18 Mayıs 2024 Cumartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
SAYFA CUMHURİYET 5 ŞUBAT 2005 CUMARTESİ 8 HABERLERIN DEVAMI TURKIYE Istanbul Edirne Kocaeli Çanakkale Izmir Manisa Aydın Denizli 7onauldak K PB Y K PB PB PB Y K 2 -2 6 4 11 10 12 10 3 Sinop Samsun Trabzon Giresun Ankara Eskişehir Konya Sıvas K K Y Y K K K K 4 6 ö 7 ? I 4 1 Antalya Adana Mersin Dıyarbakır Şanlıurfa Mardin Siirt Hakkâri Van Y Y K Y K K K K 14 14 5 8 4 4 -1 1 PB 14 Kars K -8 Qt Açık Bütün bolyelerımız parçalı çok bulutlu.Trakya, Kıyı Ege ve Batı Akdenız kıyıları dışında tum yurt ya- ğışlı geçecek. Yagışlar Do- ğu Akdeniz vo Gı infiydoğli balısında yagmur, Dogu Karadeniz kıyılan ve Gü noydoğu Anariolıınun do- gusunda karla karışık yag- mur ve yağmur, yağış alan dığor bolgelerımızde kar şeklinde olacak Hava sı cakhğı yurdun kuzeıy ko- sımlennde azalacak. DIS MERKEZLER Oslo Helsinki Stockholm Londra Amsterdam Brüksel Paris Bonn K K Y Y K K PB PB 3 ü 6 7 5 b 4 2 Münih PB 3 Zürih Berlın Budapeşte Madrid Viyana Belgrad Sofya Roma Atina HB PB Y PB K K PB Y 2 0 ıo -.'!-1 -3 8 7 PB 3 Şam Moskova Aşkabat Astana Taşkent Bakû Bişkek Tiflis Kahire PB K PB K K K K Y -11 2 -14 6 I 0 -11 18 Y 10 Parçalı bulullu Slsli Bulutlu ^ Çok bulutlu ı Yağmurlu ı Siilu kar • Gokgurultülu GUNCEL CtJNEYTAHCAYUKKK I Baştamfı l. Sayfada bul etmişti. Şubat ayı sonuna kadar süre tanımasındaki ne- den, -söylendiğine göre- imzadan sonra kimi tek- nik gerekleri yerine getirmek(miş). RTE'nin ve Gül'ün AB'ye verecekleri -veya ver- dikleri- yanıttaki kimi değinmelerdikkat çekici. Türkiye bir koşul getiriyor: Imzanın ne getirip ne götüreceğini hukukçula- ra incelettiğini söyleyen hükümet; protokolün "Güney Kıbrıs'ı tanıma anlamına gelmeyeceğini AB'nin 'taahhüt etmesini' istiyor". • •• Bu nasıl olacak? Güneyli Rumların savladığı gi- bi protokol Güney Kıbrıs'ı tanıma anlamına mı ge- lecek, yoksa RTE'nin öne sürdüğü gibi, sadece teknik bir zorunluğu yerine getirmeyi mi amaçlı- yor? AB'nin her vesile ile açıkladığına göre Türkiye, tam üye olan Güney Kıbrıs'ı Kıbrıs Cumhuriyeti olarak tanımak zorunda. AB, bugüne kadar öne sürdüğü ilkeleri yadsı- yarak Türkiye'nin koşulunu kabul edecek mi? Ya daedebilir mi? AB üyeliğimize destek veren Ingiltere'nin Anka- ra Büyükelçisi Peter VVestmacott, "Başbakan RTE'nin Türkiye'nin Kıbrıs Cumhuriyeti'ni (Rum tarafını) tanımasının, adada kalıcı çözüm yoluyla hallolacağı sözlerinde haklı" olduğunu neden söy- lüyor? Türkiye'nin Güney Kıbrıs'ı tanımasındaki zorunluğa işaret değil mi bu sözler? • •• Kuzey Kıbrıs'taki söz sahibi MA Talat da tanı- ma, asker çekme gibi konularda -gerçek yüzünü gizleyen- karmaşık açıklamalar yapıyor. Annan Planı'nın "yok niteliği taşıdığını" söyle- yen Talat, birkaç cümle sonra "bu planı görüşme- ye hazır olduğunu" açıklıyor. Asker çekilmesin diyemiyor. "Kıbrıs sorunu ne- deniyle askerin adada var olduğunu" söylüyor a- ma, Rumların görüşmelere başlamak için asker çekilmesini içeren önkoşulu kabul edilmez buldu- ğunu söyleyemiyor. Asker gitmesin, diyemiyor. Bu irdelemeler, Talat'ın da askerin adadan git- mesini istediğini gösteriyor. Talat'ın orta vadede planı önce Rumlarla üç aşağı beş yukarı anlaşmaya vararak Kıbrıs Cum- huriyeti içinde yer almak ve... Bu noktaya geldik- ten sonra Türkiye'ye sırt çevirmek! Bugün Türkiye'ye her açıdan gereksindiği için aynı çizgide politikaların takipçisi izlenimini veri- yor. "Denktaş 'sız bir KKTC demek, yepyeni bir KK- TC demektir" diyor. Bu saptaması bile; Denktaş'ın savunduğu bağımsızlık, egemenlik gibi yaşamsal ilkeleri Talat'ın ilk fırsatta yadsıyacağına işaret e- den göstergelerden sadece biri. • •• Kuzey Irak'ta çuvallayan hükümetin gerek Irak gerekse Kıbrıs konusunda izlemeyi planladığı po- litikalar henüz su üstüne çıkmış değil. Neyi ve ne- leri tezgâhladıkları bilinmiyor. RTE ile Gül kapalı kutu. TC Başbakanı'nın sert çıkışlarına Barzani ile Talabani'nin yanıtlarındaki küstahhğa bakınız: Ta- labani adındaki ikiyüzlü, gizli servislere hizmet ve- ren bir aşiret reisi; Kerkük'te hak iddia edersek, Arapların Antakya ve Kürtlerin de Diyarbakır üze- rinde hak iddia edeceklerini söylüyor. "Büyük devlet Türkiye" masalında açılan kara delikler. Bu hükümetle... MESELA DEDİK ERDAL ATABEK Deniz kıyısmda güller açarken... • Baştaraft Arka Sayfada Gülün corbası olur mu?... Gül ne güzel bir çiçektir. Güldü, bülbüldü, reugiy- di, kokusuydu derkeıı bütüıı bir şiir dünyası karşı- mıza çıkıverir. Kınııızısı, sansı, pembesi, beyazı, sıya- hı ile güller gönülleri fetheder. Ama dikenlenni nc yap- malı? Sonra gül iyidir hoştur da ne ekmek yapılır ne çor- bası içilir. I loş, kımı güllenn çorbasının da yapıldığı, pilavının pek dcmli olduğu söyleniyor ama biz bu ko- nııda bir şey bilmiyoruz. Gül balıçesinde güleryüzle dolaşmak pek hoş olur ama bu güzel ciçeğin dikeııleri- ni de unulmamah. Kimi zaman bu dikenler devedike- niııi de geçer ki değeııi dalar, dokunanı kan revan ıçin- de bırakır. Şımdı giilü sevelım, ısteyelım dc çiçcği ki- me düşer, dikeni kime, bu da bilinemcz. Kimilerinin bil- diğı seçkin güllerden 'yellovv rose of Teksas1 lürü sarı güllenn Teksas rüzgârlanndan pek hoşlandığı öııe sü- rülüyor. Ama bu konuda bilmeden bir şey söylemek yanlış olur. Oysa 'rüzgâr gülü' iyi bilineıı bir güldür. Bu gülün rüzgârla döııüp durması, havaya göre kanat- larını döııdürnıesi hem meteorolojık tahminler yapma- yı kolaylaştınr hem de seyredenin gözünü okşar. Hava tahmini zorla$ıyor... T Tava tahmini giderek zorlaşıyor. Denizlerde poyraz J~l sertleşiyor, dalgalı, ne yönden eseceği belli olma- yan fırtırıalar bekleniyor. Gemicilerin denize açılmak- ta dikkatli olmalannda yarar var. Şimdilıkkıyı kıyı git- meyi denesinler. Eğer denize açılacaklarsa yelkenleri in- direrekyol almalannda yarar olur. Dümeni sıkı tutmak gerekır. Ufiıkta kara gözükmüyor. Varacakları yer ko- nusunda tahminde bulunmak zorlaşıyor. Karadan yol almaya çalışanlar için de durum kolay göriinmüyor. Yağmurlu hava yer yer kar fırtmalarına dönüşebilir. Ilıman lıavaları bekleyenler umutlannı bı- raz daha erteleyecek gibi göri'uıüyor. Güllerın karın do- yurmayaeağını hesap edenler için gene buğday tarlala- raıın yolu daha güvenlikli olacaktır Karadan gidecek- ler, daha önce açılmış yollardan, tarlalardan geçerlerse daha iyı olabilır. Geç kalındığında toprağııı da sertleşe- ccğini düşünmek gerekiyor. Şimdilik hava lahnıin raporlan böyle. Denizcilere, karacılara ve havacılara duyurulur. Yargıtay'dantarüşmalı kararANKARA (Cumhuriyet Bü- rosu) - Yargıtay Ceza Genel Ku- rulu, 13'e karşı 14 üyenın oyuyla tartışma yaratacak bir karara im- za attı. Kurul, "resmi ideoloji adı altında birçok dü/,enlcmeyi uyıılıınısı zorunlu kıırailar bü- tünü olarak dayatanların" halkı geri bıraktığım savundu. Kararda, laikliğe aykırı eylemlere karşı yap- tırını uygulanıp uygulanmayaca- ğı yetkısının yasa koyucunun tak- dırınde olduğuna işaret edildi. Karşıoy kullanan üyeler ise son dönemde Türkiye'de "ılınılı İs- lam cumhuriyeti" kavramının te- lalTuz edildiğine işaret ederek "Bu kavranı kıı$.kıısıı/. yoz bir ile ınokı asiyi esas almaktadır. Şeri- atta esas olan şeri kurallardır, ifadc özgürlüğü değildir" görü- şünü dıle getırdiler. Yargıtay 8. Ceza Daıresi, Millı Gazete yazarı Selahattin Ay- dar'ın, TCY'nin 312. maddesine göre aldığı 1 yıl 8 aylık hapis ce- zasını 2'ye karşı 3 üyenin oyuyla onamıştı. Yargıtay Başsavcılığı.bu karara itiraz etmişti. Genel kurul, itirazı 13'e karşı 14 üyenin oyuy- la kabul etti. 8. Ceza Daıresı'nın onanıa kararını kaldıran kurul, ye- rel nıahkemenın mahkûmıyet ka- KARARA TEPK.İ İş işten geçmiş olabilir' ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) - Eski Yargıtay Cumhuriyet Başsavcısı Vu- ral Savaş, Yargıtay Ceza Ge- nel Kurulu'nun karannı de- gerlendirirken toplumda ummadık düşüncelcrin yüz binlerce yandaş bulduğuna dıkkat çektı. Savaş, "Tehli- ke gerçekleştiğinde iş işten geçebilir" dedı. Yargıtay Ceza Genel Ku- rulu'nun aldığı karara hu- kukçular tepki gösterdi. Sa- vaş, tartışmalı kararı değer- lcndirirkcn "Yargıtay yasa- yı uygulamamak için ade- ta gerekçe yaratmış" dedi. Laikliği ilgilendiren her ko- nunun yargıyı da ilgılendir- diğiııi belirten Savaş, "Bu tip suçlara tehlike suçıı di- yoruz. Önetnli olan, tehli- keyi önlenıektir.Yoksa teh- like gerçekleştiğinde iş iş- ten geçmiş ve geç kalınmış olabilir" diye konuştu. Ka- rarda ayete atıfta buunulma- sma ise Savaş, "Hiçbir şe- kilde yasaların suç saydığı eylem ayetle değerlendiri- lcıııcz ve suç olmaktan çı- karılanıaz. Türkiye Cum- huriyeti bir şeriat devleti değildir" diyc konuştu. Türkiye Barolar Birliği Başkani Özdemir Özok da "Hiç kimse kamu diizeni- nin toplumu geriye götür- düğünü iddia edcmez. Na- sıl geriye götürcbilir? Ka- mu düzeni ulusun çıkarla- rına uygun davranışlar- dır" değerlendirmesinde bulundu. rannı bozdu. Kararda, bir tehlike suçu olan 312. maddenin kamuyu oluşluran değişik katmanlar arasında düş- manlık ve kin yaratmayı önleme amacıyla konulduğu, ancak uygu- lamada "objektif duraksamala- rı" önleyecek knterlenn netlikle belirlenemediği, bu nedenle bu krıterlerin belırlenmesinde zorun- luluk bulunduğu kaydedildi. Ka- rarda, suçun oluşması için aranan krıterler özetle şöyle sıralandı: "Eylemin aleni yapılması, kış- kırtmanın sosyal sııııf, ırk, din, ıııe/.hcp vcya bölgc farklılıkla- rından en az birine dayanılarak ve bu kcsimlcri karşı karşıya ge- tirmek amacıyla gerçekleştiril- mt'si, kışkırtmanın farklı halk topluluklarını birbirine karşı diişmanlığa ve kin beslcmcyc sevk etmesi, fakat bu halin kamu düzeni için tehlikeli olabüccck şekilde ve yctcrliliktc olması, kışkırtmanın şiddet çağrısını içermesi." Ceza normlarının ilk ve asıl mu- hatabının savcılar ve yargıçlar ol- nıayıp toplum bıreylen olduğu be- lırtılen kararda, "İCişinin, yasaya uygun olduğu ve suç oluşturma- yacağı inancıyla yaptığı bir ya- yıııı. yargıcm kendi duyarlüıkla- nndan kaynaklanmış yorum ve değerlendirmesiyle mahkûmi- yete götürmesi, hukukun teme- lini oluşturan güven duygusunu zedeleyecektir. Böyle bir zafiyc- tin kamu diizenini bozacağı, dü- şünce ve ifade hürriyctini zcdc- leyeceği vc loplumun gclişim di- nanıizmini cngcllcyeceği tartış- ması«lır" denildi. Okurlar dikkate almaz "Söyleyeni hapscdilmckle dil- lendirilmcsinden vazgcçilcn hiç- bir düşüııccyc tarihin tanıklığı olmamıştır1 ' denilen kararda, ak- sine en zararlı düşüncelerin bıle söyleyeni mahkûnı edıldığınde bı- le ya merak ya da acıma duygula- rıyla yandaş bulduğu savunuldu. Dava konusu yazının kendi içinde- kı ölçiisüzlük nedeniyle yandaş bulamayacağı öne sürülen karar- da, şöyle denildi: " Yazarın savunur göründüğü Dinin Kutsal Kitabfnda Oku, Rabbinin adıyla oku' ayetiyle zıt- laşan bir düşünceyi dile getir- mesi nedeniyle kendi okuyucu kitlcsincc de kabul edilmeyece- ği, reddedileceği düşünülmeli- dir. Zorunlu eğitimin 3 yıl daha Mektup tartışmasıABD'de LosAngeles Times, Latife Hanım 'ın mektuplannın sımnınAtatürk karşıtlarma yaradığını yazdı LOS ANGELES (ANKA) - Los Angeles Times gazetesi, Latife Uşaklıgirin mektupları konusundaki gizlilik yemini- nin, iftiracıların Atatürk ile bo- şanma olayını tek yanlı suruııa- lanna olanak verdiğini yazdı. Los Angeles Times gazetesinde yer alan Amberin Zaman im- zalı haberde, Latife Hanım mektııplan tartışmasına deği- nildi. "Atatürk'ün kısa ve fır- tınalı evliliği ıı/ıııı bir süre resmi bir örtünün altında bı- rakılmıştı" diyen LA Times, "Tarihçiler Latife Uşaklı- gil'in mektuplannın eski eşiy- le ilgili bazı yönleri aydınlata- cağını söylüyorlar. Mektuplar şu açıdan önemli: Uşaklıgil, Atatürk ya da boşanmalarına ilişkin alcncn değerlendirme yapmayı reddetmişti" dedı. Atatürk'ün portre ve heykel- lerinin her kamu binası ve oku- lu süslediğinı belirten LA Ti- mes, Atatürk' e hakaretın de ya- sayla suç sayıldığını hatırlattı. Gazete, bazı liberal yorumcula- nn Türkiye'nin AB yolculuğun- da Atatürk'ün mirası üzerine özgür tartışma adımını atmanın demokrasiyi geliştiıeceği de- ğerlendirmesinde bulundukla- rını kaydetti, Latife Hanım'ın mektuplannınbunakatkı sağla- yabileceğini söyleyenlerbulun- duğunu bildirdi. Türkiye'den mektupların Atatürk'ün irnajını lekeleyeceğinc inanan yazarla- nn görüşlerine yer veren gaze- te, "Uşaklıgirin gizlilik yemi- ni, iftiracıların Atatürk ile ay- rılışını tek yanlı olarak sun- malarına izin vermiş bıılunu- yor" yorumunu yaptı. AB'den tanıma baskısıH Baştarafı 1. Sayfada yecek. Rum tarafının elıni güçlendiren yeni süreç, Erdoğan hükümetini çifte zorlukla karşı karşıya bıraka- eak. Bu zorlukların ilkini, proto- kolün 3 Ekim'den önce Meclis'ten geçirilmesi zorunluluğu oluşturu- yor. 17 Aralık zirve karannda, lürkiye'nin müzakerelere başla- mak için protokolü imzalaması gerektiğı bclirtilirken bunun onay siirecınin 3 Hkim'den önce ta- mamlanması gerektiği açıkça ifa- de edılnııyordu. Yeni süreç ile Tür- kiye onay aşamasını tamamlama- dan protokol sonuçlandınlamaya- cak. Bu durumda AB ile müzaİce- relerin başlaması da gecıkecek. Hükümetı bekleyen ikınci bü- yük güçlük ise müzakere edilerek paraf edilecek ek protokolün AB Konseyi'nde oy birliğiyle kabul edilmesi zorunluluğu. Ankara, Kıbrıs'a ilişkin ek protokole paraf atarken "bunun tanıma anlamı- na gelmediği" çekincesine yer vermek ya da ek bir açıklama ile bu konuda tutumunu kayda geçir- meyi planlıyor. Ancak Rum yöne- timi böyle bir durumda AB Kon- seyi'nde protokole onay vermeye- ceği telıdidinde buluııuyor. AB Komisyonu'nun Türkiye'ye ilettiği Ankara Antlaşması'na ek protokol taslağı 15 sayfadan olu- şuyor ve 17 madde içeriyor. Pro- tokolün en önemli bölümünü "protokolün tarafları" ve "uy- gulanacak topraklar" başlıklan- nın yer aldığı ilk 2 say fa oluşturu- yor. Diğer sayfalar, Ankara Ant- laşması'na dayalı olarak Gümrük Birliği'nin uygulanmasına ilişkin teknik düzenlemelen içeriyor. Belgenin 1. maddesinde "Ek ProtokoPün laıaflnıı",lürkiye ile birlikte AvrupaTopluluklan ve üyc ülkeler olarak ifade edilirken 25 üyenin isimleri tek tek sırala- nıyor. BuradaRumlar da "Kıbrıs Cumhuriyeti" adıyla yer alıyor. Türkiye'nin AB ile ilişkilerinin temelıni oluşturan Ankara Antlaş- ması'na Rumların bu şekilde taraf olması, Türkıye'nin Kıbrıs Cum- huriyeti'ni tanıması ve Rumların Kuzey Kıbns'ta egemenlik iddi- asının kabul edilmesi anlamına geliyor. Bu adım,Türkiye'nin Ku- zey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti'ni (KKTC) tanıyan karanyla da çe- İişiyor. arttırılmasının okumayı cmrc- denTanrı buyruğuyla ncdcn zıt- laşır görüldüğü o okuyucu kitle- lerince sorulabilecck vc savunu- lan fıkrin hatalı olduğu açığa çı- karılabilcccktir. Böyle bir fikir müsadcmcsi yaratmak ve görü- şün geçersizliğini ortaya koy- mak yerine zorlamalı bir kabul- le yazarına verilebilecek bir mahkûmiyetin fikri eğilimi art- tırabileceği vc kamu düzcnini daha ziyade zedeleyebilecek bir sonuç yaratabilcccği düşünül- melidir." Karardakı, "Çoğu kez devletin yönetim gücünü elinde bulun- duran ve bu yetkiyle resmi ide- oloji' adı altında birçok düzen- lemeyi uyulması zorunlu kural- lar büttinü olarak halka dayatıp korıınınası gereken düzcn ııa- ııııyla hukukun himayesi altına aldırmış olanların halkını ya du- rağanlığa ya da gcri kalmışlığa mahkûm cttiği gcrçcği hatırlaıı- malıdır" değerlendirmesı dikkat çekti. "Türkiye'de laikliğin vaz- gcçilmcz bir temel değer olduğu yönünde herhangi bir kuşku bu- lunmamaktadır" ifadesine yer venlen kararda, şöyle denildi: "Ancak laikliğe aykırı söylem- lerin cezai bir yaptırımla karşı- lanıp karşılanmayacağı kcyfiye- ti, yasa koyucunun takdirinde bulunan bir yctkidir. Ibplumun ulaştığı sosyal vc kültürel düzey itibarıyla laiklik kavramının günlük yaşama girdiği ve redde- dilemez ve zayıflatüamaz düzey- de benimsenir olduğu saptan- mış, kahir çoğunluğun sahiplen- mesi tevdi edilmiştir." Karara katılmayan 13 üyeden 10. Ceza Dairesi Başkanı Şcner Güngör ve 8. Ceza Dairesi üyesi Hamdi Yavcr Aktan, karşıoy ya- zısında, "Kine dayalı bir düşün- cc, dinsel hoşgörüsüzlüğe daya- lı kin vc nefreti oluşturmakta- dır" dedi. 11. Ceza Dairesi Baş- kanı Ersan Ülker de karşıoy ya- zısında, "Şeriatın demokrasiylc bağdaşmadığı tartışmasızdır. Demokı :ısi yok edilmcden de şe- riat ortaya çıkamaz" dedi. Ul- ker, karşıoy yazısında şu görüşle- re yer verdı: "Bu kapsamda iki sistemin yan yana var olabileceği söylem- leri de yok değildir. Bu düşünce karşımıza 'ılımlı lslam cumhuri- yeti' kavramını çıkarmaktadır ki; Türkiye'nin devlcl düzeni ve yönetim modcli, laik vc dcmok- ratik Cumhuriyet kavramında ifadesini bulmaktadır. Son dö- ncmlerdc gcrck ülkcmizdc gc- rcksc ülkc dışında ılımlı lslam cumhuriyeti gibi kavramların telaffuz edildiği ve Türkiye'ye yakıştırıldığı bilinen bir gerçek- tir. Bu kavram kuşkusuz yoz bir demokrasiyi esas almaktadır. Şeriatta esas olan şeri kurallar- dır, ifadc özgürlüğü değildir. Şe- riata yönelik söylcmlcrdc şiddc- lc çağrı anına ya da şiddct anı- na kadar müdahale ctmeyerek şiddet unsurunu aramak cihat ilanına kadar ya da cihadın ya- pılacağı o ortamın oluşacağı ana kadar eyleme müdahale etme- mek sonucunu da doğurmakta- dır. Cihat anını hcklemcnin pra- tikte Cezayir'dc ortaya çıkan so- nuçları gö/.ler önündedir." l Jlker, Sıvas katliamının unutul- maması gerektiğine de işaret etti. 8. Ceza Dairesi üyeleri Hulusi Özek ile Ali Erol Özgcnç de kar- şıoy yazılarında, sınırlama ve kı- sıtlama olmadan toplumsal bir ha- yatın dırlık ve düzenının sağlan- masının olanaksız olduğunu vur- guladılar. Özek ve Özgenç, laikhğın aşırı- lıklan uzlaştırarak banş ve kardeş- lik yaydığını, yurttaşların dini ınançlanna göre aynşmasını ön- leyerek ulusal birliği güçlendirdi- ğını vurguladılar. lslami söylem- de "küfür ehli" sözcüğününTan- n'nın varlığıni ve tekliğini toptan ınkâr edenler için kullanıldığına işaret eden Özek ve Özgenç, "Bu sözcük aynı zamanda bir mesaj ve emir tas.imaM.adir. Bu emir ise öldürmektir. Sanığın ncfrcl kıvılcımları saçmasına ve şiddet çağrısına göz yumulamaz" gö- rüşünü dile getirdiler. Özek ve Özgenç, "Demokra- silerde kamu düzeni bizzat dev- letin kendisi tarafından koru- nur, kamu düzeninin akıbcti yurttaşların açacağı hakaret ve- ya tazminat davalarına havale edilemez" dediler. GUNDEM MIISTAFA BALBAY B Buştarafı 1. Sayfada bölgeyi biçimlendirme çabamızdan kesinlikle vaz- geçmeyeceğiz" diyordu. Rice'ın gezi programına aldığı ülkelerin her biri ayrı öneme sahip: Ingiltere, ezeli müttefik... Kederde, tasada, kı- vançta... Hederde, kasada, utançta her alanda birliktelikleri var... Almanya özel müttefik... Ikinci Dünya Sava- şı'ndan sonra uzun süren soğuk savaş dönemin- de Almanya'daki Amerikan askeri sayısı 6 rakam- la ifade ediliyordu. Bugün de iki Almanya'nın bir- leşmesinin ardından Amerika'nın yaşlı kıtadaki başlıca muhataplarından biri bu ülke. Italya, Akdenizvelrakdostu... Irak'ta Amerikan ve Ingiliz askerlerinden sonra en kalabalık üçün- cü ülke Italya. Berlusconi hükümeti Irak'a 2700 asker gönderdi. Polonya, Orta Avrupa'daki yeni gözde. ABD, Ingiltere, Italya'nın ardından Irak'taki yabancı as- ker sayısında 4. sıra Polonya'nın. Irak'ta 2500 ka- dar Polonya askeri var. ABD, yeni güvenlik yapı- lanması çerçevesinde Orta Avrupa'daki ağırlığı Polonya'ya kaydırmaktan yana. Kiev, Rice'ın programında yok ama, Irak'taki yabancı asker sı- ralamasında Polonya'yı da Ukrayna izliyor. 1600 kadar Ukrayna askeri Irak'ta ABD ile omuz omu- za. Ukrayna bunun ödülünü meydan demokrasi- siyle gelen iktidar değişikliği olarak almış olabilir! Fransa, ABD ile tatlı bir itişme içinde... İki ülke- nindünyayaegemen olmayöntemleri değişik ola- bilir ama, emellerde birlik, birleştirici de olabilir! Belçika, NATO'nun merkezi... ABD, NATO'ya yeni bir kimlik vermeye çalışıyor. Bakarsınız ABD Se-NATO'su olur! Lüksemburg, AB'nin dönem başkanı. Israil-Filistin, ABD'nin merkez kaygısı... Rice'ın burada vereceği mesajlar bölgedeki barış arayış- ları için yönlendirici olabilir. Türkiye: Hedef, model, ortak! Dokuz ülkeyi sıraladık, geldik Türkiye'ye... Yukarıda aktardığımız gibi Rice'ın gezi progra- mındaki ülkelerin ABD katında ayrı ayrı yeri var. Türkiye nerede? 1991'de Sovyetler'in çökmesinden sonra Tür- kiye'nin bölgedeki yeri ve önemi değişik şekiller- de tartışılır olmuştu. Bir görüş, Türkiye'nin strate- jik olarak soğuk savaştaki kadar önemli olmaya- cağı yönündeydi. Bir başka görüşe göre de böl- ge dengeleri yeniden oluşurken Türkiye kilit ülkey- di. Ikinci şık öne çıkmış görünüyor. Ocak ayı başından bu yana Ankara'ya akın e- den Amerikan yetkililerinin hiçbiri "Geçiyorduk uğradık, aslında bir şey yok" demedi. Aksine, ön- ceki ziyaretlerden farklı olarak istemlerini daha net biçimde ifade etti. Rice'ın Ankara'ya çantasında yazılı bir metinle geleceği söyleniyor. Olası "yazılı" metnin başında "y" harfi var mı, bilemiyoruz! ABD, Türkiye deyince ilk, şunları anımsıyor ol- malı: - Hem NATO üyesi hem de BOP kapsamında- ki tek ülke. - Balkanlar, Ortadoğu, Kafkaslar üçgeninin or- tasında genel olarak istikrarlı, her amaç için kul- lanılabilecek, affedersiniz işbirliği yapılabilecek bir ülke. - Gerek kıyıları gerekse havalimanları da dikka- te alındığında merkez lojistik üs olarak kullanıla- bilecek bir ülke. - Ortadoğu'yu ABD ile barışık iktidarlara dö- nüştürmek için model olarak kullanılabilecek bir ülke... Bu kadar yeter, kalanını gezi sonrasına bıraka- lım... ankoumı/Gumhuriyet.com.tr Yargıtay Cumhuriyet Başsavcısı Ok: 'Türkiyelüik kavramı böler' ABİDlN YAĞMUR MERSİN - Yargıtay Cumhuriyet Başsavcısı Nuri Ok, "Türkiyeli- lik" kavramının Türk ulusunu reddeden bir söylem olduğunu belır- terek "Aynşmaya ve bö- lünnıcyc zcnıin hazırla- yan zararlı bir kavram- dır" dedi. Yargıtay Cumhuriyet Başsavcısı Nuri Ok, Mersin Barosu tarafın- dan düzenlenen "Yeni Türk Ceza Kanunu, Ceza Muhakemesi Ka- nunu, Ceza ve Güven- lik Tedbiı lerinin tnfa- zı" konulu panele katı- larak bir konuşma yaplı. Konuşmasında Türki- ye'nin AB üyeliği süreci- ni de değerlendiren Baş- savcı Ok, Türkiye Cum- hurıyetı'nın "Türklü- ğü" etnık köken olarak görmediğini, ulus-dev- lette yurttaşlığın temel alındığını anımsattı. "Azınlık Raporu"na da değinen Ok, "Türkiyeli- lik kavramı Türk ulu- sunu rcddcdcn bir söy- lcmdir. Ayrışma ve bö- lünmeyc zcnıin hazırla- yan fevkalade zararlı bir kavramdır. Farklı kültür ve etnik grııpla- rın haklarını savunur- ken laiklik, dcmokrasi ve bütünlük tchlikeye atılmamalıdır" dedi. Kadınlara çağrı Din ve vicdan özgür- lüğünün insanın vazge- çilmez hakları olduğunu anlatan Ok, "Din ve vic- dan özgürlüğü birey içindir vc onun ilgi ala- nındadır. Dinsel inanç özgürlüğünün en sağ- lam güvencesi ise laik- lik ilkesi vc buna uygun anlayış vc davranıştır. Politik gücün laiklik tcn yana ağırlığını koy- ınası, toplunıun her kc- siminin dc bu yönde is- tekli olması ve desteği- ni vermesi gerginliği hafifletecektir" diye konuştu. Kadın haklarına da değinen Ok, Cumhuri- yetin kimlik ve kişilık verdiği kadınlara, "ka- zanım ve devrimlere sahip çıkarak köktenci kesimlerin kuşatması- nı kırmaları" çağrısın- da bulundu.
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle