Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
SAYFA CUMHURİYET 28 MART 2005 PAZARTESİ
OLAYLAR VE GORUŞLER
AÇI
MÜMTAZ SOYSAL
Demiryolu Ayıpları
SAYIN VLADİMİR PUTİN'in Ermenistan ziya-
retinde Kars-Gümrü demiryolu da konuşulmuş.
Devlet başkanıyla Erivan'a giden Ulaştırma Ba-
kanı Levitin orada Arminfo Ajans'a verdiği de-
meçte, "Demiryolunu Ermenistan değil, Rus-
ya'ya kiralayın, işletelim; böylece taraflar Anka-
ra'yla Moskova olur" demiş.
Ermeniler ne der bilinmez ama, herhalde An-
kara konuya sıcak bakmaz. Çünkü, bunun anla-
mı Türkiye'nin Azerbaycarı'daki Dağlık Karadağ
bölgesini işgal eden Ermînistan'a karşı kapalı
tuttuğu sınırı açması derrektir. Erivan bu işgali
kaldırsa, sınır rayları arasında ot biten demiryolu-
nu açmayı kim istemez? Bunun Kars ve çevresi-
ni canlandırmak açısından sağlayacağı yararlar
saymakla bitmiyor. Güneydoğu yüzünden unutu-
lan Kuzeydoğu'nun dertler de hafifler.
Rus heyeti, hazır gitmişken, keşke demiryolu
vesilesiyle Karadağ konus^ınu da konuşuversey-
di. Türkiye-Rusya yakınlaşjmasının bölgeye sağ-
layabileceği o kadar çok şey var ki.
Bunlardan biri de, Gümrü ilişkisi bekleyedur-
sun, iki ülke arasındai Gürcistan üzerinden
başka bir demiryolu bağlantısı kurmak olabilir.
Rus Bakan, Kars hattını Arhalkalaki'ye uzatma-
nın bir buçuk milyar dolarljk maliyetine "çok pa-
halı" diyor. Ama, sağlanacak manevi ve maddi
yarar kat kat fazla değil mi?
llginç olan, çağdaş teknolojide herhalde hiç
geri sayılamayacak Rusya gibi bir ülkede devlet
adamlarının hâlâ demiryolu konusuna kafa yor-
masıdır. Bizdeki "kafa"\ar\n böyle şeyler düşün-
düğünü söyleyebilir misiniz? Onlar "duble yol"
ya da "sahil yolu" gibi "çağdaş" saydıkları proje-
ler peşindedirler.
Demiryollarını yüzüstü bııfakarak.
Ya da, düzeltilmemiş raylar üzerinde tren yarış-
tırıp insan katlederek.
Demiryolsuz kalmış kocta limanları unutarak;
Trabzon'uyla, Karadeniz Eıteğlisi'yle, Tekirdağ'ıy-
la ve hele Antalya'sıyla.
Demir-çelik sanayiinin merkezi olarak Ingiliz
demiryolu şebekesi dışındi kalmış bir Sheffield,
Fransız Riviera'sında trenle gidilemeyecek bir Ni-
ce düşünebilir misiniz? Oysa, Karadeniz Ereğli-
si'ni hiç olmazsa yük taşımacılığı amacıyla ülke-
nin demiryolu ağına bağlamak için Kozlu-Kandilli
arasına otuz kilometrecik ray döşemek yetecek;
Isparta-Antalya demiryolunu yapmak da atla de-
ve değildir. Yeter ki, düşünülsün.
Yeter ki, kafalar açgözlü müteahhit firmalarını
zengin etmek için dünyanın en saçma bayın-
dırlık düşüncesi olan plansız projesiz bir
Karadeniz Sahil Yolu hayaline balıklama dal-
mamış olsun. Canik, Giresun, Soğanlı, Kaçkar
dağları gerisinden büyük yollar geçirip bunları
vadilerden kıyı kentlerine bağlamak dururken,
cânım kıyıları mahvetmenin anlamı var mıydı?
Sanki insanlar ve mallar oralardan hızlı gidip
gelebileceklermiş gibi.
Bu saçmalık yüzünden baştan başa kentleş-
miş bir kıyı şeridinin "meskûn mahal"\erinde kim
50 kilometreden fazla hız yapabilecektir?
Hangi Halkla AB?
Av. MÜnİr G O K E R îst. Barosu AB Komisyonu Bşk. Yardımcm
- Elektrik çalanlar,
- Kaçak elektrik için uzaktan
kumandalı sayaç yapanlar,
- Sahte rakı üretenler,
- Istanbul'u dünyanın sayıh çir-
kin kenti haline getirenler,
- Hazine arazilerini işgal eden-
ler,
- Güzelim Boğaz'da kaçak kat
yapıp, filizlerini bekletenler,
- Dünyanın en güzel doğası Bo-
ğaziçi'ni mahvedenler,
- En pespaye dizilerin birinci sı-
nıf reyting almasını sağlayanlar,
- Yirmi bin tinerci, otuz bin iş-
portacı, binlerce değnekçi... ve
milyonlarca genç işsiz ile kalkın-
ma edebiyatı yapanlar.. ve buna
inananlar,
- Her şeyi Allah'tan bilip, yan
gelip yatanlar...
HALKBUNLAR... Vebuhalk
yanlış seçimi sonucu hastane kuy-
ruklarında sürünmektedir bu
• • nlü Alman düşünürü
U
VVilhelm Reich Dinle
Küçük Adam adlı baş-
yapıtında:
"Özgürlüğü ele geçir-
meyi kendin ve scııin gibiler için
korumaktan daha iyi bildin. Se-
nin bu niteliğini ben çoktan beri-
dir biliyordum. Ama güç bir du-
runıdan henüz çıknuş iken, birin-
ciden daha kötü olan ikirıcive ne-
den saplandığını anlamıyorum?
Seni tutsak yapanın kim olduğu-
nu ortaya çıkardığun halde sen
kendini prangaya vuruyorsun.
Kendi tutsaklığının tek ve biricik
sorumlusu yine serısin..."
Bu düşünceyi değişik biçim-
lerde benimseyip yayan, toplu-
mun mutluluğu için, halka rağmen
halk sloganı ile devrimler yara-
tan; daha sonraki yıllarda Gazi
(Kenıal Atatürk) daha önceleri
de Robespierre gibi devrimciler
olmuştur. Günümüzde ise med-
yanın bu kokıışmuşluğunda, kör
öfke ve inada çiçek güzelliği ile
yaklaşan büyük bir yazar var. Be-
kirCoşkun. Boyalı medyanın gö-
beğinde bir krizantem çiçeği gi-
bi açan, dürüst ve onurlu yol gös-
terici... Amma diğer yandan sa-
vaşı kaybettiğini söylüyor. Tü-
müyle katılıyorum.. Ben de ço-
ğul yapıyorum onun düşüncesi-
ni. Bizler savaşı kaybettik... Kö-
tümser bir görüş mü bilemiyo-
rum?.. Yıllar önce de Malapar-
te söylemişti.. Kadınlar da sava-
şı yitirdi..
Halk kendisine ufıık açanları
değil, pragmatist yaklaşanlan ter-
cih ediyor ne yazık.. Aydınlığı
değil belirsizliği ve bulutlan yeğ-
liyor. Güneşte ısınmaktan değil,
kara bulutlarda üşümekten ya-
na... Bizlerin de içi ürperiyor bu
gerçekleri görünce... Çağlarbo-
yunca da böyle olmuş.. TEM oto-
yolunda sarmısak satan, kırmızı
ışıkta geçen, sahte rakı imal eden-
ler bizleri dinlemiyor... Büyük
usta Bekir Coşkun: "Anlayama-
dığım ise, geçen gün toplumsal
hırsı/lık yazıma sen halk diişma-
msın diye kızanlar..." Usta
1
nın an-
lamadığını ben çok iyi anlıyo-
rum. Kim bunlar?
gün...
Türkiye, 4.12.2000 tarihli Ka-
tılım Ortaklığı Belgesi'nde be-
lirlendiği gibi, tüm aday ülkele-
rin geçirdiği hukuksal ve siyasi
reformların gerçekleştirildiği bir
ucu açık bekleme sürecinde bu-
lunmaktadır.
Bu süreçte hedeflenen, demok-
ratik sistemin tüm kurul ve kural-
ları ile işlediği bir Türkiye'dir.
Çağdaş demokrasinin işlerliği
çok uzun bir zamandır tartışılan
ve gündemde bulunan bir konu-
dur. Batılılaşma ve buna bağh ola-
rak demokratikleşnıe çabalan,
önce Osmanlı Imparatorluğu'nun
daha sonra da Türkiye Cumhuri-
yeti'nin yaklaşık 150 yıldır hedef-
lediği siyasal, sosyal ve ekonomik
sistemin temel unsurlannı orta-
ya koymaktadır. Bu açıdan, Av-
rupa Birliği; siyasi, toplumsal ve
iktisadi koşulların 1993 Kopen-
hag kriterlerine ve AB müktesa-
batına uygun olmasını istemek-
tedir. Kriterler, siyasi, iktisadi ve
sosyal olarak üç odak noktası ile
biçimlenir. Ilk iki kriteri siyasi-
ler ve bürokratlar ya da hükümet-
ler inşa edecektir. Ancakasıluyu-
mıı HALK sağlayacaktur. Bu da
halkın her iki kriteri yani üyelik
yükümlülüklerini üstlenebilme
kapasitesidir.Acaba Türkhalkı bu
sorumluluğu yerine getirebilecek
midir? Başka bir deyişle hangi
halkla bu uyumu sağlayacağız..
Yukanda fotoğrafi çekilen halk-
la mı? ÇOK ŞUPHELİ... Kriter-
ler nedir?
Siyasi Kriter: Aday ülke de-
mokrasi, hukuk devleti, insan
haklan ile azınlıklann korunma-
sı için saygıyı temin eden kurum-
sal istikrara sahip olmalıdır.
İktisadi Kriter: Aday ülkede
işleyen bir piyasa ekonomisi var
olmalı ve AB içinde rekabet bas-
kısı ile piyasa güçlerine karşı koy-
ma kapasitesine sahip olmalıdır.
Her iki kriterde gerekli uyumu
sağlayacaklar; yöneticiler ve si-
yasilerdir. Bu uyumda hükümet-
lerin supleksleri de Kopenhag
kriterlerine ve müktesebata uyu-
mu sağlayabilir. Uzun ince bir
yolda yürümeye benzese de. Asıl
önemli olan siyasileri ve hüküme-
ti seçen sokaktaki adamm, yani
halkın AB'ye uyumudur.
Üyelik yükümlülüklerini üstle-
nebilme kapasitesi diye özetle-
nebilecek bu en önemli kriterin
baş aktörü HALKTIR... AMA
HANGİ HALK?
Güncel olarak, gelin, kaynana,
SemraHanımveBeyazatlıprens
dizileriyle uykuya yatmış bir halk
bu yükümlülükleri üstlenebilme
kapasitesine sahip değildir.
Adalet, eğitim, telekomünikas-
yon, kültür ve görsel işitsel poli-
tika gibi adalet gibi temel politi-
kalara uyum sağlamakta zorla-
nan Türk halkı, çok daha bilinç
ve özen isteyen AB kriterlerine
nasıl uyum sağlayacaktır? Taraf
olduğumuz uluslararası sözleş-
meler kapsamında HABİTAT1
korumaya yönelik ulusal mevzu-
atın hazırlanması için başlatılan
idari ve teknik düzenlemeler,
AB'nin DOĞAL YAŞAM OR-
TAMLARI VE FLORA KO-
RUNMASINAİLİŞKİN HABÎ-
TAT DlREKTlFLERlNlN en kı-
sa sürede tamamlanmasını ön-
görmektedir. Ormanları yakan,
güzelim Istanbul'u dünyanın en
çirkin yapılan ile berbat eden,
sahte rakı imal eden, akarsulan
kirleten, kitap okumayan, en ka-
litesiz dizilere reyting veren bir
halkla bu uyumu sağlamak son de-
rece zordur.
O halk ki futbol maçlarına dö-
ner bıçakları ile gider, kuşlan öl-
dürür, kendi geleceğini belirle-
yecek siyasilerin seçiminde kesin-
likle bilinçli davranmaz... Uzun
ve orta vadeli düşünemez. Zincir-
lerinden kurtulmayı sevmez. Kı-
sa vadede pragmatisttir. Doğanm
korunmasından çok, gecekondu-
suna bir kat daha nasıl çıkacağı-
nı düşünür. Vergi vermek bilinci
yoktur. Daima acılarla yaşamayı
sever. Hiçbir müzik aletine ilgi
duymamıştır. Tencere ve tavaya
oy verir seçimlerde. Yağmurlu
günlerde kaldırımda bekleyen ya-
yalara, hızla geçtiği aracından ça-
mur sıçratmak en büyük zevkidir.
Televole medyasının yönlen-
dirmesi ile smıf bilincinden git-
tikçe uzaklaşan bu halkla, üçün-
cü kriter olan üyelik yükümlü-
lüklerini üstlenmek çok zordur.
Gazi'nin tamamlayamadığı ay-
dınlanma çağının eksikliği, AB'ye
giriş ve bekleme sürecinde Türk
halkının nefesinde hissedilecek-
tir. Atatürk'ün devrimleri eksik
kalmıştır. Gönderdiği ışık, ne ya-
zık ki sönmek üzeredir. Halkımı-
zın bu halde olmasında kimin su-
çu vardır acaba? Başta siyasile-
rin, sonra yönetici ve bürokratla-
rm, dahası herkesin. Elbirliği ile
aydınlıktan uzaklaşıp yağmur bu-
lutlannın içine hapsetmişiz ken-
dimizi...
Atatürk iyi bir devrimci, tnönü
iyi bir siyasetçi idi.. benzetmesini
düşünerek, yılların muhasebesi-
ni yapmanın da hiçbir gereği kal-
mamıştır artık... Ve de siyasilerin
gelecek nesilleri değil, gelecek se-
çünleri düşündüğü cümlesinin de
kıymeti harbiyesi yoktur bu eroz-
yona uğramış düzende... Ancak
tüm bu düşünce papatyalannı top-
layarak, AB müktesebatına ya da
Kopenhag kriterlerine nasıl uyum
sağlayacağımızı çok merak edi-
yorum.
Ne güzel söylemiş, Pablo Ne-
ruda:
"Halklar da böyledir diyorum
işte
bilmezler
anlamazlar bile
aldanırlar durmadan..."
Tehlikeyi Görmek..
AbduUahTEKtN
Y
avaş yavaş bu aşamaya gelineceği belliydi: Mil-
letvekillerinin de katıldığı yeşil bayraklı göste-
riler gözlenmeye başladı. 10 yıllık DP iktidarı-
nın adım adım sahneye koyup uyguladığı tabloya koşut
çaba ve çalışmalar sergileniyor. Ne var ki o zaman Ismet
tnönü vardı ve tek başına da olsa yürekli ve erdemli bir
mücadele yürütüyordu. Inönü bu mücadelenin bayrağı-
nı önemli bir uyarı ile başlatmıştı: "Politika ihtiraslan
iktidar için dayanak olur zannedilerek irtica okşanmak-
tadn-. Cumhuriyetin büyük ıslahatı tehlikeye konmuştur.
Haber veriyorum: TehUke görüyorum." (A. R. Cihan -
A. Tekin. Çağdaş Devlet Adamı Ismet Inönü. S. 115)
Tehlikeyi gören kişi, dinin siyasete alet edilmesi yü-
zünden memleketin iki defa battığına tanık olan bir as-
ker-politikacıdır. tnönü, DP iktidarına, irticaya yakılan
yeşil ışığın sakıncalannı anlatır. "Adım adım mutlakiye-
te gidiyoruz. Yahut geri dönüyoruz. Bu şimdiki dönüşü-
müzün hiçbir mazereti yoktur. Iktidan destekleyenleri
uyandırmak isterim. Gidiş tehlikeüdir. Mesuliyethıizi bi-
liniz." (a.g.e. s. 133) Türkiye 2005 yılında da geçmiş yıl-
larda yaşananlara benzer tutum içinde olduğu gözlenen
bir yol rutturmuştur. Tutturulan yolu, Türkiye'nin, ülke-
yi yöneten iktidann çabalanyla dinci bir rejime doğru
kaydığı şeklinde özetlemek mümkündür. Bu kaymayı
sağduyulu, bilgili ve deneyimli yurttaşlar daha erken ve
kolay görmektedirler. Yurtdışından bakıp bu kaymayı
görenler de var kuşkusuz. Nitekim Fransız Le Figaro ga-
zetesi bunu çeşitli ve çarpıcı örnekleriyle birlikte yan-
sıtmakta gecikmedi.
Dikkat çekici olan, aynı zaman çerçevesinde ABD
mahreçli bir dergıde yer alan ve Türkiye'deki siyasal ik-
tidarı "yeşil sermayenin" beslediği haberiydi. Yeşil ser-
mayenin gelişip boy atması, elbette siyasal iktidann var-
lığını sürdürmesinin temel etkenlerinden biri olacaktır.
Ne ki, buna koşut olarak laik sistemin oyulması süreci
de hızlanacaktır. Şımdiye değin "biraz sabredin" deni-
lerek zamana yayılmaya çalışılan kimi istemlerin önün-
deki savaklar kaldırılacak ve irticanın okşanmaya baş-
landığı görülecektir. Nitekim Kültür ve Turizm Bakan-
lığı'na yapılan atama bunun göstergelerinden biridir.
Karşıt kültürlerin yaygın olduğu bir ülkede, tarikat yan-
hsı bir kişinin Kültür Bakanlığı'na getirilmesi düşündü-
rücüdür. TC hükümetlerinde tarikat yanlısı kışilerin ba-
kanlık ve başbakanlık yapmalan, eşlerinin giyim ku-
şamlanndan edımlerine uzatılacak çizgıde Cumhuriyet
kavramıyla, çağdaşlıkla ne ölçüde bağdaşıyor acaba?
Tann'ya ulaşmak, ona ibadet etmek için bir şeyhin ön-
derliğinde müritler topluluğu olarak yansımak mı gere-
kir? Bilgileri kuşkulu kimı insanların kendilerini TanrTnın
vekili gibi göstermeleri yaklaşımı henüz devam ediyor-
sa bunun nedeni onları yüceltenlerde aranmalıdır..
Günümüzde laiklik ilkesinın yetersızlıği ortadaolup
bunun daha dinamik bir kavram olan Atatürkçu laıklığe
dönüştürülmesinı gerektıren koşullar gittıkçe çoğalmak-
tadır Atatürkçu laiklik önemli bir kavramdır.
AKP iktidarı edimlerini, kadrosuyla, sermayesıyle da-
ha bilinçli ve fazla dikkat çekmeden yaygınlaştırmakta-
dır Kuşkusuz bu bir tür şark kurnazlığıdır. Takıyyecıle-
rin şark kafası taşıdıklan nokta unutulmadan dıleyelım
kı, bu yayıhş, saf kocanın "Bakalım ne olacak değer-
lendirmesi şeklinde sonuclanmaz...
CUMHURİYET?
TEN
OKURLARA
İBRAHtM Y1LD1Z
İstanbul Ansiklopedisi
Birkaç gündür gazetemizin ilk sayfasında,
başlığın hemen altında büyükçe bir anons ya-
yımlıyoruz.
Bu anons bir kültür hizmeti olarak düşündü-
ğümüz Asırlar Boyunca İstanbul Ansiklope-
disi'nin duyurusu. Geçen hafta sözünü ettiği-
miz bu çalışmayı, yarın, okurlarımız gazete sa-
tıcılarından ücretsiz olarak edinebilecekler.
Neden İstanbul ansiklopedisi?
50 Ykr. (500.000 TL.) ile Cumhuriyet, ülkenin
en pahalı gazetesi.
Üstelik 20 sayfa. Rakip gazeteler hem daha
ucuz hem daha çok sayfalı.
Bir süredir, verdiğimiz ek sayısını arttırdık.
Üstelik yazılı basında ek çeşitliliği bakımından
öncülüğümüzü sürdürüyoruz.
Anımsanacağı gibi pazartesi günleri Strateji,
perşembe günleri Kitap, cumartesi günleri Bi-
lim Teknik, pazar günleri gazete boyutuna taşı-
dığımız Dergi'yi okurlarımıza sunuyoruz. Ayrı-
ca, her ayın ikinci salı günü verdiğimiz Tarım
Dergisi büyük beğeni kazandı. Şimdi nisan
ayında bu dergi çeşitliliğine Turizm de katıla-
cak.
Yarından itibaren her salı ve cuma günü
Asırlar Boyunca İstanbul Ansiklopedisi'ni he-
saba katarsak Cumhuriyet, gazeteyle birlikte
verdiği dergilerle farklılığını ortaya koyuyor.
Amacımız okurlarımıza en iyi dergileri, yayın-
ları verebilmek. Bilindiği gibi öteki gazetelerin
uyguladığının aksine, tüm bunları ücretsiz ola-
rak veriyoruz...
••*
Asırlar Boyunca İstanbul Ansiklopedisi, ilk
kez 1954 yılında yine Cumhuriyet gazetesi ta-
rafından hazırlanıp ücretsiz olarak verilmişti.
Ansiklopediyi hazırlayan ünlü müzeci Haluk
Şehsuvaroğlu aslında Askeri bir yargıç. Fakat
tarih merakı onu önce Deniz Müzesi, sonra da
Topkapı Sarayı Müzesi Müdürlüğü görevlerine
kadar getirmiş.
Şehsuvaroğlu, hazırladığı Asırlar Boyunca İs-
tanbul Ansiklopedisi'nin içeriğini şöyle anlatı-
yor:
"Cumhuriyet gazetesinin Tarih llavesi beş
yüz senelik Türk Istanbul'u bütün âbideleriyie
hikâye edecektir. Bu ilaveler Bizans Istanbul'la
başlayacak, fethi ve şehri ne vaziyette aldığı-
mızı anlatacak, sonra mimari eserlerden kale-
ler, hisarlar, camiler, türbeler, saraylar, hanlar,
çarşılar, hamamlar, kışlalar, mektepler, kütüp-
haneler, konaklar, yalılar ve su tesisleriyle çeş-
melerden bahsedecektir. Ayrıca bu ilavelerde
beş yüz senelik Istanbullulan devir devir kıya-
fetleriyle bulacak ve onların beş yüz senedir
kayık, araba, at, ilk vapurlar gibi bindikleri va-
sıtalara da rastlayacaksınız. Binalar, içlerinde
geçen olaylarla anlatılacak, ilavelere ayrıca Is-
tanbul'u ilgilendiren eski nizamlar, yasaklar,
bazı fıkralarda konulacaktır..."
Üç aylık bir süreçte tamamlanacak fasikülle-
rin bitiminde okurlarımıza kapak dağıtılacak.
Fasiküllerin 16'şar sayfadan ve birinci hamur
kâğırtan oluştuğunu belirtmek istiyorum. Çün-
kü, baskısı, grafik düzeni, Türkçeleştirilmesi
başta olmak üzere oldukça titiz davrandığımız
bir çalışmanın eksiksiz olmasını istedik.
Bu ansiklopedinin oluşumunda bizden des-
teğini esirgemeyen Arçelik Kurumu böylesine
güzel bir eserin 50 yıl sonra yeniden okurlarla
buluşmasına büyük katkı sundu.
* • •
Dünya Tiyatro Günü dün kutlandı. Tiyatrolar
kapılarını tiyatro severlere açtılar. Bu kez para
almadan oynadılar. Tiyatro dünyası da öteki
sanat kolları gibi birçok sorunla karşı karşıya.
Zaman zaman bu sorunlar dile getirilir, yazılır.
Dünkü gazetelere baktığımızda her türlü ma-
gazin haberini görmek, okumak mümkündü.
Ne yazık ki tiyatro, Dünya Tiyatro Günü'nde
bile unutulmuştu. Bir tek Cumhuriyet, Kültür
sayfasında geniş bir biçimde haber ve röpor-
tajla konuyu ele alırken birinci sayfasında da
bu habere yer vermişti...
İyi Haftalar.
BÜYÜKÇEKMECE 1. İCRA
MÜDÜRLÜGÜ'NDEN MENKULÜN
AÇIK ARTTIRMA İLANI
Sayı: 2005/888 Esas
Bir borçtan dolayı hacızli ve aşağıda cıns, miktar ve
kıymetleri yazılı mallar satışa çıkartılmıştır.
Birinci arttırma 13/4/2005 günü saat 11.00-11.10
arasında Evren Oto Sanayı Sıtesi ldare Amirliği Esen-
yurt Büyükçekmece/lstanbul adresınde yapılacaktır. O
gün kıymetlerının yüzde 60'ına istekli bulunmadığı
takdirde 18/04/2005 günü aynı yer ve saatte 2. arttır-
ma yapılarak satılacağı. Şu kadar ki, arttırma bedelı-
nin malın tahmin edilen kıymetinin yüzde kırkını bul-
masının ve satış isteyenin alacağına rüçhanı olan ala-
caklının toplamından fazla olmasının ve bundan başka
paraya çevırnıe ve paylann paylaştırma masraflannı
geçmesinin şart olduğu, mahcuzun satış bedeli ilzenn-
de yüzde oranında KDV'nin alıcıya aıt olacağı ve
satış şartnamesinin bir örneğinın isteyene gönderilebı-
leceği, fazla bılgı almak isteyenlerin yukanda yazılı
dosya numarasıyla daıremize başvurmaları ilan olu-
nur. 18 3 2005
Adedı Cınsı (Mahıyetı ve önemli nılelıklerı)
Comptex Ra 2500 Ferror marka
ışık ensantör
1 ad Manfata NR 45 T 68082 model ram
makınesı
1 ad 1 ater marka CML 1 Fvospo 2200
brelı Iras, makınesı.
I ad cafcı CM1 bvo III H 2200 1114 IS
nolu tra^ makınesı
1 ad Cemateks marka 6721 w 1/4 masc
NR 115651 1994 şardan makıne
1 ad Ferraro marka C'amtekx I v 3118
1992 model tüp santral makıne
6 ad ünzıo marka örgu makınesı (nu
marasız)
2 ad. Mare hıspo marka orpıs makınesı
(numarasız)
Basın: 13559 .,
Muhamınen kıymctı lıra
80.000 -Y TL
250.000 -Y11
50 000 -Y 1L
ı
80 000 -Y11.
20.000.-YTL.
20.000.-YTL.
90 000 -YTL.
15.000-YTL