22 Kasım 2024 Cuma English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
SAYFA CUMHURİYET 20 ŞUBAT 2005 PAZAR 8 HABERLERÎN DEVAMI TURKİYE Istanbul _Y 8 Sinop PB 9 Adana Y 16 Edirne 9 Samsun Y 12 Kocaeli Y 10 Trabzon Y 13 Çanakkale Y 10 Giresun Izmir Y 14 Ankara Y 13 Manisa Y 12 Eskişehir 6 Aydın Denizli _Y 15 Konya PB 10 Y 10 Sıvas Zonguldak PB 9 Antalya Y 15 Kars Mersin Diyarbakır Şanlıurfa Mardin Siirt Hakkâri Van Y Y Y Y Y K K 18 10 11 12 11 -1 2 K -4 Butun bölgelürımı/ parçalı çok bulutlu, Iç Anadolu'nun güneyi ile Orta Akdeniz dışında tüm yurt yağışlı geçecek Ya- ğışlar trakya. Karade- niz'in iç kesimleri ile Iç Anadolu'nun kuzeybatı- sında karltı kurışık yağ rnur şeklınde olacak. Ha- va sıcaklığı ıç ve doğu ke- simlerde biraz azalacak, dığer yerlerde onemlı bir değışıklık olmayacak DIŞ MERKEZLER Oslo Helsinki Stockholm Londra Amsterdam Brüksel Paris Born K K K Y Y Y Y K 1 -7 4 6 4 3 5 2 Münih K 0 Zürih Berlın Budapeşte Madrid Viyana Belgrad Sofya Roma Atina K PB PB K K Y Y Y 2 3 I? 0 7 7 9 1H K -1 Şam Moskova Aşkabat Astana Taşkent Bakû Bişkek Tiflis Kahire K B PB B Y B K PB -3 15 8 12 1ü 9 0 23 Y 15 I Parçalı bulutlu u l u t l ı j k Çok bulutlu Yagmurlu Karlı Sulu kar Gök gürültülü GUNCEL CUNEYT ARCAYUREK • Baştarafı /. Sayfada olanağı kullanan, Türkiye'yi anavatan kabul etme- yen adam: MA Talat! Bu iki adam arasında yaşanan bir olay; birinin halkının, bağımsızlığa, Türkiye'ye olan bağlılığı- na ve öteki adamın halkın bu kavramları fazla umursamadığına inandığını kanıtlıyor. KKTC'de tanık olduğu olayı gazeteci Yalçın Bayer şöyle akiarıyor: "Yer; Gazi Mağusa, Doğu Akdeniz Üniversitesi Spor Salonu. DAÜ'den mezun olan 1000'iaşkın öğrencinin diploma töreni. MA Talat, konuşmasına şöyle son veriyor: 'Ses düzenindeki aksamalar nedeniyle sesimi pek du- yamadınız, ama her şeyde bir hayır vardır, ben- den sonra sizlere hitap edecek Sayın Denktaş'ı da anlayamayacaksınız'. Talat'tan sonra kürsü alan Cumhurbaşkanı, iki kolunu salonu kucaklarcasına açarak 'Sevgili öğ- renciler, size vatan diyorum, anlıyor musunuz?' diye soruyor. Müthiş biralkış kopuyor salondan. Devam edi- yorDenktaş: 'Size Türkiyem diyorum, anlıyor mu- sunuz?' Salon yıkılıyor alkış sesleri ile. 'Size devlet di- yorum, anlıyor musunuz?' Tüm salon ayakta alkışlıyor Cumhurbaşkanı'nı. Denktaş, Talat'a dönüyor bu noktada: 'Sayın Başbakan, bakın ne dediğimi anlıyorlar' diyor". • •• Denktaş, bağımsızlık savaşçısı. Yaşamı boyu her adımına ortak olduğu, hatalarını sineye çek- tiği Türkiye ve Kıbrıs Türklüğü için çarpışıyor. Kıb- rıs Türklüğünün ancak Türkiye ile var olacağına inanıyor. Nisanda cumhurbaşkanlığını bırakıyor, ama (MA Talat'larla) gidişatı görüyor. Bağımsız- lık savaşını sürdürmeye kararlı. Kıbrıs'ta pazarlık gücünü arttırmak için Türkiye'nin "devlete ve ba- ğımsızlığa sahip çıkmasını" istiyor. Ya öteki? Kendi gibi Ankara'nın devlete ve ba- ğımsızlığa sahip çıkması umurunda değil. Anka- ra ile zorunlu işbirliği içinde. O Türkiye'yi. Türki- ye onu kullanıyor. Rumların kimi koşullarını (ör- neğin askerleri çekmemizi, Rumların mülkiyet haklarını derhal iade etmeyi, Rum yönetiminde- ki azınlık haklarıyla susturulmuş fürk toplumu olarak yaşamayı) kabul etmeye hazır. Kıbrıs Türk toplumu partisine vereceği oylarla MA Talat'ın kafasındaki bu ideallere yol açacak ve sonra ilk önce KKTC'yi "var ile yok arasında bir konuma" bağlayacak, azınlık olmayı toplu- mun sindirmesine çalışacak ve daha sonraki ikin- ci aşamada: Türkiye'yi dışlayacak. Zira o artık, Kıbrıs Rum Cumhuriyeti'nde AB pasaportlu bir Rum vatandaşı! AL GÖZÜM SEYREYLE IŞIL ÖZGENTÜRK Özürlüye özel mezar! I Baştarafı Arka Sayfada Bu hangi akla hizmctlir? Bu projcyi hayata geçir- meye çalışanlar, şu sakıncaları hiç mi düşiinmüyorlaı ? Diyelim ki adam sapasağlam ama mezarlığın yanın- dan geçerken "bir gül bahçesine benzeyen" öziirlü- ler mezarlığını görüyor ve anmda karar veriyor, böy- le bir mezarlıkta yatmak için bir değil iki kol t'eda edi- lir ve ne yapıyor, karannı ııyguhıyor ve kan revan ıçın- de hastaneye giderken hiç durmadan sayıkhyor: "Be- ni o gül bahçesine gömün, beni o gül bahçesine gö- mün!" Tamam uçlarda dolaştığımın farkınday ım ama bu ül- kede özüılüler için yapılacak yığınla faydalı iş varken, mezarhklara takmak bcni dcli etti. Daha önce de Kon- ya'nın merkez ilçesi Meram Belediye Başkanı "Gör- ıni' özürlüler için koklama bahçesi" projesini par- lak bir fikır olarak gündeme getirmişti. O zaman ıçımden şöyle geçirmiştim: "Bu başkan koklama bahçesi yapnıak için ödeyeceği gül fidan- larının parasıyla neden ilçesindeki kör gençlere, körler için üretilmi; sesli bir bilgisayar vermeyi dü- şünnıüyor, bilgisayarın yanında sunulan bir saksı- ya dikilmiş Osnıanlı karanfillcri de o karanlık dün- yayı rengârenk bir cennete çevirebilir." Dedim ya, ben bu ülkeyi seviyorum. isilozgenturk@supcronliiie.com GELİN ARABASINDA SOYGUN Bahşiş isteyip kapkaçyaptılar ANKARA (AA) - Kırmızı ışıkta bekleyen gelin arabasından "bahşiş alma" bahanesiy- le camlarını açtıran 2 kişi, gelin ve damada ait çanta vc ziynct eşyalarını çalarak kaçtı. Çan- kaya Bclediyesi Vcdat Dalokay Nikâh Salo- nu'ndaki diiğünün ardından bcraberlerindeki ziynet eşyalarıyla gelin arabasına bincn genç çift, kırmızı ışıkta beklerken yanlanna gelen S. D. (15) ile Y. E. K'nın (16) "bahşiş isteme- leri" üzerine aracın camlannı açtı. Arabanın camlarının açılmasını fırsat bilen hırsızlar, araçtaki çanta ve ziynet eşyalannı çalarak kaç- tı. Olayın ardından geniş çaplı araşlırma baş- latan polis, 2 hırsızla birliktc çalınan çanta ve ziynct eşyalannı ele gcçirdi. S. D. ile Y. E. K. gözaltına alınarak karakola götürüldü. Ünlü bestekâra evinde gasp Antalya'da iki kişi, evine girdikleri ünlü bes- tekâr Ilhami Behlül Pektaş ve eşının para ve ziynet eşyalannı gasp etti. Pektaş çiftinı bı- çakla tehdit eden 2 gaspçı, çiftin yanında bu- lunan 60 YTL ile Seniha Pektaş'ın kolunda bulunan bileziği alarak kaçtı. Deniz Kuvvetleri Satın Alma Komisyonu yetkililerinden 'Erdil' itirafı: 'Alışverişleri denetlemedik'ANKARA (Cumhuriyet Bü- rosıı) - Eski Deniz Kuvvetleri Komutanı Oramıral tlhami Er- dil ve eşı Füsun Erdil'ın alışve- rışlerının hiç denetlenmedığı or- taya çıktı. Deniz Kuvvetleri Ko- mutanlığı Satın Alma Komisyo- nu yetkilileri emirle kuruldukla- nndan dolayı hiç toplantı yapa- madıklarını itiraf etti. Komisyon memurunun, "Hanımefendi is- tediğini alıı; kinıse hesap sora- mazdı" sözleri alışveriş deneti- minın imkânsız olduğunu ortaya koydu. Eski Deniz Kuvvetleri Komu- tanı Oramıral Ilhami Erdil ve eşi Füsun Erdil'in yüksek fiyatlar- daki alışverişlerini onaylayarak askeriyenin zarar etmesine ne- den oldukları gerekçesiyle De- niz Kuvvetleri Komutanlığı As- keri Mahkemesi'ndc yargılanan Satın Alma Komisyonu başkan ve üyeleri yapılan duruşmada il- ginç açıklamalarda bulundu. Açıklamalara göre, Deniz Kuvvetleri Komutanı Ilhami Er- dil ve eşi Füsun Erdil, ihtıyaçla- rını belırleyerek komuta kade- mesıne bıldırdı. Ikbal Şube Mii- dürü Yarbay Tanju Türk, Satın Alma Komisyonu'nun çalışma- masını fırsat bilerek kendi istedi- ği firmalardan alımları yaptı ve Satın Alma Komisyonu'na gön- dcrdi. Satın Alma Komisyonu, emirle kurulduğu için hiç toplan- tı yapamadı ve Ikmal Şube Mü- dürü Yarbay Türk'ün alımlannı incelemeden onayladı. İmzalar takllt edlldl Daha sonra dosya hazırlayan komisyon üyelen, dosyalara ko- misyonu çarşı pazar araştırması yapmış gibi gösterdi ve alınan malın değeri üzerinde fiyat yaz- dığı sahte teklif mektuplan hazır- ladı. Teklif mektuplannda daha önce teklif vermiş olan firmala- nn imza ve kaşeleri taklit edildi. Deniz Kuvvetleri Komutanlığı Askeri Mahkemesi'nde tanık olarak dinlenen Deniz Kuvvetle- ri Komutanlığı Teknik Daire Başkanlığı'ndan emekli sivil me- mur Doğan Kılıç, şu açıklama- larda bulundu: 'Hanımefendller beğenlr' "Deniz Kuvvetleri komutan- ları iki senede bir değişir. Her seferinde konut yeniden düzen- lenir. Hanımefendi veya komu- tanlar firmaları bizzat kendi çağırır. Satın Alma Komisyo- nu'na gelene kadar iş bitmiş olur. Komisyon zaten çalışa- maz. Hanımefendiler bunları kendi beğenir, onlara kinıse he- sap soramaz. 1999-2001 (Er- dirin görevli olduğu dönem) döneminde de komutan ve eşi beğendi. Buna göre İkıııal Şu- be Müdürü'nden alım yapıldı. Bize bunun sadece onay belge- si geldi. Satın alma belgeleri onaylandı. Daha sonrasında da dosya hazırlandı. Salın Alma Komisyonu hiç toplanmadı. Usulüne uygun iş yapmadı." Duruşmada ifadesı alınan sa- nık Satın Alma Komisyonu Baş- kanı Üstteğmen Metin Kalendcr de "7.5-8 ay boyunca komisyon başkanlığı yaptını. Komuta ko- ııııj ıııııı ıı ihtiyaçlarımn belir- lenmcsi de dahil hiç bir satın alma için loplanmadık. Biz ge- len evrakı imzalardık. Komuta konutunun ihtiyaçlarına ilişkin alım yapıldıktan sonra Satın Alma Komisyonu teklif toplar- dı" dedi. Muayene Komisyo- nu'nun da hiç denetleme yapma- dığı komisyon üyesi Asım Gü- neş tarafından itiraf edildi. Gü- neş, "Muayene Komisyonu da hiç toplanmadı. Muayene yap- mazdık, komuta katına ne alın- dı bilmiyorum, hangi malın alındığını hiç görmedim, hepsi- ni imzaladım" dedi. Televizyon dizilerinden etkilenen çocuklar, okullarda çete kuruyorlar Çocuklar haraç topluyor B Baştarafı 1. Sayfada velileri tedirgin ediyor. Is- tanbul Milli Eğitim Mü- dürlüğü'nce soruşturma başlatılan bu okulda, "dı- şarıdan" desteklenen bir grup çocuğun, diğer ço- cuklan tehdit ederek pa- ralannı aldıklan, bıçakta- şıdıkları ıddıa edılıyor. Bu okulun iki öğretmenı şunlan anlattı: "Okulda tiner ve bali çeken çocuklar var. Okul içindeki arama- larda Ecstasy ve bıçak- lar bulunuyor.Bunları okul dışından destekle- yenler var. Okulun için- de giderek çoğauyorlar. Diğer çocuklaı dan zor- la para alıyorlar. Ço- cuklar anne-babalarına söylemeye cesaret ede- miyorlar. A. adlı bir öğ- rcnci, arkadaşına laf söyledi diye bir öğret- ıııene bıçakla saldır- dı.Bıçakları, şişlcri var. Yılbaşı'nda bütün öğ- rencilere bıçak hediye etmişler.'Okulun mafya- sı biziz' diyorlar. Öğren- ciler de başları sıkışınca bunların liderlerine şi- kâyet ediyorlar." "tyuşturucu kulla- nan E. adında 13 yaşın- da bir kız vardı. Ailesi tarafından fuhuşa da zorlandığını duyduk. Çok güzel bir kızdı. Ar- tık okula gelmiyor. 6-8 çocuğun tüm okulu et- kilcmcsi, olumlu çocuk- ları da kendi alanlarına çekmesi düşündürücü. Diğer çocukları yetişti- riyorlar. 3. sımfta haraç kesen çocuklar var. Bir alttaki çocuklar da onla- rın niteliğini sürdürebi- lecek olunısuz davranış içindeler. Bu çocuklar ne dese diğerleri korku- dan 'tamam' diyor. 'Niye direnmiyorsunuz?' diye sorunca, 'Bıçağı var öğ- retmcnim' diyorlar." 3200 öğrencisi bulunan bu okulda tek bir rehber öğretmen görev yapıyor. Her sımfta 70-80 öğrenci bulunuyor. Okul yöneti- cileri, okul içinden çok çevresinin tehlikeli oldu- ğunu, bu tür olaylann ts- tanbul'da her okulda ya- şandığını söylüyorlar. Bir müdür yardımcısı, "bir grup çocuğun başka ço- cukları korkutarak pa- ralarını alıp almadığı" biçimindekı soıııyu, "Is- tanbul'da bunun olma- dığı ilköğretim okulu mu var" diye yanıtlıyor. Rehber öğretmen ise "Aileye, çocuğun sorıı- nıı olduğunu, psikolog yardımı alması gerekti- ğini söylesek, tepki gös- teriyorlar, götürmüyor- lar " diyor. Ş Eryılmaz minik muhabirlerle CEZA ÇETELEŞMEYİ ankaya Belediye Başkanı Prof. Dr. Muzaffer Eryılmaz, f Çankaya Belediyesi Çocuk Dergisi için görev yapan 80 minik Tnuhabirle buluştu. Çankaya Belediyesi Çağdaş Sanatlar Merkezi'nde minik muhabirlerle bir araya gelen Eryılmaz, küçük muhabirlerin sorularını yanıttadı. Çankaya'ya yönelik icraatına ilişkin sorular üzerine, yurttaşların sorunlarına çözüm üretmek için ilk olarak Toplumsal Dayanışma Merkezleri kurduklarını belirten Eryılmaz, demokrasi çerçevesinde, tek başına karar almak yerine, yaşlı-genç herkesin görüşüne başvurarak karar aldıklarım vurguladı. Dergiye Sosyal Hizmetler Çocuk Esirgeme Kurumu Ankara Yetiştirme Yurdu'ndaki çocuklar da katkıda bulundu. (Fotoğraf: AA) SUÇU ONLEMENIN YOLU EĞİTİM' uzman Pedagog Belgin Temur'un okullardaki çeteleşmeyle ilgili değerlendirmesi ve önerileri şöyle: "Cruplaşmalar ergenlik döneminde gencin kendini bulması ve sosyalleşme sürecini tamamlaması için öncmlidir ve gelişinı açısından sağlıklıdır da. Ancak bazen tehlikeli gruplaşmalar da olıışabilmektedir. Çeteler, genellikle sosyal bir hedefi olmadan oluşturulmuş gruplardır. Ortak özelliklere ve ilgiülere sahip çocuklar oluştuı muşlardır. Yctişkinleı iıı kontrolünden ıı/.ak olmak ve kendi amaçları vc ilgileri doğrultusunda hareket etmek isterler. Görünüşleri korkusuz, güvenlidir. Oysa psikolojik yapılanmaları görünüşlcrindcn farklı olarak, güvcnsiz, tutarsız, yetersizlik hisleri belirgin gençler olduğu görülür. Cezalar bu tip durıımlarda probleme çözüm olmaktan çok uzak kalmaktadır. Hatta otoriteye karşı gclmc eğilimlcri nedeniyle cezalandırma, yıldırmak yerine çeteleşmelerin büyümesine, bu grupların daha fazla gencin dikkatini çekebilecek bir özellik kazannıasına neden olmaktadır. Ailelerin de okul personelinin de bu gençlerle iyi ilctişim içinde olnıası, onları önce kabullenip sonra sorun için çözüm arayışına gitmesi kahcı ve etkili bir çözüm sağlayabilir. Bu gençlerin en önemli ihtiyacı kabul görmek, önemli olmaktır. Eğer okul ve aile gencin kendini iyi, başarılı ve önemli hissetmesini sağlayacak ortamlar olıışturabilirse onların bu ihtiyaçları da karşılannıış olacaktır." ~* ğitim-Sen Genel Başkanı Alaaddin Dinçer, _yokullarda çeteleşmenin çok yaygınlaştığını, bunda da mcdyanın ö/.ellikle şiddet unsuru içeren, çeteleşme faalıyetlerini özendıren dızilerın etkili olduğunu söylüyor. Dınçer yaptıkları bir araştırmada özellikle madde bağımlılığımn artık 100 okuldan 5- 6'sında görüldüğünün ortaya çıktığını vurguluyor: "Yoksulların bulunduğu semtlerde de görülüyor, zenginlerin yaşadıkları yerlerde de. Yapanın, yaptığının yanına kâr kalan bir düzende, para kazanmanın yolunun bu tür işlerden geçtiği, haraçla, rantla, hortunıla yaşamını geçirmenin, ancak parası olanın, silahı olanın güçlü olacağı havasının yayılması, işsizlik, gelir adaletsizliği, havadan para kazanma anlayışı, ailelerle birlikte çocukları da kuşatan bir noktaya gidiyor. Okul yöneticilerinin çeteleşme faaliyetlerini gizlemeye çalışmaları doğru değil. Bu bir rahatsızlık. Tespit cdilmeli vc önlemlcr alınmalı. Hemcn her okulda rastlanıyor. Okullardaki rehberlik eğitimini güçlendirmek gerek. Suçlu çocuk yok, suça itilmiş çocuk var. Çocukları suça iten olumsuzlukların tümüyle ortadan kaldıı ılması gerek. Bunun temel yolu, polisiye önlemlerden değil eğitimden geçiyor. Bu çocukların okuldan atılmalaı ını, uzaklaştırılmalarını doğru bulmuyoruz. Eğitim sürecinin dışıııa itilmemeliler. O zaman onları sokağa itmiş olursunuz. Davranışlarını değiştirmek gerek." GUNDEM MUSTAFA BALBAY I Baştarafı 1. Sayfada ler. Izmir gazeteciliği için başlıca haber konuların- dan biri Yunanistan'ın Ege Denizi'nde Türk gemi- lerini taciz etmesi... Böyle bir ortamda Dokuz Eylül Üniversitesi De- niz Bilimleri ve Teknolojisi Enstitüsü'ne bağlı Piri Reis araştırma gemisi Ege'ye açılma kararı aldı. Gemiye gazeteciler de binmek istedi. Yer çok sı- nırlıydı. Celal Başlangıç, Hüseyin Yoldaş ve ben Enstitü Müdürü Prof. Erol Izdar'dan izin alıp ge- miye atladık. Urla'dan, bulutların güneşten renk mayaladığı güzel bir mart akşamında ayrıldık. Yolculuk başladı. Prof. Izdar bizi çağırdı, ilk söy- lediği şu oldu: "Gazeteci arkadaşlar, prosedür gereği şu an- dan itibaren siz de gemi adamısınız. Size birer ge- mici kartı çıkardık. Sınıfınız miçodur." Toplantı bitti, kendi kendimize takıldık: Sınıfımız miço... Haber yoksa hiço! Yol boyu Yunan gemilerinin tacizini bekledik. Gemi adamıydık ama, Yunan savaş gemilerini ufukta görünce ilk tepkimiz şu oldu: Haber göründüüüü. Yagmurlu, fırtına.lı, günler süren yolculuktan sonra Çanakkale'ye vardık. Dönüşümüzde hava koşulları daha da kötüydü. Dalgalar Piri Reis'in boyunu aşıyordu. Takıldık: Heeey koca deniz... Biz de sendeniz... Dinlemedi. Çanakkale Boğazı'ndan açıldıktan bir süre sonra çareyi Gökçeada'ya sığınmakta bulduk. Kuzu Limanı'na girdik. Gökçeada'da gü- zel insanlarla tanıştık. Toplasan 5-10 aracın oldu- ğu küçücük adada geminin iki önemli adamı tra- fik kazasında yaşamını yitirdi. Yol boyu karşılıklı fotoğraflar çektiğimiz Atalay Aksüyek ve Aclan Saatçioğlu artık yoktu. Deniz yolculuğu insanla- rı birbirine daha mı çok bağlıyor ne.. çok eski dostlarımızı kaybetmiş gibiydik. Can sıkıcı yolculuğumuza hava da eşlik ediyor- du. Gökyüzü tamamen kapalıydı. Kara bulutlar denizin köpüğünü bile gölgeliyordu. Bir gün ge- minin ikinci kaptanı neşeyleyanımıza geldi, "Hay- di iyisiniz. Hava açacak" dedi. Gökyüzü kapkaranlık. Nasıl olur? Anlattı: "Bakın hafiften rüzgâresmeye başladı. Gökyüzü- nün şu kısmında ufacık da olsa biraçıklık var. Böy- lesi havalarda gökyüzü avuç içi kadaraçıldı mı, rüz- gâr oradan bulutları yırtar. Gökyüzü pırıl pırıl olur." Gerçekten de öyle oldu. Birkaç saat sonra rüz- gârla birlikte bulutlar dağılmış, gökyüzü pırıl pırıl olmuştu. • • • Geçen hafla başkentteki havadurumunu anlat- tık. Türkiye'nin üzeri, etrafı kara bulutlarla kaplı. Ama avuç içi kadar da olsa aydınlık bölümleri- miz var. Bir rüzgâr estirip kara bulutları yırtıp atmak ge- rekiyor. Sorun; kara bulutların çokluğu değil, bizim rüz- gâr estirip o avuç içi kadar açıklığı genişletebil- memiz. Bunu yapmak için önce başarıya inanmak ge- rekiyor. ankcum a cumhuriyet.com.tr . ../ . • . • . :\ .... • ,•.' . v v . .,'.'•.• .v. ,•,•,•,• Fllm Festlvall AltınAyı, Carmen uyarlamasına I Baştarafı 1. Sayfada ha önce Carmen Opera- sı'ndaki rolüyle dünya- ca ün yapan Khayelitsha doğumlu Pauline Male- fane üstlenıyor. En bü- yük ödül olan ve yalnız- ca bir tek filme verilen Altın Ayı heykelciğini Carmen'in Güney Afri- ka uyarlamasının alma- sı çok şaşırtıcı olmadı. Her ne kadar bazı filmlere ödül gitmeme- si şaşırtıcı da olsa, Al- man asıllı Hollyvvoodlu yönetmen Roland Em- merich başkanlığındakı 7 kışılık uluslararası se- çici kurulun diğer ödül- leri de tahmin edilen filmlere gitti ve sonuçlar çok fazla 'infial' yarat- madı. Örneğin, Çinli yönet- men Gu Chang wei'nin ilk filmi 'Kong que' (Tavus Kuşu) Gümüş Ayı heykelcıği ile haklı olarak 'Jüri Büyük Ödülii'ne değer görül- dü. Gu Chang wei, 'Ta- vus Kuşu'nda 'Kültür Devrimi' sonrası Çin'deki bir işçi ailesi- nin dramını ele alıyor ve üç kardeşin gerçekleş- meyen umutlarını, düş- lerini, sıkmtılarını, ya- nılgılannı şiirsel bir do- ku içersinde anlatıyor. Alman yönetmen Marc Rothemund'un 'Sophie Schol' adlı fil- mıne iki ödül birden ve- rilmesi ise yadırgandı ve "Geçen yıl Fatih Akın'ın 'Duvara Karşı' filmiyle Altın Ayı sahi- bi olanAlmanya bu kez AltınAyı alamadı ama iki ödül birden kaptı" şeklınde yorumlandı. fılm 'En İyi Reji' ve 'En tyi Kadın Oyun- cu' ödülleriylc iki Gü- müş Ayı heykelciği aldı. 'EnlyiErkekOyun- cu' ödülü ise Mike Millb'in 'Thumsuc- ker' adlı ABD yapımı filmindeki rolüyle Lou Taylor Pucci'ye gitti. 'Olağanüstü sanatsal başarı' ödülü de Tsai Ming Liang'e, 'The Wayward Cloud' adlı Tayvan, Ç'in, Fransa ya- pımı filme yazdığı se- naryodan dolayı verildi. Bir kişiye 2 milyon 499 bin YTL • ANKARA (AA) - Sayısal Loto'nun bu haftaki çekilişinde kazanan numaralar, "8, 17, 31,41, 42, 46" olarak belirlenirken, 6 bilen bir kişi, 2 milyon 499 bin 93 YTL 25 YKr ikramiye kazandı. Çekilişte, 5 bilenler2 bin 699 YTL 55'er YKr, 4 bılenler 19 YTL 85'er YKr, 3 bilenler ise 2 YTL 75'er YKr ikramiye alacak.
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle