22 Kasım 2024 Cuma English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
SAYFA CUMHURİYET 28 MART 2005 PAZARTESİ ÎNCELEME 'Torba Yas^'nın Meclis'ten geçmesiyle TMSF'nin alacaklan gözden çıkanldı 37 MJLYAR DOLARLIK TARTIŞMA Borç silme operasyonu rBMM'nin geçen hafta görüşmelerini tamamladığı: "Devlet Memurları Kanunu ve I ürkiye Cumhuriyeti Emekli Sandığı Kanunu ile Diğer Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Karanıanıclerde Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Tasansı" veya kamuoyunda bilınen adıyla "Torba Yasa" nın ftıaddeleri arasında başlığından anlaşılamayan çok önemli düzenlemeler bulunmaktadır. Bu araya sıkıştınlmış düzenlemelerden bir tanesi, Türkiye'de 2000/2001 krizlerinin önde gelen nedenleri arasında bulunan batık bankalann borçlannın Hazine tarafindan üstlenilen yükterinin geçtiğimız dönemde "İç Borç" halıne dönüştürülüp piyasadan borçlanmaya çevrilmesinden sonra Ha/iııe alacaklannın tasfiyesine iüşkin düzenleme olarak karşımıza çıktı. TBMM'den geçen yasa ile silinmesi öngörülen vadesi geçmiş ve ödenemenıiş olan Tasarruf Mevduatı Sigorta Fonu (TMSF) boıtçlarının Türkiye'nin iç borçlanması üzerindeki etkilen 2000 öncesi dönemden farklı olarak 2001 sonrası borç sorunu içinde aynca önemli. Borçiarın tasflyesl 2000 ve 2001 yıllarında yaşanan krizden en çok etkilencnlcr bankalann önünde kuyruk oluşturan yurttaşlar oldu. Kanun, Yasanın TMSF borçlannıjı tasfiyesine yol açan düzenlemesı ile ilgili yaklaşımım şöyle: Söz konusu yasanın 20'nci maddesinde, "28.03.2002 tarihli ve 4749 sayıh Kanunun; a) 6'ncı maddesinin j Uçüncü fıkrasının sonuna 'Hazine Müsteşarlığı'nın Tasarruf Mevduatı Sigorta Fonu'ndan olan alacaklan için bu fıkra hükmü uygulanrriaz' cünılesi eklenmiştir......... ." denilmektedir. 4749 Sayı Hazine'nin iç ve dış borçlanmasında disiplin getirmeyi amaçlayan bir kanundur. Bu kanunun sözü geçen 6'ncı maddesinin 3'ncü fı(crasında, "........... ikrazen verilen seneücrden kaynaklanan Hazine alacaklannın ilgili mevzuat çerçevesinde silinmesi halinde bu tutarlar yılı bütçesine ötienek konmak kaydıyla bütçeye gider olarak kaydedilir" denılmektedirj Gündeme gelen yasa tasaıtısı maddesindeki bu hüküm ije Hazine'nin TMSF'den alacaklan (ki TMSF başkanı tarafından tahsil edilebileceği ifade edilen 6.3 milyar ABD Dolan'ndan sonra bakiye 37.7 milyar ABD Dolan'nı ifade etmektedir) yılı bütçesine ödenek konulmadan silinecektir. IJunun anlamı nedir? Eğer, bu istisna hükmü getirilmeseydi TMSF'nin Hazine'ye olan borçlarının silinebilmesi için 0 yıl bütçesine 0 tutarda ödenek konması gerekecek, doğal olarak bd tutar kadar da gelir gösterilmesi gerekecekti. Getirilen bu istisna hükmü ile karşılığında gelir gösterilmesinden ve bütçeye ödenek konmaksızın, yani bütçeye hiçbir yansıması olmadan Hazine'nin bir alacağı adeta sihirli bir değnek (!) ile yok edilmektedir. Öte yandan üzerinde ısrarla durulan ve IMF'nin Türkiye'ye uzun püre baskı yaparak çıkarttırdığı Hazine borçlanmasının temel kurallannı belirleyen 2003 tarihli Borçlanma Yasası'nda da gedik açılmaktadır. Anlaşılıyor ki, iktidar bir süredir TMSF Başkanı'nca ifade edilen "Sadece belli kısmını tahsil edebiliriz, kalanınuı üzerine bir bardak su içilsiıT söylemleriyle ihdas edilmeye çalışılan "Ne yapalım, nıadenı öyle bu borcu silmekten başka çare yok" gerekçesine dayanarak Türk ekonomi tarihinin en büyüjc, dünyada da önde gelen büyükler büyük tutarda delinmesidır. Bütçe disiplinini bozacak olan bu uygulama benzer başka konularda da aynı kolay yolun seçilmesiyle genel bütçe uygulamasının tekrar yozlaşmasına neden olabilecektir. 2 - Bu yasa düzenlemesi siyaseten de yanlıştır. Bu madde yasalaşırsa kamuoyunda "Hortunıcu borçlan silindi" ifadeleriyle konuşulacak ve bunun faturası sıyasi iktidara yansıyacaktır. 3 - Bu yasa düzenlemesi sosyolojik olarak da yanlıştır. TMSF tarafından yapılması gerektiği halde henüz yapılmayan, başlandığı halde bıtırilmemiş olan işler bulunduğu gibı yapılan ve bıtirilen işlerle ilgili olarak da kamuoyuna açık tutann yükünü üstlenecek kişi ve kurumların bu borçlarla ilgili safahatı tüm yönleriyle bilmeye haklan vardır. Cüven duygusu sarsılacak Ancak, bu tür bir bilgilendirme sonucunda bu kişi ve kurumlar işlem ve takibatm yeterince ve objektif yapılıp yapılmadığma dair bir kanaate sahip olabileceklerdir. Aksi takdirde "işlemlerin eksik, yanlış veya yanlı yapıldığı" şüphesi zihinlerde kalacaktır. Böyle bir şüphe ise vatandaşlarda ülke yönetimine, hukukuna ve adaletine güven duygusunu sarsacak, ülkeye mensubiyet bağlannı zayıflatacaktır. Böyle bir duygu ortamı ise ıçınde A nlaşılıyor ki, iktidar bir süredir TMSF Başkanı'nca ifade edilen "Sadece belli kısmmı tahsil edebiliriz, kalanının üzerine bir bardak su içilsin" söylemleriyle ihdas edilmeye çalışılan "Ne yapalım, madem öyle bu borcu silmekten başka çare yok" gerekçesine dayanarak Türk ekonomi tarihinin en büyük, dünyada da önde gelen büyükler arasında sayılacak bu borç silme operasyonunu yapmaktadır. Bu olay, çaresizlik karşısında basit bir borç silme operasyonunun çok ötesinde anlam ve etkiler taşımaktadır. ve net bilgiler verilmemektedir. TMSF her bir alacak kalemi için borçlularını, alacak miktannı, teminatlannı, yapılan işlemleri tek tek açıklamak ve belli zaman aralıklanyla tahsil edilen tutarlan kamuoyuna duyurmak zorundadır. Kaçılmayacak görev Bu, TMSF için kaçınamayacağı bir görevdir. Zira, bu işlem ve açıklamalar sonucunda her borçlu için ortaya çıkacak olan "tahsil edilemeyecek tutar" bugün önenldiğı gibi "silinme"ye veya aşağıda önerilecek uygulamalara esas teşkil edecektir. Her durumda, bu tahsil edilemeyecek bulunduğumuz günlerde artarak karşımıza çıkan "ulusun ve yurdun bütünlüğüne yönelik" faaliyetlerin yaratmak istediği ortamla tam olarak örtüşmektedir. Bu ortam sosyolojik çözülmeyi hızlandıran bir etki yaratacaktır. 4 - Yasanın düzenlemesi ile getinlmek istenen "silme" operasyonu mevduat garanti sistemi uygulaması bakımından da yanlıştır. Bankalar Kanunu'nda öngörülen, TMSF'nin kendi kaynakları ile yükümlülüklerini karşılamasıdır. Bunun dışında, getirilen yasa maddesindeki gibi öneriler, bu sistematiğe uymadığı gibi bundan sonra -dilemeyiz ama- ortaya İç Borçlanma (Borçlanma-Ödeme-Stok.Ktrl.TL) arasında sayılacak bu borç silme operasyonunu yapmaktadıh Olumsuz sonuclar Bu olay, çaresizlik karşısırjda basit bir borç silme operasyonunun çok ötesinqe anlam ve etkiler taşımaktadır. Yapılacak düzenlemelerin de bu anlam ve etkiler göz önüne alınarak yapılması gerekinjli. Söz konusu yasal düzenlerjıenin bu maddesi ile getirilmek istenen uygulamanın olumbuz etki ve sonuçlan ile bu olumsuzlukların giderilmesine veya en aza indirilmesine çalışılabilirdi. 1 - Bu yasa düzenlemesi bütçe uygulama prensipleri bakımından yanlıştır. Yukarıda da belirttiğimiz gibi bu uygulama 4749 sayıh yasaıile de desteklenme ihtiyacı duyulan bütçe ilkelerinin tekrar ve <j:ok 1 Toplam ödeme ; § .Ana Para .Faiz ,,r 2.Yeniden Borçlanma 3.Net Borç Artışı 4. Borç Stoku *2005 İlk iki ayhk 1999 25.4 15.5 9.9 26.9 11.3 22.9 j 2000 37.5 18.9 18.6 32.4 13.5 j 36.4 (ocak-şubat) 2001 164.4 123.9 40.1 209.6 85.7 1 122.2 2002 141.1 97.9 43.5 125.3 27.7 1 1 4 9 -9 2003 * 166.3 "113.7 52.6 158.2 44.5 1194-4 I 2004 183.6 133.5 50.1 163.6 30.1 224.5 2005* 29.3 22.9 6.4 29.7 6.8 | 231.4 îç borç stoku büyüdü ANKARA (ANKA)- 2000/2001 krizlerinden sonra Türkiye'nin iç borç stoku büyük bir hızla büyüdü. 2000 yılmın sonunda 36.4 katrılyon TL olan borç stoku 2001 yılı içinde net olarak 85.7 katrilyon TL artarak 122.2 katrilyon TL'ye yükseldi. Iç borç stokundakı artışın kaynağında batık bankalar nedeniyle Hazine'nin yüklenmiş olduğu (iç+dış mevduat garantisine ve dış kredilere bağlı) yükümlülükler geliyordu. Hazine bu yükü piyasadan iç borçlanmaya giderek karşılamıştı. 2000 yılının sonunda 36.4 katrilyon TL olan iç borç stoku esas itibanyla2001 yılında Hazine'nin bankalann yüklerini alması ve bu borçlanmanın finansmanını sağlamak için borçlanma boyutlarını sürekli arttırdı. 2000-2004 arasındaki 4 yıllık dönemde Türkıye nın iç borç stoku yüzde 522 oranında büyüdü. 2004 yılı sonunda 224 katrilyon TL olan iç borç stoku, 2005 yılının ilk ikı ayhk dönemi sonunda 231.4 katrilyon TL düzeyine yükselmiş durumda. çıkabilecek benzer durumlarda da yükün sistem dışında yani daha açık ifade ile yine Hazine'nin sırtında kalması ile sonuçlanacak bir uygulamayı başlatmış olacaktır. 5 - Bu yasa, uygulama pratiği bakımından da yanlıştır. Hazine'ye borcu kalmayan ve bu yönüyle kamuoyu gündemine gelmeyecek olan bir TMSF'de "borçiarın tahsiünde azami gayret gösterilmesi" yerine "bir an önce elini yıkayıp bu işten sıyrılarak asli fonksiyonlanna dönme" davranışı egemen olabilecek ve bunun sonucunda daha az tahsilatla da olsa hesaplann bir an önce kapatılması öncelik kazanabilecektir. Açıklanan bu sakıncalann giderilebılmesi veya asgariye indirilebilmesi imkânlan ise gerçekte vardı. 1 - Yasada "TMSF'nin devam edeceği tahsilat işlemleri sonucunda Hazine'ye kalan borcunu aşan tahsilat yapıhrsa bu tutann Hazine'ye aktanlacağma" ilişkın bir düzenleme yer alabilirdi. Aksi halde TMSF bakımından ortaya çıkabilecek fazla tahsilat tutarlan haksız kazanç niteliğinde olacaktır. 2 • TMSF'nin borcu olan 37.6 milyar ABD Dolan tutannda bütçeye gelir ve ödenek yazılması imkânsızlığı nedeniyle bütçe dışında bir silme işlemi tercih edıldiği hususunun bir gerekçe olarak ileri sürüldüğü anlaşılmaktadır. Bu takdirde yukarıda "sosyolojik sakıncalar" bölümünde açıklandığı gibi TMSF tarafından kamuoyuna duyurulan işlemler sonucunda 0 yıl kesinleşen tahsil edilemeyecek tutarlar kadar 0 yıl bütçesine gelir ve ödenek konmak suretiyle böyle bir sakıncanın etkisi yıllara dağıtılarak azaltılabilirdi. Bu yöntem, bir başka ek düzenleme ile de birleştirilerek uygulanabilirdı. Faiz vükü 3 • Madde metninde sadece "TMSF'nin Hazine'ye olan borçlannın faLderi" kapsanabilir ve her yıl oluşan ve TMSF'ye ek yük getiren faiz tutan kadar bütçeye ödenek konularak faizler buradan karşılanabilir ve bu suretle faiz yükü TMSF'nin sırtından alınabılırdi. Bu suretle uygulanan faizler nedeniyle TMSF'nin ne tahsilatla ve ne de bankalardan topladığı primlerle ödeyemeyeceğı şekılde giderek artan bu borçlann anaparası YTL bazında sabitlenmiş olacaktır. Bu sabıtlenmiş anapara borcu TMSF'nin gerek tahsilatlan ve gerekse topladığı primlerle uzun vadede de olsa ödenecektir. Bunun sonucunda, Hazine bankacılık krizinin faize tekabül eden yükünü üstlenmiş, anapara yükümlülüğü de sıstemde öngörülen bir şekılde yerine getirilmiş olacaktır. 4-HerhalükârdaTMSF, yayımlayacağı lıstelerle her borçlu hakkında tüm bilgileri üçer ayhk dönemlerde kamuoyuna duyurmalıdır. Bu duyurularda yapılan tahsilat ve hulcuki işlemlerden sonra yapılacak başka bir işlem kalmadığı takdirde tahsil edilemeyecek tutann ne olduğu nedenlenyle bırlikte açıkça behrtilmelidir. Batık bankalarda devirveiflas aldatmacası T\ Prof.Dr.OĞUZOVAN* Bugünlerin tartişma konulannı ızliyor musunuz? Soru şu: Acaba bundan sonra yenıden bir bankanın zora düşmesı durumuyla karşılaşıhrsa bu bankayı şimdiye kadar birçok örneğını gördüğümüz gibi, TMSF'ye devredip maliyetini Hazine'ye ve tüm topluma mı yükleyelim, yoksa kötü yönetılen bu bankanın iflas ve tasfiyesine izin vererek Hazine'yi ve toplumu sakınalım mı? Birinci yol yani devir yolu, TMSF'nin kaynaklan yetmediği için, kaçınılmaz olarak Hazine'nin Fon'a kaynak aktarmasına götürüyor. Fon'un uzun vadede borçlannı geri ödeyememesi nedeniyle bu defa TMSF'nin Hazine'ye olan borcunun tahkimi (silinmesi) gündeme getınlıyor. Tıpkı üç haftadır TBMM'de tartışılan ve önceki gece kabul edilen "torba yasa"da öngörüldüğü gibi. Bu düzenleme şimdi 37.6 milyar dolarlik batık banka borcunu, görünmez kılarak toplumun gündetninden düşürüyor. "Torba yasa" tartışılırken ana muhalefetin önerileri kabul edilseydi, söz konusu borçlann anaparalannın değil de sadece faizlerinin kapsanması, böylece faiz artışı yükünün TMSF'nin sırtından alınarak konuya bir çözüm aranması da mümkün olabilirdi. Bu yöndekı önerilerın dahı kabul edilmemesi, kamu alacaklannın üzerine "bir bardak su içilmesi" konusundaki kararlılığı kanıtlamaktadır. Ancak ödenen bedel ortadan kaybolmuyor. Toplum, artan vergi yükleri, özellikle de artan tüketim vergileriyle bu bedeli2001'denbu yana sürekli ödüyor; ödemeye de devam edecek. Öte yandan, vergiler artarken kamu hizmetlerinin özellikle sosyal yönlü olanlannın daraltılması ve nitelik kaybına uğratılması süreci işliyor. Yani genış kitleler refah kaybına uğruyor. Ikincı yolda ise devır yerine tasfiye süreci çalıştığı için, ortaya çıkan mahyetler dar bir kesim üzerinde kalıyor. Bankalar arasında rekabet kuralları ışlemiş oluyor ve iyı çalışan ile kötü çalışan birbirinden aynlabiliyor. Sorumsuzluk veya kötü niyet ödüllendirilmiyor. Kuşkusuz bu ikınci yolda da, TMSF'nin mevduat sigorta güvencesi, belirli sınırlar dahilinde devrede rutulabiliyor. Şimdi Türkiye'de yapay olarak birbirinden aynlmış ıkı kurum var. Bunlar farklı yöntemleri savunuyor. Bankacılık Düzenleme ve Denetleme Kurulu (BDDK) Başkanı ikınci yolu, TMSF Başkanı ise birinci yolu savunuyor. Asıl tuhaf ve çehşkıli olan ise kamu ekonomısinde saydamlığa büyük önem verir gözüken IMF'nın de bınncı yolu savunuyor olmasıdır. Çünkü sonuçta IMF'nin asıl belırleyici, ekonomi yönetimindeki diğer tavır alışlann ise tali olduğu bir dönemi yaşıyoruz. Peki IMF neden "çelişkiye" düşüyor? Çünkü birinci yol yani devir, tahkime götürüyor. Oysa, IMF'nin yakın takibinde 2002 yılında (eski hükümet dönemınde) çıkanlmış bulunan 4749 sayıh yasa ise bütçede ödenek karşılığı yoksa MF'nin talepleri doğrultusunda BDDK'nin hem TMSF'ye devir hem de iflas kararı verebileceği türünden sözde bir ara formül yaratılmış bulunuyor! Bu, tamamen bir aldatmacadır. Bir BDDK başkanmın, tek başına iç ve dış siyasi ve ekonomik güç merkezlerine karşı direnmesi mümkün degildir. tahkim yolunu kapatıyor. Ödenek bulmanın zorluğu düşünülürse, fiilen olanaksız hale getiriyor. Ama şimdi IMF, bu yolun açık tutulmasına götüren düzenlemelere sıcak bakıyor. Acaba neden? Bunun nedenini 4 Aralık 2000 yılında bulabiliriz. Kasım ayında ortaya çıkan (veya Demirbank'ı kasıtlı olarak batırarak ortaya çıkanlan ve derinleştirilen) krizin ilk raundunun hemen sonrasında, dış kredıtörlerin alacaklannın batık bankalardan tahsili telaşı başlamıştı. Bu telaşı, uluslararası sermaye adına takip eden ve onlann lehine sonuca ulaştıran IMF oldu. Işte 4.12.2000 tarihinde Başbakan'ın eline tutuşturulup okutulması sağlanan bir not, bu tür alacaklann da tasarruf mevduatı gibi garanti kapsamına alınmasını sağladı. Henüz ortada hiçbir hukukı dayanak da yoktu. Önce Başbakan'a aleni olarak söz verdinldi, hukuk sonradan (aylar sonra) geldi! Şimdi bu nedenle IMF'nin talepleri doğrultusunda BDDK'nin hem TMSF'ye devir hem de iflas karan verebileceği türünden sözde bir ara formül yaratılmış bulunuyor! Bu, tamamen bir aldatmacadır. Bir BDDK başkanının, tek başına iç ve dış siyasi ve ekonomik güç merkezlerine karşı direnmesi mümkün değildir. TBMM düzenlemesini bile değiştirenler için bu bir engel olamaz. Kaldı ki, BDDK iki farklı batık banka için iki farklı tasfiye yolu (devir veya iflas) nasıl önerebilecektir? Çarşamba günü Hazine'den sorumlu Devlet Bakanı da bu konularda görüş belirtip "içi boş tarbşma" ifadesini kullanıyor. Küçümseyici ve konuya çok hâkim bir edayla şöyle devam ediyor: "Bunlan biraz da gülümseyerek takip ettim. Biz, on yıldır Türkiye'de kaldınlamayan bir şeyi yaptık: Geçen sene, bankacılık sistemi üzerindeki yüzde 100 garantiy i kaldırdık. Bunu kaldırmaya kimse cesaret etınedi. Bunu çok tartıştık, uluslararası kuruluşlann çekinceleri vardı; yok dedik, kendimize güveniyoruz dedik, tasarrufta kişi başına garantiyi 50 milyar liraya düşürdük." Gerçekler bunun tam tersini söylüyor. îçinde 37 milyar dolar olan ve muhtemelen gelecekte nice on milyar dolan daha ılgilendiren bir tartişma nasıl ıçı boş olabilir, bunu geçelim. Gerçek şu ki, 1 Ocak 2001 'den itibaren uygulanan 50 milyarlık sigorta tavanı 3 Temmuz 2003'te üç haftalık gecikmeyle lmar Bankası'na el konulabildiğinde AKP iktidannca sınırsıza çekiliyor ve bu karar 31 Ekim 2003'e kadar uygulanıp tekrar 50 milyar tavanına dönülüyor. Sayın Babacan anlaşılan sadece bu dönüş sürecini anımsıyor. Şimdi Sayın Bakan'ın yanıt vermesi gereken sorular var: Bu 4 aya yakın süre içinde bu sınırsız güvence olanağından kimler yararlandı? Bankadaki yabancı mevduat sahıplerinin ve IMF'nin rolü nedır? Yanıt gelmeyeceğine emin olabilirsiniz. Türkiye'nin işi gerçekten zor. * CHP tzmir Milletvekili
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle