09 Mayıs 2024 Perşembe English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
SAYFA 4 CUMHURİYET 1MART2005SALI 10 DIŞ HABERLER dishabf" cumhuriyet.com.tr KAVŞAK OZGEN ACAR Pokerci Arkadaşlar Istihbarat Başında Mağaralarda yaşayan bir avuç insa- nın, her türlü saldırıya karşı en çağdaş silah ve elektronik istihbarat gücüne sahip ABD'ye 11 Eylül'de yaptığı tari- hin en büyük terör saldırısı unutula- maz. Saldırı, Kongre'den sokağakadar herkese, ABD casusluk örgütlerindeki beceriksizliklere ayna oldu. Aralarında CIA, FBI, Pentagon istih- baratı gibi casusluk örgüt- leri dahil ABD'de 15 güven- lik kurumu bulunuyor. Ge- çen yıl ABD Başkanı Ge- orge W. Bush'un isteği üzerıne tüm örgütleri şem- siyesi altında toplamak amacıyla kurulan "Nati- onal Intelligence (Ulusal Istihbarat- L/J" örgütü- J o h n N e g r o p o n t e nun yonetıcılıgıne Buyu- kelçi John Negroponte (65) atandı. Negroponte'yi 2-3 yıl önce Anka- ra'da ABD Büyükelçiliği'nde bir kahval- tıda yakından tanıma olanağını bul- muştuk. Bir Yunan armatörünün oğlu olan Negroponte Londra'da doğmuş, Yale Üniversitesi'nde okumuştu. Yük- sekeğitimini ABD'de yapan kardeşi Ni- kolas MIT Üniversitesi'nde profesör. Yazları iki kardeşin tatillerini aileleriyle birlikte Bodrum'a yakın Patmos Ada- sı'nda geçirdikleri biliniyor. Atina'nın saygın gazetesi To Vima'ya göre, "Yu- nan kökenli olması nedeniyle Yunan, Türk, Kıbrıs sorunlanna kanşmak iste- miyor, ancak bu konu- "Birdaha dönmemek üzere" diplo- masidenayrılıp ABD'nin ünlüMcGravv- Hill Yayınevi'nin başına geçti. Dört yıl- lık bu iş kendisini tatmin etmeyince Co- lin Powell'ın dışişleri bakanı olması üzerine diplomatik görev istedi. ABD'nin, BM'deki büyükelçiliğine atandı. "Oy hakkı bulunmayan bakan" konumun- daki bu gorevi boyunca Irak günlerini doldurdu. Beyaz Saray, Irak'ı bir "vali" gibi yönetecek bir diplomat arayışına girin- ce Honduras günleri ken- disi için en güçlü "kartvi- zit"\ oluşturdu. Irak'taki terör, Amerika karşıtı sal- dırılar, Honduras'taalışık olduğu olaylardı. Kuzey Irak'ta Kürtler, güneyde ları daha çok kapalı ka- pılar ardında" sürdü- rüyor. Diplomasiye 40 yıl önce Hong Kong'da başlayan Negroponte Ingilizce, Fransızca, Yu- nanca, Ispanyolca, Vi- etnamcabiliyor. Sonra atandığı Vietnam'da görüşmeleri sürdürür- ken dönemin Dışişleri Bakanı Henry Kissin- ger'ın dikkatini çekerek Ulusal Güvenlik Kuru- lu'na getirildi. Kissin- ger ile anlaşmazlığa dü- şünce Ekvador ve Yu- nanistan'da görevlen- dirildi. Negroponte, adını Honduras Büyükelçi- siyken duyurdu. Nika- S bazı Şii gruplarla çok iyi diyaloglar kurdu. Bush, yeniden seçilince yeni kurulan Ul'nin başına "casusların lordu" olarak Negroponte'yi atadı. CIA, FBI, Penta- gon dahil tüm istihbarat örgütü artık ondan sorulacak. Bu amaçla (Türki- ye'nin 8 aylık dışsatımı) 40 milyar do- larlık bütçeyi de o yönetecek. Daha ön- ce bu bütçenin yüzde 80'ini kullanan Savunma Bakanı Donald Rumsfeld, Negroponte ile parayı paylaşmak zo- runda. Fiyaskonun odağı CIA'nın başınay- sa Negroponte'nin üniversiteden sınıf arkadaşı, poker ma- salarında pek çok kez karşılıklı "blöfler" çek- tikleri Porter Goss atandı. Bush'un ağa- beyinin vali olduğu Flo- rida'dan seçilmiş sıkı bir "partizan" olan Goss, Temsilciler Mec- lisi istihbarat Komite- sı Başkanı idi. Goss'un göreve geldiğinde ör- güte "çokgizli" genel- gesi başına sızdı. Goss'un, "Yönetimi, siyasasını destekle- mek bizim işimizdir" demesi, tepki gördü. ABD istihbaratının ba- şına "blöfçü, ama kül yutmayan iki sınıf ar- kadaşı" oturtuldu. y ragua-EI Salvador başta olmak üzere bu ülkelerdeki "Sandanistas" komü- nist yapılanmaya karşı "ölüm manga- ları" olaraktanımlanan "karşıtgerilla" gruplarına para ve silah desteği sağla- dı. 1982-85 yılları arasında GüneyAme- rika'daki insan hakları ihlalleriyle dolu "kirli savaşı" yönetmek, "gizli operas- yonlar" düzenlemekle suçlandı. Yeni göreve getirildiğinde bu suçlamayı yı- neleyen Washington Post gazetesine, "Hâlâ bıraktığım yerde otluyorsunuz!" demektesakıncagörmedi. Demokrat- ların ağır suçlamaları üzerine Meksi- ka'ya büyükelçi atanmadan önce eşiy- le 5 yerli çocuğu evlat edindi. ABD'nin ozgur.uk an,a»,ş , l yakalananların Cenevre Sözleşmesi'ne göresavaş tutsakları sayılmayacağını" bildiren Beyaz Saray Danışmanı Latin kökenli Alberto Gonzales getirildi. ABD'de bireysel özgürlükleri kısan ye- ni "vatandaşlıkyasasını" kalemealan, Küba'da mimarı olduğu Guantanomo Kampı'ndakileri üç yılı aşkın bir süre- dir yargı önüne çıkartmayıp işkence uygulatan, Irak'ta Ebu Garib Cezaevi iş- kence rezaletlerinin kahramanının da Gonzales olduğunu anımsamakta ya- rar var. Teksas'ta Bush'un 6 yıllık vali- liğinde, aralarında iki kadın da olan, on- larca idam mahkûmunu elektrikli san- dalyeye gönderten yine oydu. Don (Juijote Türk Kızı Yanılmıyorsam Sibel Edmonds adı- nı Türk okurları ilk kez bu köşede duy- muşlardı. Sibel (35) Azeri kökenli bir Türk doktorunun Iran'da doğan kızıy- dı.YaşamınılranveTürkiye'desürdür- dükten sonra ABD'de "Psikoloji bağlantılı suçlar ve ceza hukuku konusun- da" eğitirn almış, bir Ame- rikalıyla evlenmişti. Bu alanda görev yapmak is- tediği FBI'dan 3 yıl yanıt alamamış, ancak 11 Eylül saldırısından üç gün önce "dil uzmanı" olarak gö- revlendirilmişti. „ . . .,_ . . Iran'ın eski "Savak" is- S l b e l Edmonds tihbarat örgütünün Afganistan sorum- lusu bir ajandan gelen, "ABD'de uçak- la eylem yapacak El Kaide teröristle- rinin ABD'de bulunduklarını" bildiren bir haberin çevirisinin yanlışlığını üstle- rine bildirince görevine son verilmişti. ABD basının deyimiyle "kurtçuklarla dolu birkonserve kutusunu" açan Si- bel'in evini FBI basmış, bağlandığı ya- lan makinesinden doğru çıkmış, sav- larıSenatoAdaletKomisyonu'ndaFBI yetkililerince doğrulanmış, bilgilerinin gizlilıktaşıma- dığı açıklanmıştı. Döne- min Ulusal Güvenlik Da- nışmanı Condoleezza Ri- ce'ın "kendilerinde saldı- rı öncesinde bilgi bulun- madığı" sözlerini "çirkin bir yalan" diye tanımla- mıştı. Geçen hafta yeni Ba- kan Gonzales, Sibel'ın üst mahkemededavaaçmasını "ABD'nin ulusal güvenliğinin ve dış siyasasının zarar görebileceği" gerekçesiyle ön- ledi. Irak'a özgürlük getiren ABD nere- ye gidiyor, dişi Don Ouijote rolündeki Türk kızı nelerle uğraşıyor? Kaptansız Türkiye'nin Geleceği Kokusu diplomasi kulislerinde çıkar olmuştu. Ancak Kültür ve Turizm Ba- kanı Erkan Mumcu'nun istifası akşa- mı Ankara'da bir ülkenin ulusal gün bu- luşmasında açıktan açığa konuşuldu. Başkentteki AB diplomatlarının, "Böy- leyürümez" dedikleri 2. AKP hüküme- tiydi. Bir Kuzey Avrupalı Büyükelçi söy- leşimizde aynen şöyle diyordu: "Baş- bakan, günlerini hep ülke dışında ge- çiriyor, hükümetini yönetmiyor. Nere- de görülmüş bir kaptanın gemiyi dışa- ndan yönetmesi?" Bu gözlemi şu ra- kamlar doğruladı: Başbakan Recep Tayyip Erdoğan 28 ayda 66 ülke gez- mişti. Bu rakama bugün çıkacağı Eti- yopya ile Güney Afrika'ya yapacağı 5 günlük iki ziyaret dahil değildi. Aynı gece bir başka diplomatın göz- lemi şöyleydi: "Dışişleri Bakanı'nın iki şapkası var. Dışişleri bakanlığı mı ya- pacakyoksa başbakan yardımcısı ola- rak tekneyi mi kullanacak? Kaldı ki za- manın çoğunluğunu o da yurtdışında geçiriyor. Adalet Bakanı'nın da iki şap- kası var. Hem hükümetsözcülüğü hem de hak, hukuk dağıtacak bir yargıyı yönlendiriyor. Çoğuzamanını TBMM'de geçirmeyi ya da TV ekranları önünde boy göstermeyi yeğliyor." Diplomasi kulislerinin bu ayrıntısını kö- şemize taşımayı düşünmüyorduk. Ama, AB'nin Ankara'daki temsilcisi Hans Jörg Kretschmer, fısıltı yerine açıkça konuştu: "Türkiye, 17Aralık'tan sonra Avrupa yolunda gelişme göstereme- di. Bir dağınıklık var. Ekime kadar ne olacağı hükümetinizin elinde. Hızlan- manız gerekir. Kaygılıyız." AB Komisyonu'nun isveçli Başkan Yardımcısı Margot VVallström, Türki- ye'deki temsilcısıni, "Türkiye müza- kere tarihi almasından sonra, AB ile diyaloğunu yavaşlattı" sözüyle destek- ledi. Ankara'da kulislerdekı fısıltılar AB başkentlerinde yankılandığında Isveç Başbakanı Göran Persson, "Türki- ye'nin müzakere tarihini almasıyla 'AB'ye girdik, iş bitti' gibi bir rehave- te girmemesi gerekir. Türkiye hız kes- memelidir" demekten kendini alamı- yordu. Türkiye, AB yolundaki fırtınalı, dalga- lı denizde kaptansız, dümensiz başıboş dolaşıyor. Başbakan hakkında bu yo- rumu yapan diplomatların, "CHP'deki son kurultaydan dolayı şaşkınlık için- deyiz. CHPdiye bir muhalefetin oldu- ğunu sanmıyoruz. CHP intihar etmiş- tir" dediklerini de söylemeliyiz. Kural- dır, hiçbir şey boş kalmaz mutlaka dol- durulur. Türkiye'deki muhalefet boşlu- ğunu da AB diplomatlarının ithal mu- halefeti doldurmuşa benziyor. Elmek: oacar(o)superonline.com Faks:0312.442 79 90 Fransa'da AB Anayasası'na uyum paketi büyük çoğunlukla onaylandı Türkiye oylaıııasıDış Haberler Senisi - Fransa'da Ada- let Bakanı Dominique Perben tarafın- dan hazırlanan ve Türkiye'nin AB üye- liği için ülkede referanduma gidılme- sini de öngören anayasa uyum paketi, parlamentoda onaylandı. Oylamada, 730 "Evet", 66 "Hayır" oyu çıktı. ık- tıdardaki Halk Hareketi Birlığı (UMP), Fransa Demokrasi Birliği (UDF), Sos- yalist parlamenterler oylamada "Evet" oyu kullandı. Komünist parlamenterlerle birlikte AB Anayasası' na karşı çıkan güçlü ege- menlik yanlısı bazı sağcı ve solcu par- lamenterlerin de "Hayır" oyu kullandı- ğı gözlendı. Anayasa uyum paketi için daha önce mecliste yapılan oylamada 450 "Evet", 34 "Hayır" oyu kullanıl- mıştı. Senatoda yapılan oylamada ıse 263 "Evet", 27 "Hayır" oyu çıkmıştı. Uyum paketi, Fransız Anayasası ile AB Anayasası arasındaki farklılıkları or- tadan kaldırmayı amaçlıyor. Bu deği- şikliğin yapılmasının ardından, Fransa'da AB Anayasası için mayıs ayı sonunda • Parlamentoda kabul edilen uyum paketi, Türkiye'nin tam üyeliğinin referandumla belirlenmesini öngörüyor. Uyum paketi, 66'ya karşı 730 oyla kabul edildi. ya da haziran ayı başında referandum düzenlenebilecek. Anayasa Mahkemesi, geçen yıl 19 Kasım'da aldığı kararda, AB Anayasa- sı'nın siyasi mülteci hakkı ve suçla mü- cadele bölümünün ulusal anayasaya ters düşrüğünü açıklamıştı. 2007'den sonra gelenler için Anayasa uyum paketinin ikinci bölü- mü, 2007 yılından sonra AB'nin yeni üyeleri için Fransa'da referandum ya- pılmasım öngörüyor. Uyum paketine göre, AB ile tam üyelik müzakereleri- ne 1 Temmuz 2004 tarihinden önce baş- layan ülkeler için referanduma gerek görülmeyecek. Bu madde uyannca, Bulgaristan, Ro- manya ve Hırvatistan'ın üyeliği konu- sunda Fransa'da referanduma gidihne- yecek. AB 'nin 2007 yılından sonra yeni üye alması halinde referandum yapılması- nı gerekli kılan madde, Fransa'da Tür- kiye'nin AB üyeliğine ilişkin tartışma yüzünden hazırlandı. Başbakan Jean-Pierre RatTarin, otu- rumun açılışında yaptığı konuşmada, parlamenterlerden anayasa uyum pa- ketini desteklemelerini istedi. Türki- ye'nin AB üyeliği için Fransa'da refe- randuma gidileceğini hatırlatan Raffa- rin, "Anayasa degişikliği sayesindeFyan- sızvatandaşlanAvrupa^nınsınırlarına kendileri karar verecekler" diye ko- nuştu. Anayasa değişikliğinin, Türkiye'nin AB üyeliğiyle ilgili talebe, Fransızlann korkuya ve endişeye kapılmadan yanıt verme imkânı tanıyacağını ifade eden Raffarin, "ilk önce Avrupalı gibi yaşa- mak ve Avrupa'yı istenıeyi kanıtlamak Türkiye'ye bağlı, daha sonra bu değişik- lik sayesinde buna Fransızlar karar ve~ recek" dedi. Anayasa referandumu Uyum paketi, Fransız Anayasası ile AB Anayasası arasındaki farklılıklan or- tadan kaldırmayı amaçlıyor. Bu deği- şikliğin yapılmasının ardında'- " AB Anayasası için mayıs ayı sununuu ya da haziran ayı başında referandum düzenlenebilecek. Anayasa Mahkemesi, geçen yıl 19 Kasım'da aldığı kararda, AB Anayasa- sı'nın siyasi mülteci hakkı ve suçla mü- cadele bölümünün ulusal anayasaya ters düşrüğünü açıklamıştı. Anayasa uyum paketinin ikinci bölü- mü, 2007 yılından sonra AB'nin yeni üyeleri için Fransa'da referandum ya- pılmasını öngörüyor. AB Dönem Başkanı Lüksemburg'un DışişleriBakanı Nicolas Schmiften eleştiri: Ankara'da yorgunluk varANKARA (Cumhuriyet Bü- rosu)-AB Dönem Başkanı Lük- semburg'un Dışişleri Bakanı Nicolas Schnıit, 17 Aralık zir- vesinin ardından Türkiye'de "yorgunluk" gözlemlediklerini söyledi. Schmit, Gümrük Bir- liği UyumProtokolü'nün Rum kesimini de kapsayacak şekil- de bir an önce imzalanmasuu is- tedi. Dışişleri Bakanı Abdullah Gül ise eleştirildiği gibi bir dur- gunluk olmadığını, AB konusu- nun Türkiye'nin hâlâ birinci gündem maddesı olduğunu sa- vundu. Gül, uyum protokolünü ise 3 Ekim'den önce imzalaya- caklarını, ancak bazı konularda tereddütleri olduğunu aktardı. Troyka toplantısından önce Ankara'yı ziyaret eden AB Dö- nem Başkanı Lüksemburg'un Dışişleri Bakanı Nicolas Schmit, Türkiye'ye yönelik uyanlarda bulundu. Gül ile Schmit görüşmcsi, Dı- şişleri Konutu'nda yaklaşık 1.5 saat sürdü. Schmit, görüşme ön- cesinde başına yaptığı açıklama- larda, sert bir üslup kullanarak eleştiriler yöneltti. Türkiye'de A 17 Aralık'tan sonra AB sürecin- de yaşanan dağınıklığa işaret eden Avrupa Komisyonu Tür- kiye Temsilcisi Hans Jörg Kretschmer'e yakın görüşler ortaya koyan Schmit, Türki- ye'de "ahnosferin çok iyi olma- dığını" söyledi. Schmit, "Bunun düzeltilme- si gerekir. Endişeler ve şüpheler var. Türkiye'den taahhütlerini yerine getirmesini bekliyoruz. Ankara Antlaşması ek proto- kolü ne kadar çabukimzalanır- sa, o kadar iyi olur" dedi. Yumuşak ifadeler Nicholas Schmit, Gül ile yap- tığı görüşmenin ardından dü- zenlenen basın toplantısında ise .nkara'yı ziyaret eden Schmit, "17 Aralık sonrası Türkiye'deki atmosfer çok iyi değil" diyerek Ankara 'nin ek protokolü bir an önce imzalaması gerektiğini söyledi. Gül, yorgunluk eleştirisini reddetti. daha yumuşak ifadeler kullan- dı. Görüşmenin verimli geçtiği- ni söyleyen Schmit, AB dönem başkanlığı olarak, Türkiye'nin 17 Aralık'ta alınan karar çer- çevesinde ilerlemesi yönünde- ki taahhütlere bağlı olduklan- nı söyledi. Schmit, ivmenin kay- bedilmemesini istedi. Türki- ye'nin reform sürecini sürdüre- rek üzerine düşeni yaptığını, ancak uygulamanın da önemli olduğunu belirten konuk ba- kan, sürecin hızlandınlması için iki tarafa da düşen bazı sorum- luluklar olduğunu söyledi. Schmit, 17 Aralık'ta ahnan ka- rann "geri dönülemez nitclik- te" olduğunu vurguladı. ( Geç kalınmadı' Gül basın toplantısında, "Tür- kiye'de 17 Aralıksonrasında ça- uşnıalann durduğu" yönünde AB yetkililerinden gelen eleş- tirilere de yanıt verdi. Gül, böyle bir görünümün oluşmuş olabileceğini, ancak bu hazırlık sürecinde Bakanlar Kurulu ve ilgili kurumlarda pek çok çalışma yapıldığını savu- narak, "Böyle bir şey söz konu- su değiL Herkes çeşlfli şeyler söy- leyebilir, önemli olan bizim ne yaptığımız, ne yapmak istediği- miz. Türkiye'nin şu anda birin- ci meselelerinden biri AB süre- cidir. Demokratiklcşme siiıeci aynı kararlılıkla devam edecek- tir. Bununla ilgili izleme yapıla- cakür" dedi. AŞMÜZAKERECİBELİRLENEMEDÎ Hükümet topu AB'ye attıANKARA (Cumhuriyet Bürosu) - AB pazarhğını yürütecekbaşmüzakereci, dün- kü Bakanlar Kurulu toplantısından da çık- madı. AB'nin "Türkiye'nin 17Araükson- rasındarehavetevedağınıklığadüştüğü,baş- müzakereciyi hâlâ belirlemediği" eleştırı- lerine tepki gösteren hükümet, karşı sal- dınya geçtı. Hükümet Sözcüsü Cemil Çiçek, baş- müzakerecinin kendilerinin AB anlayışı- na göre düşünülmesi gereken en son ko- nu olduğunu savunurken, AB Komisyo- nu'nun da hâlâ katılım ortaklığı belgesi, müzakere çerçeve belgesi ve kamuoyunun nasıl hazırlanacağı konusunda gerekli bel- geleri iletmediğini kaydetti.Türkiye'ye verilen 17 Aralık tarihinden bu yana 2 ay geçmesine karşın, başmüzakereci ve yar- dımcılarını belirleyemeyen hükümet, dün de bu yöndeki sessizliğini korudu. Hükü- met sözcüsü Çiçek, toplantının ardından yaptığı açıklamada, hükümetin 17 Aralık sonrasında AB'yle ilgili konularda reha- vete düştüğü eleştirilerini kabul etmedik- lerini belirterek "AB ile ilgili çakşmalan- nıı/ın şekli değişmiştir. Dışa dönük çauş- malanmız, bu tarihten itibaren içe dönük bir hal almışur. Dışandan, sanki bu çalış- malaryapılmıyormuş, rafa kalkmışgibika- naat hasü oluyor" diye konuştu.Hüküme- tin AB sürecine ilişkin kararhlığını ek- siltmeden sürdürdüğünü belirten Çiçek, başmüzakereci için de "Günü geldiğinde açıklanz. O kadar öncclikli görmüyoruz. Bizim AB anlayışunıza göre son düşünül- mesi gereken konu" dedi. 1 987'DENBERİNÜKLEER TEKNOLOJİPEŞİNDE Iran'dan itirafDış Haberler Servisi - Uluslararası Atom Enerji- si Kurumu (IAEA), Tah- ran'ın nükleer programıy- la ilgili görüşmelere baş- larken tranlı yetkililerin nükleer silahlarla ilgili tek- nolojileri elde etmek için kendı aralarında tartışma- lar yürütrüğünü gösteren bir belgeyi isteksizce kuru- ma teslim ettiğini bildirdi. Tahran'ın bu gerçeği 18 yıldır sakladığı belirtildi. ABD'de yayımlanan New York Times gazetesi- nin haberine göre, Avrupa- lı ve ABD'li yetkililer, 1987 tarihli bir belge nedeniyle IAEA yetkililerinin tranlı yetkililerle anlaşmazlığa düştüğünü söyledıler. Pa- kistanlı nükleer uzman A. Q.Han'a bağlı bir şebeke- nin üyeleriyle yapılan gö- rüşmeler sonucu varlığın- dan haberdar olunan bel- ge, Han'ın temsilcilerin- den birinın uranyum me- talinin kalıba dökülmesin- de kritik bir evreyi de içe- ren teknolojileri sağlamak için Tahran'a verdiği tek- lifi içeriyor.Bunun nükle- er savaş başlığı üretiminde kritik bir adım olduğunu belirten uzmanlar, Iran'ın uranyumu metal olarak üretmesiyle ilgili farklı açıklamalar getirebileceği- ni söyledıler. Ortaya çıkan bu son belgenin Tahran'ın samimiyetsizliğinin gös- tergesi olduğu düşünülü- yor. AB Komisyonu Başkanı Jose Barroso adada yeni durum ortaya çıktığını söyledi. Barroso: Kıbns AB'nin meselesi ELÇtN POYRAZLAR BRÜKSEL - AB Komisyonu Başkanı Jo- se Manuel Barroso, Kıbrıs sorunun bir AB meselesi olduğu ve AB Komisyonu'nun bu ko- nuda daha aktif bir rol oynamaya hazır oldu- ğu mesajını verdi. Temaslarda bulun- mak üzere dün Brük- sel'e gelen Kıbrıs Rum Yönetimi lideri Tasos Papadopulos'la görü- şen Barroso, Kıbrıs'a ilişkin olarak Türki- ye'nin müzakerelere başlama süreciyle yeni bir durumun ortaya çık- tığını söyledi. Kıbns'ta çözüme yönelik farklı gelişmeleri ümit ettik- lerini ifade eden Ko- misyon Başkanı, buna sebep olarak Türki- ye'nin müzakere süre- cini gösterdi. Barroso konuya ilişkin olarak Türk hükümeti ve Türk yetkilileriyle bizzat ko- nuştuğunu belirtti. Kıb- rıs sorununun BM çer- çevesinde ele alındığı- nı belirten Barroso, bu düzenlemelere saygı gösterilmesi gerektiği- ni ancak adadaki her- hangi bir çözümün AB müktesabatı üzerinde doğrudan etkileri ola- cağını söyledi. Mali yardım, ticaret tüzükleriyle Kıbrıs so- rununun giderek daha çok AB konusu oldu- ğunu belirten Barroso, AB Komisyonu olarak konuya müdahil taraf- ların da katılımıyla da- ha pozitif yaklaşmaya hazır olduklarını açık- ladı. Kıbrıslı Türklerin AB'ye yönelik politi- kalara eğilim gösterdi- ğine işaret eden Barro- so, KKTC Başbakanı Mehmet Ali Talat'ın Bruksel ziyaretinde bu- nu gözlemlediğini ifa- de etti. Adada çözüme ulaşmak için iki toplum arasında güven ortamı- nın yaratılması gerekti- ğini ifade eden Barro- so, bunun AB ya da ko- nuya müdahil taraflar- dansa adada yaşayan toplumlar tarafindan ya- pılması gerektiğine dik- kat çekti. Barroso, adada varı- lacak olası bir çözümün iki tarafın birlikte ve ay- nı devletin çatısı altın- dan yaşama isteğini göstermesine bağlı ol- duğunu söyledi. Barro- so adada olumlu bir at- mosferin yaratılması- nın ilgili her tarafın çı- karına olacağını söy- ledi.
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle