Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
SAYFA CUMHURİYET 20 ŞUBAT 2005 PAZAR
8 HABERLERÎN DEVAMI
TURKİYE
Istanbul _Y 8 Sinop PB 9 Adana Y 16
Edirne 9 Samsun Y 12
Kocaeli Y 10 Trabzon Y 13
Çanakkale Y 10 Giresun
Izmir Y 14 Ankara
Y 13
Manisa Y 12 Eskişehir 6
Aydın
Denizli
_Y 15 Konya PB 10
Y 10 Sıvas
Zonguldak PB 9 Antalya Y 15 Kars
Mersin
Diyarbakır
Şanlıurfa
Mardin
Siirt
Hakkâri
Van
Y
Y
Y
Y
Y
K
K
18
10
11
12
11
-1
2
K -4
Butun bölgelürımı/
parçalı çok bulutlu, Iç
Anadolu'nun güneyi ile
Orta Akdeniz dışında tüm
yurt yağışlı geçecek Ya-
ğışlar trakya. Karade-
niz'in iç kesimleri ile Iç
Anadolu'nun kuzeybatı-
sında karltı kurışık yağ
rnur şeklınde olacak. Ha-
va sıcaklığı ıç ve doğu ke-
simlerde biraz azalacak,
dığer yerlerde onemlı bir
değışıklık olmayacak
DIŞ MERKEZLER
Oslo
Helsinki
Stockholm
Londra
Amsterdam
Brüksel
Paris
Born
K
K
K
Y
Y
Y
Y
K
1
-7
4
6
4
3
5
2
Münih K 0 Zürih
Berlın
Budapeşte
Madrid
Viyana
Belgrad
Sofya
Roma
Atina
K
PB
PB
K
K
Y
Y
Y
2
3
I?
0
7
7
9
1H
K -1 Şam
Moskova
Aşkabat
Astana
Taşkent
Bakû
Bişkek
Tiflis
Kahire
K
B
PB
B
Y
B
K
PB
-3
15
8
12
1ü
9
0
23
Y 15
I Parçalı bulutlu u l u t l ı j
k
Çok bulutlu Yagmurlu Karlı Sulu kar Gök gürültülü
GUNCEL CUNEYT ARCAYUREK
• Baştarafı /. Sayfada
olanağı kullanan, Türkiye'yi anavatan kabul etme-
yen adam: MA Talat!
Bu iki adam arasında yaşanan bir olay; birinin
halkının, bağımsızlığa, Türkiye'ye olan bağlılığı-
na ve öteki adamın halkın bu kavramları fazla
umursamadığına inandığını kanıtlıyor.
KKTC'de tanık olduğu olayı gazeteci Yalçın
Bayer şöyle akiarıyor:
"Yer; Gazi Mağusa, Doğu Akdeniz Üniversitesi
Spor Salonu. DAÜ'den mezun olan 1000'iaşkın
öğrencinin diploma töreni.
MA Talat, konuşmasına şöyle son veriyor: 'Ses
düzenindeki aksamalar nedeniyle sesimi pek du-
yamadınız, ama her şeyde bir hayır vardır, ben-
den sonra sizlere hitap edecek Sayın Denktaş'ı
da anlayamayacaksınız'.
Talat'tan sonra kürsü alan Cumhurbaşkanı, iki
kolunu salonu kucaklarcasına açarak 'Sevgili öğ-
renciler, size vatan diyorum, anlıyor musunuz?'
diye soruyor.
Müthiş biralkış kopuyor salondan. Devam edi-
yorDenktaş: 'Size Türkiyem diyorum, anlıyor mu-
sunuz?'
Salon yıkılıyor alkış sesleri ile. 'Size devlet di-
yorum, anlıyor musunuz?'
Tüm salon ayakta alkışlıyor Cumhurbaşkanı'nı.
Denktaş, Talat'a dönüyor bu noktada: 'Sayın
Başbakan, bakın ne dediğimi anlıyorlar' diyor".
• ••
Denktaş, bağımsızlık savaşçısı. Yaşamı boyu
her adımına ortak olduğu, hatalarını sineye çek-
tiği Türkiye ve Kıbrıs Türklüğü için çarpışıyor. Kıb-
rıs Türklüğünün ancak Türkiye ile var olacağına
inanıyor. Nisanda cumhurbaşkanlığını bırakıyor,
ama (MA Talat'larla) gidişatı görüyor. Bağımsız-
lık savaşını sürdürmeye kararlı. Kıbrıs'ta pazarlık
gücünü arttırmak için Türkiye'nin "devlete ve ba-
ğımsızlığa sahip çıkmasını" istiyor.
Ya öteki? Kendi gibi Ankara'nın devlete ve ba-
ğımsızlığa sahip çıkması umurunda değil. Anka-
ra ile zorunlu işbirliği içinde. O Türkiye'yi. Türki-
ye onu kullanıyor. Rumların kimi koşullarını (ör-
neğin askerleri çekmemizi, Rumların mülkiyet
haklarını derhal iade etmeyi, Rum yönetiminde-
ki azınlık haklarıyla susturulmuş fürk toplumu
olarak yaşamayı) kabul etmeye hazır.
Kıbrıs Türk toplumu partisine vereceği oylarla
MA Talat'ın kafasındaki bu ideallere yol açacak
ve sonra ilk önce KKTC'yi "var ile yok arasında
bir konuma" bağlayacak, azınlık olmayı toplu-
mun sindirmesine çalışacak ve daha sonraki ikin-
ci aşamada: Türkiye'yi dışlayacak.
Zira o artık, Kıbrıs Rum Cumhuriyeti'nde AB
pasaportlu bir Rum vatandaşı!
AL GÖZÜM SEYREYLE
IŞIL ÖZGENTÜRK
Özürlüye özel mezar!
I Baştarafı Arka Sayfada
Bu hangi akla hizmctlir? Bu projcyi hayata geçir-
meye çalışanlar, şu sakıncaları hiç mi düşiinmüyorlaı ?
Diyelim ki adam sapasağlam ama mezarlığın yanın-
dan geçerken "bir gül bahçesine benzeyen" öziirlü-
ler mezarlığını görüyor ve anmda karar veriyor, böy-
le bir mezarlıkta yatmak için bir değil iki kol t'eda edi-
lir ve ne yapıyor, karannı ııyguhıyor ve kan revan ıçın-
de hastaneye giderken hiç durmadan sayıkhyor: "Be-
ni o gül bahçesine gömün, beni o gül bahçesine gö-
mün!"
Tamam uçlarda dolaştığımın farkınday ım ama bu ül-
kede özüılüler için yapılacak yığınla faydalı iş varken,
mezarhklara takmak bcni dcli etti. Daha önce de Kon-
ya'nın merkez ilçesi Meram Belediye Başkanı "Gör-
ıni' özürlüler için koklama bahçesi" projesini par-
lak bir fikır olarak gündeme getirmişti.
O zaman ıçımden şöyle geçirmiştim: "Bu başkan
koklama bahçesi yapnıak için ödeyeceği gül fidan-
larının parasıyla neden ilçesindeki kör gençlere,
körler için üretilmi; sesli bir bilgisayar vermeyi dü-
şünnıüyor, bilgisayarın yanında sunulan bir saksı-
ya dikilmiş Osnıanlı karanfillcri de o karanlık dün-
yayı rengârenk bir cennete çevirebilir."
Dedim ya, ben bu ülkeyi seviyorum.
isilozgenturk@supcronliiie.com
GELİN ARABASINDA SOYGUN
Bahşiş isteyip
kapkaçyaptılar
ANKARA (AA) - Kırmızı ışıkta bekleyen
gelin arabasından "bahşiş alma" bahanesiy-
le camlarını açtıran 2 kişi, gelin ve damada ait
çanta vc ziynct eşyalarını çalarak kaçtı. Çan-
kaya Bclediyesi Vcdat Dalokay Nikâh Salo-
nu'ndaki diiğünün ardından bcraberlerindeki
ziynet eşyalarıyla gelin arabasına bincn genç
çift, kırmızı ışıkta beklerken yanlanna gelen
S. D. (15) ile Y. E. K'nın (16) "bahşiş isteme-
leri" üzerine aracın camlannı açtı. Arabanın
camlarının açılmasını fırsat bilen hırsızlar,
araçtaki çanta ve ziynet eşyalannı çalarak kaç-
tı. Olayın ardından geniş çaplı araşlırma baş-
latan polis, 2 hırsızla birliktc çalınan çanta ve
ziynct eşyalannı ele gcçirdi. S. D. ile Y. E. K.
gözaltına alınarak karakola götürüldü.
Ünlü bestekâra evinde gasp
Antalya'da iki kişi, evine girdikleri ünlü bes-
tekâr Ilhami Behlül Pektaş ve eşının para ve
ziynet eşyalannı gasp etti. Pektaş çiftinı bı-
çakla tehdit eden 2 gaspçı, çiftin yanında bu-
lunan 60 YTL ile Seniha Pektaş'ın kolunda
bulunan bileziği alarak kaçtı.
Deniz Kuvvetleri Satın Alma Komisyonu yetkililerinden 'Erdil' itirafı:
'Alışverişleri denetlemedik'ANKARA (Cumhuriyet Bü-
rosıı) - Eski Deniz Kuvvetleri
Komutanı Oramıral tlhami Er-
dil ve eşı Füsun Erdil'ın alışve-
rışlerının hiç denetlenmedığı or-
taya çıktı. Deniz Kuvvetleri Ko-
mutanlığı Satın Alma Komisyo-
nu yetkilileri emirle kuruldukla-
nndan dolayı hiç toplantı yapa-
madıklarını itiraf etti. Komisyon
memurunun, "Hanımefendi is-
tediğini alıı; kinıse hesap sora-
mazdı" sözleri alışveriş deneti-
minın imkânsız olduğunu ortaya
koydu.
Eski Deniz Kuvvetleri Komu-
tanı Oramıral Ilhami Erdil ve eşi
Füsun Erdil'in yüksek fiyatlar-
daki alışverişlerini onaylayarak
askeriyenin zarar etmesine ne-
den oldukları gerekçesiyle De-
niz Kuvvetleri Komutanlığı As-
keri Mahkemesi'ndc yargılanan
Satın Alma Komisyonu başkan
ve üyeleri yapılan duruşmada il-
ginç açıklamalarda bulundu.
Açıklamalara göre, Deniz
Kuvvetleri Komutanı Ilhami Er-
dil ve eşi Füsun Erdil, ihtıyaçla-
rını belırleyerek komuta kade-
mesıne bıldırdı. Ikbal Şube Mii-
dürü Yarbay Tanju Türk, Satın
Alma Komisyonu'nun çalışma-
masını fırsat bilerek kendi istedi-
ği firmalardan alımları yaptı ve
Satın Alma Komisyonu'na gön-
dcrdi. Satın Alma Komisyonu,
emirle kurulduğu için hiç toplan-
tı yapamadı ve Ikmal Şube Mü-
dürü Yarbay Türk'ün alımlannı
incelemeden onayladı.
İmzalar takllt edlldl
Daha sonra dosya hazırlayan
komisyon üyelen, dosyalara ko-
misyonu çarşı pazar araştırması
yapmış gibi gösterdi ve alınan
malın değeri üzerinde fiyat yaz-
dığı sahte teklif mektuplan hazır-
ladı. Teklif mektuplannda daha
önce teklif vermiş olan firmala-
nn imza ve kaşeleri taklit edildi.
Deniz Kuvvetleri Komutanlığı
Askeri Mahkemesi'nde tanık
olarak dinlenen Deniz Kuvvetle-
ri Komutanlığı Teknik Daire
Başkanlığı'ndan emekli sivil me-
mur Doğan Kılıç, şu açıklama-
larda bulundu:
'Hanımefendller beğenlr'
"Deniz Kuvvetleri komutan-
ları iki senede bir değişir. Her
seferinde konut yeniden düzen-
lenir. Hanımefendi veya komu-
tanlar firmaları bizzat kendi
çağırır. Satın Alma Komisyo-
nu'na gelene kadar iş bitmiş
olur. Komisyon zaten çalışa-
maz. Hanımefendiler bunları
kendi beğenir, onlara kinıse he-
sap soramaz. 1999-2001 (Er-
dirin görevli olduğu dönem)
döneminde de komutan ve eşi
beğendi. Buna göre İkıııal Şu-
be Müdürü'nden alım yapıldı.
Bize bunun sadece onay belge-
si geldi. Satın alma belgeleri
onaylandı. Daha sonrasında da
dosya hazırlandı. Salın Alma
Komisyonu hiç toplanmadı.
Usulüne uygun iş yapmadı."
Duruşmada ifadesı alınan sa-
nık Satın Alma Komisyonu Baş-
kanı Üstteğmen Metin Kalendcr
de "7.5-8 ay boyunca komisyon
başkanlığı yaptını. Komuta ko-
ııııj ıııııı ıı ihtiyaçlarımn belir-
lenmcsi de dahil hiç bir satın
alma için loplanmadık. Biz ge-
len evrakı imzalardık. Komuta
konutunun ihtiyaçlarına ilişkin
alım yapıldıktan sonra Satın
Alma Komisyonu teklif toplar-
dı" dedi. Muayene Komisyo-
nu'nun da hiç denetleme yapma-
dığı komisyon üyesi Asım Gü-
neş tarafından itiraf edildi. Gü-
neş, "Muayene Komisyonu da
hiç toplanmadı. Muayene yap-
mazdık, komuta katına ne alın-
dı bilmiyorum, hangi malın
alındığını hiç görmedim, hepsi-
ni imzaladım" dedi.
Televizyon dizilerinden etkilenen çocuklar, okullarda çete kuruyorlar
Çocuklar haraç topluyor
B Baştarafı 1. Sayfada
velileri tedirgin ediyor. Is-
tanbul Milli Eğitim Mü-
dürlüğü'nce soruşturma
başlatılan bu okulda, "dı-
şarıdan" desteklenen bir
grup çocuğun, diğer ço-
cuklan tehdit ederek pa-
ralannı aldıklan, bıçakta-
şıdıkları ıddıa edılıyor.
Bu okulun iki öğretmenı
şunlan anlattı:
"Okulda tiner ve bali
çeken çocuklar var.
Okul içindeki arama-
larda Ecstasy ve bıçak-
lar bulunuyor.Bunları
okul dışından destekle-
yenler var. Okulun için-
de giderek çoğauyorlar.
Diğer çocuklaı dan zor-
la para alıyorlar. Ço-
cuklar anne-babalarına
söylemeye cesaret ede-
miyorlar. A. adlı bir öğ-
rcnci, arkadaşına laf
söyledi diye bir öğret-
ıııene bıçakla saldır-
dı.Bıçakları, şişlcri var.
Yılbaşı'nda bütün öğ-
rencilere bıçak hediye
etmişler.'Okulun mafya-
sı biziz' diyorlar. Öğren-
ciler de başları sıkışınca
bunların liderlerine şi-
kâyet ediyorlar."
"tyuşturucu kulla-
nan E. adında 13 yaşın-
da bir kız vardı. Ailesi
tarafından fuhuşa da
zorlandığını duyduk.
Çok güzel bir kızdı. Ar-
tık okula gelmiyor. 6-8
çocuğun tüm okulu et-
kilcmcsi, olumlu çocuk-
ları da kendi alanlarına
çekmesi düşündürücü.
Diğer çocukları yetişti-
riyorlar. 3. sımfta haraç
kesen çocuklar var. Bir
alttaki çocuklar da onla-
rın niteliğini sürdürebi-
lecek olunısuz davranış
içindeler. Bu çocuklar
ne dese diğerleri korku-
dan 'tamam' diyor. 'Niye
direnmiyorsunuz?' diye
sorunca, 'Bıçağı var öğ-
retmcnim' diyorlar."
3200 öğrencisi bulunan
bu okulda tek bir rehber
öğretmen görev yapıyor.
Her sımfta 70-80 öğrenci
bulunuyor. Okul yöneti-
cileri, okul içinden çok
çevresinin tehlikeli oldu-
ğunu, bu tür olaylann ts-
tanbul'da her okulda ya-
şandığını söylüyorlar. Bir
müdür yardımcısı, "bir
grup çocuğun başka ço-
cukları korkutarak pa-
ralarını alıp almadığı"
biçimindekı soıııyu, "Is-
tanbul'da bunun olma-
dığı ilköğretim okulu
mu var" diye yanıtlıyor.
Rehber öğretmen ise
"Aileye, çocuğun sorıı-
nıı olduğunu, psikolog
yardımı alması gerekti-
ğini söylesek, tepki gös-
teriyorlar, götürmüyor-
lar " diyor.
Ş
Eryılmaz minik muhabirlerle
CEZA ÇETELEŞMEYİ
ankaya Belediye Başkanı Prof. Dr. Muzaffer Eryılmaz,
f Çankaya Belediyesi Çocuk Dergisi için görev yapan 80 minik
Tnuhabirle buluştu. Çankaya Belediyesi Çağdaş Sanatlar
Merkezi'nde minik muhabirlerle bir araya gelen Eryılmaz,
küçük muhabirlerin sorularını yanıttadı. Çankaya'ya yönelik
icraatına ilişkin sorular üzerine, yurttaşların sorunlarına çözüm
üretmek için ilk olarak Toplumsal Dayanışma Merkezleri
kurduklarını belirten Eryılmaz, demokrasi çerçevesinde, tek
başına karar almak yerine, yaşlı-genç herkesin görüşüne
başvurarak karar aldıklarım vurguladı. Dergiye Sosyal
Hizmetler Çocuk Esirgeme Kurumu Ankara Yetiştirme
Yurdu'ndaki çocuklar da katkıda bulundu. (Fotoğraf: AA)
SUÇU ONLEMENIN YOLU EĞİTİM'
uzman Pedagog Belgin Temur'un okullardaki
çeteleşmeyle ilgili değerlendirmesi ve önerileri
şöyle: "Cruplaşmalar ergenlik döneminde gencin
kendini bulması ve sosyalleşme sürecini
tamamlaması için öncmlidir ve gelişinı açısından
sağlıklıdır da. Ancak bazen tehlikeli gruplaşmalar
da olıışabilmektedir. Çeteler, genellikle sosyal bir
hedefi olmadan oluşturulmuş gruplardır. Ortak
özelliklere ve ilgiülere sahip çocuklar
oluştuı muşlardır. Yctişkinleı iıı kontrolünden ıı/.ak
olmak ve kendi amaçları vc ilgileri doğrultusunda
hareket etmek isterler. Görünüşleri korkusuz,
güvenlidir. Oysa psikolojik yapılanmaları
görünüşlcrindcn farklı olarak, güvcnsiz, tutarsız,
yetersizlik hisleri belirgin gençler olduğu görülür.
Cezalar bu tip durıımlarda probleme çözüm
olmaktan çok uzak kalmaktadır. Hatta otoriteye
karşı gclmc eğilimlcri nedeniyle cezalandırma,
yıldırmak yerine çeteleşmelerin büyümesine, bu
grupların daha fazla gencin dikkatini çekebilecek
bir özellik kazannıasına neden olmaktadır.
Ailelerin de okul personelinin de bu gençlerle iyi
ilctişim içinde olnıası, onları önce kabullenip sonra
sorun için çözüm arayışına gitmesi kahcı ve etkili
bir çözüm sağlayabilir. Bu gençlerin en önemli
ihtiyacı kabul görmek, önemli olmaktır. Eğer okul
ve aile gencin kendini iyi, başarılı ve önemli
hissetmesini sağlayacak ortamlar olıışturabilirse
onların bu ihtiyaçları da karşılannıış olacaktır."
~* ğitim-Sen Genel Başkanı Alaaddin Dinçer,
_yokullarda çeteleşmenin çok yaygınlaştığını, bunda
da mcdyanın ö/.ellikle şiddet unsuru içeren,
çeteleşme faalıyetlerini özendıren dızilerın etkili
olduğunu söylüyor. Dınçer yaptıkları bir araştırmada
özellikle madde bağımlılığımn artık 100 okuldan 5-
6'sında görüldüğünün ortaya çıktığını vurguluyor:
"Yoksulların bulunduğu semtlerde de görülüyor,
zenginlerin yaşadıkları yerlerde de. Yapanın,
yaptığının yanına kâr kalan bir düzende, para
kazanmanın yolunun bu tür işlerden geçtiği,
haraçla, rantla, hortunıla yaşamını geçirmenin,
ancak parası olanın, silahı olanın güçlü olacağı
havasının yayılması, işsizlik, gelir adaletsizliği,
havadan para kazanma anlayışı, ailelerle birlikte
çocukları da kuşatan bir noktaya gidiyor. Okul
yöneticilerinin çeteleşme faaliyetlerini gizlemeye
çalışmaları doğru değil. Bu bir rahatsızlık. Tespit
cdilmeli vc önlemlcr alınmalı. Hemcn her okulda
rastlanıyor. Okullardaki rehberlik eğitimini
güçlendirmek gerek. Suçlu çocuk yok, suça
itilmiş çocuk var. Çocukları suça iten
olumsuzlukların tümüyle ortadan kaldıı ılması
gerek. Bunun temel yolu, polisiye önlemlerden
değil eğitimden geçiyor. Bu çocukların okuldan
atılmalaı ını, uzaklaştırılmalarını doğru
bulmuyoruz. Eğitim sürecinin dışıııa
itilmemeliler. O zaman onları sokağa itmiş
olursunuz. Davranışlarını değiştirmek gerek."
GUNDEM MUSTAFA BALBAY
I Baştarafı 1. Sayfada
ler. Izmir gazeteciliği için başlıca haber konuların-
dan biri Yunanistan'ın Ege Denizi'nde Türk gemi-
lerini taciz etmesi...
Böyle bir ortamda Dokuz Eylül Üniversitesi De-
niz Bilimleri ve Teknolojisi Enstitüsü'ne bağlı Piri
Reis araştırma gemisi Ege'ye açılma kararı aldı.
Gemiye gazeteciler de binmek istedi. Yer çok sı-
nırlıydı. Celal Başlangıç, Hüseyin Yoldaş ve ben
Enstitü Müdürü Prof. Erol Izdar'dan izin alıp ge-
miye atladık.
Urla'dan, bulutların güneşten renk mayaladığı
güzel bir mart akşamında ayrıldık.
Yolculuk başladı. Prof. Izdar bizi çağırdı, ilk söy-
lediği şu oldu:
"Gazeteci arkadaşlar, prosedür gereği şu an-
dan itibaren siz de gemi adamısınız. Size birer ge-
mici kartı çıkardık. Sınıfınız miçodur."
Toplantı bitti, kendi kendimize takıldık:
Sınıfımız miço...
Haber yoksa hiço!
Yol boyu Yunan gemilerinin tacizini bekledik.
Gemi adamıydık ama, Yunan savaş gemilerini
ufukta görünce ilk tepkimiz şu oldu:
Haber göründüüüü.
Yagmurlu, fırtına.lı, günler süren yolculuktan
sonra Çanakkale'ye vardık. Dönüşümüzde hava
koşulları daha da kötüydü. Dalgalar Piri Reis'in
boyunu aşıyordu. Takıldık:
Heeey koca deniz...
Biz de sendeniz...
Dinlemedi. Çanakkale Boğazı'ndan açıldıktan
bir süre sonra çareyi Gökçeada'ya sığınmakta
bulduk. Kuzu Limanı'na girdik. Gökçeada'da gü-
zel insanlarla tanıştık. Toplasan 5-10 aracın oldu-
ğu küçücük adada geminin iki önemli adamı tra-
fik kazasında yaşamını yitirdi. Yol boyu karşılıklı
fotoğraflar çektiğimiz Atalay Aksüyek ve Aclan
Saatçioğlu artık yoktu. Deniz yolculuğu insanla-
rı birbirine daha mı çok bağlıyor ne.. çok eski
dostlarımızı kaybetmiş gibiydik.
Can sıkıcı yolculuğumuza hava da eşlik ediyor-
du. Gökyüzü tamamen kapalıydı. Kara bulutlar
denizin köpüğünü bile gölgeliyordu. Bir gün ge-
minin ikinci kaptanı neşeyleyanımıza geldi, "Hay-
di iyisiniz. Hava açacak" dedi.
Gökyüzü kapkaranlık. Nasıl olur? Anlattı:
"Bakın hafiften rüzgâresmeye başladı. Gökyüzü-
nün şu kısmında ufacık da olsa biraçıklık var. Böy-
lesi havalarda gökyüzü avuç içi kadaraçıldı mı, rüz-
gâr oradan bulutları yırtar. Gökyüzü pırıl pırıl olur."
Gerçekten de öyle oldu. Birkaç saat sonra rüz-
gârla birlikte bulutlar dağılmış, gökyüzü pırıl pırıl
olmuştu.
• • •
Geçen hafla başkentteki havadurumunu anlat-
tık. Türkiye'nin üzeri, etrafı kara bulutlarla kaplı.
Ama avuç içi kadar da olsa aydınlık bölümleri-
miz var.
Bir rüzgâr estirip kara bulutları yırtıp atmak ge-
rekiyor.
Sorun; kara bulutların çokluğu değil, bizim rüz-
gâr estirip o avuç içi kadar açıklığı genişletebil-
memiz.
Bunu yapmak için önce başarıya inanmak ge-
rekiyor.
ankcum a cumhuriyet.com.tr
. ../ . • . • . :\ .... • ,•.' . v v . .,'.'•.• .v. ,•,•,•,•
Fllm Festlvall
AltınAyı, Carmen
uyarlamasına
I Baştarafı 1. Sayfada
ha önce Carmen Opera-
sı'ndaki rolüyle dünya-
ca ün yapan Khayelitsha
doğumlu Pauline Male-
fane üstlenıyor. En bü-
yük ödül olan ve yalnız-
ca bir tek filme verilen
Altın Ayı heykelciğini
Carmen'in Güney Afri-
ka uyarlamasının alma-
sı çok şaşırtıcı olmadı.
Her ne kadar bazı
filmlere ödül gitmeme-
si şaşırtıcı da olsa, Al-
man asıllı Hollyvvoodlu
yönetmen Roland Em-
merich başkanlığındakı
7 kışılık uluslararası se-
çici kurulun diğer ödül-
leri de tahmin edilen
filmlere gitti ve sonuçlar
çok fazla 'infial' yarat-
madı.
Örneğin, Çinli yönet-
men Gu Chang wei'nin
ilk filmi 'Kong que'
(Tavus Kuşu) Gümüş
Ayı heykelcıği ile haklı
olarak 'Jüri Büyük
Ödülii'ne değer görül-
dü. Gu Chang wei, 'Ta-
vus Kuşu'nda 'Kültür
Devrimi' sonrası
Çin'deki bir işçi ailesi-
nin dramını ele alıyor ve
üç kardeşin gerçekleş-
meyen umutlarını, düş-
lerini, sıkmtılarını, ya-
nılgılannı şiirsel bir do-
ku içersinde anlatıyor.
Alman yönetmen
Marc Rothemund'un
'Sophie Schol' adlı fil-
mıne iki ödül birden ve-
rilmesi ise yadırgandı ve
"Geçen yıl Fatih
Akın'ın 'Duvara Karşı'
filmiyle Altın Ayı sahi-
bi olanAlmanya bu kez
AltınAyı alamadı ama
iki ödül birden kaptı"
şeklınde yorumlandı.
fılm 'En İyi Reji' ve
'En tyi Kadın Oyun-
cu' ödülleriylc iki Gü-
müş Ayı heykelciği aldı.
'EnlyiErkekOyun-
cu' ödülü ise Mike
Millb'in 'Thumsuc-
ker' adlı ABD yapımı
filmindeki rolüyle Lou
Taylor Pucci'ye gitti.
'Olağanüstü sanatsal
başarı' ödülü de Tsai
Ming Liang'e, 'The
Wayward Cloud' adlı
Tayvan, Ç'in, Fransa ya-
pımı filme yazdığı se-
naryodan dolayı verildi.
Bir kişiye 2 milyon 499 bin YTL
• ANKARA (AA) - Sayısal Loto'nun bu haftaki
çekilişinde kazanan numaralar, "8, 17, 31,41,
42, 46" olarak belirlenirken, 6 bilen bir kişi, 2
milyon 499 bin 93 YTL 25 YKr ikramiye
kazandı. Çekilişte, 5 bilenler2 bin 699 YTL
55'er YKr, 4 bılenler 19 YTL 85'er YKr, 3
bilenler ise 2 YTL 75'er YKr ikramiye alacak.