09 Mayıs 2024 Perşembe English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
SAYFA CUMHURİYET 28 MART 2005 PAZARTESİ OLAYLAR VE GORUŞLER AÇI MÜMTAZ SOYSAL Demiryolu Ayıpları SAYIN VLADİMİR PUTİN'in Ermenistan ziya- retinde Kars-Gümrü demiryolu da konuşulmuş. Devlet başkanıyla Erivan'a giden Ulaştırma Ba- kanı Levitin orada Arminfo Ajans'a verdiği de- meçte, "Demiryolunu Ermenistan değil, Rus- ya'ya kiralayın, işletelim; böylece taraflar Anka- ra'yla Moskova olur" demiş. Ermeniler ne der bilinmez ama, herhalde An- kara konuya sıcak bakmaz. Çünkü, bunun anla- mı Türkiye'nin Azerbaycarı'daki Dağlık Karadağ bölgesini işgal eden Ermînistan'a karşı kapalı tuttuğu sınırı açması derrektir. Erivan bu işgali kaldırsa, sınır rayları arasında ot biten demiryolu- nu açmayı kim istemez? Bunun Kars ve çevresi- ni canlandırmak açısından sağlayacağı yararlar saymakla bitmiyor. Güneydoğu yüzünden unutu- lan Kuzeydoğu'nun dertler de hafifler. Rus heyeti, hazır gitmişken, keşke demiryolu vesilesiyle Karadağ konus^ınu da konuşuversey- di. Türkiye-Rusya yakınlaşjmasının bölgeye sağ- layabileceği o kadar çok şey var ki. Bunlardan biri de, Gümrü ilişkisi bekleyedur- sun, iki ülke arasındai Gürcistan üzerinden başka bir demiryolu bağlantısı kurmak olabilir. Rus Bakan, Kars hattını Arhalkalaki'ye uzatma- nın bir buçuk milyar dolarljk maliyetine "çok pa- halı" diyor. Ama, sağlanacak manevi ve maddi yarar kat kat fazla değil mi? llginç olan, çağdaş teknolojide herhalde hiç geri sayılamayacak Rusya gibi bir ülkede devlet adamlarının hâlâ demiryolu konusuna kafa yor- masıdır. Bizdeki "kafa"\ar\n böyle şeyler düşün- düğünü söyleyebilir misiniz? Onlar "duble yol" ya da "sahil yolu" gibi "çağdaş" saydıkları proje- ler peşindedirler. Demiryollarını yüzüstü bııfakarak. Ya da, düzeltilmemiş raylar üzerinde tren yarış- tırıp insan katlederek. Demiryolsuz kalmış kocta limanları unutarak; Trabzon'uyla, Karadeniz Eıteğlisi'yle, Tekirdağ'ıy- la ve hele Antalya'sıyla. Demir-çelik sanayiinin merkezi olarak Ingiliz demiryolu şebekesi dışındi kalmış bir Sheffield, Fransız Riviera'sında trenle gidilemeyecek bir Ni- ce düşünebilir misiniz? Oysa, Karadeniz Ereğli- si'ni hiç olmazsa yük taşımacılığı amacıyla ülke- nin demiryolu ağına bağlamak için Kozlu-Kandilli arasına otuz kilometrecik ray döşemek yetecek; Isparta-Antalya demiryolunu yapmak da atla de- ve değildir. Yeter ki, düşünülsün. Yeter ki, kafalar açgözlü müteahhit firmalarını zengin etmek için dünyanın en saçma bayın- dırlık düşüncesi olan plansız projesiz bir Karadeniz Sahil Yolu hayaline balıklama dal- mamış olsun. Canik, Giresun, Soğanlı, Kaçkar dağları gerisinden büyük yollar geçirip bunları vadilerden kıyı kentlerine bağlamak dururken, cânım kıyıları mahvetmenin anlamı var mıydı? Sanki insanlar ve mallar oralardan hızlı gidip gelebileceklermiş gibi. Bu saçmalık yüzünden baştan başa kentleş- miş bir kıyı şeridinin "meskûn mahal"\erinde kim 50 kilometreden fazla hız yapabilecektir? Hangi Halkla AB? Av. MÜnİr G O K E R îst. Barosu AB Komisyonu Bşk. Yardımcm - Elektrik çalanlar, - Kaçak elektrik için uzaktan kumandalı sayaç yapanlar, - Sahte rakı üretenler, - Istanbul'u dünyanın sayıh çir- kin kenti haline getirenler, - Hazine arazilerini işgal eden- ler, - Güzelim Boğaz'da kaçak kat yapıp, filizlerini bekletenler, - Dünyanın en güzel doğası Bo- ğaziçi'ni mahvedenler, - En pespaye dizilerin birinci sı- nıf reyting almasını sağlayanlar, - Yirmi bin tinerci, otuz bin iş- portacı, binlerce değnekçi... ve milyonlarca genç işsiz ile kalkın- ma edebiyatı yapanlar.. ve buna inananlar, - Her şeyi Allah'tan bilip, yan gelip yatanlar... HALKBUNLAR... Vebuhalk yanlış seçimi sonucu hastane kuy- ruklarında sürünmektedir bu • • nlü Alman düşünürü U VVilhelm Reich Dinle Küçük Adam adlı baş- yapıtında: "Özgürlüğü ele geçir- meyi kendin ve scııin gibiler için korumaktan daha iyi bildin. Se- nin bu niteliğini ben çoktan beri- dir biliyordum. Ama güç bir du- runıdan henüz çıknuş iken, birin- ciden daha kötü olan ikirıcive ne- den saplandığını anlamıyorum? Seni tutsak yapanın kim olduğu- nu ortaya çıkardığun halde sen kendini prangaya vuruyorsun. Kendi tutsaklığının tek ve biricik sorumlusu yine serısin..." Bu düşünceyi değişik biçim- lerde benimseyip yayan, toplu- mun mutluluğu için, halka rağmen halk sloganı ile devrimler yara- tan; daha sonraki yıllarda Gazi (Kenıal Atatürk) daha önceleri de Robespierre gibi devrimciler olmuştur. Günümüzde ise med- yanın bu kokıışmuşluğunda, kör öfke ve inada çiçek güzelliği ile yaklaşan büyük bir yazar var. Be- kirCoşkun. Boyalı medyanın gö- beğinde bir krizantem çiçeği gi- bi açan, dürüst ve onurlu yol gös- terici... Amma diğer yandan sa- vaşı kaybettiğini söylüyor. Tü- müyle katılıyorum.. Ben de ço- ğul yapıyorum onun düşüncesi- ni. Bizler savaşı kaybettik... Kö- tümser bir görüş mü bilemiyo- rum?.. Yıllar önce de Malapar- te söylemişti.. Kadınlar da sava- şı yitirdi.. Halk kendisine ufıık açanları değil, pragmatist yaklaşanlan ter- cih ediyor ne yazık.. Aydınlığı değil belirsizliği ve bulutlan yeğ- liyor. Güneşte ısınmaktan değil, kara bulutlarda üşümekten ya- na... Bizlerin de içi ürperiyor bu gerçekleri görünce... Çağlarbo- yunca da böyle olmuş.. TEM oto- yolunda sarmısak satan, kırmızı ışıkta geçen, sahte rakı imal eden- ler bizleri dinlemiyor... Büyük usta Bekir Coşkun: "Anlayama- dığım ise, geçen gün toplumsal hırsı/lık yazıma sen halk diişma- msın diye kızanlar..." Usta 1 nın an- lamadığını ben çok iyi anlıyo- rum. Kim bunlar? gün... Türkiye, 4.12.2000 tarihli Ka- tılım Ortaklığı Belgesi'nde be- lirlendiği gibi, tüm aday ülkele- rin geçirdiği hukuksal ve siyasi reformların gerçekleştirildiği bir ucu açık bekleme sürecinde bu- lunmaktadır. Bu süreçte hedeflenen, demok- ratik sistemin tüm kurul ve kural- ları ile işlediği bir Türkiye'dir. Çağdaş demokrasinin işlerliği çok uzun bir zamandır tartışılan ve gündemde bulunan bir konu- dur. Batılılaşma ve buna bağh ola- rak demokratikleşnıe çabalan, önce Osmanlı Imparatorluğu'nun daha sonra da Türkiye Cumhuri- yeti'nin yaklaşık 150 yıldır hedef- lediği siyasal, sosyal ve ekonomik sistemin temel unsurlannı orta- ya koymaktadır. Bu açıdan, Av- rupa Birliği; siyasi, toplumsal ve iktisadi koşulların 1993 Kopen- hag kriterlerine ve AB müktesa- batına uygun olmasını istemek- tedir. Kriterler, siyasi, iktisadi ve sosyal olarak üç odak noktası ile biçimlenir. Ilk iki kriteri siyasi- ler ve bürokratlar ya da hükümet- ler inşa edecektir. Ancakasıluyu- mıı HALK sağlayacaktur. Bu da halkın her iki kriteri yani üyelik yükümlülüklerini üstlenebilme kapasitesidir.Acaba Türkhalkı bu sorumluluğu yerine getirebilecek midir? Başka bir deyişle hangi halkla bu uyumu sağlayacağız.. Yukanda fotoğrafi çekilen halk- la mı? ÇOK ŞUPHELİ... Kriter- ler nedir? Siyasi Kriter: Aday ülke de- mokrasi, hukuk devleti, insan haklan ile azınlıklann korunma- sı için saygıyı temin eden kurum- sal istikrara sahip olmalıdır. İktisadi Kriter: Aday ülkede işleyen bir piyasa ekonomisi var olmalı ve AB içinde rekabet bas- kısı ile piyasa güçlerine karşı koy- ma kapasitesine sahip olmalıdır. Her iki kriterde gerekli uyumu sağlayacaklar; yöneticiler ve si- yasilerdir. Bu uyumda hükümet- lerin supleksleri de Kopenhag kriterlerine ve müktesebata uyu- mu sağlayabilir. Uzun ince bir yolda yürümeye benzese de. Asıl önemli olan siyasileri ve hüküme- ti seçen sokaktaki adamm, yani halkın AB'ye uyumudur. Üyelik yükümlülüklerini üstle- nebilme kapasitesi diye özetle- nebilecek bu en önemli kriterin baş aktörü HALKTIR... AMA HANGİ HALK? Güncel olarak, gelin, kaynana, SemraHanımveBeyazatlıprens dizileriyle uykuya yatmış bir halk bu yükümlülükleri üstlenebilme kapasitesine sahip değildir. Adalet, eğitim, telekomünikas- yon, kültür ve görsel işitsel poli- tika gibi adalet gibi temel politi- kalara uyum sağlamakta zorla- nan Türk halkı, çok daha bilinç ve özen isteyen AB kriterlerine nasıl uyum sağlayacaktır? Taraf olduğumuz uluslararası sözleş- meler kapsamında HABİTAT1 korumaya yönelik ulusal mevzu- atın hazırlanması için başlatılan idari ve teknik düzenlemeler, AB'nin DOĞAL YAŞAM OR- TAMLARI VE FLORA KO- RUNMASINAİLİŞKİN HABÎ- TAT DlREKTlFLERlNlN en kı- sa sürede tamamlanmasını ön- görmektedir. Ormanları yakan, güzelim Istanbul'u dünyanın en çirkin yapılan ile berbat eden, sahte rakı imal eden, akarsulan kirleten, kitap okumayan, en ka- litesiz dizilere reyting veren bir halkla bu uyumu sağlamak son de- rece zordur. O halk ki futbol maçlarına dö- ner bıçakları ile gider, kuşlan öl- dürür, kendi geleceğini belirle- yecek siyasilerin seçiminde kesin- likle bilinçli davranmaz... Uzun ve orta vadeli düşünemez. Zincir- lerinden kurtulmayı sevmez. Kı- sa vadede pragmatisttir. Doğanm korunmasından çok, gecekondu- suna bir kat daha nasıl çıkacağı- nı düşünür. Vergi vermek bilinci yoktur. Daima acılarla yaşamayı sever. Hiçbir müzik aletine ilgi duymamıştır. Tencere ve tavaya oy verir seçimlerde. Yağmurlu günlerde kaldırımda bekleyen ya- yalara, hızla geçtiği aracından ça- mur sıçratmak en büyük zevkidir. Televole medyasının yönlen- dirmesi ile smıf bilincinden git- tikçe uzaklaşan bu halkla, üçün- cü kriter olan üyelik yükümlü- lüklerini üstlenmek çok zordur. Gazi'nin tamamlayamadığı ay- dınlanma çağının eksikliği, AB'ye giriş ve bekleme sürecinde Türk halkının nefesinde hissedilecek- tir. Atatürk'ün devrimleri eksik kalmıştır. Gönderdiği ışık, ne ya- zık ki sönmek üzeredir. Halkımı- zın bu halde olmasında kimin su- çu vardır acaba? Başta siyasile- rin, sonra yönetici ve bürokratla- rm, dahası herkesin. Elbirliği ile aydınlıktan uzaklaşıp yağmur bu- lutlannın içine hapsetmişiz ken- dimizi... Atatürk iyi bir devrimci, tnönü iyi bir siyasetçi idi.. benzetmesini düşünerek, yılların muhasebesi- ni yapmanın da hiçbir gereği kal- mamıştır artık... Ve de siyasilerin gelecek nesilleri değil, gelecek se- çünleri düşündüğü cümlesinin de kıymeti harbiyesi yoktur bu eroz- yona uğramış düzende... Ancak tüm bu düşünce papatyalannı top- layarak, AB müktesebatına ya da Kopenhag kriterlerine nasıl uyum sağlayacağımızı çok merak edi- yorum. Ne güzel söylemiş, Pablo Ne- ruda: "Halklar da böyledir diyorum işte bilmezler anlamazlar bile aldanırlar durmadan..." Tehlikeyi Görmek.. AbduUahTEKtN Y avaş yavaş bu aşamaya gelineceği belliydi: Mil- letvekillerinin de katıldığı yeşil bayraklı göste- riler gözlenmeye başladı. 10 yıllık DP iktidarı- nın adım adım sahneye koyup uyguladığı tabloya koşut çaba ve çalışmalar sergileniyor. Ne var ki o zaman Ismet tnönü vardı ve tek başına da olsa yürekli ve erdemli bir mücadele yürütüyordu. Inönü bu mücadelenin bayrağı- nı önemli bir uyarı ile başlatmıştı: "Politika ihtiraslan iktidar için dayanak olur zannedilerek irtica okşanmak- tadn-. Cumhuriyetin büyük ıslahatı tehlikeye konmuştur. Haber veriyorum: TehUke görüyorum." (A. R. Cihan - A. Tekin. Çağdaş Devlet Adamı Ismet Inönü. S. 115) Tehlikeyi gören kişi, dinin siyasete alet edilmesi yü- zünden memleketin iki defa battığına tanık olan bir as- ker-politikacıdır. tnönü, DP iktidarına, irticaya yakılan yeşil ışığın sakıncalannı anlatır. "Adım adım mutlakiye- te gidiyoruz. Yahut geri dönüyoruz. Bu şimdiki dönüşü- müzün hiçbir mazereti yoktur. Iktidan destekleyenleri uyandırmak isterim. Gidiş tehlikeüdir. Mesuliyethıizi bi- liniz." (a.g.e. s. 133) Türkiye 2005 yılında da geçmiş yıl- larda yaşananlara benzer tutum içinde olduğu gözlenen bir yol rutturmuştur. Tutturulan yolu, Türkiye'nin, ülke- yi yöneten iktidann çabalanyla dinci bir rejime doğru kaydığı şeklinde özetlemek mümkündür. Bu kaymayı sağduyulu, bilgili ve deneyimli yurttaşlar daha erken ve kolay görmektedirler. Yurtdışından bakıp bu kaymayı görenler de var kuşkusuz. Nitekim Fransız Le Figaro ga- zetesi bunu çeşitli ve çarpıcı örnekleriyle birlikte yan- sıtmakta gecikmedi. Dikkat çekici olan, aynı zaman çerçevesinde ABD mahreçli bir dergıde yer alan ve Türkiye'deki siyasal ik- tidarı "yeşil sermayenin" beslediği haberiydi. Yeşil ser- mayenin gelişip boy atması, elbette siyasal iktidann var- lığını sürdürmesinin temel etkenlerinden biri olacaktır. Ne ki, buna koşut olarak laik sistemin oyulması süreci de hızlanacaktır. Şımdiye değin "biraz sabredin" deni- lerek zamana yayılmaya çalışılan kimi istemlerin önün- deki savaklar kaldırılacak ve irticanın okşanmaya baş- landığı görülecektir. Nitekim Kültür ve Turizm Bakan- lığı'na yapılan atama bunun göstergelerinden biridir. Karşıt kültürlerin yaygın olduğu bir ülkede, tarikat yan- hsı bir kişinin Kültür Bakanlığı'na getirilmesi düşündü- rücüdür. TC hükümetlerinde tarikat yanlısı kışilerin ba- kanlık ve başbakanlık yapmalan, eşlerinin giyim ku- şamlanndan edımlerine uzatılacak çizgıde Cumhuriyet kavramıyla, çağdaşlıkla ne ölçüde bağdaşıyor acaba? Tann'ya ulaşmak, ona ibadet etmek için bir şeyhin ön- derliğinde müritler topluluğu olarak yansımak mı gere- kir? Bilgileri kuşkulu kimı insanların kendilerini TanrTnın vekili gibi göstermeleri yaklaşımı henüz devam ediyor- sa bunun nedeni onları yüceltenlerde aranmalıdır.. Günümüzde laiklik ilkesinın yetersızlıği ortadaolup bunun daha dinamik bir kavram olan Atatürkçu laıklığe dönüştürülmesinı gerektıren koşullar gittıkçe çoğalmak- tadır Atatürkçu laiklik önemli bir kavramdır. AKP iktidarı edimlerini, kadrosuyla, sermayesıyle da- ha bilinçli ve fazla dikkat çekmeden yaygınlaştırmakta- dır Kuşkusuz bu bir tür şark kurnazlığıdır. Takıyyecıle- rin şark kafası taşıdıklan nokta unutulmadan dıleyelım kı, bu yayıhş, saf kocanın "Bakalım ne olacak değer- lendirmesi şeklinde sonuclanmaz... CUMHURİYET? TEN OKURLARA İBRAHtM Y1LD1Z İstanbul Ansiklopedisi Birkaç gündür gazetemizin ilk sayfasında, başlığın hemen altında büyükçe bir anons ya- yımlıyoruz. Bu anons bir kültür hizmeti olarak düşündü- ğümüz Asırlar Boyunca İstanbul Ansiklope- disi'nin duyurusu. Geçen hafta sözünü ettiği- miz bu çalışmayı, yarın, okurlarımız gazete sa- tıcılarından ücretsiz olarak edinebilecekler. Neden İstanbul ansiklopedisi? 50 Ykr. (500.000 TL.) ile Cumhuriyet, ülkenin en pahalı gazetesi. Üstelik 20 sayfa. Rakip gazeteler hem daha ucuz hem daha çok sayfalı. Bir süredir, verdiğimiz ek sayısını arttırdık. Üstelik yazılı basında ek çeşitliliği bakımından öncülüğümüzü sürdürüyoruz. Anımsanacağı gibi pazartesi günleri Strateji, perşembe günleri Kitap, cumartesi günleri Bi- lim Teknik, pazar günleri gazete boyutuna taşı- dığımız Dergi'yi okurlarımıza sunuyoruz. Ayrı- ca, her ayın ikinci salı günü verdiğimiz Tarım Dergisi büyük beğeni kazandı. Şimdi nisan ayında bu dergi çeşitliliğine Turizm de katıla- cak. Yarından itibaren her salı ve cuma günü Asırlar Boyunca İstanbul Ansiklopedisi'ni he- saba katarsak Cumhuriyet, gazeteyle birlikte verdiği dergilerle farklılığını ortaya koyuyor. Amacımız okurlarımıza en iyi dergileri, yayın- ları verebilmek. Bilindiği gibi öteki gazetelerin uyguladığının aksine, tüm bunları ücretsiz ola- rak veriyoruz... ••* Asırlar Boyunca İstanbul Ansiklopedisi, ilk kez 1954 yılında yine Cumhuriyet gazetesi ta- rafından hazırlanıp ücretsiz olarak verilmişti. Ansiklopediyi hazırlayan ünlü müzeci Haluk Şehsuvaroğlu aslında Askeri bir yargıç. Fakat tarih merakı onu önce Deniz Müzesi, sonra da Topkapı Sarayı Müzesi Müdürlüğü görevlerine kadar getirmiş. Şehsuvaroğlu, hazırladığı Asırlar Boyunca İs- tanbul Ansiklopedisi'nin içeriğini şöyle anlatı- yor: "Cumhuriyet gazetesinin Tarih llavesi beş yüz senelik Türk Istanbul'u bütün âbideleriyie hikâye edecektir. Bu ilaveler Bizans Istanbul'la başlayacak, fethi ve şehri ne vaziyette aldığı- mızı anlatacak, sonra mimari eserlerden kale- ler, hisarlar, camiler, türbeler, saraylar, hanlar, çarşılar, hamamlar, kışlalar, mektepler, kütüp- haneler, konaklar, yalılar ve su tesisleriyle çeş- melerden bahsedecektir. Ayrıca bu ilavelerde beş yüz senelik Istanbullulan devir devir kıya- fetleriyle bulacak ve onların beş yüz senedir kayık, araba, at, ilk vapurlar gibi bindikleri va- sıtalara da rastlayacaksınız. Binalar, içlerinde geçen olaylarla anlatılacak, ilavelere ayrıca Is- tanbul'u ilgilendiren eski nizamlar, yasaklar, bazı fıkralarda konulacaktır..." Üç aylık bir süreçte tamamlanacak fasikülle- rin bitiminde okurlarımıza kapak dağıtılacak. Fasiküllerin 16'şar sayfadan ve birinci hamur kâğırtan oluştuğunu belirtmek istiyorum. Çün- kü, baskısı, grafik düzeni, Türkçeleştirilmesi başta olmak üzere oldukça titiz davrandığımız bir çalışmanın eksiksiz olmasını istedik. Bu ansiklopedinin oluşumunda bizden des- teğini esirgemeyen Arçelik Kurumu böylesine güzel bir eserin 50 yıl sonra yeniden okurlarla buluşmasına büyük katkı sundu. * • • Dünya Tiyatro Günü dün kutlandı. Tiyatrolar kapılarını tiyatro severlere açtılar. Bu kez para almadan oynadılar. Tiyatro dünyası da öteki sanat kolları gibi birçok sorunla karşı karşıya. Zaman zaman bu sorunlar dile getirilir, yazılır. Dünkü gazetelere baktığımızda her türlü ma- gazin haberini görmek, okumak mümkündü. Ne yazık ki tiyatro, Dünya Tiyatro Günü'nde bile unutulmuştu. Bir tek Cumhuriyet, Kültür sayfasında geniş bir biçimde haber ve röpor- tajla konuyu ele alırken birinci sayfasında da bu habere yer vermişti... İyi Haftalar. BÜYÜKÇEKMECE 1. İCRA MÜDÜRLÜGÜ'NDEN MENKULÜN AÇIK ARTTIRMA İLANI Sayı: 2005/888 Esas Bir borçtan dolayı hacızli ve aşağıda cıns, miktar ve kıymetleri yazılı mallar satışa çıkartılmıştır. Birinci arttırma 13/4/2005 günü saat 11.00-11.10 arasında Evren Oto Sanayı Sıtesi ldare Amirliği Esen- yurt Büyükçekmece/lstanbul adresınde yapılacaktır. O gün kıymetlerının yüzde 60'ına istekli bulunmadığı takdirde 18/04/2005 günü aynı yer ve saatte 2. arttır- ma yapılarak satılacağı. Şu kadar ki, arttırma bedelı- nin malın tahmin edilen kıymetinin yüzde kırkını bul- masının ve satış isteyenin alacağına rüçhanı olan ala- caklının toplamından fazla olmasının ve bundan başka paraya çevırnıe ve paylann paylaştırma masraflannı geçmesinin şart olduğu, mahcuzun satış bedeli ilzenn- de yüzde oranında KDV'nin alıcıya aıt olacağı ve satış şartnamesinin bir örneğinın isteyene gönderilebı- leceği, fazla bılgı almak isteyenlerin yukanda yazılı dosya numarasıyla daıremize başvurmaları ilan olu- nur. 18 3 2005 Adedı Cınsı (Mahıyetı ve önemli nılelıklerı) Comptex Ra 2500 Ferror marka ışık ensantör 1 ad Manfata NR 45 T 68082 model ram makınesı 1 ad 1 ater marka CML 1 Fvospo 2200 brelı Iras, makınesı. I ad cafcı CM1 bvo III H 2200 1114 IS nolu tra^ makınesı 1 ad Cemateks marka 6721 w 1/4 masc NR 115651 1994 şardan makıne 1 ad Ferraro marka C'amtekx I v 3118 1992 model tüp santral makıne 6 ad ünzıo marka örgu makınesı (nu marasız) 2 ad. Mare hıspo marka orpıs makınesı (numarasız) Basın: 13559 ., Muhamınen kıymctı lıra 80.000 -Y TL 250.000 -Y11 50 000 -Y 1L ı 80 000 -Y11. 20.000.-YTL. 20.000.-YTL. 90 000 -YTL. 15.000-YTL
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle