Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
SAYFA CUMHURİYET 5 ŞUBAT 2005 CUMARTESİ
8 HABERLERIN DEVAMI
TURKIYE
Istanbul
Edirne
Kocaeli
Çanakkale
Izmir
Manisa
Aydın
Denizli
7onauldak
K
PB
Y
K
PB
PB
PB
Y
K
2
-2
6
4
11
10
12
10
3
Sinop
Samsun
Trabzon
Giresun
Ankara
Eskişehir
Konya
Sıvas
K
K
Y
Y
K
K
K
K
4
6
ö
7
?
I
4
1
Antalya
Adana
Mersin
Dıyarbakır
Şanlıurfa
Mardin
Siirt
Hakkâri
Van
Y
Y
K
Y
K
K
K
K
14
14
5
8
4
4
-1
1
PB 14 Kars K -8
Qt Açık
Bütün bolyelerımız
parçalı çok bulutlu.Trakya,
Kıyı Ege ve Batı Akdenız
kıyıları dışında tum yurt ya-
ğışlı geçecek. Yagışlar Do-
ğu Akdeniz vo Gı infiydoğli
balısında yagmur, Dogu
Karadeniz kıyılan ve Gü
noydoğu Anariolıınun do-
gusunda karla karışık yag-
mur ve yağmur, yağış alan
dığor bolgelerımızde kar
şeklinde olacak Hava sı
cakhğı yurdun kuzeıy ko-
sımlennde azalacak.
DIS MERKEZLER
Oslo
Helsinki
Stockholm
Londra
Amsterdam
Brüksel
Paris
Bonn
K
K
Y
Y
K
K
PB
PB
3
ü
6
7
5
b
4
2
Münih PB 3 Zürih
Berlın
Budapeşte
Madrid
Viyana
Belgrad
Sofya
Roma
Atina
HB
PB
Y
PB
K
K
PB
Y
2
0
ıo
-.'!-1
-3
8
7
PB 3 Şam
Moskova
Aşkabat
Astana
Taşkent
Bakû
Bişkek
Tiflis
Kahire
PB
K
PB
K
K
K
K
Y
-11
2
-14
6
I
0
-11
18
Y 10
Parçalı bulullu Slsli Bulutlu ^ Çok bulutlu ı Yağmurlu ı Siilu kar • Gokgurultülu
GUNCEL CtJNEYTAHCAYUKKK
I Baştamfı l. Sayfada
bul etmişti.
Şubat ayı sonuna kadar süre tanımasındaki ne-
den, -söylendiğine göre- imzadan sonra kimi tek-
nik gerekleri yerine getirmek(miş).
RTE'nin ve Gül'ün AB'ye verecekleri -veya ver-
dikleri- yanıttaki kimi değinmelerdikkat çekici.
Türkiye bir koşul getiriyor:
Imzanın ne getirip ne götüreceğini hukukçula-
ra incelettiğini söyleyen hükümet; protokolün
"Güney Kıbrıs'ı tanıma anlamına gelmeyeceğini
AB'nin 'taahhüt etmesini' istiyor".
• ••
Bu nasıl olacak? Güneyli Rumların savladığı gi-
bi protokol Güney Kıbrıs'ı tanıma anlamına mı ge-
lecek, yoksa RTE'nin öne sürdüğü gibi, sadece
teknik bir zorunluğu yerine getirmeyi mi amaçlı-
yor?
AB'nin her vesile ile açıkladığına göre Türkiye,
tam üye olan Güney Kıbrıs'ı Kıbrıs Cumhuriyeti
olarak tanımak zorunda.
AB, bugüne kadar öne sürdüğü ilkeleri yadsı-
yarak Türkiye'nin koşulunu kabul edecek mi? Ya
daedebilir mi?
AB üyeliğimize destek veren Ingiltere'nin Anka-
ra Büyükelçisi Peter VVestmacott, "Başbakan
RTE'nin Türkiye'nin Kıbrıs Cumhuriyeti'ni (Rum
tarafını) tanımasının, adada kalıcı çözüm yoluyla
hallolacağı sözlerinde haklı" olduğunu neden söy-
lüyor? Türkiye'nin Güney Kıbrıs'ı tanımasındaki
zorunluğa işaret değil mi bu sözler?
• ••
Kuzey Kıbrıs'taki söz sahibi MA Talat da tanı-
ma, asker çekme gibi konularda -gerçek yüzünü
gizleyen- karmaşık açıklamalar yapıyor.
Annan Planı'nın "yok niteliği taşıdığını" söyle-
yen Talat, birkaç cümle sonra "bu planı görüşme-
ye hazır olduğunu" açıklıyor.
Asker çekilmesin diyemiyor. "Kıbrıs sorunu ne-
deniyle askerin adada var olduğunu" söylüyor a-
ma, Rumların görüşmelere başlamak için asker
çekilmesini içeren önkoşulu kabul edilmez buldu-
ğunu söyleyemiyor. Asker gitmesin, diyemiyor.
Bu irdelemeler, Talat'ın da askerin adadan git-
mesini istediğini gösteriyor.
Talat'ın orta vadede planı önce Rumlarla üç
aşağı beş yukarı anlaşmaya vararak Kıbrıs Cum-
huriyeti içinde yer almak ve... Bu noktaya geldik-
ten sonra Türkiye'ye sırt çevirmek!
Bugün Türkiye'ye her açıdan gereksindiği için
aynı çizgide politikaların takipçisi izlenimini veri-
yor.
"Denktaş 'sız bir KKTC demek, yepyeni bir KK-
TC demektir" diyor. Bu saptaması bile; Denktaş'ın
savunduğu bağımsızlık, egemenlik gibi yaşamsal
ilkeleri Talat'ın ilk fırsatta yadsıyacağına işaret e-
den göstergelerden sadece biri.
• ••
Kuzey Irak'ta çuvallayan hükümetin gerek Irak
gerekse Kıbrıs konusunda izlemeyi planladığı po-
litikalar henüz su üstüne çıkmış değil. Neyi ve ne-
leri tezgâhladıkları bilinmiyor. RTE ile Gül kapalı
kutu.
TC Başbakanı'nın sert çıkışlarına Barzani ile
Talabani'nin yanıtlarındaki küstahhğa bakınız: Ta-
labani adındaki ikiyüzlü, gizli servislere hizmet ve-
ren bir aşiret reisi; Kerkük'te hak iddia edersek,
Arapların Antakya ve Kürtlerin de Diyarbakır üze-
rinde hak iddia edeceklerini söylüyor.
"Büyük devlet Türkiye" masalında açılan kara
delikler. Bu hükümetle...
MESELA DEDİK
ERDAL ATABEK
Deniz kıyısmda
güller açarken...
• Baştaraft Arka Sayfada
Gülün corbası olur mu?...
Gül ne güzel bir çiçektir. Güldü, bülbüldü, reugiy-
di, kokusuydu derkeıı bütüıı bir şiir dünyası karşı-
mıza çıkıverir. Kınııızısı, sansı, pembesi, beyazı, sıya-
hı ile güller gönülleri fetheder. Ama dikenlenni nc yap-
malı? Sonra gül iyidir hoştur da ne ekmek yapılır ne çor-
bası içilir. I loş, kımı güllenn çorbasının da yapıldığı,
pilavının pek dcmli olduğu söyleniyor ama biz bu ko-
nııda bir şey bilmiyoruz. Gül balıçesinde güleryüzle
dolaşmak pek hoş olur ama bu güzel ciçeğin dikeııleri-
ni de unulmamah. Kimi zaman bu dikenler devedike-
niııi de geçer ki değeııi dalar, dokunanı kan revan ıçin-
de bırakır. Şımdı giilü sevelım, ısteyelım dc çiçcği ki-
me düşer, dikeni kime, bu da bilinemcz. Kimilerinin bil-
diğı seçkin güllerden 'yellovv rose of Teksas1
lürü sarı
güllenn Teksas rüzgârlanndan pek hoşlandığı öııe sü-
rülüyor. Ama bu konuda bilmeden bir şey söylemek
yanlış olur. Oysa 'rüzgâr gülü' iyi bilineıı bir güldür.
Bu gülün rüzgârla döııüp durması, havaya göre kanat-
larını döııdürnıesi hem meteorolojık tahminler yapma-
yı kolaylaştınr hem de seyredenin gözünü okşar.
Hava tahmini zorla$ıyor...
T Tava tahmini giderek zorlaşıyor. Denizlerde poyraz
J~l sertleşiyor, dalgalı, ne yönden eseceği belli olma-
yan fırtırıalar bekleniyor. Gemicilerin denize açılmak-
ta dikkatli olmalannda yarar var. Şimdilıkkıyı kıyı git-
meyi denesinler. Eğer denize açılacaklarsa yelkenleri in-
direrekyol almalannda yarar olur. Dümeni sıkı tutmak
gerekır. Ufiıkta kara gözükmüyor. Varacakları yer ko-
nusunda tahminde bulunmak zorlaşıyor.
Karadan yol almaya çalışanlar için de durum kolay
göriinmüyor. Yağmurlu hava yer yer kar fırtmalarına
dönüşebilir. Ilıman lıavaları bekleyenler umutlannı bı-
raz daha erteleyecek gibi göri'uıüyor. Güllerın karın do-
yurmayaeağını hesap edenler için gene buğday tarlala-
raıın yolu daha güvenlikli olacaktır Karadan gidecek-
ler, daha önce açılmış yollardan, tarlalardan geçerlerse
daha iyı olabilır. Geç kalındığında toprağııı da sertleşe-
ccğini düşünmek gerekiyor.
Şimdilik hava lahnıin raporlan böyle. Denizcilere,
karacılara ve havacılara duyurulur.
Yargıtay'dantarüşmalı kararANKARA (Cumhuriyet Bü-
rosu) - Yargıtay Ceza Genel Ku-
rulu, 13'e karşı 14 üyenın oyuyla
tartışma yaratacak bir karara im-
za attı. Kurul, "resmi ideoloji adı
altında birçok dü/,enlcmeyi
uyıılıınısı zorunlu kıırailar bü-
tünü olarak dayatanların" halkı
geri bıraktığım savundu. Kararda,
laikliğe aykırı eylemlere karşı yap-
tırını uygulanıp uygulanmayaca-
ğı yetkısının yasa koyucunun tak-
dırınde olduğuna işaret edildi.
Karşıoy kullanan üyeler ise son
dönemde Türkiye'de "ılınılı İs-
lam cumhuriyeti" kavramının te-
lalTuz edildiğine işaret ederek "Bu
kavranı kıı$.kıısıı/. yoz bir ile
ınokı asiyi esas almaktadır. Şeri-
atta esas olan şeri kurallardır,
ifadc özgürlüğü değildir" görü-
şünü dıle getırdiler.
Yargıtay 8. Ceza Daıresi, Millı
Gazete yazarı Selahattin Ay-
dar'ın, TCY'nin 312. maddesine
göre aldığı 1 yıl 8 aylık hapis ce-
zasını 2'ye karşı 3 üyenin oyuyla
onamıştı. Yargıtay Başsavcılığı.bu
karara itiraz etmişti. Genel kurul,
itirazı 13'e karşı 14 üyenin oyuy-
la kabul etti. 8. Ceza Daıresı'nın
onanıa kararını kaldıran kurul, ye-
rel nıahkemenın mahkûmıyet ka-
KARARA TEPK.İ
İş işten
geçmiş
olabilir'
ANKARA (Cumhuriyet
Bürosu) - Eski Yargıtay
Cumhuriyet Başsavcısı Vu-
ral Savaş, Yargıtay Ceza Ge-
nel Kurulu'nun karannı de-
gerlendirirken toplumda
ummadık düşüncelcrin yüz
binlerce yandaş bulduğuna
dıkkat çektı. Savaş, "Tehli-
ke gerçekleştiğinde iş işten
geçebilir" dedı.
Yargıtay Ceza Genel Ku-
rulu'nun aldığı karara hu-
kukçular tepki gösterdi. Sa-
vaş, tartışmalı kararı değer-
lcndirirkcn "Yargıtay yasa-
yı uygulamamak için ade-
ta gerekçe yaratmış" dedi.
Laikliği ilgilendiren her ko-
nunun yargıyı da ilgılendir-
diğiııi belirten Savaş, "Bu
tip suçlara tehlike suçıı di-
yoruz. Önetnli olan, tehli-
keyi önlenıektir.Yoksa teh-
like gerçekleştiğinde iş iş-
ten geçmiş ve geç kalınmış
olabilir" diye konuştu. Ka-
rarda ayete atıfta buunulma-
sma ise Savaş, "Hiçbir şe-
kilde yasaların suç saydığı
eylem ayetle değerlendiri-
lcıııcz ve suç olmaktan çı-
karılanıaz. Türkiye Cum-
huriyeti bir şeriat devleti
değildir" diyc konuştu.
Türkiye Barolar Birliği
Başkani Özdemir Özok da
"Hiç kimse kamu diizeni-
nin toplumu geriye götür-
düğünü iddia edcmez. Na-
sıl geriye götürcbilir? Ka-
mu düzeni ulusun çıkarla-
rına uygun davranışlar-
dır" değerlendirmesinde
bulundu.
rannı bozdu.
Kararda, bir tehlike suçu olan
312. maddenin kamuyu oluşluran
değişik katmanlar arasında düş-
manlık ve kin yaratmayı önleme
amacıyla konulduğu, ancak uygu-
lamada "objektif duraksamala-
rı" önleyecek knterlenn netlikle
belirlenemediği, bu nedenle bu
krıterlerin belırlenmesinde zorun-
luluk bulunduğu kaydedildi. Ka-
rarda, suçun oluşması için aranan
krıterler özetle şöyle sıralandı:
"Eylemin aleni yapılması, kış-
kırtmanın sosyal sııııf, ırk, din,
ıııe/.hcp vcya bölgc farklılıkla-
rından en az birine dayanılarak
ve bu kcsimlcri karşı karşıya ge-
tirmek amacıyla gerçekleştiril-
mt'si, kışkırtmanın farklı halk
topluluklarını birbirine karşı
diişmanlığa ve kin beslcmcyc
sevk etmesi, fakat bu halin kamu
düzeni için tehlikeli olabüccck
şekilde ve yctcrliliktc olması,
kışkırtmanın şiddet çağrısını
içermesi."
Ceza normlarının ilk ve asıl mu-
hatabının savcılar ve yargıçlar ol-
nıayıp toplum bıreylen olduğu be-
lırtılen kararda, "İCişinin, yasaya
uygun olduğu ve suç oluşturma-
yacağı inancıyla yaptığı bir ya-
yıııı. yargıcm kendi duyarlüıkla-
nndan kaynaklanmış yorum ve
değerlendirmesiyle mahkûmi-
yete götürmesi, hukukun teme-
lini oluşturan güven duygusunu
zedeleyecektir. Böyle bir zafiyc-
tin kamu diizenini bozacağı, dü-
şünce ve ifade hürriyctini zcdc-
leyeceği vc loplumun gclişim di-
nanıizmini cngcllcyeceği tartış-
ması«lır" denildi.
Okurlar dikkate almaz
"Söyleyeni hapscdilmckle dil-
lendirilmcsinden vazgcçilcn hiç-
bir düşüııccyc tarihin tanıklığı
olmamıştır1
' denilen kararda, ak-
sine en zararlı düşüncelerin bıle
söyleyeni mahkûnı edıldığınde bı-
le ya merak ya da acıma duygula-
rıyla yandaş bulduğu savunuldu.
Dava konusu yazının kendi içinde-
kı ölçiisüzlük nedeniyle yandaş
bulamayacağı öne sürülen karar-
da, şöyle denildi:
" Yazarın savunur göründüğü
Dinin Kutsal Kitabfnda Oku,
Rabbinin adıyla oku' ayetiyle zıt-
laşan bir düşünceyi dile getir-
mesi nedeniyle kendi okuyucu
kitlcsincc de kabul edilmeyece-
ği, reddedileceği düşünülmeli-
dir. Zorunlu eğitimin 3 yıl daha
Mektup tartışmasıABD'de
LosAngeles Times, Latife Hanım 'ın mektuplannın
sımnınAtatürk karşıtlarma yaradığını yazdı
LOS ANGELES (ANKA) -
Los Angeles Times gazetesi,
Latife Uşaklıgirin mektupları
konusundaki gizlilik yemini-
nin, iftiracıların Atatürk ile bo-
şanma olayını tek yanlı suruııa-
lanna olanak verdiğini yazdı.
Los Angeles Times gazetesinde
yer alan Amberin Zaman im-
zalı haberde, Latife Hanım
mektııplan tartışmasına deği-
nildi. "Atatürk'ün kısa ve fır-
tınalı evliliği ıı/ıııı bir süre
resmi bir örtünün altında bı-
rakılmıştı" diyen LA Times,
"Tarihçiler Latife Uşaklı-
gil'in mektuplannın eski eşiy-
le ilgili bazı yönleri aydınlata-
cağını söylüyorlar. Mektuplar
şu açıdan önemli: Uşaklıgil,
Atatürk ya da boşanmalarına
ilişkin alcncn değerlendirme
yapmayı reddetmişti" dedı.
Atatürk'ün portre ve heykel-
lerinin her kamu binası ve oku-
lu süslediğinı belirten LA Ti-
mes, Atatürk' e hakaretın de ya-
sayla suç sayıldığını hatırlattı.
Gazete, bazı liberal yorumcula-
nn Türkiye'nin AB yolculuğun-
da Atatürk'ün mirası üzerine
özgür tartışma adımını atmanın
demokrasiyi geliştiıeceği de-
ğerlendirmesinde bulundukla-
rını kaydetti, Latife Hanım'ın
mektuplannınbunakatkı sağla-
yabileceğini söyleyenlerbulun-
duğunu bildirdi. Türkiye'den
mektupların Atatürk'ün irnajını
lekeleyeceğinc inanan yazarla-
nn görüşlerine yer veren gaze-
te, "Uşaklıgirin gizlilik yemi-
ni, iftiracıların Atatürk ile ay-
rılışını tek yanlı olarak sun-
malarına izin vermiş bıılunu-
yor" yorumunu yaptı.
AB'den tanıma baskısıH Baştarafı 1. Sayfada
yecek.
Rum tarafının elıni güçlendiren
yeni süreç, Erdoğan hükümetini
çifte zorlukla karşı karşıya bıraka-
eak. Bu zorlukların ilkini, proto-
kolün 3 Ekim'den önce Meclis'ten
geçirilmesi zorunluluğu oluşturu-
yor. 17 Aralık zirve karannda,
lürkiye'nin müzakerelere başla-
mak için protokolü imzalaması
gerektiğı bclirtilirken bunun onay
siirecınin 3 Hkim'den önce ta-
mamlanması gerektiği açıkça ifa-
de edılnııyordu. Yeni süreç ile Tür-
kiye onay aşamasını tamamlama-
dan protokol sonuçlandınlamaya-
cak. Bu durumda AB ile müzaİce-
relerin başlaması da gecıkecek.
Hükümetı bekleyen ikınci bü-
yük güçlük ise müzakere edilerek
paraf edilecek ek protokolün AB
Konseyi'nde oy birliğiyle kabul
edilmesi zorunluluğu. Ankara,
Kıbrıs'a ilişkin ek protokole paraf
atarken "bunun tanıma anlamı-
na gelmediği" çekincesine yer
vermek ya da ek bir açıklama ile
bu konuda tutumunu kayda geçir-
meyi planlıyor. Ancak Rum yöne-
timi böyle bir durumda AB Kon-
seyi'nde protokole onay vermeye-
ceği telıdidinde buluııuyor.
AB Komisyonu'nun Türkiye'ye
ilettiği Ankara Antlaşması'na ek
protokol taslağı 15 sayfadan olu-
şuyor ve 17 madde içeriyor. Pro-
tokolün en önemli bölümünü
"protokolün tarafları" ve "uy-
gulanacak topraklar" başlıklan-
nın yer aldığı ilk 2 say fa oluşturu-
yor. Diğer sayfalar, Ankara Ant-
laşması'na dayalı olarak Gümrük
Birliği'nin uygulanmasına ilişkin
teknik düzenlemelen içeriyor.
Belgenin 1. maddesinde "Ek
ProtokoPün laıaflnıı",lürkiye
ile birlikte AvrupaTopluluklan ve
üyc ülkeler olarak ifade edilirken
25 üyenin isimleri tek tek sırala-
nıyor. BuradaRumlar da "Kıbrıs
Cumhuriyeti" adıyla yer alıyor.
Türkiye'nin AB ile ilişkilerinin
temelıni oluşturan Ankara Antlaş-
ması'na Rumların bu şekilde taraf
olması, Türkıye'nin Kıbrıs Cum-
huriyeti'ni tanıması ve Rumların
Kuzey Kıbns'ta egemenlik iddi-
asının kabul edilmesi anlamına
geliyor. Bu adım,Türkiye'nin Ku-
zey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti'ni
(KKTC) tanıyan karanyla da çe-
İişiyor.
arttırılmasının okumayı cmrc-
denTanrı buyruğuyla ncdcn zıt-
laşır görüldüğü o okuyucu kitle-
lerince sorulabilecck vc savunu-
lan fıkrin hatalı olduğu açığa çı-
karılabilcccktir. Böyle bir fikir
müsadcmcsi yaratmak ve görü-
şün geçersizliğini ortaya koy-
mak yerine zorlamalı bir kabul-
le yazarına verilebilecek bir
mahkûmiyetin fikri eğilimi art-
tırabileceği vc kamu düzcnini
daha ziyade zedeleyebilecek bir
sonuç yaratabilcccği düşünül-
melidir."
Karardakı, "Çoğu kez devletin
yönetim gücünü elinde bulun-
duran ve bu yetkiyle resmi ide-
oloji' adı altında birçok düzen-
lemeyi uyulması zorunlu kural-
lar büttinü olarak halka dayatıp
korıınınası gereken düzcn ııa-
ııııyla hukukun himayesi altına
aldırmış olanların halkını ya du-
rağanlığa ya da gcri kalmışlığa
mahkûm cttiği gcrçcği hatırlaıı-
malıdır" değerlendirmesı dikkat
çekti. "Türkiye'de laikliğin vaz-
gcçilmcz bir temel değer olduğu
yönünde herhangi bir kuşku bu-
lunmamaktadır" ifadesine yer
venlen kararda, şöyle denildi:
"Ancak laikliğe aykırı söylem-
lerin cezai bir yaptırımla karşı-
lanıp karşılanmayacağı kcyfiye-
ti, yasa koyucunun takdirinde
bulunan bir yctkidir. Ibplumun
ulaştığı sosyal vc kültürel düzey
itibarıyla laiklik kavramının
günlük yaşama girdiği ve redde-
dilemez ve zayıflatüamaz düzey-
de benimsenir olduğu saptan-
mış, kahir çoğunluğun sahiplen-
mesi tevdi edilmiştir."
Karara katılmayan 13 üyeden
10. Ceza Dairesi Başkanı Şcner
Güngör ve 8. Ceza Dairesi üyesi
Hamdi Yavcr Aktan, karşıoy ya-
zısında, "Kine dayalı bir düşün-
cc, dinsel hoşgörüsüzlüğe daya-
lı kin vc nefreti oluşturmakta-
dır" dedi. 11. Ceza Dairesi Baş-
kanı Ersan Ülker de karşıoy ya-
zısında, "Şeriatın demokrasiylc
bağdaşmadığı tartışmasızdır.
Demokı :ısi yok edilmcden de şe-
riat ortaya çıkamaz" dedi. Ul-
ker, karşıoy yazısında şu görüşle-
re yer verdı:
"Bu kapsamda iki sistemin
yan yana var olabileceği söylem-
leri de yok değildir. Bu düşünce
karşımıza 'ılımlı lslam cumhuri-
yeti' kavramını çıkarmaktadır
ki; Türkiye'nin devlcl düzeni ve
yönetim modcli, laik vc dcmok-
ratik Cumhuriyet kavramında
ifadesini bulmaktadır. Son dö-
ncmlerdc gcrck ülkcmizdc gc-
rcksc ülkc dışında ılımlı lslam
cumhuriyeti gibi kavramların
telaffuz edildiği ve Türkiye'ye
yakıştırıldığı bilinen bir gerçek-
tir. Bu kavram kuşkusuz yoz bir
demokrasiyi esas almaktadır.
Şeriatta esas olan şeri kurallar-
dır, ifadc özgürlüğü değildir. Şe-
riata yönelik söylcmlcrdc şiddc-
lc çağrı anına ya da şiddct anı-
na kadar müdahale ctmeyerek
şiddet unsurunu aramak cihat
ilanına kadar ya da cihadın ya-
pılacağı o ortamın oluşacağı ana
kadar eyleme müdahale etme-
mek sonucunu da doğurmakta-
dır. Cihat anını hcklemcnin pra-
tikte Cezayir'dc ortaya çıkan so-
nuçları gö/.ler önündedir."
l Jlker, Sıvas katliamının unutul-
maması gerektiğine de işaret etti.
8. Ceza Dairesi üyeleri Hulusi
Özek ile Ali Erol Özgcnç de kar-
şıoy yazılarında, sınırlama ve kı-
sıtlama olmadan toplumsal bir ha-
yatın dırlık ve düzenının sağlan-
masının olanaksız olduğunu vur-
guladılar.
Özek ve Özgenç, laikhğın aşırı-
lıklan uzlaştırarak banş ve kardeş-
lik yaydığını, yurttaşların dini
ınançlanna göre aynşmasını ön-
leyerek ulusal birliği güçlendirdi-
ğını vurguladılar. lslami söylem-
de "küfür ehli" sözcüğününTan-
n'nın varlığıni ve tekliğini toptan
ınkâr edenler için kullanıldığına
işaret eden Özek ve Özgenç, "Bu
sözcük aynı zamanda bir mesaj
ve emir tas.imaM.adir. Bu emir
ise öldürmektir. Sanığın ncfrcl
kıvılcımları saçmasına ve şiddet
çağrısına göz yumulamaz" gö-
rüşünü dile getirdiler.
Özek ve Özgenç, "Demokra-
silerde kamu düzeni bizzat dev-
letin kendisi tarafından koru-
nur, kamu düzeninin akıbcti
yurttaşların açacağı hakaret ve-
ya tazminat davalarına havale
edilemez" dediler.
GUNDEM MIISTAFA BALBAY
B Buştarafı 1. Sayfada
bölgeyi biçimlendirme çabamızdan kesinlikle vaz-
geçmeyeceğiz" diyordu.
Rice'ın gezi programına aldığı ülkelerin her biri
ayrı öneme sahip:
Ingiltere, ezeli müttefik... Kederde, tasada, kı-
vançta... Hederde, kasada, utançta her alanda
birliktelikleri var...
Almanya özel müttefik... Ikinci Dünya Sava-
şı'ndan sonra uzun süren soğuk savaş dönemin-
de Almanya'daki Amerikan askeri sayısı 6 rakam-
la ifade ediliyordu. Bugün de iki Almanya'nın bir-
leşmesinin ardından Amerika'nın yaşlı kıtadaki
başlıca muhataplarından biri bu ülke.
Italya, Akdenizvelrakdostu... Irak'ta Amerikan
ve Ingiliz askerlerinden sonra en kalabalık üçün-
cü ülke Italya. Berlusconi hükümeti Irak'a 2700
asker gönderdi.
Polonya, Orta Avrupa'daki yeni gözde. ABD,
Ingiltere, Italya'nın ardından Irak'taki yabancı as-
ker sayısında 4. sıra Polonya'nın. Irak'ta 2500 ka-
dar Polonya askeri var. ABD, yeni güvenlik yapı-
lanması çerçevesinde Orta Avrupa'daki ağırlığı
Polonya'ya kaydırmaktan yana. Kiev, Rice'ın
programında yok ama, Irak'taki yabancı asker sı-
ralamasında Polonya'yı da Ukrayna izliyor. 1600
kadar Ukrayna askeri Irak'ta ABD ile omuz omu-
za. Ukrayna bunun ödülünü meydan demokrasi-
siyle gelen iktidar değişikliği olarak almış olabilir!
Fransa, ABD ile tatlı bir itişme içinde... İki ülke-
nindünyayaegemen olmayöntemleri değişik ola-
bilir ama, emellerde birlik, birleştirici de olabilir!
Belçika, NATO'nun merkezi... ABD, NATO'ya
yeni bir kimlik vermeye çalışıyor. Bakarsınız ABD
Se-NATO'su olur!
Lüksemburg, AB'nin dönem başkanı.
Israil-Filistin, ABD'nin merkez kaygısı... Rice'ın
burada vereceği mesajlar bölgedeki barış arayış-
ları için yönlendirici olabilir.
Türkiye: Hedef, model, ortak!
Dokuz ülkeyi sıraladık, geldik Türkiye'ye...
Yukarıda aktardığımız gibi Rice'ın gezi progra-
mındaki ülkelerin ABD katında ayrı ayrı yeri var.
Türkiye nerede?
1991'de Sovyetler'in çökmesinden sonra Tür-
kiye'nin bölgedeki yeri ve önemi değişik şekiller-
de tartışılır olmuştu. Bir görüş, Türkiye'nin strate-
jik olarak soğuk savaştaki kadar önemli olmaya-
cağı yönündeydi. Bir başka görüşe göre de böl-
ge dengeleri yeniden oluşurken Türkiye kilit ülkey-
di.
Ikinci şık öne çıkmış görünüyor.
Ocak ayı başından bu yana Ankara'ya akın e-
den Amerikan yetkililerinin hiçbiri "Geçiyorduk
uğradık, aslında bir şey yok" demedi. Aksine, ön-
ceki ziyaretlerden farklı olarak istemlerini daha
net biçimde ifade etti.
Rice'ın Ankara'ya çantasında yazılı bir metinle
geleceği söyleniyor. Olası "yazılı" metnin başında
"y" harfi var mı, bilemiyoruz!
ABD, Türkiye deyince ilk, şunları anımsıyor ol-
malı:
- Hem NATO üyesi hem de BOP kapsamında-
ki tek ülke.
- Balkanlar, Ortadoğu, Kafkaslar üçgeninin or-
tasında genel olarak istikrarlı, her amaç için kul-
lanılabilecek, affedersiniz işbirliği yapılabilecek bir
ülke.
- Gerek kıyıları gerekse havalimanları da dikka-
te alındığında merkez lojistik üs olarak kullanıla-
bilecek bir ülke.
- Ortadoğu'yu ABD ile barışık iktidarlara dö-
nüştürmek için model olarak kullanılabilecek bir
ülke...
Bu kadar yeter, kalanını gezi sonrasına bıraka-
lım...
ankoumı/Gumhuriyet.com.tr
Yargıtay Cumhuriyet Başsavcısı Ok:
'Türkiyelüik
kavramı böler'
ABİDlN YAĞMUR
MERSİN - Yargıtay
Cumhuriyet Başsavcısı
Nuri Ok, "Türkiyeli-
lik" kavramının Türk
ulusunu reddeden bir
söylem olduğunu belır-
terek "Aynşmaya ve bö-
lünnıcyc zcnıin hazırla-
yan zararlı bir kavram-
dır" dedi.
Yargıtay Cumhuriyet
Başsavcısı Nuri Ok,
Mersin Barosu tarafın-
dan düzenlenen "Yeni
Türk Ceza Kanunu,
Ceza Muhakemesi Ka-
nunu, Ceza ve Güven-
lik Tedbiı lerinin tnfa-
zı" konulu panele katı-
larak bir konuşma yaplı.
Konuşmasında Türki-
ye'nin AB üyeliği süreci-
ni de değerlendiren Baş-
savcı Ok, Türkiye Cum-
hurıyetı'nın "Türklü-
ğü" etnık köken olarak
görmediğini, ulus-dev-
lette yurttaşlığın temel
alındığını anımsattı.
"Azınlık Raporu"na da
değinen Ok, "Türkiyeli-
lik kavramı Türk ulu-
sunu rcddcdcn bir söy-
lcmdir. Ayrışma ve bö-
lünmeyc zcnıin hazırla-
yan fevkalade zararlı
bir kavramdır. Farklı
kültür ve etnik grııpla-
rın haklarını savunur-
ken laiklik, dcmokrasi
ve bütünlük tchlikeye
atılmamalıdır" dedi.
Kadınlara çağrı
Din ve vicdan özgür-
lüğünün insanın vazge-
çilmez hakları olduğunu
anlatan Ok, "Din ve vic-
dan özgürlüğü birey
içindir vc onun ilgi ala-
nındadır. Dinsel inanç
özgürlüğünün en sağ-
lam güvencesi ise laik-
lik ilkesi vc buna uygun
anlayış vc davranıştır.
Politik gücün laiklik
tcn yana ağırlığını koy-
ınası, toplunıun her kc-
siminin dc bu yönde is-
tekli olması ve desteği-
ni vermesi gerginliği
hafifletecektir" diye
konuştu.
Kadın haklarına da
değinen Ok, Cumhuri-
yetin kimlik ve kişilık
verdiği kadınlara, "ka-
zanım ve devrimlere
sahip çıkarak köktenci
kesimlerin kuşatması-
nı kırmaları" çağrısın-
da bulundu.