25 Kasım 2024 Pazartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
9 HAZİRAN 2005 PERŞEMBE CUMHURİYET SAYFA J\_ LJ L i Jl LJ S\ kultur(5 cumhuriyet.com.tr 15 İİUYCARLIKLARIN İZİNDE. OKTAY EKİNCt Dünya MimarhkKongresi için îstanbul'un seçilme nedeni: 'küresel yozlaştınnalara' karşı dayanışma Pekin'den îstanbul'a...Uluslararası Mimarlar Birliği'nin (UIA) temmuz başında tstanbul'da yapılacak Dün- ya Mimarlık Kongresi'ne arttk gün sayıyo- ruz. Kongrenin 'Kentler ve Mimarlık1 tema- sıyla ılgilenenler, 1999'daki Pekin kongre- sinde elde edılen bu ev sahiplığınin 'gerek- çeleri'nı de dıkkate almalılar, çünkü Mimar- lar Odası'nın daha da eski yıllardan ben sü- ren bu özleminın temel nedeni, sadece ulus- lararası bir toplantıyı düzenlemış olmak, ya da 'kongre turizmi'ne katkıda bulunmak de- ğildi. Dünya mimarlanyla ve UIA ile Istanbul'da birlikte olmanm asıl heyecan verecek yanı, 6 yıl önce Pekın belgelerinde özetle şöyle açıklanmıştı: "Ortak ve ulusal sorunları- mızı paylaşmak. küresel gerçekleri tartış- mak ve dünyadan meslektaşlarımızla dertleşmek..." Yeryüzü mimarlannın 2005 buluşmalan- na aday olan ülkeler arasından Türkiye'yi seçmelenndeki önemli bır neden de ışte bu 'dertleşme' çağnsıyla birlikte daha da an- lam kazanan eşsiz 'İstanbul kimliği'ydi. Çünkü aynı çağrılarda deniyordu ki: "Kentlerimizin geleceğint kendi küre- sel çıkarları için belirleyen Yeni Dünya Düzeni'nin egemen güçleri mimaruğı dış- lamaktadır. Çünkü mimarlık, toplumlann esenli- ğini ve yaşamın sürekliliği için kültürel değerleri yok eden siyasetlerle çatışma halindedir. Bu gerçegin en yoğun olarakyaşandığı Türkiye ve Istanbul'da 2005 yüı ev sabip- liğine işte bu sürecin sorgulanması ve dünya dayanışması içinde önlemler düşü- nülmesi için adaydır. Sizleri 2600 yaşındaki tstanbul'a ortak sorunlanmızı tartışmak vebinlerceyıllık Anadolu uygarlıklarının tanıkhğında or- tak geleceğimize birlikte karar vermek için çağırıyoruz..." Mimarlık'la da buluşmafc Işte bu 'gerçekçi içtenlik' sayesinde, ay- nı seçımlerin diğer adaylan olan Floransa (Italya) ile Nagoya (Japonya) kentlen um- duklarını bulamadılar. Türkiye'nin 2005 kongresıne ev sahipliği yapmasının ise sa- dece dünya mimarlanyla değıl, a>Tiı zaman- da tanhsel kökenmdeki 'miınarlık kültü- rü'yle de yenıden buluşmasuıa heyecan ve- ricı bırortam sağlaması için, sonbiryıl için- de ûlkenin dört bır yanında "hazırlık kong- releri' yapıldı. Ülke ekonomisinın, üretim yenne arsa ve arazi spekülasyonunun rant gelirlerine ba- ğımlı hale getirilmesıyle birlikte tırmanan kent ve çevre tahrıbatı karşısında almması gereken önlemler, hemen tüm bölgelerde düzenlenen 'Istanbul-Dünya Mimarlık Kongresıne Doğru Türkiye Kongrele- ri'nde yerel ve kamu yönetıcılennın de ka- tıhmıyla tartışıldı. Kent topraklaruıın yasadışı işgaline göz yummayacak; mimarlığı ve şehırciliğı bır kenara iten plansız ve kaçak yapılaşmalan süreklı affetmeyecek; imarla ılgili kararla- • KÜRESELLEŞEN METROPOLÜMÜZ... Barış Yegana'nın 2001 yılı Mimarlar Odası yarışmasında ödül alan bu fotoğrafı, fstanbul'daki 'küresel dönüşümün' özeti gibi (üstte); yeni Galata Köprüsü'nün 'kent içi karayolu' anlayışıyla ulaştığı boyut ile eski köprününinsani boyutu arasındaki fark (yanda). nn bilımsel ve toplum yaranna değil, sade- ce inşaat gelirlerinı arttırmaya hizmet etti- ği yasal ve yönetsel ortamı sürdürmeyecek bir 'utnsal ııilmarlıK" vc kcnı pollılkası' özleminin, dünya mimarlanyla da paylaşıl- ması için sonuçlar çıkanldı, bıldirgeler ha- zırlandı... Sorunumuz 'küresel 1 Çünkü bütün bu olumsuz sıyasetler, aslın- da uluslararası bağlara da sahıp... Türkiye'yi de dünyadaki 'finaııs mimarisi'nin birbirle- rine benzer kimliksiz örnekleriyle donatan küresel ekonomi. aynı zamanda mimarlığı dışlayan yapı pazanyla da işbirliği içinde. Mimarlık ilkelerini ve şehircilik kurallan- nı gözetmeyen bir kentleşme, küresel yatınm piyasasının da çok ışine gehyor olmalı ki ör- neğin 'demokrasi ve insan hakları' konu- sunda Türkiye'yi sürekli uyaran Avrupa Bir- liği ve diğer Batılı güçler, aynı uyanyı 'ya- sadışı yapılaşma' ve 'plansız kentleşme' için yapmıyorlar. Oysa kentlenn kımliksizleşmesi; kültürel ve çevre degerlenni yitirmeleri; kentsel ka- osun yaşamın tüm yönlerini tahrip etmesi; o çok önem verdikleri demokrasi ve insan hak- lan bılincınin de temelinde olan 'kent kül- türü'nü yozlaştırmıyor mu? Işte, böyle bir süreçte, tanhi kentlerimizin sıluetlerine uygunsuz olarak yerleşen 'küre- sel mimari'nın sonradan görme kültür yok- sunu gökdelenlenyle, aynı kentlerimizi kuşa- tan yasadışı ve plansız rant yapılaşması, mi- marhğımızın özü olan 'çevreye ve yaşama saygı'yı da yok edıyo'r. Yani, mimarlığımızı koruyabilmemiz ve yeniden etkin kılabilmemiz için artık ulusal ölçekte tek başımıza mücadele etmemiz yet- miyor. Aym durumu kendı ülkelerinde de yaşayan dünya mimarlanyla dayanışma içinde olmak gerekıyor. Üstelık bunu, her biri dünya mirası olan tarihı kentlerimiz ve yine dünya sanatının zengm bir parçasını oluşturan Anadolu mimarlığınm geleceği için de yapmamız gerekiyor. Evet... İstanbul; "dünya mimarlığının dünya kentlerine yönelik tarihsel sorum- luluğunun vurgulanacağı ve bunun önün- deki küresel engellerin sorgulanarak ge- leceğin kentlerini yeniden mimarlıkla bu- luşturmak için gerekli evrensel politika- ların belirlenecegi bir tarihsel foruma ev sahipliği yapmak" üzere aday gösterildi ve seçildı. Şimdi bu seçıme oy veren dünya mimar- lan, temmuzun ilk haftasında bızimle ola- caklar, ama ya şunu sorarlarsa: "Bizler bin- lerce kilometreden sizin davetiniz üzeri- ne sizinle dertleşip çıkar yolumuzu birlik- te bulmak için geldik. Peki, sizler nereler- desiniz?" Mimarlanmızın, yerel yöneticilerimizin ve kent plancılanmızın, bu soruyu akla bile ge- tirmeyecek geniş bir katılımla UIA Kongre- si'nde bulunmalan gerekiyor... Üstelik bu bu- luşma UIA tarihinde ilk kez, kongrenin res- mi dilleri arasında olmayan "ev sahibi ülke dili"yle de izlenebılecek ve tartışmalar Türk- çe yapılabilecek. Bursa <da festival zamanı Kültür Servisi - 12 Haziran Pa- zar günü başlayacak olan '44. Uluslararası Bursa Festivali'nde farklı müzık türlennden ünlülerbir araya gelecek. Festival kapsamın- da, 4'ü ücretsiz halk konseri olmak üzere 18 konser-gösten izlencesi ile '19. Uluslararası AJtın Kara- göz Halk Danslarf gösterisı yer alacak. Etkinlik, 12 Haziran'da saat 21.15 'te Kültürpark Açıkhava Ti- yatrosu'nda Gürel Aykal yöneti- mindeki Bursa Bölge Devlet Sen- foni Orkestrası ile Ankara Dev- let Çoksesli Müzik Korosunun ünlü pıyanıst Idil Biret'e eşlık ede- ceği konserle başlayacak. 13 Haziran'da Ömer Faruk Tek- bilek konser verirken, 15 Hazi- ran'da istanbul Büyükşehir Bele- dıyesı Şehır Tıyatroları, Haldun Dormen'in yönettiğı 'Kantocu'yu sahneleyecek. 21 Haziran'da Yunanh şarkıcı Glykeria 21.15'te Bursa Kültür- park Açıkhava Tiyatrosu'nda ve- receğı konserle etkınliğin ilk ya- bancı konuğu olacak.Fatih Erkoç 22 Haziran'dakı konseriyle etkinli- ğe katılırken, 23 Haziran'da, Fran- sa'dan uluslararası üne sahıp bır şarkıcı, Çezayır asıllı Rachid Ta- ha sahneye çıkacak. Candan Er- çetin 24 Haziran'da, Devlet Ope- ra ve Balesi'nin sunduğu 'Güldes- tan' 27 Haziran'da, Arif Sağ ile Gerardo Nunuz 28 Haziran'da Bursalı müzikseverlerle buluşa- caklar. Türkiye'de en çok albüm satan kadm sanatçı ünvanını elinde bu- lunduran Emma Shapplin 2 Tem- muz'dakı tzmir ve 3 Temmuz'daki istanbul konserlennin ardmdan, 5 Temmuz'da Bursa'da olacak. Sah- nede sanatçıya 4 kişilik topluluğu ile ıki dansçısı eşlik edecek. KÜLTUH • S*NAT (0212) 2*3 S*7> Sinema TEK S» Sti»5tt»ı Rtm Fesücafi »03 EN İYİ KADIN OYUNCU EN İYİ ERKEK OYUNCU KADIKOY Tlf: 0216.346 01 41 Baha-.'e SakızGJ:ÛSak Noîs GOYA ÖDÜLLÜ 2004 ÜNİVERSİTELİLERİN YENİ OYUNU 17-18 HAZİRAN'DA SAHNEDE 'Köpek, Kadın, Erkek' İstanbul Alman Kültür Merkezi 'nde ^ • i , ICIAR BOLLAIN F,I GOZLERIMI DE AUIMURUIL LOISTOSAR CMiDElAPENA ROSAMARİA SARDA SERGICALIEJA KITIMANVER biı Barbaf Fîlm daâıtımı www.barbaharrtirfc.can} ARTOLOG YARIN'DAN ITIBAREN SINEMAMIZDA Kültür Ser\isi - Haliç Üni- versitesi Konservatuvan Tiyat- ro Bölümü tarafından Türki- ye'de ilk kez sahnelenmeye baş- lanan Alman yazar Sibylle Berg'in 'Köpek, Kadın, Er- kek' adlı oyunu 17 ve 18 Hazi- ran tarihinde saat 18.00'de Go- ethe-Institut Istanbul'da oyna- nacak. Yönetmenliğinı Adnan Tönel'ın yaptığı oyunun çeviri- sini Öğr. Gör. Sibel Arslan Ye- şilay, sahne tasanmını ise Öğr. Gör. Gülden Sayıl yaptılar. Oyunda 'Köpek' rolünü oyna- yan Özgür Atkın. bu yıl yapı- lan Ünıversıtelerarası Tıyatro Yanşması'nda en iyi erkek oyuncu ödülünü ahnıştı. Oyun- da diğer rolleri Alican Yücesoy ile Füruzan Aydın paylaşıyor- lar. Oyunun başrol kahramanı bir sokak köpeği... Köpek, bir yıl boyunca yanlannda yaşadı- ğı kadın ve erkeği anlatıyor oyun boyunca. 30 yaşlannda i- kı bekâr msan tanışır ve sıkça görüşmeye başlar. Erkek grafi- ker, kadın çeMrmendir. Genel- lıkle erkek kadını ziyarete gelir, ona çiçek getirir. Sohbet eder ve Oyunda yer alan oyunculardan Füruzan Aydın ve Alican Yücesoy. sokağı seyrederler. Daha sonra birlikte bir eve taşınırlar ve kö- peği yanlanna alırlar. Bütün oyun köpeğin ağzmdan anlatılır. Oyun, kadın-erkek ilişkisıne 'köpek' gözüyle farklı bir açı- dan bakıyor. Oyunun yönetme- ni Adnan Tönel, daha önce ts- tanbul Alman Kültür Merke- zi'nde, Günter Grass'm 'On Dakika Sonra Buffalo' (1988), Patrick Suskind in 'Kontr- bas' (1989) ve Peter Hand- ke'nin 'Kaspar' (1992) adh oyunlannı sahneye koymuştu. (Goethe-Insîıtut İstanbul Ye- niçarşı Cad. No: 52 34433-Be- yoğlu / Giriş serbesî) ODAK NOKTASI AHMET CEMAL Tiyatro, Görsel İletişim veGrafikTasapım...(1) Geçen haftaki Tıyatroda Yaratıcılık ve öteki Sa- natlar" başlıklı yazımda, Rönesans dönemi ressam- larının kendi sanatları üzerine söylemiş olduklann- dan yaptığım alıntılar aracılığıyla, her sanatçı gibi, tiyatro sanatçısınm da salt oyunculukla sınıria kal- manın çok ötesinde, sanatın ve yaşamın bütününe açılmasının, bu arada da öteki sanatlarla beslenip aşılanmasının karşımıza bir zorunluluk olarak çıktı- ğını belirtmiştim. Bir süredir elimden düşürmediğim bir kitap var. Anadolu Üniversitesi Güzel Sanatlar Fakültesi Gra- fik Bölüm Başkanı, çok değerli dostum Prof. T. Fik- ret Uçar'ın (Inkılâp Kıtabevi Yayınları arasında ne- fıs bir baskıyla çıkan) "Görsel iletişim ve Grafik Ta- sanm" başlıklı eseri, sözcükler, kavramlar ve kav- ramlann biçime dönüşmesi arasındaki ilişkileri, gör- sel ve işitsel iletişimin türlü yönlerine ilişkin zengin tarihsel malzemeyle de destekleyerek çok açık bi- çimde gözler önüne seriyor. Değerli araştırmacının sözcüklerden ve kavramlardan bunların biçime dö- nüşmesine, yani grafik tasanma uzanan yolu betim- leyişi, burada sözü edılen tasarım ile tiyatro arasın- da günümüzde artık mutlaka var olması gereken ilişkinin ipuçlarını çıkarmamıza da olanak sağlıyor. T. Fikret Uçar'ın grafik tasanm için verdiği tanım şöyle: "Kelimeleıie konuşur, kavramlaha anlaşınz. Grafik tasanm, bu kavramlann biçimlere dönüşmüş halidir..." Yazarın bu kısa, ama son derece özlü ta- nımı, çok genel bir saptamadan, gerek eser'in ge- rekse somut bir eser dışında kalan kavramlann bir biçime dönüşmedıkçe, iletişimin konusu olamaya- cağına ilişkin saptamadan yola çıkıyor. Bu bağlam- da sanatın da kendine özgü bir iletişim biçimi oldu- ğu gerçeğini göz önünde tuttuğumuzda, sanatla- rın alanlannda ve bu arada doğal olarak tiyatroda da kavram-biçim ilişkisine doğru bakabilmenin önemini kavrayabiliyoruz. Tiyatro sahnesinde so- mutlaştınlması ve seyirciye iletilmesi öngörülen kav- ramlar, ancak bu kavramlara uygun teatral biçim- lerin geliştirilmesi, tasarımlanması ve kullanılması durumunda tiyatro aracılığıyla sanatsal iletişimi ger- çekleştirebilir. Sanatın bir bütün olarak bir soyutla- ma anlamına gelmesi gibi, ister metinli, ister metin- siz tiyatro olsun, önce düşünce düzleminde yolcu- luğuna başlamış tüm tiyatro türleri sahneye ulaş- mazdan önce soyut yapıdadır. örneğin Shakespe- are'in Hamlet'\ -bu dahi yazarın neredeyse bütün karakterleri gibi- metin içerisinde bir kavramın so- yutluğunu taşır. 'Hamlef adlı eseri sahneye koyma eylemi, yani -dramaturjı diliyle konuşacak olursak- 'Hamlet' başlığını taşıyan metnın sahnede tiyatro- nun araçlarıyla yeniden üretilmesi, ancak bu kav- ramı tasarımlama işlemiyle sahnenin biçimlerine dönüştürerek gerçekleştirilebilir. Daha açık anlata- cak olursak, söz konusu eserdeki Hamlet karakte- ri ile seyirci arasında iletişim kurulabilmesi, ancak Hamlet'in sahnede doğru karakter yaratma yön- temleriyle yeniden üretilebilmiş olması koşuluna bağımlıdır. Değerli tiyatro sanatçımız Ayia Algan'ın sıkça yinelediğim, "Ben, sahnede bir kavramı oy- nayamam, ancak bir karakteri oynayabilirim!" şek- lindeki saptaması da aslında bu koşulun özlü bir an- latımıdır. Buradaki tasarımlama sözcüğü, sanat eserinin başarısını güvence altına alan en önemli öğelerden biridir. Tiyatroda gerek yönetmen, gerekse oyuncu, canlandıracağı karakterleri, betimleyeceği durum- lan hayal gücünün rüzgârlanyla uçsuz bucaksızlı- ğın boyutlanna kadar taşıyabilir; bu uçsuz bucak- sızlık, karakterier ve durumlar bakımından zengin- leştiricidir. Ama iş, hayallerin sanat eserine dönüş- mesine ve biçim almasına geldiğinde, sözü edüen uçsuz bucaksızlığın yerini tasarımın denetimıne bı- rakması kaçınılmazdır; çünkü anlatılmak istenen ile anlatılabilecek olan arasındaki olmazsa olmaz iliş- ki, ancak tasanmın denetimiyle kurulabilir. Modern Fransız ressamlanndan Georges Braque'ın "fîe- sim Sanatı Üzerine Düşünceler"\ arasında yer ver- diği, "Sanatta ilerieme, yayılmayla değil, fakatsınır- lann bilincine varmakla sağlanır" yolundaki sapta- ması da bu denetime yollamada bulunmaktadır. Haftaya, yine Prof. T. Fikret Uçar'ın 'Görsel ileti- şim ve Grafik Tasanm' adlı kitabından yapacağım alıntılarta, konunun tiyatro açısından önemini anlat- mayı noktalayacağım. e-posta: ahmetcemal(a superonline.com acem20(a hotmail.com Akarsu'nun öykü kitabı çfttı • İstanbul Haber Servisi - Romancı kımliği ile tanınan Hikmet Temel Akarsu'nun ilk öykü kita- bı "Babalar ve Kızlan" Inkılap Yayınlan'ndan çıktı. Akarsu, romanlannda dile getirdiği avan- gard, sert dobra ve duyarlı rock'n roll üslubunu bu kez öykü sanatında yazınsallığa taşıyor. "Ba- balar ve Kızlan", çağımızın yakıcı ve yaralayıcı insanlık dunımlan olan yalnızlık, yabancılaşma, depresyon, yadsıyıcıhk ve karşı duruş temalannı yürek burkan bir duygusallık içinde ele alıyor. Medrese raylarda taşındı • SELANtK (AA) - Yunanıstan'ın Selanik ken- tinde Osmanlı Imparatorluğu döneminden kalma tarihi bir medrese raylar üzerine alınarak 25 met- re taşındı. Selanikteki Pavlu Mela Kışlası alanı içinde bulunan ve 19. yüzyılda inşa edildiği sanı- lan medresenin, yol çalışmalan nedeniyle bulun- duğu yerden taşındığı açıklandı. Medrese binası- nın 1500 ton ağırl ğmda olduğu ve nakil iş- leminin saatte 3 rretre hızla yapıldığı kaydedildi. BUGUN • AKBANK KlLTÜR MERKEZİ'nde 20.00'de Birsen llucan (piyano) dinletisi. (0 212 252 35 00) • MİLLÎ REASÜRANS KONSER SALONU'nda lSOO'da Hakan Şensoy'un yönettiği MilU Rtasürans Oda Orkestrası konsen. (0 212 2:1 47 30) U OSMANLI BANKASI MÜZESt SİNEMASI'nda 9 30da 'Zeynep Dadak'la FUm Okumasf 0 212 334 22 70) • tFSAK'ta 19.:-0'da 'Yaşam' konulu ayın dijital yarışması. 9 212 292 42 01) U İTALYAN KlLTÜR MERKEZİ'nde 20.00'de 'Son Imjarator' adlı filmin gösterimi. (0 212 293 98 48j
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle