Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
SAYFA
+
CUMHURİYET 11 MAYIS 2005 ÇARŞAMBA
4 HABERLER
AİHM'nin Öcalan hakkında vermesi beklenen karan değerlendiren Baykal, hükümeti göreve çağırdı
eğme,hakara'ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) -
CHP Genel Başkanı DenizBaykal, Av-
rupalnsan HaklanMahkemesi'nin Ab-
dıillah Öcalan' ı yeniden yargılama ka-
rarıtıı yarın açıklayacağına dikkat çe-
kerek "Kimse bizden bu karan doğal
karşılamamızı beklemesin" dedi.
Baykal, partisımn grup tciplantısın-
da AtHM'nin Öcalan'la ilgili yann
açıklanması beklenen yeniden yargı-
lama kararına ilişkin değenlendirme-
lerde bulundu. Baykal, mahkemenin ka-
rannda Öcalan'ın yargılanması ile il-
gili "hukuk dışılıkların bulunduğu"
CHP'DEN SORU ÖNERGESİ
• AİHM'nin Abdullah Öcalan'ın yeniden yargılanması yönündeki karannı yann açıklayacağını
belirten CHP lideri Baykal, bu yöndeki bir kararın doğal karşılanamayacağını söyledi. Birilerinin
"Madenı Avrupalı olacağız, yeniden yargılayalım. Nasılsa sonuç değişmeyecek" demeye başladığına
dikkat çeken Baykal, "Hayır biz demiyoruz, bu karar bizi rencide ediyor, rahatsız ediyor" dedi.
saptamasına yer vermesinın beklen-
diğini vurguladı. Türkıye'nin 15 yıl
boyunca 30 bın can kaybına, dünyada
prestij kaybına uğradığını, ekonomi-
sinin zarar gördüğüne dikkat çeken
Baykal, "İnsanlığın bu süreci bir filnı
gibiizledikten sonra, 'Olmadı tekraryar-
gılayın' diye bir sonucu dayatmasını
Tiirkiye'nin doğalkarşılaması, anlayış-
la beklemesi nrümkün değU" dedi.
Birilerinin "Madem Avrupalı ola-
cağız,yeniden yargdayahm. Nasılsa so-
nuç değişmeyecek'' demeye başladığı-
nı kaydeden Baykal, "Hayır, biz de-
miyoruz, bu karar bizi rencide ediyor,
rahatsız ediyor" dedi. Avrupa Insan
Haklan Sözleşmesi'nde, AİHM kara-
nnın uygulanıp uygulanmayacağı ko-
nusundaki yetkinin AK Bakanlar Ko-
mitesi'ne bırakıldığına dikkat çeken
Baykal, hükümetin bu konuda giri-
şimde bulunmasını istedı. AlHS'ye
göre mahkeme karannın "otomatik"
olarak uygulanamayacağının öngörül-
düğünü belirten Baykal, şu görüşleri
dile getirdi: "Hükümet şimdiden yel-
kenleriindirdiyse, medyayaamanyar-
dımcı olun diye yazüar sipariş verdiy-
se, sözleşmedeki bu imkânın kullanıla-
bileceğinden ııtmıtlıı olabilir miyiz?
Hükfimet Avnıpa'ya bunu anlatmaya
değil, içeride yargdamanm sakuıcası
olmadığuu anlatmaya çalışıyor."
Yeniden yargılama başladığında bü-
tün dünyanın Türkiye'ye akacağını, af
kampanyalan açılacağını, "haksızların
hakhvmış" gibi gösterileceğini kayde-
den Baykal, "Hükümeti bir an öncebu
teslimiyetçi tavrı bıakmaya ve yeniden
yargılamayı Türkiye'ye dayatmayı ön-
lemeye çağuıyorum" diye konuşru.
Erdoğanhnevı
Meclisgündeptinde
ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) -
Başbakan Recep Tayyip Erdoğan'ın
"ruhsatsız evini değjştireceğine" ilişkin
sözleri TBMM gündemine :aşındı. CHP
Millervekili Eınin Koç, Erdoğan'a
"ruhsatsız bina ile ilgili olanık alınmış yı-
kun karan olup olmadığuu" sordu.
Koç, Erdoğan'ın yanıtljması iste-
miyle dün TBMM Başkanlığı'na bir
soru önergesı verdi. Ruhs ıtsız evle il-
gili olarak belediyenin girişimde bu-
lunup bulunmadığını soran Koç, "Yı-
kıııı karan var mıdır? Rulısatsız bina-
ya su ve elektrik nasıl bağlanmıştır?
Bu iznin altıııda kimlerin inızalan
vardır? Bugüne kadar herhangi bir
yıkun işleminin yapıbnaması bina sa-
hibinin başbakan olmasından mı kay-
naklanmaktadır? Başbakan, bu evi
satacağını söylcmcktcdir. Ruhsatsız
evin satılması hukuken miimkün mü-
dür" sorularına da yanıt istedi.
CHP'lı Emin Koç aynca] "ruhsatsız
bir evde oturan Başbakan'uı, belediye
başkanlarma, kaçak yapılara acıma-
yııı, yıkın, taliman vermesinın ciddiye
aluııp ahnanıayacağuıı" sordu.
NOKTASI /ORAL ÇALIŞLAR
al'ın rek-
öoz veren
yaptıkları
•. Gürbüz
nin Izmir
.Dr.
, Belki
yal etkin-
göste-
Izmir'deki Central Hosp
lamı için yedi ölü ceninle
doktor Özer Gürbüz'ün
tam anlamıyla bir rezalet.
üstelik iktidar partimiz AKF
il teşkilatının da sosyal işleı inden so-
rumlu başkan yardımcısıyınış
ölü cenin olayını da bir sos
lik olarak kabul ettiği için
riyi yapmıştır, kim bilir.
Aslında doktorun teşhir
nümüzün kriterlerine oldul*
bir davranış. Çağımız imaj
ğu için, doktorumuz da hastanesinin
imajını parlatabilmek ama
le biryola başvurmuştu. Bu yolla has-
tanesini tanıtacak, dahafazla hasta-
yı cezbedecek, hastane müşteri top-
layacaktı. Daha önceleri çoşitli ünlü-
lerimizin bazı hastanelere
davi olmaları da bir reklarr
olarak kullanılmamış mıydı?
IĞNELt FIRÇA ZAFER TEMOÇÎ1>
AKP, Atatürk Kültür Dil ve Tarih Yüksek Kurumu'na 3 üye atama
yetkisini Cumhurbaşkanı'ndan alarak Başbakana'a vermeye hazırlanıyor.
^ '»•III
TARİH 1N^~ L
6i f ) l
TAHiH \ \
üve ^ - U ^
ATAAAAK v—Ni/-
W
AKP GRUBUNDA 'AÇIM' DÎYE BAĞIRDI
İşsizyurttaştan
Başbakan 'aprotesto
ANKARA (Cum-
huriyet Bürosu) -
Başbakan RecepTay-
yip Erdoğan, bir va-
tandaşın "SayınBaş-
bakanun açım, aç"
diye bağırdığı AKP
grup toplantısında
özeleştiri yaptı.
Erdoğan'ın grup
sını sürdürdü. Enf-
lasyon, büyüme, fa-
iz ve dış ticaret ra-
kamlannda sağladık-
ları başannın görül-
medığıni belirten
Başbakan Erdoğan
"Zaferlerin daima
sahihi çoktur, yenil-
ler ise her zaman
toplanüsındakürsü- MuratZengin,ağzıkapatıkı- n e r yerde sahipsiz-
de bulunduğu sırada rakSalondançıkanldı.(AA) ^ . 4 ^ ^ ^
MuratZengin adlı vatandaş, ziya- tineşiğinegetirenkrizler adetaca-
retçi locasından, elindeki sağlık
raporunu sallayarak "SayınBaşba-
kanım açım, aç" diye bağırdı. Zi-
yaretçi, polis tarafından salon dı-
şınaçıkanldı. "Hırsızüktan32,do-
landıncıhkveyankesicilikten 9ol-
mak üzeretoplam41 ayn suç kay-
dı bulunduğu" ortaya Çıkan Zen-
gin'in kaza geçirdiğı için son bir
yıldır çalışamadığı öğremldi.
Erdoğan, gruptaki ziyaretçinin
bağırışına aldırmadan konuşma-
mi avlusunda bırakılmıs." dedi.
Bölgeler arasında ciddi denge-
sizlik bulunduğuna dikkat çeken
Başbakan Erdoğan, "Belli bölge-
ler tamamen ihmale uğranuş. Bu
bölgeler feryat ediyor. fktidanmız
bölgesel dengesizliği giderebiunek
için yeni hamleleri üst üsteyapıyor.
Biz bölgesel milliyetçiliğin karşı-
sındaolduğumuzu bununiçin ilaıı
ettik. Ne yapıp edip bu dengesizli-
ği kaldıracağîz'' diye konuştu.
oralcalislar@cumhuriyet.com.tr
Doktorunki Etik Dışı da...
DU
cılığı, gu-
;ça uygun
ağı oldu-
gidip te-
gösterisi
Bazı hastanelerin, birtakım çok ün-
lüleri(!) sırf reklam olsun diye parasız
tedavi ettikleri söylenmiyor mu? Dok-
tor Gürbüz de belli ki eline geçirdiği
bu fırsatı böyle kullanacağını sana-
rak ortaya atılmıştı. Ancak bu kez ne
olduysa, etkin medyamız işin etikta-
rafıyla fazla ilgilendi. Basınımız, has-
tane başhekiminin ölü ceninleri gös-
teri için kullanmasını haklı olarak eleş-
tirdi. Buna bir diyeceğimiz olamaz.
•••
Doktorun savunulacak bir tarafı
yok. Peki, ev sahibinin hiç mi güna-
hı yok? O pozu vermesi için gazete-
ciler kendisini teşvik etmemişler mi?
Hastanenin Halkla llişkiler Müdürü
yaptıkları hatayı savunmaya çalışır-
ken şunları dasöylemeyi ihmal etmi-
yor: "Basının olaya girmesiyle yediz-
lertopluma mal edildi. Basına nazik-
çe yedizlerle ilgili başından bu yana
açıklama yapıldı. Yedizleri de kay-
bettikten sonra düzenlenen basın
toplantısının ardından basının tale-
biyle ceninler gösteriidi."
Hastanelerdeyaralı kadınların çıp-
lak bacaklarını çekmeye yönlendiri-
len muhabirler, bu ülkenin gazeteci-
leri değil miydi? Otürfotoğrafları ba-
sanlar bu ülkenin gazeteleri değil miy-
di? Hastane yetkilileri de başhekimin
bu pozu vermesi için gazetecilerin
yönlendirdiğini söylüyorlar.
"İmaj her şeydir" anlayışının her
türlü etik ve ahlaki kaygının önüne
geçmesinin sorumlularından biri de
medya değil mi? Doktoru eleştire-
lim, ancak bizler de bu olayı fırsat bi-
lerek bir özeleştiri yapsakfena olma-
yacak. Bu tür gösterilere, bu tür rek-
lam çabalarına ne yazık ki biz gaze-
teciler biraz da tiraj ve reyting kaygı-
sıyla çoğu zaman çanak tutuyoruz.
Geçmiş gazete arşivlerini veTV gö-
rüntülerini incelediğimizde bu konu-
da ne kadar etik dışı kalındığını gö-
rebiliriz.
•••
Haberin bir başka ilginç boyutu ise
anne ile ilgili olanıydı. Doktorlar ken-
disini yedi çocuk doğurmasının teh-
likeli olacağı konusunda uyarmışlar.
Hayati tehlike olabileceğine, bu ne-
denle doğacak çocuk sayısının azal-
tılması gerektiğine ikna etmeye ça-
lışmışlar. Fakat anne bunun bir cina-
yet olacağına inandığı için teklifi ka-
bul etmemiş. "Inançlarıma ters düş-
fü"diyerektutumunuaçıklamayaça-
lışıyor.
Avrupa'da zaten tüp bebek sayısı
en çok iki bebekle sınırlı tutuluyormuş.
Bizde her şey abartıldığı gibi bu ko-
nu da ne yazık ki abartılmış durum-
da. Olay normal bir sağlık sorununun
ötesine taşmış, inançlara, medya
gösterilerine dönüşmüş durumda.
Annenin, "ille de yedi bebeğin ye-
disini isterim" demesini doktorlar ne-
den kabul ediyorlar ki! Kadının ve ço-
cukların sağlığını tehdit eden bu sa-
yı, neden sağlık gerekçe gösterilerek
sınırlandırılmıyor ki! Sonuç olarak bu
tüp bebek işini normal bir sağlık so-
runu olmaktan çıkarıp başka boyut-
lara ulaştırmayı başardık. Doktoruy-
la, gazetecisiyle ve de yedi çocukta
ısrar eden annesiyle...
Aras Cargo'dan ESAS'lı hizmetler
GÜNAYDIN KARGO
2 kg.'a kadar olan gönderilerinizi,
Türkiye'nin her noktasına, ertesi
sabah en geç 10.00
r
a kadar
ulaştırıyoruz.
Üstelik yalnızca 15 YTL'ye...
2KGA
KAOAR
JNAYDIN KAR llkl I h lı l'l (.I ' I !•'! IDIk', AYR ;İNSIIHf I I RlMI/l DANI'.'.IN
1
0216 538 î»5 55
www.arascan30.com
ARAS CARGO, 0İR ARAS HOLDİNf KURULUŞUDÜfl
arasönemtaşır- CâKJO
. ' * • •
GLOBALpOLtTtKÜLTÜR
ERGİN YILDIZOĞLU
Milliyetçilik/Ulusalcılık-ll
Türkiye'de, hem milliyetçi/ulusalcı birstrateji öne-
renlerin hem de bu stratejiyi "tehlikeli-gerici" birref-
leks olarak mahkûm edenlerin iki noktayı mutlaka
göz önüne almaları gerekiyor. Ulusalcıhğın karak-
terini saptarken çözümleme, olguyu bugün ortaya
çıkış biçimiyle tarihsel ve güncel bir bağlama otur-
tulmalıdır. Ikincisi, ulusalcılığa yol açan dinamik,
gerçek ya da hayali korkulardan olduğu kadar, hal-
kın hakiki, "ideolojik" olmayan arzularından da kay-
naklanır. Bu korkuların ve arzuların eklemlenerek bir
ideolojik "rejim" oluşturmasına olanak veren ana
"fez"yada "gösterge", ulusalcıhğın kazanacağı an-
lamı belirleyecektir.
Bağlam sorunu
Ulusalcılıktartışmaları 1960'lardan sonra, Eli Ke-
dourie'nin (1966) klasik çalışmasının da katkılarıy-
lazenginleşti. Bu bağlamda, Ingilizcede, Eric Hos-
bawm (1972), Benedict Anderson (1983), Ernst
Gellner (1983), Anthony D. Smith (1986), Steven
Kemper (1991), Liah Greenfield (1992), John
Hutchinson (1994), Gopal Balakirshnan (1995-
NLR), Paul Gilbert (1998), Paul Nairn (1998-NLR),
Montserrat Guibernau (1999), Michael Hetcher
(2000) gibi ısimler sayılabilir. İki ana akım söz ko-
nusu, biri ulusalcılığı kapitalizmle, modemiteyle
açıklayan materyalist-tarihselci eğilimli çalışmalar.
öbürüyse, ulusalcılığı daha çok etnik-kültürel et-
kenlerle açıklama eğiliminde olan (metafizik öğe-
lere öncelik veren) çalışmalar. Ülkemizde de tarih-
selci materyalist yaklaşımlar daha çok ulusalcı kav-
ramını kullanırken etnik/metafizik öğelere dayanan
açıklamalar milliyetçi kavramını tercih ettiler.
Ulusalcı/milliyetçi bir hareketi anlamlandırmaya
çalışırken öncelikle onun ortaya çıktığı sosyo-eko-
nomik coğrafyaya (örneğin "merkez" ülkede mi ,
yoksa "çevre" ülkede mi?) bakmak gerekiyor. "Mer-
kez" ülkedeki ulusalcılık çok sık ırkçı, emperyalist,
saldırgan özelliklertaşırken çevre ülkedeki ulusal-
cılık çoğu kez kendini savunma içgüdüsünden, bir
yaşam tarzını koruma kaygısından kaynaklanıyor.
Ancak bu ikincisinin ırkçı, şoven eğilimleri asla içer-
meyeceği anlamına gelmiyor.
Arzular ve eklemlenmeleri
Bu noktada ulusalcı/milliyetçi tepkinin arkasın-
daki korkulara, arzulara ve bunların eklemlenme bi-
çimine bakabiliriz. Ulusalcıhğın arkasında, özgün bir
topluluk oluşturma, toplumsal dayanışma, eşitlik ve
demokrasi, kendi kaderini kontrol etme, güvenli
bir gelecek kaygısı, baskı ve sömürüye maruz kal-
mama gibi kendi başlanna ideolojik olmayan "ha-
kiki" arzular yatar.
Korkulara gelince, analiz düzeyimizi değiştirerek
Türkiye'ye bakarsak sık yaşanan ekonomik krizler,
bu bağlamda gelecek korkusu, ekonominin, asgari
ücretin düzeyine kadar IMF tarafından, siyasetin de
AB (Kopenhag) kriterleri, ABD'nin emperyal baskı-
ları tarafından şekillendirildiğine ilişkin kaygı, mali
sermayenin talancı, istikrarsızlık kaynağı operasyon-
larından korku, sürekli verilen "tavizlere" karşın ulu-
sal onurun sürekli aşınmakta olması (ABD üyeliği
süreci, Kıbrıs'ta yaşanan "iktidarsızlık", Ermeni so-
rununda "derdini anlatamamak'), yeni tavizlerin (Bo-
ğazlar, boru hattı) gündeme geleceğine ilişkin kor-
kular, yöneticilerin gerçeği gizlediğine, "yabancı güç-
lerle" çok sıkı fıkı olduğuna ilişkin şüpheler, ulusal bir-
liğin, üstelik şiddetli bir travma ile parçalanmasına
ilişkin korkular(Kürt sorunu), bölgesel birsavaşın içi-
ne çekilme korkusu vb... llk anda sayılabilir.
Ne bu arzular ne de bu korkular doğru ya da yan-
lış, tek başlanna "iyi" (ilerici, çağdaş) ya da "kötü"
(gerici, faşist vb.) bir karışım oluşturamazlar. Bu
öğeler bir ana gösterge tarafından bir araya getiri-
lerek, bir anlamda disiplin altına alınarak ideoloji-
ye dönüşmek üzere eklemlenirler. Gerçekten de ide-
oloji, halkın arzularına karşı, ters birşey değildir, ak-
sinetam daonlardan (ideolojik olmayan öğelerden)
kaynaklandığı için benimsenir. Ancak (Zizek bu
bağlamda Nazi ideolojisini örnek veriyor), tüm bu
hakiki arzular, Yahudi düşmanlığı gibi çok özgün bir
"ana gösterge" altında eklemlendirildiklerinde,
bambaşka, halkın gerçek arzularına karşı "müsteh-
cen" birfanteziye dönüşürler.
Bu nedenlerle ulusalcılığa yaklaşırken arkasın-
daki arzuların ve korkuların hangi "ana gösterge"
altında eklemlendiğine bakmak gerekiyor. Türkiye
özelinde bu "ana gösterge", bir başka etnik gruba,
örneğin Kürtlere, Ermenilere, Yahudilere (Sabetay-
cılara) yönelik bir düşmanlık olursa, sonuç, halkın
gerçek arzularına tümüyle ters, emperyalist provo-
kasyonlara açık dolayısıyla korumak istediği şeyin
(ulusal varlığın-birliğin) yok olmasının zeminini ha-
zırlayan bir ideolojiye dönüşür. Buna karşıhk ulusal-
cılık antiemperyalizm (uluslararası kapitalizm, mili-
tarizm, sömürü ve baskı) ve dayanışma (Kürt ve
Türk), eşitlik, özgürlükten oluşan bir ana gösterge
altında şekillenirse, halkın çıkarlarına ve kendi ama-
cına çok daha uygun bir sürecin kapısını açabilir.
Her ulusalcı/milliyetçi refleksi, yukarıdaki ayrımı
göz önüne almadan, gerici, çağdışı olarak mahkûm
etmek, ilericiliğin ölçüsünü küreselleşme olarak al-
mak, en iyi koşullarda cahillik, kimi durumlarda da
emperyalist, sömürgeci projelere alet olmak anla-
mına gelecektir.
AKPGERİADIMATTI
TCY'de laiklik
krizi aşıldı
ANKARA (Cumhuri-
yet Bürosu) - TBMM
Adalet Alt Komisyonu,
TCY'de değişiklik içe-
ren yasa önensi üzerin-
deki çalışmalarını ta-
mamlarken AKP'nin ta-
rikat okullan açanlara ve-
rilecek cezanın üst sını-
rının 3 yıldan 2 yıla in-
dirilmesine ilişkin iste-
ğinden vazgeçmesiyle
kriz aşıldı.
Alt komisyon, öneri-
de yer almayan madde-
lerin ele alınmamasını
kararlaştırdı. Bu neden-
le Basın Konseyf nin ta-
leplerinın, "tavsiyekara-
n" olarak Adalet Komis-
yonu'na ıletilmesi be-
nimsendi. Komisyon,
TCY'nin "Adü yargıla-
mayı etküeme" madde-
sindeki, bu suçun basın
ve yayın yoluyla işlen-
mesi durumunda ceza-
nın arttınlacağına ilişkin
hükmün yasadan çıkanl-
masnıı kararlaştırdı. Ki-
şilerin özel hayatlanna
ilişkin görüntü veya ses-
leri ifşa etme suçunun,
basın yoluyla işlenmesi
durumunda cezanın art-
tınlacağına ilişkin hük-
mün yasadan çıkanlma-
sının komisyona tavsiye
edilmesi de kararlaştınl-
dı. Basın yoluyla ışlenen
iftira suçunun, etkin piş-
manlık hükümleri ara-
sında yer alması üzerin-
de de uzlaşma sağl^ndı.