Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
SAYFA CUMHURİYET 11 MAYIS 2005 ÇARŞAMBA
8 HABERLERIN DEVAMI
TURKİYE
Istanbul B Sinop
Edirne A 28 Samsjn
Kocaelı B 25 Trabzon
Çanakkale PB 22 Giresılın PB 19
Izmır B 28 Ankara
Manısa B 29 Eskışohir B 26
Aydın J3 29 Kony;ı
Denızlı B 30 Sıvas
Zonguldak PB 22 Antalya
PB 20 Adana B 29
PB 22
PB 20
B 25
PB 26
PB 22
Mersin
Dıyarbakır
Şanlıurfa
Mardın
Siirt
Hakkân
Van
B
B
B
B
B
B
B
27
28
32
26
26
22
22
B 26 Kars B 19
Yurdun kuzey ve doğu
kesımlerı parçalı çok bu-
lutlu, Batı ue Doğu Kara-
denız'ın ıç kesımlerı oğle-
den sonra lokal sağanak
ve gok gumltulu sağanak
yağışlı, dıger yerler az bu-
lutlu veaçıkgeçecek Ha-
va sıcaklığında onemlı bır
değışıklık olmayacak
Ruzgâr guney ve batı
yonlerden hafıf yağış alan
yerlerde yağış anında
kuvvetlı olarak esecek
DIŞ MERKEZLER
Oslo
Helsınkı
Stockholm
Londra
Amsterdam
Bruksel
Parıs
Bonn
Y
Y
Y
PB
PB
PB
PB
PB
13
14
14
15
13
14
16
15
Münıh PB 16 Zürıh
Bernn
Budapeşte
Madrıd
Vjyana
Belgrad
Sofya
Roma
Atına
Y
Y
PB
Y
Y
Y
PB
PB
14
16
28
15
18
21
23
23
PB 15 Şam
Moskova
Aşkabat
Astana
Taşkent
Bakû
Bişkek
Tiflıs
Kahıre
Y
Y
PB
Y
PB
Y
Y
Y
16
28
19
30
23
25
20
28
PB 30
Parçalı bulutlu Bulutlu ^ Çok bulutlu ı Yağmurlu Sulu kar Gok gurultulu
GUNCEL,CUNEYT ARCAYUREK
• Baştarafı 1. Sayfada
zimki bir araya gelmişler.
Seçkin gazetelerimizin
larına göre ayaküstü sohbette
nun çözümsüz kalmamas,
birliğine varılmış.
Kofi Annan'ın birkaç cümlesinden
sezgilerini içeren sözlerinclen çıkarılan sonuç şu:
"Moskova'da Kıbns için 'yeni
ozene bezene yazdık-
Kıbns sorunu-
" gerektiğınde görüş-
, bizimkinin
msonuçŞL
i süreç' sürprizi!"
RTE'nin referandum sürecinin geride kaldığı-
nı vurgulaması üzerine, BM Genel Sekreteri, adı-
nı taşıyan planın referand Jima sunulmasıyla so-
nuçlanan Burgenstocksüıtecini anımsatıyor; "Ar-
tık o bitti, yeni bir süreç bhşlamalı" diyor.
Annan'ın öncelikletarafların sergiledikleri siya-
sal tutumu dikkate aldığı, bir cümleyle Kıbns için
yeni bir süreç başlatmaya hevesli olmadığı orta-
da.
Olumlu cümle, Türk'ün */e Rumun olası tepki-
lerini görebilmek için ortaya attığı bir olta.
Oltaya hevesle takılan ise almaktan çok ver-
mekle ünlenen dış politikanın başmimarı RTE.
Annan'ın beklediği gerçekleşiyor. Bizimki der-
hal yeşil ışık yakıyor.
Evet ama, yeni sürecin başlaması Papadopu-
los'a bağlı.
Rum lider, Annan'ın sözleri üzerine hemen at-
layan RTE gibi konuşrr)uyor. Zira böylesine
önemli konuda ayaküsti
olumlu yanıt vermeye, olu nlu bir davranış sergi-
lemeye niyeti yok. Dediği şu:
"Evet, biz de barıştan yşınayız. Biz de çözüm-
den yanayız."
Nereye çekersen oraya
bir sohbette derhal
gider, ortadan bir laf.
Dahası, kaçamak yapmaYa niyetli olanların kul-
landığı bir yöntem.
Fakat bizimki Rumun gözlerine delici bir bakış
atmış ve Papadopulos'un "daha önceki beyan-
lanna göre bu defa böyle bir sürecin işletilmesi-
ne olumlu yaklaştığını" görmüş!
• •iir
BM Genel Sekreteri, yeni sürecin yine BM ça-
tısı altında olacağını söylüyor. -Papadopulos bir
kenara çekilmiş- Annan ve RTE yeni sürecin ne
zaman başlayacağına ilişıkin ayrıntıları haziran
ayında Başbakan'ın ABD'ye yapacağı gezide ko-
nuşmayı kararlaştırıyorlar.
Oysa Papadopulos yeni sürecin başlayabil-
mesi için aylardır kimi kosulların kabul edilmesi
gerektiğini söyleyip duruyor.
Birinci koşul, BM Genel Sekreteri'nin hakem
rolü oynamaması. Ikinci kuşaktaki koşullar, mü-
zakerelere zemin olmasını istediği koşullar. Baş-
ta Türk askerinin çekilmosi, Türkiye'den gelen
göçmenlerin geri dönme
sevdasıyla Rum vatanda
rindeki gayrimenkulleri es
için zorlanan Kuzey Kıbns fürklerinin haklarını sı-
nırlayacak düzenlemeler...
a fiso. Bir alır üç verir,
paçaları sıvıyor. Papa-
RTE için bu koşullar fa
tamam. Dereyı görmeden
>i ve... AB pasaportu
ı olan, amaşimdi elle-
;i sahiplerine bırakmak
y
dopulos'a gelince; heybesinde daha çoook oyun
var. Birer ikişer ortaya dÖKmeye hazırlanıyor.
Devpımı,
Kaçınılmazdı', Ama!• ••
• Baştarafı Arka Sayfa
"...demek 'uluslaşma' dilin 'ulusallaşması' zo-
runluluğunu, diyalektik ola -ak getiriyor. Her bölge
başka bir dil konuşursa, alıcıyla satıcı arasındaki di-
yalog, ülke çapında kurularrazki! Oysa satıcının, ön-
ce 'Ulusal Pazar'/n tamaırını ele geçirmesi gerek-
mektedir; şu halde 'ümmet dili'nden 'ulusal dil' da-
mıtılacak; önceki toplumsal düzende, 'bendegân'
ve 'zadegân'ın kullandığı, sanat ve bilim dili de-
mokratikleştirilerek, her yerde ve herkesin anla-
yabileceği bir düzeye kavuşturulacaktır. Öyle de
olmuştur..."
"...bu mantık, 'demokratik dili', 'Ulusal Demok-
ratik Devrim 7n oluşmasına bağlıyor. Ulusal De-
mokratik Devrim, bir de 'kültür devrimi' içeriyor
ya, dilin değişmesi onun kaf,>samı içinde olacak! Ulu-
sal Demokratik Devrim, Ulusal Burjuvazinin ta-
rihsel görevi! Söz konusu ülkemiz olunca, işler bi-
raz çetrefilleşmektedir: Osmanlı burjuvalaşacağı
dönemde, 'Batı'lı, beyazve Hıristiyan 'Emperya-
lizm'lerin nüfuz alanına düştüğünden, 'burjuva-
zisi' 'ulusal değil, 'Levanten' ve 'komprador'
özellikler taşıdı. Bizim 'ulusal demokratik devri-
mimizin', ulusal burjuvazibe değil, 'milliyetçi' ay-
dınlarla 'bürokratlar'; bir de onları, 'din elden gi-
diyor' gerekçesiyle desteklemiş olan 'eşraf -ve
halk- tarafından yapılmışolması, bundandır. An-
kara Hükümeti, başlangıçtan itibaren 'millî siya-
set' güden bir 'halk hükümeti' olmak iddia ve is-
tidadındadır, 'demokratikleşmeyi' çaresiz, bü-
rokratikyollardan gerçekleştireceği için de, 'Üm-
met Dili'nden 'Ulusal Dili' damıtmaya, 'aydınlar-
la' yürümeye çalışmıştır. Bu açıdan bakılınca,
Atatürk'ün 'Dil Devrimi', ulusal bir Burjuvazi'nin
önünde sonunda ihtiyaç duyacağı bir 'ulusallaş-
ma'nın; o daha ortada yok iken, 'mer'iyete kon-
masından ibarettir. Nasıl egemenlik kesinlikle
bürokrasinin elinde iken, 'Egemenlik Kayıtsız
Şartsız Milletindir' ilkesi y jrürlüğe konulmuş, bu-
nunla demokratik liberal I mrjuva toplumunun te-
melleri atılmışsa; Osmanlıca'dan Türkçe 'sağıla-
rak' 'ulusal Pazar'ın 'ulusal Dili' de yaratılmak is-
teniyor... Bu çerçeve içinde 'Dil Devrimi', tarih-
sel olarak dogru, yerinde bir teşebbüstür...")
Zurna neden zırt dlyoı|?
...zaten, 'özleştirme'den filân vazgeçilip, olay,
'Türk halkının konuştuğıı dil Türkçedir' esasına
bağlandığı anda, sorun dalhalledilmiştir; iyi de, zur-
na sonradan neden zırt diyor; neden 4O'lı, 50'li yıl-
larda, 'özleştirme'nin gerrıi azıya aldığını, bu yüz-
den de, Falih Rıfkı Bey'in
tiyoruz, diye yazılar yazmşsı gerekiyor.
Onu da konuşuruz.
Nüfus cüzdanımı yi
(Atay) Dilde istikrar is-
ırdim. Hükümsüzdür.
ELİFSARIBAL
'Türbandüzenibozuyor'Yargıtay, Eygi'nin cezasının onanmasına ilişkin gerekçeli karannda, türbanın düşünce veya din ve
vicdan özgürlüğü kapsammda olmadığmın tartışılmaz bir hukuksal gerçeklik olduğuna işaret etti
ANKARA (Cumhuriyet Büro-
su) - Yargıtay Ceza Genel Kurulu
(YCGK), kamu düzeninı koruma
amacıyla düşünce özgürlüğünün sı-
nırlandırılmasının çoğulcu demok-
ratik yapıyı zedelemeyip güçlendi-
receğinı vurguladı. Mehmet Şevket
Eygi'nin cezasının onanmasına iliş-
kin gerekçeli kararda, "Kimilerin-
ce bir sorun olarak nitelendirilen
türban ülkenıi/de kamu düzenini
bozan eylemlere konu olmakta-
dır" denıldi.
YCGK'nin Eygi'ye verilen 1 yıl
8 aylık hapis cezasını onamasına
ilişkin karann gerekçesi yazıldı. Ey-
gi'nin 312. maddeden mahkûmiyet
kararı, başkanvekıli Osman Şirin
ve üyeler Hayrettin Cevheroğlu,
Kublay Özkan ile tsmail Rtiştü
Cirit'ın karşı oylarına karşın 24
üyenin oyuyla onanmıştı. Şirin, ge-
rekçeye 33 sayfalık bir karşı oy ya-
zısı yazdı. Daha önce laikliğin İco-
runmasına gerek kalmadığı karan-
na imza atan Şırin'in "Doğruyu
söyleyenler her zaman ilk etapta
tepkiyle karşılanır" değerlendir-
mesi dikkat çektı. Gerekçeli karar-
da, kurulun daha önce Millı Gazete
yazan Selahattin Aydar hakkında
verdiği karann içtihat niteliğinde ol-
madığı vurgulandı.
'tnsan hakları
araç olarak kullanıhyor'
Düşünce özgürlüğü, gerekçeli ka-
rarda şöyle tartışıldı: "Düşünce öz-
gürlüğü ulusal ve ulusalüstü dü-
zenlemeler ve yargı kararlarında
açıkça ortaya konulduğu gibi sı-
nırsız bir özgürlük olnıayıp sınır-
ları da anayasada, Insan Hakları
Avrupa Sözleşmesi ile Birleşmiş
MUletler Kişisel ve Siyasal Haklar
Sözleşmesi'nde ortaya konulmuş-
tur. Devletin pozitif yükümlülüğü
bu hakkın kullanılabileceği orta-
mı sağlaması, negatif yükümlülü-
ğü ise 'kabul edilen sınırlar' içeri-
sinde bu hakkın kullunılmasına
müdahaleci olmamaktadır." La-
ikliğin diğer ülkelerde ortaya çıktı-
ğı koşullarla Türkiye'de ortaya çık-
tığı kosulların farklı olduğu anlatı-
lan kararda, "Ülkemizdeki laiklik
kavranımın diğer ülkelere göre
farklı olması kaçınılmazdır" gö-
rüşüne yer verildi. Kararda, "Kök-
tendinciliğin savunulduğu ya da
egemen olduğu ülkelerde insan
hakları araç olarak kullanılmak-
ta; kinıileı ince bir hedef, kimile-
rince bir sorun olarak nitelendi-
rilen türban, ülkeıni/de kamu dü-
zenini bozan eylemlere konu ol-
maktadır" denildi. Gerekçeli ka-
rarda, türbanın sistem ve hukuksal
gerçekhk karşısında düşünce ya da
din ve vicdan özgürlüğü kapsamın-
da kalmadığının tartışılmaz bir hu-
kuksal gerçeklik olduğu vurgulandı.
Kuralların zorlayıcı sosyal gereksı-
nımlerden hareketle konulduğu
anımsatılan kararda, "Devrinıle
terk edilen sistemlerde toplumsal
yapı ve tarihsel geçnıiş nedeniyle
terk edilen sistemleri canlandıra-
bilecek söylemler kolayca bir ta-
ban yaratabilecektir. Bu noktada
ülkelerin takdir nıarjı geniş olup
diğer ülkelerdeki düzenlemeler-
de ve Aİ11M kararlarında da bu
tespit açıkça doğrulanmaktadır"
değerlendırmesi yapıldı.
'Sınırlama çoğulcu
demokrasiyi güçlendirir'
Gerekçeli kararda, Eygi'nin yazı-
sında türbana özgürlüğü savundu-
ğu, türban yasağı uygulayanları, sa-
vunuculan ve laiklen "dinsiz" ola-
rak niteleyerek sınırsız din özgürlü-
ğünü savunduğu belirtildi. Sanığın,
"siyasal tslamı-şeriatı gerçekleş-
tirmek amacıyla söylemini kin ve
nefret içerecek şekilde ortaya koy-
duğu" vurgulanan gerekçeli karar-
da, "Tüm hukuk sistemlerinde
din ve inanç özgürlüğünün sınır-
ları ortaya konulmuş olup bu öz-
gürlüğünün sınırsızlığını ancak
şeri sistemlerde savunmak nıünı-
kündür. Çoğulcu demokrasilerin
kamu düzenini korumak amacıy-
la bu özgürlüğü sınırlandırnıası,
çoğulcu demokratik yapıyı güç-
lendiren bir durunıdur" denildi.
Cutnhurboşkanı'na
'Lizbon anahtan'
Resıni temaslar için Portekiz'de bulunan
Cumhurbaşkam Ahmet Necdet Sezer dün
Portekiz Cumhurbaşkam Jorge Sampaio
ile bir araya geldi. Sampaio'nun, görüş-
mede, AB'ye üyelik sürecinin zor bir sü-
reç olduğunu belirterek Türkiye'nin süre-
ci sabırla götürmesi gerektiğini söylediği
bildirildi. Sezer'in de Türkiye'nin yöneli-
minin bu yönde olduğunu ifade cttiği kay-
dedildi. Sezer daha sonra Lizbon Beledi-
yesi'ni ziyaret etti. Sezer'e şehrin anahta-
rını sunan Lizbon Belediye Başkanı San-
tana Lopez, "Bu şehir artık sizin de şehri-
nizdir" dedi. Eşi Semra Sezer'in de eşlik
ettiği Cumhurbaşkam Sezer Li/.bon'da
Türk öğrencilerle fotoğraf çektirdi. (AA)
HERYIL VERlLMESlNÎ ÎSTEMİYORLAR
AKP: Atatürk
Barış Odülü beş
yılda bir verüsia
EMİNE KAPLAN
ANKARA - AKP hü-
kümeti, Atatürk Barış
Ödülü'nün her yıl yerine
5 yılda bir verilinesini is-
tiyor. TBMM Milli Eği-
tim Komisyonu'nda yann
görüşülecek Atatürk Kül-
tür, Dil ve Tarih Yüksek
KurumuYasası'nda deği-
şiklik yapılmasına ilişkin
yasa tasarısında, ödülün
yahıızca sonu sıfir ve beş
ile biten yıllarda verilme-
si öngörüldü. Ödülün ilan
edilme süresi ise 2 aydan
1 aya indiriliyor.
TBMM Mılli Eğitım
Komisyonu'nda yann gö-
rüşülecek Atatürk Kültür,
Dil ve Tarih Yüksek Ku-
rumuYasası'nda değişık-
lık öngören yasa tasansı,
Atatürk Banş Ödülü ile
ilgili yeni düzenlemeler
getiriyor. Mevcut yasanın
'Niyetlerini belli ediyorlar'
HükümetiyAtatürk KültürDil ve Tarih YüksekKurumu 'nu siyasüeştirmeye
çalışmalda suçlayan aydınlar, 'AKPparti devleüyaratmak istiyor' dediler
ANKARA (Cumhuriyet Bürosu)
- AKP hükümetinin Atatürk Kültür
Dil ve Tarih Yüksek Kurumu Yasa-
sı'nı değiştırme girişimi tepkiyle kar-
şılandı. AKP'nın "parti devleti ya-
ıalmak istediğini" belirten aydın-
lar, kurum için yapılacak yasal dü-
zenlemelerin, kurumu "siyasileştir-
meye değil, özgürleştirmeye" dö-
nük olması gerektiğini vurguladılar.
Yazar Turgut Özakman,
AKP'nin devletin her kademesıni
"ele geçirmeye çalıştığınf' söyledi.
Hükümetin, devleti bır "parti dev-
leti" haline getirmek istediğini be-
lirten Özakman, "Devlet tek parti
CHP zamanmda bile bir parti
devleti olamadı, hatta olmadı. Bu
yanlış gidişin sonu beni ürkütü-
yor. Devletin kuruluş ilkeleriyle bu
kadar oynayanlar bir gün çarpıhr,
halk çarpar. Bu devlet sokakta bıı-
lunmadı" diye konuştu.
'Temel kurumları değiştirmek
zararlı sonuçlar getirecek'
Prof. Dr. Sina Akşin, AKP'nin
birçok yöneticisinın Necmettin Er-
bakan'a yakın olduğunu belirterek
"Erbakan'ın hareketi sistem dışı
bir hareketti. Laik cumhuriyette
şeriatı ıgetirmek isteyen bir hare-
ketti. Oyle sanıyorum ki AKP de
aynı çizgidedir" dedı. C'HP'nın ve
Cumhurbaşkam'nın, AKP' nin " sis-
tem dışı bir parti" olduğu bilin-
ciyle hareket etmesi gerektiğini be-
lirten Prof. Akşin, "Türkiye Cunı-
huriyeti'nin temel kurumlarını,
yasalarını değiştirmek, mutlaka
zararlı sonuçlar verecektir.
AKP'nin çoğunluğu var, ama bu
gibi temel kurum ve yasalar eğer
gündeme getiriliyorsa bu konuda
CHP'nin, mesela Meclis'i terk et-
mek gibi eylemler yapnıası la/ım"
diye konuştu.
'Gittikçe cesaretlenecekler'
Akşin, Atatürk Araştırma Merkezı
Başkanhğı'na seçilecek kışıde ara-
nan "Tutum ve davranışlarıyla
Atatürkçü düşünceyi,Atatürk ilke
ve inkılaplarını benimsediğini
eserleriyle ya da diğer meslek alan-
larındaki çalışmalarıyla kanıtla-
mış olmak" ölçütünün kaldınlması-
na da tepkı gösterdi. Akşin, "Niyet-
leri belli, kim oldukları da belli.
Her adımda bunu belli ediyorlar.
Gittikçe cesaretlenecekler, daha da
belli edecekler. Bu durunı, yavaş
yavaş ısıtılan kurbağanın sıcaktan
haşlanması gibi bir şey" dedi.
'Atatürk sahipsiz bırakıldı'
Prof. Dr. Şerafettin Turan, plan-
lanan yasanın "22 yıldır süren bir
ayıbın devamı" olduğunu söyledi.
Asıl yapılması gerekenin, Dil ve Ta-
rih kurumlannı Atatürk'ün vasiye-
tine ve hukuk ükelerıne uyarak eski
özgür haline getirmek olduğunu vur-
gulayan Turan, "Onun dışında dev-
let isterse tarih bakanlığı, dil ba-
kanlığı kurar, ona kimsenin bir di-
yeceği yok. Ama bunu Atatürk adı-
na yapmak en büyük ayıptır" de-
di. Muhalefet partilerinin bu konuda
yeterli tepkiyi göstermediklerini be-
lirten Turan, Atatürk'ün "sahipsiz
bırakıldığını" dile getirdi.
Prof. Dr. Turan, "Yasa şöyle ol-
muş, böyle olmuş çok da önemli de-
ğil. Bugün Tarih Kurumu ne yapı-
yor? Önemli olan konu, Ata-
türk'ün sesini duyurmak olmalı-
dır. Ancak yasayla bu kurumlara
daha dinci görüş egemen olacak"
diye konuştu.
"Atatürk Uluslararası
Barış Ödülü" başlıklı
90. maddesinde yer alan
"Atatürk Uluslararası
Barış Ödülü, Ata-
türk'ün rölyefi işlenmiş
bir plaket, nakti mükâ-
fat ile ödül rozeti ve be-
ratından oluşur. Her yıl,
sadece bir ödül verilir"
hükmünün son tümcesı,
"Ödül, sonu sıfır ve beş
olan yıllarda verilir"
olarak değıştırilıyor.
Tasarıda, ödülün ilan
süresi 2 aydan 1 aya düşü-
rülüyor. Buna göre, ödül
verilecek yıldan bir önce-
ki yılın ocak ayı içinde i-
lan edılecek. Mevcut ya-
sada, ödül verilecek yıl-
dan bir önceki yılın 1 O-
cak ile 28-29 Şubat gün-
lerı arasında Yüksek Ku-
rum başkanlığınca yurti-
çı ve yurtdışı basın-yayın
araçlanyla ilan edilmesi
hükmü yer alıyor. Ödüle
değer bır kişinin bulun-
maması durumunda o yıl
ödül verilmemesinin ön-
görüldüğü tasarıya göre,
ödül verilmesıne ilişkin
diğer esas ve usuller tü-
zükle belırlenecek.
19 yıllık süreç
Atatürk Uluslararası
Banş Ödülü, 1986 yılın-
dan itibaren verılmeye
başlandı. Devlet ödülü ni-
teliğinde ihdas edilen
ödül, dünya banşına,
uluslararası ılişkılerde
dostluk, anlayış ve iyı ni-
yetin geliştirilmesine, si-
yaset, bilim ve sanat alan-
lanndakı eserlerı ve et-
kinlikleriyle Atatürk'ün
"Yurtta sulh cihanda
sulh" ilkesi doğrultusun-
da hızmetleri bulunan
gerçek ve tüzelkişilere
venliyor. Bugüne kadar
söz konusu ilkeler doğ-
rultusunda çalışmalarda
bulunan aralarında devlet
başkanlan, akademisyen-
ler, diplomatlar, uluslara-
rası ve ulusal kuruluşla-
nn da yer aldığı 10 kişi ve
kuruluş bu ödüle değer
görüldü. 1988, 1991,
1993 ve 1994 yıllarında
ödül verilnıezken 1992
yılı ödülü Afrika Ulusal
Kongresi Başkanı Nelson
Mandela'ya uygun gö-
rüldü. Ancak Mandela,
ödülü kabul etmedi.
BİUrkişl raporlari:
Çocuğu
ölen aile
masraftan
kurtuldu!
• Baştarafı 1. Sayfada
Güleç raporunda, Ayaz ailesi-
nin ölen çocukları Meki'yı bü-
yütmek için 55 milyar 926 mil-
yon 240 bin 197 lira masraf ya-
pacağını, karşılık olarak çocu-
ğun 18 yaşında yetişkin olduk-
tan sonra annesi ve babasına
parasal katkısının 13 milyar
234 milyon 447 bin 990 lira
olacağını savundu.
Bilirkişi: Üniversite
eğitimi almayacaktı!
Raporun gerekçesinde ise aile-
nin, Meki'nin ölümüyle kâra
geçtiği şu kelimelerle açıklan-
dı: "Yörenin ve ailenin sosyal
konumu gereğince çocuğun
üniversite eğitimi aîmayıp 18
yaşından sonra çalışmaya
başlayacağı kabul edilecektir.
Nüfus kaydına göre Meki
1995 doğumlu olup olay tari-
hinde 8 yaşındadır. Kalan
ömrü 55 yıl 10 ay 3 gün, muh-
temel önıür sonu 2058 yılıdır.
18 yaşını doldurduğunda ça-
lışmaya başlayacağı 20 yaşın-
da yani 2015 yılında askere
gideceği, askerlik dönüşünde
2 yıl evlenmeyeceği, daha
sonra evlenerek aileye destek
oranının azalacağı..." Tüm bu
gerekçelerle Meki'nin ölümüy-
le Ayaz ailesinin 42 milyar 691
milyon 792 bin 207 lira mas-
raftan kurtulduğu ve aslında
kârlı olduğu vurgulandı. Güleç,
böylelikle ailenin tazmınat iste-
meye hakkı olmadığını belirte-
rek takdiri mahkemeye bıraktı.
tkinci rapor da aynı
Dosya karar verılmesı için Bıs-
mil'deki mahkemeye bu rapor
ekiyle gönderilince, ailenin
avukatı Kenan Ceylan, rapora
tepki göstererek yeni bir rapor
tanzim edılmesini istedi. Bu ta-
lep üzerine Ankara Ankara 2.
Asliye Hukuk Mahkemesi, bi-
lirkişi olan avukatlardan Nur-
dane Kara'yı rapor düzenle-
mesi için tayin etti. Kara'nın
hazırladığı rapor da birincısın-
den farklı değildi. Raporda
farklı olan tek şey ise ailenin
Meki'nin ölümüyle 39 milyar
91 milyon 83 bin 833 lira mas-
raftan kurtulduğu kanısıydı.
îkinci raporda da tazminat tale-
bine yer olmadığı belirtildi.
2 kişi yaşamını yitirdi
Şanlıurfa'da
berdelden
sonra dnayet
ŞANLIURFA (Cumhuriyet) -
Şanlıurfa'nın Bozova ilçesine
bağlı Incırli köyünde berdel ola-
rak gelın edilen Emine Arslan
evinde ölü buludu. Arslan'ın ev-
lenmesine neden olan ağabeyi
Ahmet Arslan da silahlı saldırı
sonucu öldürüldü. Arslan'ın eşi
Fatma Ö. de töre cinayetine kur-
ban gidebileceği olasılığı üzeri-
ne koruma altına alındı. İddiaya
göre, Fatma Ö. ile aynı köyde
yaşayan evli ve 4 çocuk babası
Ahmet Arslan evlenmek istedi.
Genç kızın ailesi, Fatma Ö.'ye
karşılık Arslan aılesınden bir kı-
zın berdel olarak verılmesi şar-
tıyla evliliğe izin verdi. Bunun
üzenne Ahmet Arslan ile Fatma
Ö., Emine Arslan ile de Bilal Ö.
evlendı. Duğün sonrası Ahmet
Arslan, 2 eşi ve 4 çocuğuyla bir-
likte Halfeti ilçesine bağlı Yukan
Göklü beldesine taşındı. Yakla-
şık 1.5 ay sonra berdel olarak
evlendirılen Emine Arslan, evin-
de ölü bulundu. Olayla ilgili so-
ruşturma sürerken, 3 Mayıs'ta da
Ahmet Arslan uğradığı silahlı
saldırı sonucu yaşamını yitirdi.