19 Mayıs 2024 Pazar English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
2 3 TEMMUZ 2005 CUMARTESİ CUMHURİYET SAYFA HABERLER ABDÜLCANBAZ TURHAN SELÇUK fnry/M Yargıtay Başsavcısı Nuri Ok, hükümeti ağır bir dille eleştirdi, irtica konusunda uyardı ' Siyasiler dinikullanıyor'• Yargıtay Cumhuriyet Başsavcısı Nuri Ok, çağdaşlığın karşıtının irtica olduğunu belirterek belli odaklann 'demokratik sisteme karşı mevzi kazanma' stratejisi uyguladıklannı söyledi. Ok, "Türkiyemizde en önemli kirliliğin dini ve onun kutsal değerlerini kullanma üzerinde yoğunlaştığı açıkça görülmektedir" dedi. ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) - Yargıtay Cumhuriyet Başsavcısı Nuri Ok, din ve kutsal değerlerin siyasiler- ce kullanıldığını vurgulayarak "Siya- salİstamhedefindekarariıköktendin- ci akımlann tempolannı yüksetttikJe- rini, etkinlik alanlannı genişlettikleri- ni" söyledi. Ok, türban eylemcılennin Cumhurbaşkanı AhmetNecdetSezer'e Kuran verme girişinüerini üstü kapa- h anımsataraku Kısabir süreöoce Çan- kayasırtlanndagörülentablobudurve çokvahimdir" dedı. Ok, bellı odakla- nn demokratik sistemekarşı mevzi ka- zanma stratejısini sakladığuu vurgula- dı. Ok'un hükümeti üstü kapalı olarak eleştirdiği ve uyardığı konuşmasında şu bölümler öne çıktı: Köktendlncl akımlar. Bugün Türkiyemizde en önemli kirliliğin di- ni ve onun kutsal değerlerini kullan- ma üzerinde yoğunlaştığı açıkça görül- mektedir. Siyasette kullamlmaktadır; ticarette kullanılmaktadır. Daha kötü- sü, din de devleti kullanmak ıstemek- te, bu yönde faaliyet ve etkınliğini yo- ğunlaştırmakta. Siyasal îslam hede- finde kararlı köktendinci akımlann tempolannıyükselttikleri, etkinlik alan- lannı genişlettiklerini fark etmemek imkânsızdrr. Her şeyın din açısından da değerlendirilmesinınyapüdıgı, sos- yal olgu ve sorunların dini gerekçeler- le izahı ve çözüm önerileri sunulması eğiüminin oldukça arttığı bir ortamda temelleri sağlam aülsa da laik- demok- >** IOIM.I MNVI s \ \ I) \M1 II \\U Kl I İ Dl U N M . Dürüstiük ödüUerisahiplerinibuldu Toplumsal Saydamhk Hareketi Demegi'nin (TSHD) 2004 yıh Dürüstiük ve Yolsuzhıkla Mücadele Ödüüeri, Yargrta> Başsavahğı binasında düzenlenen töretüe sahiplerine verildL Başsavcı Nuri Ok (solda) Dürüstiük ve Yolsuzlukla Mücadele Odülü'nü Dernek Başkanı Erciş Kurtuluş'tan (sağda) aldL Kurtuluş, Ankara Cumhuriyet Savcısı Ömer Süha Aldan'a ve bir maçta şike yapması için kendisine para teküf edild^ini büdiren Akçaabat Sebatspor'un eski kalecisi Sefer Hakan Olgun'a derneğjn teşekkür ödülünü verdi Ödültöreninde, Yargıtay savcısı iken Yargıtay üyeügine seçflen Saüh Zeki tskender'e de plaket verüdL Plaketi veren Yargıtay 4. Ceza Dairea Başkanı Ünal Başoğlu, Türkiye'nin tarihinin en kritik günlerini yaşadığuu söyledL Başoğlu, "Savcılara çok büyük görevier düşmektedir. Bugün Türkiye Cumhuriyeti'nin savcüaruıa uyanık. dimdik ayakta durarak, Türk Silahlı KuN-veÜeri'nden önce Atatürk'ün büyük emanetini her türlü fedakârhğa hazır olarak görevlerini yerine getirmelerini tavsiye ediyorum'* dedL (Fotoğraf: AA) ratik Cumhuriyetin tehlike ile karşı- laşmayacağı sanılmamahdır. irticada vahlm tablo: çag- daşlığın karşıtı irticadır. Kısa bir süre önce Çankaya sırtlannda görülen tab- lobudurve çokvahimdir. Hepimizi ür- perten, endişeye sevk eden bu nokta- ya gelinmesinde belli odaklann Cum- huriyetin kuruluş felsefesi ve devrim- lerine, Atatürkçü düşünceye ve de- mokratik sisteme karşı mevzi kazan- ma stratejisi saklanıp olaya sadece öz- gürlükler açısından yaklaşılmasının etkisi olduğu da inkâr edilemez. Ne dini kullanalım ne de dinin devleti kullanmasına izin verelim. Demokrastylyok etme nlye- tl: Demokrasinin özgürlükler orta- mından yararlamhp demokrasıyi yok etmek niyet ve gırişimleri görülmek- tedir. Demokrasinin kendisini savun- ması ve bunun için koruyucu ve kol- layıcı sistemi oluşturması ve etkili ola- rak işletmesi zorunluluktur. Sistemde ve işletilmesındeki aksaklık ve zaafla- rın demokrasiyi zayıflatacağı, giderek totalitarizme yol açacağıhiç unutulma- malıdır. Bu bağlamda küresel ve yerel şidderi de besleyen her türlü ideolojik saplantı, etnik aynmcıhkve köktendin- ci zehırlemeleTe karşı, genç ve körpe beyınlerinkoruma görmesi zorunlulu- ğuna da işaret etmek istiyorum. SMAN ARSLAN'DAN TRT'YE KINAMA 'Devlet televizyonunda taraflı yayın yapıldı' tLHANTAŞO ANKARA - Sıyasallaşma tartışmasıyla hükü- met ile yüksek yargı arasında tırmanan geri- lim, devlet televizyonuna taşındı. TRT'de ya- yımlanan "Ne Yapmah* adlı programda yar- gının yansmdan fazlasının rüşvet batağında olduğuna ilişkin yorumlara, Yargıtay Başkanı Osman Arslan gece yansı canlı yayına katıla- rak "TRTyi knuyorum'' diyerek tepki gös- terdi. Arslan'm TRT'yi kmamasına neden olan olay şöyle gelişti: TRT 1 'de geçen cu- martesi günü yayımlanan Avni Ozgürel ile Ayşenur Arslan'ın sunduğu programda "yar- gıda yolsuzhık* tartışıldı. ProgTama konuk olarak Prof. Dr. Hayrettin Ökçesiz, eski tstan- bul Barosu Başkanı Yücel Sayman ve emekli Yargıtay Üyesi Çetin Aşçıoglu katıldı. Prog- ramda, 1999 yılında yaptmlan yargıdaki rüş- vet oranının yüzde 56 olduğu savlanan anke- te geniş yer verildi. Açıklamalara tepki gös- teren Arslan, yargıya yönelik ağu suçlamala- nn yapıldığı programın TRT'den yayımlan- masırun "çokmanidar'' olduğuna işaret etti. Arslan, Yenı Şafak ve Star gazetesinde söz konusu ankete yer verildiğini ve bu gazetele- re düzeltme gönderildiğini arumsattı. Yargı ile hükümet arasındaki 'siyasaOaşma' gerilimi TKT'yeta^ndL Arslan, 'Ne Yapmah' programına tepki gösterdL 'HP: DENETİM TAMAMEN KALDIRILIYOR 155 bin Kuran kursu öğrencisine 59 müfettiş ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) - CHP Grup Başkanvekilı Kemal Ânadol. Türkiye'de 4 bin 322 Kuran kursunda 155 bin 284 öğrenci bu- lunduğunu, Diyanet Işleri Başkanlığı'nın ise bu kurslan denetlemek için 59 müfettişi olduğunu söyledi. Anadol, "Bu, Kuran kurslanndan de- netimin kakhnlması anlamına gehr" dedi. Ana- dol, düzenlediği basrn toplantısmda, MEB'in Ilköğretim Müfettişleri Başkanlıklan Yönetme- liğı'nde yaptığı değişikliklerin, "Takryyecuık zincirinin bir halkası olduğunu" söyledi. Ana- dol, laik Cumhuriyetin tehdit altında olduğunu belirtti. CHP'h Mustafa Gazafcu değişikliğin amacrnm "kuknğe, öğretim birnğine aykuı et- kjnak yapan kurslan ve yurtian korumak,yasa- dtşı eğitim kurumlannın açdmasını daha da özendJrmek" olduğunu söyledi. CHPlı Feridun Baloğhı da, TBMM Başkanhğı'na sunduğu so- ru önergesinde, Milli Eğitim Bakanı Hüseyin ÇeBk'e, düzerüemenin "gerekçesini" sordu. MEB, kendini savundu Milli Eğitim Bakanlığı, yönetmelik değişikliğıy- le "kavram ve yeöd karmaşası ortadan kaldınl- mışur" savunması yaptı. Açıklamada, "Üköğre- tim müfettişleri, göres talimaüanm doğrudan ba- kandan degilvatikrden almaktadıriar" denıldi. Anadol, Milli Eğitim Bakanhğı'nın yönetmelik degişiküğinin 'kaçak Kuran kurslany la' bağlanoh olduğunu sövledi. Klmse kendlne güvenme- Sİri: Tüm devlet organ ve kurumlan- nrn meşruiyet kaynağı halkın oyu ile kabul edilen anayasadır. Hiçbır kimse ve organ, kaynağım anayasadan alma- yan devlet yetkısinı kullanamaz. Mil- li iradeyi temsil ettığinden bahisle si- yasi parti ve partilerin, bağrmsız mah- kemelere hükmetme düşünce, eğilim ve beyanlan ve bunların ortaya koydu- ğu anlayışın çağdaş demokraside iza- hı mümkün değildir. Yargının styasallaştınlma- Sl: Hâkım hiçbır zaman bürokrat ola- rak görülmemeh ve o konuma da ge- tirilmemelidir. Bürokrasi hiyerarşi ge- rektirir. Hâkim ise yargı erkinin ken- disidir. Yargırunbağımsızhğını tehdit eden en önemli tehlike, yargının siya- sallaştinlması gırişunleridir. Daha açık- çası, yargı üzerinde yürütme orgaruna yetkı verilmesi, etkinlik alanı açüma- sıdır. Anayasamızda yargı bağımsız- lığı ılkesınin çeşitli teminatlanna yer verihniştir. Ancak builkeyi zedeleyen politık güce yargı üzerinde rol ve et- kınlik sağlayan düzenlemelerin varlı- ğı da inkâr edilemez. Slyasetin yargıda gölgesl: Si- yasetin yargıya müdahalesi kabul edi- lemez. Yargı üzerine düşecek siyase- tin veya bir başka gücün gölgesi, mut- laka adalette kirli alan oluşturacaktır. Yargı mensuplanna, hatta tüm kurum veyurttaşlara düşengörev, bukirli böl- genin yok edilmesi ve mücadelesini sonuç alıncaya kadar sürdürmek, siya- sal erklere düşen görev de hukuk dev- leti ilkesi ve hukukun üstünlüğüne inançla sahip çıkmalan ve yargıda si- yasallaşma tehlikesi yaratacak girişim- lerden kaçınmalan ve vazeeçmeleridir. Vahşl klrlllik terör. tnsanhk banş istiyor, hakve özgürlüklerini kul- lanma ortamrnın politik, ekonomik, sosyal ve kültürel asgari koşullannın yaratıhnası ve yaşatılmasını istiyor. Her şeyden önce terörün son bulması- nı istiyor. Bu vahşete destek olunma- masını, küresel, bölgesel ve yerel te- rorizme karşı aynı tutum ve yaklaşınun takınılmasım, çifte standart uygulan- mamasını istiyor. Hiçbir gerekçe tero- rizmi haklı göstermemelidir. En ko- yu, en vahşi kirliliğin terör olduğu hiç unutulmamalıdır. Rant peşinde koşan slya- Set: Demokratik toplumu içten içe kemiren, kokuşturan, çürüten, siyaset- çi ve rejıme güveru aşındıran, yoksul- luğa ve yoksunluğa yol açan en önem- li kirlilik, organize yolsuzluklardır. Bu alanda gerek devlet olarak, gerek sivil inisiyatif olarak daha çok, ama çok şey yapüması gerektiği ortak kanısı aynen yerinde durmaktadır. Partilere demokrasl gelme- II: Temiz siyasetın önünü açacak ted- birlerden üki saydamlık, diğeri isepar- ti yönetimine demokratikilkelerin hâ- kim olmasıdır. Parti, partili ve yandaş çıkarlannı, devletin ve halkın çıkarla- nndan üstün tutma eğilimi ki bu, par- tizanlığuı da ötesinde yağma kültürü, kirliliği başlatan en önemli olumsuz- lukolarakgörühnelidir. Siyasetçi, dev- letin, dolayısıyla halkın zaranna olan yersiz ve haksız her türlü imtiyaz ve rant taleplerine karşı devlet adamlığı sorumluluğu içinde cesaretle hukuku, etiği ve halkın ortak çıkarlannı öne çı- karmalıdrr. Hâklmler dernek kurmali: Etkın bir sıvil toplum örgütlenmesin- den mahrum toplumlarda demokrasi- nin tam olarak işlerüğinin sağlanma- sı mümkün değildir. Artıkyasal enge- li aşılan hâkim ve savcılann, çıkarla- nnı savunmak, meslek eğitimlerini ge- liştrrmek ve bağrmsızlıklanm koru- mak amaçlanyla dernek kurmada çok geç kaldıklanna yeniden ve önemle vurgu yapmak istiyorum. - GEÇMİŞTEN GELECEĞE ORHANERtNÇ Lozan ve Bugünümüz... Çöken Osmanlı Imparatorluğu'nun küllerinden diriltilen Türkiye Devleti'ni dünyaya kabul ettiren Lozan Antlaşması'nın 82'nci yıidönümünü yann kutlayacağız. Günümüzdeyaşanan olumsuzluklar, coşkumu- zu sınırlandırsa da Lozan'ı daha anlamlı kılıyor. • • • Lozan Antlaşması'yla sonuçlanacak süreçte Tür- kiye, kendine özgü bir yönetim yöntemini başa- rıyla uyguluyordu. Padişah ve sadrazamı Istanbul'daydı ama Tür- kiye'yi Ankara'daki Türkiye Büyük Millet Meclisi Hü- kümeti temsil ediyordu. Krallık, cumhuriyet gibi rejimlerin uygulandığı karşı taraf, Türkiye'nin bu özel yapısını da içine sin- dirememekteydi. Bu adsız yönetme biçiminden içeride de etkile- nenler vardı. Duygulannı Atatürk'e ileterek dün- yada benzeri olmayan yönetimin adının konulma- sı gereğini dile getirdiler. Mustafa Kemal Paşa'nın yanıtı kısa oldu: - Biz, bize benzeriz. Türkiye'nin kendisine, başanlannave ulusunagü- venen önderi bu yanıtı, başarılann özelliğini vur- gulamak için vermişti. Ama onun ardından yaşa- nan olumsuzluklar nedeniyle bu anlamlı sözler de çarpıtılarak başansızlıklan nitelendirmek için kul- lanılır oldu. Türkiye'de kendi özgürlüklerine ve bağımsızlık- lanna düşkün çok sayıda politikacı, bilim insanı ve yazar-çizer var. Bu özellik elbette övülecek ve al- kışlanacak bir yaklaşım. Ama nedense bir bölümünün ülkenin ve ulusun özgürlüğü ite bağımsızlığı söz konusu olduğunda ya pek sesleri çıkmıyor ya da bu özelliklerin artık geçerliliği kalmadığını söylemeyi yeğliyorlar. lnsana inanması zor geliyor ama, ne yazık ki gerçek boyle. • • • Lozan Antlaşması, Atatürk'ün öndertiğinde Baş- murahhas Ismet Paşa ve ekibinin yaşadığı sıkın- tılı ama azimli ve ödün vermekten kaçınılan bir sü- recin sonunda ulaşılan uluslararası bir zaferdir. Amerika Başkanı Wilson'un ilkeleri yönünde, Osmanlı Imparatoriuğu'nu Anadolu'daki küçük bir alanda abluka altına alma amacıyla hazırlanan SevrAntlaşması, önce Uiusal Kurtuluş Savaşı'yla, ardından da Lozan Antlaşması'yla yırtılmış ve ge- çersiz kılınmıştır. Bu nedenle olsa gerek Amerika Birieşik Devlet- leri Senatosu bu antlaşmayı aradan geçen bunca yıla karşın bırakın onaylamayı gündemine alıp gö- rüşmeyi bile düşünmemiştir. Kuzey Irak'taki teröristleri destekliyor olması, bir anlamda stratejik ortağımızın(!), VVilson ılkelerine ilişkin düşünceyi koruduğunun bir göstergesi ola- rak da algılanabilır. • • • Türkiye'nin laik ve sosyal bir devlet olarak var- lığını sürdürebilmesinin temel dayanağı Lozan Ant- laşması ve bu antlaşmayla somutlaşan bağımsız- lık ilkesi olmuştur. Atatürk, cumhuriyeti kurar vetanımlarken herfır- satta "tam bağımsızlhk" ilkesini gündeme getire- rek önemini vurgulamıştır. • • • Avrupa Bitiiği (AB) üyesi ülkeleriyle yurttaşlan ulu- sallıklannı ve bağımsızlıklannı korumak için ellerin- den gelen her çabayı gösteriyorlar. Fransa ile Hol- landa'nın AB Anayasası'nı reddetmeleri bu yakla- şımın somut örneklerinin ancak Türkiye'yi yöne- tenler ve AB konusundaki yandaşları "Ne olursa olsun, iş ki AB'ye girelim" düşüncesini yaşama ge- çirmeden yana bir yaklaşım sergiliyoriar. Bu durum da, Lozan Antlaşması'nın değerini ve önemini bir kez daha gözler önüne seriyor. Türkiye'yi kurtaranlara ve Cumhuriyeti kuranla- ra 82'nci yılda da saygı ve minnet borcumuz var. oerinc@ cumhuriyet.com.tr. evap ver Sezer! Anadolıı\lü\ükityine Se&r'ihedefgösterdi tstanbulHaber Servisi - Anadolu'da Vakıt gazete- si, destekledıği AKP hükümetınin birçok uygula- masuıı "hukuka uygun ohnadığın için geri çeviren Cumhurbaşkam AhmetNecdet Sezer'e saldınlanm sürdüriiyor. Gazete dün de birinci sayfadan "Ce- vap Ver Sezer* manşeti ile sekiz sütuna verdiği ha- berle Cumhurbaşkanı'nı "hedeP gösterip ağır suçlamalarda bulundu. Gazete, Sezer'in teröristleri affettiğini, çeşitli kurumlara solcu üyeler atadığını öne sürdü. Anadolu'da Vakit gazetesi, Atatürkçü- lükten ve laiklikten ödün vermeyen tavn nedeniyle sık sık eleştirdiği Sezer'i dünkü sayısında bir kez daha hedef gösterdi. Sezer'in "halka rağmen" sür- dürdüğü icraatlan konusunda suskun kaldığı iddia edilen haberde, "Sezer; tavir, davranış ve aygula- malarryla adeta notere döndü" denildi. Sezer'in Anayasa Mahkemesı'ne atadığı üyelerden birisinin "afleden CHP'B oJduğu" gibi muğlak ifadelerin yer aldığı haberde, Cumhurbaşkaru'nrn muhalefet partisi gibi davrandığı savunuldu. Haberde Se- zer'in, çarpıtılarak sunulan icraatlanyla ilgili şu sorulara yanıt vermesi istendi: "Atatürk'ün 70 yü önce Çankaya'dan kmduğu masonlan neden Köşk'te ağıriadınız? Köşkte yapüan görüşmelerde masonlann üst düzey yöneticilerine ne gibi sözler verildi? Affettiğiniz teröristler, Mehmetçik'le çaöş- maya girip öldürüldüğünde neler hissettiniz? Mec- lis'in gönderdiği vasalarda küı kırkyararken aynı hassasiyeti adü öp raporlanna gösterdiniz mi? Anayasa Mahkeınesi'ne atadığııuz solcu isimler mahkemenin tara&ızhğına gölge düşürmez mi?"
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle