Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2025
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
SAYFA CUMHURİYET 3MAYIS2005SALI
10 İİAriEjfvLJljIl dishab(ü)cumhuriyet.com.tr
KAVŞAK
ÖZGEN ACAR
Vatandaş Erdoğan, Başbakan Erdoğan
Tarih tekerrür etti! "Demokles'in kı-
lıcı", yineTürkiye üzerinde s|allandı. Ne
zaman Türkiye'de güçsüzlük hissedi-
lirse, "Ermeni Soykırım" kılıpı asılır. Bu
olaylarının 90. yılı bu kez Tgrkiye açı-
sından dahaezikgeçti. Şimdiyedeğin,
soykırım kılıcını kullanmayarn bazı ülke-
ler de sahnede yerlerini aldılar. En kâr-
lı çıkan, herzamanki gibi ABD savun-
ma düzeni ve savunma sanayii oldu.
ABD BaşkanıGeorgeVV. Bush, Re-
cepTayyip Erdoğan'ı, dahaTBMM'ye
seçilmeden önce, Beyaz Sprayda ikili
görüşmelerin yapıldığı şöm neli odada
kabul etmişti. Erdoğan'ın Dacak ba-
cak üstüne atması ile övünojüğü o gün-
kü buluşmada nelerin konuşulduğunu
sormuş, gizli tutanakların açıklanması-
nı istemiştik. Aradan iki yıl geçtiği hal-
de "vatandaş Erdoğan "dan yanıt ala-
madık.
Basınagöre, Bush, bu k$z "Türkiye
Cumhuriyeti Başbakanı" 'Erdoğan'a
hâlâ randevu vermedi. Gençlde bu du-
rumlarda"//c/tara-
fınziyarettarihle-
riarasında uygun
birzamanın ayarA
lanılmasına çalı\
şılıyor" gibi bir
diplomatik yanıt
verilir. Anlamadı-
ğımız nokta nasıl
oluyorda'Vafan-
daş Erdoğan"m
itiban, "Başbakan
Erdoğan "dandaj
ha fazla!
Dışişleri Bakanlığı Müsteşarı Büyü-
kelçi Ali Tuygan 13 NisaVda Erdo-
ğan'ın ziyareti ile ilgili ha.:ırlıklar için
VVashington'a gitti. Değertli diplomat
Tuygan'ın VVashington ziyareti, öncü-
lü Büyükelçi Uğur Ziyal'ın ki yıl önce-
ki programına kıyasla sönğk geçti. Zi-
yal, dışişleri ve savunma bakanlarınca
kabul edilmişti. Tuygan is$ ancak Dı-
şişlerinin 3. adamı ile konUşturuldu.
Bunun soykırım sorunu ijle bağlantı-
sı yok. Erdoğan, ABD'nin Ankara Bü-
yükelçisi Eric Edelman'a röndevu ver-
mek için haftalarca bekletmemiş miy-
di? VVashington "Büyükelçimi bekle-
tirsen ben deseni bekletirjm" diye bir
ders vermeyi istemiş olmalıydı. Günü-
müzün moda deyimiyle vatandaş Er-
doğan "in (içeri)", Başbakan Erdoğan
"out (dışarı)" idi.
Bugünlerde Brüksel, Lorıdra, Atina,
Kıbrıs'ın yanı sıra Ankara'^a da gele-
cek olan ABD'nin KanadJ
Işlerinden Sorumlu Dışişler
ve Avrupa
Bakan Yar-
dımcısı Bayan Laura Kenpedy baka-
lım hangi düzeyde ağırlanacak? Bur-
nu sürtülmüş olacak ki Eıjdoğan, son
günlerde, ABD dostluğunıjı göklere çı-
kartan demeçleri boşuna vermiyor.
Bu arada Erdoğan, Beyaz Saray'ın
"soykırım" açıklamasinı bekledi. Genel-
likle seçim öncesinde başkan adayla-
rı Ermenileri desteklerler. Beyaz Sa-
ray'a girdikten sonra Türkiye'den ya-
na tutum içinde olurlar. Bush, 24 Ni-
san'da "soykırım" demedi, ama "1.5
milyon Ermenin kitlesel kıyımı ve zor-
la göç ettirilmelerini" andı. "Soykırım"
sözcüğünü ağzına almadı ama "kitle-
sel kıyım" sözcüklerini kullandı. Bush'un
"soykırım" sözcüğünü kullanmayışının
gerçek nedeni Türkiye değil, ABD'de-
ki Yahudi 7ob/"sidir. Çünkü onlar, Be-
yaz Saray'a dünyada tek "soykmmın"
Yahudilere uygulandığını kabul ettir-
mişlerdir. Dolayısıyla Bush, "Ha Ali Ve-
//, ha \/e//7W/" gibilerden "soykırım" ye-
rine "kitlesel kıyım" demiştir.
Erdoğan, bu söylemden hoşnut kal-
mış olacak ki, hemen ertesi günü In-
cirlik Üssü'nün kullanımını 1 yıl daha
uzattı. Incirlik açıldığı gün doğanlar ya-
rım yüzyılı geride
bırakıp 51 yaşı-
naulaştılar. Baş-
langıçta NATO,
sonraları ikili Sa-
vunma ve Işbirli-
ğiAnlaşması(SE-
IA) çerçevesinde
kullanılan Incir-
lik'in süresi bu
kez BM'in Afga-
nistan ve Irak ka-
rarları "kılıfına"
uyduruldu.. Bu
adım, Beyaz Saray'ın kapısını Erdo-
ğan'a açması için öngörülen ilk ödün
oldu.
Daha sonra ikinci ödün geldi. Milli
Savunma Bakanı Vecdi Gönül ile Bü-
yükelçi Edelman'ın katılımı ile Türki-
ye'nin ekonomik durumunun düzeldi-
ğini(!) de gösteren 1.1 milyar dolarlık
bir anlaşma imzalandı. Türkiye'nin 117
adet F-16 uçağı son elektronik dona-
nıma göre yenilenecekti. Anlaşma, 3.9
milyar dolarlık aşamalı yenilemenin ilk
ayağı idi.
Italya'nın Napoli kentindeki NATO
deniz üssünün Türkiye'nin turistik il-
çesi Urla'ya taşınması gündeme geli-
yor. Üs NATO'nun Akdeniz çıkarların-
dan daha çok Ankara-Atina arasında
Ege'de olası bir sürtüşmeye karşı çe-
lik perde görevini yüklenecek. Ayrıca,
Türkiye'nin bir-iki milyar dolarlık 30 sal-
dırı helikopteri ihalesine katılan Ame-
rikalı firmaların gözetilmesi söz konu-
suydu. Pentagorîa "3. adam" olarak
atanan Edelman, Ankara'dan Amerika-
lı savunmacıların gözdesi olarak ayrı-
lacağı haziranda Erdoğan'a da Beyaz
Saray'ın kapısı aralanacaktı.
VVashington İçin İsrail Vizesi
VVashington'un burun $ürtmesi bu
kadarla kalmıyordu. Erddğan bir de-
meci ile Israil'i "devlet terfyrü" ile suç-
lamıştı. Temmuzda Ankara'ya gelen
Suriye Başbakanı Naci El Otari'yi ka-
bul ederken İsrail Başbakan Yardımcı-
sı Ehud Şalomna'yı kabıil etmemişti.
İsrail gezisinde Erdoğan, Çumhurbaş-
kanı Moşe Katzev, Başbakan Ariel
Şaron, Başbakan Yardınfıcısı Simon
Perez ile görüşmekle kalrrjamış, Anka-
ra'da randevu vermediği Şalomna'nın
ayağına giderek tükürdüğünü de yala-
mış olmadı mı? Gerçek olan bir şey
varsa o da, Beyaz Saray, "Erdoğan'ın
ABDziyaretininvi-
zes/n/" Israil'deal-
masını istemişti.
Erdoğan'ın dinsel
inançlarını payla-
şan bir Türk ga-
zetesinin İsrail ge-
zisinden önce
"Şaron'un kanlı
elini nasıl sıkacak-
s/n?"başlığını at-
ması ilginçti.
Kuşkusuz, Tür-
kiye İsrail için; İs-
rail de Türkiye için çok önemlidir. Hal-
kı Müslüman olan laikTürkiye'nin, Arap
ülkelerine kıyasla ilişkilefi, laik olma-
yan İsrail ile daha iyidir. lljj ülkenin bir-
birlerinden alışverişi önceki yılın 1.4
milyarına karşıhk geçen yll 2 milyar do-
larafırladı. İsrail, Türkiye'rjin dışticaret-
te fazla verdiği ender ülk^lerden biridir.
Bu rakama silah bütçesi dahil değildir.
Birkaç yüz İsrail firması Türkiye'de iş-
yerleri açarken Türk işadamları da ge-
lecek yıl Israil'de 3 enerji Bantralı ileTel
Aviv - Kudüs demiryolunun yapımına
başlayacaklardı. Gündemde, yılan öy-
küsüne dönen Manavgat suyunun Is-
rail'e ulaştırılması konusunu ucuzlat-
mak amacıyla su boru hattının yanın-
da doğalgaz ve fiber optik kablolarını
taşıyacak üçlü boru hattı dahi konuşu-
lur oldu. Şaron- Erdoğan arasında kır-
mızı telefon hattı da ilke kararına bağ-
landı.
Erdoğan'la birlikte Israil'e giden Mil-
li Savunma Bakanı Gönül, iki gün da-
ha Kudüs'te kaldı. İki savunma baka-
nı ve kurmayları Türkiye'nin M-60 tank-
larının modernleştirilmesinden başka
değişik tasarıları da ele aldılar. Ankara,
Israil'in örnek olarak onaracağı tankı
inceleyip beğenmesinden sonra 687.5
milyon dolarlık fatura ödeyecekti. Tür-
kiye'nin alışveriş
listesinde, 10 ca-
sus uçak, "Ok-
2" ve "Temel Re-
is-2" gibi füzeler
de var. Türkiye-
Israil arasındaki
en önemli ilişki iki
ülke istihbaratı-
nın teröre karşı
yapageldikleri
bilgi ahşverişidir.
Erdoğan bu
arada Filistin'in
yeni seçilen başkanı Mahmud Abbas
ile görüştü, Yaser Arafat'ın gömütün-
de dua etti. Türkiye'nin Osmanlı'dan ge-
len güçlü belgeleri tapu kayıtlarıdır. Or-
neğin Yunanistan'da eskiden tapu ka-
yıtları tutulmadığı için Yunan mahkeme-
lerindeki arazi anlaşmazlıkları için Tür-
kiye'den yardım istenir, Osmanlı tapu-
ları Atina'ya iletilir. Aynı durum, İsrail
dahil, öteki komşular için de geçerlidir.
Yıllardır Filistinlilerin istediği 140 bin
sayfalık tapu kopyalarını Erdoğan, Fi-
listinlilere verdi. Ermenistan'ın Osman-
lı arşivlerinin açılmasından duyduğu
kaygının en önemli nedeni bunların gü-
venilirliğiydi.
Koç, 'Arkeoloji Sempozyumu' İçin Uyandı
Kültür veTurizm Bakanı Atilla Koç'un
27. Uluslararası Arkeoloji Sempozyu-
mu kararını imzalamadığıtia dikkat çek-
miştik. Gerek yabancı, gerek Türk ar-
keologlarının bir yıl önce ne gibi çalış-
malaryaptıklarının hesabmı verecekle-
rini yazmıştık. Yazımızınl çıkmasından
iki gün sonra Bakanlık IV|üsteşarı Prof.
Dr. Mustafa Isen telefon etti. Sayın
Isen, "Yazımızın çıktığıgüı Bakan'ın ka-
ran imzaladığını, bakanlarin değişimine-
deniyle geciktiğini, bir art niyet olma-
dığını" söyledi. Sempo^yum, 30 Ma-
yıs'ta Antalya'da başlayacak. Yabancı
katılımcılar için çok geç olsa da karar
sevindirici oldu. Ne yazık Türk müze-
cilerinin her yıl yaptıklarl kurtarma ka-
zıları sempozyumu bu yıl gerçekleşe-
medi. Inşallah sonbaharda yapılır.
Türkiye'de bazı yabancı arkeoloji
enstitüleri var. Bunlardan biri de geçen
yıl 75. kuruluşyıldönümünü kutlayan Al-
man Arkeoloji Enstitüsü'dür. Enstitü-
nün yöneticisi Dr. Adoolf Hoffmann,
bir konuşmayla Alman arkeologlarının
geçen yıl Türkiye'de neler yaptıklarının
hesabmı verdi. Dr. Hoffmann, yalnız ka-
zı ya da yüzey araştırmaları ile değil, Ur-
fa - Göbekli Tepe, Çorum - Boğazköy,
Izmir - Bergama'daki onarım çalışma-
larından duyulan övüncü de dile getir-
di. Istanbul ve Ankara üniversıtelerinin
arkeoloji bölümleri de aynı içerikli top-
lantılar düzenlediler.
Elmek: oacar@sup0ronline.com Faks: 0312. 442 79 90
Almanya Başbakanı'nın Türkiye ziyareti iç politika açısmdan 'tehlikeli' görülüyor
Schröder'in 'cesareti'GÜRAY ÖZ /OSMANÇUTSAY
FRANKFURT- Türkiye'ye
iki günlük bir ziyaret yapacak
olan Alman Başbakanı Ger-
hard Schröder'in kendi ülke-
sinde başı dertte. Sosyal De-
mokrat-Yeşiller koalisyon hü-
kümetinin bundan sonraki se-
çimleri kazanması zor görünü-
yor. Her hafta yenilenen ka-
muoyu yoklamalarına bakılır-
sa muhafazakâr CDU-CSU blo-
ku önde gidiyor. Başbakan
Schröder'in partisi Sosyal De-
mokrat Parti (SPD) son seçim-
lerde oylannı ancak ABD'nin
Irak'a saldınsına karşı çıkarak
ve savaşa katılmama sözü ve-
rerek koruyabildi.
Koalisyon hükümetinin ye-
niden kurulabilmesi ise Yeşil-
lerin oylarındaki küçük artışla
sağlandı. Schröder hükümeti-
nin bundan sonraki seçimlerde
başarı sağlayabilmesinin ancak
yeni bir mucize ile mümkün
olabileceği söyleniyor. Schrö-
der hükümetinin, AJnıan Sosyal
Demokıat Partisi'nin zor du-
rıımdan çıknıak için son zaman-
larda neoliberal politikalara kar-
şı çıkmaya başlaması, özellik-
le SPD'nin medyada "antika-
pitalist" olarak tanımlanan bir
üslup kullanmaya başlaması,
bir yandan yaklaşan ve genel se-
çımler için büyük öııem taşı-
yan 22 Mayıs'taki Kuzey Ren
Vestfalya eyalet seçimleri için
birtaktik olarak değerlendirili-
yor, diğer yandan da neolibe-
ral politikalann iflası olarak
görülüyor.
Son genel seçınılerden bu
yana uyguladığı politikalar-
la işçüeri, işsizleri ve emek-
lileri oldukça zor durumda
bırakan Schröder hüküme-
tinin, bundan sonra attığı
admılan geri alıp almayaca-
ğı ise bilinmiyor.
Büyük fîrmalara tepki
SPD Genel Başkanı Franz
Müntefering'in büyük firma
patronlarını, işveren örgütleri-
ni ve neoliberalizmi eleştiren
sözleri ciddi bir tartışma yarat-
tı. FCamuoyu yoklanıalan halkın
büyük çoğunluğunun sosyal
haklann budanmasından büyük
firmalan ve uygulanan politi-
kalan sorumlu tuttuğunu gös-
teriyor. Geçen hafta Der Spi-
egel dergısi tarafından yaptın-
lan bir araştırma, halkın yüzde
95'inin, büyük firmalarınyük-
sek kârlar elde etmelerine rağ-
men işsizliğin en büyük nede-
ni olduklarına inandığını orta-
ya koydu. SPD'nin yeni "anti-
kapitalist" söyleminin ise hal-
kın yüzde 57'si tarafından bir se-
çim taktiği olarak algılandığı-
nı, sadece yüzde 30'unun
SPD'nin eleştirilerin gereğini
yerine getireceğine inandığı-
nı gösterdi.
Schröder hükümeti dün-
ya çapında gelişen neolibe-
ral politikalann dışında ka-
lamadı. Almanya'nın yaş-
lanan ve artmayan nüfusu,
yeniden yapılanan ve işsiz üre-
• Almanya'da sosyal sorunlar Schröder hükümetini zorluyor.
Muhafazakârlar da hükümetin Türkiye politikasma karşı.
Schröder'in Kuzey Ren Vestfalya seçimleri öncesi çıktığı
Türkiye ziyaretini, iç politika açısmdan tehlikeli ve bu
nedenle cesur bir hareket olarak nitelemek mümkün.
ten sanayisi ve hemen hemen
tüm Avrupa ülkelerini saran ne-
oliberal politikalann kurtarıcı
olarak görünmesi, işsizliğin art-
masının temel nedenleri oldu.
tşsizlik 2 katına çıktı
16 yıllık Helnıut Kohl hükü-
metini işsizliğe çare bulacağı
sloganıyla yenilgiye uğratan
Schröder'in döneminde işsiz-
lik neredeyse iki katına çıktı.
Kohl döneminde 3 milyona yak-
laşan işsizlik şimdi 5 milyon ol-
du. lşverenler ise kârlarını iki-
ye, üçe katladı. lşverenlerin fa-
aliyetlerini işçi ücretlerinin dü-
şük olduğu ülkelere kaydırma
tehditleri ve kimilerinin gerçek-
ten ülkeyi terk etmesi de Schrö-
der'i zor durumda bıraktı. lşçi-
lerin sosyal hakları budandı.
Çalışma saatleri arttınldı, reel
ücretleri düştü. Işsizlere veri-
len işsizlik pa-
raları sınır-
landırıldı.
Sendikalar
duruma uyum göstermekle bir-
likte SPD-Yeşiller koalisyonu-
nun bu politikalanndan hoşnut
olmadılar. Sendikalann Schrö-
der hükümeti tarafından uygu-
lanan ve Volksvvagen firması
yöneticilerinden Hartz tarafın-
dan hazırlandığı için "Hartz re-
fbrmlan" denilen programlara
şiddetle karşı çıkıyorlar. Alman
ekonomisinin zor durumda ol-
duğu iddialarım ise uydurma
olarak nitelendiriyorlar.
Sendikalar bu yıl 1 Mayıstö-
renlerinde büyük tekellerin yük-
sek kârlar elde ettiklerini, firma
yöneticilerinin yüksek paralar al-
dıklannı, firmaların ödedikle-
ri vergilerin ise yüzde 42 ora-
nında düşürüldüğünü, Alman
ordusuna bütçeden 25 milyar
Euro aynldığını, hükümetin öde-
nen vergilerin yarısını işveren-
lere ve savaş araçlanna harca-
dığını vurguladılar.
1 Mayıs törenlerinin sloganı
"Kapitalizme ve savaşa hayır"
oldu. Bu söylem gecikmiş bir şe-
kilde Schröder'in partisi ve par-
tinin genel başkanı tarafından da
dile getiriliyor. Partinin eskı
başkanlanndan ve maliye ba-
kanlanndan, etkili politikacı Os-
car Lafontaine'in kendi partisi-
ne yönelttiği eleştiriler ve
SPD'den ayrılan bir gurubun
kurduğu seçim ittifakı ile da-
yanışma göstermesi de SPD'yi
zorluyor.
Dış politika da sıkıntılı
Schröder hükümetinin sıkın-
tıları yalnızca iç politika ala-
nında değil. Avrupa Birliği'nin
yönlendirici ülkesinin başbaka-
nı olarak Schröder'in önünde,
AB Anayasası'nın oylanması,
Almanya'nın Birleşmiş Millet-
ler de daha etkin bir role sahip
olmasının sağlanması, ABD'nin
doğu Avrupa'ya yerleşmesine
karşı Almanya'nın da bölgede
etkinliğini arttırma çabalannı
yoğunlaştırması gibi sorunlar
duruyor.
ABD yönetiminin özellikle
Almanya'yı Irak'ta ve Afganis-
tan'da daha fazla rol almaya zor-
laması ise halka savaşa kanşma-
ma sözü vermiş olan Schröder'i
zor dunımda bırakıyor. NATO
çerçevesinde Irak polisinin ve
ordusunun eğitilmesine katıl-
ma karan bile seçmenlerde hoş-
nutsuzluk yarattı.
Schröder'in Türkiye politi-
kası da hem muhafazakâr mu-
halefet tarafından sert bir şekil-
de eleştiriliyor hem de kamuoyu
yoklamalanna göre halk tarafın-
dan beğenilmiyor. Muhafaza-
kâr CDU-CSU bloku, Türkiye
ile AB arasında müzakerelerin
başlamasını sağlayan karardan
Schröder'i sorumlu tutuyor.
CDU Başkanı AngelaMerkelve
Bavyera'daki Hıristiyan demok-
ratların partisi CSU Başkanı
Edmund Stoiber, Türkiye poli-
tikasını 2006 seçimlennde ana
tema yapmakta kararhlar.
Muhafazakârlar, Türkiye ko-
nusunda ise üyelik bir yana mü-
zakereleri engellemekte de ka-
rarlı görünüyorlar. Bu nedenle
Schröder'in Kuzey Ren Vest-
falya seçimleri öncesi gerçek-
leştirdıği Türkiye ziyaretini iç
politika açısmdan tehlikeli ve bu
nedenle cesur bir hareket olarak
nitelemek mümkün.
Ermeni sorunu, Kürt sorunu, Kıbrıs gündemde
Almanya Başbakanı
yeni istekleri iletecek
ürkiye hangi hü-
kümetle yönetil-
miş olursa olsun,
Almanya'daki sosyal de-
mokrat hükümetler
döneminde hep
AB konusunda
iyi bir destekçi
buldu. Zaman
zaman gidip
gelmekle bir-
likte, Schröder
hükümeti de Tür-
kiye'nin AB üyeliği-
ne sürekli destek verdi. 16
Aralık'tan sonra uzun bir vadeye yayılmış
olan üyelik müzakerelerinin bundan sonraki dö-
nemi, bir mucize olmazsa SPD yönetiminde de-
ğil, Türkiye'nin üyeliğine kategorik karşı çıkan
muhafazakâr liberal koalisyon döneminde de-
vam edılecek. Bu da Türkiye'nin müzakereler-
de daha büyük zorluklarla karşılaşması, daha bü-
yük tavizlere zorlanması, hatta müzakerelerin
tıkanması ve muhafazakârlann tam üyelik ye-
rine "ayncalıkh ortaklık" fonnülüne geri dö-
nülmesi anlamına geliyor.
Bu nedenle Schröder'in iktidarda kalması
Türkiye'nin AB üyeliğini savunanlar açı-
sından önem taşıyor. Schröder genel se-
çimlerde belki de en fazla Türkiye ko-
nusunda köşeye sıkıştınlmak istene-
cek. Geri adım atması da mümkün.
Fransa'da AB Anayasası'nın oylan-
ması da yine Türkiye ile bağlan-
tılı olarak Schröder açısmdan sı-
kıntılı bir sorun. Eğer AB Anaya-'
sası Fransa'da reddedılirse bu yalnız Chirac için
değil, Schröder için de bir darbe olacak.
Schröder'in, Türkiye'de AB'nin yeni istekleri-
ni dillendireceğine kesin gözüyle bakılabilir. Av-
rupa Birliği Türkiye'nin reformlan hayata geçir-
me temposundan rahatsız. Alman basınına göre
yeni isteklerle Türkiye'nin kapısını çalan AB'nin
isteklerini Schröder Ankara'ya iletecek.
Ermeni sorunu ile ilgili olarak geri adım atıl-
masını, Kürt sorunu konusunda yeni bazı geliş-
meler sağlanmasını istemesi, Kıbns konusunda
ise sorunun artık bir AB sorunu olduğunu vur-
gulaması olasılıklar içinde. Türkiye'deki Hınsti-
yan azınlığın sorunlan, Ruhban Okulu'nun açıl-
ması gibi isteklerin Schröder'in çantasında bulun-
duğu ise zaten biliniyor.
Schröder nazikçe reddedecek
Yeşillerin muhalefeti nedeniyle bir türlü ger-
çekleşmeyen Leopar 2 tankları konusu da günde-
me gelebilir. Türkiye'nin Almanya'da yaşayan
Türklerin çifte vatandaşlık ve benzeri sorunlan ko-
nusundaki isteklerinin ise Schröder tarafından na-
zikçe reddedileceğini söyleyebiliriz. Türk vatan-
daşlanna uygulanan vize konusunda da herhangi
bir olumlu gelişme sağlanması beklenmemelidir.
Schröder'in çantasında başka neler var? Tür-
kiye'nin ABD'ye sağladığı yeni askeri kolayhk-
lardan sonra, Schröder, Ankara'nın NATO'da sa-
hip olduğu veto yetkisini kullanmamasını isteye-
bilir. Ayrıca Türkiye'nin Avrupa ordusuna sağla-
yacağı katkının niteliği de ele ahnacak dosyalar-
dan birinin adı olabilir. Hiç kuşkusuz iki ülke ara-
sındaki ekonomik işbirliği, bu ziyarette en fazla
sözü edilen konu olacaktır ve zaten bu konuda pek
bir sorun da bulunmamaktadır.
Türkiye ile Almanya arasındaki ticaret hacmi sürekli yükselen bir eğri çiziyor
ilişkilerin lokomotifi ekonomi
rürkiye için Almanya, 1950'lerin
ikinci yarısından itibaren en
önemli dış ekonomik merkez ha-
lini aldı. Ancak Türkiye de, sadece bü-
yük bir pazar değil, geniş Ortadoğu ve
Asya pazannın önündeki bir tarihsel
köprü olarak Almanya'ya bir ekono-
mik sıçrama tahtası hizmeti veriyor. Ra-
kamlara bakıldığında da görülüyor. Tür-
kiye ile Almanya arasındaki ticaret hac-
mi sürekli yükselen bir eğri çiziyor ve
bu ilişkiye biraz bile olsun yaklaşabilen
bir başka ülke bulunmuyor. Türkiye'nin
70'lerin başından itibaren dış ticarette-
ki en büyük partneri Federal Almanya.
İhracatta rekor üstüne rekor
1 Ocak 1996'dakı "Gümrük BirBği''
anlaşmasından bu yana Almanya'dan
Türkiye yönündeki ihracat rakamları art
arda rekorlar kınyor. 2004 yılında Tür-
kiye'ye Alman ihracatı, bir önceki yıla
göre yüzde 34'lük bir artış sağladı. Al-
manya, Türkiye'ye 2003 yılında 8.8 mil-
yar, 2004 yılında ise 11.8 milyar Eu-
ro'luk ihracat yaparken, Türkiye'den Al-
manya'ya yapılan ihracat 2003 yılında
7.2 ve 2004 yılında da 7.9 milyar Euro
oldu. tki ülke arasındaki toplam dış ti-
caret hacmi 2004 yılında 19.7 milyar
Euro'yu bulurken Almanya, Türkiye'nin
toplam ihracatı içinde yüzde 14, toplam
ithalatı içinde de yüzde 13'lük paylarla,
on yıllardır neredeyse rakipsiz bir konum-
da bulunuyor.
Türkiye çok arkalarda
TÜRK - ALMAN SANAYİ VE TİCARET ODAS1
Şahin: Beklentileri aştık
3
I
Bir yıl önce Köln'de kurulan ve her iki
ülkcden 1200'e yakın şirketin temsil
edildiği Türk-Alman Sanayi ve Ticaret
Odası (TD-IHK) Başkanı Kemal Şahin,
kurum olarak kendilennin bu kadar kısa
sürede tüm beklentilerini aşan bir başarıya
ulaştıklannı söyledi. Alman basını
sorularını yanıtlayan Türk işadamı,
Deutsche Bank, Siemens, DaimlerChrysler,
Metro gibi Alman ekonomisinin öncü
nitelikli birçok şirketinin artık TD-IHK
bünyesinde temsil edildiğini söyledi.
Şahin, iki ülke arasındaki ekonomik
ilişkilerin hızlı bir büyüme eğilimi
içinde olduğunu kaydederek iki ülke
arasındaki dış ticaret hacminin kısa bir
sürede 20 milyar Euro sınınnı da geride
bırakacağına inandığını belirtti. Şahin,
4-6 Mayıs Istanbul toplantısına Türk ve
Alman başbakanlannın katılmasının,
gelişmesini sürdüren bu ilişkilerin bir
sonucu olduğuna da dikkat çekti.
Ancak, Türkiye'nin Almanya için öne-
mi, "olağanüstü alçakgönüllü" sayıla-
bilir. Türkiye, Alman dış tıcaretinde bin-
delikler sırasında bir yer alabiliyor. Dün-
ya ihracat şampiyonu Almanya, 1200'ü
aşkın şirketle de, Türkiye'de yatınm ya-
pan yabancılar arasında en büyük kay-
nak ülkeyi oluşturuyor.
Alman ekonomisi, Türk sanayiini sa-
dece lisans, know-how ve patentlerle be-
lirleyebilecek bir dev güce sahip olmak-
la kalmıyor, turizmde de Türkiye'ye en
çok turist gönderen ülke kimliğini ko-
ruyor. Almanya'dan Türkiye'ye gidecek
turist sayısının bu yıl 4 milyon sınınnın
çok üzerine çıkması bekleniyor. Bunda
elbette Almanya'da yaşayan 2.8 milyon
Türkiye kökenli insanın bir payı bulu-
nuyor ve bu insanlar, Alman ekonomi-
si içinde önemleri her geçen gün artan
yeni bir iktisadi faktör olarak sahnede-
ki yerlerini alıyorlar.