazen kapris düzeyine varan aşın tutkusal davranışların önceden kestirilmesi ola- naksızdı. Hakkında çok şey konuşul- du ve yazıldı. Yaşadığı kısa dönemin dedikodusu da eksik olmayan sanat- sal bilgi iletişim dünyasında müstesna bir yer kapladı. Ölümünden sonra ça- buk unufulacağını düşünenlere karşın Gould efsanesı büyüdü. Çağdaş sanat alanında, Gould'unkı kadar alabildi- gine özel ve büyük bir yere sahıp baş- ka bir yaratıcı bulunduğu tartışmalı- dır. Günümüzde, sadece kendi ülkesi Kanada'da değil, tüm dünyada idolleş- tirilmenin ötesinde neredeyse tannsal- laşünlma rüzgârlanna fora açmış bir gi- zemli yelkenlinın ufuklarda dolaşan siluetini andırmaktadır. Aşırı sadeliğln ürünü Gould ölümünden önce ve sonra, on sekizi kitap boyutunda olmak üzere, bınlerce ya- yının konusunu oluşturmuştu. Gould üzenne önceden de çeşitli yayınlar yapmış bulunan ye- ni kıtanın Pasifik sahilleri uzmanlanndan Ke- vin Bazzana geçen aylarda bu literatüre bir on dokuzuncu kitapla katkıda bulundu. Yaz oku- malan arasında geniş yer verdiğim bu yapıt, hem bilimsel özellikler taşıyan hem de betim- leyici konuşkarüığı bulunan zevkli ve başanlı bir metin. 600 sayfahk ürkütücü hacmine karşüık içine girince insanı keyifle kilitleyen çekici bir okuma idmanı. Müziksel yaratıcılığın tartışılmasında temel kavramlar değeri taşıyan anlaştırma ya da du- rulanmışlık gibi işin felsefesine de değinik ko- nular üzerinde insanın yeniden düşünmesine yol açıyor. Bazzana'nın değerlendırmeleri, tü- münü kabullenmış olmasam bile, bu konularda kafamda değişik esintıler yarattı. Bunlan, taze haliyle, Cumhuriyet okurlarıyla paylaşmayı de- niyorum. Rahat fiziki konfor sunan Kanada taşrayaşa- mından ve o çevredeki doğadan hiç bıkmadan O,lümünden sonra çabuk unutulacağını düşünenlere karşın Glenn Gould efsanesi büyüdü. Çağdaş sanat alanında, Gould 'unki kadar alabildiğine özel ve büyük bir yere sahip başka bir yaratıcı bulunduğu tartışmalıdır. Günümüzde, sadece kendi ülkesi Kanada da değil, tüm dünyada idolleştirilmenin ötesinde neredeyse tanrısallaştırılma rüzgârlanna fora açmış bir gizemli yelkenlinin ufuklarda dolaşan siluetini andırmaktadır. culuk' denen o sihirli sanatsal yaratı ışleminde, bestecinin orijinal düzen- lemesını tamamlayıcı bir ortaya dö- külüş gerektığinı düşünmekteydı. Mü- zığın kaynaksal saflığını ve el değme- mişhğınin bestecinin beyinsel süzge- cinden geçü'kten sonra yorumcunun bileklennde. parmaklannda. cığerle- rinde ve hançeresınde özüne sadık ka- larak zengınleştirilmesı gerektiğinı ile- ri sürerdi. Efsanevi bir yabanıl 4 zevk alması, Gould'un hayat felsefesındeki aşı- n sadeliğın bir ürünüydü. Hem insan hem de sa- natçı olarak yalnız ve rahat kalma arayışıyla da beslenmişti. Hayatının sonuna doğru anlartıklannda ve yazdıklannda 'yahuzlık'ın ne denh yaratıcılık mo- tıvasyonu olduğunu çeşitli kerelerbelirtmişti. Sa- de ve yalnız bir dâhinin müziğin köküne ınme. orada her şeyin ötesinde anlığı ve dokunulma- mışlığı arama tutkusuna kapılması herhalde ka- çımlmazdı. Yalnızlık ile ilgili düşünceleri ve ta- vırlan, 'vodvil oyunculuğu'na benzettığı kon- sertist kariyerini ani bir kararla çok erken bıra- kışı, dinleyicileri ve izleyicileriyle olan iletişı- mini sadece plak kayıtlan, radyo-TV söyleşile- ri ve dinletileriyle sürdürüşü, ona, 'değişik sa- natçı' yakıştırmasının ötesinde bıraz da yaba- nılhk yabansılık ünü getirmıştı. (Bazzana'nın sö- zü edilen yapıtı da Shakespeare'ın bir dizesin- den alıntıyla 'harikalaryaratan yabanıl' gibiler- den tercüme edilebilecek bir alt başlık taşımak- tadır.) Gould benzersiz piyanistliğinin yanı sıra çok üst entelektüel düzeyde bir müzik araştırmacı- lığı, sanat yazarlığı, radyo ve televizyon prog- ramlan yapımcılığı ve sinema müziği düzenle- yiciliği gibı pek çok alanda at koşturmuştu. Müzlğln ruhuna uygun Müziğin, doğada sadece düzensiz gürültüler bıçiminde mevcut olan bir nesnelerden hare- ketle, en el değmemiş, en saf ve çok etkileyıcı biranlatım dilıne sahip olduğunu düşünürdü. Ona göre, müzik sıfırdan yaratılmış bir karşılıklı et- kileşim aracıydı; gönülden gönüle kurulan en kısa mesafelı bağlantı idi. Birtabağın ıçine kon- muş bir küçük uranyum parçasının göz kamaş- tıncılığıyla ve etki yayma gücüyle karşılaştın- labilecek bir gızil kudrete sahiptı. 0nun en saf halinde tutulması müziğin ruhuna en uygun dav - ranış olarak müzik dünyası insanlannın göre\iy- di. Burada beste ve yorum gibı iç ıçe geçmiş ve başka sanat dallannda benzeri pek bulunmayan bir anlatım çapraşıklığından söz etmek gerekı- yor. Müzik üzerinde derirdemesine düşünen pek çok uzmanın da katıldığı gibi, Gould 'yorum- Bu anlamda, anndınlmışlığın koyu bir yandaşıydı. Geçen yüzyılın ku\"vet- li ız bırakmış plak kayıtlan ve konser seslendırmelen arasında Gould'un çal- dığı Bach'ın o ölümsüz 'GoldbergVa- riyasyonlan'mn çok özel biryeri oldu- ğu bilinegehr. (Bir koca Richter'in, tarihi 1966 Moskova konsennde Go- uld'un Goldberg'leri henüz bitmeden, yakın çevresine heyecandan kendınden geçmiş bıçımde 'YaBach'moğhıolma- lı ya da Tann'nın' şeklınde son dere- ce övücü değerlendirmeleryaptığı, ef- sanevi bir öykü olarak anlatılagelir.) Gould 1950'lerde yaptığı ilkuzun- çalannın çeyrek yüzyıl sonrasında, ölümünden az önce yeni gehştınlen di- jital kayıt yöntemiyle Goldberg Vari- yasyonlan'ndan bir CD seslendirme- sıne gınşir. Uzun zamandır dinleme- diği kendi eski plağını ortaya çıkanp dinleme gereği duyar "GençBk aşkryla olacak. çok faz- la piyanist gibi çalnuşım. Bach müzjğinin. o en katıksı/haliyieenstrümanı hissetmeyeve hisset- tirmeye hiç ihtiyacı \ok. Bu yeni plağımda gafi- ba Bach'ın buyurduğu ve beklediği o saflığa da- ha çok yaklaştınT değerlendırmesı yaptığı bi- lınır. Bir yorumcunun, müziğin antılmışlığına ve durulanmışlığına kendi elıyle bile olsa bir kü- çük leke sürülmesıne tahammül edemeyışi. müt- hiş yüce bir olaydır. Gould, bu haliyle hankalar yaratan efsanevi bir yabanıldır. Katıksızhğa ve annmışlığa olan saygısı, onu her bestecinin her müziğıne değil de sadece özel olarak seçtiğı bazı müzıklere doğru yöneltmış- ti. Bu arada, cazın 20. yüzyıl başındakı en el değ- memiş halinı de çok sevdiğı ve bazı kayıt çalış- malanndakı dmlenme aralannda caz çaldığı bı- linirdı. Tuna ÖteneTın bu yakınlarda satışa su- nulan o nefıs "How Much Do You Like Me?" adını taşıyan cazdakı anndınlmışlığın başanlı bir simgesel örneğıni oluşturan plağını Bazza- na'nın kıtabını okurken zaman zaman dınle- dım. Bir son söz olarak el dokunulmamış cazın amatörlerine bu albümü ku\"vetle salık veririm. ddesifotoğraflarla renkleniyor Izzet Keribar'ın sergideki yapıtı. Kültür Senisi - Türkiye'nin usta fotoğTafçılannın bi- rer fotoğrafla katıldıklan karma sergi, İstiklal Cadde- si'nin mağazalannın vıtrinlerinde açılıyor. 1 - 20 Eylül tarihleri arasında görülebilecek bu özel sergi, Fotoğrafder- gisinin 10. yılı etkinlikleri kapsamında açılıyor. Sergiyle ilgili olarak Fotoğraf dergısi yöneticisi Şerif AntepB şunlan söyledi: u 10 yıldır fotoğraf adına yaptığı- nuz yayıncılık hiznıetinin yanı sıra düzenlediğimiz yanş- ma, paneL, sergi gibi etkinlikJerin arasına bir de sergi ek- lemek istcdik. Anıacımız, fotoğrafin daha genişçevrelerce taıunıp be- nimsenmesini ve hayatlannda hiç fotoğraf sergisi görme- miş olanlan bu sergide gezdirmek ve fotoğraf sevgisini tattırmak. Baştan sona sergi alanı hatine dönüşen cadde- de dolaşırken vitrinlere bakanlar karşdaşacaklan fotoğ- raflan ze\ kle, keyifle izle> eceklerf Sergiye: Ara Güler, Ah Borovat Aü İhsan Gökçen. Coş- kun Aral. Çerkes Karadağ, Gültekin Çizgen, Güler Er- tan. İbrahim Zaman. İzzet Keribar. Lütfii Özgünay dın, Mehmet Günyeli. Merih .\kogul. Murat Germen. Süha Derbent \e Sabit Kalfagil gibı çok sayıda fotoğraf sa- natçısı katılacak. Betty Blue / 37, 2 Le matin (Betty Blue 37.2Sabah) Yön: Je- an Jacques Beineix Oyn: Jean Hughes Anglade, Beatrice Dalle, Consuelo de Havilland 1986renk- h, 178 dakıka Colum- bia Pıctures- Sony. Philippe Dijan'ın ro- manından aktanlan ça- lışma. sayfi- yede günde- lık ışlere gi- derek \,aşa- mını kaza- nan Zorg' la seksi gar- son kız Betty'nin sınır tanı- maz, çılgın aşk öykü- sü. Önce- leri tensel çekıcilikle bır- birlerine kenetlenmış çift, daha sonra Zorg'un sak- lı kalmış yazarlık eğilımı- nin ortaya çıkmasıyla çok başka bir boyut kazanır. Haksızhğa hiç dayana- mayan, beklenmedık aşı- n tepkiler gösteren Betty, yaşadığını duyumsamak için yazmaya gırışen Zorg"un ilk romanmı ya- yınevlerine yollar. Retyanı- tı geldik- çe Betty umudunu yitirir. ha- mile ol- madığını anlayınca da sınır krizi geçı- rip yaşarrun gerçekle- nnden ıyıce kopar. Vah- şi bir kısrak gibı olan, duraganlığa hiç dayana- mayan Betty gün geçtik- çe canlıhğını yitirmeye başlar. Genç kadının has- talığı ılerlemekte. bilin- cını ya\aş yavaş kaybet- mektedir. Bu amansız çıkmaz karşısında Zorg ne yapacağını bılemez durumdadır. Sınemalar- da göstenm kopyasından farklı olan. Yönetmenin Kurgusu imzasını taşı- yan 178 dakikalık bu Özel Versiyon, izleyicıyı sıradışı iki sev gilinin öz- gün dünyasına taşıyan çarpıcı bir dram. Exorcist: The Be- ginning (Şeytan: Baş- langıç) Yön: Renny Haflin Oyn: Stellan Skarsgaard, Izabella Scorupco, James D'Arcy 2004. renklı, 109 dakıka Fılm Pop- Palermo. Tüm zamanlann en iyi korku fılmi diye nıtele- nen. William Peter Blatty'nin romanın- dan VVilli- am Fried- kin'in çek- tıği "The Exoreist" in (1973), se- naryosunu VYiÜiam VVısher'la Caleb Carr'ın yaz- dığı tersine de\am fılminde, peder Lankester Merrin' in 2. Dünya Savaşf nda yaşa- dığı trajediden ötürü Tan- n inancını yitinp rahip- liği bırakması anlatılıyor. 1949'da bir koleksiyon- cunun önerisiyle Kenya' ya giden arkeolog-eski rahip Merrin. çölün orta- sında Hıristiyanlığın va- roluşundan binlerce yıl önceinşaedil- miş bir Bi- zans kilise- sinde ilk kez Şeytan'la karşılaşır. Böylece Merrin'in yıtırdıği ınancmıye- nıden kaza- narak Şey- tan "a karşı amansız sa- vaşımı et- kıleyici bir görsellik ve set tasanm- larıyla karşımızda. Ür- kütücü çalışmanın Özel Bölümler'inde yaratıcı ekip filmden söz ediyor. fragman, karakterlerin yonımu, set görüntüleri, çalışma ortamı, yönet- menin çalışma biçemi, özgün 'Exorcist\ oyuncu- lann özelliklerı, özel bir tarz yaratmak var. Özgün filmdekı çok sayıda gize- mi bitıştiren korku fil- minde Vittorio Storaro' nun görüntü bürünlüğü, Stefano Ortolaninin set tasanmlan çok başanlı. Orhan Pamuk Berlin'de • Kültür Senisi - Almanya'da Berliner Festspıele Kültür ve Sanat Evı tarafından düzenlenecek olan 'Berliner Lektionen" ısimli konferansta yazar Orhan Pamuk, konuşma yapacak. Berliner Festspiele Kültür ve Sanat Evi'nin yaptığı açıklamada. etkinliğe 2005-2006 döneminde toplam 6 konuğun davet edildıği ve bunlardan binnin Orhan Pamuk olduğu kaydedıldi. Orhan Pamuk, konuşmasını 2 Şubat 2006 tanhınde yapacak. KORSAN YAYINCILIĞIÖNLEMEK İÇÎN ÇIKARILAN YAS A SONUÇ VERMEDİ Yasal satışlar korsan satışların gerisinde kaldı Kültür Senisi - NTV - MSNBC'nin haberine göre; korsan yayıncılıkla mücadele amacıyla çıkanlan yasa- nın sonucu şaşırtıcı. 2004 yılının Mart ayında çıkan ve ciddi yaptınmlar uygulayan yasaya rağmen korsan CD satışlan ilk kez yasal CD satışlannı yüzde 50 geçti. Korsan yayıncıhğm tüm dünyada her geçen gün art- ması müzik endüstrisi içinbüyük tehdit oluşturuyor. Sony B Türkiye Genel Müdürü ŞemsettinGöktaş, yasanın çık- masından sonra ilk defa korsan ürün sayısının bandrol- lü ürünleri geçtiğini söyledi. DoğanMüzik Company Ge- nel Koordinatörü Ercan Saat- çi de, "Bu yıhn ilk 6 ayında gördügüm.geçen vıhn ilk 6 a\ı- na göre yüzde 200 bir sapma var. Yani inanümaz. Geçen >T1 ilk 6 ay 20 tane albüm sattiy- sam. bu 6 ay hiç satmanuşım" diye konuştu. MÜY,\P'ın ya- yımladığı rakamlara göre 2004 ' yılının ilk 6 ayıyla 2005 yılının ilk 6 ayı arasındaband- rollü satışlarda yaklaşık 15 mılyon adetlik bir azalma göze çarpıyor. Sektör temsilcileri, bu düşüşün yapım- cılar açısından 6 ayda 75 ila 80 trilyonluk bir kayıp an- lamına geldiğini belirtıyor. Yasaya karşın korsan satışlann tüm hızılya sürmesi- ni yargılama sürecindeki sorunlarabağlayan Göktaş, "Son 12 ayda 600 küsur da\a açıldı. Fakat çok enteresan. 15 ayda bu davalardan sadece 2-3 tanesi cezayla sonuçlan- dı.Dolayısıylayargılamasürecinin çok uzunolnıası, kor- sanlara çok rahat at oynatma imkânı sağladT diye ko- • 2004 yılının Mart aymda çıkan ve ciddi yaptınmlar uygulayan yasaya rağmen korsan CD satışlan ilk kez yasal CD satışlannı yüzde 50 geçti. Yasanın maddeleri son derece ağır hükümler içerse de yasanın uygulanmasında ciddi problemler yaşanıyor. nuştu. Teknolojinin gelişmesi, CD'lenn kolaylıkla kop- yalanabilir hale gelmesiyle müzikte korsan patlaması yaşandığını belirten MUYAP Başkanı Bülent Forta. "Müziksektörü şu anda gerçektenyağmalanan bir sek- tör. Sonuç olarak bir endüstri olmaktan çıkmaya başlı- yor müzik. Çünkü bu ürünlerinyaratümasında çok bü- yük bir sermaye gücü var aynı zamanda. Şimdü siz eğer bunugerialamıyorsanız.gerialamadığuuzmüddetçede yapuncuığuı devam edebilme şansı ortadan kalkıyor" diye konuştu. Forta, "Yasa maddeleri son derece ağır yükümler içeriyor. 2 yıl, 4 yü hapLs. 50 milyardan 100 mih ara kadarpara cezala- n falan öngörülüyor. Ancak Türkiye'de hukuk çok ağır işti- yor. Şimdi bir korsan ürün sa- tanıyakahyvrsunuz, mahkeme- ye çüayor ve mahkeme yakla- şık 4 yü falan sürüyor. Bu 4 yıl- hk süre içerisinde bu şahıs yine aynı faah'yetini sürdür- meye de%-am ediyor. 22 kere falan korsan ürün satmak- tan yakalanan insanlar var. Bunlann davalan da halen sürmeyedevam ediyor.Dolayısıyiayasanınuygulanma- smda çok ciddi proHemkr var." dedı. Tüm dünyada korsana karşı önlemler alınmaya çah- şıldığını, internette yasal satış artellen oluştunılmaya çalışıldığını belirten Forta, Türkiye'de biraz bilinçlen- dirmeyle. biraz yasal tedbırlerin uygulanmasıyla soru- nun yeniden kontrol altına ahnabileceğı umudunu ta- şıdrklannı vurguladı. 2005 EN İYİ YABANCIFİLM OSCARr ADAYI TDNY TAKITANI CENNETİN MUZIGI bir KAY POLLAK fılmi Be>ogıu ALKAZAB 293 2J66 12 00 •'3 30 - 15 30 - 17 30 -19 30 2130 Kaaıkov HOLLYW0OD PARADISO 34« 20 99 1Î00-1330 1530 17 3C - ' 9 3 0 - 21 00 02 Eylül 2O05'DEN tTlBAREN Beyoğlu Aikazar Nışantaşı Moueplex Mecıdiyeköy Profiıo AFM. Ataköy Gallena Prestıge, Kadıköy Cıremaxx, Kadıköy Hollyvvood Paradıso Aitunızade Capıtol Ssectnjm 14 Ankara Kızılay Buyulufenef, Ankara Cınebonus Aroaoıum ve AnkafB Mışros AFM SINEMALARISDA _ |
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle