22 Kasım 2024 Cuma English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
21 NİSAN 2005 PERŞEMBE CUMHURİYET SAYFA DIZI ARSEN LÜPEN TURHAN SELÇUK LÜRÜST TABİATLI İSTANBUL EFENDİSİ ABLÜLCANBAZ 1 IN HARİKULÂDE. MACERALABI KISIM tEKMILİ BÎRDEN Kıbns'ta yaşanan çatışmalarda Rum Kilisesi her zaman başrol oyuncusu oldu Adada felaket süreci Makarios'la başladı Denktaş anlatıyor Yarım Asırlık Mücadelenin bilinmeyen yönleri • Başpiskopos Kyprianos un ENOSİS'e ulaştna yolunda başlattığı mücadele tüm piskoposlarca uygulanmakla birlikte, bu ıığurda en büyük mücaddeyi Makarios 'un verdiği biliniyor. Makarios 'u getıç hir savayken tanıyan Denktaş, katliam emri vermekten çekinmeyen din adamı ilepek çok kez karşı karşıya geldi. K ıbns tarihinde kilisenin faali- yetleri oldukça önemlı ve çok- tur Tarıhın kisa bır özetı çı- kanlırsa Venedık dönemınde Latin- leşme telılikesi geçiren Ortodoks halk ile kilisenin, Osmanlıdonemindetam birscrbcstıye kavuştuğu ve Rum hal- kına dıl, eğıtım özgürlüğü yanında din özgürlüğünün de tanındığı görü- lür. 1660 yılında Kıbns Hınstıyanlan- nın temsılcısı olarak kabul edılen baş- pıskoposlar, 1754 tarihli bir ferman- la da Hıristiyan toplumunun dini ve politik lideri, yani Rtnarrfı olarak ka- bul edıldı. Osmanlı idaresinin, Rum kilisesine sağladığı özgürlüklerin tü- mü dc Bah'nın devlet anlayişından çok ilendeçağdaşeylemlerdı. Buözgür- lüklerden yararlanan Rum kilisesi- nin ilk başpiskoposu Kyprianos 1821 yılında Mora Yanmadasrnda başla- yan Yunan ısyanına maddı ve mane- vı destek sağlayarak Kıbns kilisesi- ni politik eyleme soktu. Rum Kilise- si'nin 1821 'de başlayan politik mıs- yonu, o gün bugün devam edıyor. Saldırı emrl veren din adamı Başpiskopos Kyprianos'un RNO- StS'e ulaşma yolunda başlattığı mü- cadele 19'uncıı asırdan ıtıbaren tüm piskoposlarca uygulanmakla birlikte, bu uğurda en büyük müeadeleyi Ma- karios'un verdiği biliniyor 1955-60 BAŞLARKEN: I973yüından beriKıbns Türktoplumunun liderliğigöreviniyüriitenRaufDenktaş hakkındaçok şeyyaztfdı, çokşey söylendi FakatUderlik öncesindekimücadelesi,yaşadığı acı olaylar, ö'zellikleMakarios'la kavgalan, 1959-60 anlaşmalanyla ügilianüarıgidi kaldu.. İşte biz bugünden başlayarakyenibirDenktaş dosyası açtyoruz... Denktaş, en önemli hatıralanıu anlattığı Rcşat Akar'ın fotoğrafim çckti. Denktaş, tngiltere'deki lıukuk tahsilini 1949'da tamamladı. Aynı yıl Aydın Ilanım'la evlendi ve bir süre snnra savcı olarak görev yapnıaya başladı. yıllarında lngili/. Sömürge klaresi'ne karçı silahlı saldınlan organıze eden, 1960'ta Kıbns Cumhunyetı'nın ku- ruluş anlaşmasını imzalayan ve 1963'te Kıbns Türkleri'ne yönelik silahlı saldınlan başiatan Makarios'u en ıyı tanıyan kışı, kuşkusuz Rauf Denktaş. Kahveslnl icmedlm Denktaş, 50 yıl öncesine giderek Makarios'la ilk buluşmasını ve yaşa- dıklarını anlatıyor: Başpiskopos Ma- karios'la ilk defa 1953 yılında karşı karşıya geldim. Genç bir savcıydım Başpiskoposluk'ıın hukumetile bırda- vası vardı Başsavcı Kriton Tornari- dis bu dava ıle ılgılı olarak Başpısko- posluk'ta bır toplantıya katılacaktı. Davayı takip eden savcı olarak beni de beraberınde götürdü Başpısko- posluk'ta bızı genış bır salona aldılar. Bır süre bekledıkten sonra, Maka- nos büyük bir ihtışam içinde salona girdi. Başsavcı'nınelini sıktı, bizleri de başı ile selamladı. Oturduk... Genç bir papaz nam/eti ne içmek istcdiği- mizi sordu. Herkes kendine göre içe- ceği kahvenın tadını söyledı. Papaz namzetı küçuk deftenne not almaya başlayınca Makanos, "Benim kah- vemin nasıl olacağını biliyorsun. Bay Tornarides'in kahvesini de öğrendin. Onları yap gctir, cczvcdc artanları da diğerlerinc vcr" dedi. Hayretler içinde kalmıştım. Maka- rios'un bu davranışı ile Türk misafir- perverliği arasında dağlar kadar fark vardı Çok kızmıştım Kahveler gel- di ve dagıtıldı. Ben önümdekı fınca- naelsürmedım Konuşmamız bıttık- ten sonra kalktık. Aynlırken Makari- os bana; "Bay Denktaş kahvcnizi iç- mcdiniz rı dedi. "O benim kahvenı de- ğil ki. Sizin kahvemY" diye cevap ver- dim. Papaz bu konuşmama çok bo- zuldu. Meğer boynumu bukup kah- veyı kuzu gıbı ıçmem gerekıyormuş. Rum Ortodoks Kılısesı 'nın prensı ne emrederse o olurmuş. Başpıskoposluk'tan aynldıktan son- ra yolda Başsavcı Tornarides, "Ada- mı fena bozduıı kahveyi içmeliydin" dedi. Sonra devam etti ve "Bir bakı- ma da iyi cüin. Ruııılara ne yapacak- lanııı, ne yiyip içeccklcrini sftyleme hakkına sahiplir. Ama senin bir Or- todoks olmadığını teslim etmeli ve bu tnlepsi/Jiği yapmamalıydı" dedi Tutuklama talebim geriçevrM D aha sonra Makarios ile ilış- kim, önüme yığılmakta olaıı polis dosyalarıyla ol- du. Başpiskopos durmadan halkı ENOSİS için isyana teşvik edi- yordu. Savcılığa gönderilen dos- yaların ardı arkası kesilmiyordu. Makarios'un herkonuşması apa- çık bir suçtu. Bunun üzerine mah- kemeye sevkını ve tutuklanması- nı önerdim. Bırkaç gün sonra baş- savcı bana, konunun lcra Konse- yı'nde görüşüldüğünü ve Başpıs- kopos'un mahkemeye verılmesi- nin siyasi açıdan sakıncalı olaca- ğı kaıanna vardıldığını söyledi. Yani Rum başsavcısı, halkı ENO- StS için ayaklandırmasına karşı- lık Makanos'a beraat veriyordu 1955 yılında kanunsuz bOKA ör- gütü faalıyete başladı. ENOSİS'e karşı koyacak herkesiıı bertaraf edileceğini açıklamaktaydı. Rum polisler ve Rum ileri gelenler bu cinayet örgütünün süratle dağıla- cağı gorüşündeydiler. Fakat bu gö- rüşte olan Rumlar arka arkaya öl- dürülmeye başlayınca hepsı de EOKA'cı ve Makarıos'çu oldu. Makarios, kilısede dua ederken bıle öldürülenlenn cınayetıni tak- bih etmekten kaçındı. EOKA'nın canilerini devamlı surette takdis etti, "ENOStS için ne yaparsanız ıııiibalıtır ve Tann indinde büyük sevapür" diyerek Rum gençliğini manevi açıdan ahlaksızhklann en büyüğüne ıtıverdı Londra Konferansı'nı Fatin Rüştü Zorlu kurtardı M akarios'la siyasal gorüş- melerc 1959yılınınşııbat ayında Londra Konferan- sı'nda başladını. Bu bizim ikinci karşılaşmamızdı. Makarios EOKA cinayetleri ile ilgisi nedeniyle Kıb- ns'tan, Şeysel Adalan'na sürülmiiş, daha sonra Kıbns'a dönmemesi kay- dıyla afledilmiş ve Atina'ya yerleş- mişti. Yunanıstan 1954'ten bu yana K.ıb- ns'ın Yunanıstan'a ilhakı ıçııı uğraşıyordu. Ma- karios da Yunanistan'ayaıdımcı olmaktaydı. Yu- nanistan, Makarios ve Tngiltere, Kıbns'ta Turk faktörünu dikkate almamışlardı Bunun bır netı- cesı olarak 1958 yılının ocak ayında Türk-tngi- liz çatışması, 1958 haziran-temmuz aylarında iç harbe giden Rum vahşeti yaşandı Yunanıstan Kıbns'ı ıstıyordu, fakat Kıbns ıçın Türkıye ıle sa- vaşmak nıyetınde de değıldi. Blöf ile propagan- da ile işi götürebildiği yere kadar götürecekti. ENOSÎS Lalebi dünyada deslek bulamayınca Ma- kanos'la anlaşıp adını k Self Determinasyon' koy- dular. Buna tepkı göstenp u Kıbns''ta tek taraflı scll-detcnııiııasyon yine ENOSİS'c çıkar, sclf-de- Fatin Rüştü Zorlu. • Şubat 1959'daLondra'daiki toplumun liderleri ve temsücileri huhısamk iki toplumun haklarım koruyan anlaşmaları imzalayacaklardı. Makariosyine elinde asası ile tiyatroda rol yaparcasına geldi veyerine oturdu Anlaşmalan değiştirmek için pazarlıkyapnıaya yöneldi. Makarios 'un görüşmeleri sabote etmeyeyönelik girisimleri, ozamanm Türk Dısişleri Bakanı Fatin Rüştü Zorlu tarafindan boşa çıkanldı. Averof. terminasyon olacaksa ıkı lopluma ayn ayrı uygu- lanır" dedik Ada gerçekten bır ıç savaşa sürük- lenırken hem Yunanıstan hem de Makarios gerı adım atarak Kıbns meselesini bağımsulık esası üzerine halletmck istcdiklerini duyurdu Bu son- radan da anlaşılacağı gıbı Makanos'un ve Yuna- nıstan'ın, taksım'ı önlemek, adayahâkım olıııak için öngöıdükleri bir oyuııdu. Zürih Anlaşması'nm esasları Atina'da hazırlandı. Yunan hukumeti ıle Makarios tam bır ışbırhğı ıçındeydı Türkıye de bızımle ışbırhğı içinde bu esaslan, Türk toplumunun haklarım koruyabilen bir şek- le soktu vc Zurih Anlaşması yapıldı. Şubat 1959'da Londra'da iki toplumun liderleri ve temsılcılen buluşarakbu anlaşmalan imzalayacaklardı. Ma- karios yine elinde asası ıle tiyatroda rol yaparca- sına geldi ve yerine oturdu. Averoftan Makarlos'a: Ellnl vicdanma koy Anlaşmalan değiştirmek için pa/arlık yapma- yayoneldı Makanos, Furkçıkarlanmhıçgö'zet- meden pazarlığa başlayınca orada bulunan döne- min Yuııanistan Dısişleri Bakanı Averof, Rumca "Elini vicdanma koy... Bunu yapma... Burava ne im/aiamağa geldiğini biliyordun" demek /orun- da kaldı Makanos da Rumca "Müsadeedinizde biraz pazarlık yapayım" dıyordu. Kop- mak üzere olan müzakereleri o zamanın Türk Dısişleri Bakanı Fatin Rüştü Zorlu kurtardı Onun onerisi üzerine toplantı er- tesı güne ertelendı O gece Kıbrıs'tan kılıse temsılcılen, EOKA'nın temsilcileıi, belediye başkan- lan gedrtildi. Makarios bunlarla toplan- madan önce Dr. Fazıl Kiiçiik ve bızı de gör- dü. Yanında avukat llrisafinis ıle Rossides vardı. Makarios bizden anayasadaki hak- lanmızdan feragat etmemizi bekliyordu. Biz ka- bul etmedik. Rossides, Makanos'un avukathğı- nı yapnıaya çalıştı Hnsafınıs ıse Makanos'a "Türklere bu haklar verildi. Siz de bunlan Zürih öııcesiııdc oııayladını/. Şimdi Türk liderliğinden, bunlardan va/geçmelerini beklemek doğru bir hareket olmaz" dedi. Ertesı gün Makanos top- lantıya geldi ve anlaşmalar ımzalandı. Dünya bunu 1959'un harikası olarak niteledi. Halbuki Makarios sadece bir oyun oynamaktay- dı Bu oyunla lngilizler adadan çıkmış oluyordu Artık Makanos'un karşısında sadece Kıbnslı Türkler vardı. Bağımsız bir devletin başkanı olarak Türkleri sindirmek çok kolay olacaktı. GEÇMİŞTEN GELECEĞE ORHAN ERİNÇ Beyaz Gömleklilep... Adalet ve Kalkınma Partisi iktidan biryandan kad- rolaşma uygulamaları, öte yandan da özelleştirme girisimleri ile pek çok meslek grubunda görev ya- panların tedirginliğini arttırıyor. Türkiye'de sendikalaşmanın önüne dikilen en- geller nedeniyle mavi yakalıların seslerinin kesil- mesine yönelik girişimler bir ölçüde başarılı olmuş sayılabilir. Anlaşıldığı kadanyla sıra beyaz yakalılara ve kap- samda yer alan beyaz önlüklülere gelmiş. Beyaz önlüklüler denildiğinde akla gelenler de sağlık hizmetlerinin her basamağında görev yapan- lar oluyor. Türk Tabipleri Birliği şemsiyesi altında illerdeki tabıp odaları kapsamında görev yapan doktorlar, bugün tepkilerini göstermek için işlerinin özelliği- ne uygun bir eylem yapacaklar. Türk Tabipleri Birliği, eylemlerinin gerekçesini şu tümcelerle özetliyor: • Eğitim ve araştırma hastanelerinin satılması, 3 bin başasistan ve uzman hekimin görev yerleri- nin değiştirilmesi. • Aile hekimliği işletmeciliği ile 45 bin pratisyen hekımın yarısının işsiz kalması. • Hastane ve sağlık ocaklarının belediyelere devri. • Hekimlerin kamu güvencesi kaldırılarak söz- leşmeli personel haline getirilmesi. • Hastanelerın sağlık işletmesi, hastanın da müş- teri olması. • Hekimlerin mesleki bağımsızlığını ve halkın sağlık hakkını ortadan kaldıran genel sağlık sigor- tası. • Ücrete dahil edilmeyen, dolayısıyla da emek- liliğeyansıtılmayan belirsizvedüzensiz, performan- sa dayalı döner sermayenin bu şekilde devam et- mesi. • Sağlıkta Dönüşüm Programı. Türk Tabipleri Birliği yukarıda özetlenen neden- ler yüzünden bugün sağlık hizmeti sunulamaya- cağını bildiriyor. Ancak yine yapılan açıklamada, "acil hizmetlerle çocuklann, hamilelerin, diyaliz hastalarının, yoğun bakım hastalarının ve kanser- li hastaların acil olmasa bile her türlü tıbbi teda- vilerinin aksatılmayacağı da " özenle vurgulanıyor. Geçmişteki benzer eylemleri yaşamış olanlar, bugün yine televizyon ekranlarına çıkarak Sağlık Bakanlığı yetkililerinin doktorları suçlayan sözle- riyle karşı karşıya geleceklerdir. Türkiye'de nedense siyasal iktidara gelenler, her yaptıklarının doğru olduğuna ya da hiç yanlış yap- madıklarına inanmış bir görüntü çizmeyi görevle- ri arasında sayarlar. Yaptıklarının doğru olmadığına inanmış olsalar bile yiğitliğe toz kondurmamak amacıyla aksini söyleme zorunluğunu duyarlar. Bugün bir kez daha siyasette değişim olup ol- madığını sınayacağız. ••• Uzunca birsüredirgazetecilerin elektronik pos- ta adreslerine ülkenin çeşitli yerlerinde görev ya- pan hekimlerden yakınma iletileri gönderiliyor. Aralannda mesleklerinın bahannda olanlar da var, uzunca olmayan bir süre sonra ununu eleyip ele- ğini duvara asmayı düşünenler de... Sağlık Bakanlığı'nın 17 Mart 2005 günü yayım- ladığı "Başasistanlık atama ve nakilleri ile ilgill Iş ve işlemler" başlıklı genelgeyi irdeliyorlar. Genelgenin, eğitim ve araştırma hastanelerinde çalışan uzmanlarla dokuz yılını tamamlamış başa- sistanların zorunlu hizmete tabi tutulmalarını ön- gören maddeleri yakınma konusu ediliyor. Tabii ki Türkiye'nin her karışı birdir ve birbirin- den değerlidir. İyi güzel de gönderilenlerin yerine kimler getıri- lecek belll değil. Kadrolaşma konusundaki uygulamalar yüzün- den tedirginliğin yaygınlaşması da bir ölçüde bun- dan kaynaklanıyor. özel sağlık kuruluşlanna ucuz işgücü sağlanmak- ta olacağı kuşkusu da cabası. oerinc@cumhuriyet.com.tr. TÜRK TABİPLERİ BİRÜĞİ'NİN ÇAĞRISI İLE HEKİMLERDEN HALKIMCA • EğitimveAraştırma Hastanelerinin satılmasına, 3.000 ba- şasistan ve uzman hekimin görev yerlerinin değiştiril- mesine, • Aile Hekimliği İşletmeciliği ile 45.000 pratisyen hekimin yarısının işsiz kalmasına, • Hastane ve sağlık ocaklarının Belediyelere devrine, • Hekimlerin kamu güvencesi kaldırılarak sözleşmeli per- sonel haline getirilmesine, • Hastanelerin sağlık işletmesi, hastanın damüşteri olma- sına, • Hekimlerin mesleki bağımsızlığını ve halkın sağlık hak- kını ortadan kaldıran Genel Sağlık Sigortasına, • Ücrete dahil edilmeyen, dolayısıyla da emekliliğe yansı- tılmayan belirsiz ve düzensiz, performansa dayalı Dö- ner Sermaye'nın bu şekilde devam etmesıne, • "Sağlıkta Dönüşüm Programına" karşı mesleğimizin onuruna ve insani-toplumsal değerlere sahip çıkıyor, ARTIK YETER diyoruz. 21 Nisan 2005 Perşembe günü GöREV'deyiz, (acil hızmetler ve çocuklann, hamilelerin, dıyalız hastalarının, yoğun bakım hasta- larının ve kanserlı hastaların acil olmasa bıle her türlü tıbbı teda- vısı aksatılmamak kaydtyla) sağlık hizmeti sunulamayacaktır. İZMİR TABİP ODASI YARIN: KIBRIS 8 ASIR SONRA YUNAN OLDU ŞARKÖY ASLtYE HUKUK (AİLE) MAHKEMESt'NDEN Dosya No: 2004/160 Karar No' 2005/44 Davacı Müberrem Kocaüvez tarafindan davalı Alı Kocaüvez aleyhıne açılan boşanma davasının 25.02.2005 tarihinde yapılan yargılaması sonunda, Da- vacının davasının kabulü ıle Haşım ve Mükerrem'den olma Değıımencı, 15.10.1961 doğumlu K.ahramanma- raş, Turkoğlu, Gazıler Mahallesı, Cılt No. 3, Hane No: 123, BSN. 17'de nufusa kayıtlı Müberrem Kocaüvez ile Mehmet ve Fatma'dan olma Kahramanmaraş 15 05 l%0 doğumlu Kahramanmaraş Turkoğlu, Gazi- ler Mahallesi, Cilt No 3, HaneNo 123, BSN 7'de nü- fusa kayıtlı Ali Kocaüvez'in TMK 166/1-2 maddesi gereğı boşanmalarına karar verilmiş olup, Davalı Alı Kocaüvez yapılan tüm aramalara rağmen adresi tespıt edılemedığınden, mahkememızm yukanda esas ve ka- rar numarası yazıh 25.02.2005 tanhlı kararı davalıya ılanen teblığ olunur. Rasın: 12622
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle