25 Kasım 2024 Pazartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
11MAYIS2005 ÇARŞAMB/I CUMHURİYET SAYFA JV U L 1 U M\ kultur(o cumhuriyet.com.tr 15 ALLECRO EVİN tLYASOGLU IştekarşıruzdaDonizettiBiz yazarlar hep opera terısılleri- nin galasını ızleriz. Henüz or cestray- la sahne arasında birliktelik sağlan- mamış, girış çıkışlar tedirgı n, koro karmaşık, solistler rollerine jturma- mıştır. Bu kez lDOB'un sahıelediği Belisario operasının İstanbul'daki son temsilini ızlediğim içirı mutlu- yum. Bu türteknik sorunlar olabildi- ğince halledilmişti. Ancak rerihan Nayır, Bülent Bezdüz ve Tavityan'ı kaçırdığım için nüm. Oyıınun Venedik'tek operasına gitmesi çok sev Kevork e üzgü- Fenıce ndirici. Gelecek mevsim umarım tüıjı yıl bo- Istan- bul'da onu izlemeyen kalmaız1 Hatta gelecek yılkı tstanbul Festivali'nde de Türk operasının başarılı yüzü ola- rak uluslararası dinleyiciye sunu- labılir. Belisario'da Yekta Kara geniş im- ge gücünü bir kez daha kullanmış. Kendisinin de söylediği gibi "İzleyi- ciden daha çok dinleyiciye seslenen bir yapıt". 1969 'da Leyla G ;ncer' in çabasıyla gıin yüzüne çıkmış; bugü- ne dek çoğunlukla konser fbrmatın- da sahnelenmiş. Esinlenilen dönem 6. yüzyıl Bizans'ında Jüstiııyen dö- nemi. Bestelenen dönem 19. başındaki erken romantizm Belisario'da Yekta Kara geniş imge gücünü bir kez daha kullanmış. Esinlenilen dönem 6. yüzyıl Bizans'ında Jüstinyen dönemi. Bestelenen dönem 19. yüzyılın başındaki erken romantizm dönemi. Yekta Kara da onu 21. yüzyıl izleyicisinin karşısına çıkartırken daha derin boyutlar ve devingenlik getirmek kaygısını gütmüş. Güher- Süher Pekinel yüzyılın dönemi. Yekta Kara da onu 21. yüzyıl izleyi- cisinin karşısına çıkartırken daha de- rin boyutlar ve devingenlik j kaygısını gütmüş. Örneğin ;etırmek îimgeler kullanmış, Bizans sütunlarını devasa kaleler gıbi algılayıp kaleiç iç içe geçen olayların devirigen tab- losunu ortaya çıkarmış. Ama en başarılı buluş Üonizet- ti'yi, bestecinın ta kendisin taşıması olmuş. 1844'tekırt şmdayken frengı sonucunds deni felç olan ve ruhsal bun ılıma gi- ren bestecinin son sağlıkh ç; açılınca sahneye yedı ya- tüm be- lışmala- nndan biri. Durmadan yenli fikirler üreten, yeni operalarının çatısını kur- duktan sonra asistanlarına ievreden bestecinın sahnede bir gölgı; gibi yer alnıası son derece ilginç. Üstelik bu rolü üstlenen mim sanatçnı Taner Barlas, deneyimli adımlar yla oyu- nun akışına hiç bozmadan ;:enginlik katıyor. , Sahnenin derinliği güzel kullanıl- mış. Orkestra çukurunu kate derek se- yırcıye doğru uzanan rampa, sahne- nin soyut dünyasını dınleyjcınin so- mut dünyasına taşıyor. Devpet Tiyat- roları'ndaki başanlı dekorkpstüm sa- natçılığıyla tamdığımız Ali Cem Kö- roğlu'nun ferah dekoru, grilerin üs- tündeki erguvan renkleri kullanışı çok özel. Bu oyunda orkestraya çok iş düşüyor, zira Donızetti'nin güze- lim ezgileri sayesinde iç kapatıcı bir öykü, iç açıcı bir atmosfere bürü- nüyor. Cem Mansur yönetimindeki top- luluk bırkaç temsıl yapmış olmanın deneyimini gösteriyordu. Solıstler- den Belisario rolüyle ızledığimiz Ö- nay Günay, önceki performansları- na göre başarılı olsa da böylesi uzun bir başrol oyunculuğunu götürmek için henüz yeterli değıldi. Burçin Çi- lingir, oyunuyla da sesiyle de rolüne uymuştu. Yer yer nazlanan edasında Leyla Gencer'in biçeminı andırıyor- du. Ayşegül Kargıner ve Caner Akın'ın güzel heyecanlarını duyma- mak clde değildi. Onlar yannın güç- lü operacılan olmaya namzet gençler. Koronun da işlevsel kullanımı ba- şarıhydı. Janus in Orlent Geçen hafta Garantı Banka- sı'nın ev sahipliği yaptığı bir kon- serde, Aya lrini'de Howards Griffiths yönetimindeki London Mozart Players'ı ve Pekineller'i dınledik. Topluluk, mekânın akustıği elverdiği kadar, Mozart Divertimento'da ve Villa Lo- bos'un Bachianas'ında kendine özgü kişiliğini taşıyordu. Progra- mın iç tutarlıhğı dikkate değerdi: Mozart ve Bach'ın gırişı, Villa Lobos'un 20. yüzyıla geçişi ve eklektik bir 21. yüzyıl bestecisi olan MirzayePin çahşması ıle so- na eriyordu. Pekineller, Bach'ın BWV 1062 sayıh iki piyano için konçertosunda yılların deneyi- minden süzülen estetiği ortaya koydular. Konserin merakla beklediğim yapıtı, Ilyas Mirzayef in imzası- nı taşıyan 'Janus in Orient' idi. Janus, Roma mitolojisinde kapı- ların, açıhşların tanrısıdır. Bir başka deyimle başlangıçları ve sonuçları sımgeler. Eski Roma paralarının üstünde iki yüzü ayrı yöne bakan tek kafa kabartması ona aittir. Ekim zamanı, hasat za- manı gibi başlangıç ve sonuçlar- da, evlilik, doğum gibi olaylarda tapınılır ona. Janus aynı zamanda ilkellikten uygarhğa geçiş, savaş- la barış gibi ikilemleri de simge- ler. Güher Pekinel, ıkı yıl uğra- şıp Türklerin Orta Asya'dan göç- leri sırasında geçtiği topraklarda müziksel incelemeler yapmış, o yörelerin özgün ezgılerini derle- mişti. Sonuçta tstanbul'un çok dinli, çok kültürlü ortamını mer- kez alacak bir yapıt türetilecekti. Pekineller Janus'un sımgesin- de Doğu ve Batı kültürünü birleş- tiren bir çalışma için Azeri beste- cı, Alfred Şnitke'nın öğrencisi îl- yas Miryazef'i seçmişlerdi. Os- manh Imparatorluğu'nun 13. yüzyıldan beri yayıldığı tüm coğ- rafyadakı müzikal zenginliğin bu- güne yansıması ve bunun bir sen- tezi olarak ışe başlanmıştı. Dinsel müzik, klasik müzik ve halk mü- zığı ıç içe işlenecek ve bu proje- ye 'Janus in Orient' başlığı ve- rilecekti. Oda orkestrasıyla iki pi- yano için bir 'poenı' olarak şe- killenen yapıtta, bir konçertoda olduğu gıbi piyanolar sürekli ön planda olmayacaktı. Ben bu anla- tımdan bir senfonik poem çerçe- vesınde, tarihi bir iz sürülecek sanmıştım. Çan sesleri ile Gregor- yan chant nitelığindeki gizemli girişin ardından Rachmaninof u andıran derınlıkteki piyanolar, ney solonun yalınlığında eriyip daha diğer yolculuklara başlama- dan müzik hemen lslam dinine giriyor. Şostakoviç etkısindeki piyano- ların geçişi ardından Ferit Tü- zün'ün senfonik karakterinde 'Ha bu diyar' duyuluyor tüm orkest- radan. Caz tavrının da yer yer et- kın olduğu (ki orıentte bulunacak en son şey caz herhalde), Azeri motiflerınin girip çıktığı, Türk sa- nat müziği, Türk folkloru, klari- netle duyulan klezmer (Yahudi dansları) yenıden neyin gizemsel- liği ve şen şakrak bir Laz türkü- süyle sona eriyor. Bütün bu mal- zeme daha soyut olarak bir süz- geçten geçmışçesine algılanabilir- di. Şımdılik bir bütünlükten yok- sun, parçalı bohça halınde kalmış. Ferit Tüzün, Ulvi Cemal Erkin ya da Cemal Reşit Rey, yıllar ön- ce bu tür kültürleri birleştiren çok başarılı çalışmalar yapmışlardı. Mirzayef in yapıtından beklediğımiz yeni sesi bulamadık. www.evinilyasoglu.com 51. VENEDİK B Turkıye yı temsil ediyor Kültür Servisi - Sanatçı Çağlayan bu yıl 12 Haziran ve tasarımcı Hüseyin - 6 Kasını tarihlerı ara- sında düzenlenecek Uluslararası Venedik Biena- li'nde Türkiye'yi temsil ed: Sponsorluğunu Garanti yor. Bankası ile shop&mi- les&club 'ın üstlendiği ve Tı rquality tarafından des- teklenen Türkiye Pavyonu, Levi Vakfı binasında yer î.lacak. Türkiye Pavyo- nu'nda Hüseyin Çağlayan; biyoloji ve antropoloji bil ürettiği disiplinlerarası bir > cimlik, mekân, genetik, ilerinden yararlanarak apıtıyla yer alacak. Dü- zenlenen basın toplantısında Turquality adına bir konuşma yapan Dış Ticaret Büyük Kanal üzerinde Vlüsteşarhğı Ihracat Ge- nel Müdür Yardımcısı Ziya Altunyaldız, "Modacılar, kültürel iletişimde çok önenı- li roller üstleniyor. Hüseyin Çağlayan gi- bi, moda (asarımcılı- ğını ileri boyutta ya- ratıcılıkla birleştiren bir Türk tasarınıcısı- nı moda ve diğer sa- nat aktivitelerinde desteklemek, Turqu- ality açısından bü- yük önem taşıyor. Bize göre Hüseyin Çağlayan, sadece yarancı alanda Türkiye'nin bir kültür elçisi olmakla kalmıyor, aynı zamanda üzerin- de yürüdüğü çok net fs rk yaratan çizgisiyle, yüzünü geleceğe çevirmiş Türkiye'yi ve Türk kültürünü en iyi şekilde I enısil ediyor" dedi. Ta- sarının sponsorlarından Garanti Bankası Genel Müdür Yardımcısı Nafiz ÎCaradere, geçen aylar- da Ingiltere'de gerçekleşt rilen Turks sergisinden sonra Venedik Bienali'nd;ki Türkiye Pavyonu'na kurumsal sponsorluk destcği vermekten dolayı çok mutlu olduklarını belirtti. Tasannın bir diğer destekçisi Garanti Ödeme Sis- temleri Genel Müdürü Melımet Sezgin ise "51. Ve- nedik Bienali'ndeki Türlfiye Pavyonu aracılığıy- la, Avrupa'nın Türkiye'ye bakışını değiştirccek yenî fırsatlar yaratılacağina inanıyoruz" dedi. İJağlama orkestrasıyla müzikziyafeti Halk müziği sanatçısı Erdal Erzincan, önceki akşam Kadıkoy Halk Eğitim Merke- zi'nde 26 kişilik Bağlama Orkestrası'yla verdiği konserde, bağlamadaki ustalığını bir kez daha gösterdi. Tayfun Talipoğlu'nun şiirlerle bezeyerek sunduğu konserin ilk bölümünde bağlaması ve sesiyle izleyicilerin karşısına çıkan Erzincan, ikinci bölümde müzik kursu öğrencileriyle bir yılı aşkın bir sürede çalışarak oluşturdu- ğu ve iki genç kızın da yer aldığı Bağlama Orkestrası'yla sahneye çıktı.Bağlama Orkestrası, bağlama ailesindeki tüm sazları ve parmak vurma, tel çekme, pençe, tezeneli gibi farklı icra tekniklerini birleştirmesi dolayısıyla bir ilk olma özelliğini taşıyor. Erdal Erzincan ve Bağlama Orkestrası, 13 Mayıs Cuma akşamı saat 21.00'de Beyoğlu'ndaki Emek Sineması'nda yeniden izleyiciyle buluşacak. KÜLTÜR • SANAT I0Î1J) î»3 t»7i MAYASAHNESİ 'BAHTSIZ" PERİKLES (muhtemelen) w shakespeare 11-12 MAYIS SAAT 20:00 yöneten - metln daniz oynayanlar: tomrls Incer, mehmet akan, metln balay, hasan şahintürk, tülln Özen, umut dovrlm aslan İSTİKLALCAD HALEP PASAJI KAT 2 BEYOĞLU 212 252 74 52 www rnayasanat com [¥TLET SATL TICKnnjRK I Blletler AKM vc Taksım Sahnesı Gışelerınde 0(2121245 25 90 '"""• """•"! RH O(212)25«»694/"wvftıyalrooyunencom Sanat Kurumu Başkanı Çetin • ANKARA (AA) - Sanat Kurumu Başkanlığı'na tlker Çetin getinldi. Sanat Kurumu Derneğı'mn 45. Olağan Genel Kurulu'nda göreve yeni seçilen yönetim kurulu toplanarak görev dağılımı yaptı. Buna göre başkanlığa llker Çetin seçılırken asbaşkanlık görevıni Mehmet Erdoğan, genel sekreterliğı Şinasi Erdemir, genel saymanlığı Azmi Özdoğan üstlendı. Görev dağılımında Mahzun Doğan, Sanat Kolu; Nesrın Ergin, Organizasyon Kolu; Ümit Şekercı, Yayın ve Kütüphane Kolu; Nurkut tlhan, Dış tlişkıler Kolu başkanlıklarına; Atilla Gürçay ıse danışman üyeliğe getınldi. Sanat Kurumu'nun yeni yönetımınde Denetim Kurulu Ramiz Çelik, Bayram Elçı ve Mesut Çiviroğlu'ndan, Oııur Kurulu ıse Imren Erşen, tsmail Gümüş ve Halil Say'dan oluştu. GÜZELtN ARDINDA BERTAN ONARAN İlhan Koman YapıKrediKültür Sanat Yayıncılık, İlhan Koman Vakfı, Fransız Kültür Merkezi ve Isveç Konsolos- luğu el ele vermişler, sıradışı bir olay gerçekleş- tirmişler: İlhan Koman'ı Türk sanatseverlere ye- niden anımsatıptattırma. Şimdilikyalnız Yapı Kre- di Kazım Taşkent'teki yapıtlarını görebildim; bir de elimde sevgili Arzu Haksun'un armağan ettiği ki- tap var.Sergidolayısıyla, yıllardır Zincirlikuyu'da, gerçek sanat dostu Ali Neyzi'nin llhan'a besledi- ği sevginin somut kanıtı olarak gürültü patırtı toz duman beton yapılar arasında çile çeken ünlü yontusu da Şadi Çalık'ın Türkiye'nin yaşamıyla da, oturtulduğu çevreyle de en küçük bir ilişkisi buiunmayan borularının yanına konuk geldi; as- lında, Akdeniz (Ananın) bütün dünyayı, bütün var- lıkları kucaklamak üzere rahatça, korkusuzca, sevgiyle açılmış kolları nasıl da gerekli bu ara her- kese, hepimize. Sergikitabının 39. sayfasında şöyle diyor Ko- man: Sanat yapıtında görmek istediğim içerik, son halkası yeni geleni karşılamak üzere hep açık du- ran birzincirin içindeyeralmalıdır. Tıpkı bilim kav- ramlar gibi. Kısacası, ilgisiz öğeleri de içeren bir sanat ortaya koymak isterdim. Güneş Karabu- da'yla yaptığı söyleşide de şöyle tanımlamış sa- natı: Bir nesnenin sanat olması için, has, öz, ger- çek olması gerekir. Sanatta tek ölçü budur. Sa- natın kopya, özenti, taklit olmayan, kendi kendi- ne bir olay olması gerekir. Bu küçük veya büyük de olur, obje de eşya da olur, figüratif veya non- figüratif de olur. Bütün sorun tek ve gerçek olma- sıdır... Bir de Racine'in sanatı tarifi vardır: "Sanat, hiçbir şeyden bir şey yapmaktır." Ben bazen ça- lışmamdan memnun olmayınca, kendi kendime küfürvealayla Racine'in lafınıtersyüzedip: "Şim- di bir şeyden hiçbir şey yaptın be mübarekadam" derim. Aslında sanat, bence insanın bilinmeyene doğru çıktığı bir serüvendir. Sanatçı devamlı ken- dini yenileyebilmelidir. Doğrusu, sergiyi gezerken de, kitaba bakarken de bunu nasıl kusursuz gerçekleştirdiğini görüp seviniyor, arınıyor insan. Yeryüzündeki bütün gereçleri, taşı, demiri, ağa- cı, usunuzagelebilecek herşeyi işlemiş, yontula- rında kullanmış; insanlığın sanat geçmişini çok iyi inceleyip bellemiş, erişebildiği bütün anlatım yol- larını ve biçimlerini özümsediği için, arayışı alabil- diğine içten, dürüst, alçakgönüllü. Killer tahtalar ellerinde, eşi Melda Kaptana'nın dediği gibi, Mo- zart'ın ezgileri gibi yaşama sevinci dolu, bol çe- şitlemeli ürünlere dönüşmüşler. Nâzım'ın şiirindeki birbirinin yinelemesi gibi du- ran üzüm tanelerini andıran biçimler beynindeki evrensel tartımdan ötürü öyle bir uyuma ulaşmış- lar ki, bakarken on bin yıllık ataerkil düzensizliğin tepenize bindirdiği bütün sıkıntılardan, gerilimler- den kurtuluyor, özümüzü oluşturan yıldız tozları gibi uçsuz bucaksız evrensel okyanusa geri dö- nüyorsunuz. Ne yazık kı bir avuç izleyiciye gösterilen Yara- tılış'ı görebildiniz mı bilmem? Oradaki bilge-ozan Afrikalı da işte tam bundan söz ediyordu. Ne mutlu İlhan Koman'a! Yeşil dolarların sim- gelediği Iblis'e köle olmamak için gönüllü olarak kendini sürgün ettiği Isveç kıyılarında bu altın ku- rah hiç unutmamış. Üç ayrı yerde düzenlenen bu anma sergileri, sözcüğün tam anlamıyla büyük armağan gerçek sanatseverlere; tıpkı Çağdaş Sanat Müzesi'nde- ki Fikret Mualla şöleni gibi. sbonaran ryahoo/hotmail.com Afgan şarkıcı Parsa öldürüldü • VANCOUVER (AA) - Afgan pop şarkıcısı Nusret Parsa, Kanada'nın Vancouver kentinde verdiği konserden sonra uğradığı saldında öldü. Polis, ünlü Afgan şarkıcının otelinin önünde üç kişinin saldırısına uğradığını belirterek zanlılann yakalandığını ve yakında mahkemeye çıkarılacağını kaydetti. Şarkıcının kardeşleri Necib ve Ahsan Parsa, müziğinden şikâyet eden üç kişinin Nusret Parsa'yı merdivenlerden ittıklerini, ağır yaralanan ağabeylerinin daha sonra girdiği komadan çıkamayarak öldüğünü belirttiler. Konser sırasında üç zanlının Amerikan country müziği dinlemek istediklerini anlatan Parsa kardeşler, sarhoş olan zanlıların, Nusret daha yavaş parçalar çalmaya başlayınca çılgına döndüklerini söylediler. 36 yaşındaki Parsa, Kâbil'de doğmuş, müzisyen bir ailenin yanında yetiştikten sonra 12 yaşında Pakistan'a, oradan da Almanya'ya gitmişti. Çıkardığı 10 albüm özellikle Avustralya, Almanya, Hollanda ve Ingiltere'deki Afgan gençleri arasında çok popüler olmuştu. Parsa'nın son albümü 'DiF eylülde çıkacak. BUGÜN • CEMAL REŞİT REY'de 19.30'da 'Ustalar Gecesi 3'. Sanat Yönetmeni: Süleyman Şenel. (0 212 232 98 30) • AKBANK KÜLTÜR SANAT MERKEZİ'nde 10. 30'da Boris Nahalka'dan, 19.00'da Nedim Gürsel'den atölye çahşması. (0 212 252 35 00) • SHAFT BLUES & JAZZ CLUB'da 22.30'da Standart A'la Turc konseri. • NARDİS JAZZ CLUB'da 21.00'de Maffi Falay Quartet konseri. (0 212 244 63 27) ÜLKER KUKLA FESTİVALİ • FRANSIZ KÜLTÜR MERKEZİ'nde 11.00'de El Retal 'Küçük Bir Kahraman'ı (Ispanya), 14.00'te Maren Kaun Theatre 'Kafasına Pisleyeni Arayan Köstebek"i (Almanya) sahoeleyecek. (0 212 334 87 40) M PROFILO KÜLTÜR MERKEZİ'nde 11.00'de Teatro dei Fauni 'Bavulun İçindeki Orman' (Isviçre), 13.00'te ve 19.00'da S.Obraztsov State Academic Puppet Theatre 'Obraztsov'dan Seçmeler'i (Rusya) sahneleyecek. (0 212 216 44 00)
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle