Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
25 TEMMUZ 2005 PAZARTESİ CUMHURİYET
Jjilv\_/IıUIVJJ. ekonomi@cumhuriyet.com.tr
'Yasa çıktığı dönemden itibaren geçerlidir' diyen 30-40 yıllık başkanlarla yeni adaylar karşı karşıya
Odalardabaşkanlıkkavgası• îki dönem üst üste baş-
kanlık yapanlann yeniden
aday olmasını engelleyen ve
odalann ekim, birliklerin
kasım ve federasyonlann
aralıkta genel kurul yapma-
sını öngeren 5362 sayıh ya-
sa, koltuklarını bir türlü bı-
rakmak istemeyen 40 yıllık
başkanlarla yeni adaylan
karşı karşıya getiriyor.
OLCAYBÜYÜKIAŞ
41 yıllık yasayı değiştire-
rek bir dizi yenilik getiren
5362 sayılı Esnaf ve Sanat-
kârlar Yasası oda, birlik, fe-
EnazlSydhk
başkatûar
Basri Sever: Lokantacılar Odası
Temel Çoruh: Ayakkabıcılar Odası
Suat Yalkm: Istanbul Esnaf Odalan Bırlığı
HÜSnÜ Çinar: BüfecilerOdası
Zlya CÜItekln: Terziler Odası
Bllal CÜndOğdU: Kartal B. Esnaflar Odası
Hasan Acar: Kamyoncular Odası
All YllmaZ: Hamamcılar Odası
derasyon ve konfederasyon-
larda hıımmalı bir seçim ça-
lışmasını da başlattı.
En büyük yeniliği iki dö-
nem üst üste başkanlık ya-
panlann yeniden aday olma-
sını engellemesi olan yasa,
ekimde genel kurullannı ya-
pacak odalarda, koltuğunu
bir türlü bırakmak istemeyen
30-40 yıllık başkanlarla, oda-
lann birer kazanç kapısına
dönüşmesini engellemek is-
teyen yenilikçileri karşı kar-
şıya getiriyor.
"Aslında yasanın bu haliy-
le çıkması, zaten 40 yıDık baş-
kanlık yapanlann hiç obnaz-
sa bir dönem aday ohnasına
engel olabilmelrv di, yasal ola-
rak olmasadaahlaki olarak...
Ama, onlar 'yasa genye dö-
nük işlemez' kurahndan me-
det umarakbir kez daha baş-
kan ohnanın yollannı anyor-
lar" diyen Lokantacılar Oda-
sı Denetim Kurulu üyesi Ni-
hatTuran 40 yıllık başkanlık
yapanlann, senelerce baş-
kanlık yapmalannı değil de
çıkan yasayı antidemokratik
bulmalannı bir çelişki olarak
yorumluyor.
14 yıldır Türkiye Esnaf ve
Sanatkârlar Konfederasyonu
Başkanı olan Deniş Günday
ise iki dönem üst üste baş-
kanlık yapanlann yeniden
aday olmasını engelleyen ya-
sanın iptali için kampanya
başlattı. 4 milyona yakın
TESKüyesini "siyasflerebas-
kıyapmaya" çagıran Günday,
şu ana kadar pek sokağa dö-
külmediklerini fakat bundan
sonra anayasal haklannı her
zeminde dile getireceklerini
söyledi. Meclisten geçen ya-
sayı Cumhurbaşkanı Ahmet
Necdet Sezer de onaylarken
CHP ilgili yasanın seçimler-
le ilgili maddesini u
adil ol-
madığı" gerekçesiyle Anaya-
sa Mahkemesi'ne taşıdı.
TESK yasası ile antide-
mokratik bir girişim yapıldı-
ğını savunan CHP Grup Baş-
kanvekili Haluk Koç, insan-
lann seçme seçilme haklan-
nın bu yasanın geçici 2. mad-
desi ile engellenmeye çalışıl-
dığını kaydetti.
Bir mesleğe
dört oda
Pek çok oda üyesi, aslında odalann artık birer ka-
zanç kapısına dönüştüğünden, yan kamu kurumu
niteliğinde olduğu için toplanan kayıt, aidat ve
benzeri ödenekler gecıktiğinde faizle ahndığından,
üyelere geliştirici hiçbir eğitim ya da benzeri bir
uygulama sunulmamasına karşın eğitim fonu adı
altında paralar toplandığından yakınıyor.
Başkanlann bir türlü koltuklarını bırakmak isteme-
diklerinı, daha çok başkanlık için daha çok oda
kurdurduklannı, 8 bin üyesi bulunan odanın genel
kurulunun 30-40 kişiyle yapıldığrnı anlatanlar bıle
var. Odalann kazanç kapısına dönüşmesinin en iyi
örneklerinden birinı Istanbul'da 102 meslek dalı
olmasına karşın 174 kayıtlı oda olmasına bağlıyor,
yakınan üyeler. Örneğın aşçılık işkolunda Istan-
bul'da lokontacılar, işkembeciler, büfeciler, pasta-
cılar ve muhallebiciler odası var. Sucu işkolunda,
sucular, içme suyu satanlar ve iyi su satanlar ol-
mak üzere üç oda faalıyet gösteriyor. Süpürgecilik-
te de süpürgeciler ve sapçılar yer alıyor. Odası faz-
la olan bir diğer meslek de ayakkabıcılık. Burada
da ayakkabıcılar, ayakkabı satıcılan, sayacılar, ta-
bancılar, köseleciler ve frezecilerin birer odası fa-
aliyet gösteriyor. Odalann kurulmasına birlikler
karar veriyor, Sanayi Bakanlığı onaylıyor. Birliğın
karar verdiği oda genellikle onaylanıyor.
Yasa neleri değiştirdi?
îşte bu odalann 41 yıldır yürürlükte olan 507 sayılı
Esnaf ve Sanatkârlar Yasası'nı, yürürlükten kaldı-
ran 5362 sayılı yasa büyük tartışmalann yaşandığı
toplantılann ardından Meclis'te kabul edildi, Cum-
hurbaşkanı tarafından da onaylandı. Esnaf odalan
ve bırlıklennın yüksek maaşlı yöneticıleri, 4-5 ay
ıçinde koltuklanndan olacağı için önce büyük bir
panik yaşandı. Çünkü yasa, iki dönem başkanlık
yapanlann bir dönem daha aday olmasını engelle-
diği gibi odalann genel kunıllannın ekimde, bir-
liklerin kasımda ve federasyon ile konfederasyon-
lann genel kurullannın da aralıkta yapılmasını ön-
gürüyordu. Bir dizi tartışmanın ardından koltuğu-
nu en az iki dönem daha bırakmak istemeyen baş-
kanlann yardımına Sanayi ve Ticaret Bakanlığı
Esnaf ve Sanatkârlar Genel Müdurlüğü'nün 24
Haziran 2005 tanh, 1061 sayılı ve tbrahim Kısacık
imzalı yorumu yetişti. Zira Kısacık'ın yorumuna
göre daha önce pek çok kez de olsa başkanlık ya-
panlann, 5362 sayılı Yasa'ya göre yeniden aday
olmalanna ve seçümelerine hukuken herhangi en-
gel bulunmuyor. Diğer önemli değişiklikleri de
şöyle sıralamak mümkün: Astronomik başkanlık
ücretleri son bulacak. Federasayon başkanlannın
maaşlan asgari ücretin yedi katından, konfederas-
yon başkanlannın maaşlan da 10 katından fazla
olamayacak. Aynca, meslek kuruluşlannın yöneti-
cilerinin yurtiçi harcırahlan asgari ücretin beşte bi-
rinden (yaklaşık 75 YTL), yurtdışı harcırahlan da
en yüksek devlet memuruna ödenen (günlük yak-
laşık 130 dolar) miktardan fazla olmayacak.
AB'ye 69
milyon adetfik
kazak ve
benzeri ürün
satmaizni
bulunan Çin,
kotasını 40
günde
doldurdu.
Çin, yıl sonuna kadar AB'ye kazak ve sweatshirt satamayacak
Tekstil ihracatçısına umut
Ekonomi Servisi - Istanbul Ha-
zır Giyim ve Konfeksiyon îhra-
catçılan Birliği (İHKİB) Başka-
nı Sükyman Orakçıoğlu, Çın'm
kazak ve sweatshirt ihracatında
AB kotasını erken doldurduğu-
nu, bunun Türk ihracatçılan için
firsat yarattığmı söyledi. AB ko-
tasını 40 günde dolduran Çın'm
yıl sonuna kadar AB ülkelerine
kazak ve sweatshırt satamayaca-
ğını bildiren Orakçıoğlu, hazır
giyim ve konfeksiyon sektörün-
de 2005 yılının son aylannda ih-
racat patlaması beklendiğini be-
lirtti. Orakçıoğlu, AB'nin
Çin'den aldığı tekstil ürünlerinin
10 kategorisine 11 Haziran'dan
itibaren uygulanmaya başlanan
ve 4 yıl sürecek olan kotalann,
Türk hazrr giyim ve konfeksiyon
sektörü için meyvelerini verme-
ye başladığına işaret etti. Orak-
çjoğlu, "Beklediğüniz an gekti
Onümüzdeki aylarda oluşacak
ihracat patlaması sürpriz olma-
yacak" dedi. 2005 yıh başmda
Çin'e yönelen talep ve siparişle-
rin, Çin yerine, uzun yıllardır
yalnızca bu kategoride değil,
tüm hazır giyim ürünlerinde
AB'nin en önemli geleneksel
tedarikçi ülkeleri arasında 2. olan
Türkiye'ye yönehnesi bek-
leniyor.
Türkiye'nin yıl sonunda
AB'ye toplam 1 milyar dolar
civannda sweatshirt ve kazak ih-
racatı gerçekleştireceği tahmin
ediliyor.
Kot
pantolon
ihracatında
patlama
Ekonomi Servisi - Türkiye bu
yılın ılk altı aylık döneminde
dünyaya toplam 705 milyon do-
larlık kot pantolon ihraç etti.
Toplam hazrr giyim ve
konfeksiyon ıhracatının
yüzde 8.7 arttığı bu dönem-
de kot pantolon ihracatın-
daki artış yüzde 51'i bul-
du. Geçen yılın ilk altı ay-
lık döneminde 466.2 mil-
yon dolarlık ihracat yapıl-
mıştı.
Türkiye Ihracatçılar Mecli-
si'nden (TÎM) edinüen verilere
göre, Türkiye'nin hazrr giyim
ve konfeksiyon ihracatrnda Çin
faktörü ve Türk parasrnın de-
ğerlenmesiyle de yaşamaya baş-
ladığı sorunlara rağmen kot
ihracatçılan önceki yıllar-
da yakaladıklan ihracat
i\Tnesinı bu yıl da sürdü-
rüyor. Aynı dönemde kot
pantolon ihracatırun da
içerisinde yer aldığı do-
kuma konfeksiyon
ürünleri ihracatı ıse yüz-
de 13 artarak 2 milyar 473 mil-
yon dolara çıktı.
Kot pantolon ihracatırun top-
lam dokuma ve konfeksiyon ih-
racatı içensinde 2003 yılında
yüzde 17, geçen yılın ilk altı
aymda yüzde 21 olan payı bu yıl
yüzde 29'a kadar yükseldi.
Kot pantolon üreticileri ilk al-
tı ayda en fazla ihracatı 144.9
milyon dolarla Almanya'ya
yaptılar. Ingiltere ıse 97.8 mil-
yon dolarla ikinci sırada yer alır-
ken Hollanda 59.6 milyon do-
larla üçüncü oldu.
En yüksek artış ise yüzde
209'la Çek Cumhuriyeti'ne ih-
racatta yaşandı. Bu ülkeye 13.1
milyon dolarlık kot pantolon ih-
racatı yapıldı.
FD25T-14
TEM0O 0216 340 74 44-45 K O N U t f 5 U
ANKARA PAZARI
YAKUP KEPENEK
Lozan'da 'Olan'
Lozan Banş Antlaşması, Türkiye Cumhuriyeti'nin
uluslararası düzlemde kuruluş belgesidir. Aylarsü-
ren zorlu görüşmelerden sonra, tarihçilerin "Doğu
Sorunu" olarak adlandırdıkları ve temelde Osman-
lı Imparatorluğu'nun nasıl paylaşılacağı anlamına
gelen on yıllann büyük kavga konusu, hiç olmaz-
sa o gün için noktalanmıştır. Topraklarıyla, o top-
raklar üzerinde yaşayan halklanyla, ekonomik kay-
naklarıyla ve dış borçlarıyla Osmanlı sona ermiş ve
yepyeni bir devlet kurulmuştur. Lozan, tam anla-
mıyta bir son ve bir başlangıçtır.
• • •
Günümüzün kapitalist üretim biçiminin yeni bir
aşaması olan küreselleşme, bir bakıma, kendi kar-
şıtını da içinde taşıyor; etnik köken arayışlanna ne-
denoluyor. Böylebirortamda, Lozan'da enyoğun
tartışmalara konu olan azınlıklar sorununun nasıl bir
sonuca bağlandığı güncellik kazanıyor.
"Azınlıklann korunması" konusunun ele alındığı
görüşmelerde, başta Yunan ve Italyan temsilcileri
olmak üzere pek çok ülkenin sözcülen görüşlerini
açıklıyor. Ancak karşı görüşleriyle toplantılara dam-
gasını vuran asıl konuşmacılar, iki kişi, Lord Cur-
zon ve Ismet Paşa oluyor.
Lord Curzon, konuyu değişik boyutlarıyla irde-
leyen konuşmasında Ermenilere "verilmiş sözler"
olduğunu vurgulayarak bunların yerine getirilme-
sini istiyor. Ismet Paşa, Fatih Sultan Mehmet'ten
başlayarak Osmanlı Imparatorluğu'nun azınhklara
sağladığı olanaklan, yetkileri ve ayncalıklan sıralı-
yor. Konuşmasını bilimsel araştırmalara dayandır-
maya ve yabancılardan alıntılarla güçlendirmeye
büyük özen gösteren Paşa, konuşmasının bir ye-
rinde şöyle diyor:
"Sırbistan'ın Londra ve Istanbul büyükelçilikle-
rini yapmış M. Chedo Myatovrtch... Asiatic Qu-
arterty'de (Ekim 1913) şöyle yazmaktadır: 'Bizim
-Balkan uluslannın- Türkleri, siyasal çıkarlann zor-
lamasıyla, Asya'nın kan dökücü tiranları ve Avru-
pa uygarlığına yakışmaz kimseler olarak göstermiş
olduğumuzu kabul etmek gerekir. Tarafsız bir ta-
rih, Türklerin Asyalı olmaktan çok Avrupah olduk-
larını, kan dökücü tiranlar olmadıklannı, adalet ve
açıksözlülük seven, tanınması ve saygı duyulma-
sı gereken özellikleri bulunan bir ulus olduklannı or-
taya koyacaktır'."
Başka tanıklarla, Rum, Ermeni ve Yahudi toplu-
luklannın durumunu ayn ayn ele aldıktan sonra, Is-
met Paşa konuşmasını:
"özet olarak Türkiye Büyük Millet Meclisi Tem-
silci Heyeti şu kanıdadır:
1. Türkiye azınlıklarının kaderinin iyileştirilmesi,
her şeyden önce, her türlü yabancı müdahalesi-
nin ve dışandan kışkırtmalarda bulunulması ola-
nağının kaldınlmasına bağlıdır.
2. Bu amaç, Türk ve Rum halklarının mübade-
lesiyle gerçekleştirilebilir.
3. Karşılıklı mübadele tedbirlerinin dışında ka-
lacak azınlıklann güvenlikleh ve gelişmeleri için en
iyi garantiler, gerek ülke kanunlannın sağlayacağı
gerekse üyeleri Türkiye yurttaşı olarak bütün gö-
revlerini yerine getiren bütün topluluklara, Türki-
ye'nin geniş görüşlü politikasının vereceği garan-
tilerdir" sözleriyletamamlıyor. (Seha L Meray, Lo-
zan Banş Konferansı, Tutanaklar, Belgeler, Birinci
Takım, Cilt I, Kitap I, s.198, 200).
• • •
Lozan görüşmelerinde, ilginçtir, 1915'te yaşan-
dığı öne sürülen Ermeni soykınmı savları, açık bir
biçimde gündeme gelmiyor ya da getirilmiyor. Lord
Curzon, Ermenilerin "kuşakiarboyunca katlandık-
lan çok büyük ac//ar"dan söz ediyor; o kadar (s.
184).
Lozan, bir büyük hesaplaşmadır; Türkiye Cum-
huriyeti hükümetlerinin, özellikle son on yıllarda ve
Ermeni konusu bağlamında, Lozan'da gerçekleşen
bu büyük hesaplaşmayı doğru kavradıklan söyle-
nemez. Kuşakiar boyu, Lozan doğru kavransaydı,
günümüzde, Cumhuriyetten önceki olayların gün-
deme getirilmesi, Türkiye'nin bunlardan sorumlu
tutulması, sanınm bugün olduğu kadar ağıriık
kazanmazdı.
yakupkepenek06@hotmail.com
DÜNYA EKONOMİSÎNE BAKIŞ / ERGÎNYILDIZOĞLU LONDRA ergin.yildizoglu(Sgmail.com
"Halkın parası" (remninbi) ABD Dolan
çapasından kopanldı, revalüe edildi. Böy-
lece Çin yönetimi, sabit kur rejimini terk
ederek bir "esnek kur" rejimine geçti. Böy-
lece, mali piyasalann, uzun süredirözlem-
le beklediği, dünya ekonomisini, ABD bü-
yümesine bağımlı olmaktan çıkaracak bir
"yeniden dengelenme" süreci de başla-
mışoluyordu. Bu "yeniden dengelenme"
gerçekleşirse, dünya ekonomisinde ege-
men "aşın üretim" krizinin, çok ağır bir
"yaratıcı yıkıma" yol açmadan aşılması
bekleniyor.
Bu beklenti bana, Keynes'in 1932'de
The Atlantic Monthly'de yayımlanan
"Dünya Ekonomisinin durumu" başlıklı
makalesini anımsattı. Keynes, dünya eko-
nomisinde mali piyasalardaki sorunun ön-
celikle, "depresyon" sorunundan daha
ivedilikle çözülmesi gerektiğini, aslında bu
sürecin de başlamış olduğunu söylüyor
ve ekliyordu: "Ancak tarih, çözüm için ge-
rekli süreyi tanımayabilir." Sonuçta
Keynes'in korkusu gerçek olacak, 10 yıl
içinde küreselleşme tümüyle çökecekti...
Remninbi'nin revalüasyonu, "yeniden
dengelenme" için gerçek bir olasılık açı-
yor. Ama, bence bu sürecin tamamlanma
olasılığı çokzayrf. Bu yıl başındayaptığım,
nisanda yinelediğim "kemerlerimizi bağ-
lamamıza" ilişkin uyarımın hâlâ geçerli ol-
duğuna inanıyorum.
Yuzde 2'llk çözum
Remninbi, dolar karşısında yüzde 2.1
revalüe edildi, "Singapur
modeli" denen bir taktikle,
bileşimi açıklanmayan bir
döviz sepetine bağlandı, yüzde 0.3 gibi
dar bir aralıkta dalgalanmaya bırakıldı. Çin
mali yönetimi, Remninbi'nin değerini, pi-
yasa tepkilerine bakarak her akşam yeni-
den ayarlayacak. Böylece, Çin yönetimi,
hem spekülatörleri bir belirsizlik içinde tu-
tuyor, hem de parası üzerindeki denetimi-
nı kaybetmiyordu. Revalüasyon piyasa-
larca beklenen yüzde 5'in ve ABD sena-
tosunca önerilen yüzde 27' nin çok gerisin-
de kalmış olmakla biriikte, bir başka ne-
denle de iyimserlikle karşılandı: Wall Stre-
et Joumal'ın yorumuna göre ABD Sena-
tosu'ndaki ulusalcı ve korumacı lobinin et-
kisi/propagandaları, küreselleşmeden
uzaklaşma eğilimi, bu revalüasyonla de-
linmiş oluyordu.
WSJ analistlerinden Nouriel'ye göre
onümüzdeki aylarda yüzde 10'a kadar
ilertemesi beklenen revalüasyonun kısa ve
uzun dönemli etkilerini ve yukarıda değin-
diğim iyimser beklentilen değerlendirme-
den önce, Çin ekonomisine ilişkin bazı ve-
rilere bakalım.
Çin ekonomisi, resmi verilere göre 2005
yılının ikinci dört aylık döneminde yüzde
9.5 büyümüş. Yorumcular bu oranın abar-
tılı olduğuna, biryavaşlama dönemine gi-
rildiğine inanıyorlar. 2003-2004 yıllannda
yüzde 30 büyüyen imalat sanayii üretimi
ve tüketiminin 2005 yılında yüzde 15' e ge-
rilemesi bekleniyor. Ithalat verileri de ya-
vaşlamasaptamasını destekliyor. Son ve-
Halkın Parası' ve 'Yeniden Dengelenme'
riler aylık ihracatın bir önceki yıla göre yüz-
de 30.6 artmasına karşılık, ithalat artışının
yüzde 15.1 'de kaldığını, böylece aylık dış
ticaret fazlasının artmaya devam ederek
9.7 milyara ulaştığını gösteriyor. Çin'in,
özellikle ABD karşısında, büyümeye de-
vam eden dış ti-
caret fazlasının,
döviz oranlannda
çok daha köklü
nedenleri var.
Bank of Ameri-
ca'nın baş strate-
jisti Joseph Qu-
inlan'a göre ima-
lat sanayii ortala-
ma saat ücreti
Çin'de 64 sent,
ABD'de 21 dolar.
(TheAtlantaJour-
nal-Constitution.
22/07) Bu farkın
kısa dönemde
kapanması ola-
naksız.
Ikincisi, ABD
ekonomisi, birçok üretim dalını tasfiye et-
ti, dışan taşıdı, şimdi, çoğu hizmet sektö-
ründeki işçi sınıfının gereksinimlerini ucu-
za karşılayabilmek, ücret düzeyini koruya-
bilmek için, Çin'den ithal etmeye devam
etmek zorunda. Salt bu devalüasyona ba-
karak ABD-Çin arası ticaret dengesinde
fazla bir iyileşme beklemek doğru olmaz.
Bu durumda haziran sonu itibanyla Çin'in
elindeki, 771 milyar dolara ulaşmış olan
döviz rezervlerinin büyümeye devam et-
mesi olağan. 2003 yılında ve 2004 yıllann-
da sırasıyla GSMH'nın yüzde 3 ve yüzde
4'üne ulaşan cari
denge fazlasının
da... (Financial Ti-
mes, The Econo-
mist)
Kısa ve orta
dönem
Kısa ve orta dö-
nemli beklentilere
dönersek, önce-
likle, ABD'de ulu-
salcı/emper-
yal/korumacı ke-
simin gerginliğj
artmaya, Çin'e
daha fazla revalü-
asyon için siyasi
baskı yapmaya
devam edeceğini söyleyebiliriz. Remnin-
bi'nin revalüasyonu, diğer Asya dövizleri-
nin de değerlenmeye başlamasına neden
oldu. Mali piyasalarda, "heç edilmiş fon-
lar" ve döviz spekülatörleri, korumacı lo-
binin basınçlanna bakarak, yeni bir reva-
lüasyon beklentisiyle, pozisyon tutmak
için Çin'e yönelecekler (No-
uriel, WSJ): Çin'e, genelde
bölgeye yabancı sermaye
girişi hızlanacak; sermaye hareketlerinde
dolar ve Euro'dan Asya dövizlerine doğ-
ru yönelim, dolardaki yumuşamayı hızlan-
dıracak.
Revalüasyon,"//. Bretton Woods" ola-
rak daadlandınlan, (dolara bağlanmış dö-
viz, Asya'dan ABD'ye mali kaynak akışı,
bu kaynağın Asya mallanna talep oluştur-
ması, ABD'nin tüketici talebine dayalı eko-
nomik büyüme, gittikçe artan açıklar) sis-
temin resmen sona erdiğini gösteriyor.
Bundan sonra ABD, Asya'dan eskisi ka-
dar kolay kaynak (tasarruf) çekemeyecek,
ABD tüketicisi (esas olarak işçi sınıfı ve
orta sınıf) iki basınç altında göreli olarak
yoksullaşmaya başlayacak. Birincisi, Wall
Mart (bu sınıflara hizmet veren büyük sü-
per market zinciri) etkisi: Çin'den ithal edi-
len mallann fiyatı artmaya başlayınca, tü-
keticinin alım gücü ve refahı gerileyecek.
Ikincisi, cari açık büyümeye devam eder-
ken sermaye dolardan uzaklaştıkça, ABD
variıklanna talep azaldıkça, borsa (ama
özellikle bono fıyatlan) düştükçe, faizlerin
artma eğilimi güçlenecek. Bu da yatınm-
lar ve ama özellikle tüketim üzerinde olum-
suz bir etki yapacak. Efsanevi spekülatör
Wanren Bufîett'in deyimiyle "bir kupon
kesiciler-rantiyeler- toplumuna dönüşen"
(The New York Tımes 18/07) ABD tüketi-
cisini zor günler bekliyor.
Gerçekten de yüzde 2'lik revalüasyo-
nun biie uzun dönemli ABD bono faizleri
üzerinde yüzde 0.07'lik bir artış yaratma-
sına bakarak, yüzde 10-20'ye ulaşacak
bir revalüasyonun nasıl ağır bir basınç ya-
ratacağını düşünebiliriz. Bunlara karşılık,
Çin (ve Asya ülkelerinin) tüketicisinin, pa-
rası değerieneceği için, tüketim gücünün
ve refahının artacağı söylenebilir. Buraya
kadar yaptığımız saptamalar, geçenlerde
Kissinger'ın the Council on Foreign Re-
lations srtesinde işaret ettiği gibi, dünya
ekonomisinin ağıriık merkezinde 10-15
yıldır yaşanan Batı'dan Doğu'ya kayışın
hızlanacağını gösteriyor. Remninbi ve di-
ğer Asya paralannın dolardan koparak
"döviz sepetlerine" bağlanmasıysa, dö-
viz rezervlerinin bileşiminin daha fazla
çeşrtlenme, dolann kullanımının azalma,
egemenliğinde aşınma anlamına geliyor.
Daha uzun bir dönemdeyse, sanınm
şöyle bir durum söz konusu. Birincisi,
sermaye ABD ve Avrupa'daki aşın üre-
tim sorununu (kapasite fazlası) bir süre-
dir Çin'in ve Doğu Asya bölgelerine göç
ederek hafrfletmeye çalışıyordu. Ancak,
Çin'de başlayan yavaşlama eğilimi ve
son verilere göre, imalat sanayiinde fab-
rikalann onda dokuzunun bir üretim faz-
lası sorunuyla karşı karşıya olması (The
Economist, 21/07), revalüasyonla biriik-
te genel bir depresyon eğiliminin gide-
rek yeniden su yüzüne çıkacağını dü-
şündürüyor. 1930'lardaki genelleşmiş
depresyonun içinden, ilk önce ABD
(depresyonu tetikleyen ülke) çıkmış,
dünya ekonomisinin, siyasetinin merke-
zine oturmuştu...
L