Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
12 MART 2005 CUMARTESİ CUMHURİYET SAYFA
SOYLEŞI
Antropolog Sefa Yürükel, Türkiye'yi suçlayan soykınm iddialannın planlı olduğunu söyledi
Hukuk terorizmiyapıhyorLEYLATAVŞANOĞLU
Merkezi Oslo'da bulunan "Iskandi-
navya Tiirk Dili Konuşulan ve Komşu
Ülkeler Araştırmalar Enstitüsü"nün
(ITAE) direktörü Sefa Yürükel, soy-
kırımın uluslararasi hukuka insanlık
suçu olarak 1948 yılında girdiğini söy-
ledi. Yürükel, sözde Ermeni soykın-
mının 1915 tarihinde yapıldığının ile-
ri sürüldüğünü belirterek "Türkiyeesas
olarakhııkukagörcyargılanamaz.Çün-
kü bu kavram 1948'den sonra geçerli-
likkazanıyor" dedi. Geçenlerde Istan-
bul'a gelen Yürükel'le, soykınm ko-
nusunu konuştuk. Yürükel'in soykı-
nm tanımlamalan ve bu konudaki göz-
lemleri çok ilginç. Kendisiyle yaptığım
söyleşi sorulu-yanıtlı şöyle:
- Siz dünyada soykııını olaylanııı in-
celeyerek soykınmlıt ilgili bir kitap yaz-
dınız.Önceliklesoykınmın hukuksal ve
bilimsel taıumını yapar mısınız?
SEFA YÜRÜKEL - Soykınm kav-
ramı Yunanca ve Latince iki kelinıe-
den oluşan "genocide". Bu kavram
1930'lu yıllarda olgunlaşmaya başla-
dı. Uluslararasl hukukta yer aünası için
Polonyalı bir hukukçu olan Lempkin
tarafından önerildi. Bunun bir insan-
lık suçu olarak uluslararası hukuka gir-
mesini istedi. 1938'den sonra Çinge-
nelere ve Yahudilere uygulanan soykı-
nm hareketleri bu kavramın uluslara-
rası hukuka girmesinin gerekliliğini
ortaya koydu. Soykınm kısmen ya da
tamamen bir etnik, dini grubu yok et-
meye yönelik sistematik öldürme ola-
yıdır. 1946'da buna siyasi ve kültürel
soykınm kavramı da eklenmek isten-
di.
- Özelükle neden kültürel soykınm?
YÜRÜKEL - Çünkü birçok sömür-
ge devleti yerli kültürü tamamıyla de-
forme edip kendi kültürünü yerleştir-
meyi amaçlamıştır. Bunun en belirgin
örneğini de Fransa'nın Cezayir'de yap-
tıklannda görüyoruz. Cezayir'in kül-
türünü tamamıyla deforme edip ken-
di kültürünü yerleştirmek istemiştir.
- Yani bugün ABD'nin Trak'ta yap-
tığmın aynısı mı?
YÜRÜKEL - Aynen öyle. 1946'da
sömürge devletleri önce kültürel soy-
kınm kavramına karşı çıktılar."Bu kav-
Batı'nın insanlıksuçlannıyazdı
Sefa Yürükel bir sosyal antropolog ve etnograf.
1981'de Danimarka'ya gitti. Burada çeşitli bilimsel
çalışmalar yaptıktan sonra 1997'de Norveç
Uluslararası İlişkiler Enstitüsü'nde araştırmacı oldu.
Pek çok kitap ve makalesi yayımlandı. Şimdi
merkezi Oslo'da bulunan "Iskandinavya Türk Dili
Konuşulan ve Komşu Ülkeler Araştırmalar
Enstitüsü"nün (ITAE) direktörlüğunü yürütüyor. Son
olarak Batı tarihinde soykınm ve tehcir olaylannı
araştıran ve 20 ciltten oluşacak kitabının "Batının
İnsanlık SuçlarT ve "Batı Tarihinde İnsanlık
Suçlan" ilk iki bölümü Marmara Grubu Sosyal ve
Stratejik Araştırmalar Vakfı tarafından yayımlandı.
Yakında ingilizcesi de kitapçılarda olacak.
ramı koyarsanız tarihi yargılanz. Biz
bundan sonrasına bakahm" dediler.
Orada kendilerini aklatmak istiyorlar-
dı. Bununkarşısında ise SovyetlerBir-
liği ve Doğu Bloku ülkeleri siyasi grup-
lara uygulanan soykınmın da ulusla-
rarası hukuka alınmasına karşı çıktı.
Çünkü Sovyetler Birliği'nin kendisi
de siyasi soykınm yapmıştı. "Madem
kültürel soykırımı kovmuyorsunuz,oza-
man siyasi soykırımı da koymayın" çı-
kışını yaptı.
Böylece galip devletler birbirlerini
akladılar. Sonra, 1948'dekabuledilen,
ama 1951 'de yürürlüğe giren soykınm
kavramı kabul edilmiş oldu.
- Yani o zaman galip devletlcrin oluş-
turduğu hukuk mu bugün hâlâ geçer-
li?
YÜRÜKEL - Evet. Galip devletler
konsensüsle bir hukuk yarattılar. Şu
anda da bu hukuk geçerli.
- Peki, Türkiye, Ermeni toplumuna
soykuım uyguladığı gerekçesiyle o hu-
kukun kurbanı mı oluyor?
YÜRÜKEL - Türkiye esas olarak
bu hukuka göre yargılanamaz. Çünkü
bu kavram 1948'den sonra geçerlilik
kazanıyor. Sözde Ermeni soykırımı
olayı 1915 tarihlidir. 1948'den sonra
sömürge devletleri Vietnam'da, Kam-
boçya'da, Laos'ta, Endonezya'da, Do-
ğu Timor'da, Surinam'da, bütün Afri-
ka latasında kültürel soykınm yapmış-
tır. Öte yandan Guatemala'da 200 bin
Maya yerlisinin paramiliter güçler ta-
rafından tamamıyla yok edilmesi ey-
lemini ABD'nin eski başkanlanndan
Reagan ve Baba Bush bizzat yürüt-
müştür.
1998'de de onlardan sonraki Baş-
kan Bill Clinton, uluslararası tepkiler-
den dolayı Maya yerlilerinden özür di-
ledi. Ama bu çok önemli değildi. Çün-
kü zaten 200 bin kişi ölmüştü. Yani, ön-
ce işi hallediyor, sonra da özür diliyor.
Şu anda ABD Irak'ta bunun aynısı-
nı yapıyor. Israil de Filistin halkına
karşı aynı biçimde davrandı. Bakın, em-
peryalist güçler 1915 'te kimler idiyse
bugün de onlar. Sakın yanılmayalım.
- Peki, 1948 hukuku bunlara geçerli
değilmi?
YÜRÜKEL - Değil. Kim bunlara
yaptınm uygulayacak? Bunu BM'nin
yapması lazım. Ama o da konsensüs
üzerine kurulmuş bir kurum, konsen-
süs üzerine kurulmuş bir başka kuru-
mu değiştiremiyor ve konsensüsü ya-
pan ülkeler de yargılanamıyor. Bura-
da bir hukuk terorizmi var.
Bu hukuk terorizmi açıkça Türki-
ye'ye karşı yapılıyor. Çünkü geçerli
olmamasına rağmen gündeme 1915
olaylan getiriliyor.
Türkiye'nln stratejik konumu
- lyi de, neden Türkiye'nin üzerine
böylesine geliniyor, sizce?
YÜRÜKEL - Bu insanlığın olgun-
laşamadığını gösteriyor. Savaşlarkriz-
leri çözmek için geliyor. Fakat onlar da
yeni krizler doğuruyor. Osmanlı lm-
paratorluğu'nu yıktılar. Onun yerinde
yeni devletler doğdu. Şimdi o devlet-
lerin hepsinin ıçinde kargaşalar var.
Bu kargaşalan da aynı güçler empoze
ediyor.
Türkiye'yle uğraşmalannın esas se-
bebi şu: Türkiye, coğrafi olarak da
çok önemli stratejik birkonumda. Ikin-
cisi de, Türkiye her ne olursa olsun
bağımsız, çok özel bir ülke. Hiç kim-
seye benzemez. Kendisine özgü bir ül-
ke burası. Bu ülkenin reaksiyonlan da
Batıhlara ırrasyonel geliyor.
- Örneğin?
YÜRÜKEL- Örneğin, "FeUuce'de
soykırım yapılmıştır" çıkışı. Dünya-
dan böyle bir çıkış gelmedi. Ustelik Tür-
kiye ABD'nin yakın müttefiki.
ABD'nin Iran'a saldırı planlan var,
ama en yakın müttefik olmasına kar-
şın Türkiye buna hiç kanşmıyor. Irak'a
birlikte askeri harekât yapmayı red-
detti.
14 Mart Dünya Barajlara Karşı Eylem Cünü Cazi'yl kana boğan olayların 10. yıldönümü
Hayat toprakta ve suda Karanfillerle anılacaklar
HATtCETUNCER
14 Mart Dünya Barajlara Karşı Eylem Gü-
nü nedeniyle, Tunceli'deki Munzur Vadisi
baraj projeleri ve siyanürlü altın arama ça-
lışmaları"Munzur hayattır, hayatın akışı
durdurulamaz" sloganıyla yarın saat
12.30'da Galatasaray'da protesto edilecek.
Munzur'unDelileri, Sosyal EkolojistDönü-
şüm Derneği ve yöre dernekleri, mavi ku-
maşlarla Munzur Nehri'ni simgeleyecek-
leri eylemde yok edilmeye karşı doğanın
çığlığını dile getirecekler. Tunceli'de "Ne-
hirlerveToprakHareketi'
1
Munzur ve Har-
çik Irmağı'nın birleştiği yerde basm açık-
lamasıyla barajların yol açtığı doğa tahri-
batım anlatacak.
Dünyanın dört bir yanmdan ekolojistler,
Hindistan'da Narmada Vadisi'nde planla-
KÜLTÜK • SANAT
nan baraja karşı çıkan halkın büyük bir
toplantı gerçekleştirdikleri 14 Mart günü-
nü, barajların doğada yarattığı tahribatı an-
lattıkları eylem günü olarak ilan ettiler.
Türkiye'de de Istanbul, Tunceli, İzmir, Sı-
vas, Mersin, Adana ve Eskişehir'de tatil
günü olması nedeniyle 13 Mart Pazar, ey-
lem günü olarak tercih edildi.
Munzur Vadisi üzerinde yapılması plan-
lanan barajlar ve bölgede siyanürlü altın ara-
ma faaliyetleri yürüten şirketlere karşı kam-
panya yürüten "Munzur'un Delileri"nden
gençler "sularaltında kalacakyerlerdekiya-
şanıların engellenmesi ve insanların göç et-
tirilmesi, uzun vadede ekolojik felaketlere,
iklim değişikliklerineve küresel ısınmaya yol
açnıası ve kültürel tarihsel mekânlann su-
lar altında kalması" nedeniyle barajlara
karşı olduklarını anlattılar.
ALPERTURGUT
Karanlık güçlerin sahneye koyduğu kir-
li bir oyunun ardından Gaziosmanpaşa Ga-
zi ve Umraniye Mustafa Kemal mahalle-
lerini kana boğan olaylann bugün 10. yıl-
dönümü...
10 yıl önce bugün, çoğunlukla Alevi yurt-
taşların yaşadığı Gazi Mahallesi'nde, acı-
sı hâlâ tazeliğini koruyan
u
katliam"ın fi-
tili ateşlendi. Bu mahallenin adı, simitçi Bay-
ram Duran'ın gözaltında ölümü dışında
pek duyulmamıştı. Akşam saatleriydi, ba-
gajında boğazı kesilmiş şoför Mesut Efe'nin
cesedinin yattığı taksi, mahallenin en iş-
lek caddesi olan lnönü Caddesi'ne saptı.
Taksinin camları ağır ağır açıldı ve otoma-
tik silahlar ölüm kustu. Cadde üzerindeki
4 kahvehane ve bir pastaneyi tarayan sal-
dırganlar, 68 yaşındaki HalilKaya'yı öldü-
rüp olay yerinden uzaklaştı. Kaya'nın ölü-
münü duyan sokağa çıktı. Saatler geçme-
sine karşın polislerin olay yerine gelmeme-
si üzerine öfke büyüdü ve topluluk kara-
kola doğru yürüyüşe geçti. Güvenlik güç-
lerinin kurşun yağmuru altında kalan çok
sayıda kişi öldü ya da yaralandı. Olaylar kı-
sa bir süre sonra Ümraniye'ye sıçradı. Ba-
rikatlar kuruldu, sokağa çıkma yasağı ilan
edildi. 4 günün ardından askerlerin, halk ve
polisin arasına girmesiyle olaylar sona er-
di. Bilanço korkunçtu. Olaylarda tam 23 ki-
şi yaşamını yitirmişti. Olaylar sonunda yal-
nızca 20 polis memuruna açılan dava, gü-
venlik gerekçesiyle lstanbul'dan 1200 ki-
lometre uzağa, Trabzon'a taşındı. Yıllar
süren dava sonucunda, iki polise ceza ve-
rildi, diğerleri beraat etti.
BİR W I M VVENDERS FILMI
BERLİN ÜZERİNDE GÖKYÜZÜ, SIRLAR OTELİ VE
BUENA VISTA SOCIAL CLUB'IN YÖNETMENİNDEN
2004 VENEDİK FİLM FESTİVALİ
UNESCO ÖDÜLLÜ
ALTIN ASLANADAYI
BOLLUK ÜLKESİLANDOFPIENTY
ANKARA10. ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ'NDEN
Esas No: 2004/542 Karar No: 2005/89
Davalı: Nüfus müdürlüğü Davacı: Ramazan Kartal
Davacı Ramazan Kartal tarafından davalı nüfus müdürlüğü aleyhıne açılan isim
tashihi davasının yapılan açık yargılaması sonunda;
Çankırı ili Ilgaz ilçesi kayı c: 41, h: 9 bsn: 95 nüfusuna kayıtlı Hamdı ve Sultan'dan
olma Ankara 17.02.1963 doğumlu Ramazan Kartal'ın nüfusta Ramazan olan ısmınin
Onur Ramazan olarak düzeltılmesine karar verilmiştir.
MK.'nun 26. maddesı gereğince ilan olunur. 01 03.2005 Basın: 10441
BOLLUK ÜLKESİ'NİN IŞIKLARI BİR GÜN GERÇEĞIAYDINLATIR.
rfiim
BEYOĞLU ALKAZAR (293 24 66) 12.00 -14.15 -16.30 -19.00 - 21.15
BODRUM 1. İCRA MÜDÜRLÜĞÜ'NDEN İLAMSIZ
TAKİPLERDE ÖDEME EMRİ
DosyaNo: 2004/3112 F.
1. Alacaklının ve varsa vekılinin adı, soyadı ve ıkametgâhı: Demırbank TAŞ vek.
Av. Ayşen Erkin Çarşı Mah. 1007 Sk. No: 10/1 Bodrum
2. Borçlunun ve varsa kanunı temsılcisimn adı, soyadı ve ıkametgâhı: Sıbel Uyar
Egebank Şubesı Bodrum
3. Alacağın Türk parasıyla tutarı, faız miktarı ışlenıeye başladığı gün:
527.067.590.-TL. alacak
717.758.670.-TL. tem. faizi
35.807.833.-TL. id. vers.
20.000.000.-TL. masraf
35.887.933.-TL. faizin yüzde 5'ı BSMV
1.336.393.526.-TL. alacağımızın,
takip tarihinden tahsiline kadar ışleyecek yüzde 22 temerrüt faizi, (faiz oranlarının
artması halınde fazlaya ilişkin talep hakları ile vs. tüm hakları saklı kalmak kaydı ıle)
faızın yüzde 5 BSMV'si, yüzde 2 cezaevleri harcı, ıcra harç ve masrafları ile yüzde 10
vekâlet ücretinin ve gıder vergisinın (tahsılde tekerrür olmamak kaydıyla) ödenmesı
talebidir.
4. Senet ve tarihi ve senet yoksa borcun sebebi: Destek kredisi sözleşmesi, ihtarna-
me, hesap özeti.
lşbu ödenıe emrinın tebliği tarihinden itibaren borcu ve takıp masraflarını yedi gün
içinde ödemenız, (teminatı vermeniz), borcun tamanıına veya bir kısmına veya ala-
caklının takibat ıcrasına dair bir itirazınız varsa, senet altındaki ımza sıze ait degilse
yine bu yedı gün içinde ayrıca ve açıkça bıldirmenız, aksi halde icra takibinde bu se-
nedın sizden sadır olmuş sayılacağı, imzayı redettığinız takdırde, mercii önünde yapı-
lacak duruşmada hazır bulunmanız, buna uymazsanız vakı ıtirazınızın muvakkaten
kaldırılacağı, senet veya borca itırazınızın yazılı veya sözlü olarak icra daıresıne yedi
gün içinde bildirmediğiniz takdirde aynı müddet içinde 74. madde gereğince mal be-
yanıda bulunmanız, aksi halde hapisle tazyik olunacağınız, hiç mal beyanında bulun-
maz veya hakikate aykırı beyanda bulunursanız hapisle cezalandınlacagınız, borç
ödenmez veya itiraz edilmezse cebrı icraya devam edıleceği ihtar olunur.
Basın: 10423
TİREBOLU tZALEİ ŞÜYU
SATIŞ MEMURLUĞU'NDAN
Dosya No. 2004/5
Davacı Gülseren Gillum vekıli Av. Candan Oül-
can tarafından davalılar Şaban Ekmekçi, Kadun
Ekınekçı, Gülderen Kerim, Birsen Akçay, Sabıre
Ekmekçi ve Güller Ekmekçi ve Hava Kılıçoğlu
aleyhlerine Tirebolu Sulh Hukuk Mahkemesi'ne
Tirebolu Cıvıl köyünde 160, 171, 178, 208 ve 212
nolu parsellerın ortaklığının gıderılmesiyle ılgıli
davanın yapılan duruşmaları sonunda Tirebolu Sulh
Hukuk Mahkemesı'nın 30.10.2000 tarıh 1999/11
Esas 2000/314 Karar sayılı ilamı ıle taksimi müm-
kün olmadığından ortaklığın satış suretiyle gideril-
mesine karar verilmiş olmakla:
Taşınmazların kıymet takdırı satış memurluğu-
muzca 06.09.2004 tarihinde bilirkişıler aracılığı ile
yapılmış ve her parselin takdir edılen kıymetı belir-
tılmiştir.
Tirebolu Civıl köyünde 160 parsele
1.542.950.000.-TL.
Tirebolu Cıvil köyünde 171 parsele
6.975.000.000.-TL.
Tirebolu Civıl köyünde 178 nolu parsele
21.450.000.000.-TL.
Tirebolu Civil köyünde 208 nolu parsele
14.450.000.000.-TL.
Tirebolu Civıl köyünde 212 nolu parselin taşın-
mazına 8.425.000.000.-TL. üzerinde bulunan eve
ıse 500.000.000.-TL. kı toplam ev ve fındık bahçe-
sı toplam 8.925.000.000.-TL. kıymet takdir edil-
mıştır.
Takdir edilen kıymet takdir tutanağı hıssedarlara
tebliğe gönderilmış, hissedarlardan Güller Ekmekçi
ve Gülderen Kerim'e kıymet takdir tutanağı tebılğ
edılememiştır.
Adresi kolluk yolu ile araştırılmış ve tespıt edile-
memiştir.
Bu ilanın özetinin yayımı tarihinden itibaren
7^ 15= 22 günlük süre içinde Güller Ekmekçi ve
Gülderen Kerim'in satış memurluğumuza ait
2004/5 sayılı dosyada yapılan kıymet takdirini ya
bizzat ya da tutacağı vekili aracılığı ile itiraz etme-
diği takdirıde kıymet takdirinın kesinleştirileceği
ılanen tebliğ olunur. Basın: 10515
GÖRÜŞ
HUSEYİN BAŞ
Bu Ulke Kimin!
Avrupa'nın kapısını çaldığımızdan bu yana, ne
hikmetse, Türkiye'nin canını sıkan bir dizi konu,
artan bir yoğunlukla sürekli gündemde tutulmak-
tadır. Türkiye ve yurttaşlarını hedef alan hiçbir fır-
sat kaçırılmıyor. Iktidarları, kurulu düzeni eleştir-
mek elbette ki, demokrasinin "olmazsa olmaz"\a-
rı arasındadır. Ne varki, ütkenin bütünlüğünü, hal-
kının dirliğini hedef alan bir eski oyunun yeniden
sahnelenmesine yönelik uğraşlar karşısında ses-
siz kalmamak da demokrasinin ve yurtseverliğin
bir başka "olmazsa olmaz"ıd\r.
Dış kaynaklı saldırıların odağında o meşum Sev-
res'in gölgesini görenleri "paranoya" ile suçla-
yanlar, çoktan tarihin çöplüğünü boylamış, ülke-
nin "bölünüp parçalanması, topraklarının ona bu-
na peşkeş çekilmesi" gibi bir insanlık ayıbı tasa-
rısını o gün bugün gündemde tutma hastalığının
da adını koymaları gerekir. Birileri seksen yıllık
"Türk yurttaşlığını" "Türkiyeli"ye çevirmeye kal-
kışır. Bir başkası Dubluve Bush icadı "ılımlı lslam"\n
kuyruğuna takılıp, sözüm ona Türk-lslam sente-
zineatıfyapan "Türklam" saçmalığını ortayaatar.
Kimse bu tezgâhın ardında nelerin yattığının, da-
hası tüm bu hummalı uğraşlarla kimlere çanak tu-
tulduğunun ayırdında değilmiş gibi. Yakın tarih bu
işlerin öyle aniden değil, taş üstüne taş koyarak
olgunluk aşamasına getirildikten sonra patlak ver-
diğini göstermektedir. Bu yüzden tehlike, hele işin
silahlı çatışmaya kadar vardırıldığı, siyaseten de
asla vazgeçilmediği bir ülkede hafife alınamaz.
Bölüp parçalamanın irili ufaklı gerekleri, çoğu za-
man, sureti haktan görünereksinsicetezgâhlanır.
Kimi aymaz da, dikişleri iyice sırıtan bu oyuna sis-
tematik biçimde destek vermekten vazgeçmez.
Canım bunca hassasiyete ne gerek var diyenle-
re, Yugoslav birliğinin parçalanma sürecine daha
yakından bakmaları önerilir.
Batı'nın ansiklopedilerinde ve basınında, sürek-
li bir biçimde, Doğu bölgelerimizin "Kürdistan", "Er-
menistan" olarak ele alındığı kimsenin saklısı de-
ğildir. Suriye'nin Hatay'ı "iç eden" haritalarını bir
yana bırakalım. Bu bitip tükenmeyen coğrafya
sahtekârlığının dün olduğu gibi bugün de sürdü-
rülmesi "Sevres" hasreti değilse nedir? Siz, Alsa-
ce'ı Almanya sınırları içinde gösteren bir harita
yaparsanız bu Fransa'yı ayağa kaldırır. Kuşkusuz,
bu konuda başka örnekler de verilebilir. Ama, iş-
te, bizim sesimiz çıkmaz, ses çıkaranlarsa kimi sah-
te demokrat, Batı'nın bordrosuna yazılı bir avuç
sözde aydın herfırsatta Batı'nın Türkiye'yi köşe-
ye sıkıştırmaya can atan bildik çevrelerine, Nobel
aşkına, kolay şöhret adına "kuşkulu malzeme"
taşıyarak siftinip durma alışkanlığındaki tiplerle, Irak-
lı Kürtlerin işgalciye arka çıkıp onun stratejik or-
taklığına terfi ederek Ortadoğu'daki ikinci "Israil"
olma konumuna gelmesinden "ayranı kabaraplar"
tarafından, "dinozorluk"ve "çağdışı"olmaklasuç-
lanırlar.
Coğrafya sahtekârlığına günümüzde, doğa ve
bilumum hayvanat da dahil edilir oldu. Doğu böl-
gelerimizin doğası, hayvanları, börtü böceği de bir
güzel "Ermenileştirilip" "Kürtleştirildi". Hem deönü-
ne ardına Latince ekler getirilerek, fena halde bi-
limsel olarak! Kırk yıllık Anadolu koyunu, "Erme-
nicum koyunus", bildik sevimli Tilkimizle, Orta
Asya'dan Anadolu'ya göçerken bize yol göster-
diği söylenen kutsal Kurt'umuz oldu size "Vulpes
Vulpes Kurdistanica". Peki ya bitkiler? Meğer
Anadolu'nunköşebucağındayetişipduranyığın-
la bitki ve ağaç da "Armenica" ya da "Kurduni-
cum"muş! Temel Reis'in ünlü ıspanağı da öyle: "7e-
melüs ıspanakus"\ Lazistan'ın suyu mu çıktı! On-
lar da var. Işte "Silena lazica" ve Pontus gönder-
meli "carax Pontica" (Türkçelerini çıkaramadım,
bağışlayın!). Ama sırada kaçınılmaz hamsi var:
"Anchoa clupeides", yani Hamsicus Pontusudi-
es! Bu kadar saçmalık yeter. Anlaşıldı, doğu böl-
gelerimiz, coğrafyasıyla, doğası, insanı, hayvanı,
börtü böceğiyle ya Ermeni ya da Kürt, biraz da Pon-
tus. Iş bununla kalsa iyi. "Büyük Israil'in" sınırla-
rı doğu bölgelerimize kadar uzanıyor. Kardak'ın hiç
değilse yarısını kurtaralım derken Kıbrıs, tıpkı Gi-
rit gibi elimizden kayıp gitmek üzere. Megalo Idea,
Büyük Kürdistan nerelere kadar uzanıyor? Kuy-
rukta Bizanslı çocuklar, Hatiler, Sümerler, Asurlu-
lar da mı var? Tanrı aşkına, bu ülke galiba, bizden
başka herkesin!
VEFAT
MerhumVedat Toksöz'ün değerli eşi,
Gülsev, Edip, Nedim Toksöz'ün
anneleri; Ayşe ve Gülenay'm
kayınvalideleri; Çağlayan, Damla ve
Anılcan Toksöz'ün babaanneleri;
Ekim Özgür Çakmak'm anneannesi
CENNET (İKBAL)
TOKSÖZ
vefat etmiştir.
Cenazesi 12 Mart 2005 Cumartesi günü
(bugün) Halkalı Gültepe Camii'nde
kılınacak öğle namazı sonrasında Yeni
Kanarya Mezarlığı'nda defnedilecektir.
AİLESİ
KULP ASLİYE HUKUK
MAHKEMESİ
2004/94 E. 2004/96 K.
Dıyarbakır ili, Kulp ilçesi, Başbuğ köyü, Cilt no:
17, Hane no: 88'de nüfusa kayıtlı, Vahdettin ve Layi-
he oğlu, Kulp 1985 doğumlu Ümran Türk'ün Ümran
olan ismınin 'ROJHAT' olarak tashihine 20.10.2004
tarihinde karar verildi.
Basın: 57972