25 Kasım 2024 Pazartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
SAYFA CUMHURfYET 18 TEMMUZ 2005 PAZARTESİ DİZİ Cumhuriyet çaydaki radyasyonu Berlin Belediye Laboratuvan 'ndaki tahlillerle kanıtlamasaydı Radyasyonlubıüutbuhariaşacaktı D ünya, Çernobil patlamasından yayılan radyasyon yüklü bulut hareketlerini kaygıyla izliyordu. Bu bulutlardan etkilenen AB ülkelerinde ülkelerarası, ülke ve kent ölçeklerinde Çernobil 'e karşı önlem alınmak üzere uzmanlık ekipleri oluşturulmuştu. Bulut hareketlerinin haritalan çiziliyor, hava alomlanna baglı olarak yöneldiği ülkelere gereken uyanlar yapüıyor, gereken, alınabilecek önlemler alınıyordu. Bu çerçevede 3 Mayıs tarihinde AB ülkelerinden kopup Türkiye'ye yönelen, Edırne'den giren bulut için ülkemize gereken uyan yapıldı. Resmi görevliler ve halkımız ne kadar uydu ya da uymadılarsa günahlan boynuna, hallamız uyanldı, kimi önlemler de ahndı. Medya aracılığı ile de yapılan duyurularda köylülerin tarlalara çıkmamalan, hayvanlanru otlatmamalan, sütlerin dökülmesi, hayvanlann kesilip etlerinin yenilmemesi, gereksiz sokaklarda dolaşılmaması istendi. Sonra da söz konusu bulutun çok fazla bir kirlilik yaratmadiğ] bildirildi. Olay unutuldu, bitti. HALKTAN SAKLANMIŞ Yıllar sonra öğrendiğimiz bilgilere dayalı olarak, daha sonra öğrendiğimiz bilgilere göre ise 10 Ocak 1993'te başlayan, "Kim korkar radyasyondan" başlıkb yazı ve haberler dızimizde de açüdadığımız üzere, Edirne'den başlayarak göreceli Batı Anadolu'yu az kirletmiş bırinci buluttan başka, doğrudan Doğu Karadeniz'i kirleten ikinci bir bulut daha var. Atom Enerjisi Kurumu'nun yıllar sonra elimize geçen rapor ve haritalannda halkımızdan sakJanmış bu bulutun varhğı itiraf ediliyor. Yayımladığımız, tekzip edilememiş raporlar, belgeler, dönemin sorumlulannın karşılıklı birbirlerine suç atmalan ile ortaya çıkrruş bugün bilinenlere göre, durumu şöyle özetleyebiliyoruz... TSK BULUTU SAPTIYOR 7, 8 ve 9 Mayıs tanhlerinde Doğu Karadeniz yöresinde kirlenmeye yol açan radyasyon yüklü bulut aslında Silahlı Kuvvetlerimızin radarlan tarafından saptaruyor. Hükümet, ilgililere gereken uyanlar yapılıyor. Bu bulut AB ülkeleri ağırlıkh dünya bilim merkezlerinin saptadıklan haritalarda önceden görülemiyor. Çünkü önceden de vurguladığımız üzere Karadeniz'de olup bitenlerden dünya bilgi sahibi olarruyor. Sovyetler Birliği bu konularda hiçbir açıklama yapmıyor. Siyasi irade olayı Türk ve dünya kamuoyundan sakhyor. Dolayısıyla da bilinen hiçbir önlem alınmıyor. Sadece Türkiye Atom Enrejisi Kurumu 12 Mayıs tarihinden başlayarak yörede analizler yapıyor. Sonraki raporlarda yer aldığı üzere yörede çok değişik sonuçlarla havada, çimlerde, toprakta 350 mikroröntgen-saate ulaşan kirlenmeler saptaruyor. KARŞILIKÜ SUÇLAMA Kurumun 1993 dönem başkanı Yalçın Sanalan'ın bize yaptığı açıklamaya göre, normalin birkaç katı bir kirlilik anlamına gelse de sağlık açısından tehdit edici bir doz söz konusu değil. Çernobil bulutlanna ilişkin dünya haritalannda yer almayan söz konusu bulut, daha sonra Türkiye'den gelen bilgilerle, bizim Atom Enerjisi Kurumun'dan alıp yayımladığımız üzere, düzeltme olarak ekleniyor. Tabii doğrudan ülkemize gelen ve yörede kirlilik yaratan, saptanmış bulutun dünya ve ülkemiz kamuoyuna neden açıklanmadığı, halkımıza gereken uyanlann yapılıp önlem alınmadığı üzerine Sanalan bir açıklama yapmıyor. Sorular yöneltildiğinde 1986'nın sorumlu Bakanı Cahit Aral ile Kurum Başkanı Özemre, topu karşılıklı birbirlerine atıyorlar. Aral, siyasinin uzmanlar tarafından uyanlmadığında bilgi sahibi olamayacağını, Özemre ise kamuoyuna yönelik sorumluluğun siyasilerde olduğu anlamına gelen net olmayan açıklamalarla yetiniyorlar. Aslında Atom Enerjisi Kurumu'nun resmi raporlarında Türkiye'ye özel olarak gelen ve halkımızdan saklanan bulutun kayıtları, haritalan var. 7-9 Mayıs tanhlerinde gelen bulut askerler tarafından saptanmış. Kurumun 12 Mayıs sonrası başlatılan bölgedeki taramalarında ise normalin 2-3 katına çıkan kirlenmeler belgelenmiş. Kurum bu kirliliğin halk sağlığını tehdit etmediğini, ancak çay ve fındıkta sorun yarattığını itiraf ediyor. ı nak aynı,bilgifarkk jy^ I)ün\ a Saj>lık Örgütü'niin (\\ HO) oluşturduğu Valısma nruplarınca ha/ırlanan \e bilimsel ka\- naklarda kullanılan rad\asyon bulutlanna ilıV kin lıaritaların bi/i il»ilcndiren holümündc. >ıl- lara <;öre değişiklikler \ar. I986'da ha/ırlanmç haritada (üstte) \ugoslavva ve Bul^aristan'dan «i'lcn. bi/im de u>arıldı«ımı/ 3 mayıs tarihinde- ki bulut. sadece Batı Trakya'nın ucuna ulası\or. \ncak 1987 uiında ci/.ilcn haritalarda (solda). ana buluttan kopan ikinci bir parça, ku/e>den ini\or. Bu ikinci haritaların. çavda >c fındıkta rad>as\on çıkmasından u 1 herse>in anla^ılma- sımİaıı sonra. hi/den «ıı'dcn bilgili'rle dü/ellildigi İX'lirtili>or. Resmi raporlarda ÎM. 1 , haritadaki »(irünlü\c rajjmen. \alnı/ca Sinop ilinin bat«sh nııı bu huluttan etkilenip kirlendi^i hil»isi \ar... Saklanan buhıt resmi belgelerde 1986'ya ilişkin 1993 tartışmalannda Özemre yazüı olarak yaptığı açıklamada Edirne'den gelen buluta ihşkin ahnmış önlemleri çok aynntı ile verirken Karadeniz'den gelen bulutu birkaç cümle ile geçiştiriyor: "tkinci buhıt 10 Mayıs 1986'da Doğu Karadeniz Bölgesi'ni yalayıp geçti. Bunun özgül etkisi birincisine göre çok daha azdı, ama bu yöre etkileri dola\isıyla büyük önem arz eOnektev di" Doğu Karadeniz'i kirleten bulut için Atom Enerjisi Kurumu'nun resmi raporunda ise şu cümleler var: "Özellikle Doğu Karadeniz Bölgesi'nin etkilenmesi, Çernobil Nükleer Santrah'nda 5 Mayıs günü mevdana gelen ikinci bir patlamanın, 7-9 \Ia\ıs tanhlerinde bölgeye sonucunda oimuştur. Bu etkflenmeier bölgedeki Silahh Kuvvederimize ait cihazknn ölçüm sonuçlanna göre tespit edflmiştir. Doğu Karadeniz'in etkilenmesi üzerine radyasyon ölçümlerinin Trakv^a'dakine benzer şekflde yapılmasına bu böigede de devam edilmiştir. Yörenin ild önemU ürünü olaa ancak temel gıda maddesi kapsamına ginneven findık ve çav r rad>oaktif kirienmeden etkUenmiştir. Bu ürünlerin gerek iç pi\asada tüketihnesi ve gerekse ihracaü Dünya Sağhk Teşidlaü, Avrupa Ekonomik Topluluğu rad> ı asyon güvenliği tüzük ve yönetmefiği, ilgüi ülkeler mevYuatian çerçeveande yönedlmiştir." Cumhurİy6t 'in ortaya çıkardıMan Biz yine 1986 yıhna geri dönehm. Yukanda sözünü ettiğimiz, resmi raporlara girmiş sınırh bilgilerden bu ülkenin vatandaşlan olarak haberli değildik. Karadeniz"e gelen bulutu, etkilerini hiç duymamıştık. Resmi raporlarda yazılı olduğu üzere gerçekten de gelen bulut ve getirdiği radyasyon yükü sağlığı tehdit edicı ölçülerde değildi. Ancak saklanması, önlem alınmaması ile başla> r an bir dizi gelişmenin sonucunda, başta genel sağlımız, özellikle yöre insanının sağhğı üzerinde, tabii ekonomimize, toplumsal kimliğimize yöneük pek çok yönlü kayıplarımız oldu. Ne yaâk ki kayıtlara geçmiş başkaca hiçbir bügi, araştırma, önlem söz konusu olmadığı için uğradığımız kayıplar bugün bile polemik noktasında tartışrnalara konu olmakta. Gelen bulutun, büyük olmasa da önlem alınmaması yüzünden yol açtığı tahribatı belgeleyecek hiçbir araştırma bugüne kadar bilinçli olarak yapümış değil. Hâlâ ret üzerinden sorumluluktan kurtuhnanın yolu arandığı için, ülke çapında ve yöreye yönelik taramalar yapılmıyor, yaptmlinıyor. Tabii ki yine bilimsel olarak "Ahmet'in kansere yakalanması Çernobil ile 3işkfli n demenin olanağı yok. Ama Çernobil öncesi olağan kanser sayılan ile bugünün karşılaştırmasından bir sonuca vanlabilir. Kaldı ki Cumhuriyet olarak bizim Almanya'da yaptırdığımız tahhllerle ortaya çıkan büyük skandal ve sonuçlan ortada olrnasa. Çayı 60 bin bekerele kadar kirleten bulut buharlaşıp gidecekti. —Tanrtya şükür, atomdan da radyoaktivhedtn deradyasyondan da uıağız... Çaylan tazeleyiver BİLE BlLE LADES Çaylan Allahmı kirletti? 1 986 yıhna geri dönüyor ve bilim insanlarunızdan açıklamalar bekliyoruz. Gelen radyasyonlu buluttan habersiz Karadenizli, tam da radyasyon yüklü bulut tepesinde dolaşır ve yağmurla radyasyonu üzerine yağdınken tarlasuıda çay topluyordu. Dik dağlan aşamayan bulut, yükünü yoğunlaştırmış olarak işte bu topraklara, insanlann üzerine ve bitki örtüsüne, tabii tüm canhlara, toprağa akıtıyordu... Bizimkiler resmi raporlanna göre radyasyonu kontrol ertiklerini ve dünya standartlanna göre ürün ıhraç ettıklerini söylüyorlar, ama nasıl ohnuşsa ohnuş, mayıs sürgünü çaydan üretihniş ve Almanya'ya ulaşmış kuru çayda çıkan ortalama 60 bin bekerele varan bir kirliükle şok skandal ortaya çıkmıştı. Taban toprak çok kirienmeden, bitkınin içine yerleşmeden yağmurla yüzeyden kirlenmiş olsa da işlenmiş çayda 60 bin bekerel radyasyon kalan bir kirlilıkten söz ediyoruz. Bu boyutta büyük bir kırlilik, tüm yörede, yediklerinden etkilenen insanımız üzerinde nasıl bir etki yapmıştır dersiniz 0 ÇAY NASIL BU KADAR KİRLENDİ? Mademki kirlilik çok azdı. Çay nasıl bu kadar çok kirlendi? Çaylan, gökten yağan yağmurla radyasyonu yere ındiren bulut değil de Allah mı kirletti? Gerçi Ahnanya'da skandal patlak verince bizimkiİer olayı inkâr yoluna gittiler. Türkiye'den çay ihraç edıbnediğini öne sürdüler. Ama normal gıdalar arasında piyasada sanlan bütün ürünleri incelerken 60 bin bekereli bulan laboratuvarlar, söz konusu çay paketlerinin Çay-Kur'a ait ambalajh, piyasadan alınmış olduğunu bildırdiler. îşte bu tabloda üniversitelere araştırma yasağı geldiğini ve bizim piyasalarda satılan çaylardan hocaların aldıklan özel örneklerde de, gizli tahillerde de hemen hepsinde 10 bin- 30 bin bekerel civannda radyasyon çıkmakta olduğunu öğrenince, Cumhuriyet olarak olayın içine girmek gereğini duyduk. Berlin Çemobil Komitesi'nde görevli arkadaşun, Nükleer Tıp Hastanesi Başhekimi Dr. AB Savaşeri'ye danışarak, onun da tahlılleri yapacak Berün Belediyesi Laboratuvan uznianlannın görüşünü alması bağlantıh örneklerle yola çıktık. Aralık ayının başında Rize'den toprak, çeştli bitki, deniz suyu, balık, Türkiye'nin her yerinden, değişik markalardan çay ürünleriyle Berlin yolunu tutuk. ÜRETİM TALİMATI ÖZAL'DAN Sonuçlannın değerlendirmesini bugünkü yazıya sığdıramayacağımız için sadece o tarihteki bir ön gayri resmi bilgilendirmemizi aktarmakla bugünkü yazıyı noktalamak istiyorum. Mayıs sürgünü çay hem en kaliteü hem de en yüksek verimli olanıdır. Bu nedenle Çay-Kur, mayıs sürgününden ürünü, doğrudan ihraç etmeyi yeğler. Türkiye'de piyasaya, depolarda kahnış eski yıllann çayının harmanlaması sonucu ürün paketlenerek verilirdi. Genel uygulama oranı yan yanya yapılu-dı. Doğal olarak, bu bilgime dayanarak Ahnanya'da 60 bin bekerellerde, Türk piyasasında 30 binlerin altında radyasyonlu çay bulunması bana mantıklı görünmüştü. Sonraki Atom Enrejisi Kurumu raporuna bakılırsa radyasyonun varhğı bilinerek Ahnanya'ya resmen çay ıhracı yapılmamıştı. Türkiye'de de sağlığı tehdit etmeme ölçüsü mantığuıda bir harmanlama yoluna gidihnişti. Bizim radyasyonlu çaylar üzerine aylar süren yayınunıznı ardından, radyasyonlu çaylann çoğunun içiriünesinin ardından gerisinin toplatıhnası karan verihnek zorunda kahndığında dönemin Çay-Kur Genel Müdürü Talatar da kurban olarak görevden ahndı. Çay ürünü ile fazlasıyla uğraşmış biri olarak biliyorum ki çok değerli kurumu var etmiş bürokratlardan biriydı. Kendisine hiç sormadım. Radyasyonu biliyor muydu? Biliyorsa bile hükümetin talimatı ohnadan üretim yapmaya kalkışacağına inanmıyorum. Bence rastlantısal harmanlamadan ortaya çıkan bir sonuç söz konusu. Bile bile 30 bin bekerelli çayı da halka ıçirmek hem dünya bilimsel ölçümlerine aykın hem de sağlığa kesin zararlı. Zaten sonradan dolaylı öğrendiğime göre de haberler üzerine hükümetten görüş istenmiş, ama ısrarla üretimin devamı talimatlan bizzat Özal tarafından verihniş. Kurumda hiçbir ölçümleme yapıhnamış. ALÎ ULVİ - CumhuriyetAralık 1986 SÜRECEK
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle