Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
SAYFA CUMHURİYET 24 HAZİRAN 2005 CUMA
HABERLER
DUNYADABUGUN
ALİ SİRMEN
Çok Hukukluluk'
Nadir Nadi, yaşamının son yıllannda yazmadı.
Yazıyı yeni bıraktığı sıralarda, kendisine yeniden
kalemi eline alması için ısrar ederdik çevresinde.
Bize hep aynı yanrtı verirdi:
- Yaz yaz hep aynı şey! Artık çok sıkıldım.
Anladık ki, yazmaktan değil, dönüp dolaşıp hep
aynı konulara saplanmaktan bıkmıştı.
Gerçekten de, her ülkede, her gelişme yeni so-
runlara yol açıyor; sorunsuz toplum ve yaşam olmu-
yor, ama gelişme eski sorunların dönüp dolaşıp
gündeme gelmesı değil, yenilerin ortaya çıkması
demek. Türkıye'de ise yanm yüzyıl zaman geçiyor,
biz kendimızı hâlâ aynı sorunlaria uğraşır buluyoruz.
Bitti sanılan tartışmalar, yeniden alevlenip önü-
müze geliyor.
Hani demişler ya "Bir deli bır kuyuya taş atmış,
kırk akıllı çıkaramamış" diye, işte durumumuz öyle.
Sağın harika çocuklanndan Erkan Mumcu'nun
türban sorununu yeniden gündeme oturtmasından
sonra, çoktan aştığımızı sandığımız çağdışı bir ya-
pay tartışma yine karşımıza çıktı: Çok hukukluluk.
20. yüzyıl biterken, nihayet kapattığımızı sandığı-
mız tartışma 21. yüzyılda da sürecekmiş meğer.
Neymiş, Osmanlılar zamanında olduğu gibi, kendi
dini inancının hukuk sistemine bağlı olmalıymış.
Amaç açık, böyle bir şeyin olanaksızlığı ortada.
• • •
Dilerseniz, olayın Cumhuriyet tarihinin gündemi-
ne nasıl geldiğine bakalım.
Daha sonradan sahtecilikten mahkûm ve siyasi
yaşamını akçalı işlerdeki şaibeyle kapatacak olan
Necmettin Erbakan, 199O'lı yıllann ortasında ipe
sapa gelmez önerilerinden binni atmıştı ortaya:
- Herkesin kendi dini inancına göre yaşayacağı,
çok hukuklu bir sistem istiyoruz. Bize Lozan Ant-
laşması'nın 42. maddesinde azınlıklara tanınan
haklan versinler yeter...
Hiç dilimizden düşürmediğimiz Lozan Antlaşma-
sı'nın metnini kimse okumadığı için bu 'masum!'
istemin ardında ne olduğunun da farkına varamadı
kamuoyu.
Lozan görüşmelerinin en önemli başlıklanndan
birini oluşturan azınlıklar konusunu inceleyen bö-
lümde, o günkü Türkiye'de aile hukuku, ahkâm-ı
şahsiye, miras gibi konularda, Müslümanlar için Is-
lam hukuku uygulanmakta olduğuna göre, diğer
dinlerden olanlara da kendi dinlerine göre muame-
le edilmesi öngörülmüştü.
Lozan Antlaşması'nın 42. maddesi bu azınlıklann
ahkâm-ı şahsiye hükümlerini onlann inançlarına
göre uygulayacak mahkemelerin nasıl oluşturula-
cağını, bunlann karariannın uygulanıp uygulanma-
dığının nasıl denetleneceğini, uzlaşmazlık halinde
Milletier Cemiyeti'nin seçeceği temsilcinin yetkile-
rini düzenliyordu.
• • •
Lozan'da misakı milli sınırlan içinde tam bağım-
sızlığını kazamanın mücadelesinı vermekte olan
Türkiye, ülkede tek hukukJuluk ve yargı bağımsızlı-
ğı ilkesine aykın olan bu maddeye karşı da müca-
dele verdi. "Mademki siz kendi dini kurullannıza
göre muamele görüyorsunuz, Müslüman olma-
yanlann da buna haklan var" savına karşılık, yakın-
da din kurallanna bağlı olmayan objektif hukuki bir
sistemin getirileceğini ileri sürdüyse de Türk dele-
gasyonu, bu itiraza kulak asan olmadı ve madde
böylece geçti.
Ne var ki genç Türkiye Cumhuriyeti kısa süre
içinde, Batılıların pek fazla da istemediği büyük
hukuk reformunu gerçekleştirdi. Bu yolda atlan ilk
adım, Isviçre'den iktibas edilen Medeni Kanun ol-
du. Medeni Kanun Şubat 1926'da kabul edilme-
den önce çalışmalar başlamıştı ve 1925 yılında
Meclis komisyonuna geldiğinde, Türkiye'deki azın-
lık temsilcileri, Türkiye Cumhuriyeti Devleti'ne teker
teker müracaat ederek, artık bütün çağdaş ülkeler-
de olduğu gibi, dini temellere dayanmayan laik bir
Medeni Kanun hazırianmakta olduğuna göre 42.
maddenin kendilerine tanıdığı haklardan vazgeç-
tiklerini bildirdiler.
Türkiye, hukuk tekliğini ve tam yargı bağımsızlı-
ğını işte böyle kazandı.
Aradan üç çeyrek yüzyıl kadar süre geçecek, bu
sefer azınlıklann vazgeçtikleri haklan, Necmettin
Erbakan, Türkiye'deki tek hukukluluğu ve yargı ba-
ğımsızlığını çiğnemek için, hiçbir hukuki dayanağı
olmadığı halde kendileri için talep edecekti.
Şimdi aynı oyun yeniden sahnelenmek isteniyor.
asirmen@cumhuriyet.com.tr
ETÎBANKDAVASINDAMÜTALAA
Bilgin'in25.5yıla
kadar hapsi istendi
İstanbulHaber Servi-
si-Etibank'ın zarara uğ-
ratümasına ilişkin dava-
da yargılanan bankanın
eski Yönetim Kurulu
Başkanı Dinç Bügin'in
zimmet ve nitelikli do-
landıncılık suçlanndan
25.5 yıla kadar hapsi is-
tendi.
TMSF tarafindan el
konulanEtibank'ınzara-
ra uğratılmasına ilişkin,
Dınç Bılgin, CavitÇağ-
lar ve Nail KeçiH'nin de
aralannda bulunduğu 23
sanığın yargılanmasına
devam edildi. îstanbuJ 8.
Ağır Ceza Mahkeme-
si'ndeki duruşmada,
Cumhuriyet Savcısı Se-
bmettinCelep esashak-
kındaki görüşünü sun-
du. Savcı Celep, mütala-
asuıda, tüm sanıklann
'çete' suçundan beraatı-
na karar verilmesini is-
tedı. Dinç Bilgin ve oğ-
lu Önay Şevket Bilgin
hakkında, zimmet ve ni-
telikli dolandıncıhksuç-
laruıı işledikleri gerek-
çesiyle 12.5 yıl ile 25.5
yıl arasında değişen ha-
pıs cezası ısteyen savcı,
sanıklardan Cavit Çağlar
ve oğlu Mustafa Çağiar
için de nitelikli dolandı-
ncüık suçundan 7.5 yıl
hapis cezası istedi. Ban-
kanın yönetim kurulu
üyelerinden ŞükrüKara-
hasanoğlu. Mustafa Din-
çer ıle Zeki ÜnaJ'ın da
zimmet suçundan 18 yı-
la kadar hapsini isteyen
savcı, diğer 8 sanık için
de 4.5 yıl ile 25.5 yıl ara-
sında değişen hapis ce-
zası talep etti. Savcı, Na-
il Keçilı'nin de aralann-
da bulunduğu 15 sanı-
ğınsa beraahnakarar ve-
rilmesini istedi.
Mahkeme heyeti, sa-
nık avukatlannm reddi
hâkim talepleri nedeniy-
le dosyanın, birüst mah-
kemeye gönderilmesine
karar verdi.
Trabzon'da hem saldınya uğrayıp hem de haklannda dava açüan TAYADTıların yaıgılanmasına başlandı
Tolislinceseyircikaldı'TRABZON(Camhuriyet)-F ti-
pi cezaevlerine karşı bildıri dağı-
tırken, "PKK'Bolduklanve bay-
rak yaküklan" kışkırtmalanyîa
Linç edilmek ıstenen TAYAD üye-
si 5 gencinyargılanmasına Trab-
zon 1. Asliye Ceza Mahkeme-
si'nde başlandı. Sanıklar, olayla-
n polisin kışkırttığını behrterek
kendilerinı linç etmek isteyenler-
den davacı olduklannı açıkladılar.
"Memura mukavemet, mües-
sir fül ve bdnsiz gösteri vapmak"
suçlanndan 2 5 ıle 4.5 yıl arasın-
da hapis istemıyle tutuksuz yar-
gılanan Zeynep Erduğrul,Nurgül
Acar,Emre Bakır. Çedn Güven ve
îhsanOzdil duruşmadahazır bu-
lundu. TAYAD'ülara destek ver-
mek için istanbul ve Samsun'dan
40 kişilik bir grup da sabah saat-
lerinde adliye önünde toplandı.
Sanıklardan Zeynep Erduğrul,
kendisinin olay yerinde gazeteci
sıfatıyla bulunduğunu, 4 arkada-
şının TAYAD'ın özel bültenini
dagıttığını ifade ederek şöyle ko-
nuştu: "fddia edfldiği gibi izmsiz
gösteri yürüyûşü söz konusu de-
ğüdir. Arkadaşlar bültenleri ayn
aynyetierdedağrtrvorlann. Bu sı-
rada orada görev yapan 2 trafik
potisi, arkadaşlanmızın yanına
geüp, bültenleri kastederek Bu
yasal mı, sizin PKK'li olmadığı-
nızı nereden büelün' dediler. Po-
vurdu. Bu arada gruptakfler ba-
na da vurmaya başlâdılar. Olay
anında çevrede çoksayıda sivD po-
üs bulunuyordu. Olaya sh/flpotis-
lerin değil de trafik potislerinin
müdahale etmesi hadisenm pro-
vokasyonoMuğunungöstergeâdhf
Erduğrul, kendilerine yönelti-
• PKK'li olduklan gerekçesiyle linç edilmek istenen
TAYAD'hlar duruşmada verdikleri ifadede olaylann
bir polisin "PKK'li olmadığınızı nereden bilelim"
sözleriyle başladığını ileri sürdü. Olay yerindeki
polislerin saldırganlara müdahale etmediğini belirten
sanıklar, saldırganlardan şikâyetçi oldu.
Kskr bu sözleriyie çevredekfleri
adetaüzerimizekışkırtalar. Arka-
daşlar oiaym yasal okhıgunu an-
latmaya çahşırken çevrede buta-
nan 15-20 kişilik grup, arkadaş-
larmu darp etmeye başladı. Bu
arada Ergün Kara adh kişi de be-
ni işaret ederek Bu PKKlidir'
diyerek grubu beninıüzerimekış-
kırttı ve bana 2 kere yumrukla
len suçlan işlemediklerini, asıl
mağdurunkendileri oldugunuvur-
gulayarak söz konusu 2 trafik po-
lisiyle 15-20 kdşilik gruptan şi-
kâyetçi oldugunu belirtti.
Diğer tanıklar da benzer yön-
de ifadeler verdıler.
Gençleri savoman 9 avukat, olay-
da çekilen görüntüler, televizyon
altyazılan, pohsin telsız kayıtla-
n ve ılgili polislerin telefon kayıt-
lannın dinlenmesı ıstemınde bu-
lundu. Mahkeme başkanı, RTÜK
aracılığıyla ulusal ve yerel kanal-
larda çıkan haber görüntülennm
mahkemeye gönderihnesini ta-
lep ederken telsiz ve telefon ka-
yıtlannınisteminiyse reddetti. Di-
ğer tanıklann da dinJenmesi için
duruşma 9 Eylül'e ertelendi.
TAYADMarmaraBölgesı Yö-
netim Kurulu üyesı BülentSolgun
duruşma sonrasındayaptığı açık-
lamada, bildiri dağıtmanın de-
mokratik birhak oldugunu ve suç
ohîiadığını behrterek şunlan söy-
ledi: "Bunarağmengözaltmaafr-
nanvetutuldananbizokhık.Trab-
zon'da o gün bildiri dağrtan 5 ar-
kadaşumz gözaltma ahmp tutuk-
landL4^ yılakadar hapis tstemiv-
le yargılanrvorlar. Saldıran 10 kV
şinin ise 6 aya kadar hapis iste-
mivie haklannda dava açıkb. Her
şeye rağtnen mücadelemia sür-
düreceğiz. Hapishanekrde neler
yaşandığnuvetecritgerçeğini hay-
kırmaya devam edeceğJz."
Dicle
9
ye borış çiçekleri
tHDDiyarbakn-Şubesi'nce yürûtülen "Banş Proje-
sT kapsamında,çanşmalardayaşamlannıjitiren av
kerveörgütüyeJerianısmatarihiOngöztöKöprü 'den
Dkle Nehri'ne karanfıl aûldL "Banş için yürüyo-
ruz", "Arok anneler ağbmasm" yazîh pankartlan
taşıvan grup. sık sık "Biji Aşiti/Yaşasm Banş","Ya-
şasın haDdann kardesliği'' sloganbn atö. İHD Şube
Başkanı,geçen günkrdeyaşanan operasyonlarda 19
kişinin öldüğünû, bir askeriıı mavına basarak yasa-
i t i d i i \ d l f e b İ k t ^ ü
beürterek "Eğer biz geçen hafta banş çabalarunızı
duyuroıuş olsaydık bu gençler öunej'ecekti" dedi
25 YIL SONRA VERİLEN KARAR
Dev-Yoldosycıkn
avuküthmı açüdı
ANKARA (Cumhuri-
yet Biirosu) - De\Tİmci-
Yol davasına ait 740 dos-
yanın avukatlara açüma-
sına karar verildi. Dava
böylece başlamasından 25
yıl sonra avukatlann in-
celenmesine açümış olda
Ankara 6 No'lu Ağır
Ceza Mahkemesi'nde gö-
rülen davanın dünkü du-
ruşmasuıda, sanıklardan
5'i hazır bulundu. Avukat
Omer KavaDi'nin bir ön-
cekı duruşmada sunduğu
dosyalann incelenmesi ta-
lebini değerlendiren mah-
keme, istemi davadan 5
günönceincelenmeye baş-
lanması kaydıyla kabul et-
ti. Geçenduruşmada avu-
katlar, davada 740 klasö-
rün bulunduğunu. Yargı-
tay'a 465 klasörün gön-
derildiğini, Yargıtay'daki
incelemelerinde de 460
klasöre rastladıklannı be-
lirterek 275 klasörün ek-
sik olduğunun kayıtlara
geçmesini talep etmiştı.
itiraza neden olan dosya
sayısı bu duruşmada tuta-
naklara 740 olarak geçti.
12 Eylül'denbuyanasü-
ren, 4 mahkeme değişti-
ren ve 7 idam, 39 ömür bo-
yu hapis cezası ile sonuç-
lanan Devrimci-Yol Dava-
sı, ölüm cezasımn kaldı-
nlmasından sonra yeniden
görülmeye başlanmıştı.
Dosyalann incelenmesi so-
runu dava Yargıtay 11. Ce-
za Dairesi'ndeyken orta-
ya çıkmış, dosyalan ince-
leyen avukatlar, 450'yi aş-
kın klasörden oluşan bel-
gelerden sadece 3 karton
dosyamn incelenmesine
izinverümesine tepki gös-
termiştı. Avukatlar, incele-
melerinde dosya ıçeriğin-
de bırçok silinti, kazıntı ve
degiştinnenin yapıldığını,
dosya sayılannın değişti-
nldiğini, her biri 500 dos-
yadan oluşan 6 klasörün
kaybolduğunu tespıt etmiş
ve Cumhuriyet Başsavcı-
lığı'na yetkili makamlar
hakkında suç duyurusun-
da bulunmuştu.
IĞNELt FIRÇA ZAFER TEMOÇİN CHP GENEL BAŞKANIBAYKAL:
Terötie mücadele
ortak sorumluluk
ANKARA
(Cumhuriyet
Bürosu) - CHP
Genel Başkanı
Deniz Baykal.
teröre karşı mü-
cadelenm, öz-
gürlüklerden,
toprakbütünlü-
ğünden,bağım-
sızlıktan, de-
mokrasıden,
banşvekardeş-
likten yana bır mücadele
oldugunu behrtti.
Baykal. Genelkurmay
Başkanı Orgeneral Hilmi
Özkök'e bır mesaj gön-
dererek Ağn, Şırnak ve
Siirt'te terör örgürünün
saldınlan sonucu 3 erin
şehit ohnası, 2'si astsubay
ohnak üzere 8 askenn ya-
ralanmasından duyduğu
üzüntüyü dıle getirdi. Bay-
kal, mesajında şunlan kay-
detti: "Herkes çok Ki bil-
meiidirkiterörekarşı mü-
cadeletoprakbütünlüğün-
den, bağunsızuktan, de-
mokrasiden, özgürlükler-
den,kardeşjik-
ten, banştan
yana bir müca-
deledir. Bu ne-
denlebaştahü-
kümet olmak
üzere, teröre
karşı mücade-
lede ortak so-
rumluluğu
olup da bu so-
rumluhıklannı
yerinegetirme-
yenleri bir kez daha uya-
rsşor, daha duyarh obna-
yaveetkmönlenüerahna-
yaçagmyorum-Çünkübu
sorumluluklannı yerine
getirmevenlerdüm^da ve
bölgemizde banşı sağla-
v^amaz, huzuru ve güven-
Bgi tesis edemezkr. Hele
hele teröre ve terorizme
karşı mücadelede çifte
standart ile hiçbir sonuç
alamazlar. Bu konuda so-
nuç alamayacak olanlar-
dan biri de terör örgütü
ile bu örgütün döktüğü
kandan, aldığı candan \"a-
rar umanlardnf
Nihat OKAL (1955M-)
İİSEVCİLİ
İHAT'ımız
Aramızdan ayrılalı bir yıl oldu
Seni her geçen gün daha çok özlüyoruz
Unutmadık
Unutmayacağız
Aylinsu, Önder, Mevlüde OKAL
Aziz ÜLKÜ ve Kardeşleri
İletişim Ofis Çalışanları
IR NOKTASI /ORAL ÇALIŞLAR oralcalislar@cumhurfyet.com.tr
Hıristiyanlar Yapınca Misyonerlik Suçu...
Türkiye'nin yüzde 98'inin
Müslüman olduğu söylenir. Bel-
ki de öyledir. Çünkü Hıristiyan
ve Yahudiler dışındaki her do-
ğan çocuğun nüfus cüzdanına
kimseye sormadan "Müslü-
man" yazılıyor. Neyse derdim o
değil.
Derdim şu "misyonerlik" teh-
didiyle ilgili. Memleketimizin
"milliyetçisi", "mukaddesatçısı"
en büyük tehlike olarak nere-
deyse misyonertiği görürler. Or-
tadoğu bölgesinde en az Hıristi-
yan Türkiye'de yaşıyor. Iran gibi
totaliter Islamcı bir ülkede bile
Hıristiyanlarm nüfusu yüzde
2'yken bizim ülkemizde bu oran
binde 2 düzeyindedir. Buna rağ-
men Hıristiyanlık "tehlikesi" en
çok bu ülkede dillendirilir.
• • •
Türkiye'de beş vakit ezan
okunur. Şimdiye kadar gezip
gördüğüm Islam ülkeleri içinde
en yüksek sesle ezan okunan
ülkenin Türkiye olduğunun tanı-
ğıyım. Türkiye üstelik "Islam ül-
kesi" diye tanımlanamaz, çünkü
laiktir. Müslümanlann çogunluk-
ta olduğu laik bir ülkedir.
Müslümanların ezici bir ço-
ğunluğa sahip olduğu ülkemiz-
de sürekli bir misyonerlik korku-
su dile getirilir. Bu korkunun
gerçekten samimi olup olmadı-
ğını, samimi ise nereden kay-
naklandığını doğrusu anlamakta
güçlük çekerim. Ülkemizde yüz
bin civarında Hıristiyan, yirmi
beş bin civannda Yahudi olduğu
söylenir. Bunlar bu ülkeyi nasıl
ele geçirecekler, bir türiü çöze-
mem.
• • •
Bu sorunun ikinci aşaması ise
laik bir ülkede sürekli "misyo-
nerlik" korkusunun yayılması ve
misyonerliğin suç sayılmasıdır.
Eğer Türkiye laik bir ülkeyse
devletin ve yasalann dinlere eşit
mesafede durması gerekmez
mi?
Müslüman nasıl kendi dininin
yayılması için çaba sarf ediyor-
sa, Hıristiyanın ve de Yahudinin
kendi dinini yayma hakkı olması
gerekmez mi?
• • •
Tam bunları düşünürken bir
mahkeme yorumu yüreğime su
serpti. RTUK bildiğimiz RTÜK.
Bir radyoya Hıristiyan dini içe-
rikli bir yayın yaptığı gerekçesiy-
le uyarı cezası veriyor. Shema
adh radyonun yayını RTÜK'e
göre "Türk aile yapısına aykın"
sayılıyor.
Radyo bu karar üzerine Anka-
ra 7. Idare Mahkemesi'ne baş-
vuruda bulunuyor. Mahkeme
davayı reddediyor. Radyo kararı
temyiz ediyor. Danıştay 13. Da-
iresi, Idare Mahkemesi'nin bu
karannı, bilirkişi incelemesi ek-
sik olduğu gerekçesiyle bozu-
yor.
• • •
Danıştay Tetkik Hâkimi Erkan
Demirtaş, mütalaasında, Avru-
pa Insan Haklan Sözleşmesi'nin
9. maddesinde düzenlenen din,
düşünce ve vicdan özgürlüğü-
nün toplumun temellerinden biri
olduğuna dikkat çekiyor: "Mad-
dede öngörülen din özgürlüğü
yalnızca, bireyin dini inancını
diğerleriyle topluluk halinde ve-
ya aynı inancı paylaşanlar ara-
sında açığa vurma özgürlüğünü
değil, tek başına özel olarak,
örneğin aydınlatma yoluyla
komşusunu inandırma hakkını
da kapsar."
Bu yorumun önemi nerede?
Türkiye'de şimdiye kadar yal-
nızca Müslümanlık, hatta daha
ayrıntıya inersek Sünni-Hanefi
propagandasının yapılabileceği
önyargısı egemendi. Bunun dı-
şındaki diğer inançlardan söz
etmek zinhar "bölücülük"tü ve
de daha ötesi suçtu.
Danıştay hâkiminin yorumu
ise, insanlann kendi çevrelerine
inançlarmın propagandasını
yapma hakkının bulunduğuna
işaret ediyor. Bu çok doğal hak-
kın bir hâkim yorumuna gerek
duyması da ülkemizin kendine
özgü laik yapısının bir ürünü.
Almanya'da yüzlerce cami
var. Çoğunluğu Türkiye Cumhu-
riyeti yurttaşları tarafindan ku-
ruldu. Yalnızca Türk devletinin
desteğiyle Diyanet Işleri Baş-
kanlığı tarafindan örgütlenen
camilerin sayısı da Almanya'da
bine yaklaşıyor. Bu camilerde
Müslümanlık propagandası ya-
pılmıyor mu? Almanya'da yayın
yapan radyolann bir kısmı dini
bilgiler verip Müslümanlığı öv-
müyor mu?
• • •
"Türkiye laiktir, laik kalacak!"
sloganlannı atarken bir düşüne-
lim. Laik bir ülkede kilise açma-
ya çalışan Hıristiyanlan düşman
olarak gören laikler olabilir mi?
Islamcıları anlanm, ancak onla-
rın Hıristiyan düşmanı tavırlannı
onaylamam.
Bunun ilkel bir şey olduğuna
inanırım. Ancak îaikleri anla-
makta zorluk çekerim. Çünkü
laik bir insan dinlere karşı eşit
mesafede durmalıdır. Kendisinin
inancı kendinedir. Yasakçılığa
en çok onun karşı çıkması gere-
kir. Çünkü totaliter Islamcılar da
diğer dinleri düşman olarak gör-
müyoriar mı?
Danıştay hâkimi Demirtaş, la-
ikliğin en temel ilkesini bize ha-
tırlatmış oldu. Kendisine teşek-
kür ederiz.