23 Aralık 2024 Pazartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
25 TEMMUZ 2005 PAZARTESİ CUMHURİYET Jjilv\_/IıUIVJJ. ekonomi@cumhuriyet.com.tr 'Yasa çıktığı dönemden itibaren geçerlidir' diyen 30-40 yıllık başkanlarla yeni adaylar karşı karşıya Odalardabaşkanlıkkavgası• îki dönem üst üste baş- kanlık yapanlann yeniden aday olmasını engelleyen ve odalann ekim, birliklerin kasım ve federasyonlann aralıkta genel kurul yapma- sını öngeren 5362 sayıh ya- sa, koltuklarını bir türlü bı- rakmak istemeyen 40 yıllık başkanlarla yeni adaylan karşı karşıya getiriyor. OLCAYBÜYÜKIAŞ 41 yıllık yasayı değiştire- rek bir dizi yenilik getiren 5362 sayılı Esnaf ve Sanat- kârlar Yasası oda, birlik, fe- EnazlSydhk başkatûar Basri Sever: Lokantacılar Odası Temel Çoruh: Ayakkabıcılar Odası Suat Yalkm: Istanbul Esnaf Odalan Bırlığı HÜSnÜ Çinar: BüfecilerOdası Zlya CÜItekln: Terziler Odası Bllal CÜndOğdU: Kartal B. Esnaflar Odası Hasan Acar: Kamyoncular Odası All YllmaZ: Hamamcılar Odası derasyon ve konfederasyon- larda hıımmalı bir seçim ça- lışmasını da başlattı. En büyük yeniliği iki dö- nem üst üste başkanlık ya- panlann yeniden aday olma- sını engellemesi olan yasa, ekimde genel kurullannı ya- pacak odalarda, koltuğunu bir türlü bırakmak istemeyen 30-40 yıllık başkanlarla, oda- lann birer kazanç kapısına dönüşmesini engellemek is- teyen yenilikçileri karşı kar- şıya getiriyor. "Aslında yasanın bu haliy- le çıkması, zaten 40 yıDık baş- kanlık yapanlann hiç obnaz- sa bir dönem aday ohnasına engel olabilmelrv di, yasal ola- rak olmasadaahlaki olarak... Ama, onlar 'yasa genye dö- nük işlemez' kurahndan me- det umarakbir kez daha baş- kan ohnanın yollannı anyor- lar" diyen Lokantacılar Oda- sı Denetim Kurulu üyesi Ni- hatTuran 40 yıllık başkanlık yapanlann, senelerce baş- kanlık yapmalannı değil de çıkan yasayı antidemokratik bulmalannı bir çelişki olarak yorumluyor. 14 yıldır Türkiye Esnaf ve Sanatkârlar Konfederasyonu Başkanı olan Deniş Günday ise iki dönem üst üste baş- kanlık yapanlann yeniden aday olmasını engelleyen ya- sanın iptali için kampanya başlattı. 4 milyona yakın TESKüyesini "siyasflerebas- kıyapmaya" çagıran Günday, şu ana kadar pek sokağa dö- külmediklerini fakat bundan sonra anayasal haklannı her zeminde dile getireceklerini söyledi. Meclisten geçen ya- sayı Cumhurbaşkanı Ahmet Necdet Sezer de onaylarken CHP ilgili yasanın seçimler- le ilgili maddesini u adil ol- madığı" gerekçesiyle Anaya- sa Mahkemesi'ne taşıdı. TESK yasası ile antide- mokratik bir girişim yapıldı- ğını savunan CHP Grup Baş- kanvekili Haluk Koç, insan- lann seçme seçilme haklan- nın bu yasanın geçici 2. mad- desi ile engellenmeye çalışıl- dığını kaydetti. Bir mesleğe dört oda Pek çok oda üyesi, aslında odalann artık birer ka- zanç kapısına dönüştüğünden, yan kamu kurumu niteliğinde olduğu için toplanan kayıt, aidat ve benzeri ödenekler gecıktiğinde faizle ahndığından, üyelere geliştirici hiçbir eğitim ya da benzeri bir uygulama sunulmamasına karşın eğitim fonu adı altında paralar toplandığından yakınıyor. Başkanlann bir türlü koltuklarını bırakmak isteme- diklerinı, daha çok başkanlık için daha çok oda kurdurduklannı, 8 bin üyesi bulunan odanın genel kurulunun 30-40 kişiyle yapıldığrnı anlatanlar bıle var. Odalann kazanç kapısına dönüşmesinin en iyi örneklerinden birinı Istanbul'da 102 meslek dalı olmasına karşın 174 kayıtlı oda olmasına bağlıyor, yakınan üyeler. Örneğın aşçılık işkolunda Istan- bul'da lokontacılar, işkembeciler, büfeciler, pasta- cılar ve muhallebiciler odası var. Sucu işkolunda, sucular, içme suyu satanlar ve iyi su satanlar ol- mak üzere üç oda faalıyet gösteriyor. Süpürgecilik- te de süpürgeciler ve sapçılar yer alıyor. Odası faz- la olan bir diğer meslek de ayakkabıcılık. Burada da ayakkabıcılar, ayakkabı satıcılan, sayacılar, ta- bancılar, köseleciler ve frezecilerin birer odası fa- aliyet gösteriyor. Odalann kurulmasına birlikler karar veriyor, Sanayi Bakanlığı onaylıyor. Birliğın karar verdiği oda genellikle onaylanıyor. Yasa neleri değiştirdi? îşte bu odalann 41 yıldır yürürlükte olan 507 sayılı Esnaf ve Sanatkârlar Yasası'nı, yürürlükten kaldı- ran 5362 sayılı yasa büyük tartışmalann yaşandığı toplantılann ardından Meclis'te kabul edildi, Cum- hurbaşkanı tarafından da onaylandı. Esnaf odalan ve bırlıklennın yüksek maaşlı yöneticıleri, 4-5 ay ıçinde koltuklanndan olacağı için önce büyük bir panik yaşandı. Çünkü yasa, iki dönem başkanlık yapanlann bir dönem daha aday olmasını engelle- diği gibi odalann genel kunıllannın ekimde, bir- liklerin kasımda ve federasyon ile konfederasyon- lann genel kurullannın da aralıkta yapılmasını ön- gürüyordu. Bir dizi tartışmanın ardından koltuğu- nu en az iki dönem daha bırakmak istemeyen baş- kanlann yardımına Sanayi ve Ticaret Bakanlığı Esnaf ve Sanatkârlar Genel Müdurlüğü'nün 24 Haziran 2005 tanh, 1061 sayılı ve tbrahim Kısacık imzalı yorumu yetişti. Zira Kısacık'ın yorumuna göre daha önce pek çok kez de olsa başkanlık ya- panlann, 5362 sayılı Yasa'ya göre yeniden aday olmalanna ve seçümelerine hukuken herhangi en- gel bulunmuyor. Diğer önemli değişiklikleri de şöyle sıralamak mümkün: Astronomik başkanlık ücretleri son bulacak. Federasayon başkanlannın maaşlan asgari ücretin yedi katından, konfederas- yon başkanlannın maaşlan da 10 katından fazla olamayacak. Aynca, meslek kuruluşlannın yöneti- cilerinin yurtiçi harcırahlan asgari ücretin beşte bi- rinden (yaklaşık 75 YTL), yurtdışı harcırahlan da en yüksek devlet memuruna ödenen (günlük yak- laşık 130 dolar) miktardan fazla olmayacak. AB'ye 69 milyon adetfik kazak ve benzeri ürün satmaizni bulunan Çin, kotasını 40 günde doldurdu. Çin, yıl sonuna kadar AB'ye kazak ve sweatshirt satamayacak Tekstil ihracatçısına umut Ekonomi Servisi - Istanbul Ha- zır Giyim ve Konfeksiyon îhra- catçılan Birliği (İHKİB) Başka- nı Sükyman Orakçıoğlu, Çın'm kazak ve sweatshirt ihracatında AB kotasını erken doldurduğu- nu, bunun Türk ihracatçılan için firsat yarattığmı söyledi. AB ko- tasını 40 günde dolduran Çın'm yıl sonuna kadar AB ülkelerine kazak ve sweatshırt satamayaca- ğını bildiren Orakçıoğlu, hazır giyim ve konfeksiyon sektörün- de 2005 yılının son aylannda ih- racat patlaması beklendiğini be- lirtti. Orakçıoğlu, AB'nin Çin'den aldığı tekstil ürünlerinin 10 kategorisine 11 Haziran'dan itibaren uygulanmaya başlanan ve 4 yıl sürecek olan kotalann, Türk hazrr giyim ve konfeksiyon sektörü için meyvelerini verme- ye başladığına işaret etti. Orak- çjoğlu, "Beklediğüniz an gekti Onümüzdeki aylarda oluşacak ihracat patlaması sürpriz olma- yacak" dedi. 2005 yıh başmda Çin'e yönelen talep ve siparişle- rin, Çin yerine, uzun yıllardır yalnızca bu kategoride değil, tüm hazır giyim ürünlerinde AB'nin en önemli geleneksel tedarikçi ülkeleri arasında 2. olan Türkiye'ye yönehnesi bek- leniyor. Türkiye'nin yıl sonunda AB'ye toplam 1 milyar dolar civannda sweatshirt ve kazak ih- racatı gerçekleştireceği tahmin ediliyor. Kot pantolon ihracatında patlama Ekonomi Servisi - Türkiye bu yılın ılk altı aylık döneminde dünyaya toplam 705 milyon do- larlık kot pantolon ihraç etti. Toplam hazrr giyim ve konfeksiyon ıhracatının yüzde 8.7 arttığı bu dönem- de kot pantolon ihracatın- daki artış yüzde 51'i bul- du. Geçen yılın ilk altı ay- lık döneminde 466.2 mil- yon dolarlık ihracat yapıl- mıştı. Türkiye Ihracatçılar Mecli- si'nden (TÎM) edinüen verilere göre, Türkiye'nin hazrr giyim ve konfeksiyon ihracatrnda Çin faktörü ve Türk parasrnın de- ğerlenmesiyle de yaşamaya baş- ladığı sorunlara rağmen kot ihracatçılan önceki yıllar- da yakaladıklan ihracat i\Tnesinı bu yıl da sürdü- rüyor. Aynı dönemde kot pantolon ihracatırun da içerisinde yer aldığı do- kuma konfeksiyon ürünleri ihracatı ıse yüz- de 13 artarak 2 milyar 473 mil- yon dolara çıktı. Kot pantolon ihracatırun top- lam dokuma ve konfeksiyon ih- racatı içensinde 2003 yılında yüzde 17, geçen yılın ilk altı aymda yüzde 21 olan payı bu yıl yüzde 29'a kadar yükseldi. Kot pantolon üreticileri ilk al- tı ayda en fazla ihracatı 144.9 milyon dolarla Almanya'ya yaptılar. Ingiltere ıse 97.8 mil- yon dolarla ikinci sırada yer alır- ken Hollanda 59.6 milyon do- larla üçüncü oldu. En yüksek artış ise yüzde 209'la Çek Cumhuriyeti'ne ih- racatta yaşandı. Bu ülkeye 13.1 milyon dolarlık kot pantolon ih- racatı yapıldı. FD25T-14 TEM0O 0216 340 74 44-45 K O N U t f 5 U ANKARA PAZARI YAKUP KEPENEK Lozan'da 'Olan' Lozan Banş Antlaşması, Türkiye Cumhuriyeti'nin uluslararası düzlemde kuruluş belgesidir. Aylarsü- ren zorlu görüşmelerden sonra, tarihçilerin "Doğu Sorunu" olarak adlandırdıkları ve temelde Osman- lı Imparatorluğu'nun nasıl paylaşılacağı anlamına gelen on yıllann büyük kavga konusu, hiç olmaz- sa o gün için noktalanmıştır. Topraklarıyla, o top- raklar üzerinde yaşayan halklanyla, ekonomik kay- naklarıyla ve dış borçlarıyla Osmanlı sona ermiş ve yepyeni bir devlet kurulmuştur. Lozan, tam anla- mıyta bir son ve bir başlangıçtır. • • • Günümüzün kapitalist üretim biçiminin yeni bir aşaması olan küreselleşme, bir bakıma, kendi kar- şıtını da içinde taşıyor; etnik köken arayışlanna ne- denoluyor. Böylebirortamda, Lozan'da enyoğun tartışmalara konu olan azınlıklar sorununun nasıl bir sonuca bağlandığı güncellik kazanıyor. "Azınlıklann korunması" konusunun ele alındığı görüşmelerde, başta Yunan ve Italyan temsilcileri olmak üzere pek çok ülkenin sözcülen görüşlerini açıklıyor. Ancak karşı görüşleriyle toplantılara dam- gasını vuran asıl konuşmacılar, iki kişi, Lord Cur- zon ve Ismet Paşa oluyor. Lord Curzon, konuyu değişik boyutlarıyla irde- leyen konuşmasında Ermenilere "verilmiş sözler" olduğunu vurgulayarak bunların yerine getirilme- sini istiyor. Ismet Paşa, Fatih Sultan Mehmet'ten başlayarak Osmanlı Imparatorluğu'nun azınhklara sağladığı olanaklan, yetkileri ve ayncalıklan sıralı- yor. Konuşmasını bilimsel araştırmalara dayandır- maya ve yabancılardan alıntılarla güçlendirmeye büyük özen gösteren Paşa, konuşmasının bir ye- rinde şöyle diyor: "Sırbistan'ın Londra ve Istanbul büyükelçilikle- rini yapmış M. Chedo Myatovrtch... Asiatic Qu- arterty'de (Ekim 1913) şöyle yazmaktadır: 'Bizim -Balkan uluslannın- Türkleri, siyasal çıkarlann zor- lamasıyla, Asya'nın kan dökücü tiranları ve Avru- pa uygarlığına yakışmaz kimseler olarak göstermiş olduğumuzu kabul etmek gerekir. Tarafsız bir ta- rih, Türklerin Asyalı olmaktan çok Avrupah olduk- larını, kan dökücü tiranlar olmadıklannı, adalet ve açıksözlülük seven, tanınması ve saygı duyulma- sı gereken özellikleri bulunan bir ulus olduklannı or- taya koyacaktır'." Başka tanıklarla, Rum, Ermeni ve Yahudi toplu- luklannın durumunu ayn ayn ele aldıktan sonra, Is- met Paşa konuşmasını: "özet olarak Türkiye Büyük Millet Meclisi Tem- silci Heyeti şu kanıdadır: 1. Türkiye azınlıklarının kaderinin iyileştirilmesi, her şeyden önce, her türlü yabancı müdahalesi- nin ve dışandan kışkırtmalarda bulunulması ola- nağının kaldınlmasına bağlıdır. 2. Bu amaç, Türk ve Rum halklarının mübade- lesiyle gerçekleştirilebilir. 3. Karşılıklı mübadele tedbirlerinin dışında ka- lacak azınlıklann güvenlikleh ve gelişmeleri için en iyi garantiler, gerek ülke kanunlannın sağlayacağı gerekse üyeleri Türkiye yurttaşı olarak bütün gö- revlerini yerine getiren bütün topluluklara, Türki- ye'nin geniş görüşlü politikasının vereceği garan- tilerdir" sözleriyletamamlıyor. (Seha L Meray, Lo- zan Banş Konferansı, Tutanaklar, Belgeler, Birinci Takım, Cilt I, Kitap I, s.198, 200). • • • Lozan görüşmelerinde, ilginçtir, 1915'te yaşan- dığı öne sürülen Ermeni soykınmı savları, açık bir biçimde gündeme gelmiyor ya da getirilmiyor. Lord Curzon, Ermenilerin "kuşakiarboyunca katlandık- lan çok büyük ac//ar"dan söz ediyor; o kadar (s. 184). Lozan, bir büyük hesaplaşmadır; Türkiye Cum- huriyeti hükümetlerinin, özellikle son on yıllarda ve Ermeni konusu bağlamında, Lozan'da gerçekleşen bu büyük hesaplaşmayı doğru kavradıklan söyle- nemez. Kuşakiar boyu, Lozan doğru kavransaydı, günümüzde, Cumhuriyetten önceki olayların gün- deme getirilmesi, Türkiye'nin bunlardan sorumlu tutulması, sanınm bugün olduğu kadar ağıriık kazanmazdı. yakupkepenek06@hotmail.com DÜNYA EKONOMİSÎNE BAKIŞ / ERGÎNYILDIZOĞLU LONDRA ergin.yildizoglu(Sgmail.com "Halkın parası" (remninbi) ABD Dolan çapasından kopanldı, revalüe edildi. Böy- lece Çin yönetimi, sabit kur rejimini terk ederek bir "esnek kur" rejimine geçti. Böy- lece, mali piyasalann, uzun süredirözlem- le beklediği, dünya ekonomisini, ABD bü- yümesine bağımlı olmaktan çıkaracak bir "yeniden dengelenme" süreci de başla- mışoluyordu. Bu "yeniden dengelenme" gerçekleşirse, dünya ekonomisinde ege- men "aşın üretim" krizinin, çok ağır bir "yaratıcı yıkıma" yol açmadan aşılması bekleniyor. Bu beklenti bana, Keynes'in 1932'de The Atlantic Monthly'de yayımlanan "Dünya Ekonomisinin durumu" başlıklı makalesini anımsattı. Keynes, dünya eko- nomisinde mali piyasalardaki sorunun ön- celikle, "depresyon" sorunundan daha ivedilikle çözülmesi gerektiğini, aslında bu sürecin de başlamış olduğunu söylüyor ve ekliyordu: "Ancak tarih, çözüm için ge- rekli süreyi tanımayabilir." Sonuçta Keynes'in korkusu gerçek olacak, 10 yıl içinde küreselleşme tümüyle çökecekti... Remninbi'nin revalüasyonu, "yeniden dengelenme" için gerçek bir olasılık açı- yor. Ama, bence bu sürecin tamamlanma olasılığı çokzayrf. Bu yıl başındayaptığım, nisanda yinelediğim "kemerlerimizi bağ- lamamıza" ilişkin uyarımın hâlâ geçerli ol- duğuna inanıyorum. Yuzde 2'llk çözum Remninbi, dolar karşısında yüzde 2.1 revalüe edildi, "Singapur modeli" denen bir taktikle, bileşimi açıklanmayan bir döviz sepetine bağlandı, yüzde 0.3 gibi dar bir aralıkta dalgalanmaya bırakıldı. Çin mali yönetimi, Remninbi'nin değerini, pi- yasa tepkilerine bakarak her akşam yeni- den ayarlayacak. Böylece, Çin yönetimi, hem spekülatörleri bir belirsizlik içinde tu- tuyor, hem de parası üzerindeki denetimi- nı kaybetmiyordu. Revalüasyon piyasa- larca beklenen yüzde 5'in ve ABD sena- tosunca önerilen yüzde 27' nin çok gerisin- de kalmış olmakla biriikte, bir başka ne- denle de iyimserlikle karşılandı: Wall Stre- et Joumal'ın yorumuna göre ABD Sena- tosu'ndaki ulusalcı ve korumacı lobinin et- kisi/propagandaları, küreselleşmeden uzaklaşma eğilimi, bu revalüasyonla de- linmiş oluyordu. WSJ analistlerinden Nouriel'ye göre onümüzdeki aylarda yüzde 10'a kadar ilertemesi beklenen revalüasyonun kısa ve uzun dönemli etkilerini ve yukarıda değin- diğim iyimser beklentilen değerlendirme- den önce, Çin ekonomisine ilişkin bazı ve- rilere bakalım. Çin ekonomisi, resmi verilere göre 2005 yılının ikinci dört aylık döneminde yüzde 9.5 büyümüş. Yorumcular bu oranın abar- tılı olduğuna, biryavaşlama dönemine gi- rildiğine inanıyorlar. 2003-2004 yıllannda yüzde 30 büyüyen imalat sanayii üretimi ve tüketiminin 2005 yılında yüzde 15' e ge- rilemesi bekleniyor. Ithalat verileri de ya- vaşlamasaptamasını destekliyor. Son ve- Halkın Parası' ve 'Yeniden Dengelenme' riler aylık ihracatın bir önceki yıla göre yüz- de 30.6 artmasına karşılık, ithalat artışının yüzde 15.1 'de kaldığını, böylece aylık dış ticaret fazlasının artmaya devam ederek 9.7 milyara ulaştığını gösteriyor. Çin'in, özellikle ABD karşısında, büyümeye de- vam eden dış ti- caret fazlasının, döviz oranlannda çok daha köklü nedenleri var. Bank of Ameri- ca'nın baş strate- jisti Joseph Qu- inlan'a göre ima- lat sanayii ortala- ma saat ücreti Çin'de 64 sent, ABD'de 21 dolar. (TheAtlantaJour- nal-Constitution. 22/07) Bu farkın kısa dönemde kapanması ola- naksız. Ikincisi, ABD ekonomisi, birçok üretim dalını tasfiye et- ti, dışan taşıdı, şimdi, çoğu hizmet sektö- ründeki işçi sınıfının gereksinimlerini ucu- za karşılayabilmek, ücret düzeyini koruya- bilmek için, Çin'den ithal etmeye devam etmek zorunda. Salt bu devalüasyona ba- karak ABD-Çin arası ticaret dengesinde fazla bir iyileşme beklemek doğru olmaz. Bu durumda haziran sonu itibanyla Çin'in elindeki, 771 milyar dolara ulaşmış olan döviz rezervlerinin büyümeye devam et- mesi olağan. 2003 yılında ve 2004 yıllann- da sırasıyla GSMH'nın yüzde 3 ve yüzde 4'üne ulaşan cari denge fazlasının da... (Financial Ti- mes, The Econo- mist) Kısa ve orta dönem Kısa ve orta dö- nemli beklentilere dönersek, önce- likle, ABD'de ulu- salcı/emper- yal/korumacı ke- simin gerginliğj artmaya, Çin'e daha fazla revalü- asyon için siyasi baskı yapmaya devam edeceğini söyleyebiliriz. Remnin- bi'nin revalüasyonu, diğer Asya dövizleri- nin de değerlenmeye başlamasına neden oldu. Mali piyasalarda, "heç edilmiş fon- lar" ve döviz spekülatörleri, korumacı lo- binin basınçlanna bakarak, yeni bir reva- lüasyon beklentisiyle, pozisyon tutmak için Çin'e yönelecekler (No- uriel, WSJ): Çin'e, genelde bölgeye yabancı sermaye girişi hızlanacak; sermaye hareketlerinde dolar ve Euro'dan Asya dövizlerine doğ- ru yönelim, dolardaki yumuşamayı hızlan- dıracak. Revalüasyon,"//. Bretton Woods" ola- rak daadlandınlan, (dolara bağlanmış dö- viz, Asya'dan ABD'ye mali kaynak akışı, bu kaynağın Asya mallanna talep oluştur- ması, ABD'nin tüketici talebine dayalı eko- nomik büyüme, gittikçe artan açıklar) sis- temin resmen sona erdiğini gösteriyor. Bundan sonra ABD, Asya'dan eskisi ka- dar kolay kaynak (tasarruf) çekemeyecek, ABD tüketicisi (esas olarak işçi sınıfı ve orta sınıf) iki basınç altında göreli olarak yoksullaşmaya başlayacak. Birincisi, Wall Mart (bu sınıflara hizmet veren büyük sü- per market zinciri) etkisi: Çin'den ithal edi- len mallann fiyatı artmaya başlayınca, tü- keticinin alım gücü ve refahı gerileyecek. Ikincisi, cari açık büyümeye devam eder- ken sermaye dolardan uzaklaştıkça, ABD variıklanna talep azaldıkça, borsa (ama özellikle bono fıyatlan) düştükçe, faizlerin artma eğilimi güçlenecek. Bu da yatınm- lar ve ama özellikle tüketim üzerinde olum- suz bir etki yapacak. Efsanevi spekülatör Wanren Bufîett'in deyimiyle "bir kupon kesiciler-rantiyeler- toplumuna dönüşen" (The New York Tımes 18/07) ABD tüketi- cisini zor günler bekliyor. Gerçekten de yüzde 2'lik revalüasyo- nun biie uzun dönemli ABD bono faizleri üzerinde yüzde 0.07'lik bir artış yaratma- sına bakarak, yüzde 10-20'ye ulaşacak bir revalüasyonun nasıl ağır bir basınç ya- ratacağını düşünebiliriz. Bunlara karşılık, Çin (ve Asya ülkelerinin) tüketicisinin, pa- rası değerieneceği için, tüketim gücünün ve refahının artacağı söylenebilir. Buraya kadar yaptığımız saptamalar, geçenlerde Kissinger'ın the Council on Foreign Re- lations srtesinde işaret ettiği gibi, dünya ekonomisinin ağıriık merkezinde 10-15 yıldır yaşanan Batı'dan Doğu'ya kayışın hızlanacağını gösteriyor. Remninbi ve di- ğer Asya paralannın dolardan koparak "döviz sepetlerine" bağlanmasıysa, dö- viz rezervlerinin bileşiminin daha fazla çeşrtlenme, dolann kullanımının azalma, egemenliğinde aşınma anlamına geliyor. Daha uzun bir dönemdeyse, sanınm şöyle bir durum söz konusu. Birincisi, sermaye ABD ve Avrupa'daki aşın üre- tim sorununu (kapasite fazlası) bir süre- dir Çin'in ve Doğu Asya bölgelerine göç ederek hafrfletmeye çalışıyordu. Ancak, Çin'de başlayan yavaşlama eğilimi ve son verilere göre, imalat sanayiinde fab- rikalann onda dokuzunun bir üretim faz- lası sorunuyla karşı karşıya olması (The Economist, 21/07), revalüasyonla biriik- te genel bir depresyon eğiliminin gide- rek yeniden su yüzüne çıkacağını dü- şündürüyor. 1930'lardaki genelleşmiş depresyonun içinden, ilk önce ABD (depresyonu tetikleyen ülke) çıkmış, dünya ekonomisinin, siyasetinin merke- zine oturmuştu... L
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle