Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
1 MART 2005 SALI CUMHURİYET SAYFA
HABERLER
13 bin 500 yıllık olduğu belirtilen 'dünyanın en eski heykeli' arkeoloji dünyasını şaşırtıyor
'UygarlıktarihiUrfa'dabaşladı'
MEHMETFARAÇ
ŞANLIURFA - Urfa'da yapılan kazılarda
elde edilen bulgular her geçen gün arkeoloji
dünyasını heyecanlandıran sonuçlar veriyor.
Cîöbeklitepe'deki kazılarda bulunan 11 bin
500 yıllık tapınak kalıntıları bilim adamları-
nın akınına uğruyor. Balıklıgöl'deki hafriyat
çalışmasında bulunan 13 bin 500 yıllık insan
heykeli ise arkeoloji dünyasını şaşırtıyor. Har-
ran Üniversitesi Fen-Edebiyat Fakültesi Arke-
oloji ve Sanat Tarihi bölümleri öğretim. üye-
si Yrd. Doç. Dr. A. Cihat Kürkçüoğlu, uygar-
lık tarihinin Urfa'da başladığını söylüyor.
Orta Anadolu'daki Çatalhöyük'te yapılan
kazılarda bulunan ev temelleri, insanoğlunun
8 bin yıl önce avcı ve toplayıcılıktan kurtula-
rak Anadolu'da yerleşik düzene geçtiği yo-
lunda bilgiler içeriyor.
Sonraki yıllarda Diyarbakır yakınlarındaki
Çayönü'nde yapılan kazılar ise bu tarihi gü-
nümüzden 10 bin 500-11 bin yıl öncelerine gö-
türüyor. Urfa'da Atatürk Barajı göl suları al-
tında kalan Şaşkan Düz Yerleşmesi'nde (Ku-
martepe), 1983 yılında Müze Müdürlüğü adı-
na A. Cihat Kürkçüoğlu başkanhğında yapı-
lan kazılar ise bu bilgileri güçlendiren verile-
ri kapsıyor.
Hilvan ilçesindeki Nevale Çori 'de 1991' e ka-
dar yapılan kazılar da o güne kadar bilinen ger-
çekleri altüst ediyor. Nevale Çori insanlarının,
Çayönü insanlarından tam 500 yıl önce ilk
evleri inşa ettiği, ilk kez tanm yaparak buğ-
day ve mercimeği ürettiği ve bu ürünlerin bu-
radan dünyaya yayıldığı anlaşılıyor.
İlk tapınak...
Ancak 1995 yılında Urfa şehir merkezine
çok yakın mesafedeki Gürcütepe ve Göbek-
litepe kazılannda çok daha şaşırtıcı bulgula-
ra ulaşılıyor. Özellikle Göbeklitepe'de, Neva-
le Çori'dekilere benzer tapınak kalıntılanna rast-
lanıyor.
Urfa kent merkezinde 1997 'de ortaya çıkar-
tılan eserlerin ise bölgedeki iskân tarihini çok
daha gerilere götürecek bilgiler içerdiği sap-
tanıyor. HÜ Fen Edebiyat Fakültesi Arkeolo-
ji ve Sanat Tarihi Bölümü Araştırma Görev-
â I rfa'da Göbeklitepe'deki kazılarda bulunan 11
/ i '
D
'
n
^ 0 y"
1
^ teP"
18
'* kalıntıları bilim
/ n adamlarının akınına uğruyor. Balıklıgöl'deki
uy hafriyat çalışmasında bulunan 13 bin 500 yıllık
insan heykeli ise arkeoloji dünyasını
heyecanlandırıyor. Bilim adamları, Balıklıgöl
Heykeli olarak adlandırılan yontunun Cinsiyet
Tanrısı ya da Üreme Tanrısını temsil ettiğini
belirtiyorlar. Harran Üniversitesi öğretim üyesi Yrd.
Doç. Dr. A. Cihat Kürkçüoğlu, Balıklıgöl Heykeli'nin
dünyanın en eski heykeli olduğunu açıkladı.
lisi Bahattin Çelik, her gün önünden binlerce
kişinin geçtiği Balıklıgöl yakınlarındaki top-
rak kesitte, çakmaktaşından yapılmış ok ve mız-
rak uçları, delici ve kesici aletler, bazalt ezgi
kaplan, ezgi taşları, hayvan kemikleri ve ya-
pı döşemelerine (Terasso) rastlıyor.
Geçen yıl Almanya'da laboratuvar tahlille-
ri yapılan bu malzemelerin M.Ö. 11 bin 500
yıllarına ait olduğu kesinlik kazanıyor.
Yrd. Doç. Cihat Kürkçüoğlu "müthişbirke-
şif" olarak tanımladığı kazı sonuçlarıyla ilgi-
li, "Neolitik çağ hakkında bu güne kadar tiinı
bilinenler bu keşif sayesinde 2000 yıl daha ge-
riye gitti ve günümüzden 13 bin 500 sene önce
Urfan hemşehrilerimi-
zin Balıklıgöl'ün he-
men yanı başındaki ve-
rinıli arazide dünyanın
ilk evlerini yaptıkları an-
laşüdı" diyor.
'Dünyanın en eski heykeli...'
Bu buluntulardan dört yıl önce, 1993'te,
Balıklıgöl Çevre Düzenlemesi sırasında yapı-
lan hafriyat çalışmalarında ortaya çıkan 2 met-
re boyunda bir erkek heykeli uzun süre göz ar-
dı ediliyor. Kalker taşından yapılmış, ereksi-
yon vaziyetindeki erkeklik organını iki eliyle
kavramış vaziyette, göz çukurları obsidyenli
bu heykel ortaya çıkarılmasına karşın o dönem-
de bölgede bilimsel bir araştırma yapılmadan
hafriyata devam ediliyor. "Balıklıgöl Heyke-
li" olarak adlandırılan yontu Urfa Müzesi'ne
konuluyor. Cihat Kürkçüoğlu heykeli şöyle
değerlendiriyor:
"Bu heykelin, Bahattin Çelik'in kcşfcttigi
Balıklıgöl Neolitik Yerleşmesi'nde yaşayan in-
sanlann tapınaklarına ait dünyanın en eski
heykeli olduğu, Cinsiyet Tanrısı' ya da Üre-
me Tanrısı'nı temsil ettiği bilim adamlannca
açıklandı. Böylece Balıklıgöl yerleşmesi ve ta-
pınağının Nevale Çori ve Göbekütepe'den 2000
yıl daha eskiye ait olduğu kesinlik kazandı. Ur-
fa ve çevresindeyapılan her kazı, her yüzcy araş-
tırması neolitik çağ hakkında dünyada o güne
kadar bilinenlere yeni bilgiler ekliyor."
Yerleşik yaşama ve tarıma geçiş
Kürkçüoğlu, Prof. Dr. Abdüsselam Uluçam,
Bahattin Çelik ve Fatih Uluçam'la birlikte
Türk Tarıh Kurumu adına 1999-2000 yılların-
da yaptıkları çalışmalarda da, Urfa'nın doğu-
sundaki Tektek Dağlan'nda "Karahantepe",
Viranşehir ilçesi yakınlarında "Sefertepe" ve
Urfa kent merkezi yakınında "Hamzantepe"yi
keşfediyor. Bu üç Neolitik Yerleşme'de de,
Nevale Çori ve Göbeklitepe tapınaklarında
görülen, kalker taşından yapılmış T biçimin-
de stellere rastlanıyor. Ekip, Karahantepe
yüzeyinde bulduğu, üzerinde yılan kabart-
ması olan bir stel ve Balıklıgöl Heykeli ile
şaşırtıcı derecede benzerlik gösteren bir hey-
keli Urfa Müzesi'ne teslim ediyor. Kürkçüoğ-
lu bu saptamalarla ilgili de şunları söylüyor:
" İleriki yıllarda buralarda yapdacak kazılar-
dan elde edilecek bulgulann insanhk tarihinin
bilinmeyen daha çok yönünü açıkhğa kavuş-
turacağı muhakkaktır. Tüm bu buluntular,
Urfa bölgesinde yaşayan insanların mimari
yeteneklerinin olduğunu ve muhtelü"zamanlar-
da bir araya gelerek dinsel törenler yaptık-
larıııı, bu törenlerin de yerleşik yaşama ve
tarıma geçişe sebep olduğunu, böylece uygar-
lık tarihinin Urfa'da başladığını göstermesi
bakımından önem taşıyor."
Bodrumlu 30 avukat ve birçok sivil toplum kuruluşu yurtdışına kaçınlan tarihi eserler için kampanya başlattı
^Kültür mirasımızı geri istiyoruz'
Remzi Kazmaz,
dünyanın 7
harikasından biri
olan ve
Ingiltere'deki
British
Museum'da
sergilenen
Maussolleum'u
Bodrum'a
getirmek
istediğini
söyledi.
GÖKÇE UYGUN
1 'A,
^ - -
Bodrumlu avukatlar ve sivil
toplum kuruluşlan, Türkiye'ye ait
tarihi eserleri Avrupa'dan geri is-
tiyor. Bodrumlu 30 avukat ve 50'ye
yakın sivil toplum kuruluşu, Tür-
kiye'den çeşitli yollarla yurtdışına
çıkanlarak Avrupa'daki müzelerde
sergilenen tarihi eserlerin iade-
si için kampanya başlattı. Kam-
panyanın ilk ayağını, Bodrum-
lu avukat ve yönetmen Remzi
Kazmaz'ın hazırladığı "Antik
Halikarnassos Bodrum" belge-
si oluşturuyor.
Yaklaşık 8 ayda hazırlanan,
, - fotoğraf editörlüğünü Kamil
Çeker'in, müziklerini de Se-
mih Erdoğan'ın yaptığı 17
dakikalık belgesel, Antik
>, Halikarnassos ve Halikar-
|? nas Balıkçısı olarak bili-
nen yazar Cevat Şakir Ka-
baağaçh'mn görüntü-
leriyle başlıyor. Bod-
rum Belediyesi ve
kaymakamlığının des-
teğiyle çekilen belge-
selde Bodrum, başta
Mausolleum, Antik
Tiyatro, Bodrum Ka-
lesi ve Arkeoloji Mü-
• Türkiye'den çeşitli yollarla yurtdışına çıkanlarak Avrupa'daki
müzelerde sergilenen tarihi eserlerin iadesi için başlatılan
kampanya kapsamında Antik Halikarnassos Bodrum belgesili
oluşturuldu. 'Kaçınlan tarihi eserleri AB'den istiyoruz' diyen
Bodrumlu avukat Remzi Kazmaz, haklarını hukuki yollardan
arayacaklarını, gerekirse AÎHM'ye başvuracaklannı vurguladı.
zesi olmak üzere kuruluşundan günü-
müze tüm ayrıntılarıyla aktanlarak ta-
rihe ışık turuluyor.
Maussoleumun gerçek
sahlbl Anadolu'
Antik Halikarnassos Bodrum belge-
selinin yönetmenı, avukat Remzi Kaz-
maz, bu belgesel i le dünyanın yaşayan
antik kentlerinden Bodrum'u tarihi
yapısı ile anlattıklannı belirterek ar-
tık tarihin talan edilmesini durdurma-
yı amaçladıklarını söyledi. Kazmaz,
mayıs ayında Maussolleum'unbulun-
duğu yerde sivil toplum kuruluşlany-
la bir araya gelerek belgeseli göstere-
ceklerini anlatarak burada bir de im-
za kampanyası başlatacaklarını dile
getirdi. Kazmaz, "Avrupa'ya kaçınl-
mış olan tarihieseıierimiziAB'den ge-
ri istiyoruz. Dünyanın 7 harikasından
biri olan ve tngUtere'deki British Mu-
seum'da sergilenen Maussolleum'un
gerçek sahibinin Anadolu olduğunu
ve Bodrum'da sergilenmesi gerektiğl-
ni duyurmak istiyoruz. Bu coğrafya-
ya ait ne varsa bu coğrafyada olmalı-
dır. Avrupa'nın demokrasisini o za-
man göreceğiz. Bakalım bize tarihi
zenginliklerimizi geri verecekler mi?"
dedi.
AİHM'ye fllderiz'
Konuyla ilgili 30 avukatla görüşme
yaparak anlaştıklarını anımsatan Kaz-
maz, haklarını hukuki yollardan
arayacaklarını, gerekirse Avrupa İnsan
Haklan Mahkemesi'ne (AtHM) baş-
vuracaklannı vurguladı. Kazmaz, yurt-
taşları ve basın organlannı kültürel
mirasın Türkiye'ye iadesi için yaptık-
lan çahşmalara destek olmaya çağır-
dı. Bodrum Belediye Başkanı Mazlum
Ağan da bu belgeselin yitirilen tarihi
mirasımıza sahip çıkmak için ilk
basamak olduğunu vurguladı.
ENTERNET /MEHMET SUCU mehmet@cumhuriyet.com.tr
CHP Uşak Milletvekilı Osman Coşkunoğlu
Ocak 2005 tarihinden itibaren, Istanbul milletve-
kili Zülfü Livaneli'nin yerine Avrupa Konseyi Par-
lamenterler Meclisi (AKPM) üyeliği görevine ge-
tirildi. Coşkunoğlu, AKPM'de iki komisyona üye:
"Çevre ve Tanm Komisyonu" ve "Bilim, Eğitim
ve Kültür Komisyonu".
özellikle bilişim konusunda, bu pazarın düz-
gün ve yolsuzluklardan arınmış bir şekilde işle-
mesi amacıyla TBMM'de sık sık soru önergeleri
veren Coşkunoğlu, kendi deyişiyle bunlara cid-
di içeriği olmayan yanıtlaralacağından korkuyor.
Yine de bir muhalefet milletvekili olarak elindeki
tek silah olduğunu belirttiği soru önergelerini sık
sık kullanacağını da belirtiyor.
Bill Gates'in ziyaretine ilişkin 6 soru önergesi
veren Coşkunoğlu, bu hafta gönderdiği e-pos-
tada AKPM Çevre ve Tanm Komisyonu'nda tar-
tışılan yeni bir konuyu Türkiye gündemine taşı-
mak istiyor.
Coşkunoğlu'nun e-postasını birlikte okuvalım:
ee - Bu Atıklar Ne Olacak?
Çevre ve Tanm Komisyonu'na gelen yeni bir
konu var: "E-atıklar ve Çevreye Etkileri." Yani, bo-
zulmuş veya yararlı ömrünü tamamlamış elekt-
ronik (örneğin, bilgisayarlar, cep telefonları, faks
makineleri, televizyonlar) cihazların ve bunların pil-
lerinin nasıl ve nereye atılacağına ilişkin standart-
ların ve mevzuatın geliştirilmesine ilişkin bir pro-
je gelmiştir gündeme. Bu tür atıklar, tıpkı nükle-
er atıklar gibi, doğada yok olmadıkları için ve hat-
ta pilleri tehlikeli radyasyon yaratabildiği için özel
bir çevre sorunu yaratıyorlar.
Bu projenin yürütücüsü (raportörü) olmak için
adayoldum. Bir Alman milletvekili Bayan Jager
ve bir Çek milletvekili Bay Kuzvart da aday ol-
dular. Jager milletvekili olmadan önce belediye
başkanlığı da yapmış bırisı. Kuzvart da daha ön-
ce çevre bakanlığı yapmış.
21 Şubat 2005 Pazartesı günü Çevre ve Tanm
Komisyonu'nun Paris'teki toplantısında üç aday
birer konuşma yaptık. En son ben konuştuktan
sonra, diğer iki aday çekildıler. Böylece bu göre-
ve ben seçilmiş oldum.
Birçok Avrupa ülkesi e-atıklar konusunda po-
litikalargeliştirdi. E-atıklarıntoplanması veyaye-
niden kullanılabilir hale getirilmesi ya da güvenli
bir şekilde atılması için, üretici fırmalara da yü-
kümlülükler getirildi. Belirli bir düzeyin üstünde
kurşun, cıva ve Cadmiyum içeren cihazlar ve pil-
ler yasaklanacak. Bunlar ve diğer yasaların ve yö-
netmeliklerin tüm Avrupa Konseyi ülkelerinde uy-
gulanması amacıyla bu projede birdizi standart
ve kural geliştirilecek.
E-atık konusu ülkemiz bağlamında da birkaç
bakımdan önemli. Birincisi, bir kuruluş için "atık"
olabilen, kullanılmayacak olabilen bir bilgisaya-
ra, daha az gelişmış yörelerde kullanım olanağı
bulunabilir. Ikincisi, her ne kadar ülkemizde bu tür
atıklar henüz bir sorun olma boyutuna gelmediy-
se de yakın bir gelecekte ciddi bir sorun olacak-
tır. Üçüncüsü, Batı ülkelerinin kendi topraklarına
atmak istemediği bazı atıkların "ithalat"adı altın-
da veya kaçak olarak Türkiye'ye getirildiği iddi-
ası vardır ortada.
Aslında konu başka bir açıdan bakınca Türki-
ye için büyük önem taşıyor. Yıllarca Batı'nın tek-
noloji çöplüğü olan Türkiye, hep eskimiş veya de-
nenecek teknolojilerin cenneti oldu. Buna bir de
hemen her iki senede teknoloji değiştiren bilgi-
sayarlar ve cep telefonlarını ekleyince durumun
vahameti ortaya çıkıyor.
Karadeniz'deki zehirli variller, Irak'tan gelen
bomba yüklü atıklar, çöplüklerden çıkan nükleer
atıklar, patlayan çöplükler, limanlarımızdabekle-
yen ve batan zehir gemileri, golf alanlanna kur-
ban edilmek istenen ormanlar, Türkiye'nin ya-
bancısı olmayan konular. Şimdi bunlara bir yeni-
si daha ekleniyor.
DUZYAZI
ORHAN BİRGİT
'Büyük Birader'
Sayın Tayyip Erdoğan, eski Kültür ve Turizm
Bakanı Erkan Mumcu'nun "güvenilmezliğiniçağ-
rıştırmak amacıyla" partisinin Gaziantep il başkan-
lığınca verilen yemekte bir konuşma yapıyor. Ko-
nuşmasında "Zaten Devlet Bakanımız BeşirAta-
lay da kendisiyle yaptığımız konuşmaları hep tey-
be kaydediyordu" diyor.
Erkan Mumcu, dünkü "Hürriyet"\e Başbakan'a
atfedilen bu konuşmanın o kadar gün geçtiği hal-
de yalanlanmadığının altını çiziyordu. Gazetenin
Ankara Büro Temsilci Yardımcısı Şükrü Küçükşa-
hin ise Erdoğan'ın bu sözleri ile ilgili olarak Beşir
Atalay'ın ne diyeceğini merak etmiş ve kendisini
aradığı halde konuşma olanağı sağlayamamıştı. Bu-
nun üzerine basından da sorumlu Devlet Bakanı'na
bir not bırakmış; yine de yanıt alamamıştı! Düşü-
nebiliyor musunuz? Başbakan, kendi bakanları ile
yapılan görüşmeleri bir bakanına verdiği özel gö-
rev ile ses alma aygıtına kaydettirdiğini partisinin
bir il örgütü önünde açık açık anlatıyor. O konuş-
ması medya tarafından da yayımlanıyor. O gün bu-
gün zoraki bile olsa küçük bir yalanlamaya gidil-
miyor. Daha doğrusu gidilemiyor.
Dolayısıyla Başbakan'ın, Bakanlar Kurulu'nda
kendi bakan arkadaşlarınaolan güven bağları için,
dinleme aletleri ile sürekli test uygulandığı belge-
lenmiş oluyor.
Bizim siyasal tarihimizde öyle sanıyorum ki bir
"ilk" olmalı bu "A la Erdoğan"yöntemi bakan din-
leme işlevi. Başbakan'ın güvenmediği için daha baş-
ka hangi bakanlarını dinlettiğı, onlarla da köprüler
atılıp ıpler kopartıldığı zaman ortaya çıkacaktır. Din-
leme işi acaba sadece Bakanlar Kurulu toplantıla-
rı ile mi sınırlıdır? Yoksa Erdoğan'ın güvenmediği
başka bakanları ya da bürokratları varsa onların bü-
rolarınadaözel böcekleryerleştirilmiş midir? Med-
yamızın şayet araştırmacı gazetecilik ile uğraşan
bölümlerinin ilgisini çekiyorsa olay irdelenmeli de-
ğil midir?
Yeni Ceza Yasası iki yıl hapis diyor
Yazının başlığındaki "Büyük Birader" ünlü Ingi-
liz yazarı George Orvvell'in 6O'lı yıllarda dilimize
aktarılan 1984 adlı bir yapıtında anlatılır. Yazar ge-
leceğin iletişimteknolojisindeki devinimin insanla-
rı mutsuz edebileceği bir dünyayı anlatmıştır."Bü-
yük Birader" o dünyadaki politik gücün sahibidir.
Siyasal erkin ta kendisidir. Herkesi o teknolojideki
gelişme nedeniyle dinleyip gözetlemektedir.
Söz meclisten dışarı mı desem? Yoksa AB ka-
pısındaki bu uzun beklentiden canı bir hayli sıkıl-
mış olan Başbakan, Orvvell'i okuyup yeni bir hobi-
ye mi merak sardı? Bakanları artık neyi ne kadar
konuşacaklarını düşünedursunlar. Milli Eğitim Ba-
kanhğı'na atanma önerisi ikinci kez Çankaya'dan
çevrılen Beşir Atalay'ın, Resmi Gazete'de yer al-
mayan bu ek görevi nedeniyle arkadaşları arasın-
daki durumu ve konumu ne olacaktır? Diyelim ki
"A" bakanı, "Z" bakanı ile konuşuyor. O sırada Sa-
yın Devlet Bakanı yanlarınayaklaştı. ötekilersus-
pus olmayacaklar mı?
Telefonlarla binlerce insanı potansiyel suçlu sa-
yarakdinleyen bu iktidardan, Bakanlar Kurulu'nda-
ki konuşmaları ses aygıtlarına aldığının itirafı kar-
şısında, gelin 1 Nisan 2005tarihindeyürürlüğegi-
recek olan yeni Ceza Yasası'nın 132. maddesin-
deki şu hükmü okuyalım: "Kişiler arasındaki aleni
olmayan konuşmaları taraflardan herhangi birinin
nzası olmaksızın biraletle dinleyen veya ses alma
cihazıyla kaydeden... kişi altı aydan iki yıla kadar
hapis ile.."
Hükümet, söz konusu Ceza Yasası'nda tam 23
ayrı maddede basını susturma amacıyla hapis ce-
zası koyarken acaba o yasakların kapsamına Baş-
bakan'la Basından Sorumlu Bakan'ı da almayı
bilerek mi unuttu?
Faks: 0 212 677 08 21 obirgit(« e-kolay.net
• •
QZGEN ACAR GAZİANTEP'TE
Tarihi eser
kaçıranlar
vatan hainidir'
GAZİANTEP (Cumhuriyet) - Gazetemiz ya-
zarı Özgen Acar, Anadolu'da 42 uygarlık ku-
rulması nedeniyle Türkiye'nin çok zengin bir
kültürel mırasa sahip olduğunu belirterek
U
Ü1-
ke genelinde 55 bin köy bulunuyor. Tarihi eser-
ler bu köylere oranlılandığında her köye orta-
lama 1.5 eser düşüyor" dedi.
Gaziantep Müze Dostları Derneği'nce Gazi-
antep Ticaret Odası binasında düzenlenen "Ta-
rilıscl. Kültürel, Dinsel, Miras Kaçakçılığı ve
Korunması" konulu konferansa katılan Özgen
Acar, Anadolu'da yüzyıllar boyu yaşanan dep-
rem, istila, doğa olaylan nedeniyle eski yerle-
şim yerlerinin yıkılması sonu-
cu oluşan 20 bin höyük bulun-
duğuna dikkat çekti. Bu raka-
mın tüm dünyadaki höyük sa-
yısından fazla olduğunu ifade
eden Acar şöyle konuştu: "Ana-
dolu'da 20 bin höyüğün yanı sı-
ra 25 bin aıııtsal me/aı; 25 bin
civannda aıııt, 11 sinagog var.
Bunların toplamıyia Türkiye'de-
ki köy sayısı kıyaslandığuıda her
köye ortalama 1.5 tarihi eser
düşüyor. ÖrneğinABD'de sadece 6 bin müzevar.
Bunlar Anadolu'daki tarihi eserlerle doldurul-
maya çalışıhyor. Çünkü oralarda tarih yok."
Anadolu'daki tarihi zenginliğin kıymetinin bi-
linmemesinden yakınan Özgen Acar, "Batılı
ülkeler parayla bizim tarihimizi satın alıp ken-
di müzelerinde sergiliyor. Kimisi yine kaçınlıp
yurtdışındaki müzelere satılıyor. Tarihi eser
kaçakçılığıyapan vatan hainidir. Tarihimizsürek-
liBaü'ya doğru kaçınlıyor. Tariheyerinde sahip
çıkmak gerek. Başka bir ülkeye taşınması doğ-
ru değildir* dedi.
Özgen Acar.