Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
27MAYIS2005CUMA CUMHURİYET SAYFA
DIŞ HABERLER dishab(g cumhuriyet.com.tr 11
Anayasaya hayır diyenler Fransa'da yüzde 55'e, Hollanda'da yüzde 57'ye kadar çıkıyor
AB referanduma küitleiKİi
A
Dış Haberier Servisi - Avrupa Birliği
Anayasası'nın Fransa ve Hollanda'da
oylanmasına çok az bir süre kala AB'de
endişe artıyor. Son kamuoyu yoklamalanna
göre iki tarafta da hayırcılar çoğunlukta.
"Evet^çiler yeni anayasa ile AB'nin
dünya üzerindeki gücünün artacağını
söylerken "hayır"cılar Türkiye'nin önünün
açılmasından ve ABD'ye bağımlıktan
endişeli. Fransa'da 29 Mayıs Pazar günü,
Hollanda da 1 Haziran'da gerçekleştilecek
referandumlarla ilgili yapılan son kamuoyu
yoklamalanna göre "hayır"cılann oranı
Fransa'da yüzde 55'e, Hollanda'da yüzde
57'ye kadar çıkıyor. Fransa'da Le Monde
gazetesi için düzenlenen son ankete göre,
"evet" oylan yüzde 46'da kalıyor.
Fransa'da merkez sağ ve sol seçmenlerin
kendi aralannda da bölündüğü gözleniyor.
Meclis'te grubu bulunan partilerden
iktıdardakı Halk Hareketı Bırligi (UMP),
liberal eğilimli Fransa Demokrasi Birliği
(UDF), Sosyalist Partı, Yeşil Partı, "evet"
oyu verilmesı için karar aldı. "Hayır"cı
kanadın başında Jean-Marie Le Pen'in
liderliğını yaptığı aşın sağcı Ulusal Cephe
Partisi, Komünist Parti ve radikal sol
partiler yer alıyor. Jean-Mari Le Pen
^ ^ - ^ kampanyasının
merkezinde,
'EVET' DİYENLERİN 5 GEREKÇESİ HAYIR' DİYENLERİN 5 GEREKÇESİ
• AB Anayasası ile AB karar mekanizması daha
kolaylaşacak. Karariann büyük bir kısmı oybirliği yerine
"nhelMi çoğunluk" oylamasıyla alınacak.
• AB Anayasası, ortak savunma ve dış politikayı
güçlendirecek. Anayasa uyannca AB'nin ortak bir
dışişleri bakanı tayin edilecek.
• AB Anayasası ile kadın-erkek eşitliği ve işsizlikJe
mücadele gibi sosyal politika başhklan güçlenecek.
^ Uzun bir müzakereden sonra hazırlanan anayasa, 25 ülke
arasında olabilecek en iyi uzlaşma.
• AB Anayasası ile Fransa'nın AB içindeki nitclikli oy gücü
yüzde 9'dan yüzde 13'e çıkacak.
• AB AnayasasL, pazar çıkaıiannı, sosyal çıkaıiann
önüne alan fazla liberal bir sistem öngörüyor.
Işçîler yeterince korunmuyor.
• AB Anayasası, savunma alanmda AB'yi
NATO'ya, dolaylı olarak da ABD'ye
bağımlı kılıyor.
• AB Anayasası, Brüksel'e daha fazla \etki
verdiği için Fransa'nın etldsini azalüyor.
• AB Anayasası Türkiye'nin üyeliğine imkân tanıyor.
• AB Anayasası'nın anlaşılması zor. Sosyal haklar daha
fazla dikkate alınarak, daha iyi bir anayasa için
müzakere edilmeli.
vrupa'da-eve,"
için yurutulen o
ıma
k bulunuyor.
kampanyaya karşın Ana muhalefetteki
Fransız seçmen Sosyahst
i Partı de, eskı
anayasaya hayır b
aŞ
bakaniardan
demekte kararlı Laurent Fabius'u
görünüyor. destekleyen bır
"Hayır"cı cephe, g™P r
y
f
t e n
H
^
r
J r
sosval olmadıgı
anayasanın gerekçesiyle
Türkiye'nin ÖnÜnÜ AB Anayasası'na
açmasından ve
k a r
§
1
çıkıyor.
AB'yİ NATO'ya, ^ e z s a ğ v e
, , , , merkez sol
dolaylı olarak da partiler içinde
ABD'ye bağımlı "uiusaküar"
kllmasindan egemenlığın
endişeed.yor.
A P'nin
dünkü
oturumunda
bazı
milletvekilleri
"Avrupa
Anayasası'na
evet" yazan
dövizler
açarak
Fransa'da
bu pazar
yapılacak
referandum
oylaması için
mesaj verdiler.
(Fotoğraf: AP)
~^^~^~~^^""~~^^~ gerekçesiyle
AB Anayasası'na karşı. Siyası partilerin
kendi aralanndaki bölünmüşlük, işçi ve
çiftçi sendikalarında da yoğun bir biçimde
görülüyor. Dünyaca ünlü küreselleşme
karşıtı gösterilerin öncülüğünü yapan
Fransa Çiftçiler Federasyonu Başkanı
Jose Bove AB Anayasası'na karşı çıkan
grup içinde yer alıyor.
AB seferbertiği
Fransa'da yapılacak oylamadan evet
çıkması için çok sayıda AB lideri bu ülkeye
gitmişti. Son olarak AB'ye üye ülkelerin
başkentlerinin sağcı ve solcu belediye
başkanlan, imzaladıklan ortak bir bildiriyle
Fransız seçmene, anayasaya "evet" oyu
vermesi çağnsında bulundu. Aralannda
Paris. Roma ve Madrid belediye
başkanlannın da bulunduğu yerel
yöneticilerin yaptığı çağn, Avrupa'nın
çeşitli gazetelerinde dün yer aldı. Belediye
başkanlan. ortak imzaladıklan bildiride.
"AB Anayasasf nın demokrasiyle temel hak
ve özgüriüklerin güçlenmesine yol açacağmı"
savundular. Bildiriye, Polonya. Portekiz.
Çek Cumhuriyeti ve Slovakya başkentlerinin
belediye başkanlan imza armadı.
AB Anayasası Türkiye 'nin üyeliğini bloke edebilecek riskler taşıyor
Hayır, Türkiye'nin haynnaDünyanın gözü, Fransa'da bu pazar yapıla-
cak Avrupa Birliği (AB) Anayasası ile ilgili
referanduma çevrilmiş durumda. Referan-
dumdan "evet" mi "hayır" mı çıkacağı tar-
tışmalan sürerken, NTV'de yer alan bir haber-
de AB Anayasası'nda Türkiye'yi yakın gele-
cekte rahatsız edebilecek, hatta Türkiye'nin
üyeliğini bloke edebilecek unsur veya riskle-
rin olduğuna dikkat çekildi.
• RİSk 1 - Anayasa, AB içinde yürürlük-
te olan Nice Anlaşması gibi Türkiye'nin üye-
lığını öngörmüyor. Anayasanın 20. maddesi
Avrupa Parlamentosu'nun (AP) şu an 732
olan üye sayısını 750 olarak sınırlıyor. Türki-
ye'nin gelecekte AP'deki konumuna yer ve-
rilmiyor. Türkiye'nin üyeliği gündeme geldi-
ğinde AP'deki koltuk sayısımn yeniden belir-
lenmesı için yenı bir anayasa değışikliğine
gıdilmesı gerecek. Anayasa değişikliği için de
tüm üye ülkelerin onayı gerekiyor.
• RİSk 2 - Aynı madde gereğı, anayasa
AP'yi yenı yasama yetkileriyle donahyor. Par-
lamento, AB Bakanlar Konseyi ile eşit yetki-
ye sahip oluyor. AB Komisyonu'nun başka-
nı da bundan böyle devletler tarafından doğ-
rudan atanmıyor ve parlamento tarafından se-
çiliyor. Bu durum Avrupa genelindeki ana po-
litik oluşumlann AP seçimlerinde daha orga-
nize olmalannın ve bir sonraki AP seçimle-
rinın yapılacağı 2009'dan itibaren ortak prog-
ramla seçıme gırmelerinin önünü açıyor. Hı-
ristiyan Demokratlar daha şimdiden ortak
programa Türkiye'nin üyeliği karşıtı unsur-
lar koymanın hesaplannı yapıyor.
• RİSk 3 - Anayasanın 47. maddesi Av-
rupa vatandaşlanna dılekçelı sorgu yetkisi ve-
nyor: Anayasanın yürürlüğe gırmesi ve en az
l milyon AB vatandaşının imzasının toplan-
ması halınde, belırli bir konu hakkında Avru-
pa vatandaşlan icra organı olan komisyonu.
yetkilen çerçevesinde önerge hazırlamaya da-
vet edebilecekler. Özellikle Fransa ve Alman-
ya'da. daha şimdiden Türkiye'nin üyeliğine kar-
şı imza kampanyası projeleri yapılıyor.
^ RİSk 4 - Anayasanın 57. maddesi AB
tanhinde ilk defa "özel ortaklık" kavramını
kurumsaUaştınyor. Ortakhk veya işbırliği an-
laşmalanyla tam üyelik arasında yeni bir sta-
tü yaratıyor.
^ RİSk 5- Anayasanın 58. maddesi AB'nin
genişleme sürecinde hem AP'ye hem de ulu-
sal parlamentolara daha fazla yetkı tanıyor. Ulu-
sal parlamentolar bundan böyle örneğin Tür-
kiye'yle müzakerelerin her safhasında görüş
belirtme hakkına sahip olacaklar. Müzakere
fasıllannın her biri de tüm üye devletlerin
onayıyla kapatılacak. Türkiye karşıtı lobile-
rin en güçlü olduklan yerler de AP ve ulusal
parlamentolar.
• RİSk 6 - Anayasa, her türlü "ortak çı-
kar" konusunda tüm üye devletlerin ulusal par-
lamento temsilcilenni bir araya getiren par-
lamentolar arası konferanslar toplanması ve
bu konferanslara AB kurumlanna "görüş"
sunabilme yetkisi öngörüyor. Fransa, Alman-
ya, Hollanda gibi ülkelerdeki Türkiye aleyh-
tarlan bu madde üzerine hesaplar yapıyorlar.
•" RİSk 7 - Fransa'da iktıdarda olan Hıris-
tiyan Demokrat ve liberal eğilimli partiler,
Türkiye'nin üyeliğini bloke etmek için "son
şans" olarak anayasanın 60. maddesini ör-
nek gösteriyorlar. Söz konusu madde ilk de-
fa bir üye ülkeye AB'den çekılme hakkı tanı-
yor. Fransız merkez sağı, Türkiye'nin üyeli-
ği engellenemediği takdirde Fransa'nın 60.
madde tehdidini savurmasını ve AB'ye "Ya
Türkiye ya da ben, seçin" tehdidinde bu-
lunması gerektiğini söylüyor.
BIÇAK SIRTI
EROL MANİSALI
BağdatDemryoüapı'ndan
Bakû - Ceyhan Hattı'na
- Bağdat Hattı'nın gerisinde Alman Devleti, or-
dusu ve şirketleri vardı. Osmanlı'dan da Padi-
şah ve Sadrazam resim vermek için ayakta du-
rurlardı.
- Ba<û - Tiflis - Ceyhan boru hattının açılışı ba-
na Bagdat Hattı'nı anımsattı. Bakû - Ceyhan
Hattı'nda da Ingiliz şirketinin Başkanı Lord Bow-
ne, ABD'nin bölgedeki "egemenliğini temsilen"
Enerji Bakanı Samuel Bodman ile Türkiye'nin,
Gürcistan'ın ve Azerbaycan'ın cumhurbaşkan-
ları vardı.
- Bağdat Hattı ile karşılaştırıldığında aynı re-
sim ortaya çıktı; emperyal gücün siyasi (ve as-
keri) temsilcisi; Batı'nın tekelci şirketinin temsil-
cisi ve bölge ülkelerinin padişahları yerine cum-
hurbaşkanlan...
- Avrupa basını yoaımunu, "ABD'nin Kafkas-
ya'dakJ eli güçlendi" biçiminde verdi. Batı'nın
emperyal güçleri, onların şirketleri ve bölge ül-
kelerinin siyasi figüıieri eskisi gibi resimde yer al-
dılar.
- Batı'nın bölgedeki etkinliğini (ve emperyal
gücünü) yürütebilmesinin gerisinde askeri, siya-
si, iktisadi ve dini faktörleri hep birlikte kullanma-
sı yatmaktadır.
Bu nedenle şirket başkanlan, askeri gücü
temsilen onların siyasileri hep birlikte boy gös-
terirler.
1953 Iran...
- Iran'da demokratik seçimlerle, sosyal de-
mokrat Musaddık iktidannı işbaşına getirdiğin-
de Ingiliz ve Amerikan petrol şirketleri, kendi
devlet güçlerini harekete geçirerek "kendi adam-
larını" ktidara getirdiler. Şirketler, askerier ve Ba-
tı'nın devlet adamlan yine sahnedeydi. Demok-
rat ve sosyal demokrat Musaddık, Iran petro-
lü Iran halkı içindir" dediği için devrildi.
Iran'da bir Hugo Chavez, bir da Silva iste-
miyoriardı. Petrol ellerinde olmalıydı.
Körfez krizi öncesinde Irak'ı Iran'asaldırtanlar
da petrol şirketleriydi. Bugün Irak'ı işgal ettiren-
lerin başında onlar geliyor.
Şirketler ve devlet güçleri Batı'da bütünleş-
mişlerdir. Bu gerçeği göremeyenler, içinde bu-
lunduğjmuz bölgede hiçbir sorunumuza çözüm
getiremezler.
Kerkük - Iskenderun'un yerine...
Bizim Irak'la Kerkük - Iskenderun petrol hat-
tımız vardı. Tıkır tıkır işliyordu. Hem de Ankara
ve Bağdat'ın egemenliğinde. Stratejik avantajı
yanında her yıl 200-300 milyon dolar gelir sağ-
lıyordu.
Bu durum Batı ülkelerinin (ve şirketlerinin) işi-
ne gelmedi. Kuzey Irak'ta 1990'dan beri ayrılık-
çı bir yönetimi, hem de teröristleri destekleye-
rek ortaya çıkaran güçler Kerkük - Iskenderun
hattını sabote ettiler. 30 bin masum insanı öldürt-
tüler.
Bölge ülkelerinin aralanndaki işbirliğini istemi-
yorlardı. Işleri kendi askerleri ve şirketleri yönet-
meliydi.
Bugün Güney Amerika'da Arjantin, Brezilya, Ve-
nezüella ve Uruguay'ın aralannda emperyalizme
karşı işbirliği, bir savunma hareketidir. Emperyal
güçler Ortadoğu'da Güney Amerika modelinin
çalışmasını istemediler.
- Musaddık'lan, Nasır'lan onun için ortadan kal-
dırmaya çalıştılar.
- Mustafa Kemal'e ve onun emperyalizme
rağmer kurduğu cumhuriyete bu nedenle karşı
çıkıyoriar. Lozan'ı bu nedenle masaya yatırma-
ya çalışıyorlar.
Evet Kerkük - Iskenderun hattını ortadan kal-
dıranlar, kendi denetimleri altında Bakû - Cey-
han hattını kurdular.
Aynen Avrupa basınının yazdığı gibi; ABD'nin
(ve Batı'nın tekellerinin) Kafkasya ve Türkiye'de
egemenlikleri daha da arttı.
Bölge ülkelerinin inisiyatifindeki Kerkük - Isken-
derun yerine Batı şirketlerinin (ve devletlerinin)
denetimindeki Bakû - Ceyhan hattı düzenlendi.
www.istanbul.edu.tr/iktjsat/emanisali
ÖRÜŞ/ES1S COŞKUN
Şimdi Avrupa Birliği'nin (AB) iki loko-
motif üyesinden birisi; hem de kurucu
altılann baş ülkesi Fransa'da görülen
bu Avrupa Anayasası karşıtlığı da nereden
çıktı? Birçoklannın, sanıyorum Fransız "evef-
çi" siyasilerinin ve özellikle bizdeki mükem-
meli AB'de bulanlann aklını kanştırdı bu du-
rum. Insanlar bu anayasaya neden hayır di-
^yoriarve hem yalmzca Fransa mı?
Tüm üye ülkelende yapılan yoklamalar so-
nucunda, anayasanın yürürlüğe girme şan-
sının yüzde 39'un altında olduğu anlaşıl-
maktadır. 25 üyenin 15'i, anayasanın mec-
lislerinde onaylanması yöntemini benimse-
diler. 10 ülkede ise halkoylaması yapılacak.
Ispanya olağanüstü düşük katılımlı bir halk
oylaması sonucu anayasayı onaylayan ilk ül-
ke oldu. Genellikle bir ülkede alınan sonu-
cun sıradakı ülkeyi etkilediği ileri sürülmek-
te; bu varsayım ile Fransa'daki halkoylama-
sında evet çıkacağına kesin gözüyle bakıl-
maktaydı. Bunun için yüzde 51 hayır sonu-
cu veren ilk kamuoyu araştırması, Fransa'da
Elyesee Sarayı'nın tepesine bomba düş-
müş gibi etki yarattı. Bunu izleyen yoklama-
larda bu oran azalmak yerine artınca, evet-
çi cephede ateş bacayı sardı. Oysa daha şu-
batta BVA Enstitüsü'nün yapbğı yoklamada,
evet oylan yüzde 58'di. Bu gelişme günde-
me iki soru getirdi: Birincisi, neden çantada
keklik "evet oylan" böylesine uçar kaçarol-
muştu? Ikincisi ise evet oylannın düşüşü,
29 Mayıs'ta sandığa yansıyacak mıydı?
Ikincisinin yanıtını bugünden bilemeyiz.
sandıktanevetdeçıkabilir, hayır da... Kamu-
oyu yoklamalanndaki eğilimi tersine çevir-
rnek için siyaset ve basın dünyasının el ele
çabalan nasıl birsonuç getirecek, onu san-
dıklar açıldığında göreceğiz. O zaman dö-
nelim ilk soruya; Fransızlar neden bu ana-
yasaya hayır diyorlar?
Birincisi. doğrudan ve salt Fransa iç po-
litikasına bağlı nedenlerden kaynaklanıyor.
Halkoylaması, daha sonra yapılacak Cum-
hurbaşkanlığı seçimi öncesinde bazı parti-
ler açısından bir iç temizliğe; olası yeni ko-
AB Anayasası'na Fransa Neden Evet Demiyor?
nuşlanmalara bir vesile olarak değerlendiri-
liyor. Örneğin Sosyalist Parti'de bugünkü
genel sekreter ve müttefikleri bu anayasa-
ya evet denilmesinden yana. Parti yönetimi-
Tietattp ötaritaTisetîayirc
r
ân"yanâTar."B8yTe^
ce 29 Mayıs sonrasında sandıktan Sosya-
list Parti yönetiminin yeniden yapılanması so-
nucunun çıkması söz konusu olabilir.
Sağ kanatta da durum farklı değil; iktidar
partisinde, partinin başkanı Sarkozy ile Chi-
rac arasında cumhurbaşkanlığına kimin aday
olacağının belirlenmesi açısından önem ta-
şryor29 Mayıs. Her ikisi de evet oyundan ya-
na olmakla birlikte. siyasi çözümlemeciler,
hayır oylannın üstün gelmesi halinde Chirac'ın
Sarkozy'nin hızlı tırmanışının önünü kese*Bk
cumhurbaşkanlığı yanşını tek başına sürdü-
receğıni söylemektedirler. Asıl ırdelenmesi ge-
reken doğrudan AB'ye bağlı ve bu anaya-
sadan kaynaklanan nedenlerdir.
Öyleyse soralım: Avrupa bütünleşmesi
düşüncesinin tarihsel temelleri bu anayasa
metninde, AB'nin yapısı ve politikalannda ne
ölçüde vartığını sürdürmektedir? Bir başka
söylemle, bugünün AB'si veonun anayasa-
sı, Avrupa bütünleşmesi düşüncesini tem-
sil ediyor mu? Bu soruya verilecek yanıt, alı-
nacak tutumu da beliriemektedir.
Birlik'in kuruluşu öncesinde bütünleşme
düşüncesini işleyen yazarlara ve onu uygu-
lamaya sokmak isteyen akımlara baktığı-
mızda şu temel amaçlan görüyoruz:
- Banştan yana bir politikayı kalıcılaştrmak.
- Demokrasiyi kurum ve kurallanyla kök-
leştirmek; faşizmin ve nazizmin tüm izlerini
toplumsal yaşamdan tasfiye etmek..
- Sosyal haklan geliştirip yerleştirmek, ça-
lışma koşullarını lyileştirmek, çalışanların
sosyal güvencelerinı güçlendirmek.
- Ekonomık kalkınmayı arttırmak.
Bu temellerde yükselen Avrupa bütünleş-
mesi düşüncesi Ikinci Dünya Savaşı ve son-
Fransa'da AB Anavasası tarüşmalan Türkiye eksenB bir biçimde sürüyor. (AFP)
rastnda çığ gibi büyümeye başladığında, bu
akımın dizginleri, Churchill ve Marshall iki-
lisi öncülüğünde, halklann elinden devletle-
rin eline geçti. İlk olarak Avrupa Konseyi ve
daha sonra Altılann Avrupa Kömür ve Çelik
Topluluğu kuruldu. Aradan geçen şunca za-
man sonra altılar 25'lere, AKÇT ise AB'ye dö-
nüştü. Kuşkusuz bu gelişme, şu anda Tür-
kiye için bu oluşumun 40 yıllık kapıkulu ya
da kapı çalıcısı da denilse ve dışında da kal-
sa, zarf olarak güzel bir gelişmedır. Ne kı o
zarfın içeriği için de aynı şeyleri söylemek;
bu büyüyüp gelişen mekanizmanın, birlik
düşüncesinin gerçek ve doğru bir mekaniz-
ması dduğunu kabul etmek olanaklı mıdır?
Satır başlıklanyla özetleyerek yanıtlayalım.
Bu anayasa, banş mı yoksa savaş ve mi-
lıtarizm mi, sooısuna sonuncudan yana ya-
nıt vermektedır. AB müktesebatında iik kez
bu anayasa ile NATO. anayasal bir kurum ola-
rak düzenleniyor. De Gaulle ile NATO'nun
askeri kanadından çekilen Fransa'da evet-
çi ve özellikle De Gaulle'cü politikacılar, bu
oluşuma yanıt verememekte, söyledikleriy-
le de inandıncı damamaktadırlar. Bu kadar-
la kalmıyor; bu anayasa, birlik sınırlan dışın-
da da kullanılmak üzere bir Avrupa ordusu
kurulmasını öngörmektedir. Avrupa Ordu-
su, NATO emir ve kumandası altında ortak
operasyonlaryapabilecektir. (M.I/40; 111/210-
211-212-213) Bu ABD'nin savaş politikası-
na bağlanma sonucunu doğuracaktır. Ta-
rafsızlığı politika olarak kabul etmiş, Isveç gi-
bi kimi AB üyesı ülkeler açısından bu durum
sorun oluşturmaktadır. Anayasaya yansıyan
bu militarist ızler hayır oylannı tetikleyen et-
kenlerden bıri olarak görülmektedir.
Bu anayasa halklann refah içinde yasama,
toplumsal ilerleme ve kalkınma beklentileri-
ni de karşılamamaktadır. Tersine bu taslak
aşın liberal pazar ekonomısıni mutlak bir ka-
nun olarak dayatmaktadır. öyle ki, iktidara
kim gelirse gelsin, alternatif bir ekonomik
program uygulama olanağına sahip olama-
yacaktır. Çünkü bu anayasa tek bir ekono-
mik politika tanımaktadır. O da kamu sek-
törü dahil her alanda mutlak bir rekabet ve
özelleştirme, liberal Jjir kapitalist düzenin
münhasır uygulanmasıdır. Bu özellik onu,
bilinen klasik bir anayasa olmaktan çıkarmak-
ta ve bir ekonomi-politik program metnine
dönüştürmektedir. 3. bölüme, ek ve proto-
kollere yayılmış bu program nedeniyle, onun
bir sermaye diktatöıiüğü karakteri tasıdığı söy-
lenmektedir. Taslakta bu programın bir uzan-
tısı olarak soysal hak ve güvenceleri ağır bi-
çimde tahrip eden düzenlemelere yer veril-
miş olması şimşekleri üzerine çekmesine
yd açmaktadır. Anayasa emeklilik, sağlık, eği-
tim gibi temel hak ve kamu hizmetlerini yok
etmeye yönelik maddeler içermektedir. Köy-
lü ve çiftçilerin, kamu ve özel sektör çalışan-
lannın politik farklılıklannı bir kenara bırakıp
hayır cephesinde toplanmasında işte böy-
lesi bir sosyo-ekonomik yapının anayasaya
egemen olmasının etkisi göz ardı edilemez.
Laiklik konusunda duyarlı, aydınlanma-
nın beşiği Fransa'da, köktendincilerin ye-
tersiz bulmalanna karşın, Hıristiyan dinine ya-
pılan yollamalar da (özellikle 1-52) önemse-
nemeyecek oranda bir gücü hayırdan yana
oy vermeye yöneltmektedir. Çünkü o, bu ni-
teliğiyle kurucu antlaşmalarda olmayan bir
resim sergilemektedir. Kuşkusuz bu durum,
hayır için olduğu kadar evet için de zemin
oluşturmuştur. Nitekim bu farklılığı bir kaza-
nım olarak değeriendiren kilise, dindarlan
evet cephesıne katılmaya çağırmıştır.
Anayasa, demokratiklik açısından da ağır
eleştiri oklanna hedef olmaktadır. Bu ana-
yasa, başlangıç metninde görüleceği gibi,
yurttaşlann değil devlet ve hükümet baş-
kanlannın anayasasıdır: Biz Avrupalılar, di-
ye değil biz majesteleri, biz devlet başkan-
lan diye başlamaktadır. Bu özelliği nedeniy-
le, demokratik yerine monarşik bir anayasa-
dır. dense belki yanlış bile olmayacaktır. Ha-
zırtanışına yurttaşlann demokratik katılımı
olmamıştır Bu anayasada biriikin işleyişin-
de yurttaşlann demokratik katılımlan değil,
bir takım aritmetik fonnüller temelinde üye
devletler arası dengeler gözetilmiştir. Yasa-
ma yetkisi ağıriıklı olarak konseyin yani üye
_deyleüen_n_ ellerine bırakılmıştır. Anayasanın_
hazırîanması aşamasında dışlanan halk onun
kabulü aşamasında da 25 ülkenin çoğunlu-
ğunda dışlanmıştır.
Halkoylamasına giden azınlık ülkeleri ara-
sında bulunan Fransa'da ise oy kullanacak-
lann durumu içler acısıdır. 400'ü aşkın ana-
yasa maddesi bir o kadar protokol ve ekler-
den oluşan bu belgeyi oy kullanacaklar bi-
liyoriarmı? Hayır. Bilgisi olmayanın fikrini ifa-
deetmesi isteniyor, şimdi... Evetçiler anaya-
sanın içeriğine yönelik, bu yüzlerce madde-
nin velev bir tekine ilişkin tek kelime söyle-
sinler. değil mi? Hayır. Peki ne mi diyorlar?
İşte söylediklerinden bir buket:
- Hayır dersek Avrupa felç olur.
- Fransa AB içindeki otoritesini kaybeder.
- Türkiye'nin üyeliğini engelleriz.
- Istikrar için evet demeiiyiz. Yoksa Avru-
pa dağılır, yeniden savaşlar başlar.
Yani hep basmakalıp sözler ve yalanlar, hep
aba altından sopa göstermeler. Bu anaya-
saya evet demeniz laam, başka seçenek yok.
Hal böyle olunca Fransız insanı haklı olarak
soruyor: Eğer oylama secenekli değilse ni-
ye yapılıyor ki? Demokrasi başka nasıl olur?
Ote yandan demokratik, sosyal ve banş-
çı bir Avrupa için hayır diyenler.somut ömek-
lerie bu anayasanın eksik ve yanhşlannı, teh-
likelenni sıralıyor: biz AB'ye değil bu anaya-
saya karşıyız. Hayır oylan ile Birlik dağılma-
yacak fakat mevcut hukuksal yapısı ile de-
vam edecek, halklann Avrupa'sının anaya-
sasını yapabilme şansı doğacaktır, diyorlar.
Böylece bu anayasaya ve AB'ye şoven mil-
liyetçi görüşlerie hayır diyen Le Pen'ci ha-
yırcılaria da farklılıklannı vurguluyoriar.
Ve işte bu yaklaşım şimdi anketlerde yüz-
de 60 desteğe ulaşmış bu'unuyor.