22 Kasım 2024 Cuma English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
SAYFA CUMHURİYET 27 MAYIS 2005 CUMA 4 HABERLER DÜNY4DA BUGÜN Orgeneral Tuncel: Çatışmalar toprak dışında internet, finansal pazarlar, karar alma birimleriyle sürüyor ALİ SİRMEN AB Anayasası Laik mi? RARİS - Fransızlar aylardır Avrupa Birliği'nin anayasasını tartıştılar, hâlâ da tartışıyorlar. öbür gün de sandık başına gidip, görüşlerini belirtecek- ler. Bilindiği gibi, AB Anayasası'nın 25 üye ülkenin tümü tarafından 1 Kasım 2006 tarihine kadar onaylanması gerekiyor. Üye ülkelerin on beşi, onaylama işinin partamen- to tarafından yapılmasına karar verdi. Diğer on üye ise halkoylamasına başvurma yolunu tuttu. Oylamanın yapıldığı ilk ülke Ispanya'da katılım çok düşük oldu, ama sonucunda "evet" oyları az farkla da olsa, fazla çıktı. Oysa AB'nın kurucu üyelerinden ve ağır topla- rından Fransa'da işler o kadar kolay yürüyeceğe benzemiyor. Başlarda yüzde 58'lerde gezinen "eveHer çan- tada keklik gibi görünürken, sonraki gelişmeler iş- leri kanştırdı, "hayıf'cılar. daha ağır basmaya baş- ladılar. Öbür günkü oylamadan nasıl bir sonuç çıkaca- ğını şimdiden söylemek olanaksız, ama nefes ke- sen bir oylama olacağı kesin. Ülkemizde, tartışmalann odağında Türkiye'nin bulunduğu düşünülüyor, oysa durum tam anla- mıyla böyle degil. Gerçi Türkiye tartışmalarda sık sık geçiyor ama, gerçekte biz burada bir vesile- den başka bir şey değiliz. Anayasanın tartışılan çok yönü var. Referandumu izlemek için geldiğim Fransa'daki bu tartışma konulannın belli başlılannı satır başla- rıyla aktarmaya çalışacağım. • • • Hatırlanacağı üzere, AB Anayasası'nda "Avru- pa'nın Hıristiyan değer/eri"nden açıkça söz edil- mesi istenmiş, Vatikan bu konuda bastırmış, yeni üye Polonya da aynı dioğruttuda çaba harcamış, metni hazıüayan komisyonun başkanı eski Fransız Cumhurbaşkanı Valery Giscard d'Estaing de ay- nı eğilimde olduğunu açıklamıştı. Ama özellikle Fransa ve de Belçika'nın direnişiy- le karşılaşan bu girişimler başarıya ulaşamamış ve "Hıristiyan değerier" ibaresine yer verilmemişti. Hatta Dışişleri Bakanı Gül de bu noktayı vurgu- layarak, anayasanın Türkiye'nin üyeliği önünde engel oluştuımadığını açıklamıştı. Ama pazar günü Fransızlann oylayacağı metne biraz daha yakından bakınca, olayın ilk bakışta görüldüğünden biraz daha değişik olduğu anlaşılı- yor. Anayasanın giriş maddesinde, "Avtvpa'nın kül- türel, dini ve insancıl mirasından" söz ediliyor ve evrensel değerierin, hukuk devletinin, insan hakla- nnın bu kaynaktan geldiği söyleniyor. Demek ki, Avrupa'nın evrensel değerteri ile dini mirası arasında bir bağlantı kurulmuş oluyor. • • • "Kiliselerin ve Konfesyonel Olmayan Organi- zasyonlann Sfafüsü"nden sözeden I - 52 madde- nin 3. fıkrası ise Birliğin kiliselerte, sürekli, açık ve şeffaf bir dıyaloğu sürdüreceğini" belirtiyor. Bu durumun laiklikle ne denli bağdaşır olduğu- nu görebilmek için, "euef'çiler arasında yer alan sağcı UDF üyesi Jean Louis Bourianges'ın söy- lediklerine kulak verelim: "Anayasa gayet bilgece, Birliğin Hıristiyan de- ğerier üzerine kurulu olduğunu telafffuz etmekten kaçınmıştır... Giriş maddesi tarihi bir olguyu, yani dinlerin katkısını, dolayısıyla kıtadaki değerieri do- ğuran manevi maceramızda temel bir rol oynamış olan HIRİSTİYAN DİNİNİN önemini vurgulamak- tadır". Buna karşılık, Sosyalist Parti üyesi olan ve "ha- yır"cı\ar safında bulunan Henrdi Emanuel ise dini mirastan bahsedilmesini hoş karşılamazken "Yüz- yıllar boyu en vahşi dehşet anlan, en büyük hoş- görüsüzlüklerin, sayısız katliamın temelinde dinsel olgular yatmaktadır. Din ile devletin tamamen ay- nlmadığı her yerde kınanması gereken baskılar kaçınılmazdır" diyor. Henri Emanuelle, kiliseler ile Birliğin sürekli diya- loğunu da yerinde görmediğini belirtirken "aynca, diyor, dinini her alanda açıkça ifade etme özgür- lüğünden söz ederken inanmışlar ile inanmamış- lar veya değişik inanışlar arasındaki kamusal ban- şı sağlayabilecek tek rejim olan laikliğe aykın dav- ranılmaktadır." Görülüyor ki, AB Anayasası tartışmasında, Fran- sızlar açısından, Türkiye'den çok daha fazla gün- lük yaşamlarını ve temel değerlerini ilgilendiren hususlar var. Devam edeceğim. asirmeny cumhuriyet.com.tr Okulda toplu dayak kkfası B trtanhııl Haher Servisi - tstanhul Küçükçekmece'de- ki Munis Faik Ozansoy tlköğretim Okulu öğrencileri, Müdür Yardımcısı M.A. tarafindan sık sık sopayla dö- vüldüklerini öne sürerek imza topladılar 25 öğrenci- nin imzaladığı ve okulda dayağa son verilmesi ıstenen metin tstanbul tl Milli Eğitim Müdürü Ömer Balıbey'e iletildi.Olayla ilgili soruşturma başlatıldığı bildirildi. İköğretim okukında bıçaklı kavga • ÇANAKKALE(AA)-Çanakkale'nin Bayramiç il- çesinde okul bahçesınde kavga eden 2 öğrenciden bi- ri bıçakla yaralandı. Edinilen bilgiye göre Evciler Köyü tlköğretim Okulu'nda öğrenim gören 6. sınıf öğrencısı M.O. (13) ile 8. sınıf öğrencisi C.T. (15) okul bahçesinde tartıştı. Tartışmanrn kavgaya dönüşmesi üzerine C.T, yanındaki bıçakla M.O'yu karnındanya- raladı. Hastaneye kaldınlan M.O'nun durumunun iyi olduğu öğrenilirken C.T. gözaltına alındı. Denizirde öğpenci kavgası • DENİZLİ(AA)-Pamukkale Üniversitesi'nin Bahar Şenlikleri'nde, karşıt görüşlü graplar arasındaki tartış- ma, kampus dışına taştı. Yücebağ Mahallesi Eflatun So- kak'ta karşılaşan karşıt görüşlü 2 grup arasında çıkan kavgada Muhammet Tekin ve Gürcan Çalık yaralandı. Yarahlardan Tekin'inyoğun bakım ünitesine alındığı kay- dedildi. 14 kişi gözaltınaahnırkenolayyerinde 1 taban- ca. 1 pala olarak tabir edilen bıçakbulunduğu bildirildi. • tstanbul HaberServisi- Gençlik Federasyonu üye- si öğrenciler, sol görüşlü öğrencilere yönelik saldın ve soruşturmalan protesto etti. Istanbul Üniversitesi (tÜ) Edebiyat Fakültesi girişinde toplanan öğrenciler, üniversitelerde de\Timci öğrencilerin soruşturmalar- la ve faşist saldınlarla susturulmak istendiği belirtti. Savaşyöntemlerideğişti• Günümüzde güvenlik algılamalannın yeniden yorumlanmasının kaçmılmaz olduğunu belirten Tuncel, "Bu anlamda ilk değişiklik güvenliğin artık daha fazla karşılıklı bağımhlık ilişkileri çerçevesinde tanımlanıyor olması ve kolektif güvenlik anlayışına geçilmesidir" dedi. ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) - Kara Kuvvetleri Komutanlığı Kur- may Başkanı Orgeneral Fethi Remzi Tuncel. küreselleşme sürecinin gü- venlik algılamalannda önemli geliş- melere neden olduğunu belirterek "KMeinıhaslahlanylamücadeledesa- vunmanın ülke dışında başlamasını ifade eden savunma anlayişı arük ka- bul görmektedir" dedi. Kara Harp Okulu'nda gerçekleşti- rilen "UhıslararasıYönetimveAsker- Kk" sempozyumu dün başladı. Kara Kuvvetleri Kurmay Başkanı Orgene- DÜNYANIN SAVUNMA RAPORU AÇIKLANDI Teröre karşı 191 milyar harcanacak VVASHINGTON (AA) - Dünyada bu yıl "terörle mücadele" çerçevesinde yaklaşık 191 milyar dolar harcanacak. Harcamalann yüzde 44"ünü, başka bir deyişle yaklaşık 84 milyar dolannı ABD yapacak. Washington'daki "Homeland Security Research Corporation (HSRC)" adlı kurumun yaptığı araştırmaya göre, bu rakam 10 yıl içinde hemen hemen üç kat artacak. Rapora göre, 2010 yıhna gelindiğinde dünyada "terörle mücadele" adı altında yapılan harcamalar 350 milyar dolan bulacak, bunun yüzde 36'sını tek başına ABD karşılayacak. Bu rakam, 2O15'te ise 517 milyan aşacak. Raporu hazırlayan uzmanlann, bu tahmini rakamlan, "bir ülkenin iç güvenlik ve iç savunma harcamalaruıdan" hareketle belirledikleri ifade edildi. Hesaplamalann, 11 Eylül'dekine benzer büyük bir saldın ihtimal dışı tutularak sadece "bugünkü tansiyonun süreceği" varsayımına dayandığı kaydedildi. Dünyada bu konudaki ilk rapor olarak takdım edilen 400 sayfalık metin, HSRC tarafından 3950 dolara satışa sunuldu. ral Tuncel, sempozyumun açılışında "Tarihselsüreçiçerisindegüvenlik,as- keri yönetim ve savaş kavramlannın degişen yüzü" konulu bir bildıri sun- du. Hızlı değişimlerin yaşandığı ça- ğımızda gelişmelen sadece takip et- mekle kalmayıp kendini sürekli ola- rak yenileyerek değişimi etkili şekil- de yönetebilen kurumlann başanh olabileceğıni belirten Tuncel, eski çağ- lardan bugüne güvenlik ve askeri yö- netim konulanndaki gelişmeleri anlat- tı. Gelışen teknoloji ile insanlann bil- giye ulaşmasınuı kolaylaştığını belir- ten Tuncel, "KüreseDeşme sürecinin hızlanması ve ild kuruplu dünyanın ortadan kalkmasryla güvenlik algıla- maiannda ve tehdit değerlendirmele- rinde önemli gelişmeler ortaya çıkti" dedi. Güvenlık algılamalannın yeni- den yorumlanmasının kaçınılmaz ol- duğunu belirten Tuncel. şunlan kay- dettı: "Bu anlamda ilk değişiklik gü- venliğin arük daha fazla karşıhkh ba- ğunhhk ilişkileri çerçevesinde tanım- lanıyorolmasıve kolektifgüvenMkan- layışına geçilmesidir. Dümanın bir ye- 27 MAYIS DEVRÎMÎ'NtN 45. YILI En flerici anayasatstanbul Haber Servisi - Türkiye, 1961 Anayasası ile gelen siyasal ve hukuksal atılımı, 27 Mayıs'tan 45 yıl sonra anıyor. 1961 Anayasası ve Demokrasisi Vakfı Başkanı Numan Esin, 27 Mayıs'ın kımilerinin nitele- diği gibi basit bir askeri hareket olmadığını, Türki- ye'ye en ilerici anayasayı kazandırdığını belirtti. 14 Mayıs 1950'de iktidara gelen Demokrat Parti'nin (DP), 10 yıllık iktidan döneminde ülkeyi sürüklediğı karanlıktan kurtaran 1960 devrimi anılıyor. DP ikti- dan döneminde, sayısal çoğunluk ile siyasal meşru- iyet, milli irade ve ulusal egemenlik kavTamlan ara- sındaki ayrımı hiçe sayarak ülkeyi uçuruma sürükle- nüşti. Türk Silahh Kuvvetleri'nin 27 Mayıs 196O'ta gerçekleştirdiği ihtilalin ardından yürürlüğe giren anayasa Türkiye'yi yargı bağımsızhğı, yargıç güven- cesi, üniversite özerkliği, devlet radyo ve televizyo- nunun yansızlığı, hukuk devieti ilkesi, sosyal devlet kavramı, sendikal haklar, toplusözleşme ve grev hak- kıyla tanışhrmıştı. Devrimin yıl dönümü dola- yısıyla bir mesaj yayunla- yan 1961 Anayasası ve De- mokrasisi Vakn Başkanı Esin, 27 Mayıs hareketi- nin, ülkeyi "Vatan Cephe- si" ve karşı cephe olarak ikiye bölen bir siyasal ikti- dara karşı Insan Haklan Ev- rensel Bildirgesi'nden güç aldığını vurgulayan Esin, 1961 Anayasası ile huku- kun üstünlüğü ve sosyal devlet ilkelerinin hayata geçtiğini anımsattı. Esin özetle şu görüşlere yer verdi: "MechYte çoğunluğu ele geçirenlerin her istediklerini >apabikcekleri düşüncesi. 18. yüz\ıhn düşüncesidir. 1961 Anayasası, hukuk dev- letinL hukukun üstünlüğü ilkesini ana\asaya yerleşti- rerek kurmuştur. Anayasa Mahkenıesi işte bu ükenin bir ürünüdür. Bugün 'Anayasa Mahkemesi'ni ister- sek kaldırınz' diyenler, hâlâ 18. ve 19. yüzyıhn anaya- sa düşüncesinm tutsakhğı içindeduier, en az viizyil ge- riterde seyrediyorlar. DemokrasöeTde Anayasa MaiF kemesi'ni kaldıramazsınız. Kaldınrsanız bile bu kara- nnızı hayata geçiremezsiniz. Çünkü hukuk devletini ve çağdaş demokrasi normlannı yıkmış otursunuz." ANKARA'DA ETKİNÜK ANKARA(Cumhu- riyet Bürosu) - 27 Ma- yıs Milli Devrim Der- neği. bugün '27 Mayıs Devrimi'nin45. yılı ne- denıyle çeşıtli etkinlik- lerdüzenliyor. Etkinük- lerbugün. saat 10.30'da Anıtkabir'de çelenk koyma töreniyle baş- layacak. 12.00'de, 27 Mayıs Milli Devrim Derneği Genel Merke- zi'nde bir sohbet top- lantısı gerçekleştirile- cek. Saat 20.00'de ise Spor Yazarlan Loka- li'nde akşam yemeğin- de buluşulacak. Eski Ba>ındırlık Bakanı Topçu'nun yargılandığı \ üce Divan 21 Haziran'a ertelendi (Fotoğraf: AA) Topçu: Beni dinlemiyorsunuz. Bumin: Sonsuzsüre veriyorum YüceDivan'da 'söz' kavgası ANKARA (CumhuriyetBüro- su)-Eski Bayındırlık Bakanı Ya- şar Topçu nun Yüce Dnan'dakı yargılamasında, Topçu ile Divan Başkanı Mustafa Bumin arasın- da "dinlemiyorsun" tartışması ya- şandı. Topçu'nun yargılandığı Yüce Divan'dakı davanın dün- kü oturumunda tanıklar dinlendi.CHP Genel Say- manı MahmutYıldtz. Ka- radeniz Sahil Yolu ihalesi- ne, yüzlerce kişi arasından 16 firmanın çağnldığını, bu fırmalann tespitınin na- sıl yapıldığını bılemediğini be- lirterek Karadenız Sahıl Yolu'nun özellik arz eden bir otoyol olma- dığuıı söyledi. Topçu, Yıldız'ın müşteki olduğu için tanık olarak dinlenilmeslnin doğru olmadığF nı sa\xmdu. Topçu, delillerkarşı- sında beraat karan \erilmesi ge- rektiğini, bir ceza verilmesi du- rumunda da cezaevinde yatmak- tan korkmayacağını söyledi. Top- çu'nun da\anın uzamamasını ve suçsuz olduğunu söylemesi üze- nne Bumin, "tzin verin buna biz karar verelim. DeBDeri toplayıp bir karar vereceğiz. Hem dava uzamasın drvorsunuz hem de ay- • Topçu, Divan'ı kendisini dinlememekle suçlarken başkan Bumin, "Size savunmanız için sonsuz süre veriyorum" dedi. Bunun üzerine Topçu, savünmadan vazgeçtiğini söyledi. nı şeyleri tekrar tekrar söviüyor- sunuz" dedi. Davayı yanm saat- lik konuşmasının uzatmayacaği- nı söyleyen Topçu, "Ben tanık dinlenihnesmin davayı uzatüğmı söyTByorum^dedi. Buminise Top- çu'yu aynı şeyleri tekrar etme- mesi konusunda uyardı. Bunun üzerine Topçu ile Bumin arasın- daki diyalog şöyle gelişti: Topçu: Siz beni dinlemek iste- miyorsunuz? Bumin: Siz öyle mi algılıyor- sunuz? Dinleyelim, sabaha kadar buyurun, buyurun. İbpçu: Tamam, \-azgectim. Bumin: Anlahn. anlahn. i Topçu: Dinlemiyorsunuz, anlatamam, vazgeçtim. Bumin: Sıze savunma- nızı yapmanız için sonsuz süre veriyorum. Topçu: Vazgeçtim. Bumin: Bakın, bunlar tu- tanaklara geçti. Konuşmak istiyorsanız, buyurun, bugünde dinlerizyannda... Topçu, daha sonra söz alarak, sözleriyle heyeti ve Yargıtay Baş- savcıhğı'm rencide etmek iste- rinde olan bir getişme büyük bir hız- la diğeryerlerdeki güvenlik denklem- lerinietidlemeye başlamışür. KitJeim- ha silahlanyia mücadelede özellikle modern tophunlarda savunmanın ül- ke dışında başlamasını ifade eden fle- risavunmaantj>ışı arükkabulgörmek- tedir. Günümüz savaşlan arükbirden fazla alanda birden fazla şekilde sür- dürülüyor. Bu alanlardan birisi bir toprakparçası olabflirken diğeri bir in- ternetortamıfinansalpazarlar. karar alma birimleri ve nıiÛi gücün insan boyutu olabiuııektedir." Mango'dan Atatûrk'e övgû Sempozyumda, "Lider ve Medya: AtatürkOrneğT konulu bildiri sunan Andrew Mango, iyi bir yönetıcinin, medyanın önceliklerini, olaylara ver- diği önem sırasını bibnesi gerektiği- ni dile getirdi. Mango, "Türldye'nin en büyük çagdaşlaşnncısı, Türkiye Cumhuriyeti'nin kurucusu Mustafa Kemal Atatürk. bu dengelibilincinüs- tün örneğini vermiştir" diye konuştu. Mango, Atatürk'ün gençliğınde, kla- sik hitabet ve belagatı (ko- nuşma sanatı) öğrendiği- ni anlatarak Atatürk'ün yazılan ve sözleriyle çe\ - resini etkıleyebilme sana- tına vâkıf olduğunu vur- guladı. Mango, şöyle de- vam etti: "Sözlerini itina ile seçi- yor, yazı ve demeçlerinde zarif. etkileyici bir üshıp kullanıyordu. Gençken, asker olduğu için disiptin gereğl geniş kanıuya ses- lenenıiyordu ama askeri eğitim ve örgütienme, or- dunungözönündebulun- durması gereken öncehk- ler ki bunlann başmda bü- tün kaynakve çabalaruu, ulusal çıkarlar doğrultu- sunda kuüanma lüzumu gefiyordu. Ordunun, poB- tikaıun dışında turulnıası gibi konularda, mensup olduğuçevreyiyönlendir- mek için anlânih, inandı- ncısözveyazılarrvlausta- hğmı göstermişti." Mango, Atatürk'ün üs- tün komuta yeteneğini ka- nıtladığı Birinci Dünya Savaşı'nın bitiminde ise iç ve dış kamuoyuna ses- lenerek bunlan etkileme Iüzum ve imkânmnı doğ- duğunu dile getirdi. Man- go, Atatürk'ün, mütareke olur olmaz geldiği Istan- bul'da, yerli basın men- suplan ile temasa geçip milli dava destekçilerini seferber ettiğini, gazete çıkardığını ve ilk kez bir yabancı gazeteciyi etkile- meyi başardığını bildirdi. Mango, Atatürk'ün iç kamuoyunu da ihmal et- mediğini, Türk basuıınm usta kalemlerini davası- na kazandırdığını belirte- rek "Atatürk'ün medya bihncinde olmasının çar- pıcı bir ömeği de Anka- ra'ya geldikten kısa bir süre sonra, milK davanın anlaolması için Anadohı Ajansı'nı kurmasHhr.Bu- rada,Atatürk, bir yöneti- cinin en önemti nitelikle- rinden biriolanyetki dev- retmeyeteneğinidekanrt- mediğinı belirterek özür diledi. Bumin, 12 tanığın dinlenmesine karar verildiğini, duruşmanın 21 Haziran'a ertelendiğini bildirdi. nyon Ajansâ yön verdik- ten sonra, başına atadığı gazetecilerin işine kanş- mıyor^dedi. IR NOKTASI /ORAL ÇALIŞLAR oralcalislar@cumhuriyet.com.tr Cemil Çiçek "ülkücü" kesimden gelen bir politikacı olarak kabul edilir. Insanlann sırf geçmişi üzerin- den değerlendirilme yapılmasını doğru bulmam. İnsan, değişen ve gelişen bir variıktır. Ancak Boğaziçi Universitesi'nde yapılması planla- nan "Ermeni Konferansı" konu- sundaki değerlendirmesi, onun gerçek kimliğini ortaya seriverdi. Şükrü Elekdağ'ın gündeme getirmesi üzerine Boğaziçi Uni- versitesi'nde düzenlenen toplantı hakkmda konuşan Cemil Çiçek TBMM'de aynen şunlan söyledi: "Devlet yoğun çaba içindeyken bu çabaları arkadan hançerlemek ne anlama ge/iyor? Siz falanca ülkelerin parlamentolannı nasıl ik- na edeceksiniz bu durumda? Bi- ze diyecekler ki siz gidin, Boğaz'a bakarak bunlan söyleyen Boğazi- çi Üniversitesi'ni ikna edin. Bu hareketle bizi arkadan hançerle- mişlerdir. Bu büyük bir sorumsuz- luktur, keşke Adalet Bakanı olarak Cemil Çiçek Aslma mı Döndü? dava açma yetkimi devretmesey- dim. Şimdi YÖK ne yapacak, Bo- ğaziçi Üniversitesi ne yapacak, merak ediyorum. Bu ciddiyetsiz- lik, bu sorumsuzluk, bu millete ihanet etme dönemini kapatma- mız lazımdır." • • • Bu tür toplantılarda resmi söyle- min dışındaki bilim insanlarının ve araştırmacıların konuşacak olması ve konuşmalann demokratik bir or- tam içinde yapılabilmesi, Türki- ye'nin çoksesli ve zengin yüzünü yansıtır. Böyle bir toplantı Türki- ye'ye yalnızca prim kazandırırdı. Kendi düşündüklerine güvenenler, böyle bir toplantıdan telaşa kapıl- mak yerine ortaya çıkacak tezleri öğrenirler ve aykın gördükleri şey- ler varsa ona cevap verirlerdi. "Biz Batı'ya şimdi ne diyeceğiz, bizi arkadan hançerliyorlar" diye- rek Cemil Çiçek nasıl bir mesaj vermek istiyor? Söylemek istediği özetle şu: "Herkes resmi görüş doğrultusunda konuşmalı ve resmi görüşle birlikte hareket etmeli. Tersini düşünen haindir." Çok bil- dik bir görüştür bu. Türkiye yıllarca bu anlayışla yönetildi. "Zina" tartış- masını hatırlayın, "Bizi dışarıya ih- bar ediyorsunuz" diyorlardı. 21. Yüzyıl'da Avrupa Birliği'ne aday bir ülkede, ille resmi görüş gi- bi düşünüp resmi görüş gibi hare- ket edeceksiniz, yoksa hainsiniz demek, soğuk savaş günlerine geri dönmeyi istemekten başka bir an- lam ifade etmez. Hele bir Adalet Bakanı olarak YÖK'ü, üniversiteleri göreve çağırıp bu toplantıyı düzen- leyenleri hedef göstermek, inanılır ve kabul edilir gibi değil. • • • Hani siz YÖK'ü değiştirmek isti- yordunuz? Hani siz üniversitelerin demokratikleştirilmesinden ya- naydınız? Hani siz özgür bilimden yanaydınız? Sizin özgür bilim de- diğiniz şey, sizin istediğiniz gibi düşünülmesi midir? Cemil Çiçek'in açıklamasını dinledikten sonra, Türkiye'nin bu anlayışla Avrupa Birliği'ne girme- sinin de, köklü bir demokrasiyi gerçekleştirmesinin de mümkün olmadığını gördüm. Belki de Ce- mil Çiçek, Avrupa Birliği'ne karşı olanların safında. Son yaptıklarını düşündükçe bu konudaki kuşku- larım ciddi olarak arttı. Birilerine, bir yerlere mesaj mı vermek isti- yor? Yoksa Cumhurbaşkanlığına mı aday? Cemil Çiçek, "zina" maddesini Türk Ceza Yasası'na eklemek için en önde gidenlerdendi. Sonra yi- ne Türk Ceza Yasası'nda değişik- lik yapılması için sürdürülen ça- baları engellemeye çalıştı. Kendi- sine rağmen kanunun uygulan- ması ertelendi ve Başbakan biz- zat kanunun düzeltilmesini istedi. Kanun değişikliği için yapılan ça- lışma sırasında dişe dokunur hiç- bir değişiklik olmaması için dire- nenler yine Cemil Çiçek'in görev- lendirdikleriydi. • • • Cemil Çiçek ülkücüydü ve hiç değişmedi mi, yoksa değişiyor gi- bi mi yaptı? Bu soruyu şimdi daha ciddi olarak soruyorum. Bir aka- demik toplantı için söylediği söz- ler yenilir yutulur gibi değil. Bu ül- ke Baas rejimiyle mi yönetiliyor? Sorun tabii ki Cemil Çiçek'le sı- nırlı değil. Sosyal demokrat oldu- ğunu söyleyen muhalefet partisi- nin sözcüleri, YÖK yöneticileri, soruşturma başlatan savcılık ve de yasakçı akademisyenler resmi tamamlıyorlar. Yazık ki ne yazık!
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle