Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
SAYFA CUMHURİYET 27 MAYIS 2005 CUMA
OLAYLARVE GORUŞLER
AÇI
MUMTAZ SOYSAL
Saklanan Hlaslar
İKTİDARIN AB politikası iflas etmiştir. Son
yıllarda dolaylı biçimde ima edilen ve "anlayan
anlasın" diye pek dile getirilmeyen "sözde ay-
ncalıklı statü" artık Fransa'da ve Almanya'da
açıktan açığa söylenmeye başladı.
Oysa, yıllar önce bunun farkına varmak ve ge-
reksiz ödünler vere vere tam üyelik yolunda ıs-
rardan vazgeçmek gerekirdi. öyle olsaydı, bu-
günkü boynu bükük tutum çoktan değişir ve
tam tersine kendi istediğini kendisi belirlemiş, bu-
nun için de başı dik müzakere eden bir Türkiye
ortaya çıkardı.
Şimdi, bir süre daha, tam üyelik istemek bir
boş gurur konusu olarak sürdürülecek ve ikti-
dar, sözcüleriyle ve elinde kalan medyasıyla, ku-
rusıkı atmaya devam edecektir. Ama, iflas, bun-
larla kamufle edilemeyecek kadar meydanda-
dır.
Ne yazık ki, ülkeyi yönetenler, hâlâ, Patrikha-
ne'nin küstahlığına karşı ses çıkaramayacak ka-
dar ürkek kalmaktadırfar. Ses çıkarılsa, AB kı-
zar korkusuyla.
İktidann ABD politikası iflas etmiştir. Bush'tan
randevu isteği çok uzun süre bekletildikten
sonra, güç bela verildi; ama geciktirişin anlamı-
nı anlayan yok. Böyle bir durumda başka bir
başbakan bu istekten vazgeçmiş olurdu.
Bu iktidar ise, yine aynı bekJentiyte, "sözde stra-
tejik müttefik"in Incirlik konusunda istediklerini
eninde sonunda karşılamış; apar topar düzen-
lenen bir Israil gezisiyle VVashington'a gülünç yol-
lardan sıcak mesajlar vermeye çalışmış ve bü-
tün bunlar randevu verilişin bunca gecikmesini
önlemeye yetmemiştir.
İktidarın özelleştirme politikası iflas etmiştir. İf-
las söz konusu olmasaydı, "Verimsizleri, za-
rar edenleri, kamuya yük olanları satıyoruz; el-
de edilecek gelirlerle yeni iş alanlan açacağız"
gerekçesine dayanılarak satışlar yeterli sayılır
ve o noktada durulurdu. Ama, satışlaria elde
edilenler özelleştirme Idaresi Başkanlığı'nın ken-
di giderlerini karşılamaya ancak yetmiş, bu ikti-
dar zamanında sıra, verimli işletilen ve şimdiye
kadar devlete milyarlarca dolar gelir sağlayan ku-
ruluşların satışına gelmiştir.
Böylece, özelleştirme politikası, kendi gerek-
çesi ve felsefesiyfe bile açıkça çatışır duruma düş-
müş oldu. Artık, bütün aldatmacalara ve oyala-
malara karşın bu gerçeği görmeye baslamış
olan halk yer yer isyan halindedir.
İflas, yavaş yavaş, iktidann medyayla olan iliş-
kiler alanını da etkilemeye başladı. Belki, ikti-
dar sahipleri açısından en fazla endişe verici ge-
lişme budur. Çünkü, yapılan yanlışlan eleştir-
mekten çekinen ve tam tersine bunlan büyük ba-
şarılar olarak kamuoyuna takdim eden bir med-
ya olmadıkça halk yığınlannı aldatmak ve oya-
lamak olanağı gitgide ortadan kalkacaktır.
Türkiye'nin yakın tarihi göstermiştir ki, iflasla-
n örtbas edenler iktidann çevresinden uzaklaş-
tığı zaman bu "sonun başlangıcı" demektir.
45. Yıldönümünde 27 Mayıs...
M. Metin SEZGİN Hukukçu
27
Mayıs De\Tİmi tam 45 yı-
lını doldurdu. Üzerinden
bunca yıl geçmesine kar-
şın, Atatürk devrimlerine
kısa bir dönem için de olsa
kesin bir dönüşün ve ülkemizde anayasalann
üstünlüğü ka\Tamıyla anayasa ihlallerinin ne
kadar önemJi hukiıksal olgular olduğunun
Türk tarihinde ilk kez bu denlı vurgulandığı
sosyal, hukuksal ve siyasal yönleriyle çok
önemli bir devrim olarak tarihsel niteliğini as-
la yitirmedi ve kuşkusuz önümüzdeki on yıl-
larda da bu de\Tİm öneminden hiçbir şey yi-
tirmeyecektir.
27 Mayıs Devrimi'nin özellikle şu çok
önemli ikı konudaki anlamı ve tarihsel işlevi
ülkemiz kimı aydınlannca ve ülke yönerimi-
ne talıp olan kimi siyaset adamlannca yete-
rince anlaşılamamış ya da işlerine öyle gel-
diği için bu çok önemli hukuksal yönü anla-
şılmak istenmemiştir.
Birincisi, hukuk dışı tutum ve davranışla-
nyla yasallıklannı (meşruiyetlerinı) yitirmiş
siyasal iktidarlar, bir gün gelir mutlaka yargı
önünde hesap vermek zorunda kalabilırler.
27 Mayıs'ın ikınci anlamı, bir ülkede ana-
yasanın bağlayıcılığının ve anayasanın üstün-
lüğü kavramlannın hukuksal açıdan o toplu-
mun sosyal ve siyasal yapısı konusunda ne ka-
dar yaşamsal ilkeler olduğunun bu devrimle
vurgulanması ve anayasa hükümlerini hiçe
sayan siyasal iktidar mensuplannın bir gün ge-
lip, bu anayasa ihlallen nedeniyle çok ağır ce-
zai yaptınmlarla karşı karşıya kalabilecekle-
rinin bu devrimle tarihsel örneğinın verihniş
olmasıdır.
Ne var ki 27 Mayıs Devrimi'nin Yassıada
yargüamalan sonucunda verilen kimi ölüm ce-
zalannın infazının, birçok kişi gibi şahsen be-
nim de bir hukukçu olarak büyük bir hata ol-
duğu görüşündeyim. Demokrat Parti Hükü-
meti'nin başta Başbakan Adnan Menderes
olmak üzere kimi bakanlannın idam cezala-
n hükümlerinin yerine getirilmesi olayı, 27 Ma-
yıs'ın bu hukuksal yönünün, yani anayasala-
nn bir toplum için ne denli yaşamsal kural-
lar içerdiğinin ve bu kurallann ihlal edilme-
sinin sonuçlannın yeterince anlaşılmasını en-
gellemıştir. Bu idamlar nedeniyle yapılan
duygu sömürüsü Demokrat Parti milletv ekil-
lerinin ve hükümetinin Türkiye Büyük Mil-
let Meclisf ndeki tahkikat komisyonlan ile
bardağı taşıran ve 10 yıl içinde gerçekleştir-
dikleri birçok anayasa ıhlaîlerinı unutturmuş,
bu nedenle bu siyasal iktidar mensuplannın
birçok kez anayasayı açıkça ihlal etmekle ana-
yasa suçu işlemiş olduklan gerçeğinin kamu-
oyunca göz ardı edilmesine neden olmuştur.
27 Mayıs Devrimi'nin bu çok önemli hukuk-
sal yönü, 27 Mayıs döneminde ve o dönemi
izleyen yıllarda yeterince vurgulanamadığı
için Türk toplumunda anayasalann bağlayı-
cılığı ve üstünlüğünün ne denli önemli bir
hukuk olayı olduğu konusu siyasal ve toplum-
sal yaşamımızda hafife almmasına neden ol-
muştur. Bunun içındir ki, bir gün gelmiş,
Cumhurbaşkanlığı makamuıa kadar ulaşan
ve daha önce millervekili olarak anayasaya sa-
dakatten aynlmayacağı konusunda yemin et-
miş bir siyasal zat, "Anayasayı bir defa del-
sek ne ohır?" diyebilmiş ve daha sonra da
Türkiye Büyük Millet Mechsi Başkanlığı ma-
kamına oturan bir hukukçu, başörtüsünün ka-
musal alanda laik hukuk düzeniyle bağdaş-
mayacağı gerçeğinı söyleyen Anayasa Mah-
kemesı Başkanı'na, çok sert yanıt vererek, ya-
salann anayasaya uygunluğunu denetleme gi-
bi çok yüce birgörev yapan ve 27 Mayıs Dev-
rimi'nin bir armağanı olan Anayasa Mahke-
mesi'ni kapatmaktan söz etmiştir. Büyük Ata-
türk'ün ve O
7
nun yiğit arkadaşlannca kuru-
lan laik Cumhuriyetirrıızın anayasasuun, de-
ğiştirihnesi teklif dahı edilemeyecek hüküm-
lerinin, devrim yasalannın ve 1946 yılından
sonra oluşan çoğulcu demokrasinin varlığı
unutulup, suf Meclis'teki çoğunluğunagüve-
nerek Menderes'ın "Siz isterseniz hilafeti bi-
le geri getirebilirsiniz" örneğinde olduğu gi-
bi, asıl mesleğinın hukukçu olduğunu sandı-
ğımız bu Meclis Başkanı, "«JJen MecKs'im,
istersem h«r şeyi yapabiKrim_." anlamına ge-
lebilecek sözler söyleyebilmiştir. (Vatan Ga-
zetesi, 3 Mayıs 2005)
Biraz önce değindiğimiz gibi, 27 Mayıs
Devrimi ve daha sonraki yasal adıyla "Ozgür-
lük ve Anayasa BayramTnın önemı ka\Tana-
madığından ve kavTanmak istenmediğinden,
12 Eylül dönemini hazırlayan sözde Atatürk-
çü( îj rejimce bu anayasa bayramı kanunla or-
tadan kaldınlmıştır.
Istanbul Hukuk Fakültesi öğrencileri ola-
rak ilk kez bizim kuşağa, bu mükemmel ana-
yasayı yazan öğretim üyelerince 1962-1963
öğretim yıhnda oktıtulan 1961 Anayasası, 2 7
Mayıs Devrimi'nin Türk toplumuna arma-
ğan ettiği çok önemli bir hukuksal anıttır. Bu
nedenle 27 Mayıs Devrimi'ni 12 Eylül dar-
besinden ayıran en önemh' fark, toplumumuz-
da her alanda büyük bir özgürlük ortamı ya-
ratan ve tüm sosyal kesimlere önemli yasal
haklargetiren 1961 Anayasası gibi dünyanın
en ileri ve en çağdaş anayasalanndan birinin
yaratılmış olmasıdır. Bu nedenle bu büyük ana-
yasal devrimın anlamı toplumumuzda ne ya-
zık ki anlaşılamamıştır.
Bugün toplumuzda çok büyük bir tehlike
olan irticanın ve laik Cumhuriyet düşmanı
cemaat ve tarikatlann oluşmasının ve laik
Cumhuriyet düşmanı SaidiKürdi nın dümen
suyundakı şeyhlerin ülkemizdeki güçlennin
yükselmesinin temelinde, güzel Türkçemiz-
le okunan ezanın Arapçaya çe\TİlmesiyIe baş-
layan ve Saidi Kürdi'nin elini öpmekle dini
siyasete alet etme densizhğinin, çağdaş bir ulus
ohna ereği için yurdumuzun dört bir yanın-
da yediveren gülleri gibi açılan halkevlerini
kapatarak, onlann yerine ihtiyacın çok çok üs-
tünde imam okullan açan, izinsız dinsel eği-
tim ve kurslarla öğretim birliği ilkesini yoz-
laştrran, her mahallede bir milyoner yaratma
aldatmacasıyla ülkede ulusal gelinn paylaşı-
mında derin uçurumlar oluşmasuıın, ülke-
mizdeki sosyal adaletin bozulmasının ilk harç-
lannı koyan ve asla halktan yana olmayan bu
siyasal iktidar vardır. Bu siyasal iktidar, özel-
likle 1957 seçimlerinden sonra hukuk dışı tu-
tum ve da\Tanışlarıyla, 1960 yıluıın ilk ayla-
nnda Türkiye Büyük Millet Meclisi'nde mu-
halefet ve bir kısun basın için kurdurduğu
tahkikat komisyonlanyla. bardağı taşma nok-
tasına getiren apaçık anayasa ihlalleriyle 27
Mayıs 1960 günü öncesinde siyasal iktidar
olarak meşruiyetini zaten yitirmişti.
Bir Kuşağın Çağnsı
ErcanYEŞÎLYURT
B
irdönemin kapan- zamankinden daha vahim.
ması, yeni bir dö- insanımız hiç bu kadar
nemın açılması
gerekiyor ülkemizde. Ül-
kesini seven herkes bili-
yor ki, şu anda durum her
çaresiz kalmamış, insan
malzememiz hiç bu ka-
dar bozulmamıştı. 12 Ey-
lül'de yapılanlar toplumu
bu hale getirdi. Kürtleri
döve döve PKK'li yaptı-
lar. 12 Eylül'den önce hiç-
bir arkadaşımızı Kürt-
Türk diye ayırmazdık. He-
pimiz Türkiyeliydik. Kö-
Beko yazar kasalarda
kampanya fırsatı!
Yeni Türk Lirası'na uygun Beko yazar kasalar,
Temmuz teslimi ön ödemeli kampanyada
30 YTL'den başlayan taksitlerle.
Üstelik, 15 aya varan vadelerle.
499 TR
• Maliye Sakanlığı'nın 24 Ağustos 20O4
ve B.O7.O.GEU3.65/65O7-1 sayılı
onay belgesine sahip
• Sessiz, iki istasyonlu termal yaztcı
• Saniyede 16 satır yazma hızı
12 haneli LCD ekran
PCD73OÖ adet (300 adefurtnün ismini
ve fıyatını hafızada tutabilme, satış
yapabilme)
» Kısım sayısı: 10 adet
• 11 hane fiş lımiti
• 2500 günlük mali hafıza
• Fîşe resim / mesaj basma özeltigi
398 SR
• Matiye Bakanlığı'mn 25 Şubat 2000
aO7XXGELO^5/650717 ly
onay belgesine sahip
• 10 hanefi floresan tip ekran
• Tek istasyonfti nokta vuruşiu ysacı
• TOhanefişlimiti
« PLU: 999 adet (999 adet ürOnün
tsmîni ve fiyatım hafızada tutabilme,
sati; yapabilme)
• Kısım sayısc 8 adet • KDV ve toplam
satış raporu verme
• X ve Z raporları düzenleme
• 2500 gönlük mali hafıza
• Ergonomik tasanm
YAZAR KASALAR
QRÛN/MOD£l
BEKO CASIO 398 SR
BEKO 499 TR
Bu kampanya, 31 Mayts 2005 tariMne kadar geçerfldir.
Beko -o'mcrK«zı(ei«KtronA) 4 4 4 1 4 1 4 0212 673 3 636 *,v
EMEN TESLİM
PEŞ/NFIMT
510
580
lidir.
SEÇENEK NO
1001
1002
19IÇEI
PEŞ.KAT
42
48
T
rnn. u«9]
9 TAKSIT
42
48
EMMUZ20
rOPUM
420
480
05 TESLİM
SEÇENEK NO
2001
2002
2. SECENEK
PEŞINAT
30
34
(1«M)
MTAKSıT
30
34
I0P1AM
450
510
Fiyatlar YTfdlr
tü yönerildiğine inandı-
ğımız ülkemizdeki düze-
ni, beraberce degiştirmek
istiyorduk. Bunun için de
önce kendimizi değıştır-
meye, geliştirmeye çalışı-
yorduk. Asla bireyci de-
ğildik, kendimizi ülkemi-
ze adamıştık. Her türlü
baskıya ve zorluğa rağ-
men, bütün iyi niyetimiz-
le çaba sarf ediyorduk.
12 Eylülcülerin dediği
gibi, ne ülkeyı bölmek ne
de ülkemizi yabancılann
boyunduruğıına sokmak
istiyorduk. Tersine, tam
bağımsrz ve gelişmiş in-
sanlann yaşadığı kaDon-
mış bir ülke hayali pe-
şindeydik. Biliyorduk ki,
geri kahnış ülke yoktur;
gelişmemiş insanlann ya-
şadığı ülkeler vardu". Bi-
reysel yaşamımız için
hiçbir planımız yoktu.
Geleceğimizi toplumun
geleceğinde görüyorduk.
insanlann, düşünce ve
beceri düzeyleri yüksel-
dikçe sömürü azalacak-
tı. Yönetüne katılmanın
koşulunun, çalışan insan-
lann düzeylerinin yük-
seltihnesinde olduğunun
bilincindeydik.
Ülkenin kötü yönetil-
mesinde bizim hiçbir ro-
lümüz yoktu. Ama 12 Ey-
4tüctHer, memleketin ko^
tü yönetiminin bütün so-
rumluluğunu bize yük-
ledi. Bizden hesap sorul-
du. çok ağır işkenceler
yapıldı. Bütün iletişim
araçlan kontrollerinde ol-
duğu için, bunuhalkada
kabul ettirdiler. Bizimle
beraber üUcenin geleceği
de yok edildi. Toplumun
umutlan kınldı. Zorla in-
sanlan bu hale getirdiler.
Şehirleri talan ettirdiler,
insanlan yerlerinden yurt-
lanndan kovdular. Türe-
di zenginleryarahldı. Ül-
ke kaynaklan talan edil-
di. yok edildi.
Solcular toplumu iyi
okuyamamıştı, bu halk
Kenan Evren'e yüzde
91.37 oy verdi. Istanbul
Ünivresitesi, fahri dok-
tora unvanı verdi. Bu üni-
versitenin Iktisat Fakül-
tesi hocalan, banker Kas-
teOi'yi ekonomi bilgisin-
den dolayı verdiği bir
konferansta ayakta alkış-
ladı. îşte haUa ve üniver-
sitesi bu olan ülkede dev-
rim yapmaya çahşmak,
toplumu iyi okuyama-
maktır. Böyle bir ülkede
sosyalizmi kurmaya ça-
hşmak, merdivenle Ay'a
çıkmaya benzer.
"BogünyemdenüttasniBr^
durumundan ralıatsız olan
kurumlar, duruma çözüm
için arayışta olduklannı
dillendirmeye başladılar.
Zamanında solu iyi oku-
yamayanlar, çok iyi ye-
tişmiş insanlan, bir kuşa-
ğı yok ettiler. Halkın sağ-
duyuso olan solcular, hal-
kın söyleyemediklerini
söylüyor, oiumsuzluklara
baş kaldınyordu. Biz tıp-
kı deliller gibi kendileri-
ne sınırlama koymadan,
durumu net ifade eden,
toplumun sansürsüz ke-
simi idik. Ülke, ezilen bir
kuşagm ayakta kalanlan-
nı yeniden kazanmak zo-
nâslâ; bunun için flg bi-
rilerinin devlet adına bir
şeyler söylemesi gereki-
yor. Bu da devletin ülke-
mize sahip çıkanlara, ya-
ni solculara yanlış yaptık
demesi gerektiğini gös-
teriyor. Yıllarca hapiste
yatmış, çok ağır işkence
görmüş, idamla yargılan-
mış birisinin çağnsı var:
"Gcçmişteyapılan bunca
ezrjete rağmen rjen, dev-
rimcilerte devtetin birKk-
te yakın tarihimizde ya-
şananJan konuşmazama-
nınıngekliğine inananlar-
danım... Şimdi geçmişte
yapılanlar telafî edilmeü
Örneğin ben, kuru bir
özürfle tatmin olabih'rim.
Devlet, özür dilediğinde
küçülmez. Tersine, sa> gın
hakgeür.
w
(*)
Aynı çağnyı 78'liler Gi-
rişimi sözcüsü Celalettin
Can da yapıyor: "Kimse-
den öç alma peşinde deği-
liz, 78 kuşağının önünün
kesilmesiA le Türkiye'nin
önü kesilmiştir. Bir daha
aynışe>1erinyaşanmama-
sı için özür dilenmesi ge-
rekir. BileBm ki 78 kuşa-
ğuunönüaçıtarsa, Türki-
ye'nin önü açdır. Kalbi
yurt sevgisrvle dohı bu ku-
şak, ülkenin geleceği için
rolünü oynar.Bu, ülkemiz
için bir şansür." Çok şey
mi istiyoruz?
PENCERE
Tarihsel Açıdan
27 Mayıs.tuuu
27 Mayıs, tarihsel ölçek yaklaşımıyla daha dün
gibi... 45 yıl önce yaşadığımız olayı serinkanlılıkla
değerlendirebilmek için yeterli zaman geçmedi...
Ancak kuşaklar geçmişe gömüldükçe yaşanan
tarihin anlamı bılimsel akfın serinkanlılığında tera-
ziye vurulabilir.
•
27 Mayıs bir demokratik devrim sayılabilir...
Neden?..
Tarih sınavında, 27 Mayıs 1960'ta iktidan devi-
ren gücün getirdiklerini alt alta yazan öğrenci bu
soruyu yanıtlar:
Sosyal devlet..
Anayasa Mahkemesi..
Yüksek Hâkimler Kurulu..
Idarenin bütün işlemlerine yargı yolunun açık
olduğu kuralı..
Üniversitelerın özerkliği..
TRT'nin tarafsızlık ilkesi..
Sendikal haklar..
Grev hakkı..
Toplusözleşme düzenı..
Yargı bağımsızlığı..
Toplantı ve gösteri yürûyüşü hakkı..
Tabii yargıç ilkesi..
Sosyal güvenlık hakkı..
Devlet Planlama Teşkilatı
Evet, seçımle gelen sivil yönetimin diktaya yö-
nelik siyasetine karşı bir patlamayla gerçekleşen
askeri müdahale devrime dönüştü...
1961 Anayasası'nı 'keşke' siviller pariamenter
yaşamdagerçekleştirebilselerdi...
Ancak tarih 'keşke' ıle yazılmıyor.
•
Avrupa'da sanayi buquvazisinın üstlendiği Ay-
dınlanma devrıminı, bızde böyle bir sınıf oluşama-
dığı için, sivıl-asker aydın üstlendı...
1923 ve 1960 devrimleri yaşanmasaydı (ki 1960,
1923'ün devamıdır) Türkiye AB'ye üye olabilecek
bir hukuk yapısı kazanamazdı...
Birbuçuk mılyarlık Islam coğrafyasında 'Aydın-
lanma Devrimi'ni gerçekleştirip laik Cumhuriyet'e
geçebilen tek ülke Türkiye'dir; 27 Mayıs bu dev-
rimin biraşamasıdır...
Ancak devrimler kolayca gerçekleşemiyor, Fran-
sa bu konuda en çarpıcı ömektır; bu ülkede ilk Cum-
huriyet 22 Eylül 1792'de kuruldu..
Peki sonra ne oldu?..
•
1814'te Kral 18'inci Louis başa geçti..
1848'de bir ayaklanmayla krallığa ıkinci kez son
verildi, İkınci Cumhuriyet ilan edildi..
1852'de Louis Napoleon Bonaparte monarşi
yanlısı bir anayasayı yürüriüğe koyarak imparator-
luğunu ilan etti; 1870'e dek tahtta kaldı..
1871 'de imparatoriuk yıkıldı, 3'üncü kez Cum-
huriyet ilan edildi..
Bugün Fransa 5'inci Cumhuriyetini yaşıyor ama
iaiklik ve demokraş^jjpgju^şrtık lyıce ıçıne sın-
.'. Türkiye laik cumhuriyeti içlhe sindirebildi mı?..
Tartışma bu soruda odaklantyor... j -A .
t • •'-•-•
27 Mayıs'ı tartışırken konuyu bir siyasal kavga-
ya ya da kan davasına dönüştürürsek işin içinden
çıkamayız, bilincimiz büsbütün körelir... ?
Atatürk devrimi olmasaydı, Türkiye değil AB'ye*
talip olmak, demokrasi dünyasının yanından bile
geçemezdi...
Kemalist devrim, Osmanlı Devleti'nin dinci hu-
kuk yapısını değiştinp çağdaş, laik, demokratik hu-
kuk yapısını kurmasaydı, Türkiye nerede olurdu?..
Düşünmek bile ürkütücü..
Değil mi?..
İSTANBUL CUMHURİYET
-" OKURIARI X J
2005YazBuluşması
3 Haziran 2005 Cuma (19J0)
Sayın Ühan Selçuk ve gazetemiz
yazarlannın katılımıyla.*.
BÜTÜN CUMHURİYET GAZETESİ
OKURLARIÇAĞRIUDIR
"SEN GELMEZSENBÎR EKSÎĞİZ"
Yer. KASDAV KadıkoygetediyesrSosyaîTesisteri -
Moda - Bomonti - Kadıköy
532 281 54 54 - 542 65215 00 - 532 320 6012
535 636 59 11 - 216 368 33 56 - 212 288 13 05
216 326 49 21 - 212 3211112'den 124
e-potfa: istanbul '• cumok. org
LÜTFEN
AYDiNLIKBULU$MALAR-7
KUŞLUK MHVA1DSİDA BULUŞUYORUZ
BÜYÜTEÇ:
t1
GÜNÜMÜZVEAYDIW S0RUMLULU6U"
ÖNER YAĞCI (YAZAR)
SEN GELMEZSEN BİR EKSİĞİZ!
TARİH/SAAT: 29 MAYIS - PAZAR/11.00
YER:PEÜKANOCAFEREST0RAN-ATATURKCD NO 138PASAPORT
Pasaport Iskelesı Çaprazıı
KAHVALTl LICRETİ: 10 YTL - (Öğrenci: 8 YTl}
Rezerv8syon:0533765î25r 0533563 "8 68,05323261025.0 5327635856
www.cumok.org
(*) Hilmi Köksal Ali-
şanoğlu: Netekim 12 Ey-
lül 'de Geldiler.
SUUAiyAHMET TİCARET ÜSESİ
MEZUNLARI
Geleneksel 'KÖFTE GÜNÜ'nde
Ohıhmuzda buluşuyoruz.
29 Ma>ıs2005 (Pazar) Saat: 10.30