Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
11MAYIS2005 ÇARŞAMB/I CUMHURİYET SAYFA
JV U L 1 U M\ kultur(o cumhuriyet.com.tr 15
ALLECRO EVİN tLYASOGLU
IştekarşıruzdaDonizettiBiz yazarlar hep opera terısılleri-
nin galasını ızleriz. Henüz or cestray-
la sahne arasında birliktelik sağlan-
mamış, girış çıkışlar tedirgı n, koro
karmaşık, solistler rollerine jturma-
mıştır. Bu kez lDOB'un sahıelediği
Belisario operasının İstanbul'daki
son temsilini ızlediğim içirı mutlu-
yum. Bu türteknik sorunlar olabildi-
ğince halledilmişti. Ancak rerihan
Nayır, Bülent Bezdüz ve
Tavityan'ı kaçırdığım için
nüm. Oyıınun Venedik'tek
operasına gitmesi çok sev
Kevork
e üzgü-
Fenıce
ndirici.
Gelecek mevsim umarım tüıjı yıl bo-
Istan-
bul'da onu izlemeyen kalmaız1
Hatta
gelecek yılkı tstanbul Festivali'nde
de Türk operasının başarılı yüzü ola-
rak uluslararası dinleyiciye sunu-
labılir.
Belisario'da Yekta Kara geniş im-
ge gücünü bir kez daha kullanmış.
Kendisinin de söylediği gibi "İzleyi-
ciden daha çok dinleyiciye seslenen
bir yapıt". 1969 'da Leyla G ;ncer' in
çabasıyla gıin yüzüne çıkmış; bugü-
ne dek çoğunlukla konser fbrmatın-
da sahnelenmiş. Esinlenilen dönem
6. yüzyıl Bizans'ında Jüstiııyen dö-
nemi. Bestelenen dönem 19.
başındaki erken romantizm
Belisario'da Yekta Kara geniş imge gücünü bir kez daha
kullanmış. Esinlenilen dönem 6. yüzyıl Bizans'ında Jüstinyen dönemi.
Bestelenen dönem 19. yüzyılın başındaki erken romantizm dönemi.
Yekta Kara da onu 21. yüzyıl izleyicisinin karşısına çıkartırken
daha derin boyutlar ve devingenlik getirmek kaygısını gütmüş.
Güher-
Süher
Pekinel
yüzyılın
dönemi.
Yekta Kara da onu 21. yüzyıl izleyi-
cisinin karşısına çıkartırken daha de-
rin boyutlar ve devingenlik j
kaygısını gütmüş. Örneğin
;etırmek
îimgeler
kullanmış, Bizans sütunlarını devasa
kaleler gıbi algılayıp kaleiç
iç içe geçen olayların devirigen tab-
losunu ortaya çıkarmış.
Ama en başarılı buluş Üonizet-
ti'yi, bestecinın ta kendisin
taşıması olmuş. 1844'tekırt
şmdayken frengı sonucunds
deni felç olan ve ruhsal bun ılıma gi-
ren bestecinin son sağlıkh ç;
açılınca
sahneye
yedı ya-
tüm be-
lışmala-
nndan biri. Durmadan yenli fikirler
üreten, yeni operalarının çatısını kur-
duktan sonra asistanlarına ievreden
bestecinın sahnede bir gölgı; gibi yer
alnıası son derece ilginç. Üstelik bu
rolü üstlenen mim sanatçnı Taner
Barlas, deneyimli adımlar yla oyu-
nun akışına hiç bozmadan ;:enginlik
katıyor. ,
Sahnenin derinliği güzel kullanıl-
mış. Orkestra çukurunu kate derek se-
yırcıye doğru uzanan rampa, sahne-
nin soyut dünyasını dınleyjcınin so-
mut dünyasına taşıyor. Devpet Tiyat-
roları'ndaki başanlı dekorkpstüm sa-
natçılığıyla tamdığımız Ali Cem Kö-
roğlu'nun ferah dekoru, grilerin üs-
tündeki erguvan renkleri kullanışı
çok özel. Bu oyunda orkestraya çok
iş düşüyor, zira Donızetti'nin güze-
lim ezgileri sayesinde iç kapatıcı bir
öykü, iç açıcı bir atmosfere bürü-
nüyor.
Cem Mansur yönetimindeki top-
luluk bırkaç temsıl yapmış olmanın
deneyimini gösteriyordu. Solıstler-
den Belisario rolüyle ızledığimiz Ö-
nay Günay, önceki performansları-
na göre başarılı olsa da böylesi uzun
bir başrol oyunculuğunu götürmek
için henüz yeterli değıldi. Burçin Çi-
lingir, oyunuyla da sesiyle de rolüne
uymuştu. Yer yer nazlanan edasında
Leyla Gencer'in biçeminı andırıyor-
du. Ayşegül Kargıner ve Caner
Akın'ın güzel heyecanlarını duyma-
mak clde değildi. Onlar yannın güç-
lü operacılan olmaya namzet gençler.
Koronun da işlevsel kullanımı ba-
şarıhydı.
Janus in Orlent
Geçen hafta Garantı Banka-
sı'nın ev sahipliği yaptığı bir kon-
serde, Aya lrini'de Howards
Griffiths yönetimindeki London
Mozart Players'ı ve Pekineller'i
dınledik. Topluluk, mekânın
akustıği elverdiği kadar, Mozart
Divertimento'da ve Villa Lo-
bos'un Bachianas'ında kendine
özgü kişiliğini taşıyordu. Progra-
mın iç tutarlıhğı dikkate değerdi:
Mozart ve Bach'ın gırişı, Villa
Lobos'un 20. yüzyıla geçişi ve
eklektik bir 21. yüzyıl bestecisi
olan MirzayePin çahşması ıle so-
na eriyordu. Pekineller, Bach'ın
BWV 1062 sayıh iki piyano için
konçertosunda yılların deneyi-
minden süzülen estetiği ortaya
koydular.
Konserin merakla beklediğim
yapıtı, Ilyas Mirzayef in imzası-
nı taşıyan 'Janus in Orient' idi.
Janus, Roma mitolojisinde kapı-
ların, açıhşların tanrısıdır. Bir
başka deyimle başlangıçları ve
sonuçları sımgeler. Eski Roma
paralarının üstünde iki yüzü ayrı
yöne bakan tek kafa kabartması
ona aittir. Ekim zamanı, hasat za-
manı gibi başlangıç ve sonuçlar-
da, evlilik, doğum gibi olaylarda
tapınılır ona. Janus aynı zamanda
ilkellikten uygarhğa geçiş, savaş-
la barış gibi ikilemleri de simge-
ler. Güher Pekinel, ıkı yıl uğra-
şıp Türklerin Orta Asya'dan göç-
leri sırasında geçtiği topraklarda
müziksel incelemeler yapmış, o
yörelerin özgün ezgılerini derle-
mişti. Sonuçta tstanbul'un çok
dinli, çok kültürlü ortamını mer-
kez alacak bir yapıt türetilecekti.
Pekineller Janus'un sımgesin-
de Doğu ve Batı kültürünü birleş-
tiren bir çalışma için Azeri beste-
cı, Alfred Şnitke'nın öğrencisi îl-
yas Miryazef'i seçmişlerdi. Os-
manh Imparatorluğu'nun 13.
yüzyıldan beri yayıldığı tüm coğ-
rafyadakı müzikal zenginliğin bu-
güne yansıması ve bunun bir sen-
tezi olarak ışe başlanmıştı. Dinsel
müzik, klasik müzik ve halk mü-
zığı ıç içe işlenecek ve bu proje-
ye 'Janus in Orient' başlığı ve-
rilecekti. Oda orkestrasıyla iki pi-
yano için bir 'poenı' olarak şe-
killenen yapıtta, bir konçertoda
olduğu gıbi piyanolar sürekli ön
planda olmayacaktı. Ben bu anla-
tımdan bir senfonik poem çerçe-
vesınde, tarihi bir iz sürülecek
sanmıştım. Çan sesleri ile Gregor-
yan chant nitelığindeki gizemli
girişin ardından Rachmaninof u
andıran derınlıkteki piyanolar,
ney solonun yalınlığında eriyip
daha diğer yolculuklara başlama-
dan müzik hemen lslam dinine
giriyor.
Şostakoviç etkısindeki piyano-
ların geçişi ardından Ferit Tü-
zün'ün senfonik karakterinde 'Ha
bu diyar' duyuluyor tüm orkest-
radan. Caz tavrının da yer yer et-
kın olduğu (ki orıentte bulunacak
en son şey caz herhalde), Azeri
motiflerınin girip çıktığı, Türk sa-
nat müziği, Türk folkloru, klari-
netle duyulan klezmer (Yahudi
dansları) yenıden neyin gizemsel-
liği ve şen şakrak bir Laz türkü-
süyle sona eriyor. Bütün bu mal-
zeme daha soyut olarak bir süz-
geçten geçmışçesine algılanabilir-
di. Şımdılik bir bütünlükten yok-
sun, parçalı bohça halınde kalmış.
Ferit Tüzün, Ulvi Cemal Erkin
ya da Cemal Reşit Rey, yıllar ön-
ce bu tür kültürleri birleştiren çok
başarılı çalışmalar yapmışlardı.
Mirzayef in yapıtından beklediğımiz
yeni sesi bulamadık.
www.evinilyasoglu.com
51. VENEDİK B
Turkıye yı
temsil ediyor
Kültür Servisi - Sanatçı
Çağlayan bu yıl 12 Haziran
ve tasarımcı Hüseyin
- 6 Kasını tarihlerı ara-
sında düzenlenecek Uluslararası Venedik Biena-
li'nde Türkiye'yi temsil ed:
Sponsorluğunu Garanti
yor.
Bankası ile shop&mi-
les&club 'ın üstlendiği ve Tı rquality tarafından des-
teklenen Türkiye Pavyonu,
Levi Vakfı binasında yer î.lacak. Türkiye Pavyo-
nu'nda Hüseyin Çağlayan;
biyoloji ve antropoloji bil
ürettiği disiplinlerarası bir >
cimlik, mekân, genetik,
ilerinden yararlanarak
apıtıyla yer alacak. Dü-
zenlenen basın toplantısında Turquality adına bir
konuşma yapan Dış Ticaret
Büyük Kanal üzerinde
Vlüsteşarhğı Ihracat Ge-
nel Müdür Yardımcısı
Ziya Altunyaldız,
"Modacılar, kültürel
iletişimde çok önenı-
li roller üstleniyor.
Hüseyin Çağlayan gi-
bi, moda (asarımcılı-
ğını ileri boyutta ya-
ratıcılıkla birleştiren
bir Türk tasarınıcısı-
nı moda ve diğer sa-
nat aktivitelerinde
desteklemek, Turqu-
ality açısından bü-
yük önem taşıyor. Bize göre Hüseyin Çağlayan,
sadece yarancı alanda Türkiye'nin bir kültür
elçisi olmakla kalmıyor, aynı zamanda üzerin-
de yürüdüğü çok net fs rk yaratan çizgisiyle,
yüzünü geleceğe çevirmiş Türkiye'yi ve Türk
kültürünü en iyi şekilde I enısil ediyor" dedi. Ta-
sarının sponsorlarından Garanti Bankası Genel
Müdür Yardımcısı Nafiz ÎCaradere, geçen aylar-
da Ingiltere'de gerçekleşt rilen Turks sergisinden
sonra Venedik Bienali'nd;ki Türkiye Pavyonu'na
kurumsal sponsorluk destcği vermekten dolayı çok
mutlu olduklarını belirtti.
Tasannın bir diğer destekçisi Garanti Ödeme Sis-
temleri Genel Müdürü Melımet Sezgin ise "51. Ve-
nedik Bienali'ndeki Türlfiye Pavyonu aracılığıy-
la, Avrupa'nın Türkiye'ye bakışını değiştirccek
yenî fırsatlar yaratılacağina inanıyoruz" dedi.
İJağlama
orkestrasıyla
müzikziyafeti
Halk müziği sanatçısı Erdal Erzincan, önceki akşam Kadıkoy Halk Eğitim Merke-
zi'nde 26 kişilik Bağlama Orkestrası'yla verdiği konserde, bağlamadaki ustalığını
bir kez daha gösterdi. Tayfun Talipoğlu'nun şiirlerle bezeyerek sunduğu konserin
ilk bölümünde bağlaması ve sesiyle izleyicilerin karşısına çıkan Erzincan, ikinci
bölümde müzik kursu öğrencileriyle bir yılı aşkın bir sürede çalışarak oluşturdu-
ğu ve iki genç kızın da yer aldığı Bağlama Orkestrası'yla sahneye çıktı.Bağlama
Orkestrası, bağlama ailesindeki tüm sazları ve parmak vurma, tel çekme, pençe,
tezeneli gibi farklı icra tekniklerini birleştirmesi dolayısıyla bir ilk olma özelliğini
taşıyor. Erdal Erzincan ve Bağlama Orkestrası, 13 Mayıs Cuma akşamı saat
21.00'de Beyoğlu'ndaki Emek Sineması'nda yeniden izleyiciyle buluşacak.
KÜLTÜR • SANAT I0Î1J) î»3 t»7i
MAYASAHNESİ
'BAHTSIZ" PERİKLES
(muhtemelen) w shakespeare
11-12 MAYIS SAAT 20:00
yöneten - metln daniz
oynayanlar:
tomrls Incer, mehmet akan,
metln balay, hasan şahintürk,
tülln Özen, umut dovrlm aslan
İSTİKLALCAD HALEP PASAJI
KAT 2 BEYOĞLU
212 252 74 52
www rnayasanat com
[¥TLET SATL
TICKnnjRK I Blletler AKM vc Taksım Sahnesı Gışelerınde 0(2121245 25 90
'"""• """•"! RH O(212)25«»694/"wvftıyalrooyunencom
Sanat Kurumu Başkanı Çetin
• ANKARA (AA) - Sanat Kurumu Başkanlığı'na
tlker Çetin getinldi. Sanat Kurumu Derneğı'mn
45. Olağan Genel Kurulu'nda göreve yeni seçilen
yönetim kurulu toplanarak görev dağılımı yaptı.
Buna göre başkanlığa llker Çetin seçılırken
asbaşkanlık görevıni Mehmet Erdoğan, genel
sekreterliğı Şinasi Erdemir, genel saymanlığı Azmi
Özdoğan üstlendı. Görev dağılımında Mahzun
Doğan, Sanat Kolu; Nesrın Ergin, Organizasyon
Kolu; Ümit Şekercı, Yayın ve Kütüphane Kolu;
Nurkut tlhan, Dış tlişkıler Kolu başkanlıklarına;
Atilla Gürçay ıse danışman üyeliğe getınldi. Sanat
Kurumu'nun yeni yönetımınde Denetim Kurulu
Ramiz Çelik, Bayram Elçı ve Mesut
Çiviroğlu'ndan, Oııur Kurulu ıse Imren Erşen,
tsmail Gümüş ve Halil Say'dan oluştu.
GÜZELtN ARDINDA
BERTAN ONARAN
İlhan Koman
YapıKrediKültür Sanat Yayıncılık, İlhan Koman
Vakfı, Fransız Kültür Merkezi ve Isveç Konsolos-
luğu el ele vermişler, sıradışı bir olay gerçekleş-
tirmişler: İlhan Koman'ı Türk sanatseverlere ye-
niden anımsatıptattırma. Şimdilikyalnız Yapı Kre-
di Kazım Taşkent'teki yapıtlarını görebildim; bir de
elimde sevgili Arzu Haksun'un armağan ettiği ki-
tap var.Sergidolayısıyla, yıllardır Zincirlikuyu'da,
gerçek sanat dostu Ali Neyzi'nin llhan'a besledi-
ği sevginin somut kanıtı olarak gürültü patırtı toz
duman beton yapılar arasında çile çeken ünlü
yontusu da Şadi Çalık'ın Türkiye'nin yaşamıyla
da, oturtulduğu çevreyle de en küçük bir ilişkisi
buiunmayan borularının yanına konuk geldi; as-
lında, Akdeniz (Ananın) bütün dünyayı, bütün var-
lıkları kucaklamak üzere rahatça, korkusuzca,
sevgiyle açılmış kolları nasıl da gerekli bu ara her-
kese, hepimize.
Sergikitabının 39. sayfasında şöyle diyor Ko-
man:
Sanat yapıtında görmek istediğim içerik, son
halkası yeni geleni karşılamak üzere hep açık du-
ran birzincirin içindeyeralmalıdır. Tıpkı bilim kav-
ramlar gibi. Kısacası, ilgisiz öğeleri de içeren bir
sanat ortaya koymak isterdim. Güneş Karabu-
da'yla yaptığı söyleşide de şöyle tanımlamış sa-
natı: Bir nesnenin sanat olması için, has, öz, ger-
çek olması gerekir. Sanatta tek ölçü budur. Sa-
natın kopya, özenti, taklit olmayan, kendi kendi-
ne bir olay olması gerekir. Bu küçük veya büyük
de olur, obje de eşya da olur, figüratif veya non-
figüratif de olur. Bütün sorun tek ve gerçek olma-
sıdır... Bir de Racine'in sanatı tarifi vardır: "Sanat,
hiçbir şeyden bir şey yapmaktır." Ben bazen ça-
lışmamdan memnun olmayınca, kendi kendime
küfürvealayla Racine'in lafınıtersyüzedip: "Şim-
di bir şeyden hiçbir şey yaptın be mübarekadam"
derim. Aslında sanat, bence insanın bilinmeyene
doğru çıktığı bir serüvendir. Sanatçı devamlı ken-
dini yenileyebilmelidir.
Doğrusu, sergiyi gezerken de, kitaba bakarken
de bunu nasıl kusursuz gerçekleştirdiğini görüp
seviniyor, arınıyor insan.
Yeryüzündeki bütün gereçleri, taşı, demiri, ağa-
cı, usunuzagelebilecek herşeyi işlemiş, yontula-
rında kullanmış; insanlığın sanat geçmişini çok iyi
inceleyip bellemiş, erişebildiği bütün anlatım yol-
larını ve biçimlerini özümsediği için, arayışı alabil-
diğine içten, dürüst, alçakgönüllü. Killer tahtalar
ellerinde, eşi Melda Kaptana'nın dediği gibi, Mo-
zart'ın ezgileri gibi yaşama sevinci dolu, bol çe-
şitlemeli ürünlere dönüşmüşler.
Nâzım'ın şiirindeki birbirinin yinelemesi gibi du-
ran üzüm tanelerini andıran biçimler beynindeki
evrensel tartımdan ötürü öyle bir uyuma ulaşmış-
lar ki, bakarken on bin yıllık ataerkil düzensizliğin
tepenize bindirdiği bütün sıkıntılardan, gerilimler-
den kurtuluyor, özümüzü oluşturan yıldız tozları
gibi uçsuz bucaksız evrensel okyanusa geri dö-
nüyorsunuz.
Ne yazık kı bir avuç izleyiciye gösterilen Yara-
tılış'ı görebildiniz mı bilmem? Oradaki bilge-ozan
Afrikalı da işte tam bundan söz ediyordu.
Ne mutlu İlhan Koman'a! Yeşil dolarların sim-
gelediği Iblis'e köle olmamak için gönüllü olarak
kendini sürgün ettiği Isveç kıyılarında bu altın ku-
rah hiç unutmamış.
Üç ayrı yerde düzenlenen bu anma sergileri,
sözcüğün tam anlamıyla büyük armağan gerçek
sanatseverlere; tıpkı Çağdaş Sanat Müzesi'nde-
ki Fikret Mualla şöleni gibi.
sbonaran ryahoo/hotmail.com
Afgan şarkıcı Parsa öldürüldü
• VANCOUVER (AA) - Afgan pop
şarkıcısı Nusret Parsa, Kanada'nın
Vancouver kentinde verdiği konserden sonra
uğradığı saldında öldü. Polis, ünlü Afgan
şarkıcının otelinin önünde üç kişinin
saldırısına uğradığını belirterek zanlılann
yakalandığını ve yakında mahkemeye
çıkarılacağını kaydetti. Şarkıcının
kardeşleri Necib ve Ahsan Parsa,
müziğinden şikâyet eden üç kişinin Nusret
Parsa'yı merdivenlerden ittıklerini, ağır
yaralanan ağabeylerinin daha sonra girdiği
komadan çıkamayarak öldüğünü belirttiler.
Konser sırasında üç zanlının Amerikan
country müziği dinlemek istediklerini
anlatan Parsa kardeşler, sarhoş olan
zanlıların, Nusret daha yavaş parçalar
çalmaya başlayınca çılgına döndüklerini
söylediler. 36 yaşındaki Parsa, Kâbil'de
doğmuş, müzisyen bir ailenin yanında
yetiştikten sonra 12 yaşında Pakistan'a,
oradan da Almanya'ya gitmişti. Çıkardığı
10 albüm özellikle Avustralya, Almanya,
Hollanda ve Ingiltere'deki Afgan gençleri
arasında çok popüler olmuştu. Parsa'nın son
albümü 'DiF eylülde çıkacak.
BUGÜN
• CEMAL REŞİT REY'de 19.30'da
'Ustalar Gecesi 3'. Sanat Yönetmeni:
Süleyman Şenel. (0 212 232 98 30)
• AKBANK KÜLTÜR SANAT
MERKEZİ'nde 10. 30'da Boris Nahalka'dan,
19.00'da Nedim Gürsel'den atölye çahşması.
(0 212 252 35 00)
• SHAFT BLUES & JAZZ CLUB'da
22.30'da Standart A'la Turc konseri.
• NARDİS JAZZ CLUB'da 21.00'de Maffi
Falay Quartet konseri. (0 212 244 63 27)
ÜLKER KUKLA FESTİVALİ
• FRANSIZ KÜLTÜR MERKEZİ'nde
11.00'de El Retal 'Küçük Bir Kahraman'ı
(Ispanya), 14.00'te Maren Kaun Theatre
'Kafasına Pisleyeni Arayan Köstebek"i
(Almanya) sahoeleyecek. (0 212 334 87 40)
M PROFILO KÜLTÜR MERKEZİ'nde
11.00'de Teatro dei Fauni 'Bavulun İçindeki
Orman' (Isviçre), 13.00'te ve 19.00'da
S.Obraztsov State Academic Puppet
Theatre 'Obraztsov'dan Seçmeler'i (Rusya)
sahneleyecek. (0 212 216 44 00)