25 Kasım 2024 Pazartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
28 MART 2005 PAZARTESİ CUMHURİYET SAYFA JliJvtJl ı vJİVUL ekonomita cumhuriyet.com.tr 13 Ihracat Ambarh'da tıkanıvor' Yabancı yatınmcılarm Türkiye'de yatırım yapmasını engellediğini savundular îstanbul Gümrük Müşavirle- ri Derneği Başkanı Esen Yağ- cı, limanın altyapı ve bağlantı yollarınınyetersiz kaldığını be- lirterek, "Dış ticaretimize bü- yükdarbe vuran bu sorunun en kısa zamanda çözülmesini isti- yoruz" dedi. Yağcı, Türki- ve 'nin can damarı olan Ambarlı Limanı 'nda işlemlerin tıkandığını belirtti ve önlem alın- masını istedi. Sigaradald vergi AB'yi rahatsız etli Tarımda kadın ağırlığı Şanlıurfa Tarım îl Müdürü Mehmet Altun, kentîe yaşa- yan kadınların yüzde 94.2 sinin tarım sektöründe aktifolarakyeraldığını bil- dirdi. Altun, çahşan nü'fu- sunyüzde 45 "ınin tarım- da istihdam edildiğini aktaran Altun, tarımsal üretimin her aşamasın- dayer alan nüfus içeri- sinde kadınların oranı- nın, yüzde 55 civarın- da olduğunu kaydetti. THY, Kazablanka'ya uçuyor Türk Hava Yolları (THY), Fas 'ın Kazab- lanka kenti seferlerine başladı. Haftada 4 gün düzenlenecek karşıhklı seferlerden iki- si THY tarafından çarşamba ve pazar, ikisi de Fas Kraliyet Havayölları tarafından sa- lı ve cumartesi günleri yapılacak. Tanıtım amacıyla, bir süre için gidiş-dönüş ücreti, ts- tanbul-Kazablanka 260Dolar, Ankara velz- mirden 310Dolar ve Türkiye 'nin diğernok- talanndan 360 Dolar olacak. . M ı Ekonomi Servisi - Maliye Bakanlığı ile Tarım Bakanlı- ğı bürokratlannın geçen haf- ta Brüksel'de görüştüğü Av- rupa Birliği yetkilileri, yük- sek özel tüketim vergisi tutar- lanndan şikâyet etti ve bu du- rumun yabancı yatırımcıların Türkiye'de yatınm yapması- na engel oluşturduğunu dile getirdi. Maliye Bakanlığı yet- kilileriyse Türkiye'de sigara ve alkollü içkilere uygulanan vergilerin Avrupa Birliği normlarına uygun olduğunu savundu. OTV için rapor istendi Bu arada sigara üreticileriy- le geçen günlerde yapılan gö- rüşmenin ardından Gelirler Genel Müdürlüğu, Türkiye'de sigara üreten bütün firmalar- dan ÖTV'ye ilişkin önerileri- ni içeren raporlar istedi. Philip Morris, JTI ve Bat, yeni vergileme sistemine yö- nelik raporlarını Gelirler Ge- nel Müdürlüğü'ne sundu. Te- kel'in de 1-2 gün içinde bu konudaki düşüncelerini ilet- mesi bekleniyor. Sigara firmalan, özel tüke- tim vergisinde dilimlerin çok olmasının sık sık harman de- ğişikliğini gündeme getirdi- DÜTY¥A EKONOMt^tNE BAKIŞ / ERGtN YILDIZOĞLU LONDRA Kırgızistan'da Kargaşa Imparatorun, ABD'de ve Türkiye'deki güdümlü basını Kırgızistan'daki gelişme- leri heyecanla selamladı. Gürcistan ve Uk- rayna'dan sonra (Lübnan şlmdilik rafta) üçüncü demokratik devrim yaşanıyordu, Wall Street Journal'ın yorumuna göre Afganistan, Irak seçimlerinin etkisiyle. Ancakbu kez "devrimin" adındaki be- lirsizliğe ("Limon" mu, "Lale" mi?), yürek- leri demokrasi aşkıyla yanarı devrimcile- rin de, ilk fırsatta malları yaömalamaları- na (The Washington Post/The Guardi- an 26/03), muhalefeti kimin temsil ettiği- nin bir türlü anlaşılamamış olmasına ba- karak, galiba bu kez evdeki hesap, çarşı- dakine uymadı diye düşünmek olanaklı. Yineo 'malum model' Halbuki, ilk bakışta yine o malum mo- delin mükemmel bir biçimde işlediği söy- lenebilir. Stratejik öneme sahip bir eski SSCB Cumhuriyetinde, yolsuzluğa bat- mış bir siyasi liderlik seçimlere hile karış- tırarak iktidarda kalmaya çalışıyor. Ulusla- rarası topluluk, seçimlerin meşruluğunu sorguluyor. Son yıllarda CIA ilişkili "cte- mokrasi yayma kuruluşlannın" mali des- teğiyle geliştirilen sivil toplum örgütleri ha- rekete geçiyor. Muhalefet, sokaklara dö- külüyor. Biraşamada, iktidar- daki lider istifa ediyor, seçim- ler yenileniyor ve demokra- tik, Batı yanlısı, serbest piya- sacı bir lider iktidara geliyor... Ancak, bizzat Batı basınl, Kırgızistan'ın lideri Akayev'in, bölgedeki diğer diktatörler- den farklı olduğunu kabul ediyordu (VVashington Post, 25/03). Ülkede çok partili re- jim vardı. Ekonomisi IMPnin elineteslim edilmişti, özelleş- tirmeler tıkırında gidiyordu. Hatta Kırgızistan Dünya Ti- caret Örgütü'ne bile üye ol- muştu (The Asça Times Bişkek'te Akayev'in par- çalanmış portresi. (AP) 25/03). Dahası 11 Eylül'den sonra ABD, Kırgızistan'da büyük askeri üs oluşturmuş, ülkeye 50 milyon dolar yardım yapmıştı. ABD destekli sivil toplum örgütleri, (Nati- onal Endovvement for Democracy, Fre- edom House), International Republic Ins- titute, Ifes, Eurasia Foundation (Soros), USAgency for International Development, (USAID) kurdukları 170 sivil toplum örgü- tü aracılığıyla çalışıyorlardı. USAID beş mil- yonluk bu yoksul ülkede (aylık ortalama ücret 30 dolar), 2 milyon dolardan fazla pa- ra dağıtmıştı. Diğer deyişle "toplumsal mühendislik" projesi işliyor, "siviltoplum" adım adım "inşa ediliyordu"... Öyleyse bu Lale/ Limon devrimine ne gerek vardı? Böyle bir jeopolitik kazanın içinde kay- nayan Kırgızistan'ın yönetimindeki Askar Akayev, muhalefete karşı daha az hoşgö- rülü olmaya başlamıştı. Bu, onun toplum- sal tabanını zayıflatır, ABD kaynaklı ku- rumların etkilerini arttırırken Akayev'in, Rusya ile ABD arasında denge politikası izleyerekgüçlenmeyeçalıştığı, dahası, at- tığı iki adımla durumunu daha ağırlaştırdı- ğı görüldü. Birincisi Akayev, ABD'nin AVVACS uçaklarını Kırgızistan'da üstlen- dirme talebine olumsuz cevap verdi (Eu- rasianet, 15/02/05). Ikincisi, ABD tarafın- dan korunan Hizb-ut Tahrir üzerindeki baskılan arttırmaya başladı (IWPR). Birçok yorumcuya göre bu iki adım bardağı ta- şıran damlalar oldu, ABD Akayev'i gözden çıkardı. Böylece senaryo, sahneye kondu. Burada su, boyu geçiyor Ancak daha ilk anda, Kırgızistan dere- sinde suyun, en azından Soros Vakfı'nın boyunu geçtiğini gösteren gelişmeler ya- şanmaya başladı. Birincisi, Kırgızistan'ın nüfusunun yüzde 6O'ı yoksulluk sınırının altında yaşıyor (Asça Times). Eurasianet (Soros Vakfı) yazarlarının işaret ettiği gibi, sokağa çıkanlar daha çok yaşam kaygısıy- lahareketediyorlardı. Buyüzden ilkfırsat- ta dükkânları yağmalamaya başladılar. Dahası, çevre böl- gelerden insanlar yağmaya katılmak için başkente gelme- ye başladılar (Justin Burke, "Be careful what you wish for", Eurasianet, 25/03). Ikin- cisi ülkede toplumsal dina- mikler içinde Klanlar arası rekabet, Özbek ve Kırgızlar arasındaki, 1990'ların başın- da, iki binden fazla insanın öl- düğü iç savaşa neden olmuş, düşmanhk başat olan çelişki- ler(Stratfor). Daha sanayileş- miş ve gelir düzeyi yüksek olan kuzey bölgesi, güneye Stratejik kaygılar vejıirj Kırgızistan ekonomik açıdan önemli bir ülke değil. Ama stratejik olarak çok kritik bir bölgede. Ülkede Rusya ve ABD üsleri var. Çin Uygur ayrılıkçıların ve radikal Isla- mi örgütlerin, bir Uygur nüfusun yaşadığı Kırgızistan'ı kullandıklarından yakınıyor (Stratfor). Rusya da Kırgızistan'daki Müs- lüman örgütlerle, Çeçenistan'dasüren sa- vaş arasında bağlantı olduğunu ileri sürü- yor. International War and Peace Re- porting gözlemcilerine göre ABD destek- li sivil toplum örgütlerinin, bu radikal Müs- lüman örgütlerden, şiddete karşı olduğu- nu açıklamış olmakla birlikte bölgedeki re- jimleri devirerek bir birleşik halifelik kur- mayı amaçlayan Hizb-ut Tahrir'e destek verdiğini saptıyorlardı (IWPR, 09/07/04). (Uygur, Tacik, özbek, Kırkız) göre etnik olarak daha homojen (Kırkız), daha az mu- hafazakâr. Güney, radikal dinci örgütler için verimli toprak. Ayrıca, oluşacak iktidar boşluğundan faydalanabilmek için muha- lefeti destekleyen silah ve uyuşturucu kar- tellerinin de (Der Spiegel 25/03) üssü. Işte bu yüzden, muhalefet ne devrimin adı ne de renkleri üzerinde anlaşabilmiş, ve de kendini temsil edecek lider de bu- labilmiş; program ileri sürebilmiş değil; gözlemcilere göre bulabilecek gibi de gö- rünmüyor (Christian Science Monitor 25/03), hem de ABD'nin Büyükelçisi Step- hen M. Young'ın muhalefeti bir araya ge- tirme çabalarına rağmen (VVashington Post). Işte bu yüzden, bu "demokratik devrim" daha ilk günden, kendi tabanını oymaya başladı (Eurasianet, 25/03). Üs- telik Akayev daha istifa etmeden yöneti- me el koyduğu için daha baştan yasadışı doğmuş bir "demokrasi" bu... "Devrimin" kaosa dönüşme olasılığı güçleniyor. Kırgızistan gibi, etnik, bölgesel ve sınıf- sal çelişkileri açısından karmaşık bir ülke- nin toplumsal dokusuna, dışardan yapılan bu kadar radikal birmüdahalenin, maksa- dını aşan sonuçlar yaratma olasılığı, şim- di Soros Vakfı'nın yazarlarını da korkut- maya başladı (Justin Burke). Pazar günü, The Independent Biş- kek'te, çeşitli etnik gruplann mallarını, can- lannı koruyabilmek için kendi bağımsız mi- lislerini kurmayabaşladıklannı bildiriyordu... ,* erginy(a)tr.net ğini, bunun da hem tüketicı, hem üretici hem de Maliye açısından olumsuzluk yarat- tığmı savunuyor. Müzakere nereden başlar? AB ile müzakerelere hangi başlıktan başlanacağı konusu Türkiye gündeminde önemli yer tutarken AB'nin son ge- nişlemede 10 aday ülke için uyguladığı yöntem, konuya ışık tutacak görünüyor. AB ile 3 Ekim 2005 tarihinde resmen başlaması beklenen müzake- relerin, son genişlemede gruplar halinde gerçekleştiği görülüyor. İlk olarak başlanan müzakere başlıkları bılim ve araştırma, eğitım ve mesleki eğitim, KOBÎ, kültür ve gör- sel-işitsel politika, telekomü- nikasyon, sanayi politikasıyla ortak dış ve güvenlik politi- kası olarak sıralanıyor. Son bölümdeyse tarım, bölgesel politika, kişilerin serbest dolaşımı, adalet ve içişleri, mali kontrol, mali ve bütçesel hükümlerle kurum- lar başlıkları müzakere edildi. Türkiye için bunlardan han- gilerinin öne alınacağı veya sonraya bırakılacağı henüz netlik kazanmadı. 'Türkiye AB sürecinde üzerine düşeni yapsın 1 Sabancı'dan sağduyu çağnsı tSTANBUL (ANKA): Türk Sanayıcilen ve Işadamlan Derneği (TÜSİAD) Başkanı Önıer Sabancı, Avrupa Birliği (AB) müzakere süre- cinde Türkiye'nin üzerine düşeni yapması du- rumunda "avantajh" olacağını belirterek "Sü- reç duygusalhktan uzak, sabırh ve sağduyulu olmayı gerektiriyor" dedı. Sabancı, TÜSl- AD'ın misyonunun yeni aşamasını, "Türkiye'nin AB ile müzakere sürecini başarüı bir şckilde tanıamlamasr ola- rak açıkladı. Sabancı, Tüm Iş Kadın- lan Derneği tarafından düzenlenen "Önccliklerinıi/in Işığında Küresel Değişim" sempozyumunda yaptığı konuşmada, yüzde 25.1 olan kadın- ların işgücüne katılım oranının art- masının toplumsal refahı ve kal- kınmayı olumlu etkileyeceğini söyledi. Sabancı, toplumsal yapı- nın gelişimi için kadınlann eği- tim, çalışma yaşamı ve siyasete katılımları önündeki engellerin aşılması gerektiğini vurguladı. ANKARA PAZARI YAKUP KEPENEK Koşul (I) Ülke yönetimine egemen olanlar, bazı konularda, aşırı duyar- lı bir "karşı çıkış" sergiliyor. Israrla karşı çıkılan konuların başın- da emekçilerin örgütlenme hakları geliyor. En demokrat, en açı- lımcı ve en aydın sayılanları da, sıra sendikal haklara ve bunla- rın kullanımına gelince, duvar kesiliyor; vurdumduymaz oluyor. Geleneksel olarak ILO- Uluslararası Çalışma örgütü sözleşme- lerine uygulanan, sendikal hakları tanımama anlayışı, bu kez başka bir bağlamda yaşanıyor. Türkiye, 1949'da kurulan Avrupa Konseyi'nin kurucu üyele- rindendir. Konsey'in sosyal alandaki asıl belgesi niteliğini taşı- yan, temel sosyal ve ekonomik hakları güvence altına alan Av- rupa Sosyal Şartı, 1961 'de imzalanmış ve 1965'teyürürlüğe gir- miştir. Türkiye egemenleri bu belgeyi çeyrek yüzyıl sonra, 1989'da, yine örgütlenme hakkına ilişkin bir dizi "çekince" ile kabul ettiler. Ancak Konsey de boş durmadı; Avrupa Sosyal Şartı'nı, günün koşullanna uygun olarak güçlendirdi. Temel sos- yal ve ekonomik hakların bütün yönlerini güvence altına alan tek sözleşme diye nitelenen "Gözden Geçirilmiş Avrupa Sosyal Şartı", 1 Temmuz 1999'da yürürlüğe girdi. Türkiye bu kez çeyrek yüzyıl beklemiyor; doğru bir tutumla, Gözden Geçirilmiş Avrupa Sosyal Şartı'nı yasalaştırmak istiyor. Ancak, bunu yaparken, belgenin kimi önemli ilkelerine çekince koyuyor; onaylamak istemiyor. Meclis'e gönderilen Yasa Tasarısı, sözleşmenin üç maddesi- ni tümüyle onay dışında tutuyor. Sakıncalı bulunan Beşinci Mad- de "Örgütlenme hakkım" güvence altına alıyor: "Akit taraflar, çalışanların ve işverenlerin ekonomik ve sosyal çıkarlarını korumak için yerel, ulusal ve uluslararası örgütler kurma ve bu örgütlere üye olma özgürlüğünü sağlamak ve des- teklemek amacıyla ulusal yasanın bu özgürlüğü zedelemesini veya zedeleyicibiçimde uygulanmasını önlemeyi taahhüt eder- ler." Bu maddede öngörülen güvencelerin, güvenlik güçleri bakı- mından hangi ölçüde uygulanacağı ve yine bu güvencelerin "si- lahlı kuvvetlermensuplanna uygulanmasına ilişkin ilke ve bu ke- sime hangi düzeyde uygulanacağı" "ulusalyasalarla ya da yö- netmeliklerle saptanır" diyor. Ülkemizde sendikal hakların üzerindeki 12 Eylül gölgesinin kalktığı söylenemez. Bu nedenle, örgütlenme hakkını genişle- ten Beşinci Madde'nin onayı çok büyük bir önem taşımaktadır. Ancak hükümet, sosyal hakların ana dayanağı olan sendikal ör- gütlenme haklarını güçlendirecek bu adımı atmaktan kaçınıyor; örgütlenme hakkına uzak duruyor. Kapsam dışı bırakılan maddelerden biri olan Altıncı Madde, "Toplu Pazarlık Hakkı"nn kullanımını "teşvik edilmesini" öngö- rüyor. Diğeri, 23. Madde de, "yaşlıların sosyal korunma hakkı- nı" düzenliyor. Yaşlılara, kamusal, sosyal ve kültürel alana etkin katılma; sağlık yardımı; uygun konut sağlanacağının "taahhüt" edilmesi isteniyor. Çekinceler bunlarla sınırlı değil; tasan, sözleşmenin bu mad- delerinin dışında diğer üç maddesinin de kimi önemli fıkralarını kapsam dışında tutuyor. Bunlar gelecek yazının konusudur. yakup@metu.edu.tr Depreme karşı DASK hep yanınızda Son 4,5 yılda 100'ün üzerinde hasarlı deprem yaşandı! Doğal Afet Sigortaları Kurumu (DASK), kurulduğu 2000 yılından bu yana gerçekleşen bütün depremlerde sigortalıların yanında yer alarak tazminat ödemelerini en kısa sürede yapmıştır. 5.000 konut sahibine 8,5 milyon YTL (8.5 trilyon TL) ödendi. DASK, deprem sonrasında sigortalılarmı yalnız bırakmayarak hasar ödeme işlemlerini süratle tamamlamaktadır. Zorunlu Deprem Sigortası kapsamında 5.000 konut sahibine 8,5 milyon YTL (8.5 trilyon TL) tutarında tazminat ödemesi gerçekleştirmiştir. 2 milyon 156 bin ev DASK güvencesi altında! Zorunlu Deprem Sigortası poliçesi olan 2 milyon 156 bin konut sahibi, DASK'ın sunduğu sigorta teminatının güvencesiyle evlerini deprem riskine karşı 85 milyar TL'sine kadar koruma altına almanın huzurunu yaşıyor. Biz, kâr amacı gütmeyen bir Kamu kuruluşuyuz. 587 sayılı Kanun Hükmünde Kararname ile kurulmuş olan DASK, kamu tüzel kişiliğini haiz bir kurum olarak konutların deprem riskine karşı güvence sunmaktadır! Düşük primlerle güvenilir teminat! Zorunlu Deprem Sigortası poliçelerinin primleri son derece ucuzdur! Küçük prim ödemeleri karşılığında güvenilir bir teminata sahip olabilir ve yuvanızı deprem riskine karşı sigortalamış olmanın vereceği huzuru yaşayabilirsiniz. Örneğin, 1. bölgede yer alan 100 m 2 betonarme bir konutun Zorunlu Deprem Sigortası yıllık primi sadece 84 YTL'dir. Günlük olarak da sadece 23 Yeni Kuruş'a denk gelmektedir! Zorunlu Deprem Sigortanızı yaptırın. Süresi biten poliçenizi yenileyin. Konutunuzu güvencesiz bırakmayın! Zorunlu Deprem Sigortası Depreme Karşı Yuvamzın Güvencesi DASK Çagrı Merkezi: (0212) 368 0.800 Faks: (0212) 234 44 68 - 230 86 08 - 2301114 • 232 47 75 www.dask.gov.tr
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle