Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2025
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
SAYFA
4
CUMHURİYET 1MART2005SALI
10 DIŞ HABERLER dishabf" cumhuriyet.com.tr
KAVŞAK
OZGEN ACAR
Pokerci Arkadaşlar Istihbarat Başında
Mağaralarda yaşayan bir avuç insa-
nın, her türlü saldırıya karşı en çağdaş
silah ve elektronik istihbarat gücüne
sahip ABD'ye 11 Eylül'de yaptığı tari-
hin en büyük terör saldırısı unutula-
maz. Saldırı, Kongre'den sokağakadar
herkese, ABD casusluk örgütlerindeki
beceriksizliklere ayna oldu. Aralarında
CIA, FBI, Pentagon istih-
baratı gibi casusluk örgüt-
leri dahil ABD'de 15 güven-
lik kurumu bulunuyor. Ge-
çen yıl ABD Başkanı Ge-
orge W. Bush'un isteği
üzerıne tüm örgütleri şem-
siyesi altında toplamak
amacıyla kurulan "Nati-
onal Intelligence (Ulusal
Istihbarat- L/J" örgütü- J o h n N e g r o p o n t e
nun yonetıcılıgıne Buyu-
kelçi John Negroponte (65) atandı.
Negroponte'yi 2-3 yıl önce Anka-
ra'da ABD Büyükelçiliği'nde bir kahval-
tıda yakından tanıma olanağını bul-
muştuk. Bir Yunan armatörünün oğlu
olan Negroponte Londra'da doğmuş,
Yale Üniversitesi'nde okumuştu. Yük-
sekeğitimini ABD'de yapan kardeşi Ni-
kolas MIT Üniversitesi'nde profesör.
Yazları iki kardeşin tatillerini aileleriyle
birlikte Bodrum'a yakın Patmos Ada-
sı'nda geçirdikleri biliniyor. Atina'nın
saygın gazetesi To Vima'ya göre, "Yu-
nan kökenli olması nedeniyle Yunan,
Türk, Kıbrıs sorunlanna kanşmak iste-
miyor, ancak bu konu-
"Birdaha dönmemek üzere" diplo-
masidenayrılıp ABD'nin ünlüMcGravv-
Hill Yayınevi'nin başına geçti. Dört yıl-
lık bu iş kendisini tatmin etmeyince Co-
lin Powell'ın dışişleri bakanı olması
üzerine diplomatik görev istedi. ABD'nin,
BM'deki büyükelçiliğine atandı. "Oy
hakkı bulunmayan bakan" konumun-
daki bu gorevi boyunca
Irak günlerini doldurdu.
Beyaz Saray, Irak'ı bir
"vali" gibi yönetecek bir
diplomat arayışına girin-
ce Honduras günleri ken-
disi için en güçlü "kartvi-
zit"\ oluşturdu. Irak'taki
terör, Amerika karşıtı sal-
dırılar, Honduras'taalışık
olduğu olaylardı. Kuzey
Irak'ta Kürtler, güneyde
ları daha çok kapalı ka-
pılar ardında" sürdü-
rüyor.
Diplomasiye 40 yıl
önce Hong Kong'da
başlayan Negroponte
Ingilizce, Fransızca, Yu-
nanca, Ispanyolca, Vi-
etnamcabiliyor. Sonra
atandığı Vietnam'da
görüşmeleri sürdürür-
ken dönemin Dışişleri
Bakanı Henry Kissin-
ger'ın dikkatini çekerek
Ulusal Güvenlik Kuru-
lu'na getirildi. Kissin-
ger ile anlaşmazlığa dü-
şünce Ekvador ve Yu-
nanistan'da görevlen-
dirildi.
Negroponte, adını
Honduras Büyükelçi-
siyken duyurdu. Nika-
S
bazı Şii gruplarla çok iyi diyaloglar
kurdu.
Bush, yeniden seçilince yeni kurulan
Ul'nin başına "casusların lordu" olarak
Negroponte'yi atadı. CIA, FBI, Penta-
gon dahil tüm istihbarat örgütü artık
ondan sorulacak. Bu amaçla (Türki-
ye'nin 8 aylık dışsatımı) 40 milyar do-
larlık bütçeyi de o yönetecek. Daha ön-
ce bu bütçenin yüzde 80'ini kullanan
Savunma Bakanı Donald Rumsfeld,
Negroponte ile parayı paylaşmak zo-
runda.
Fiyaskonun odağı CIA'nın başınay-
sa Negroponte'nin üniversiteden sınıf
arkadaşı, poker ma-
salarında pek çok kez
karşılıklı "blöfler" çek-
tikleri Porter Goss
atandı. Bush'un ağa-
beyinin vali olduğu Flo-
rida'dan seçilmiş sıkı
bir "partizan" olan
Goss, Temsilciler Mec-
lisi istihbarat Komite-
sı Başkanı idi. Goss'un
göreve geldiğinde ör-
güte "çokgizli" genel-
gesi başına sızdı.
Goss'un, "Yönetimi,
siyasasını destekle-
mek bizim işimizdir"
demesi, tepki gördü.
ABD istihbaratının ba-
şına "blöfçü, ama kül
yutmayan iki sınıf ar-
kadaşı" oturtuldu.
y
ragua-EI Salvador başta olmak üzere
bu ülkelerdeki "Sandanistas" komü-
nist yapılanmaya karşı "ölüm manga-
ları" olaraktanımlanan "karşıtgerilla"
gruplarına para ve silah desteği sağla-
dı. 1982-85 yılları arasında GüneyAme-
rika'daki insan hakları ihlalleriyle dolu
"kirli savaşı" yönetmek, "gizli operas-
yonlar" düzenlemekle suçlandı. Yeni
göreve getirildiğinde bu suçlamayı yı-
neleyen Washington Post gazetesine,
"Hâlâ bıraktığım yerde otluyorsunuz!"
demektesakıncagörmedi. Demokrat-
ların ağır suçlamaları üzerine Meksi-
ka'ya büyükelçi atanmadan önce eşiy-
le 5 yerli çocuğu evlat edindi.
ABD'nin ozgur.uk an,a»,ş
, l
yakalananların Cenevre Sözleşmesi'ne
göresavaş tutsakları sayılmayacağını"
bildiren Beyaz Saray Danışmanı Latin
kökenli Alberto Gonzales getirildi.
ABD'de bireysel özgürlükleri kısan ye-
ni "vatandaşlıkyasasını" kalemealan,
Küba'da mimarı olduğu Guantanomo
Kampı'ndakileri üç yılı aşkın bir süre-
dir yargı önüne çıkartmayıp işkence
uygulatan, Irak'ta Ebu Garib Cezaevi iş-
kence rezaletlerinin kahramanının da
Gonzales olduğunu anımsamakta ya-
rar var. Teksas'ta Bush'un 6 yıllık vali-
liğinde, aralarında iki kadın da olan, on-
larca idam mahkûmunu elektrikli san-
dalyeye gönderten yine oydu.
Don (Juijote Türk Kızı
Yanılmıyorsam Sibel Edmonds adı-
nı Türk okurları ilk kez bu köşede duy-
muşlardı. Sibel (35) Azeri kökenli bir
Türk doktorunun Iran'da doğan kızıy-
dı.YaşamınılranveTürkiye'desürdür-
dükten sonra ABD'de
"Psikoloji bağlantılı suçlar
ve ceza hukuku konusun-
da" eğitirn almış, bir Ame-
rikalıyla evlenmişti. Bu
alanda görev yapmak is-
tediği FBI'dan 3 yıl yanıt
alamamış, ancak 11 Eylül
saldırısından üç gün önce
"dil uzmanı" olarak gö-
revlendirilmişti. „ . . .,_ . .
Iran'ın eski "Savak" is- S l b e l
Edmonds
tihbarat örgütünün Afganistan sorum-
lusu bir ajandan gelen, "ABD'de uçak-
la eylem yapacak El Kaide teröristle-
rinin ABD'de bulunduklarını" bildiren
bir haberin çevirisinin yanlışlığını üstle-
rine bildirince görevine son verilmişti.
ABD basının deyimiyle "kurtçuklarla
dolu birkonserve kutusunu" açan Si-
bel'in evini FBI basmış, bağlandığı ya-
lan makinesinden doğru çıkmış, sav-
larıSenatoAdaletKomisyonu'ndaFBI
yetkililerince doğrulanmış,
bilgilerinin gizlilıktaşıma-
dığı açıklanmıştı. Döne-
min Ulusal Güvenlik Da-
nışmanı Condoleezza Ri-
ce'ın "kendilerinde saldı-
rı öncesinde bilgi bulun-
madığı" sözlerini "çirkin
bir yalan" diye tanımla-
mıştı.
Geçen hafta yeni Ba-
kan Gonzales, Sibel'ın üst
mahkemededavaaçmasını "ABD'nin
ulusal güvenliğinin ve dış siyasasının
zarar görebileceği" gerekçesiyle ön-
ledi. Irak'a özgürlük getiren ABD nere-
ye gidiyor, dişi Don Ouijote rolündeki
Türk kızı nelerle uğraşıyor?
Kaptansız Türkiye'nin Geleceği
Kokusu diplomasi kulislerinde çıkar
olmuştu. Ancak Kültür ve Turizm Ba-
kanı Erkan Mumcu'nun istifası akşa-
mı Ankara'da bir ülkenin ulusal gün bu-
luşmasında açıktan açığa konuşuldu.
Başkentteki AB diplomatlarının, "Böy-
leyürümez" dedikleri 2. AKP hüküme-
tiydi. Bir Kuzey Avrupalı Büyükelçi söy-
leşimizde aynen şöyle diyordu: "Baş-
bakan, günlerini hep ülke dışında ge-
çiriyor, hükümetini yönetmiyor. Nere-
de görülmüş bir kaptanın gemiyi dışa-
ndan yönetmesi?" Bu gözlemi şu ra-
kamlar doğruladı: Başbakan Recep
Tayyip Erdoğan 28 ayda 66 ülke gez-
mişti. Bu rakama bugün çıkacağı Eti-
yopya ile Güney Afrika'ya yapacağı 5
günlük iki ziyaret dahil değildi.
Aynı gece bir başka diplomatın göz-
lemi şöyleydi: "Dışişleri Bakanı'nın iki
şapkası var. Dışişleri bakanlığı mı ya-
pacakyoksa başbakan yardımcısı ola-
rak tekneyi mi kullanacak? Kaldı ki za-
manın çoğunluğunu o da yurtdışında
geçiriyor. Adalet Bakanı'nın da iki şap-
kası var. Hem hükümetsözcülüğü hem
de hak, hukuk dağıtacak bir yargıyı
yönlendiriyor. Çoğuzamanını TBMM'de
geçirmeyi ya da TV ekranları önünde
boy göstermeyi yeğliyor."
Diplomasi kulislerinin bu ayrıntısını kö-
şemize taşımayı düşünmüyorduk. Ama,
AB'nin Ankara'daki temsilcisi Hans
Jörg Kretschmer, fısıltı yerine açıkça
konuştu: "Türkiye, 17Aralık'tan sonra
Avrupa yolunda gelişme göstereme-
di. Bir dağınıklık var. Ekime kadar ne
olacağı hükümetinizin elinde. Hızlan-
manız gerekir. Kaygılıyız."
AB Komisyonu'nun isveçli Başkan
Yardımcısı Margot VVallström, Türki-
ye'deki temsilcısıni, "Türkiye müza-
kere tarihi almasından sonra, AB ile
diyaloğunu yavaşlattı" sözüyle destek-
ledi. Ankara'da kulislerdekı fısıltılar AB
başkentlerinde yankılandığında Isveç
Başbakanı Göran Persson, "Türki-
ye'nin müzakere tarihini almasıyla
'AB'ye girdik, iş bitti' gibi bir rehave-
te girmemesi gerekir. Türkiye hız kes-
memelidir" demekten kendini alamı-
yordu.
Türkiye, AB yolundaki fırtınalı, dalga-
lı denizde kaptansız, dümensiz başıboş
dolaşıyor. Başbakan hakkında bu yo-
rumu yapan diplomatların, "CHP'deki
son kurultaydan dolayı şaşkınlık için-
deyiz. CHPdiye bir muhalefetin oldu-
ğunu sanmıyoruz. CHP intihar etmiş-
tir" dediklerini de söylemeliyiz. Kural-
dır, hiçbir şey boş kalmaz mutlaka dol-
durulur. Türkiye'deki muhalefet boşlu-
ğunu da AB diplomatlarının ithal mu-
halefeti doldurmuşa benziyor.
Elmek: oacar(o)superonline.com Faks:0312.442 79 90
Fransa'da AB Anayasası'na uyum paketi büyük çoğunlukla onaylandı
Türkiye oylaıııasıDış Haberler Senisi - Fransa'da Ada-
let Bakanı Dominique Perben tarafın-
dan hazırlanan ve Türkiye'nin AB üye-
liği için ülkede referanduma gidılme-
sini de öngören anayasa uyum paketi,
parlamentoda onaylandı. Oylamada,
730 "Evet", 66 "Hayır" oyu çıktı. ık-
tıdardaki Halk Hareketi Birlığı (UMP),
Fransa Demokrasi Birliği (UDF), Sos-
yalist parlamenterler oylamada "Evet"
oyu kullandı.
Komünist parlamenterlerle birlikte
AB Anayasası' na karşı çıkan güçlü ege-
menlik yanlısı bazı sağcı ve solcu par-
lamenterlerin de "Hayır" oyu kullandı-
ğı gözlendı. Anayasa uyum paketi için
daha önce mecliste yapılan oylamada
450 "Evet", 34 "Hayır" oyu kullanıl-
mıştı. Senatoda yapılan oylamada ıse 263
"Evet", 27 "Hayır" oyu çıkmıştı.
Uyum paketi, Fransız Anayasası ile
AB Anayasası arasındaki farklılıkları or-
tadan kaldırmayı amaçlıyor. Bu deği-
şikliğin yapılmasının ardından, Fransa'da
AB Anayasası için mayıs ayı sonunda
• Parlamentoda kabul edilen uyum paketi,
Türkiye'nin tam üyeliğinin referandumla
belirlenmesini öngörüyor. Uyum paketi,
66'ya karşı 730 oyla kabul edildi.
ya da haziran ayı başında referandum
düzenlenebilecek.
Anayasa Mahkemesi, geçen yıl 19
Kasım'da aldığı kararda, AB Anayasa-
sı'nın siyasi mülteci hakkı ve suçla mü-
cadele bölümünün ulusal anayasaya ters
düşrüğünü açıklamıştı.
2007'den sonra gelenler için
Anayasa uyum paketinin ikinci bölü-
mü, 2007 yılından sonra AB'nin yeni
üyeleri için Fransa'da referandum ya-
pılmasım öngörüyor. Uyum paketine
göre, AB ile tam üyelik müzakereleri-
ne 1 Temmuz 2004 tarihinden önce baş-
layan ülkeler için referanduma gerek
görülmeyecek.
Bu madde uyannca, Bulgaristan, Ro-
manya ve Hırvatistan'ın üyeliği konu-
sunda Fransa'da referanduma gidihne-
yecek.
AB 'nin 2007 yılından sonra yeni üye
alması halinde referandum yapılması-
nı gerekli kılan madde, Fransa'da Tür-
kiye'nin AB üyeliğine ilişkin tartışma
yüzünden hazırlandı.
Başbakan Jean-Pierre RatTarin, otu-
rumun açılışında yaptığı konuşmada,
parlamenterlerden anayasa uyum pa-
ketini desteklemelerini istedi. Türki-
ye'nin AB üyeliği için Fransa'da refe-
randuma gidileceğini hatırlatan Raffa-
rin, "Anayasa degişikliği sayesindeFyan-
sızvatandaşlanAvrupa^nınsınırlarına
kendileri karar verecekler" diye ko-
nuştu.
Anayasa değişikliğinin, Türkiye'nin
AB üyeliğiyle ilgili talebe, Fransızlann
korkuya ve endişeye kapılmadan yanıt
verme imkânı tanıyacağını ifade eden
Raffarin, "ilk önce Avrupalı gibi yaşa-
mak ve Avrupa'yı istenıeyi kanıtlamak
Türkiye'ye bağlı, daha sonra bu değişik-
lik sayesinde buna Fransızlar karar ve~
recek" dedi.
Anayasa referandumu
Uyum paketi, Fransız Anayasası ile
AB Anayasası arasındaki farklılıklan or-
tadan kaldırmayı amaçlıyor. Bu deği-
şikliğin yapılmasının ardında'- "
AB Anayasası için mayıs ayı sununuu
ya da haziran ayı başında referandum
düzenlenebilecek.
Anayasa Mahkemesi, geçen yıl 19
Kasım'da aldığı kararda, AB Anayasa-
sı'nın siyasi mülteci hakkı ve suçla mü-
cadele bölümünün ulusal anayasaya ters
düşrüğünü açıklamıştı.
Anayasa uyum paketinin ikinci bölü-
mü, 2007 yılından sonra AB'nin yeni
üyeleri için Fransa'da referandum ya-
pılmasını öngörüyor.
AB Dönem Başkanı Lüksemburg'un DışişleriBakanı Nicolas Schmiften eleştiri:
Ankara'da yorgunluk varANKARA (Cumhuriyet Bü-
rosu)-AB Dönem Başkanı Lük-
semburg'un Dışişleri Bakanı
Nicolas Schnıit, 17 Aralık zir-
vesinin ardından Türkiye'de
"yorgunluk" gözlemlediklerini
söyledi. Schmit, Gümrük Bir-
liği UyumProtokolü'nün Rum
kesimini de kapsayacak şekil-
de bir an önce imzalanmasuu is-
tedi. Dışişleri Bakanı Abdullah
Gül ise eleştirildiği gibi bir dur-
gunluk olmadığını, AB konusu-
nun Türkiye'nin hâlâ birinci
gündem maddesı olduğunu sa-
vundu. Gül, uyum protokolünü
ise 3 Ekim'den önce imzalaya-
caklarını, ancak bazı konularda
tereddütleri olduğunu aktardı.
Troyka toplantısından önce
Ankara'yı ziyaret eden AB Dö-
nem Başkanı Lüksemburg'un
Dışişleri Bakanı Nicolas Schmit,
Türkiye'ye yönelik uyanlarda
bulundu.
Gül ile Schmit görüşmcsi, Dı-
şişleri Konutu'nda yaklaşık 1.5
saat sürdü. Schmit, görüşme ön-
cesinde başına yaptığı açıklama-
larda, sert bir üslup kullanarak
eleştiriler yöneltti. Türkiye'de
A
17 Aralık'tan sonra AB sürecin-
de yaşanan dağınıklığa işaret
eden Avrupa Komisyonu Tür-
kiye Temsilcisi Hans Jörg
Kretschmer'e yakın görüşler
ortaya koyan Schmit, Türki-
ye'de "ahnosferin çok iyi olma-
dığını" söyledi.
Schmit, "Bunun düzeltilme-
si gerekir. Endişeler ve şüpheler
var. Türkiye'den taahhütlerini
yerine getirmesini bekliyoruz.
Ankara Antlaşması ek proto-
kolü ne kadar çabukimzalanır-
sa, o kadar iyi olur" dedi.
Yumuşak ifadeler
Nicholas Schmit, Gül ile yap-
tığı görüşmenin ardından dü-
zenlenen basın toplantısında ise
.nkara'yı
ziyaret eden
Schmit,
"17 Aralık sonrası
Türkiye'deki
atmosfer çok iyi
değil" diyerek
Ankara 'nin ek
protokolü bir an
önce imzalaması
gerektiğini
söyledi. Gül,
yorgunluk
eleştirisini reddetti.
daha yumuşak ifadeler kullan-
dı. Görüşmenin verimli geçtiği-
ni söyleyen Schmit, AB dönem
başkanlığı olarak, Türkiye'nin
17 Aralık'ta alınan karar çer-
çevesinde ilerlemesi yönünde-
ki taahhütlere bağlı olduklan-
nı söyledi. Schmit, ivmenin kay-
bedilmemesini istedi. Türki-
ye'nin reform sürecini sürdüre-
rek üzerine düşeni yaptığını,
ancak uygulamanın da önemli
olduğunu belirten konuk ba-
kan, sürecin hızlandınlması için
iki tarafa da düşen bazı sorum-
luluklar olduğunu söyledi.
Schmit, 17 Aralık'ta ahnan ka-
rann "geri dönülemez nitclik-
te" olduğunu vurguladı.
(
Geç kalınmadı'
Gül basın toplantısında, "Tür-
kiye'de 17 Aralıksonrasında ça-
uşnıalann durduğu" yönünde
AB yetkililerinden gelen eleş-
tirilere de yanıt verdi.
Gül, böyle bir görünümün
oluşmuş olabileceğini, ancak
bu hazırlık sürecinde Bakanlar
Kurulu ve ilgili kurumlarda pek
çok çalışma yapıldığını savu-
narak, "Böyle bir şey söz konu-
su değiL Herkes çeşlfli şeyler söy-
leyebilir, önemli olan bizim ne
yaptığımız, ne yapmak istediği-
miz. Türkiye'nin şu anda birin-
ci meselelerinden biri AB süre-
cidir. Demokratiklcşme siiıeci
aynı kararlılıkla devam edecek-
tir. Bununla ilgili izleme yapıla-
cakür" dedi.
AŞMÜZAKERECİBELİRLENEMEDÎ
Hükümet topu
AB'ye attıANKARA (Cumhuriyet Bürosu) - AB
pazarhğını yürütecekbaşmüzakereci, dün-
kü Bakanlar Kurulu toplantısından da çık-
madı. AB'nin "Türkiye'nin 17Araükson-
rasındarehavetevedağınıklığadüştüğü,baş-
müzakereciyi hâlâ belirlemediği" eleştırı-
lerine tepki gösteren hükümet, karşı sal-
dınya geçtı.
Hükümet Sözcüsü Cemil Çiçek, baş-
müzakerecinin kendilerinin AB anlayışı-
na göre düşünülmesi gereken en son ko-
nu olduğunu savunurken, AB Komisyo-
nu'nun da hâlâ katılım ortaklığı belgesi,
müzakere çerçeve belgesi ve kamuoyunun
nasıl hazırlanacağı konusunda gerekli bel-
geleri iletmediğini kaydetti.Türkiye'ye
verilen 17 Aralık tarihinden bu yana 2 ay
geçmesine karşın, başmüzakereci ve yar-
dımcılarını belirleyemeyen hükümet, dün
de bu yöndeki sessizliğini korudu. Hükü-
met sözcüsü Çiçek, toplantının ardından
yaptığı açıklamada, hükümetin 17 Aralık
sonrasında AB'yle ilgili konularda reha-
vete düştüğü eleştirilerini kabul etmedik-
lerini belirterek "AB ile ilgili çakşmalan-
nıı/ın şekli değişmiştir. Dışa dönük çauş-
malanmız, bu tarihten itibaren içe dönük
bir hal almışur. Dışandan, sanki bu çalış-
malaryapılmıyormuş, rafa kalkmışgibika-
naat hasü oluyor" diye konuştu.Hüküme-
tin AB sürecine ilişkin kararhlığını ek-
siltmeden sürdürdüğünü belirten Çiçek,
başmüzakereci için de "Günü geldiğinde
açıklanz. O kadar öncclikli görmüyoruz.
Bizim AB anlayışunıza göre son düşünül-
mesi gereken konu" dedi.
1 987'DENBERİNÜKLEER TEKNOLOJİPEŞİNDE
Iran'dan itirafDış Haberler Servisi -
Uluslararası Atom Enerji-
si Kurumu (IAEA), Tah-
ran'ın nükleer programıy-
la ilgili görüşmelere baş-
larken tranlı yetkililerin
nükleer silahlarla ilgili tek-
nolojileri elde etmek için
kendı aralarında tartışma-
lar yürütrüğünü gösteren
bir belgeyi isteksizce kuru-
ma teslim ettiğini bildirdi.
Tahran'ın bu gerçeği 18
yıldır sakladığı belirtildi.
ABD'de yayımlanan
New York Times gazetesi-
nin haberine göre, Avrupa-
lı ve ABD'li yetkililer, 1987
tarihli bir belge nedeniyle
IAEA yetkililerinin tranlı
yetkililerle anlaşmazlığa
düştüğünü söyledıler. Pa-
kistanlı nükleer uzman A.
Q.Han'a bağlı bir şebeke-
nin üyeleriyle yapılan gö-
rüşmeler sonucu varlığın-
dan haberdar olunan bel-
ge, Han'ın temsilcilerin-
den birinın uranyum me-
talinin kalıba dökülmesin-
de kritik bir evreyi de içe-
ren teknolojileri sağlamak
için Tahran'a verdiği tek-
lifi içeriyor.Bunun nükle-
er savaş başlığı üretiminde
kritik bir adım olduğunu
belirten uzmanlar, Iran'ın
uranyumu metal olarak
üretmesiyle ilgili farklı
açıklamalar getirebileceği-
ni söyledıler. Ortaya çıkan
bu son belgenin Tahran'ın
samimiyetsizliğinin gös-
tergesi olduğu düşünülü-
yor.
AB Komisyonu Başkanı Jose Barroso adada yeni durum ortaya çıktığını söyledi.
Barroso: Kıbns
AB'nin meselesi
ELÇtN POYRAZLAR
BRÜKSEL - AB
Komisyonu Başkanı Jo-
se Manuel Barroso,
Kıbrıs sorunun bir AB
meselesi olduğu ve AB
Komisyonu'nun bu ko-
nuda daha aktif bir rol
oynamaya hazır oldu-
ğu mesajını verdi.
Temaslarda bulun-
mak üzere dün Brük-
sel'e gelen Kıbrıs Rum
Yönetimi lideri Tasos
Papadopulos'la görü-
şen Barroso, Kıbrıs'a
ilişkin olarak Türki-
ye'nin müzakerelere
başlama süreciyle yeni
bir durumun ortaya çık-
tığını söyledi. Kıbns'ta
çözüme yönelik farklı
gelişmeleri ümit ettik-
lerini ifade eden Ko-
misyon Başkanı, buna
sebep olarak Türki-
ye'nin müzakere süre-
cini gösterdi. Barroso
konuya ilişkin olarak
Türk hükümeti ve Türk
yetkilileriyle bizzat ko-
nuştuğunu belirtti. Kıb-
rıs sorununun BM çer-
çevesinde ele alındığı-
nı belirten Barroso, bu
düzenlemelere saygı
gösterilmesi gerektiği-
ni ancak adadaki her-
hangi bir çözümün AB
müktesabatı üzerinde
doğrudan etkileri ola-
cağını söyledi.
Mali yardım, ticaret
tüzükleriyle Kıbrıs so-
rununun giderek daha
çok AB konusu oldu-
ğunu belirten Barroso,
AB Komisyonu olarak
konuya müdahil taraf-
ların da katılımıyla da-
ha pozitif yaklaşmaya
hazır olduklarını açık-
ladı.
Kıbrıslı Türklerin
AB'ye yönelik politi-
kalara eğilim gösterdi-
ğine işaret eden Barro-
so, KKTC Başbakanı
Mehmet Ali Talat'ın
Bruksel ziyaretinde bu-
nu gözlemlediğini ifa-
de etti. Adada çözüme
ulaşmak için iki toplum
arasında güven ortamı-
nın yaratılması gerekti-
ğini ifade eden Barro-
so, bunun AB ya da ko-
nuya müdahil taraflar-
dansa adada yaşayan
toplumlar tarafindan ya-
pılması gerektiğine dik-
kat çekti.
Barroso, adada varı-
lacak olası bir çözümün
iki tarafın birlikte ve ay-
nı devletin çatısı altın-
dan yaşama isteğini
göstermesine bağlı ol-
duğunu söyledi. Barro-
so adada olumlu bir at-
mosferin yaratılması-
nın ilgili her tarafın çı-
karına olacağını söy-
ledi.