17 Mayıs 2024 Cuma English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
SAYFA CUMHURİYET 29 NİSAN 2005 CUMA HABERLER DÜNYADABUGÜN ALÎ SİRMEN TÜPkiye Şu Anda Sağlam Duruyor Çarşamba akşamüstü, Bahçeşehir Üniversite- si Beşiktaş Kampusu'nda Şükrü Elekdağ'ın Er- meni soykırım iddialarına belgeli yanıtları içeren, gazetemizdeki dizisi (bütün okurianma yalnızca di- ziyi okumalannı değil, aynı zamanda kesmelerini salık veririm) gibi çok başanlı söyleşisinden son- ra, üniversitenin rektörü Prof. Dr. Süheyl Ba- tum'un odasında, diğer bazı hocalarla konuşu- yoruz. Deneyimli bir diplomat ve ihtiyatlı bir politikacı olan Sayın Elekdağ, medya tarafından nedense ilk bakışta olumlu gibi algılanan, Koçaryan'ın Er- doğan'a yanrt mektubuna çok dikkatle eğiliyor. Sabah uçakta okuduğu Hürriyet'ten kestiği kupür- den, mektubun tam metnini bir kez daha okuyor, ardından da çok haklı olarak Ermenistan'ın gele- neksel tavnnda pek bir değişiklik olmadığını, ba- sının bu yanıtı nasıl olumlu olarak nitelediğini an- layamadığını söylüyor, kaygılarını dile getirip, Tür- kiye'nin olaya çok dikkatli yaklaşması, sağlam bir duruşu benimsemesi gerektiği düşüncesini açık- lıyor. • • * Şükrü Bey, diplomasiden emekli ama, aktif po- litikanın içinde ve dış polrtika alanında, muhale- fette olmasına karşın etkin bir konumda. Ancak ben, Dışişleri'nden emekli olup aktif po- litikanın da artık uzağında kalan, gelgelelim, so- runlarla sanki görevdeymişçesine yakından ilgi- lenmekten asla vazgeçmeyen, herşeyi üzerine va- zife edinen, çok başanlı diplomat gördüm. Demek ki bu uğraş, zaman içinde meslek olmanın öte- sinde bir tutkuya dönüşüyor. Rahmetli Hasan Esat Işık, uzun ve başanlı bir diplomasi ve polıtika yaşamı sonunda, ilerlemiş yaşlardaki emekJilik yıllannda da, bıkmadan usan- madan uğraşır, uyanlannı, düşüncelerini kamuoyu- na ve siyasetçilere iletmeye çabalardı. Eğer, 12 Eylül cuntası içinde Rogers Planı ko- nusundaki uyanlannı anlayacak çapta kişiler ola- bilseydi, Türkiye 1980 sonrasında Yunanistan ile yaşadığı sorunlann birçoğunu daha kolay atlata- bilirdi. Belki de, onun anlaşılamamış olması, cuntanın çapsızlığının yanı sıra, pek Amerikan bağımlısı ol- masından da kaynaklanıyordu. • • • Her neyse, gelelim Ermenistan sorununa. Erivan'ın klasik politikası, biryandan biranaya- sal belge olan Bağımsızlık Bildirgesi'nde bulunan Türkiye'nin topraklanndan bir bölümünü, Batı Er- menistan diye niteleyen tutumunu değiştirme- den, Ankara'yı soykınm iddialanyla köşeye sıkış- tırmayadevam ederken, bu iddiaları dahabaştan belgeleri incelemeyi bile reddederek, gerçek ola- rak kabul eden, Karabağ'daki işgali sürdürürken diplomatik ilişkilerin koşulsuz olarak başlatılma- sını isteyen bir politika izliyor. Koçaryan'ın mektubundaki tutum da pek deği- şik değil. Soykırım sorununda herhangi bir geliş- me olmadan, diplomatik ilişkilerin başlatılması ve sınırın açılması isteği yine ön sırada. Oysa Türkiye artık, dayanılmaz hale gelen bas- kılan göğüsleyebilmek için, öncelikle herkesin, ar- şivlerdeki belgeleredayanaraktarihi ileyüzleşme- si gerektiği gerçeğini görmüş ve bu konuda atak başlatmış durumda. Kuşkusuz, kuruiucak ortak komisyonda bulu- nacak olanlann bir fikir birliğine varmaları bekle- nemez. Ama ortaya dökülen gerçekler, daha son- ra olayın hukuki incelemesi sırasında büyük ya- rar sağlayacak ve genel kanının sarsılmasına ne- den olacaktır. Ermenistan Türkiye Cumhııriyeti ile arasındaki esas sorunlann çözümü yolunda adım attıktan sonra, diplomatik ilişkilerin kurulması, sınır kapı- sının açılması ve Erivan'ın Türkiye aracılığıyladün- yaya açılması önündeki engeller de kalkacaktır. Başbakan Recep Tayyip Erdoğan'ın dünkü Cumhuriyet'in 1. sayfasında da yayımlanan Ko- çaryan'a yanrtından, hükümetin bu gerçekleri gör- düğü ve doğru rotada bir polrtika izlediği anlaşı- lıyor. Erdoğan hükümeti bu doğru rotada devam et- tiği sürece, bu ulusal davada sanınm bütün ke- simlerin desteğini yanında bulacaktır. asirmenfo cumhuriyetcom.tr SHP LlDERl KARAYALÇIN 'Siyasetyeniden yapılanmalı J ANKARA(AA)-Sos- yal Demokrat Halk Par- tisi (SHP) Genel Başka- nı Murat Karayalçın. solda güçlenmenin yo- lunun, birle>meden de- ğil, yenileşmeden geçti- ğinı ifade ederek "Sol- da birlikteüğin yoln, SHFyisokb birincipar- ti yapmaktır'" dedi Karayalçın, SHPAn- kara ll Başkanlığı'nın düzenlediğı toplanhda, bazı srvıl örgütlerin tem- silcileriyle bir araya gel- di. Partisinin 25-26 Ha- ziran tarihleıinde 2. Ola- ğan Kunıltayı'nı yapaca- ğınıanımsatan Karayal- çın, bütün siyasi partile- rin, kongreleri öncesin- de sivil toplım örgütle- ri yöneticıleriyle görüş- mesi gerekağini ifade etti. Karayalçıü, siyase- tin temel parametreleri- nin değiştiğinin görül- dügünü, yeni bir siyaset anlayışının şekillendi- ğini, ancak bu şekillen- menin olumlu nitelik ta- şımadığını kaydetti. Ka- rayalçın, Türkiye"de si- yasetin, bayrak, Atatürk, laiklik, türban üzerinde yapıldığını öne sürerek bütün bunlann, siyaset dışında tutulması gerek- tiğiın vurguladı. Siyaset alanının, ye- niden yapılanmasının kaçınılmaz olduğuna işaret eden Karayalçın, "Buyılbirseçimbekle- miyorum. Bunu, rasyo- nel olarak söylüyorum ancak erken seçimlere irrasyonelkaraıiariagi- dildi Türkiye, bu yıl da irrasyonel kararlarta se- çimc gidebiür" dedi. CHP îstanbul Milletvekili Tanla, Cumhurbaşkanlığı seçimi konusunda uyanlarda bulundu 'Seçenekyaratmahyız' Bülent Tanla TUREYKOSE ANKARA-CHP îstanbul Mılletveki- li Bülent Tanla. "Cumhuriyetin 100. yı- hna doğru ilerlerken, en önemli siyasi kavşakcumhurbaşkanİığı seçmıidir. Cum- hurbaşkanım bu Mecns'in seçecegüıe an- cakAKP'li birinin cumhurbaşkanı seçfl- meyeceğineinanıyonını'' dedi. AKPnın hızla kan kaybettiğini ve merkez parti- si olamadığuıı vurgulayan Tanla, "Ata- türkilkefcrine bagh,cumhuriyetintemel değeıierini temsil eden bir kişinin cum- hurbaşkanıseçümesiihtimafini daha yük- sek görüyorum" diye konuştu. Tanla, başkent kulislerinin bu aşama- da arka planda görünen en önemli gün- dem maddesi olan cumhurbaşkanlığı se- çimleri konusunda uyanlarda bulundu. • Cumhuriyetin 100. yılına doğru ilerlerken en önemli siyasi kavşağın cumhurbaşkanlığı seçimi olduğunu vurgulayan Tanla, "Cumhuriyetin temel ilkelerine, Atatürk ilkelerine bağlı birinin cumhurbaşkanı seçilmesi için şimdiden strateji üretmek gerekiyor" diye konuştu. Tanla'nın bazı görüş ve değerlendirme- leri ana başlıklanyla şöyle: 100. yıla gkJerken önemli kavşak: Türkiye'de siyaset uzun dönemli amaç- lara göre yapılmıyor. Günübirlik, kişi- sel değerlendirmeler yapılıyor. Oysa, AKP'nin görünür siyaset üslubu dışın- daki nihai hedefleri göz ardı edilmeme- li. Cumhurbaşkanlığı seçimleri 2007 yı- lında. Türkiye Cumhuriyeti'nde bugü- ne dek 10 cumhurbaşkanı seçildi. 100. yıla 13. cumhurbaşkanı ile gireceğiz. Anayasanın 2. maddesinde cumhuriye- tin temel nitelikleri Atatürk ilkelerine bağlılık, demokratik, laik, sosyal hukuk devleti olarak sayılıyor. Laiklik, gerek ulu- sal gerekse uluslararası alanda cumhu- riyetin en kilit özelliği. 2007 seçimlerin- de bu özelliğe uygun, cumhuriyetin te- mel ilkelerine, Atatürk ilkelerine bağlı birinin cumhurbaşkanı seçilmesi için şimdiden strateji üretmek gerekiyor. AKP'li bir cumhurbaşkanı seçil- meyecek: Cumhurbaşkanını bu parla- CHP GRUP BAŞKANVEKtLt ANADOL: AKPyarka bahçesini genişletiyor ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) - CHP Grup Başkanvekili Kemal AnadoL iktidann TBMMye fazla mesaı yaptırma karannı "arka bahçesini genişletme çabası" olarak nıtelendirdı. Vekil imamlar ve esnaflarla ilgili yasal düzenlemelere dikkat çeken Anadol, "Vasama orgam, yürütmenin tasaDutu amnda" dedi. CHP Grup Başkanvekili Anadol, dün düzenlediği basın toplantısında, iktidar partisinin genel kurul çalışma saatlerini arttırması ve cuma- cumartesi günlerine de çalışma koymasını eleştirdi. Anadol, U AKP arka bahçesini çoğaltmaya çahşıyor. Esnaf kesimini de arka bahçesinin unsurlanndan biri haüne getirmek istivor. Mcclis, iktidann dikte ettirdiği gündemi ele alıyor. Mecns gündemi, tstanbul Belediyesi encümeni gündemine döndü" dedi. Anadol, TBMM Başkanı Bülent Annç'ın 20 Nısan 2005 tarihınde ulusal egemenlik sempozyumunda Meclis TV yayınlan ile ilgili olarak yaptığı değerlendırmelerin dün yayımlanmasına dikkat çektı. Annç'uı "sabahlara kadar arahksız canb vavTnın \aran olmadığu milkrvekiDerinin ekoktjik tanmla ilgili bir yasa görüşülürken nasılsa seçün bölgem izlrvor diye nrsatçıhk yapıp Ugisiz konularda konuştuğu, cep telefonlannın hoş bir görüntü oluşturnıadığu Meclis TV7 yayınlannın düzene sokulnıası gerektiği"' benzeri . .J görüşlenni aktaran Anadol, "Mecüs TV'nin canh yayın yapmasının kolay eide edflen bir nokta olmadığının*1 altını çizdi. Anadol, "tktidarlar hep bu vavınlan kendi borazanlan gibi aJgılanıak istediler. Yayının canh olması, hem demokrasinin esenligi. şefîaflığı açısmdan hem de miDetv eküınin dogrudan yurttaşa sesini duyurabflmea için bir güvencedir. özgürlüktür. MiDetveküi özgüıiüğüne açılan penceredir. Mechs TV canh yayınlanıun kesflmesi, muhalefetm sesinin kesihnesidir" dedi. Anadol, "Genel kurul salonunda cep telefonuyla konuşuunaması için teknolojik önlem ahnmasım istedjğini ancak matiyetin çok yüksek obcağı yanıtmı akugmT da aktardı. ÎĞNELt FIRÇA ZAFER TEMOÇİN • Vekil imamlar ve esnafla ilgili yasal düzenlemelere dikkat çeken CHP Grup Başkanvekili Anadol, "Yasama organı. yürütmenin tasallutu altmda" dedi. AKP, Icra ve Iflas Yasası'nda değişiklik için yasa önerisi verdi Icra cezaları hafifliyor ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) - AKP, 1 Hazıran'da yürürlüğe gi- recek olan Türk Ceza Yasası'na (TCY) uyum çerçevesinde Icra ve Iflas Yasası'nda değişiklik öngören yasa önerisi verdı. Icra ve iflas suç- lannda hapis cezaları düşürülürken, cezayı gerektiren fiilin ortadankal- dınlması durumunda hapis cezası- nın da düşmesini öngören ^ ^ ~ "tazyik hapsi" getiriliyor. AKP, Grup Başkanveki- li Sadullah Ergin'in imza- sıyla Icra ve Iflas Yasası'nda değişiklik öngörenyasa öne- risi verdi. Oneride, yapıl- ^ ^ ^ ması istenen değişikliklerin bazüa- n şöyle: •/ Mallannı veya bunlardan bir kısmını eksik gösterip alacaklmnı alacağmı tahsil edememesine ne- den olanlara şikâyet üzerine verile- cek hapis cezasrnın üst sınırı 3 yıl- dan 2 yıla düşürülecek. Iflas ve kon- kordato işlerinde çıkar sağlayanla- ra verilecek hapis cezasının üst sı- nın da aynı biçimde 3 yıldan 2 yı- la indirilecek. • Konkordatoda veya sermaye şirketleri ile kooperatiflenn uzlaş- ma yoluyla yeniden yapılandınlma- suıda yetkili kişileri hileli tutum ve davranışlanyla hataya düşürerek • Mallannı gösterip alacaklının alacağmı tahsil edememesine neden olanlara verilecek hapis cezasının üst suıın 3 yıldan 2 yıla düşürülecek. kasten zarara neden olan borçlula- ra, ilgili kişinin şikâyeti üzerine 6 aydan 1 yıla kadar hapis cezası ve- rilecek. */ Müflisin mallannı iflas idare- sinin emrine vermeyen veya borç- lannı bildirmeyenler, icra mahkeme- since mahn değerinin dörtte biri ka- dar idari para cezası ile cezalandı- nlacak. Ancak bu ceza 500 YTLden az ohnayacak. ^ Süresi içinde beyanda bulun- mak üzere mazereti olmaksızın ıc- ra dairesine gelmeyen veya beyan- da bulunmayanlar hakkında 10 gün disiplin hapis cezası verilecek. • Mal beyanında bulunmayan —^—^— veya beyanında mev- cudunu eksik göste- ren borçlu, bundan zarar gören alacaklı- nın şikâyeti üzerine, 3 aydan 1 yıla kadar ^ ^ ^ ^ " ^ hapis cezası ile ceza- landınlacak. Alacaklının zarar gör- mediğini ispat eden borçluya ise ceza verilmeyecek. Gerçeğe aykı- n beyanda bulunanlara da 3 aydan 1 yıla kadar hapis cezası verilecek. îcra takibine konu olan borcun ta- mamen ödenmesi halinde ise bu ceza düşecek. mento seçecek. Ancak tahminlerin ter- sine AKP ilkelerini, görüntüsünü -kıs- men bile olsa- yansıtan bir kişinin cum- hurbaşkanı seçileceğine inanmıyorum. Aynca seçihnemelidir. 1983'te bütün Türkiye Turgut Sunalp'in MDP'sinin seçimleri kazanacağı üzerine siyaset mü- hendısliğı yaparken, biz Turgut Özalm kazanacağını söylemiştik. 1 Mart tezke- resinin kabul edilmeyeceğini de ifade etmıştık. Bu konulardaki öngörülerim doğrulandı. Şimdi de, AKP kökenli bir cumhurbaşkanı seçibnesinin mümkün olmadığını söylüyorum. Cumhunyet ko- nusundaki duyarlılıklar. 1 Marttezkere- suıin reddedilmesine yol açan duyarlı- lıklardan daha kuv\r etlı. Cumhurbaşkan- lığı seçımıne kadar Meclis antmetiği de çok değişir. Önümüzdeki aylarda Saadet Partisi'nin kongresinden sonra bu partınin grup ku- racağını tahmin edıyorum. isimler tartışılmalı: Isimlerle ilgili değilim. Atatürk ılkelenne bağlı, cumhuriyetin temel değer- lerini temsil eden bir kışi- nin seçihne ihtimahni da- ha yüksek görüyorum. Önümüzde 2.5 yıl var. isimler tartışıhnaya baş- lanmalı. Parlamenteryapı içinde, mevcut anayasal kurallara uygun bir seçe- nek yaratılması zorunlu. Koalisyonlar döne- mi geliyor: İkı partıli sis- tem bitti. Bundan sonraki Meclis, 3-4 partiden olu- şacak. Yeniden koalisyon- lar dönemi başlayacak. AKP bugünkü oyunu ko- rusa bile, tek başına ikti- dar şansı kalmadı. tktidar ve muhalefetten 250 mil- letvekili birdaha seçileme- yecek durumda. Böyle bir tabloda AKP nasıl erken seçün karan alır? Millet- vekilleri nasıl erken seçün için oy verir? Muhafazakâr de- mokrat değiller. Baş- bakan, muhafazakâr de- mokrat, olduklannı söylü- yor. Ama asıl halkın nasıl algıladığı önemli. Halk, onlan Müslüman, demok- rat, Islamı değerlere bağ- lı parti olarak görüyor; muhafazakâr demokrat olarak görmüyor. AKP, merkez partisi olamadı, öyle algılanmıyor. AKP kamuoyu desteğini, güve- ninı hızla kaybediyor. HaDc kendısini aldatılmış, kan- dınlmış, dışlanmış hisse- diyor. Bayrak meselesin- de gösterilen tepki de bu birikımın sonucu olarak siyasete. AKP'ye karşı tepkidir. Birinci parti karar- sızlar: Diğer partıler de kan kaybediyor. Bugün bir kamuoyu yoklaması yapılsa yüzde 60 kararsız çıkar. Genelkurmay Baş- kanı'nın. Anayasa Mahke- mesi Başkanı'nın açıkla- malannrn bu kadar tartış- ma yaratmasınrn, kamu- oyunun kendilerine hak vermesinin altında da bu var. Siyasetin söyledikle- riyle kamuoyunun algıla- dıklan, bekledikleri aynı şeyler değil. AB'ye du- yulan tepkinin arkasında da halkın beklentilerinin yerine gehnemesi var. IR NOKTASI /ORAL ÇALIŞLAR [email protected] Yüksel Hançerli'nin objektrfi De- niz Gezmiş e çevrilmişti. Deniz elin- de kazağı, yakın arkadaşlarından Bozkurt Nuhoğlu, Işıtan Gündüz veZihni Çetiner'le Istanbul'da üni- versitenin bahçesindeyürüyor. Ya- nında bir gazeteci, ona sorular so- ruyor. Gazeteci de Deniz kadar genç. Hemen yanında elinde fotoğraf makinesiyle gazeteci Ergin Ko- nuksever. O da ne kadar genç. Deniz ince- cik, sırım gibi. Ciddi birşekildeyü- rüyor. Deniz, her zaman böyle dü- şünceli görünmezdi. Gülümserdi, muziplikyapmaktan hoşlanırdı. En zor koşullarda işi alaya alabilirdi. Albümün başka sayfasını çeviri- yorum. Aynı insanlar, yine Hançer- li'nin objektifindeler. Deniz hâlâ dü- şünceli. Giysilerine bakıyorum. Fi- listin'den döndüğü günler olmalı. Ayağında lastik bez karışımı aske- ri postallar. Gömlek de Filistin'den olabilir. Deniz Gezmiş'in Fotoğrafı Bir başka fotoğraf. Bir mahkeme sonrası mı ya da bir gençlik olayı mı, bilemiyorum. Belki de Deniz ceza- evinden yeni bırakılmıştı. Onu ne çok gözaltına aldılar, ne çok tutuk- ladılar. Bir sayfa daha çeviriyorum. Bu kez Deniz askerler arasında mahkeme- ye getiriliyor. Sonraki görüntü mah- kemeden. Ince dal gibi bir gençti Deniz. 1968 gençlik eylemlerinin tartışma- sız önderiydi, sembolüydü. Onun- la 1968 Haziran işgalleri sırasında arkadaş olmuştuk. Daha önce de Türkiye Milli Gençlik Teşkilatı'nın Tünel'deki binasında karşılaşır ko- nuşurduk. O kadarçok tutuklanırve kaçak duruma düşerdi ki, bu neden- le onunla uzun boylu arkadaşlık yapmak mümkün olmazdı. • • • 1968'de Samsun'dan Ankara'ya "Tam Bagımsızlık İçin Mustafa Ke- mal Yürüyüşü"nü birlikte düzenle- dik. Ne güzel umutlarımız vardı. Samsun-Ankara yürüyüşünde ba- şımıza neler gelmedi ki! Hemen her gün yaşadıklanmız aleyhimize bir ha- ber olarak sağcı gazetelerin man- şetlerinde yer alıyordu. Sonradan anladık ki, aramaza bir ajan yerteş- tirmişlerdi. Yürüyüşün erzak işlerini üstlenen Muzaffer hemen her gün bağlı ol- duğu istihbarat örgütüne bilgi ve- riyormuş, onlar da gazetelere ser- vis yapıyorlarmış. • • • "YükselHançerli'nin objektifinden 1970 îstanbul" fotoğraflannayeni- den bakıyorum. Jandarmalar, bir duvarın arkasında ellerinde silahlar, belli ki gençleri izliyorlar. Bir başka fotoğrafta binlerce genç 6. Filo'yu protesto için yürüyor. Deniz Gezmiş bir duruşmada ken- dini savunuyor. Yine etrafı jandar- malarla sarılı. Bir başka sayfada "güzel bacakyanşması"n\n fotoğ- rafları görülüyor. • • • Deniz Gezmiş, Hüseyin Inan ve Yusuf Aslan'ı, 6 Mayıs 1972'de Mamak'tayanımızdaki hücrelerden alıp idama götürdüler. Gencecikti- ler. Düzene itirazlan vardı. Haksız- lığa isyan etmişlerdi. Aradan tam 33 yıl geçmiş. Onlan yanımızdan alıp götürdük- lerinde aynı yaşlardaydık. Şimdi 60 yaşlanna yaklaştık. Yüksel Hançerli'nin çektiği De- niz Gezmiş fotoğraflarını ilk defa gördüm. Daha önce hiçbir yerde yayımlanmamışlardı. O albümü ka- nştınrken geçmişe yolculuğa çıktım. Içimi garip bir hüzün bastı. Yaşam akıp gidiyor. Insan belle- ği hep acılarla yaşayamaz ki! Yaşa- mın hızı ve acımasızlığı sürükleyip götürüyor. Aniden karşınıza çıkan bir eski arkadaşınız ya da bir ölüm ha- beriyle sarsılıyor, sonra yola devam ediyorsunuz. • • • Deniz'in genç ve yakışıklı fotoğ- raflanna içim acıyarak baktım. Her zaman öyle olmaz. Deniz, benim için genellikle umut ve neşe anla- mına gelir. Türkiye neden birtüriü demokra- tikleşemiyorsorusunu soruyoruz. Is- panya 50 yıl diktatörlük altında kal- dı. Portekiz60-70 yıl. Yunanistan on yıldan fazla. Bu ülkeler demokrasi konusunda bizden daha geriden başladıkları halde öne geçtiler. Biz neden hep bir engele takılıp kalıyo- ruz. Deniz'in genç ve yakışıklı fotoğ- rafı birçok şeyi anlatıyor. Neden bu ülke demokratikleşemiyor sorusu- nun cevabı belki de bu fotoğrafta gizli.
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle