Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
1 7 TEMMUZ 2005 PAZAR CUMHURİYET SAYFA
İV \ j I 4 | |J J \ kultur@cumhuriyet.com.tr 15
KULE CANBAZI SUNAYAKEV
İstanbul'a yaklaşmak1856 yılında bir gemi yanaşır Tophane kı-
yılanna. Haydi, oldu olacak gününü de yaza-
lım: 12 Aralık!.. Gemiden inen bir yolcu Is-
tanbul'u gezerken Rumelihisan'na özellikle
dikkat eder. 0 yolcu ki, kentle ilgili anılann-
da, nice antlaşma imzalayan kral gördüğünü,
tuval imzalayan nice ressam tanıdığını ama,
imzasını bir kente taşlardan atana da ilk kez
rastladığını söyleyecektir. Gezginin bilip, bi-
zim bilmediğimiz şudur: Rumelihisan'nın
şeklı Fatih Sultan Mehmefin imzasından
başka bir şey değildir. Yapımında bizzat ça-
lışan II. Mehmet, hisann görünüşünü imza-
sına benzetmiştir; tabii ki topoğrafyanın el
verdiği ölçüde. Bu şu anlama da gelmekte-
dir: Fatih, 1453'te tstanbul'u alamamış ol-
saydı bile kıyısına imzasını atıp gitmiş ola-
caktı!
Rumelihisan'na hiç bu gözle bakmadınız
rru? Öyleyse istanbul'a uzaksınız. O yolcu
sizden daha yakındır bu kente. Kim midir o
yolcu? Herman Melville!.. Hani, şu beyaz
balinanın (Moby Dick) öyküsünü yazan ün-
lü yazar!
Pofla müzemlz yok
Ahmet Mithat Efendi, yaklaşık yüz yıl
öncesinde yazdığı bir yazısında, Saraybur-
nu'ndaki surlara asılı büyük, çok büyük bir
balık iskeletinin parçalarından söz eder. Av-
lanmak üzere Marmara'ya açılacak olan ba-
lıkçılar bu kemiklerin önünde dururlar, Rum-
lar istavroz çıkaranr, Müslüman balıkçılar
ise el açıp dua ederlermiş, avımız bereketli
geçsin diye. Bizans'tan kalan bu inancm yüz-
yıllarca tanığı olan kemikler, bir dönem Mar-
mara Denizi'nde yaşayan, sonradan nesli tü-
kenen bir balina türüne aittir. Ahmet Mithat
Efendi yazısında, kemikleri koruyacak bir
doğa müzesi olmadığmdan dolayı dertlidir.
Belki de son Marmara balinasına ait olan o
kemikler günümüzde kayıptır... Ve daha da
acısı, biz de hâlâ gerçek anlamıyla bir doğa
müzesi yoktur!..
Herman Melville, tstanbul'a geldiğinde,
Marmara balinasını Bizansh tarihçilerden
okuyacak kadar bilgi sahibiydi. Marmara ve
balina!... Yoksa siz ilk kez mi bu ikisini yan
yana getiriyorsunuz hayatınızda?.. Öyleyse,
biraz daha yakınlaştınız, kıta sahanlığı soru-
nu ohnayan, tüm kıyılan bizim olan bu gü-
zel denizimize!..
Yılda bir kez bir araya gelmelerine izin var-
dı. O gün dışında, böylesine kalabahk bir şe-
/ KADEHINDE
' ZEHİROLSA^J
BENÎÇERÎM..
BANA ĞETTR
OHBE!
NİHAYET
TÜRK
KAftA-
SULARINA
6İRDİK!
Musa KART
kilde toplanmalan mümkün değildi. Sarayın
izniyle hepsinin katıldığı bu tören, mayıs ayı-
nın son cuması yapılırdı. Günün her dakika-
sını doyasıya yaşamak için güneş daha doğ-
madan toplanırlardı, bir tepenin eteklerinde.
Patikalardan yukanya doğru çıkarlarken gü-
neş de yükselirdi, onlarla birlikte. Hepsinin
ortak özelliği kara tenli oluşlanydı!.. Evet,
onlar Istanbul'da yaşayan Afrikalı kölelerdi.
U
zağında
durmayın
yakınlaşın
İstanbul'a.
Konuşun onunla;
eğer, gönlünüzde
göğsüne saplanan
beton hançerlerin
öfkesini, derisini
kanatan asfalt
yollann acısını
duyuyorsanız, o
da konuşacaktır
sizinle. Hele bir
de, kollanyla
ayaklannı geren
asma köprülere
bir yenisinin
eklenmemesi için
kararlı
olduğunuzu
anlarsa, bir dosta
söylenecek
sırlannı tek tek
anlatacaktır. Siz
de artık
Istanbul'la
yakınlaştınız
demektir.
Yılda bir kez toplanmalanna, yan yana gel-
melerine izin vardı. Yamacından yukan yüz-
lerce çift kara ayağın büyük bir coşkuyla tır-
mandığı tepe de, Çamlıca Tepesi'ydi. Zirve-
de buluştuklannda hepsinin de mutluluktan
yüzleri gülmekteydi. Mutluydular çünkü, o
gün neşe içinde kendi dillerinden şarkılannı
söyleyecek. hep beraber dans edeceklerdi.
18 Mart 1915'te, işgal donanması Çanak-
kale'yi geçemez ama, Avustralyalı Henry
Stocker kaptanlığuıdaki 'AE 2' kodlu deni-
zaltı Boğaz'ı aşarak Marmara'ya çıkmayı ba-
şanr. Onun açtığı yoldan 9 Ingiliz ve 1 Fran-
sız denizaltısı daha Çanakkale'yi geçerler.
Ingiliz denizaltılan gemilerimizi batırmakla
kalmaz, bir tanesi istanbul'a saldırarak Top-
hane'yi torpiller. Bu gelişme üzerine mütte-
fiğimiz olan Almanlar 'U 21' denizaltısını İs-
tanbul'a gönderirler. Alman denizaltısının
kaptanını ziyaret eden arkeolog E. Unger,
bir kayığı olup olmadığını sorar vatandaşına.
Kaptanın "Ne yapacaksın kayığı? Hem et-
raf kayık dolu!" demesi üzerine, Alman ar-
keolog, araştırma yapacağı yerin cinli oldu-
ğunu düşünen Türklerin, kayıklannı verme-
ye yanaşmadığını anlatır. Bunun üzerine kap-
tan, kayığı olmadığını ama isterse denizaltı-
da bir şişme bot bulunduğunu söyler. Bu ha-
bere çok sevinen Unger, botu kaptığı gibi,
çahşma yapacağı mekâna doğru yola koyu-
lur. Içi bir arkeoloğun nefesiyle dolu olan o
bot sayesinde Yerebatan Sarnıcı'nın ilk pla-
nı çıkanlır!.
'Ne kadar yakınsınız İstanbul'a'
Tavandan Yerebatan Sarnıcı'ndaki o eski
Bizans suyuna düşen damlacıklann dalgala-
n yüreğinize şu an çok mu uzak?..
Ne kadar yakınsınız istanbul'a?.. Sahi, hiç
konuşur, sohbet eder misiniz onunla? Istan-
bul'un arkadaşı olmayı bir kez olsun deneme-
diniz mi? Hep uzağında mısınız dünyanın bu
en güzel kentinin?
Uzağında durmayın, yakınlaşın İstanbul'a.
Konuşun onunla; eger, gönlünüzde göğsüne
saplanan beton hançerlerin öfkesini, derisini
kanatan asfalt yollann acısını duyuyorsanız,
o da konuşacaktır sizinle. Hele bir de, kolla-
nyla ayaklannı geren asma köprülere bir ye-
nisinin eklenmemesi için kararh olduğunuzu
anlarsa, sizin gerçek bir yurtsever, tarihine,
kültürüne bağlı bir ayduı olduğunuza kanaat
getirecek ve bir dosta söylenecek sırlannı tek
tek anlatacaktır. Siz de artık Istanbul'la ya-
kınlaştınız demektir. O zaman da bana,
"Tüm bunları nasü biliyorsun, neden ts-
tanbul'un en ilginç, en güzel öykülerini
senden duyuyoruz" diye sormayacaksınız!..
Dahası, ailemden kalma tarihi bir köşke,
tüm birikimimle aldığım antika oyuncaklan
koyarak neden istanbul'a ilk Oyuncak Mü-
zesi'ni armağan ettiğimi daha iyi anlayacak-
smız.
İstanbul Büyükşehir Belediyesi Kültür AŞ'nin düzenlediği etkinlik 20 Temmuz -10 Eylül tarihleri arasında yapılacak
Yazhk sinema geceleri başlıyor
• Yazlık sinema
atmosferinin günümüz
seyircisi tarafından da
yaşanması amacıyla
düzenlenen etkinlik
kapsamında, eski ve yeni
tarihli seçkin Türk
filmlerinden ömekler
ücretsiz sunulacak.
tstanbul Haber Servisi -
tstanbul Büyükşehir
Belediyesi Kültür AŞ, 20
Temmuz-10 Eylül tarihleri
arasında 'tstanbul Yazlık
Sinema Geceleri' adı
altında Türk filmleri
gösterimi gerçekleştirecek.
Kültür AŞ'den yapılan
açıklamaya göre geçmiş
yıllarda gündelik hayatın
aynlmaz parçası obna
özelliğini taşıyan yazlık
sinema atmosferinin
günümüz seyircisi
tarafından da yaşanması
amacıyla düzenlenen
etkinlik kapsamında, eski ve
yeni tarihli seçkin Türk
filmlerinden örnekler
ücretsiz sunulacak.
Feshane'de 20 Temmuz
Çarşamba akşamı İstanbul
Büyükşehir Belediye
Başkanı Kadir Topbaş'ın
da kahlacağı yazlık sinema
gecelerinin açılışında,
yönetmenhğüıi Yavuz
TurguFun gerçekleştirdiği
"Gönül Yarası" filminin
gösteriminin yanı sıra Cahit
Berkay ve Kent
Orkestrası'nın fıhn
müzikleri konseri de yer
alacak. 'İstanbul Yazhk
Sinema Geceleri', ilin 28
ilçesindeki mahalle, meydan
ve okul bahçelerinde
gerçekleştirilecek.
Gösterilecek filmler
arasında 'Birleşen Yollar',
'Fakir Âşıkların Romanı',
'Muhsin Bey', 'Kurtar
Beni', 'Zıkkımın Kökü',
'Karpuz Kabuğundan
Gemiler Yapmak', 'Gönül
Yarası', 'Hababam Sınıfi
Askerde', 'O Şimdi
Mahkûm' gibi renkli
fihnlerin yanı sıra 'Yangın
Var', 'Ayşecik Yavru
Melek',"'Ah Güzel
tstanbul', 'Samanyolu',
'Vesikalı Yarim' gibi siyah-
beyaz fıhnler de bulunuyor.
SERGİ 14 AĞUSTOS'A DEK İZLENEBİLİR
Sanatsal ve sosyal olgu
olarak Maskeler
Kültür Servisi - Mehmet Turgut'un
'Maskeler' isimli fotograf sergisi 14
Ağustos'a dek Fotoğrafevi Koç Allianz
Galerisi'nde görülebilir. _
Uzun yıllar teorik
fotoğrafçılık, baskı
teknikleri, boyama, kara
kalem ve fotograf işleme
üzerine çalışmalar yapan
Turgut, son dönemlerde
kurgusal fotoğraflar
üzerine yoğunlaştı.
Bugüne dek pek çok
saydam gösteri ve
söyleşiye katılan Mehmet
Turgut, Avusturya Super
Circuit 'Emotions
Human Relations'
dalmda altm madalya
sahibi.
Hacettepe Üniversitesi
Konservatuvan Öğr. Gör.
Yeşim Aksoy' Sanatsal
ve sosyal olgu olarak maskeler' başlıklı
yazısında şu vurgulamayı yapmıştır:
"Sanatsal ve sosyal maskeler,
insanoğlunun yaradılışından bugüne,
her zaman, toplumsal iletişim sürecinde
ve sanatsal bir olgu olarak varhğını ,
sürdürmüştür. îşte bu çalışmada da
maskeler konu olarak seçilmiş, sanatın
bir başka daü olan 'sahne makyajı'
uygulamalarıyla da
şekillendirilerek bu
çalışnıanın objeleri
oluşturulmuştur." Melih
Zafer Arıcan'ın 1995
yılında ABD'de başladığı,
hâlâ devam eden, içinden
iki sergi çıkan ve henüz
sergilenmeyen
fotoğraflann da
bulunduğu uzun soluklu
projesinden derlenen
'Yakın Öyküler' isimli
fotograf albümü
Fotografevi
Yayınlan'ndan
yayımlandı. Albümde yer
alan fotoğraflann
bazılannın da yer aldığı
'Küçük Şeyler' isimli
sergi 2004 yılında, Fotografevi Koç Allianz
Galerisi'nde fotograf severlerin beğenisine
sunulmuştu. Albümde yer alan fotoğraflar
özellikle ABD'de çok yaygın olan 'pür
form' geleneğinin bir örneğidir.
(0 212 249 02 02)
U S T A Î S İ M L E R B İ R A R A D A
Aspendos, Mariinsky
Tiyatrosu 'yla kapanıyor
Kültür Servisi -
12. Aspendos
Uluslararası
Opera ve Bale
Festivali yann
ve salı günü saat
20.30'da
Aspendos Antik
Tiyatro'da Rus
topluluk
Mariinsky
Tiyatrosu,
Kirov Orkestra
ve Solistleri dünyaca ünlü şef Valery
Gergiev yönetiminde verecekleri
konserlerle son bulacak.
TopluluL yann P. 1. Çaykovski'nin
Yevgeni Onegin operasının konser
versiyonunu; 19 Temmuz Salı günü ise
festivalimizin kapanışında Gala Konser'i
seslendirecek. Koro şefliğini Andrey
Petrenko'nun üstlendiği yapıtm
konzertmeisteri Igor Konovalov. Yevgeni
Onegin'de Vladimir Moroz (bariton),
Irina Mateeva (soprano), Yevgeny
Akimov (tenor), Nadezhda Serdyuk
(mezzo-soprano), Svetlana Volkova
(soprano), Mikhail Kit (bas), Olga
Markova- Mikhailenko (ı^ezzo-soprano),
Vladimir
Felenchak
(tenor), Edem
Umerov (bariton)
solist olarak yer
alacaklar.
UNESCO
tarafından 2003
yılnıda
'Dünyanın En
İyi Sanatçısı'
seçilen şef Valery
Gergiev birçok
ödülün yanı sıra, sanata ve kültürel
dialoglara katkısı nedeniyle Davos'ta
yapılan Dünya Ekonomik Forumu
tarafuıdan en büyük ödül kabul edilen
'Kristal Ödül'ün de sahibi. 1700'lü
yıllarda kurulan ve Rusya tarihindeki en
eski müzik kurumu olan Kirov Orkestrası,
1860 yılında kurulan ve Mariinsky
Tiyatrosu ile 1869 yılında birleşerek
uluslararası alanda pek çok ünlü opera
solisti yetiştirdi. La Scala Opera ve Balesi,
Covent Garden, San Francisco Operası ve
Metropolitan Operası gibi dünyaca ünlü
kuruluşlarla işbirliği yapan tiyatro, her yıl
dünyadaki önemli uluslararası festivallere
davet ediliyor.
ESİNTILER
ZEYNEP ORAL
Mavi Kır Çiçekleni
Yaz ayları geldi geçiyor... Ne çabuk geldi ne ça-
bukgeçiyordiyorum keyifliysem; neacımasız, ne
korkunç, ne geçmek bilmez günler diyörum, ül-
ke ve dünya gidişatı kaldıramayacağım bir yüke
dönüşmüşse ve karamsarlık altında eziliyorsa
tüm benliğim...
Sonra bir ses duyuyorum, şöyle diyor:
"Mavi gezi bir ağaçtır I Dallan deniz I Mavi ge-
zi bir bahçedir I Gülleri deniz//
Mavi gezi bir bebektir I Beşiği deniz I Dişleh de-
niz I Gözleri deniz//
Mavi gezi bir rüyadır görülmemiş I Mavi gezi bir
kitaptır yazılmamış I Mavi gezi bir masaJdır söy-
lenmemiş."
Yaz ayiannda Bedri Rahmi Eyüboğlu'nun bu
dizeleri, "Haydi" der, "haydi hiç durma! Koş ma-
viye!"
Ya koşabilirim, ya koşamam...
Denize ulaşamazsam bile, dört duvar arasında
açarım kucağıma Gürol Sözen'in o muhteşem
'Mavi Uygartık' kitabını ve başlanm Ege'den Ak-
deniz'e mavi yolculuğa...
Nice toplumlann gelip geçtiği, yerleştiği, deni-
ze saygılı, doğaya saygılı kurduğu yerleşim mer-
kezlerinin arasından, söylenceler, efsaneler, ma-
sallararasından, görkemli antik tiyatrolar, anıtsal
heykeller, konuşan mezartaşları, denize eğilmiş
suskun ağaçlar arasından geçip, ufkun sonsuz-
luğunda kaybolurum... Daha doğrusu yolumu bu-
lurum...
Bir yanımda Sabahattin Eyüboğlu, öbür ya-
nımda Halikarnas Balıkçısı ve Azra Erhat sür-
dürürüm yolculuğu... En çok da bugün Bodrum
yarımadasını dolduranlar, nasıl yaşarlar, nasıl ya-
şamışlar bu insanları, onlann eserlerini tanıma-
dan, bilmeden diye... Yani biraz kör, biraz sağır,
biraz beyinsiz, biraz yüreksiz, görmeden, duyma-
dan, hissetmeden sürdürebilirleryaşamı...
Ama neyse ki herkes kendi Bodrum'unu, ken-
di 'maW'sini seçebilir....
Bu yaz yolculuğunda en çok Mîna Urgan'la
dolu düşüncelerim, duygularım...
Tam beş yıl oldu onu yitireli. 2000 yılının hazi-
ran sonlarındaydı...
Ne çok, ne çok şey öğrendim ondan:
öğrenmenin de mutluluk kaynağı olabileceği-
ni... öğrenmekleyaşamın zenginleşebileceğini...
Sevdiği bir işi yapmanın, sevdiği işi iyi ve doğ-
ru yapmanın insana kazandırdığı özgüveni...
Düşüncelerden, ilkelerden ödün vermemenin
kazandırdığı güç...
Dünyaya merakla, ilgiyle sarılmanın kazandır-
dığı coşku... (Nasıl da merakla, heyecanla sorup
soruşturur, çocuk gözleriyle şaşarak, hayretle ba-
karak kucaklardı yeryüzünü...)
Yaşama biçimiyle düşünce biçiminin birbirini
bütünlemesinden, kendine ve çevreye duyulan
sevgi ve saygının, insan onurunu yüceltmeye var-
masından kaynaklanan iç banş ve huzur...
"Aydın o/ma"nın küçümsendiği; cehaletin, ka-
ba sabalığın, "kolay olanın", sansasyon ve "an-
lık şöhret"\n yüceltildiği bir ortamda Mîna Urgan
çok özel bir insan olarak, yukarıda sıralamaya
çahştığım özellikleri hep savundu.
Onun 'Shakespeare ve Hamlet' eseri, Vırgi-
na Woolf, Lavvrence, beş ciltlik Ingiliz Edebiya-
tı Incelemeleri hâlâ aşılmamış, eşsiz birer kay-
nak...
Bu bilimsel kitaplan da tıpkı kendisine benzer.
Tadına doyulmayan sohbetleri gibi. Bilginin şe-
kerle kaplandığı, zekâ ve ironinin eksik olmadığı,
alçakgönüllü, kendini (yazarını) değil, işlediği ko-
nuyu önemseyen yapıtlar...
Sonra, çok sonra, değer erozyonu furyasında,
horlamak, hakaret etmek için kullanılan "dino-
zor'sözcüğünü nasıl taçlandırdığınatanıkolduk.
Yaşamıyla, "dinozohuğuyla", karanlığa, yozluğa,
geriliğe, cehalete nasıl meydan okuduğuna...
"...Toprağa dönüşen bedenimden çıkacak kü-
çük mavi bir kır çiçeği, ölümsüzlüğümü sağlama-
ya yeter de artar" diyordu "Bir Dinozorun Anı-
larTnda...
ölümünün beşinci yılında fvîîna Urgan'ı sevgi ve
saygıyla anarken ölümsüzlüğü yaşamlarında ve
eserlerinde yakalamış, tüm mavi kır çiçeklerini
kucaklıyorum. Hem karadakileri, hem denizdeki-
leri...
www.zeyneporal.com
faks:0212 35716 50
Çekimter başladı
• Kültür Servisi - Ünlü oyuncu Tom
Cruise'un rol aldığı'Görevimiz Tehlike'
dizisinin üçüncü fihninin çekimleri Roma'da
başladı. J. J. Abrams'ın yönetmenliğini yaptığı
fılmde Tom Cruise'nin yanı sıra Vüıg Rhames,
Jonathan Rhys Meyers, Michelle Monaghan da
rol alıyor. Önümüzdeki mayıs ayında
gösterime girecek olan film 150 milyon dolara
mal olacak.
2. ULUSLARARASI İSTANBUL
ADALARFESTlVALİ
• BÜYÜKADA TURİNG
KtJLTÜREVt'nde 16.00-18.00 arasında
Balkan Naci tslimyeli, Füruzan, Ruhi
Ayangil'in katıldığı söyleşi, 18.15-19.15
arasında Ataol Behramoğlu ve Haluk
Çetin'in şiir-müzikli dinletisi.
• BÜYÜKADA SAN PASÎFÎKO
KtLtSESt'nde 21.00-22.30 arasında Surp
Vartanos Korosu.
• BÜYÜKADA AYA YORGİ KtLİSESt
ÖNÜ'nde 20.15-22.15'te Erkan Oğur, Ismail
Demircioğlu konseri.
ÎSTANBUL CAZ FESTÎVALÎ
• 12. ULUSLARARASI İSTANBUL CAZ
FESTİVALİ kapsamında 12.00'de Kabataş'tan
hareket edecek olan Caz Vapuru'nda Brass
Latin Berkant Çelen Trio'nun konseri
ijzlenebilecek. (0 216 41^93 53)