Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
9 HAZİRAN 2005 PERŞEMBE CUMHURİYET SAYFA
17
Datça
Datça Öğretmen
Evi'nde iş başvuru
formu
dolduranlardan
neden AKP'ye
üye olmalan
isleniyor; işe
girmenin yolu iktidar
partisine üye
olmaktan mı
geçiyor?
Betrtronik posta: defrizsotn9cumhjriy8tconi.tr www.cteitizsom.com Tel: 0.212312 05 05 Faks: 0.212.512 44 97
- Gül, ABD'ye yeni bir
sayfa önermiş...
"Defter dürülûyor galiba!"
3 öcalan dışanda
^ yargılanmak
| istemiş.
*» Bekaa uygun mu?
Ruhban
llmay Teker: "Yasaya
aykın kurs ve okullara
getirilen af,
pardon
ceza indirimi,
sakın
Heybeliada
Ruhban Okulu'nu
yeniden açtırabilmek
için yapılmış
olmasın!"
Sentez
Akif Kökçe: "Bir
zamanlar;
Islamiyet
ruliumuz, Türklük
bedenimizdir diyen
Türk-lslam
sentezinde gelinen
son nokta; AB
ruhurnuz, ABD
bedenimizdir!"
ANTALYA Kemer'de Tekirova'nın arkasına düşen
dağlara bakın. Toroslar'ın Akdeniz'e uzanan bu
bölümünde en yüksekte bir dağ göreceksiniz.
Burası Tahtalı dağıdır. Tahtalı'nın da zirvesine
bakın... Işte burası... Zirvede 600 bin metrekarelik
bir alan Çevre ve Orman Bakanlığı tarafından
yabancı sermayeli bir şirkete 29 yıllığına tahsis
ediliyor. Oysa bu bölge Beydağları Ulusal Parkı
içinde... Milli ve manevi değerlere önem verenlerin
anlayacağı dilde; Milli Park!
Milli Park'ın çok önemli "maddi" değerleri de var.
örneğin, Tahtalı dağında 800'den fazla bitki türü
bulunuyor ve bunlardan 25'i endemik tür.
Yani, dünyanın başka bir bölgesinde olmayan;
sadece burada yetişen bitki türleri. Ayrıca; bir
turizm bölgesi olan Tekirova'nın yeraltı su
kaynakları da Tahtalı dağından besleniyor. Çevre ve
Orman Bakanlığı, Beydağlan Ulusal Parkı içinde
TahtalıTahtalı dağının zirvesini yabancı bir şirkete tahsis
ederken imar planında yapılan bir değişikliğe
dayanıyor. Tahsisi alan şirket de 2 bin 350 metre
yüksekliğe bir teleferik hattı inşa etmek ve
Tahtalı'da kayak pisti yapmak üzere kolları sıvıyor.
Bunun üzerine Toroslar Doğa Sporlan Kulübü
Demeği, Tabiatı Koruma Derneği Antalya Şubesi,
Orman Mühendisleri Odası Antalya Şubesi ve
Antalya Barosu Başkanlığı dava açıyor. Danıştay 6.
Dairesi yürütmeyi durdurma kararı veriyor. İmar
planı değişikliği yapan Bayındırlık ve Iskân
Bakanlığı ile Kültür ve Turizm Bakanlığı karara
itiraz ediyor; Danıştay Dava Daireleri Kurulu itirazı
oybirliğiyle reddediyor. Tahtalı dağı kurtuluyor...
Sanıyorsanız yanılıyorsunuz...
Şirket, elinde Çevre Etki Değerlendirme raporu
bile olmadığı halde Tahtalı dağında inşaata başlıyor
ve mahkeme karanna karşın çalışmalarını
sürdürüyor!
Davayı kazanan kuruluşlar şöyle diyor:
"Genelde ekolojik sistemin bozulması, özelde ise
Antalya kentine gelecek her olumsuzluğun bedeli,
geri döndürülemeyecek biçimde burada yaşayan
herkes tarafından ödenecektir. Milli parklar sadece
ülkemizde değil dünyada da özenle korunan, nadir
güzellikte eşsiz doğal alanlardır. Insan soyunun ve
doğal hayatın devamının garantisi, ekosistemin
zarar görmemiş olmasına bağlıdır. Mahkeme
karanna rağmen halen dağda faaliyetlerin devam
etmesi suçtur. Bu konuda Tekirova Belediyesi'nin
de duyarlılık göstermesi ve bu faaliyetleri
durdurması gerekmektedir."
Ne var ki "imam" bildiğini okuyor!
SESSÎZSEDASIZÇ.)
MAUKEMESl
\N\
Kıpmra saçlı kadının yüzü bir perde
BU kez "Gülün ölüm Yüzyılı'nı
yazmış Hikmet Çetinkaya... Günizi
Yayıncılık'tan çıkan kitabın kapağında
kırmızı saçlı bir kadın, yüzünün
yansını perde gibi açmış... Kitabın
sayfalannı açınca:
"Ispanyol şair Jorge Guill'in
yaşamöyküsünü öğrenmeye
çalışıyordum o akşam. Güvenli bir
umudu, göğün bağnndaki şafakta
yakalamaya çalışan Jorge'nin bir
kadına olan aşkını birkaç kez
okudum. Sonra Arjantinli şair Luis
Borges'in fırtınalı yaşamını
düşündüm. Serin bir eylül
akşamındaydım. Iki şairin öyküleri
beni, Rus şair Marina
Tsvetayeva'nın 'Arduvaz tahtalanna
yazıyorum adını' dizelerinde
buluşturdu. Üç şairden bir öykü çıktı
ortaya. Gülün ölüm yüzyılıydı, arduvaz
tahtalara yazılan bir isim Rusya'dan
Ispanya'ya gidiyor, Arjantin'de
Borges'le buluşturuyordu. Nehirierin
ve denizlerin kumunda, asıriık
ağaçlann kalın gövdelerinde bir
kadının ruhu dolaşıyordu."
Kırmızı saçlı bir kadın. Yeşil gözlü.
Parmağının ucuyla yüzünün yansını
bir perde gibi açmış; perdenin
ardında kalanlan Hikmet
Çetinkaya yazmış.
Yüksek Yerilim Hattı
erdincutku ; yahoo.com
Hayatınızdaki kadınlar değil,
"kadınınızdaki hayat" önemli!
Aydın ve STK'lerîn
Sorumlulugu Üzerine
DENtZ RANOĞLU
Ülkemizde, (ne yazık ki eksik
olmayan) kimi olumsuz gelişme-
ler karşısında aydınlanmızın za-
man zaman anlamlı bir dayantş-
ma ve birliktelik içinde seslerini
çıkardıklanna tanık oluyoruz. Bu
sesleniş, genelde ya basın top-
lantısı ya da yine bir basın duyu-
rusunun attına çok sayıda imza
toplamak gibi etkinlikler biçimin-
de oluyor.
Demokratik toplumlarda böy-
lesi çıkışlar hiç kuşkusuz son de-
rece gereklidir, mutiaka da olma-
lıdır. Ne ki burada soaılması, irde-
lenmesi gereken, böylesi tepkiler
yeterii midir, yerinde, zamanında
mı olmaktadır? Hangi türden top-
lumsal olaylarda böylesi tepkiler
ortaya çikmaktadır? Böylesi çı-
kışlar toplumun beklentisine ce-
vap vermekte midir? Ya da top-
lum daha fazlasını mı talep et-
mektedir?
Aslında Türkiye'de, hemen her
gün tepki verilmesi gereken olay-
lar olmaktadır; halkımızı, toplu-
mumuzu, ülkenin şu anda içinde
bulunduğu durumu hatta gelece-
ğini ciddi biçimde değiştirmeye
yönelik uygulamalar peş peşe sı-
ralanmaktadır... da.. neden aydı-
nımız ve sivil toplum kuruluşlan-
mız (bu konuda duyarlı olan ve
zaman zaman tepkisini ortaya
koyan kimi kuruluşlar dışında)
seslerini duyurmak istediklerinde
hep bir ve aynı noktaya odaklan-
maktadır? Benim merak ettiğim
ve irdelemek istediğim işte tam
da budur? Evet Orhan Pa-
muk'un bir kitabının bölge kay-
makamı tarafından boykot edile-
rek toplattınlmak istenmesine
tepki gösterilme4idir... Evet Mer-
sin'de ve diğer illerimizde toplum
duyariılığını, kışkırtıcı, bölücü
amaçlara kullananlara karşı aynı
duyariılıklayanıt verilmeli, uyanda
bulunulmalıdır... Amaaa insan
haJdannı, demokratikleşmeyi, öz-
gürtükleri saJt kendi pencerelerin-
den gözlemleyen aydınlanmız ve
kimi sivil toplum kuruluşlanmız
acaba iktidann AB uyutmalan ile
Türkiye'yi birborç batağına batı-
rarak, adeta dış ülkelerin çağdaş
sömürgesi durumuna getiren,
eğitimi, bilimi, ticareti dinselleşti-
ren politikalanna neden ses çı-
karmamaktadırlar?
Merak ediyorum...
Tepki ve imza toplamak acaba
sadece kitap toplattınldığı ya da
bayrak yakılma olayında olduğu
gibi kimi kışkırtmalann patlak ver-
diği zamanlarda mı olmalıdır?
Neden, burası "Türkiye Cum-
huriyetidir", ülkemizi ılımlı Islam
cumhuriyeti yapma sevdasına
karşıyız diye kimi sivil toplum ku-
ruluşlan ayaklanmaz?.. ömeğin
neden Isviçre'nin, Türk Tarih Ku-
rumu Başkanı Yusuf Halaçoğ-
fcı'nun yaptığı bir konuşma nede-
niyle hakkında soruşturma açıl-
rnasına yazılı imzalı tepki göster-
rnezler? ömeğin AB komiserieri-
nin Türkiye'yi teftişe gelip kimi di-
rektiflere dışardan yönetmeye
kalkışmalanna, basında hep brldi-
ğimiz iki elin belki on parmağını
geçmeyen yazannın dışında, ay-
dınlar ve kimi sivil toplum kuruluş-
Lan ses çıkarmaz?
Demokratikleşme, özgürlük
hep türban, etnik aynlıkçılan kış-
kırtanlar için geçerlidirde, ülkem
insanını kucaklayan, tüm ülkem
insanının refahını isteyenlere de-
ğildir?
Geçen ay, Kadın Kuruluşlan
Birliği'nin Ulusal Egemenlik pa-
nelinde konusan bir öğretim gö-
revlisi yazar arkadaşımız, Türki-
ye'nin küreselleşmeyle birlikte
gelen değişimlerin sancılannı
çektiğini itiraf ederken, bu geliş-
me karşısında, halkın TVIerde ya-
yımlanan uyutucu programlar ne-
deniyle duyarsız kalmasını sorgu-
lamış.ardındanda.. "Herşeyiay-
dından beklemek doğru değil,
aydın da insan, herkes gibi eğ-
lenmek, gezmek, dinlenmek is-
ter" gibisinden bir saptama yap-
mış, sonra da STK'lerin "sadece
kuruluş amacına yönelik eylem
ve çalışmalaryapmakla yükümlü
ve sorumlu" olduğuna değinmiş-
ti... Başka bir deyişle, ömeğin
adında "kadın" sözü geçiyorsa o
demek ya da STK sadece o ko-
nuyaeğilmeliydi.. Soımak gerek-
mez mi?.. Peki halk hangi kay-
naktan bilgilenecek, uyanlacak ya
da duyarlı kılınacak? Onu bilinç-
lendirecek, uyaracak medyamı-
zın hali pür melali ortada... Eğiti-
mimiz ortada.. Aydınlara bel bağ-
lamayalım!.. STK'ler sadece ken-
di işleriyle uğraşsınlar... Sonra da
işin en kolayı, halkı suçlayalım!..
Nerede kaldı "aydın sorumlu-
luğu"?.. Galiba STK'lerin tanımı-
nı yapamadığımız gibi, aydının ta-
nımını da yapamadık. Benim bil-
diğim "aydın", yaşadığı topluma
duyarlı olup üzerine ayak bastğı,
yurdum diyebildiği ülkesinin her
sorununu paylaştığı gibi, gelece-
ğini tehdit altında gördüğü anda,
"Benim işim, benim sorunum
değil" demeyip tek yürek hare-
kete geçen kişidir...
Bu nedenledir ki, bugün ülke-
mizde, hiçbir aydının ve de sivil
toplum kuruluşunun "bu benim
çalışma alanıma girmiyordeme"
lüksü yoktur, olmamalıdır!.. Sağ-
lıklı, çağdaş, uygar, sadece türba-
na ve kültürel özgüriüklere değil,
ama insan gibi yaşama olanakla-
nnın yaratılmasını savunan insan
haklannın gerçekleştirildiği bir
Türkiye istiyorsak eğer... 0 zaman
ülkenin A'dan Z'ye her sorununa
duyarlı olmakzorundayız. Bizler...
Aydınlanmız.ve de STK'ler...
Bu arada, aynı akademisyen
arkadaşımız, "bayrağın, Istiklal
Marşı'nın, Atatürkçülüğûn" altı
boş söylemler olduğuna değine-
rek bunlar doldurulmadıkça bir
yere varamayız gibisinden bir söz
etti...
Oysa... Mustafa Kemal'in
ekonomiden bağımsızlığa, ulu-
sallıktan vergi adaletine, sanattan
kültüre, eğitime.. insan haklann-
dan özgürlüklere vanncaya kadar
hemen her konudaki söylem ve
eylemleri dün olduğu kadar, kü-
reselleşen dünyamızda bugün de
aynen geçerliliğini korumaktadır.
bayrak, Istiklal Marşı ve Atatürk-
çülük Cumhuriyetimizin simgele-
ridir, altı dolu kavramlardır. Tabii
bu doluluğu görebilenler.. görmek
isteyenler ve gösterebilen eğrtici-
leriçin...
denizban(« superonline com
KÎM KİME DUM DUMA BEHÎÇAK behicakı turk.net
ÇtZGtLlK KÂMtL MASARACI kamilmasaraci n mynet.com
r
t
\
f
f
<$£
I J r V l J " ' ' "
—• ^
t
1 *
1
•N
)
1
- '
* + " *s
1
X
\
\
\
X
~ "~ ^
•
i
§
t
\
*
%
,
t
»
r
HARBt SEMİHPOROY semihporoydiyahoo.com
rv.^
( l vU
HAYAT EPtK TtYATROSU MUSTAFA BILGÎN hayatepikcmynet.com
VAV BEL.
B/tSKAN
NASIL OTURURSA
OTURSUN
BİZİMKİ OE
ALTTA
KALN&VO ı
VALLA! J
\ ı
TARİHTE BUGUN MÜMTAZARIKAN 9 Haziran ımctc.mıuntaz-arikan. com
COLB PORTER DOĞOU..
1833 'TB SUGÜM, Ü/yt-Ü AME/Zİt£ALt fASKt 1/E
Müzf/c4L sesrvc/s/' COLE poer&e £<oi.
POĞMÇT £G SG A£P£ S££
çr£fi/ s
MrNİ AGrr/eMfŞTf. Atoe&K/fYA PÖME&EtC MÜ-
zi*M- gE£TEt£Mey£ tao^ ü
YÜK SAŞAGf &4ZAA/MfŞr/. /ÇT£,
J "CAN CAM
DÜZ ÇİZGİ
ÜMİTZtLELİ
Kirli Ruhlar!
- Türkiye, 2 yıldan fazla bir zamandır sabırla bekli-
yor. Ancak İrak'taki Amerikan güçlerinin PKK'ye kar-
şı aktif eyleme geçmemesi düşündürücüdür.
Bu sözler kime ait? Genelkurmay 2. Başkanı Orge-
neral llker Başbuğ'a...
- Teröristleri öldürmek tek başına çözüm değil. Iş-
sizliği önlemek, eğitim ve refahı arttırmak gerek!..
Peki, bu sözler kimin? ABD Genelkurmay Başkan
Yardımcısı Orgeneral Peter Pace'in... ABD'li orgene-
ral, Türk-Amerikan ilişkilerini kankoca ilişkisine ben-
zetip bazı anlaşmazlıklann yaşanabileceğine işaret
ediyor ve "2005'te PKK'ye karşı bir eylem olabilir
mi" sorusuna da şu yanıtı veriyor:
- Hiçbir askeri eylem konusunda takvim veril-
mesi söz konusu değildiri
Pace, Orgenera! Başbuğ'un gözlerinin içine baka-
rak bu utanmazca sözleri ederken, VVashington'ın bir
başka yerinde Amerikan Dışişleri Bakanı Condole-
ezza Rice, Dışişleri Bakanı Abdullah Gül'ün "Her
gün şehit veriyoruz" sızlanmasına karşılık şu güven-
ceyi veriyor:
- Sizi temin ederim, kesinlikle Irak smınndan
sızma olmayacak. Kuzey İrak'taki Kürtler de bu
konuda çok karaıiı...
Rice, "Çok kararlılar" dediği Kürt gruplann, yani
Talabani ve Barzani'nin, Kürt pariamentosunun açı-
lış törenine katılan Murat Bozlak, Ahmet Türk, Sır-
n Sakık ve Feridun Yazar'a, PKK'ye karşı askeri
operasyona girişmeyecekleri yolunda "gûvence"
verdiklerini bilmiyor olabilir mi?
- Hadi canım sen de!
ABD başkentinde aynı saatlerde Türk Genelkur-
mayı'nın iki numaralı ismine küstahça "Eylem yok",
AKP'nin iki numaralı ismine ise açıkça yalan söyleye-
rek "Sızma olmayacak" diyebilen kafa, o verilen "gü-
venceleri" bile bizzat organize etmiştir, hiç kuşkunuz
olmasın!
• • •
Peki, Türkiye Cumhuriyeti'nin Başbakanı, en ya-
şamsal sorunumuzda, son 15 günde 18 evladımızı şe-
hit verdiğimiz PKK terörü konusunda "stratejik orta-
ğımz!" resmen "Eytemyofr" derken, Başkan Bush'un
ayağına niçin gidiyor?
Gitmek zorunda da ondan! Son iki ay içinde
Bush'tan 30 dakikalık randevu koparabilmek için han-
gi rüşvetlerin verildiğini anımsayalım:
- Filistin'de, "Soykınm yapto" dediği Israil'in
ayağına gidip bir de mifyar dolarlık askeri ihale
rûşveti vermedimi? Içeriğini sırgibi sakladığı In-
cirlik Anlaşması'nı imzalayıp üssü (ve kim bilir
başka hangilerini) "sınırsız" şekilde ABD'nin
kontrolüne terk etmedi mi?
Şimdi de tüm "verilenlerin" üstüne bizzat, yüz yü-
ze "bağlılık yemini" edilecek! ABD yönetiminin hoş-
landığı "gazeteciler" içinde ayn bir yere sahip olan
MehmetAli Birand, günlerdir, Amerikan yönetiminin
AKP'yi tartacağını, "vıdı vıdı yapmak yerine iş yap-
ması gerektiğini" öğütleyeceğini ve Türklerin tekrar
ABD'yi sevmesi gerekliliğini anlatacağını yazıp duru-
yori Birand, dün Posta'daki yazısında ise iktidan ye-
rinden hoplatacak bir başlıkla ses'lendi VVashing-
ton'dan:
- ABD, AKP'yi silmek üzere!
Şu işe bakın, Tayyip Bey "ne istendiyse verme-
nin" rahatlığıyla Bush'un kapısını çalmaya hazırianır-
ken Birand nelersöylüyor? Peki, niçin silmek üzerey-
miş? Çünkü ABD politikalan üzerinde büyük etkisi
olan Yeni Muhafazakâriar büyük bir hayal kınklığı için-
deymiş. Başlangıçta büyük ümitlerie kucakladıklan
AKP, özellikle Iran ve Suriye konusunda gereken des-
teği vermeyerek bu çevreleri çileden çıkarmış... Tay-
yip Bey, Beyaz Saray'a gereken güvenceleri vermez-
se AKP'yi listeden silmeyi açıkça konuşuyoriaımış!
Artık "gereken güvenceler" nedir, onu bulmak da
sizin zekânıza kalmış! Aynca kısa sürede kokusu çı-
kar, hiç merak etmeyin! llhan Selçuk, dün "Kirli Ka-
lemler" başlıklı yazısında, "Gazeteci, yazar bir ya-
na, koskoca birmedya kendi Başbakanına önem
ve değer biçmek için Amerikan Cumhurbaşka-
nı'na gözlerini dikmişse, vah bize" diyordu...
- Siyasetçisiyle, medyasıyla, ruhlan kirlenmiş olan-
lann umurunda mı?!
e-posta: umitzileli@gmail.com
B U L M A C A SEDAT YAŞAYAN
SOLDANSAĞA:
1/ Marangoz-
lukta kullanı-
lan bir tür 2
rende. II Me- 3
melilerde
proteinmeta-
bolizmasının 5
son ürünü
olan ve idrar-
la dışan atı-
lan bileşik...
Eti beğenilen
bir deniz ba-
lığı. 3/ Anlayışlı,
uyanık, zeki... Yu-
nan abecesinde bir
harf. 4/ Sosyolojide,
belli bir toplumsal'
4
konum ya da statüye 5
sahip bireyden bek- 6
lenen davranış
"Sersem, budala" 8
anlamında argo söz- 9
cük. 5/Ishal... En kalın erkek sesi. 6/Ege ve Ak-
deniz kıyılanmızdaki küçük koylara verilen ad...
Dağ sırtlarında geçit veren çuİoır yer. 7/ Utanç
duyma... Çektiri türünden eski bir savaş gemisi.
8/ Soluk... Asya'da yaşayan yabanıl bir keçi. 9/
Duvar içinde bırakılanoyukbÖlüm... Trabzon'un
Akçaabat ilçesinde bir göl.
YLTKARIDAN AŞAĞIYA:
1/Uğursuz. 2/Yapay reçine verniği ve tutkalı üre-
timinde kullanılan beyaz toz... "Zeki — " : Türk
müziği sanatçısı. 3/Ketentohumu... Eski birtari-
hi anlatmakta kullanılan deyim sözü. 4/ Yapma-
cıklı davranış... Yağı alınmış sütten ya da yoğurt-
tan yapılan peynir. 5/ Bir kimsenin dinin buynık-
lannı yerine getirmek için yaptıklan... Basınçlı
suyla helanın yıkanmasını sağlayan aygıt. 6/Ova-
da ya da dere kıyısında çalı ve diken topluluğu...
Bir tanm aracı. 7/ Argon elementinin simgesi...
Nitelik. 8/Alevi ve Bektaşi şairlerinin tarikat ko-
nulannı dile getirdikleri şiir türü... Telli bir çalgı.
9/Ekolojide, bir canlının varlığını sürdürebildiği
yaşama ortamının en küçük birimi.. Limonluk-