23 Aralık 2024 Pazartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
SAYFA CUMHURİYET 24 HAZİRAN 2005 CUMA HABERLER DUNYADABUGUN ALİ SİRMEN Çok Hukukluluk' Nadir Nadi, yaşamının son yıllannda yazmadı. Yazıyı yeni bıraktığı sıralarda, kendisine yeniden kalemi eline alması için ısrar ederdik çevresinde. Bize hep aynı yanrtı verirdi: - Yaz yaz hep aynı şey! Artık çok sıkıldım. Anladık ki, yazmaktan değil, dönüp dolaşıp hep aynı konulara saplanmaktan bıkmıştı. Gerçekten de, her ülkede, her gelişme yeni so- runlara yol açıyor; sorunsuz toplum ve yaşam olmu- yor, ama gelişme eski sorunların dönüp dolaşıp gündeme gelmesı değil, yenilerin ortaya çıkması demek. Türkıye'de ise yanm yüzyıl zaman geçiyor, biz kendimızı hâlâ aynı sorunlaria uğraşır buluyoruz. Bitti sanılan tartışmalar, yeniden alevlenip önü- müze geliyor. Hani demişler ya "Bir deli bır kuyuya taş atmış, kırk akıllı çıkaramamış" diye, işte durumumuz öyle. Sağın harika çocuklanndan Erkan Mumcu'nun türban sorununu yeniden gündeme oturtmasından sonra, çoktan aştığımızı sandığımız çağdışı bir ya- pay tartışma yine karşımıza çıktı: Çok hukukluluk. 20. yüzyıl biterken, nihayet kapattığımızı sandığı- mız tartışma 21. yüzyılda da sürecekmiş meğer. Neymiş, Osmanlılar zamanında olduğu gibi, kendi dini inancının hukuk sistemine bağlı olmalıymış. Amaç açık, böyle bir şeyin olanaksızlığı ortada. • • • Dilerseniz, olayın Cumhuriyet tarihinin gündemi- ne nasıl geldiğine bakalım. Daha sonradan sahtecilikten mahkûm ve siyasi yaşamını akçalı işlerdeki şaibeyle kapatacak olan Necmettin Erbakan, 199O'lı yıllann ortasında ipe sapa gelmez önerilerinden binni atmıştı ortaya: - Herkesin kendi dini inancına göre yaşayacağı, çok hukuklu bir sistem istiyoruz. Bize Lozan Ant- laşması'nın 42. maddesinde azınlıklara tanınan haklan versinler yeter... Hiç dilimizden düşürmediğimiz Lozan Antlaşma- sı'nın metnini kimse okumadığı için bu 'masum!' istemin ardında ne olduğunun da farkına varamadı kamuoyu. Lozan görüşmelerinin en önemli başlıklanndan birini oluşturan azınlıklar konusunu inceleyen bö- lümde, o günkü Türkiye'de aile hukuku, ahkâm-ı şahsiye, miras gibi konularda, Müslümanlar için Is- lam hukuku uygulanmakta olduğuna göre, diğer dinlerden olanlara da kendi dinlerine göre muame- le edilmesi öngörülmüştü. Lozan Antlaşması'nın 42. maddesi bu azınlıklann ahkâm-ı şahsiye hükümlerini onlann inançlarına göre uygulayacak mahkemelerin nasıl oluşturula- cağını, bunlann karariannın uygulanıp uygulanma- dığının nasıl denetleneceğini, uzlaşmazlık halinde Milletier Cemiyeti'nin seçeceği temsilcinin yetkile- rini düzenliyordu. • • • Lozan'da misakı milli sınırlan içinde tam bağım- sızlığını kazamanın mücadelesinı vermekte olan Türkiye, ülkede tek hukukJuluk ve yargı bağımsızlı- ğı ilkesine aykın olan bu maddeye karşı da müca- dele verdi. "Mademki siz kendi dini kurullannıza göre muamele görüyorsunuz, Müslüman olma- yanlann da buna haklan var" savına karşılık, yakın- da din kurallanna bağlı olmayan objektif hukuki bir sistemin getirileceğini ileri sürdüyse de Türk dele- gasyonu, bu itiraza kulak asan olmadı ve madde böylece geçti. Ne var ki genç Türkiye Cumhuriyeti kısa süre içinde, Batılıların pek fazla da istemediği büyük hukuk reformunu gerçekleştirdi. Bu yolda atlan ilk adım, Isviçre'den iktibas edilen Medeni Kanun ol- du. Medeni Kanun Şubat 1926'da kabul edilme- den önce çalışmalar başlamıştı ve 1925 yılında Meclis komisyonuna geldiğinde, Türkiye'deki azın- lık temsilcileri, Türkiye Cumhuriyeti Devleti'ne teker teker müracaat ederek, artık bütün çağdaş ülkeler- de olduğu gibi, dini temellere dayanmayan laik bir Medeni Kanun hazırianmakta olduğuna göre 42. maddenin kendilerine tanıdığı haklardan vazgeç- tiklerini bildirdiler. Türkiye, hukuk tekliğini ve tam yargı bağımsızlı- ğını işte böyle kazandı. Aradan üç çeyrek yüzyıl kadar süre geçecek, bu sefer azınlıklann vazgeçtikleri haklan, Necmettin Erbakan, Türkiye'deki tek hukukluluğu ve yargı ba- ğımsızlığını çiğnemek için, hiçbir hukuki dayanağı olmadığı halde kendileri için talep edecekti. Şimdi aynı oyun yeniden sahnelenmek isteniyor. asirmen@cumhuriyet.com.tr ETÎBANKDAVASINDAMÜTALAA Bilgin'in25.5yıla kadar hapsi istendi İstanbulHaber Servi- si-Etibank'ın zarara uğ- ratümasına ilişkin dava- da yargılanan bankanın eski Yönetim Kurulu Başkanı Dinç Bügin'in zimmet ve nitelikli do- landıncılık suçlanndan 25.5 yıla kadar hapsi is- tendi. TMSF tarafindan el konulanEtibank'ınzara- ra uğratılmasına ilişkin, Dınç Bılgin, CavitÇağ- lar ve Nail KeçiH'nin de aralannda bulunduğu 23 sanığın yargılanmasına devam edildi. îstanbuJ 8. Ağır Ceza Mahkeme- si'ndeki duruşmada, Cumhuriyet Savcısı Se- bmettinCelep esashak- kındaki görüşünü sun- du. Savcı Celep, mütala- asuıda, tüm sanıklann 'çete' suçundan beraatı- na karar verilmesini is- tedı. Dinç Bilgin ve oğ- lu Önay Şevket Bilgin hakkında, zimmet ve ni- telikli dolandıncıhksuç- laruıı işledikleri gerek- çesiyle 12.5 yıl ile 25.5 yıl arasında değişen ha- pıs cezası ısteyen savcı, sanıklardan Cavit Çağlar ve oğlu Mustafa Çağiar için de nitelikli dolandı- ncüık suçundan 7.5 yıl hapis cezası istedi. Ban- kanın yönetim kurulu üyelerinden ŞükrüKara- hasanoğlu. Mustafa Din- çer ıle Zeki ÜnaJ'ın da zimmet suçundan 18 yı- la kadar hapsini isteyen savcı, diğer 8 sanık için de 4.5 yıl ile 25.5 yıl ara- sında değişen hapis ce- zası talep etti. Savcı, Na- il Keçilı'nin de aralann- da bulunduğu 15 sanı- ğınsa beraahnakarar ve- rilmesini istedi. Mahkeme heyeti, sa- nık avukatlannm reddi hâkim talepleri nedeniy- le dosyanın, birüst mah- kemeye gönderilmesine karar verdi. Trabzon'da hem saldınya uğrayıp hem de haklannda dava açüan TAYADTıların yaıgılanmasına başlandı Tolislinceseyircikaldı'TRABZON(Camhuriyet)-F ti- pi cezaevlerine karşı bildıri dağı- tırken, "PKK'Bolduklanve bay- rak yaküklan" kışkırtmalanyîa Linç edilmek ıstenen TAYAD üye- si 5 gencinyargılanmasına Trab- zon 1. Asliye Ceza Mahkeme- si'nde başlandı. Sanıklar, olayla- n polisin kışkırttığını behrterek kendilerinı linç etmek isteyenler- den davacı olduklannı açıkladılar. "Memura mukavemet, mües- sir fül ve bdnsiz gösteri vapmak" suçlanndan 2 5 ıle 4.5 yıl arasın- da hapis istemıyle tutuksuz yar- gılanan Zeynep Erduğrul,Nurgül Acar,Emre Bakır. Çedn Güven ve îhsanOzdil duruşmadahazır bu- lundu. TAYAD'ülara destek ver- mek için istanbul ve Samsun'dan 40 kişilik bir grup da sabah saat- lerinde adliye önünde toplandı. Sanıklardan Zeynep Erduğrul, kendisinin olay yerinde gazeteci sıfatıyla bulunduğunu, 4 arkada- şının TAYAD'ın özel bültenini dagıttığını ifade ederek şöyle ko- nuştu: "fddia edfldiği gibi izmsiz gösteri yürüyûşü söz konusu de- ğüdir. Arkadaşlar bültenleri ayn aynyetierdedağrtrvorlann. Bu sı- rada orada görev yapan 2 trafik potisi, arkadaşlanmızın yanına geüp, bültenleri kastederek Bu yasal mı, sizin PKK'li olmadığı- nızı nereden büelün' dediler. Po- vurdu. Bu arada gruptakfler ba- na da vurmaya başlâdılar. Olay anında çevrede çoksayıda sivD po- üs bulunuyordu. Olaya sh/flpotis- lerin değil de trafik potislerinin müdahale etmesi hadisenm pro- vokasyonoMuğunungöstergeâdhf Erduğrul, kendilerine yönelti- • PKK'li olduklan gerekçesiyle linç edilmek istenen TAYAD'hlar duruşmada verdikleri ifadede olaylann bir polisin "PKK'li olmadığınızı nereden bilelim" sözleriyle başladığını ileri sürdü. Olay yerindeki polislerin saldırganlara müdahale etmediğini belirten sanıklar, saldırganlardan şikâyetçi oldu. Kskr bu sözleriyie çevredekfleri adetaüzerimizekışkırtalar. Arka- daşlar oiaym yasal okhıgunu an- latmaya çahşırken çevrede buta- nan 15-20 kişilik grup, arkadaş- larmu darp etmeye başladı. Bu arada Ergün Kara adh kişi de be- ni işaret ederek Bu PKKlidir' diyerek grubu beninıüzerimekış- kırttı ve bana 2 kere yumrukla len suçlan işlemediklerini, asıl mağdurunkendileri oldugunuvur- gulayarak söz konusu 2 trafik po- lisiyle 15-20 kdşilik gruptan şi- kâyetçi oldugunu belirtti. Diğer tanıklar da benzer yön- de ifadeler verdıler. Gençleri savoman 9 avukat, olay- da çekilen görüntüler, televizyon altyazılan, pohsin telsız kayıtla- n ve ılgili polislerin telefon kayıt- lannın dinlenmesı ıstemınde bu- lundu. Mahkeme başkanı, RTÜK aracılığıyla ulusal ve yerel kanal- larda çıkan haber görüntülennm mahkemeye gönderihnesini ta- lep ederken telsiz ve telefon ka- yıtlannınisteminiyse reddetti. Di- ğer tanıklann da dinJenmesi için duruşma 9 Eylül'e ertelendi. TAYADMarmaraBölgesı Yö- netim Kurulu üyesı BülentSolgun duruşma sonrasındayaptığı açık- lamada, bildiri dağıtmanın de- mokratik birhak oldugunu ve suç ohîiadığını behrterek şunlan söy- ledi: "Bunarağmengözaltmaafr- nanvetutuldananbizokhık.Trab- zon'da o gün bildiri dağrtan 5 ar- kadaşumz gözaltma ahmp tutuk- landL4^ yılakadar hapis tstemiv- le yargılanrvorlar. Saldıran 10 kV şinin ise 6 aya kadar hapis iste- mivie haklannda dava açıkb. Her şeye rağtnen mücadelemia sür- düreceğiz. Hapishanekrde neler yaşandığnuvetecritgerçeğini hay- kırmaya devam edeceğJz." Dicle 9 ye borış çiçekleri tHDDiyarbakn-Şubesi'nce yürûtülen "Banş Proje- sT kapsamında,çanşmalardayaşamlannıjitiren av kerveörgütüyeJerianısmatarihiOngöztöKöprü 'den Dkle Nehri'ne karanfıl aûldL "Banş için yürüyo- ruz", "Arok anneler ağbmasm" yazîh pankartlan taşıvan grup. sık sık "Biji Aşiti/Yaşasm Banş","Ya- şasın haDdann kardesliği'' sloganbn atö. İHD Şube Başkanı,geçen günkrdeyaşanan operasyonlarda 19 kişinin öldüğünû, bir askeriıı mavına basarak yasa- i t i d i i \ d l f e b İ k t ^ ü beürterek "Eğer biz geçen hafta banş çabalarunızı duyuroıuş olsaydık bu gençler öunej'ecekti" dedi 25 YIL SONRA VERİLEN KARAR Dev-Yoldosycıkn avuküthmı açüdı ANKARA (Cumhuri- yet Biirosu) - De\Tİmci- Yol davasına ait 740 dos- yanın avukatlara açüma- sına karar verildi. Dava böylece başlamasından 25 yıl sonra avukatlann in- celenmesine açümış olda Ankara 6 No'lu Ağır Ceza Mahkemesi'nde gö- rülen davanın dünkü du- ruşmasuıda, sanıklardan 5'i hazır bulundu. Avukat Omer KavaDi'nin bir ön- cekı duruşmada sunduğu dosyalann incelenmesi ta- lebini değerlendiren mah- keme, istemi davadan 5 günönceincelenmeye baş- lanması kaydıyla kabul et- ti. Geçenduruşmada avu- katlar, davada 740 klasö- rün bulunduğunu. Yargı- tay'a 465 klasörün gön- derildiğini, Yargıtay'daki incelemelerinde de 460 klasöre rastladıklannı be- lirterek 275 klasörün ek- sik olduğunun kayıtlara geçmesini talep etmiştı. itiraza neden olan dosya sayısı bu duruşmada tuta- naklara 740 olarak geçti. 12 Eylül'denbuyanasü- ren, 4 mahkeme değişti- ren ve 7 idam, 39 ömür bo- yu hapis cezası ile sonuç- lanan Devrimci-Yol Dava- sı, ölüm cezasımn kaldı- nlmasından sonra yeniden görülmeye başlanmıştı. Dosyalann incelenmesi so- runu dava Yargıtay 11. Ce- za Dairesi'ndeyken orta- ya çıkmış, dosyalan ince- leyen avukatlar, 450'yi aş- kın klasörden oluşan bel- gelerden sadece 3 karton dosyamn incelenmesine izinverümesine tepki gös- termiştı. Avukatlar, incele- melerinde dosya ıçeriğin- de bırçok silinti, kazıntı ve degiştinnenin yapıldığını, dosya sayılannın değişti- nldiğini, her biri 500 dos- yadan oluşan 6 klasörün kaybolduğunu tespıt etmiş ve Cumhuriyet Başsavcı- lığı'na yetkili makamlar hakkında suç duyurusun- da bulunmuştu. IĞNELt FIRÇA ZAFER TEMOÇİN CHP GENEL BAŞKANIBAYKAL: Terötie mücadele ortak sorumluluk ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) - CHP Genel Başkanı Deniz Baykal. teröre karşı mü- cadelenm, öz- gürlüklerden, toprakbütünlü- ğünden,bağım- sızlıktan, de- mokrasıden, banşvekardeş- likten yana bır mücadele oldugunu behrtti. Baykal. Genelkurmay Başkanı Orgeneral Hilmi Özkök'e bır mesaj gön- dererek Ağn, Şırnak ve Siirt'te terör örgürünün saldınlan sonucu 3 erin şehit ohnası, 2'si astsubay ohnak üzere 8 askenn ya- ralanmasından duyduğu üzüntüyü dıle getirdi. Bay- kal, mesajında şunlan kay- detti: "Herkes çok Ki bil- meiidirkiterörekarşı mü- cadeletoprakbütünlüğün- den, bağunsızuktan, de- mokrasiden, özgürlükler- den,kardeşjik- ten, banştan yana bir müca- deledir. Bu ne- denlebaştahü- kümet olmak üzere, teröre karşı mücade- lede ortak so- rumluluğu olup da bu so- rumluhıklannı yerinegetirme- yenleri bir kez daha uya- rsşor, daha duyarh obna- yaveetkmönlenüerahna- yaçagmyorum-Çünkübu sorumluluklannı yerine getirmevenlerdüm^da ve bölgemizde banşı sağla- v^amaz, huzuru ve güven- Bgi tesis edemezkr. Hele hele teröre ve terorizme karşı mücadelede çifte standart ile hiçbir sonuç alamazlar. Bu konuda so- nuç alamayacak olanlar- dan biri de terör örgütü ile bu örgütün döktüğü kandan, aldığı candan \"a- rar umanlardnf Nihat OKAL (1955M-) İİSEVCİLİ İHAT'ımız Aramızdan ayrılalı bir yıl oldu Seni her geçen gün daha çok özlüyoruz Unutmadık Unutmayacağız Aylinsu, Önder, Mevlüde OKAL Aziz ÜLKÜ ve Kardeşleri İletişim Ofis Çalışanları IR NOKTASI /ORAL ÇALIŞLAR oralcalislar@cumhurfyet.com.tr Hıristiyanlar Yapınca Misyonerlik Suçu... Türkiye'nin yüzde 98'inin Müslüman olduğu söylenir. Bel- ki de öyledir. Çünkü Hıristiyan ve Yahudiler dışındaki her do- ğan çocuğun nüfus cüzdanına kimseye sormadan "Müslü- man" yazılıyor. Neyse derdim o değil. Derdim şu "misyonerlik" teh- didiyle ilgili. Memleketimizin "milliyetçisi", "mukaddesatçısı" en büyük tehlike olarak nere- deyse misyonertiği görürler. Or- tadoğu bölgesinde en az Hıristi- yan Türkiye'de yaşıyor. Iran gibi totaliter Islamcı bir ülkede bile Hıristiyanlarm nüfusu yüzde 2'yken bizim ülkemizde bu oran binde 2 düzeyindedir. Buna rağ- men Hıristiyanlık "tehlikesi" en çok bu ülkede dillendirilir. • • • Türkiye'de beş vakit ezan okunur. Şimdiye kadar gezip gördüğüm Islam ülkeleri içinde en yüksek sesle ezan okunan ülkenin Türkiye olduğunun tanı- ğıyım. Türkiye üstelik "Islam ül- kesi" diye tanımlanamaz, çünkü laiktir. Müslümanlann çogunluk- ta olduğu laik bir ülkedir. Müslümanların ezici bir ço- ğunluğa sahip olduğu ülkemiz- de sürekli bir misyonerlik korku- su dile getirilir. Bu korkunun gerçekten samimi olup olmadı- ğını, samimi ise nereden kay- naklandığını doğrusu anlamakta güçlük çekerim. Ülkemizde yüz bin civarında Hıristiyan, yirmi beş bin civannda Yahudi olduğu söylenir. Bunlar bu ülkeyi nasıl ele geçirecekler, bir türiü çöze- mem. • • • Bu sorunun ikinci aşaması ise laik bir ülkede sürekli "misyo- nerlik" korkusunun yayılması ve misyonerliğin suç sayılmasıdır. Eğer Türkiye laik bir ülkeyse devletin ve yasalann dinlere eşit mesafede durması gerekmez mi? Müslüman nasıl kendi dininin yayılması için çaba sarf ediyor- sa, Hıristiyanın ve de Yahudinin kendi dinini yayma hakkı olması gerekmez mi? • • • Tam bunları düşünürken bir mahkeme yorumu yüreğime su serpti. RTUK bildiğimiz RTÜK. Bir radyoya Hıristiyan dini içe- rikli bir yayın yaptığı gerekçesiy- le uyarı cezası veriyor. Shema adh radyonun yayını RTÜK'e göre "Türk aile yapısına aykın" sayılıyor. Radyo bu karar üzerine Anka- ra 7. Idare Mahkemesi'ne baş- vuruda bulunuyor. Mahkeme davayı reddediyor. Radyo kararı temyiz ediyor. Danıştay 13. Da- iresi, Idare Mahkemesi'nin bu karannı, bilirkişi incelemesi ek- sik olduğu gerekçesiyle bozu- yor. • • • Danıştay Tetkik Hâkimi Erkan Demirtaş, mütalaasında, Avru- pa Insan Haklan Sözleşmesi'nin 9. maddesinde düzenlenen din, düşünce ve vicdan özgürlüğü- nün toplumun temellerinden biri olduğuna dikkat çekiyor: "Mad- dede öngörülen din özgürlüğü yalnızca, bireyin dini inancını diğerleriyle topluluk halinde ve- ya aynı inancı paylaşanlar ara- sında açığa vurma özgürlüğünü değil, tek başına özel olarak, örneğin aydınlatma yoluyla komşusunu inandırma hakkını da kapsar." Bu yorumun önemi nerede? Türkiye'de şimdiye kadar yal- nızca Müslümanlık, hatta daha ayrıntıya inersek Sünni-Hanefi propagandasının yapılabileceği önyargısı egemendi. Bunun dı- şındaki diğer inançlardan söz etmek zinhar "bölücülük"tü ve de daha ötesi suçtu. Danıştay hâkiminin yorumu ise, insanlann kendi çevrelerine inançlarmın propagandasını yapma hakkının bulunduğuna işaret ediyor. Bu çok doğal hak- kın bir hâkim yorumuna gerek duyması da ülkemizin kendine özgü laik yapısının bir ürünü. Almanya'da yüzlerce cami var. Çoğunluğu Türkiye Cumhu- riyeti yurttaşları tarafindan ku- ruldu. Yalnızca Türk devletinin desteğiyle Diyanet Işleri Baş- kanlığı tarafindan örgütlenen camilerin sayısı da Almanya'da bine yaklaşıyor. Bu camilerde Müslümanlık propagandası ya- pılmıyor mu? Almanya'da yayın yapan radyolann bir kısmı dini bilgiler verip Müslümanlığı öv- müyor mu? • • • "Türkiye laiktir, laik kalacak!" sloganlannı atarken bir düşüne- lim. Laik bir ülkede kilise açma- ya çalışan Hıristiyanlan düşman olarak gören laikler olabilir mi? Islamcıları anlanm, ancak onla- rın Hıristiyan düşmanı tavırlannı onaylamam. Bunun ilkel bir şey olduğuna inanırım. Ancak îaikleri anla- makta zorluk çekerim. Çünkü laik bir insan dinlere karşı eşit mesafede durmalıdır. Kendisinin inancı kendinedir. Yasakçılığa en çok onun karşı çıkması gere- kir. Çünkü totaliter Islamcılar da diğer dinleri düşman olarak gör- müyoriar mı? Danıştay hâkimi Demirtaş, la- ikliğin en temel ilkesini bize ha- tırlatmış oldu. Kendisine teşek- kür ederiz.
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle