26 Mayıs 2024 Pazar English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
11MAYI82005ÇARŞAM Tel: 0.212.512 05 05 Faks: 0.212.512 44 97 SAYFA 17 Tescilli . -„ Çanakkale'den \'M»0'\ biredebiyat V*- öğretmenı Izmirj J L - Milli Eğitim Müdürlüğü'nün internet sayfasından 73 edebiyat öğretmenine ihtiyaç olduğunu görerek Izmir'e tayınini istemeyecekken bir de Milli Eğitim Bakanlığı'nın internet sayfasına bakıyor ve Izmir'de edebiyat öğretmenliğine ihtiyaç olmadığını görüyor. Böylece Milli Eğitim'deki kadrolaşma internetten tescillenmiş oluyor! - AKP'nin gözü Tarih Kurumu'ndaymış... "Aklı da Arap tarihinde!" .§ M W u 3 a Irak kan gölüymüş. Ee, Ameri-kan işgali! Yer Erol Işisağ: "Birileri basın özgürlüğüne neden karşı? Basın özgürlüğünün şeriat hukukunda yerini bulamadıkları için!" Goturuş Güneş Oksal: "Yolsuzlukları yapanlar, 'Milli Götürüş' kökenli!" YENİ Türk Ceza Yasası'nın gazetecilere yönelik ağır yaptırımlarını biliyoruz. Yasa 1 Haziran'da yürürlüğe girdikten sonra gazetecilerin çoğuna hapishane yolu görünecek. Türkiye Gazeteciler Cemiyeti, bu konuda hükümeti uyarıyor ama umurlarında değil. Şu "umurlarında değil" sözü bile 1 Haziran'dan sonra dava konusu olabilecek. öte yandan hapishane yolu hekimler için de geçerli. Dr. Mustafa Koçtürk, "Tıp Hukuku" yazışma grubunda Doç. Dr. Faik Çelik'in hazırladığı "Hekimler Manifestosu"nu göndermiş. Buyurun manifestoya: "1 Haziran'da yürürlüğe girecek 5237 sayılı yeni Türk Ceza Kanunu'nda hapis yatma 'olası kast'ına karşı 'öngelen tehlikeli eylem'den dolayı 'ihmali davranışla hastanın ölümüne sebebiyet verme' olasılığı karşısında, hasta ile aramızdaki 'gönüllü Manifestogarantörlük' ve 'vekâlet sözleşmesi'ne dayanarak aşağıdaki bilgileri kamuoyuna duyururuz: 1. En geç iki ay içinde tamamlanmak üzere H tipi cezaevleri (Hekim tipi) kurulmalıdır. 2. H tipi cezaevlerinin yönetmeliği eski Adalet Bakanı Hikmet Sami Türk tarafından hazırlanmalıdır. 3. Her hapse giden hekim törenle uğurlanmalı, törende sadece 'en büyük hekim bizim hekim' sloganı kullanılmalı, Kızılay, Türk Tabipleri Birliği, Sağlık Bakanltğı dışında hiçbir kurumun flama veya bayrağı taşınmamalıdır. 4. Hemen şimdi Tüm Tutuklu Hekimler Dayanışma Derneği (TÜHEDA) kurulmalı, dernek merkezi hekim kökenli milletvekillerinden birinin evi olmalıdır. 5. Daha önce her ne nedenle olursa olsun, hapse girmiş (damdan düşmüş) hekimler derneğin doğal üyesi olmalı, onursal üyeliğe ise Türk Ceza Kanunu'nun çıkmasında emeği geçen veya geçmeyen tüm hekimler kaydedilmelidir. 6. Hapse girerken her hekimden 'bilgilendirilmiş onam' alınmalıdır. 7. Hapse giren hekim aileleri için yardım sandığı kurulmalı, bu sandık üyeleri Genel Sağlık Sigortası kapsamına alınmalıdır. 8. 'Mesleki mali sorumluluk sigortası' yerine 'zorunlu mesleki hapis cezası sigortası' yasası çıkarılmalıdır. Tüm ülkenin hekimleri birleşiniz; beyaz gömleklerinizden başka kaybedecek neyiniz var! Beyaz gömleklerinden başka kaybedecek bir şeyi olanlar bu manifestoyu yok kabul edebilirler!" ÇED OKTAY EKİNCt Alanya'ı Alanya Kalesi'nin aynı manda bir "gemi müzesi" old ğunu bilir miydiniz? Yanıtınız "evef'se yanılab lirsiniz... Çünkü "Anadolu"muza o z rif ve insancıl "ortaçağ aydıı lığı"nı yaşatan Selçuklu uyga lığının "Akdeniz"le de nasıl kucaklaştığını kanıtlayan Ka altındaki ünlü "tersane"sindı söz etmiyorum... Buna rağmen yine de "evet derseniz, doğrusu kıskamnn "hayır" dediğinizde ise as ayıplamam... Çünkü "Alanya Gemileri kitabına kadar kim bilebilirdı ki bu muhteşem kalenin aynı zamanda "gemi graffitileri (duvar resmi, deseni) ile tari de tanıklık ettığini?.. Kuşkı suz, geçmişin en kuytu köşel rini bile keşfeden arkeologl nn, kimi meraklılann ve birk; görevlınin dışında... Kale duvarlanndaki en esl taşiarın üzerinde adeta bir "n sim galerisi" yaratırcasına sırc lanan çizimler, vaktiyle Alar ya'nın "denizciler" için ne der li "sevgUi" bir kent olduğun göstermekle kalmıyor; aynı dönemlerde in- sanlann denizle ve teknelerle olan gönül bağlarını nasıl bir usta- lıkla "resmede- bildikleri"ni de kanıtlıyor... O usta ressamlar, mutlak aynı zamanda "genüci" de ol malıydılar. Ya da en yakın dosi lan ve hayranları... SESSÎZ SEDASIZ (!) Al/LABDülMOMkfG LAST/4CSA/T SSK'lilere özel hastane kılavuzu SSK'LİLERE özel hastanelerden ücretsiz yararlanacakları söylenip hastaneleri ellerinden alındı. Şimdi, özel hastanelerdeki harcamaların belirli bir kısmı karşılanacağı için, SSK'lilerden özel hastaneye gittiklerinde pazarlık yapmaları isteniyor ve bu durumda Akif Kökçe neler yapılması gerektiğini anlatıyor: "Pazarlıkta esas olan, pazarlık konusu olan şeye gereksizimizin olduğunu satıcıya çaktırmamaktır. özel hastaneye 41.5 derece ateşle bile gitmiş olsanız, serinkanlılığınızı elden bırakmayın. Görevli 'Hoş geldiniz, ne arzu etmiştiniz' derse, 'Yok, biz sadece öylesine bakıyorduk' deyip etrafınıza bakarak yürümeye devam edin. Apandistiniz patlamışsa bile çaktırmayın; 'bir gün patlarsa kaç paraya yapılır' diye, yalnızca merak ettiğiniz için soruyormuş gibi yapın. Böğrünüze saplanmış bir bıçakla bile gitseniz, şu Bursa işi bıçağın sizi ne kadar açtığını, ona bu kısa sürede ne kadar çok alıştığınızı anlatarak pazarlığa başlayın. Işte örnek pazarlık: Hasta: Böbreklerimde taş var, kaça düşürürsünüz? Hastaneci: 10 bin dolar olur. Hasta: O kadar param yok, bir kısmını sol gözümle ödesem kaça olur?" Yüksek Yerilim Hattı erdincutkuCoyahoo.com Derinliği olmayan insanlar, bir kaşık suda fırtına koparırlar! 'Özverili dayanışma'yla... Kısa adı DAKTAV olan Do ğıı Akdeniz Kültür ve Taril Araştırnıalan Vakfi tarafında kültür ve tarih dünyamıza mağan edilen kitabı Arkeolog Araştırmacı Yazar Tufan Kara suyayınahazırladı. ErdalEmi noğlu yaym danışmanlığını, 0 Orkun Ocalda grafik tasanmı nı üstlendi. "Ortaçağ Kalesinde Gem Graffitileri" altbaşlığıyla ya yımlanan Alanya Gemileri iç Filiz Ateş ve Yaman Ersoy yaı dımlarını esirgemediler; foto raf sanatçısı Astrid von Schel tüm hünerini gösterdi; Kayhaı Dörtlük ile Suna-tnan Kıra Enstitüsü çaüşanlan bilıms denetimlerinden ödün vermı diler; Alman Arkeoloji Enstitü [ sü'nden Ali Akkaya ile Ameri can Research Institute in Tur key'denAntonyGreemvoodar şiv desteklerini sağladılar Alanya Müzesi arkeologlan uzmanlarıyla bırlikte Marian na Yerasimos ile Ali Özdamaı tüm olanaklarıyla çalışman m gemileri yanında oldular; Zeynep ve Memnune Karasu da bilgisa- yar işlemlerini kotardılar... Işte bu "özverili dayanış- ma"nın sonucunda kaledeki tüm graffitilerin fotoğraflan çekilerek arşivlendi, birçoğu- nun birebir çizimleri yapıldı ve bir bölümü derlenerek kitapta herkese sunulurken UğurKök- den de önsözünde şunları yaz- dı: "Unutulmuş suiargibi,Alan- ya kale surlannda unutulmuş graffito gemiler de sessiz ve ha- reketsiz. Ancak kendi geçmişle- rini bir daha, bir daha yaşıyor- lar. Ya da tarihleriyleavunuyor- lanJ' Unutulmuşu ammsamak Alanya Gemileri kitabı, çağ- ların derinliklerinde kalan bu "unutulmuş tarih"in Akdeniz sulannda yazılmasına yelken açanlan yeniden "anımsama- mra" sağlıyor... Ve, kim bilir kaç tanesi deni- zin altında kalarak günümüze sadece taşlann üzerindeki gu- rurlu duruşlanyla ulaşan "san- daTlar, "kayık"lar, "filika"lar, "mavna"lar, "fırkate"ler, kalite"ler, "perken- de"ler, "kırlangıç''lar, kadırga"lar, "çektiri"ler, ft kafyata"lar, "fiıtsa"lar, "şalupa"lar, "fi- lipote"ler, Kazakların "şayka"ları, Venediklilerin "barça"lan, "firkateyn"ler ve "galeaza"lar Alanya Kale- si'nde ölümsüzleşmiş gibiler... Aralannda olamayan ise sa- dece "papirusliflerindenyapıl- ma saTlar. Uğur Kökden'e gö- re onlar da belki "resimsel de- ğerleri olmadığT için ressamla- ra ilham vermemiş, duvarlara çizilmemiş... Bütün bu tekneler elbette tek başlanna değil, kaptanlanyla, denizcileriyle, onlann da sev- dikleriyle, dostlanyla, düşman- lanyla ve tüccarlardan korsan- lara tüm yolculanyla, hatta for- salan ve hamallanyla birlikte, limandaki meyhanecilerden halatçılanna kadar kim bilir da- ha kimlerle de yaşamı paylaşa- rak, en az "400 vil" Alanya'yı ziyaretettiler... Aynı 400 yıl içinde duvarla- ra kazıdıklan resimlerle de Anadolu'dakı ev sahiplerine "teşekkür" ettiler... Keşke günümüzde de şu "i- mar ve inşaat korsanlan" yeri- ne yine onlar gelselerdi. Güze- lim Alanya "beton"lann altın- da ezilmez, onu daha da güzel- leştirecek "sanafı ağırlamış olurdu... oekincic cumhuriyet.com.tr KİM KİME DUM DUMA BEHIÇAK behicakdıturk.net ÇÎZGİLİK KÂMİL MASARACI kamilmasaraciiamynet.com HARBİ SEMİH POROY semihporoy(ayahoo.com HAYAT EPtK TİYATROSU MUSTAFA hayatepikmmynet.com AS6ARİ UCRETİNIZ YUKSEK DtYEN IMPCÎ KADININ ADI NEYMIŞ ?.. ALLAH ALLAHL HtC VtCDANSIZ "ÂNNE" OLURMUYMUŞ?!.. NANNE KRUESERI TARtHTE BUGÜN MÜMTAZARIKAN 11 Mayıs tvune.munUas-arikan.com SİYAM I'K/ZLER/" O06ÛU!. IBU'DE 8UGİİN, ÜNLÜ "siyAM /KİZLEgİ*DÜUVAYA 6EL Oİ. SÎYAM'DA(THAIIAVD') YAŞAyAU ÇİMLİ BİH A///V ÇOCUKlAfZt OLAN lta'ZL££, GÖGÜSLE AISAS/fiJPAKI 8İK PAAÇ4 İL£ BİRSİR.İNE TT. YAŞAMC4&I BOYUUCA BU 8/ÇİMDC KALA- K oLAfJ siyAM /tcizLeei CHANG t/e eus, ÇB- ÇİVÜ Sİ&KLEI2DE GÖSTERİ YAtPAKAK PARA AZAMAC/IKLAfZPf. Agp'YE y£GL£ŞeN YA- PfŞIK <KİZi££, EVLENE/e£(C TOPLAM ONSE- İ İ A I A R /tziz. Ç.OCUK: sAHi'&f SİYAMLI İKİZL&Z " CEKTİ., ONLAIS GİBİ BU V4K.İH7&N AYAJ1 GÜM ÖL€- DOĞAAJ "SİM4M IKİZL&Si" PANO DENİZ KAVUKÇUOĞLU Cezaevi Mektupları Son aylarda Ftipi cezaevlerinden yollanan mek- tuplar sıklaştı. Insan bu mektuplarda anlatılanlar karşısında ne yapacağını bilemiyor, çünkü ceza- evinden gelen her mektup başka bir haykırış, baş- ka bir isyan. öte yandan onca mektuba yanıt ve- remeyeceğinizden bu, tek yönlü bir iletişim olarak kalıyor, buna ayrıca üzülüyorsunuz. F tipi cezaevlerinde yatan hükümlülerin ortak şikâyetleri "tecrit", ama bunun dışında dayaşam- larını zorlaştıran çeşitli yaptırımlara, dayatmalara, haksızlıklara karşı tepkililer. örneğin, Tekırdağ 1 No'lu F Tipi Cezaevi'nden yazan Celal Yayla'nın yazdıkları gibi. Kulak verelim: "Şu anda Tekirdağ 1 No 'lu F Tipi'nde tutuklu olan Hüseyin Akpınar'/a bir grup adli ve siyasi tutuklu, 2 Mart2005 günü Bayrampaşa Cezaevi'nden Edir- ne ve Tekirdağ F tiplerine nakledilirken saatlerce sürecek olan bu şehirlerarası nakil sevkinde ringe bindihlmeden önce ellerisıkı sıkıya zincirlenir. Son- ra dar ve basık hücrelere bölünmüş ring aracına alınmalarıyla sevk işkencesi başlamıştır. Tutsaklar Istanbul'dan yol üzerindeki Tekirdağ'a değil ilk ola- rak Edirne'ye götürülür. Tekirdağ F Tipi'ne sevk edilecek tutsaklar 7 saattir elleri zincirli, tabut gibi hücrenin içindedir. Tekirdağ'a 20km. kala ringara- cı yoldan çıkar, devrilir. Tutsaklar kazanın etkisiyle sağa sola çarparlar. Vücutlan ezilmiştir. Birbirleri- nin üzerine yığılı vaziyetteki tutsaklaraskerlere ses- lenir, yaralandıklarını söylerler, çıkarılmalarını ister- ler. Kabul edilmez. Tutsaklardan kimileri yaralanmıştır. Kimin nesi var, kim ölmüş, kim kalmış, bakılmaz bile. Tutsak- lar hiç olmazsa ellerindeki zincirlerin açılmasını is- terler. En azından uygun bir pozisyonda durarak acılarını hafifletmek isterler. Ancak eller zincirli iken bu mümkün değildir. Zincirlerin açılması ta- lepleri kaza yerine gelen polis ve askerlere de yi- nelenir. Rütbeli subaylar 'güvenlik' gerekçesiyle reddeder. Ne bulundukları yan yatmış ring hüc- resinden çıkarılırlar, ne zincirleri açılır ne de ora- da bekletilmekte olan ambulanslara bindirilip has- taneye götürülürler. Bekletilirler. Ta ki 3 saat son- ra sevke devam edecekyeni bir ring gelinceye ka- dar... 3 saat sonra yeni gelen ringe o halleriyle; elle- rini yüzlerini yıkamak, tuvalet ihtiyaçlarını karşıla- mak için bile zincirleri açılmadan bindirilirler ve hastaneye öyle götürülürler. Hastanede ayaküs- tü bir muayeneden ve açık yaralara yapılan pan- sumandan sonra kaza geçiren tutsakların basit bir röntgen filmi bile çekilmeden götürülüp, Tekir- dağ F Tipi'ne teslim edilirler." • • • Celal Yayla'nın gönderdiği mektubun zarfında TC Tekirdağ 1 No'lu FTipi Cezaevi Mektup Oku- ma Komisyonu'nun "Görüldü" kaşesi var. Yazılan- lar doğru mudur ya da ne ölçüde doğrudur, bilmi- yorum. Fakat yazılanlarda asgari bir doğruluk pa- yı dahi bulunsa burada açık bir "insan hakları ih- /a//"nin söz konusu olduğunu düşünüyorum. Bir tutuklu, hangi suçu işlemiş olursa olsun, hiç kimse tarafından, hiçbir şekilde yargının verdiği, vereceği cezanın dışında bir cezayla cezalandırı- lamaz. Yaralı bir tutukluya yardımı esirgemek en azından "görev ihmali" değil midir? Görevliler, canları ellerine teslim edilmiş olan, hele yukarıda anlatılan durumdaki tutuklulara özenle yaklaşmak zorunda değil midir? Bana F tipi cezaevlerinden yazan tutuklu ve hü- kümlüler mektuplarının bir yerinde mutlaka "Bel- ki de F tipi cezaevlerindeki tecrit uygulaması hak- kında hiçbir fikriniz yok..." diye yazıyorlar. Her du- yarlı insan gibi bu konuda benim de fikrim var. Ben de cezaevlerindeki tecrit uygulamalarını, baş- ka bir deyişle "asosyalleştirmeye yönelik her tür- lüyöntemi" insani bulmuyorum. Cezaevi koşulla- rının insanileştirilmesi için elimden geldiğince ça- ba gösteriyorum. Kamuoyunu cezaevlerinden ge- len seslere kulak vermeye, daha duyarlı olmaya çağırıyorum. (e-posta: dkavukcuoglu(« superonline.com) (Faks:0212-234 68 73) B U L M A C A SEDAT YAŞAYAN SOLDANSAĞA: 1/Ençokseb- zelerde, mey- velerde ve tü- tündegörülen 3 bir bitki has- talığı... Japon lirik dramı. 2/ 5 Cezayir'de bir 6 liman kenti... -, Güzelliğiyle insani şaşkına 8 çeviren, aklı- 9 nı başından alan kadın. 3/ Ince deri ya da ince ka- 1 buk... Çok anlayışlı 2 ve sezgili kimse. 4/ 3 Tarlalar arasında sı- nır çizgisi olarak kullanılan ekilme- miş bölüm... Balede kullanılan bir dans 8 5/ Yükseko- 9 1 2 3 4 kul. 6/ Güney Anadolu'da yaşayan Türkmenler arasında yaygın olan ve "ınzva" da denilen telli çalgı. 7/Yeni çıkmaya başlamış ekin... Bir nota. 8/Kral sofralarında kullanılan ve yiyeceklerin ze- hirli olup olmadığını anlamakta kullanılan kap... Konya kentini oluşturan ilçelerden biri. 9/Argo- da esrar... "Yedinci Sanat". YUKARIDAN AŞAĞIYA: 1/ Tatlı bisküvi parçalanyla yapılan kakaolu pas- ta... "Doktor—": Ilk JamesBondfilmi. 2/tki bü- yüklük arasındaki bağıntı... Doğanın neden oldu- ğu yıkım. 3/ Kadınların örtündükleri çarşaf... "Ahmed—": Şairimiz. 4/En kısa zaman süresi... Borsada, kesin vadeli değerlerin kuru ile primli değerlerin kuru arasındaki fark. 5/ Bilginler, ya- zarlar ve sanatçılar kurulu. 6/Düzensiz, gelişigü- zel iş. 7/ Biçilmiş tarlada kalan tahıl kökleri... Renyum elementinm simgesi. 8/Mimarlıkta "sa- hın" anlamında kullanılan sözcük... Istek, amaç. 9/ Ilaç... "Istanbul'un orta yeri — / Garipliğim mahzunluğum duyurmayın anama" (Orhan Veli).
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle