28 Mayıs 2024 Salı English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
27 TEMMUZ 2005 ÇARŞAMBA CUMHURİYET SAYFA OLAYLAR VE GORUŞLER AÇI MUMTAZ SOYSAL Ipak Çelişkileni BAŞKAN BUSH, "Kitle imha silahlan imal edip birftktiriyor" diyerek Saddam'ın Irak'ını istila edip işgali sürdürecek ve Avrupalı bir yığın devlet onu destekleyıp asker bile yollayacak; ama Batılı ka- mu:oyu, AB ve Birleşmiş Milletler biraz mırın kınn sonrası büyük bir yalana dayalı bu işe sessız ka- lacak. Türkiye, son aylarda ve gencecik subaylanyla er- lerinden her gün birkaç şehit vermeye başlayınca PKKsızmalarınakarşı sınırötesı operasyon düzen- lemeyi düşünmeye kalkınca dünya da ayağa kal- kacak ve hatta ülke içinden "Böyle bir şey yapar- sak hem Amerıkalılarla Avrupalıları, hem Iraklıla- n hem de bütün Araplan kızdınr ve üstelik tam so- nuç da alamayız" diye sesler çıkacak. Olacak ış mi? Hani laf gelimi söylenen "ölür müsün, öldürür müsün?" diye bir söz vardır, onun gibi bir şey. Ama bu çelişkiden de öteye ınsanı asıl çileden çıkaran, Irak ve Amerika canibinden ileri sü- rülrnüş gerekçelerdeki mantıksızlıktır. Kendisinin de Kürt olduğu anlaşılan şimdiki Irak Dışişleri Bakanı Hoşyar Zebari, "Merkezi hükü- metin ya da Kürt yerel yönetiminin denetiminde olm-ayan bölgeler var; oradakiler harekete geçer- Jerse Amehkalılarca durdurulup tutuklanırtar. Irak- lı olmayan silahlı grupları denetim altında tutmak ve komşu ülkelere yönelik etkinliklere kalkışma- larını önlemek konusunda Türkiye'ye söz verdik" diyor. Bu durumda sormaz mısınız, "Denetim altında tutamadığınız bölgeler Türkiye sınmnda olduğu- na göre sızma hareketlenni nasıl önleyeceksiniz?" diye? Zaten sormaya ne gerek var, olanlar mey- danda, sızmalar önlenmiyor. T ürkiye'nin sınır ötesi operasyona gırişmesinin "istenmeyen sonuçlara yol açabileceği" ko- nusunda Ankara'yı uyaran Amerikalıların söyle- dikleri ise daha da gülünç: "Artık Irak'ta seçimle işbaşına gelmiş egemen biryönetim var; onun ıra- desfni yok sayamazsınız" demekteler. Aslında "Biz izin vermeyiz" demenin bir başka çeşidi değil mi bu? "Egemen yönetim"'m ne ka- dar "egemen" olduğunu bilmezler mi? O zaman şu sonuca varmak gerekiyor: Türkiye sınınndaki PKK sızmalannın önlenmesi için Ame- rikalılann Bağdat hükümetıne ve bölgedeki Kürt yö- netimine söz geçiremeyeceği olasılık dışı oldugu- na göre olanlar ABD'nın göz yumuşuyla oluyor demektır. Tezkere olayının dolaylı cezalandınlışı mı? Birincı Körfez Savaşı sonrasında aıleleriyle bır- likte Pasifik Okyanusu'ndaki Guam Adası'na gö- türülüp on yıl süreyle "yan-Amenkalılaştınlmış" Kürtlerin oralardaki yönetimlerde egemen duruma getirilmiş olmasından kaynaklanan birdurum mu? Yoksa Türkiye'nin güneyinde bağımsız bir Kürt devletinin kuruluşuna PKK'yi de ortak kılmak gibi haince bir planın parçası mı? Cumhuriyetimizin Karşısındakiler... İSTANBUL 14. İCRA DAİRESİ'NDEN TAŞEVIRIN AÇIK AKTTIRMA ÎLANI Dos>a\o 2005 6548 Bir borçtan dolayı hacızlı \e aşağıda cıns, mıktar ve degerlerı yazılı mallar satışa çıkanlmış olup, Tîırıncı artırmanın 03.08. 2005 günü saat 12 40-12 50de tş Kulelen 4 Levent- tstanbul adresınde yapılacağı ve o gün kıymetlennın %60'ına ısteklı bulunmadığı tak- dırde 08.08.2005 gunü avnı ver ve saatte 2 amrmanın yapılarak satılacağı. şu kadar kı artırma bedelmın malın tahmın edılen değennın O o40'ını bulmasının \e satış ıste- yenın alacağına rüçhanı olan alacaklann toplamından faz- la olmasının ve bundan başka parava çevırme \e pavlann paylaştırma gıderlerını geçmesınin şan olduğu. mahcu- zun satış bedelı lizennden %1 oranında KDV'nın alıcıva aıt olacağı \e satış şartnamesının ıcra dos\asında göriile- bıleceğı, gıden venldığı takdırde şartnamenın bır ömeğı- nın ısteyene göndenlebıleceğı. fazla brlgı almak ıste>en- lerın yukarıda yazılı dosya numarasıyla daıremıze baş- vurmalan ılan olunur Takdir Edilen Değeri Lıra- 22 000.00 YTL Adedı: 1 Cınsı. nıtehğı \e önemlı ozellıklen 34 BV 0340 plaka- lı. 2005 model Fıat marka. çelık gnsı Punto. 1 3 M Jet tı- pı, hususı oto Ön sol çamurlukta hafif çızık, ön sol tam- ponda ezıklık. sol arka tampon çızık, ön cam çatlak. sag arka kapı hafıf çızık. Basın: 35653 Bütün dünya uluslan el ele, banş içinde, kardeşçe yaşayacaksa bunun yolu, karşılıklı saygı ve anlayışı yeşertmekten geçer. Açlığın, yoksulluğun, yolsuzluğun, her türlü kirlenmenin yaşandığı dünyamızda tüm uluslann, bu görüşü benimseyecek ve bunun evrensel banş için ne denli önemli olduğunu kavrayabilecek, art niyetsiz yöneticilere gereksinimi vardır. Prof. Dr. Cengiz ERTEM • • lkemız bir yol aynmına doğru U sürükleniyor. Bu gidişı körük- leyen ve Atatürkilkelerine bağ- h, laık, demoratik Türidye Cum- huriyeti'ni içlerine sindireme- yenler var. Kimdir bunlar? 1. Öncelikle ülkemizde şenat düzenini egemen kılmak ısteyenler; çağdaş hukuk ve devlet anlayışının yerine Islam ilkelerine da- yalı teokratik bir devlet kunnak isteyenler. Bu gruba girenler laik düşünce yapısına düşmandırlar. Dolayısıyla ülkemize laik- lik anlayışını getiren Atatürk'e de karşıdır- lar. Bu nedenle 29 Ekim'lere, 19 Mayıs'la- ra, 23 Nisan'lara katlanamazlar. "Cumhu- riyet" sözcüğünün "demokrasi" ve "laik" sözcükleri ile bırlıkte kullanılması hiç hoş- lanna gitmez. Ah, şu Mustafa Kemal, Ça- nakkale gibi bir yüce destanın başkişisi ol- masaydı ne iyi olurdu! Sırf bu yüzden Ça- nakkale Zaferi'ni nasıl anacaklarını şaşın- yorlar. Bunlar Türk ulusu, Türk vatandaşı gibi içinde Türk sözcüğü geçen deyişlere de sıcak bakmazlar. Ulus devlet yerine "Arap miflivetçiliği"ni, Islam birlığinı yeğ- lerler. 2. Sömürgeci ve yayılmacı emellerinden bir türlü vazgeçmeyen Batılı devletler. Bun- lar laik, demokratik Cumhuriyetimizı ka- bullenemeyen ikinci kesimi oluşturmakta- dır. Bu devletlerde ülkemize ve insarumı- za karşı geliştirilen resmi ve özel öğretiler ve uygulanan politikalar toplumlan ve bi- reyleri etkilemekte ve onlan önyargüı dav- ranmaya, düşünmeye itmektedir. Bu ögre- tılerle beslenen toplumlar bizimle ilgili ola- rak yakın dönemlerde karşılaştıklan üç ger- çeği kabullenememektedırler: Çanakkale Zaferi, Kurtuluş Savaşı ve Atarürk Çanakkale savaşlannı, ne Fransa ne de An- zaklan kullanan Ingiltere unutmuştur. Top- lumumuzu ümmet çizgisine çekmek iste- yenler Çanakkale Savaşı'ndan Atatürk'ü silmeye çalışırken Avrupalı devletler, gü- nümüzde, iki yönden, bu yenilginin acısı- nı duymaktadırlar. Birincisi, birçok yazann, şairin de arala- nnda bulunduğu düşün ve devlet adamla- rının öğretileriyle, sözgelimi Victor Hugo gibi dev bir sanatçının dizelerindeki yalan yanlış düşüncelerle bilendikleri bir ulusu, dünyanın en kanlı savaşlanndan biri olarak tarihe geçen bu savaşta alt edememiş olma- nın verdiği düşünsel-tinsel burukluk. îkin- cisi, daha sonra kendilerine daha başka ye- nilgiler de tattıracak olan ve yayılmacı-sö- mürgeci emellerıni kursaklarında bıraka- cak olan Atarürkgibi bir önderin bu savaş- ta başrolü oynamış olmasının dayanılmaz ağırhğıdır. Bu yıl düzenlenen Çanakkale törenlenne Batı insanı büyük ilgi gösterdı ve şaşırtıcı biçımde, olağanüstü bir yoğun- lukla katıldı. Bu durumu. içinesürüklendik- leri bir yanılgının anlaşılması ve evrensel banşa özlemin bir belirtisi olarakalgılamak istiyoruz. Ülkemizde bu törenler toplumumuzun gerçekleştirdiği büyük utkuyu kutlamak ve her ulustan ölenlen saygıyla anmak için düzenlenmektedir. Atatürk, kendılennı yö- netenlenn saplantıları uğruna, hiç yoktan ölen yabancı askerlerin yüreğı yanık ana- lannı tt Gözyaşlannmdmdiriniz.Evlatian- nız bizim bağnmızdadır ve huzur içindedir" sözlenyle tesellı etmeye çalışmıştır. Bu tö- renlerde büyük bir katılımı gerçekleştiren Batı insanının, Atamızın bu sözlerindeki derinliği anlayabileceğini umanz. Yoksa günü gehp bu utkumuzu da bir yolla çar- pıtmak isteyen öğretilerin tuzağına düşebi- lir. Tanhsel olaylannnesnel değerlendirme- lerden uzak yorumlarla toplumlara aktanl- masının o toplumu oluşturan bireyleri na- sıl etkilediğine küçük ama çarpıcı bir örnek vermek istiyorum: 70'li yıllarda Ankara'da- ki bir lisede askerlik görevini yerine getir- mek üzere öğretmenlik yapan genç bir Fran- sız, istediği yanıtı alamadığı için Türk öğ- rencisıni derslikte döverken "Çanakkale öyle geçilmez, böyle geçiür" diyebilmiştir. Önemsiz gibi göriinen bu ve bunun gibi olaylar kimılerinin toz konduramadığı Ba- tı insanının, hele sömürgeci bir devlet an- layışının egemen olduğu toplumda yetişmiş- se, hiç de yansız davranamadığını göster- mesi açısından ilginçtir. Bu anlayışın resmi ya da özel kanallarla pompalandığı toplumlann insanlan, ülke- mızın, tarihinin hiçbir dönemınde, sömür- geleştirilememiş olmasını şaşkınlıkla kar- şılarlar. Osmanlı devletinin, ele geçirdiği toprak- larda yaşayan toplumlan sömürmemiş ol- ması da sömürgecihği, bilimsel yollan da deneyerek uygulayan ve bır devlet felsefe- sı olarak benımseyen devletlerin akıllannın alamayacağı brr olgudur. Ülkemizde, Ata- türk'le birlikte, çağdaş uygarlık yoluna da, baskılara boyun eğmeyen, bağımsız yenı bir devlet, yeni bir toplum, yeni bir ınsan yaratılmıştır. Insanımıza bu bilınci vermek ıçın ilköğretım okullannda çocuklanmıza öğretılen ve tf Türküın,doğnryıııııJ B sözcük- leriyle başlayan söylemlere takılan yerli ve yabancı akıl hocalan Fransa'nın Cezayir'de Cezayirli çocuklara, derslere başlamadan ön- ce, ülkenin etnik yapısıyla da hiç mi hiç bağ- daşmayan "Atalarumz Gahahlar" söyle- mini yıllarca, zorla ezberletmesini bilmez- den gelirler. Dünyada pek çok ülkenin örnek aldığı ve bir eşi daha görülmeyen Kurtuluş Sava- şımız her aşamasında adına türküler yakı- lan ölümsüz bir destandır. Bu savaşla ulu- sumuz Batılı devletlerin pençesinden kur- tulup ayakta kalabilmiş ve tarihe damgası- nı vurmuştur. Insanlannı önyargılarla bes- leyen Batılı devletler böylesine tarihin yö- nünü değiştiren bir yenilgiyi ve kendileri- ne bu yenilgiyi tattıran bir insanı nasıl unu- tabilirler! Güçsüz gördükleri anda üzenne çullanıp yok ermek istedikleri bir ulus ve onun lide- ri tararından bozguna uğratılmışlar, Lozan'ı imzalamak zorunda kalmışlardır. Parasal ve siyasal tutkulannı, tüm dünya uluslany- la banş içinde birlikte yaşamaya yeğ tutan- lann, bu yenilgının öcünü, bir yolunu bu- lup almak ıstemelennden daha doğal ne olabilir? Adını duymaya bile katlanama- dıklan Atarürk' ün "Yurtta banş dünyada banş" sözü, keşke bır şeyler öğretebilmış olsaydı kendilerine! Hiç değilse kendi dü- şün adamlanndan birinin, Saksonyalı ra- hip Hugo'nun, "Güçlükişi,sevgisiniherye- re yayabtten kişidir" sözüne kulak verebıl- selerdi. Yayılmacılığın kültürel ılişkılen arttırdığı savı ileri sürülür hep. Oysa unutmamalıdır ki sömüren kişi, yer- lı dilini yalnızca daha iyi buyruk (emir) ve- rebihnek için öğrenir. Küreselleşme onlar için, tüm uluslan kucaklayan, insanlığm yarannı gözeten bir olgu değil, daha kolay sömürmenin bir aracıdır. Batılı ülkeler, her bakımdan güçlü, laik, demokratik bır Tür- kiye Çumhuriyeti'nı görmek istemezler kar- şılannda. Onun yerine, kendilerinin dışrn- da duran, kendilerine rakip olmayan, ezil- miş, bilinçsiz bireylerden oluşan, her an is- tediklerini kolayca elde edebilecekleri, do- ğal kaynaklan dahil her türlü değerine ko- layca el koyabilecekleri, kolayca sömüre- bilecekleri bir ülke ve bir toplumu düşler- ler. 3. Laik, demokratik Türkiye Cumhunye- ti'ne karşı olan üçüncü grup, çeşitli adlar altında karşımıza çıkan PKK terör örgütü ve onun yandaşlandır. Bu örgütün AB üye- si bazı Batılı ülkeler tarafından nasıl des- teklendiğini biliyoruz. Bizde de aynlıkçı söylemleri demokratik özgürlük kılıfına sokmaya çalışanlar var. Bunlar, yirmi yıl ön- cesine kadar ülkemize gelen turistlerin, hiç- bir kültürel ilgi duymadıklan, adlannı bile bilmedikleri Güneydoğu illerimizi daha ül- kelerindeyken tek tek nasıl ve neden öğren- dikleri, yurdumuza ayak basar basmaz kar- şılanndakilere niçin öncelikle bu yöremiz- le ilgili sorular yönelttikleri üzerinde biraz olsun kafa yormak sıkıntısına girmiyorlar. Koyu derili bir Avrupa ülkesi vatandaşına "Nereüsin" diye sorduğumuzda, rahatça "Ingilizim, Hoflandabyun ya da Fransmm'' diyebiliyor. Bunun üzerine, kimimiz, el- bette uygarca bir davramş olmayacağıru ve vatandaşlık kimliğinin temel alınması ge- rektiğini bildiğimiz için, kimimiz de bu ko- nulan aklımıza bile getirmeyip Batı ülke- lerinin insanına her şeyi hak gördüğümüz- den, kendisine "Asıl kökenin ne? Bu ülke- lere hangi sömürge ülkesinden geklin" so- rusunu yöneltemiyoruz. Ancak bir AB ül- kesinde, bir üniversite hocası, Türkiye'den giden ve benzeri bir soruyu *Ben Türküm" diyerek yanıtlayan bir öğrenciye hiç yüzü kızarmadan, hiçbir ahlaki kaygı duymadan, herkesin içinde "Doğru söyle, Türkmüsün Kürt müsün" sorusunu yöneltebılıyor. Bu gibi olaylan bireysel olaylar olarak ka- bul edemeyız. Bağımsızlığımızı, devleti- mizin laik yapısını içlerine sindiremeyen sö- mürgeci yönetimlerin, ülkemızin dokusu- nu, etnik kanaldan girerek parçalama yolun- da, resmi ya da özel ögretilerle halklannı nasıl yönlendirdiklerinin ve giderek yaygın- laşan bir tavnn göstergesidir bu olaylar. Yukanda saydığımız bu üç grup, her bı- ri kendi emeline ulaşmak için aynı amaçta bırleşmektedir: Laik, demokratik Türkiye Cumhuriyeti'nin bu yapısını bozmak, ba- ğımsızlığrnı ortadan kaldrrmak, onu ola- bildiğince güçsüz konuma getirmek. Sonuç Bütün dünya uluslan el ele, banş içinde, kardeşçe yaşayacaksa bunun yolu karşılık- lı saygı ve anlayışı yeşertmekten geçer. Açlığın, yoksulluğun, yolsuzluğun, her tür- lü kirlenmenin yaşandığı dünyamızda tüm uluslann bu görüşü benimseyecek ve bu- nun evrensel banş için ne denli önemli ol- duğunu kavrayabilecek, art niyetsiz yöne- ticilere gereksinimı vardır. Türk ulusu olarak biz, yurttaşlık bilin- ciyle, hem evrensel değerleri benimseyip hem de onlan dünya toplumlanna anımsa- tarak yeryüzünde saygın bir konumda bu- lunmak istiyorsak sürüklenmek istendiği- miz yol aynmında laik, demokratik Cum- huriyetımize sahip çıkmalı, Atatürk'ün şu sözlenni unutmamahyız "Muhterem mil- letime şunu tavsiye ederim: Sinesinde yetiş- tirerek başının üstüne kadar çıkaracağı adamlann karundaki vicdarundaki asıl özü çokm incekmek dikkaünden bir an vazgeç- mesin." PENCERE Erkeklik Oliiyor... Bekir Coşkun'a çok bozuldum; yukarda Allah var, doğrusunu söylemeliyim... Ordu'nun Ulubey ilçesınde AKP Ordu Mılletve- kili Enver Yılmaz'ın kardeşinin kına gecesinde AKP Grup Başkanvekılı Eyüp Fatsa ve arkadaş- lan tabancalaria havaya ateş açmışlar... Grav.. grav.. grav.. Gazetelerde aslan milletvekillerinin fotoğraflan var; şaka değil, bu takımın başında AKP Grup Başkanvekılı bulunuyor... 150'ye yakın mermi yakılmış; savcılık soruştur- ma açmış; ama, milletvekillerinin dokunulmazlık- lan var, dosyalar bekliyor.. Daha çok bekler.. AKP Hükümetı'nın, Başbakan'ın, bakanların, milletvekillerinin yolsuzluklanna ilişkın dosyalar da bekliyor.. Daha çok bekler.. Peki, ben sevgili Bekir Coşkun'a neden bozul- dum?.. • Çünkü Coşkun olayı ele alırken ateş eden mil- letvekillerinin bıyıklı olduğunu vurgulayarak diyor ki: "Ben bıyıklı erkek gördüğümde onun tabanca- sı da olduğunu düşünürüm. Tabancalı erkeklerin ise genelde bıyıkiı olduklannı siz zaten görüyor- sunuzdur. Kısacası bıyık tabancayı, tabanca bıyığı tamam- lar." Yazıyı okuduktan sonra AKP grubunun başın- daki Eyüp Fatsa'nın gazetelerde çıkan tabanca- lı fotoğrafına baktım, hazret bıyıklı... Ne var ki az sonra aynada kendime baktım; ben de bıyıklıyım... Tabancam var mı?.. Var!.. • Bizim peder savaştan savaşa koşmuş bir subay olduğundan eskiden evımizde çeşitli silahlar bu- lunurdu; bır Alman mavzen, bırsedef kakmalı Arap cenbiyesi; bir savaş anısı kasatura, vb... Büyüdüm, yaşımı başımı aldım, terör başladı, ya- zarlar da sılahlanmaya başladılar; dost ahbap de- diler ki: - Senin silahın yok mu?.. - Yok!.. Eş dost baskısıyla bır küçük Brovvning almak zo- runda kaldık mı?.. Al başına belayı!.. Peki, kime karşı ve nasıl kullanacaksın bu sila- hı?.. 1970'lerde Maltepe Tutukevi'ndeydim; yan ko- ğuşta da Dündar Kılıç yatıyordu. Akşamlan za- manın ünlülennden Suttan Demircan ve Oflu Is- mail'le çay içmeye bizim koğuşa gelirdi; laflar- dık... Bir gün sordum: - Dündar sen nasıl ateş edersin?.. Çünkü tek başına oraya buraya dalıp ortalığı dağıtan adam şöhretıne sahıpti. Elini yumruğa dö- nüştürüp ışaret parmağını açarak dedi ki: - Abi, ben böyle ateş ederim.. • AKP Grup Başkanvekilı'nin gazetelerde çıkan fo- toğraflanna bir kez daha baktım, Eyüp Fatsa ta- bancasıyla ateş ederken gözlennı kapatmış... Olur mu canım, ayıp değil mi, bıyığına yakışıyor mu?.. Bekir Coşkun'un yazısından sonra bir de bu res- me bozulmayayım mı?.. Erkeklik öldü mü be?.. KADIKÖY ASLtYE 4. HUKUKMAHKEMESİ 2005 103 Esas-2005 228 Karaı Bıngöl Yayladere Yaylabağ köyü C: 91, Hane: 19'da nüfusa kayıtlı Hasan Behıce kızı 14 7 1976 do- ğumlu Suphıye Koşar'uı Suphıye ısmıne Sıbel ekle- nerek nüfiısa Sıbel Suphıye Koşar olarak yazımına karar venlmıştu. 17.06.2005 Basın: 35621 Doğanm tümguzelliğini hery&ıüyfeya.osıtanr eî dbğmemiş eşsiz bir .~~}p*. mekan ohuı Terinera Resortğ&pğjda Beach Aspat siderrbcldiyot. : • y, TERMEHA ÎEÎBRÎ •'- **•*--*-*&& wwwA$p2tpcom.tr 2kişilik.o<k Temmuz ÎIOYTL f Âğustos Î20YTL komkiams tipiffî .engöi'ün büyülü ortamında "Keyifli Tatil" Titreyengöl kıyısında orman içinde Mavi Bayrak özel plajlı bir rtiya • Eşsiz doğa, temiz sahil • 60 dönüm alanda 54'ü villa toplam 383 klimalı oda • Sabah, öğte, akşam açık büfe yiyecekter, yerli alkollii ve alkolsüz içecekler • Anne-babalara ve çocuklara özgürlük! "ÇOCUK KULUBÜ" • Disko ve animasyonlar • Evcil hayvanlar özel barınakta kabul edilir • Resepsiyona bildirin Cumhuriyet gazetesi odanızda • Cumhuriyet ailesinin buluşma noktası 65 yaş üzert korjuklar«rnza,0/ ,. - Jn J î r [ m F A M I I Y R C 5 0 R T Manavgat Side/Titreyen Göl mevkii www.magicsevenresort.com +90(242) 756 96 00 +90 (212) 518 94 31-32 ^îcsevenresort.corn
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle