19 Mayıs 2024 Pazar English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
29 NİSAN 20435 CUMA CUMHURİYET SAYFA KULTUR kultur(g cumhuriyet.com.tr 15 Fransız yapımı'Yaradılış: Büyük Sır' ile 'împarator'un Yolculuğu' gösterimde Konumuz doğa belgeselleri SUNGU ÇAPAN Hayatımızdan 24. kez gelıp geçen Istanbul Filrn Festıvali'nin ardm- dan. nitelik bakımından pek olma- sa da nicelik açısından adeta festi- valle aşık atarcasına çeşit çeşit ve çok sayıda fllmin afişlere çıktığı geçen hafta, galasını festıvalde ya- parak piyasaya atlayan ve doğrusu görmekte birazgeç kaldığımızı yü- zümüze vuran giizellikteki bir do- ğa belgeseli gösterime girdı: Gene- sis-Yaradılış r Büyük Sır. Aynca festival öncesinde ıskalayıp sonra- dan seyrettiğijrnız. övgüleri, alkışla- n gerçekten hak eden. yediden yet- mişe herkese salık verilecek cinsten bir başka ilginç belgesel (La Marc- he de l'Empereur-İmparator'un Yolculuğu ) daha var gösterimde. halen son haftalannı sürdüren. Fransız belgeselci Luc Jacqu- et'nin, aslında çağlardan beri do- ğanın yazıp her yıl yeniden sahne- ye koyduğu bir senaryodan çektığı Imparator'un Yolculuğu, suda harika yüzmesine karşın balık ol- mayan, bir çift kanada sahip olma- sına karşın kuş da sayılmayan, smo- kinlerini çekip karlarda paytak pay- tak, ufak adırnlar atarak yûrüyüşü ve şirin, bilgiç hali tavnyla baştan ayağa bir sevimlilik timsali olage- len penguenlerin. az bilinen, zorlu hayat mücadelelenni, türlerini azim ve inatla canlanni dişlerine takarak sürdürme çabalarını, üreme süreç- lerini yansıtıyor. Penguenlerin yaşam yolculuğu Kuzey Kutbu'nun zorlu ildimın- de yaşayan imparator penguenle- rinin buzullarla deniz arasında gidıp gelen çileli hayat serüvenini, 3 bı- reyli bir çekirdek aileyi başrole çı- kararak anlatan yönetmen Luc Jac- quet. Charles Berling, Romane Bohringer, Jules Sirruk gibi oyun- cular tarafindan penguenleri seslen- direrek anlatıyor konusunu, tabii Fransızlığmı göstenp yaklaşık 1 5 saatlik belgeseline romantik bir bo- yut da katarak. 5 kameramanın çek- tiği. başanlı görüntülerinden de des- tek alarak romantik bir aşk hikâye- si gıbi izlenen İmparator'un Yol- culuğu, basmakalıp kurmaca hıkâ- yelerden geçilmeyen filmlerin fink attığı sınemalannıızda, klişe deyış- Genesis / Yönetmen, senaryo: Claude Nurid- sany, Marie Perennou / Kamera: Patrice Au- bertel, VVilliam Lubtc- hansky, Cyril Tricot, Claude Nuridsany, Ma- rie Perennou Müzik: Bruno Coulais Oyun- cu-anlatıcı: Sotigui Ko- uyate < Fransa 2004 (Umut Sanat) iit imparator'un Yolculuğu" Kuzey Kutbu'nun zorlu ikliminde yaşayan penguenlerin buzullarla deniz arasında gidip gelen çileli hayat serüvenini anlatıyor. "Yaradılış: Büyük Sır" ise, o bildiğimiz, atom zerreciklerinden gelip yaşayıp öldükten sonra yine atom zerreciklerine dönüşerek evrenin sonsuzluğuna kanştığımız gerçeğini yineliyor, sonuçta. O alışılmış ifadeyle söylersek, kaçırılmaması gereken iki belgesel. le gerçekten kaçınlmayacak nitelik- te, ılginç ve keyifli bir seyirlikti so- nuçta. 7-8 yıl kadar öncesinde. tüm dün- yada beklenmedik bir gişe başansı- na erişip ödüller kazanan, o zama- na kadar seyrettiğımiz belgeseller- den, özü, tarzı ve müzikleriyle ay- nlan Microcosmos. koltuğundaki seyirciye kendısini neredeyse per- dedeki hayvanın yanı başında his- settiren. meraklısının hemen hatır- layacaği, baştan sona yaşamm kut- sandığı, unutulmaz bir doğa belge- seli başyapıtıydı. Güneybatı Fran- sarun kırsal bir yöresindeki bir ça- yirda, kendi doğal hallerinde çiftle- şen, avlanan, kavga eden ya da ça- lışan börtü- böceğin bilinmeyenler- le dolu, gizemli âlemini beyazper- deye aktaran Microcosmos'la tanı- dığımız, 68 kuşağından, biyolog- yönetmen kankoca Claude Nurid- sany-Marie Perennou çiftinin, bö- cekler âleminin mikrokozmosun- dan yaradılış ve evTenın makrokoz- mosuna geçtikleri yeni belgesel iş- leri Genesis-Yaradılış, tema bakı- mından kuşkusuz daha geniş ölçek- li ve daha zengın. Ancak başrolde yine hayvanlar var, baştaki hem su- da yüzen, hem de karada giden ba- lıktan tamtam dansı yapan iki örüm- ceğe ya da kulaç atarcasına yürü- yen, bıçkın bitirim havah sürüngen- lerden panzer ordusu gibi sahile çı- kan yengeçlere kadar. Yönetmen Nuridsany-Perennou çiftinin, ekrandakı tıpik TV dokü- manterleriyle alışılmış Walt Disney tarzından aynlan o belgeselle kur- maca arası, espri \e mızahla dona- tılmış o özgün yaklaşımlannın bu yeni ürünü, adıyla dinsel yaradılış efsanelerini çağnştırsa da, sonuçta bilimsel ve yaratıcı bir tavırla bel- gesel türünün sürükleyici bir sente- zi. Önce mutlak boşluğun egemen olduğu evrenin başlangıcından iti- baren dünyanın yaradılışını, canlı- nın suda hayat buluşunu, hayvan ve insanın ortaya çıkışını, genelde ka- bilenin geçmişini, geleneklerini ye- ni kuşaklara aktarmakla yükümlü bir şifahi tarıhçiyle sanatçı-büyücü arası bir Afrikalı anlatıcının (Soti- gui Kouyate) masal anlatırcasına rahat, basit ve bilgece anlatımından ızlediğimiz Genesıs. seyırcısinı ik- na ediyor. uzayın. hayatm. canlının kökenleri hakkında bilime ters düş- meden. Anlatıcının bir kova su, sabun kö- püğü, bir damla süt ya da duman halkalan kullanıp örnekleyerek sa- manyolu, evrenin oluşumu, bera- berce akıp yürüyen hayat ve zama- nın ortaya çıkışı. ve canlının vahşi doğada ayakta kalma mücadelesine (ya da nerden gelıp nereye gıttiğimi- ze) ilişkin anlattıklannı ya da yo- rumlarını izledığimiz 'Yaradılış' dünyanın dört bir bucağından sap- tanmış nefıs çekimlerle süriiyor. Sö- zün özü, yaradılıştaki büyük sırlan ıfşa etmekten çok o bıldığımız atom zerreciklerinden gelip yaşayıp öl- dükten sonra da vine atom zerrecik- lerine dönüşerek evrenın sonsuzlu- ğuna kanştığımız gerçeğini yineli- yor bu film. Biyolog yönetmen çift, bihmsel amaçlı bir belgeselden çok dünyay- la hayatm evrimine ilişkin, Micro- cosmos tan anımsadığımız Bruno Coulais nın müzikleriyle uyumlu, hanka görünfüler eşliğinde etkileyi- ci bir seyır deneyimine davetiye çı- kanyor 'Genesis'le. Unutulmayacak kahramanlar Baştaki anfibik balıktan koca- man yumurtayı yutup kabuklan- nı da tüküren yılana, kalın yumur- ta kabuğxınu kırıp bir an önce gün ışığına çıkmaya çalışan devekuşu yavrusundan kerevitleri oltasına düşürüp bir bir yutan balon gibi balığa kadar bir yığın unutulma- yacak kahramanın(!) birbirinden rol çaldığı bu film, öteden beri kendinı dünyanın merkezi sayıp ötekı canlılara hoyrat davTanagel- miş ınsanoğluna, doğayla bağla- nnı gittıkçe kopartıp modern ça- ğın teknoloji canavarına iyice tes- lim olduğunu da anlatıyor. C vi- tamininin mercek altındaki açılı- mı olan (birbirlenyle birleşip bü- tünleşen habbecikler) birtakım il- ginç görüntülerin üstüne çıkan ta- nıtma yazılanndan denizanasırun kumlarda eridiğı ve sudaki balık sürüleriyle. havadakı kuş süriile- ri çekimlerinin paralel verildiği finahne kadar içine çekiverdiği seyircisine kökenleri ve doğayla ilişkisini sorgulatan ve zengin oyuncu kadrosuyla (!) da göz alan 'Yaradılış' kısacası, o alışılmış ifadeyle söylersek kaçırılmaması gereken bır belgesel. Microcos- mos kadar olmasa da. Yeni Başlayanlar...Yeni Ba$layanlar...Yeni Başlayanlar... Rehine/Hostage Robert Crais'nın aynı adlı romanından beyazperdeye aktanlan 'Rehine'yi Florent Emilio yönetiyor. Bruce VViUis, Ke\in Pollack, Jonathan Tucker ın başrollerini paylaştığı filmde, rehin alma olayında değişik karakterlerin yollan karşı karşıya gelıp çakıştığında, olaylann sürekli olarak nasıl farklı yönlerde geliştığı anlatılıyor. İlci Cenç Kız Perihan Mağden'in 'İki Genç Kızın Romanı' adlı kıtabından Kutluğ Ataman'ın beyazperdeye uyarladığı 'İki Genç Kız'da başrolleri Hülya Avşar, Vildan Atasever, Feride Çetin paylaşıyor. Film, 18 yaşlanndaki akılh, sert, çevresine karşı öfkeli ve yalnız bir genç kız olan Behiye ile güzel, göz ahcı, sıcak, sevgi dolu, yumuşak Handan ın kaçış öyküsü. Elektra/Elektra Rob Bowman"ın yönettiği Elektra'da başrolleri Jennifer Garner, Goran Yîsnjic, Cary-Hiroyuki Tagawa paylaşıyor. Kendisi gibi kiralık bir katil tarafindan öldürülmüş olan Elektra kendisini yetiştirmiş ve öldürme sanatını öğretmiş olan the Hand adlı suç örgürü tarafından mistik bir törenle yaşama döndürülür. Hand'in, savaşçı kadına verdiği ilk görev ölüm listesinin başındaki Mark Miller ile 13 yaşındaki kızı Abby"i öldürmek olur. Ama bu insanlarla istemeden yakınlaşan ve dost olan Elektra, efendilerine karşı çıkacaktır. Koro/Les Choristes KJasik gıtar sanatçısı Christophe Barratier'nın hem yönetmenliğini yaptığı, hem de senaryosunu yazdığı 'Koro'da başrolleri Gerard Jugnot, François Berleand, Kad Merad paylaşıyor. 1949 yılında, o sıralar işsiz olan müzik öğretmeni Clement Mathieu. problemli çocuklann devam ettiği bir okula gözetmen olarak ahnır. Baskıcı bir tutum sergileyen okul müdürü Rachin çocuklan hizaya getirmekte zorluk çekmektedir. Onlara şarkıların gizemli dünyasının kapılannı açan Mathieu, hayatlannı sonsuza dek değıştırecektir. İZLEYİCİ GÖZÜYLE... ERDAL ATABEK Kurban ım? Katil mi? Vedat Türka Sempozyumu I I ı 10.00 - 12.OO Edebiyatçılığı: Roman ve Şiirleri Ü<û Tamer, Ataol Behramoğlu, Deniz Çakıcı N/adiator: Turgut Çeviker 13.OO. 15.OO Sinemacı va Oyun Yazarı Olarak Türkali A:ıf Yılmaz, Atılla Dorsay. Oğuz Makal IVadiator: Barış Pirhasan 15.OO . 17.3O Sryasi Kişiliği ve Polemik Yazıları N'jrat Belge ile Vedat Türkaiı söyleşisi 3O Nisan 2OO5, Cumartesi lıtanbul Bilgi Üniversltesi, Oolapdara Kampütü 'Çevirmen', bir 'Sidney Pollack filmi'. 'Akbabanın Üç Günü'nün, 'Out of Africa'nın yönetmeni, dikka- tini bu kez de Afrika üzerinde oyna- nan oyunlara yöneltiyor. Sefalete mah- kûm edilmiş bir kraliçe olan Afrika, yoksulluğun, geri bırakılmışlığın pen- çesinde inliyor. 'Öğretmen' lakaplı yeni diktatör-başkan, daha önceki li- derlere yönelttiği eleştirileri unutmuş, koltuğıınu kanla, şiddetle. zorbalıkla koruyor. Bu yokluklar ıçındeki Afri- ka ülkesinin başkanı, Bırleşmiş Mil- letler'e bir konuşma yapmak üzere ge- lecektir. Ancak onu korumak zorunda olan Amerika'nın gizli servisleri tela- şa düşmüşlerdir, çünkü bu diktatör başkana karşı her an bir suikast dü- zenlenebılir. Böyle gergin bir ortam- da her şey olur. Afrikalı çevirmen Uluslararası bir çevirmen olan Sil- >ia Broome, Birleşmış Milletler bi- nasında bir odaya bıraktığı eşyalan- nı almak üzere iken bir fısıltı duyar. Çevirmenin bildiği ama çok az bili- nen bir Afrika lehçesiyle fısıldanan sözler, "Öğretmen bu odadan can- lı çıkmayacak" demektedir. Bir an için de çevirmenin orada olduğu gö- rülmüştür. Şımdi Silvia, çok yönlü bir baskı altına girmiştir. Bır yandan bir suikast düzenleneceğini öğren- miş, öte yandan da kendi yaşamı teh- like altına düşmüştür. Duyduğu fısıl- tıyı yetkililere aktarıp aktarmamada kararsız kalır. Ama sonra bunu ha- ber vermenin doğru olduğunu düşü- nür ve gizli servis ajanlan durumu öğrenir. Federal ajan Tobin Keller, konuyla doğrudan ilgili olma göre- vinı almıştır. Silvia ile görüşmele- rinde ortada bir çok karanlık nokta bulurjduğunu görür. Çe\drmen Sil- via, Afrika doğumludur. Ailesi ile o ülkede yaşarken 'Öğretmen' tara- findan ailesinin öldürüldüğü ortaya çıkar. Aynca, Silvia'nın kardeşi Si- mon hâlâ oradadır, arkadaşı olan bi- risi de orada kaybolmuştur. Böylece, Silvia'nın konumu birden değişir. Sadece bir konuşmaya tanık rolün- den karmaşık bir role geçmiştir. Sil- via, intikam almak için böyle bir su- ikastın içinde yer mi almıştır? Bu olaydaki gerçek rolü nedir? Yoksa, artık banşçıl bir çözüme inandığı için mi Birleşmiş Milletler'de görev yapmaktadır? Öte yandan ajan To- bin Keller de yüreğinde taze bir ya- ra taşımaktadır. Kansı onu bir baş- kasıyla yaşamak için terk etmiş ama beklenmedik biçimde ölmüştür. Bu da Keller için aşın duyarlı olduğu bir durum yaratmıştır. Piktatör öğretmen' Çevirmen Silvia Broome için var olan yaşam trajedisi, ajan Tobin Kel- ler için kanayan yaralı yürekle buluş- tuğu zaman nasıl bir insan ilişkisi do- ğacaktır? Bu ikilinin arasında gelip gi- den duygusal gelgitler filmın insancıl yönünü oluşturmaktadır. Öte yandan bu yoksul Afrika ülke- sinde yaşananlar da bir insanlık traje- disi olarak ortaya çıkar. 'Öğrermen'in Birleşmiş Milletler binasına gelmesi, konuşma yapma karan, pek çok konu- nun gözden geçirilmesine yol açacak- tır. Film hem güçlü bır senaryo, hem de Silvia rolünde Nicole Kidman, ajan Keller rolünde Sean Penn'in güçlü oyunculuklarıyla etkili bir yapım ol- muştur. Insan yaşamları, toplumsal trajedıler ıçınde bireylenn da\Tanışla- n ustaca ele alınmış görünüyor. Göriil- meye değer bir sinema, olayı. KEDt GOZU VECDİ SAYAR Kaplumbağalar da Uçar önceki gün, basın gösteriminde izlediğim Iranlı Kürt yönetmen arkadaşım Ghobadi'nin son filmi 'Kaplumbağalarda Uçar'\n etkisinden henuz sıyrılamadan yazıyorum bu satırları. Bu- gün gösterime girecek olan filmi izlerken, ya- şadığı dünyaya karşı kendini sorumlu hisseden bir başka büyük sanatçının, Godard'ın son fil- mi 'Müziğimiz'le kıyasladım ister istemez. Go- dard, dünyadaki kaos karşısında teslim bayra- ğını çekmiş, entelektüel söylemlerle varoluş kavgasını sürdürürken, Ghobadi bu kaosa iti- razını en yüksek perdeden dile getiriyor, daha doğrusu bir tokat gibi yüzümüze çarpıyordu. I- rak Kürdistanı'nda Saddam'ın ve Amerika'nın mayınlarına kollarını, bacaklarını bırakmış kü- çük çocuklann destanı diyebiliriz 'Kaplumbağa- lar da Uçar'a. 'Sarhoş Atlar Zamanı'nöa iranlı Kürt çocuklann yaşam mücadelelerini beyaz- perdeye taşıyan Ghobadi, gene çocuklarla el ele verip, Irak'ta yaşanan acılara tanıklık ediyor. Kürt sineması, önümüzdeki günlerin ana te- masını oluşturmaya aday. Iraklı Kürt yönetmen HinerSalem'in VotkaLimon'u haftayagöste- rime giriyor. O kadarla da kalmıyor. 'Fotoğraf filmi ile çıkış yapan Kazım Öz'ün belgeseli 'Dur I Uzak' da haftaya sinemalarda. öz, kendi kö- yünün insanlarını beyazperdeye taşımış. Kimi köyde, kimi gurbette olan bu insanlann sorun- larını, özlemlerini anlatıyor. Içerden birbakışla... • • • Geçen hafta sözünü ettiğim, Karşı Sanat'ta açılan 'BirBilanço: 80'li Yıllarda Türkiye'de Sa- nat Üretimi' sergisinin broşüründe Beral Mad- ra şöyle diyor: "...80'liyıllarda, sanatçılann ve aydın/ann düşünceleriniyenilemeterigerekiyor- du. Kültürierarası ilişkilerde entegrasyon ve asi- milasyon yerine inserasyonun (iki kültürün eşit olarak yan yana var olması) geçerti olması, bir kültürün başka kültürier arasında bir kültür ol- duğu, ne daha değerti ne de daha değersiz ol- duğu düşüncesinin yerleşmesi söz konusuydu. Ne varki, siyasal ortam buna henüzizin vermez- ken, ekonomik ortam kültürleh tüketim kültürü- ne dönüştürmeye başlamıştı." 8û"lerde başlayan süreç bu gün hangi aşa- mada? lyımser olmak mümkün mü? Kürt film- lerinin gösterime girebilmesi bile bir şeydir di- yeceksiniz, ama acaba kaç kişi izleyecek bu filmleri? lliğimize kadar işleyen tüketim kültürü buna izin verecek mi, hep birlikte görecegiz... Kürt sorunu, yakıcılığını yitirmedi henüz. Haf- ta içinde toplumun çeşitli kesimlerinin temsil- cileri ile toplantılar gerçekleştiren ve yeni bir toplumsal barış çağrısı yapan Doğu ve Güney- doğu illerimizin belediye başkanları ile biz de - Barış Girişimi temsilcileri olarak- buluştuk. Ül- kemizde kalıcı bir barışın sağlanmasında, Türk ve Kürt aydınlarına, sanatçılarına büyük görev- ler düşüyor. Kışkırtmaların art arda geldiği şu günlerde sanatın birleştiriciliğinden yararlana- biliriz. örneğin, önümüzdeki yaz aylarında dü- zenlenecek sanat şenlikleri, milliyetçi duygula- rı tazelemek yerine arkadaşlık duygulannı (Ece Temelkuran haklıdır, kardeşlik kavramının sır- tımıza yüklediği küfeler var; oysa arkadaşımızı kendi irademizle seçiyoruz) ve küttürler arası ile- tişimi güçlendirme işlevini neden üstlenmesin? Filmlerin de böyle bir işlevi olduğunu düşünü- yorum. Birbirimizi daha iyi tanıyabiliriz, anlaya- biliriz sinema aracılığı ile. Diyarbakır Belediye Başkanı'nın sözleri ile "Şugünler, empatiyeçok ihtiyacımız var". Hem de çok... • • • Istanbullu sanatseverieri zorlu seçimler bek- liyor. Gidilmesi, görülmesi gereken o kadar çok film, oyun ve sergi var ki... "Imbikten Çekilmiş Adam: Arif Dino"nun Yapı Kredi'deki sergisi, Sarkis'in Akbank Kültür Sanat Merkezi'ndeki sergileri nisan ayına damgalarını vuran sergiler oldu. Mayıs ayına ise llhan Koman'ın Isveç Başkonsolosluğu, Fransız Kültür Merkezi ve Yapı Kredi Kültür Sanat Merkezi'nde açacağı sergiler damgasını vuracağa benzer. Bu arada, Arzu Başaran'ın Galeri Apel'deki, Su Yücel'in Nişantaşı Hobi Sanat Galerisi'ndeki ve heykel- tıraş Ender Güzey'in Iş Sanat Galerisi'ndeki sergilerini izlemenizi öneririm. Bir de, Osmanlı Bankası Müzesi'nde açılan 'Dünden Bugüne Galata' sergisini... Ama her şeyden önce, aşa- ğıdaki çağrıya kulak verin derim: ••• Yazarlar, tiyatrocular, sinemacılar, müzisyen- ler, ressamlar, heykeltıraşlar, çizerler, fotoğraf sanatçıları, tasarımıcılar... 1 MAYIS'ta sanat emekçileri, Türkiye işçi sı- nıfı ile kol kola 10.30'da Kadıköy Tepe Nautilus önünde BU- LUŞUYORUZ 2 MAYIS'ta, 10.30'da Ortaköy TOBAV Afife Jale Sahnesi'nde ÖZERK SANAT KONSEYİ'nin 5. Kurulta- yı'nda "ÖZGÜR SANAT İÇİN ÖZERK SANAT KU- RUMU" tezi doğrultusunda hazırlanan yasa taslağını görüşmek için BULUŞUYORUZ. [email protected] BUGÜN • ATATÜRK KÜLTÜR MERKEZİ'nde 19.30'da İDSO konseri. Şef: Emin Güven Yaşlıçam. Solist: Umberto Clerici (\dyolonsel). (0 212 251 56 00) • ATATÜRK KÜLTÜR MERKEZİ'nde 19.30'da İDOB'den 'Alyoşa & Anadolu Formlan'. (0 212 251 56 00) • CRR'de 20.00'de 5. Uluslararası Istanbul Dans Festivali kapsamında Compagnie Philippe Genty topluluğu. (0 212 232 98 30) • KADIKÖY KARİN PUB'da 21.00'de 'Art-Alan II' kapsamında Simply Music (Yüıon Muallem, Sumru Ağıyürüyen, Hakan Gürbüz, Cenk Erdoğan) konseri. • YEREBATAN SARNICI'nda 14.00'te Tiyatro Boyalı Kuş'tan 'Bir Sevda Masalı'. (0 212 293 12 70)
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle