22 Kasım 2024 Cuma English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
SAYFA CUMHURİYET 23 TEMMUZ 2005 CUMARTESİ HABERLER DimADABUGUN ALt SİRMEN Lozan'ın 82. Yılında Lozan Antlaşması'nın 82. yılı yann yurtiçinde ve dışında törenlerte kutlanacak. Bu törenler yakın tarıhimizin, bütün kişi ve kuru- luşlannın kıyasıya tartışıldığı bir döneme rastlıyor. Hemen belirtmek gerekir ki, bu tartışmalar doğal- dır, düzgün bir doğrultuda yapıldığı zaman yarar da getirir. Düzgün doğrultudan amaç, fıkir sahibi olmadan önce bilgi sahibi olmamak, savlannı kulaktan dol- ma bilgılere değil, belgelere dayandırmaktır. Tarihi, bir kahramanlar ve hainler karşıtlığı ya da zafeıier ve bozgunlar silsilesi olarak görmeye ça- lışmak, aslında neden sonuç ilişkilerini görmezden gelme, tarihi süreklılık olgusunu ıskalama sonucu- nu doğuracak, dönemin koşullanndan iç ve dış di- namiklerinden habersiz olanlar kaçınılmaz olarak yanlış yapacak, başkalarını da yanıltıcı sonuçlara vardıracaklardır. Lozan da yakın tarıhimizin kişi olay ve kurumlan gibi çokça tartışıldı, kimileri onu emsali görülme- miş bir zafer olarak görürterken, kimileri de her- hangi mantıklı ve geçeıii bir kanıta dayanmadan, bu antlaşma ile amaçlanan hedefin ne olduğunu hiç anlamadan, tarıhte en fazla toprak kaybettiği- miz anlaşma olarak nıtelediler, görüşmeler öncesi istenenler ile sonuçta elde edilenlere bakarak, onu bir bozgun sayacak kadar ileri gittiler. Burada Lozan'ı övmek ya da yermek değil amaç. Amaç şu kısa yerde Lozan'ı elden geldiğin- ce irdelemek. • • • Barış antlaşmaları, bir tarafın zaferi ve öbür tara- fın bozgunu ile sonuçlanırlarsa, adil ve kalıcı bir banşa yol açmaz ancak sonu yine savaşa varacak olan bir savaşmama dönemini sağlarlar. Ikinci Dünya Savaşı, Birincı Savaş'tan sonra imzalanan antlaşmaların bir bölümünün bu şekilde olması yü- zünden patlak vermiştır. Bu tür antlaşmalann ömeklerinden biri olan Sev- res Antlaşması'nı çöpe atan Lozan Antlaşması'na da bu gözle bakmak gerekir. Lozan'da görüşmeler Mısakı Milli sınırtan, azın- lıklar, Boğazlar, kapıtülasyonlar ve Osmanlı borçlan ana başlıkları altında yoğunlaştı. Bunları teker teker ele aldığımızda, elde etmeyi başaramadığımız istekler olduğu gibi kazanımlar da olduğunu görürüz. Misakı Milli sınırlan içinde bulunan Musul ve Kerkük konusunda, Türk tarafının başarı kazana- namadığı, Cemiyet ül Akvam'da çözülmesine ka- rar verilen sorunun sonunda, Ingıltere'nin istediği biçimde bir çözüme ulaştığını, Türkiye'nin Irak ile imzaladığı 1926 antlaşmasıyla bu isteminden vaz- geçtığını herkes bıliyor. Boğazlar konusunda Lozan'da varılan çözüm de, bağımsız Türkiye'nin toprakları üstündeki kesin egemenliğine uygun olmaktan uzaktır. Ne var ki, bu konu daha sonra Montrö Boğazlar Sözleşmesi ile 1936'da tam bir çözüme bağlana- caktır. • • • Azınlıklar konusunda da, Patrikhane'nin durumu Ankara'nın istediği doğrultuda çözülmeyecek, Pat- rikhane konusunda, antlaşmada herhangi bir hü- küm yer almayacak, Patrikhane'nin siyasi etkinlik- lennden vazgeçme sözü de yalnızca müzakere tu- tanaklannda geçecektir. Azınlık mahkemeleri de, 1926'da kabul edilen ama 1925 yılında Meclis'e sevk edilen Medeni Ka- nun'un kabul girişimleri üzerine azınlık temsilcileri- nin antlaşmanın 42. maddesinde kendilerine tanı- nan haklardan feragatleriyle ortadan kalkacak ve Türkiye'deki yargı teklıği de Lozan'da değil, bu noktada sağlanmış olacaktır. Peki bütün bu noktalara takılıp kalarak Türki- ye'nin Lozan'da istediği sonucu elde edemediğini söylemek mümkün mü, hakkanıyete uygun mu? Lozan, Misakı Milli sınıriannın tümüne yakın bö- lümünde, her türlü ekonomik boyunduruktan kur- tulmuş tam bağımsız bir ulus devletin kurulması için gerekli zemini hazırlamış olan bir uzlaşmadır. Ankara'daki iktidariann, gerekli doğru çizgiyi tut- turdukları sürece, bu amacı gerçekleştirebilmiş ol- maları, görüşümüzü kanıtlamaktadır. Lozan'ın 82. yılında, nelerın istenıp, neleıin alın- dığına bakıp irdelerken yukanda söylediğimiz ger- çeği gözden uzak tutmamakta yarar vardır. Bu arada Lord Curzon'un dişe diş çekıştiği Is- met Paşa'ya söylediği şu sözleri de unutmamakta yarar var: "Ismet Bey, ne istersek reddediyorsunuz, bun- lan şimdi cebimize atıyoruz, ilerde bize geldiğiniz- de, tekrar önünûze koyacağız." Işte bugün uzun uzun üzerinde düşünmemiz ge- reken nokta, Lord Curzon'un bu sözlerinde haklı çıkıp çıkmadığıdır. Lozan'ı irdelerken, asıl üstünde dunmamız gere- ken husus, Türkiye Cumhuriyeti'nin aradan geçen 82 yıl içinde Lozan'da elde edilen temel üzerine neleri bina edip nelen edememiş olduğudur. Yapılamayanlann ya da önce elde edilip de, son- radan yitirilenlerin vebalini Lozan'a yüklemeye kalkmak ise içinde bulunduğumuz durumun nedenlerini kavramamızı engelleyecektir. Bilmem meramımı anlatabiliyor muyum? asirmen@cumhuriyet.com.tr Sanatkârdan vergi iadesi önerisi • tstanbul Haber Servisi - Istanbul Bilmum Madeni Eşya ve Sanatkârlan Odalan Birliği, Esnaf ve Sanatkârlar Genel Müdürlüğü'ne bir yazı göndererek esnaf ve sanatkârlann da vergı iadesinden yararlanmalannı sağlayacak bir öneride bulundu. Birlik Başkanı Cevher Kartal ve Genel Sekreter Funda Malkoç imzasıyla gönderilen yazıda, esnaf ve sanatkâr kesiminde fış ve fatura toplamaya özendirecek öneri ile hem çalışanlann hem de ülkenin gelirinın artacağı kaydedildı. 1 ABDr bölgede destekleyici olmalı' • ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) - Suriye Dışişleri Bakanı Büyüke'lcı Velid El Muallim, Ankara'daki temaslannın ardından dün düzenlediği basın toplantısında, "PKK'yi terör örgütü olarak görmekteyiz. Türkiye'de olduğu gibi Sunye'de de yasadışı ılan edilmiş durumda. Türkiye'deki dostlanmızla güvenlık alanındaki görüşmelenmiz karşılıklı olarak sürmekte" dıye konuştu. Ankara temaslannda, ABD'nin Suriye'ye yönelık tutumunun doğrudan görüşme konusu olmadıgını ıfade eden Muallim, ABD'nin, bölge ülkelerini güvenlik işbirliği konusunda destekleyici ve teşvık edici olması gerektiği üzerinde durduklarını kaydettı. Rektör Yücel Aşkın hakkındaki soruşturmanın YÖK Yasası'na aykın olduğu vurgulandı 'Karşıdevrimciharekef• YÖK Başkanvekili Ertepınar, savcılığın soruşturma başlatmadan önce YÖK'ten izin alması gerektiğini belirtti. Rektöre destek açıklamalannda da uygulamanın karşıdevrimcilerin yıldırma hareketi olduğu kaydedildi. Haber Merkezi - YÖK Başkanvekili Prof. Dr. Aybar Ertepuıar, Van Savcı- bğı'nın, Yüzüncü Yıl Üniversitesi Rek- törü Prof. Dr. YücelAşkmhakkında so- ruşturma başlatmadan önce YÖK'ten izin almamasını eleştirirken Prof. Aş- kın'ın evine yapılanpolis baskınına kar- şı tepkiler sürüyor. Yapılan açıklamalar- da Prof. Dr. Aşkın'ın Cumhuriyet de- ğerlerine bağhlığına vurgu yapılarak uygulamanın karşıdevrimcilerin yıldır- ma hareketi olduğu kaydediliyor. Prof. Dr. Ertepınar, Van Savcüığı'nın YÖK Yasası'na aykın davranarak YÖK'ten izin almadan soruşturma baş- latnğını vurguladı. Ertepınar, izin alma- dan soruşturma başlatılmasının 2547 sayüı YÖK Yasası'nın 53. maddesine ay- kınlık taşıdığını belirtti. YÖK Yasa- sı'nın 53. maddesinin c bendinde şu bil- giler yer alıyor: "1609 sayüı Bazı Cürümlerden Dola- yı Memurlarve Şerikleri Hakkında Ta- kip ve MuhakemeUsulüneDairKanun kapsamma girensuçlanndandolayı ka- nunikovuşturmaiçingerekenizin, Yük- seköğretim Kurulu üyeleri ile Yükse- köğretim Denetleme Kurulu başkan ve üyeleri ve bu kuruluşlann memurlan hakkında Yükseköğretim Kurulu baş- kanından, üniversite \öneticileri ve öğ- retim eiemanlan ile memurlar hakkın- da üniversite rektörlerinden ahnır." Yasada, savcıhğın doğrudan kovuştur- ma yapmasına izin veren madde ıse şu şekilde: "İdeolojikamaçlarla.anayasa- da yer alan temel hak ve hürriyederi, dev- letinülkesive milletiylebölünmezbütün- lüğünü veya diL, ırk, sınıf, din ve mezhep Türkler onüdı tstanbul Haber Servi- si-DlSK kurucusu ve es- kı Genel Başkanı Kemal Türklerdün Topkapı'da- ki mezan başmda tören- le anıldı. Anma töremne Türk- ler'in eşi, ablası, kızlan, damadı, torunlan, DlSK Genel Başkanı Sükyman Çelebi, Eski DlSK Ge- nel Başkanı Rıdvan Bu- dak ile sendikacılar ka- tıldı. Ellerinde karanfil- lerle Türkler'in mezan başına dek, "Kemal Türkler kavgamızda ya- şjyor!,Gün Gefecek, Dev- ran Dönecek Katuler tş- çiye Hesap verecek" slo- ganlanyla gelen kalaba- lık alkışlar eşlığınde ka- ranfilleri mezann üzeri- ne bıraktı. Çelebi, Türkler'in öl- düğü günden bu yana ağ- lamadıklannı aksine ver- diği mücadeleyle gurur duyduklanm belirterek "DtSK'in başkanı kaüe- dfleü tam 25 yıl okfu, fa- kat faiDeri hâlâ cezalan- dmlamadL TürkHukuk Ststemi'ninnasdyürüdü- ğünün kanıü buradadır. 15-16 Haziran direnişle- rini yaratan DİSK, bu mücadeleyi Türkler'in gösterdiği yol haritasıyla kazanacakür" dedı. Çetebi,dnayetinfizerinden25yJ geçmesmekarşmfaiDerincezalaııdınlmamasııııeteşnrdL (HASAN YİGİT) aynhğuıadayandaraknitetiklerianaya- sadabeUrtilen Cumhuriyetiortadan kal- dumakmaksadıylaişlenen suçlarla bun- larla irtibam suçlar, öğrenme ve öğret- me hürriyetini doğrudan veya dolayh olarak kısıtlayan, kurumlann sükûn, huzur ve çalışma düzenini bozan, boy- koLişgaLengeUeme.bunlanteşikvetah- rik. anarşik ve ideolojik olaylara inşkin suçlar ile ağır cezayı gerektiren suçüstü hallerinde, yukanda yazdı usufler uy- gulanmaz; bu hallerde kovuşturmayı cumhuriyet savcısı doğrudan yapar." Egeli Akademisyenler Platformu adı- na Prof. Dr. MustafaKaymakçı tarafın- dan yapılan açıklamada, "Aşkm'm, üni- versitesinde tarikatlara ve bölücü kad- rolara karşı mücadelesini destekliyo- ruz" denildi. Çağdaş Yaşamı Destekleme Derneği Genel Başkanı Prof. Dr. Türkan Saylan da yaptığı açıklamada, Van Yüzüncü Yıl Üniversitesi Rektörü ile yardımcı- sı Prof. Dr. Ayşe Yüksel'in kişiliğinde derneği de hedef alan gerici kampanya- nın, Atatürkçüleri yıldırmaya yönelik ol- duğunu savundu. Matvarfağma el konulması talebi Öte yandan Aşkm'm evindeki ara- madan sonra el konulan bine yakın ta- rihi eseri Izmir Dokuz Eylül Üniver- sitesi'nden 2 öğretim üyesinin bilir- kışı olarak ıncelemeye aldığı belirtil- dı. Bu arada, soruşturmayı yürüten Cumhuriyet Savcısı SezgmKanmaz'm, 4. Ağır CezaMahkemesi'ne Aşkın'ın malvarlığma el konulması talebinde bulunduğu da kaydedildi. IR NOKTASI /ORAL ÇALIŞLAR oralcalislar@cumhuriyetcom.tr Bombalann patladığı Londra'nın Be- lediye Başkanı Ken Livingstone, terör tartışmalanna değişik bir yorumla katıl- dı. Livingstone'un tartışmalara neden olan sözleri şöyleydi: "Niye bir Yahudi genç Israil ordusuna katılıp savaşabili- yor ve Ingiltere'ye kahraman olarak dönüyor da, bir Müslüman genç Filis- tin'de savaşınca teröhst oluyor?" Bu sözlerden sonra başına gelecek- leri bilen Livingstone kendisini savun- mak amacıyla şunları da eklemeyi unutmamıştı: Terorizme ve teröristle- re karşı bir sempati duymuyorum. Sa- dece çifte standarda karşı çıkıyorum." Livingstone "Terorizme karşıyım" demesıne rağmen saldınlardan kendi- sini koruyamadı. Ingilız Yarıudıler Kuru- lu tarafından yapılan açıklamada Li- vingstone dinler arasındaki "gerilimi arttırmakla" suçlandı. Ortadoğu politi- kasını Londra sokaklanna taşımakla it- ham edildi. ••• Livingstone'un benzetmesine kızan- lann, ülkelerindekı son gelişmeler üze- Livingstone'un Terorizm Yorumu rine bir kez daha düşünmeleri gerek- miyor mu? Günlerdir gazetelerde Londra metrosundaki bombalan patla- tan canlı bombalann yaşamlanna iliş- kin haberter okuyoruz. Eylemcilerin bu kadar insanın yaşa- mına kastedecek bir ruh haline nasıl ulaştıklannı incelemek gerekiyor. Yaşa- dıklan koşullar kötü değil. Maddi du- rumlannda ciddi bir sıkıntıdan söz edi- lemez. 0 zaman bu eylemleri neden yapıyorlar? ••• Bu eylemleri ınançlan gereği yerine getırdikleri saptaması sanınm en doğru olanı. Çünkü ortada bir kişisel çıkar yok. Çünkü dönüşü olmayan bir ölüme gidiyorlar. Onları bu eyleme motive eden örgüt, büyük bir olasılıkla onlara "cennet" vaat ediyor. Yani kendi inançlanna göre "zalimler"'m ülkesinde, onlan öldürerek dini amaçlanna hizmet ettiklerini düşünüyoriar. Bir insanın hem kendisini, hem on- larca masum insanı yok etmesi, tam anlamıyla insanlık dışı bir vahşet ve çıl- gınlık. Bu çılgınlığın kabul edilebilir, makul sayılabilir bir yanı olmadığı da muhakkak. ••• Yüzlerce, binlerce insanı gözlerini kırpmadan ölüme götürecek bu insan- ları, eyleme sevk eden koşulları da unutmamak gerekiyor. Yaşadıklan Ba- tılı ülkelerde, o kültürle uyuşamayan ve kendisini dışlanmış hisseden milyon- larca insanın olduğunu biliyoruz. Bu in- sanların bir kısmı, o toplumlara zarar verecek kişiler haline kolaylıkla dönü- şebiliyortar. Ikinci ve daha kışkırtıcı etken ise ABD'nin müttefiki Batılı ülkelerin yok- sul ülkelere yönelik siyasetlen. Livings- tone'un dikkat çektiği çifte standart, Müslüman ülkelerde büyük bir travma- ya neden oluyor. Filistinlilerin çok kötü koşullar altında yaşarken Israil devle- tiyle giriştiği eşit olmayan çatışmada Batılı ülkelerin ısrail devletinin yanında saf tutması, Islam dünyasında ve Batı'- da yaşayan Müslüman kesimlerde öf- ke yaratıyor. ••• Irak'ın işgali ve bu ülkede yaşananlar ise, dünyanın vicdanını kanattığı gibi, karşı şiddete eğilimi de körüklüyor. El- Kaide'nin Irak'ın işgali sayesinde büyü- yüp canlandığı, dünya çapında etkın bir güç haline dönüştüğü yorumlan ya- pılıyor. El-Kaide örgütü, militanlannı bu öfke bataklığında yetiştiriyor, onlan acıma- sızlığa teşvik etme olanağı buluyor. ••• Dünyanın bütün güçlü ülkelerı aynı zamanda en büyük silah üreticileri. Te- röristin elindeki silahı da zengin ülkeler üretiyor. Silah üretimi, güçlü ekonomi- lerin önemlı unsurlarından binsi. Silah neden üretılır ve neden satılır? Silahın daha çok satılması için daha fazla ger- ginlik alanlanna ve daha çok savaşa ıhtıyaç olduğu da bir gerçek. Irak'ın ışgalinden bu yana acaba ABD'nin ve silah üreticisi diğer ülkele- nn kasalanna ne kadar para girdi? Şid- det şıddetı doğurdukça, bu savaş eko- nomısi zengin ülkeleri daha zengin ha- le getiriyor. ••• Londra Belediye Başkanı Ken Li- vingstone, Batı'da pek görülmek iste- meyen bu çifte standarda dikkat çeke- rek önemli bir çarpıklığa işaret ediyor. Batı toplumlan, olayın yalnızca tek tarafı üzerinde şartlandınlmak isteniyor. Bu anlayış ise "terörle mücadele"y\ yalnızca bir güvenlik sorununa dönüş- türüyor. Işin insani boyutu, terörü bes- leyen psıkolojik ortam ise göz ardı edi- liyor. ••• Bush ve müttefıkleri, "terörü azdı- ran" siyasetçiler olarak tarihe geçe- cekler. EKONOMIVE TEKNOLOJI ÜNİVERSİTESİ Mustafa Akyuz BefctrHc-EUktrontk BilgisayarHöİMiKHsi urs ve karşılıksız nakrt ya$am katkı payı, ulasım ve bannma TOBB nın guçtu desteğıyle Ortak Eğıtım Program' her oğre^cıye c3'Zjs f u b qısa.a :nane ötımsel arastırrra ^e gel st r me lacora"u.ar[an modern spor ve sosyat îesısier Aw^etıJ edutr 10312! 292 4040-41-42
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle