22 Mayıs 2024 Çarşamba English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
SAYFA CUMHURİYET 20 ŞUBAT 2005 PAZAR HABERLER 1325 yıl önce yapılan katliam bugün ABD ordulan tarafından tekrarlanıyor 'Kerbela'dan Kerbela'ya kaıılar akb duydunuz nıu?'MİYASEİLKNUR Üç yıl önce yitirdiğimiz ünlü Ozan ÂşıkMahzuniŞerif ın "Beyaat'tan Bcyazıt'a kanlar akü duydunuz 11111?" dizelerine nazire olarak attığımız yukandaki başhk, 1325 yıl önce mcydana gelen Kerbela Katliamı ile bugün işgalci ABD ordusunun Irak'ta, özelliklc dc Kerbela ve Necef te yaptığı katliamlan vurgulamak için atıldı. Mahzuni Şerif, 1968'de Beyazıt Meydanı'nda Taylan Özgür'ün öldürülmesinden 10 yıl sonra 1978 yıhnda meydana gelen 16 Mart katliamında yaşamını yitirenler için yazmıştı bu dizeleri. Taylan Özgür'ün öldürülmesinin üzerinden geçen 10 yıllık süreçte faşist terörün tırmanarak arttığını haykırmak istemişti. Kcrbela'da ise zalim ve mazlumun savaşı, aradan 13 asır geçmesine karşın bir kez daha sahneleniyor. 13 asır önce zalim, Yezit vc ona bağlı 10 bin silahlı orduydu. Mazlum ise îmam Hüseyül ve 10 bin ordu karşısında boyun eğmektense onurluca ölmeyi seçen 63 yoldaşı. Kerbela'da yine kanlar akıyor. Bu kez zalim rolünü ABD ordusu, mazlum rolünü ise toprakları işgal edilmiş Irak halkı üstlenmiş. Sayıca ve silah olarak Yezid'in ordusu Hüseyin'le 63 yoldaşına kıyaslanmayacak kadar nasıl üstündüyse, ABD ordusu da silahları alınmış, ordusu dağıtılmış Iraklılara karşı aynı üstünlüğe sahip bulunuyor. Bugün sadece Islam tarihinin değil insanlık tarihinin de cn acı olaylanndan biri olan Kerbela Katliamı'nın yıl dönümü. Hicri takvime göre Muharrem ayı Alevi, Bektaşi ve Şiiler için "Matem Ayı" olarak kabul edilir. Kerbela Katliamı'nın Muharrem ayının 10. günü gerçekleşmesi nedeniyle asırlardan beri muharrem ayında Kerbela şehitlerinin yası tutulur ve bu ay "matem ayı" ya da " Yas-ı matem günlerT olarak anılır. Zalim ve mazlumun savaşı Tarih boyunca zalim ve mazlumlann savaşı, romanlara, filmlere, oyunlara konu olmuştur. Bu savaş dün de sürüyordu, bugün de sürüyor, gelccekte de sürecek. Sadece roller değışmiş, zalimin ve mazlumun kimliğı ve savaşın yaşandığı coğrafya farklıhklar göstermiştir. Zalim, tarih sahnesine kimi zaman firavun, kimı zaman Yezid, kimi zaman Nemrut, kimi zaman da Dehhak, kimi zaman Yavuz Selim, kim zaman da Hızır Paşa olarak çıkmıştır. Günümüzde yerkürede yaşanan olaylara bakıldığında ise en büyük zalim, Irak'ı işgal eden ve o topraklann asıl sahiplerine zulmeden ABD'dir. Oysa çok değil bundan 12 yıl önce Halepçe katliamına onay veren Irak'ın devrik Başkanı Saddam llüscyin zalim olarak anılıyordu. Bugün topraklan işgal edilmiş, ülkesinin zenginlikleri talan edilmiş Saddam mazlum rolünde. Zalimler gibi mazlumlar da farklı isimlerle tarihteki yerini almıştır. Bazan Spartaküs olmuştur, bazan Musa, bazan Halil tbrahim, bazan Hüseyin bazan da Pir Sıılf an Ama hiç kuşku yok kı, zalımlerin ve mazlumlann savaşında Kerbela'nın özel bir yeri vardır. Olaya, 1400 yıl evvel meydana gelmiş basit bir iktidar savaşı ya da tslam dinini temsil etme konusunda kabilclcr arası mücadele görüntüsü vererek dudak bükınek yüzeysel bir bakışın ifadesidir. O bakış nedeniyledir ki, Pir Sultan Abdal'ın "Gelin canlar bir olalım/Yezid'e lcılıç çalaum/Hüseyin'in öcün alalım/Tevekkeltü Taalallah" dizeleri talırif edilip "Gelin canlar bir olalun/Zalime kılıç çalalım/Mazlumun hakkın alalım/Tevekkcltü laalallah" olarak söylenir oldu. Pir Sultan, Hüseyin ile Yezid'in kendisinden 10 asır önce yaşadığını bilmez değildi. Ozanın dizeîerindekı Hüseyin, mazlumluğun, Yezid ise zalimliğin sembolü olarak kullanılmıştır. Kerbela, asırlardan beri zalimle mazlumun, despotlukla hoşgörünün, zenginlik, ihtişam ve iktidarla yoksulluğun, ezilmışliğin ve insanı insan yapan değerlerin savaşı olarak akıllarda yer etmiştir. Bu savaşta zalime boyun eğip refah içinde bir yaşam yenne ölümü seçen lmam Hüseyin mazlumluğun, inannuşlığın sembolü olurken, Yezit ise isim olmaktan çıkıp her devirde zalimlere verilen bir sıfat olmuştur. Eğer bu bir iktidar kavgası olsaydı, ölüm yerine yaşamayı seçer ve iktidan ele geçirmck için fırsat kollardı. Hüseyin'in iktidar peşinde olmadığı, onu ikna etmek için gelen Yezid'in komutanı Ömer'e verdiği cevapta saklıdır: "Nedir ki biat etmck? Eğilirsin olur biter. Her isteyen istediğine boyun eğdirirse, boyun eğmeyenlerin hali nice olur? Sanılmasın ki boyun eğmemek bir kibir işidir. Ben dc boyun cğeıim. Ama bilirinı ki, Yezid'in önündc eğilirsem eğer, zaümlik a/aimaz çoğahr. Bana 'inat etme' dersiniz. Peki, Yezid biat etmem için neden bu kadar inat etmektedir? Çünkü 0 güçlüdür. Gücünü de senin gibi kumandanlann ordulanndan almaktadır. Sanılmasın ki, kibrimden dolayı boyun eğmiyorum Yezid'e. Ben benden sonra gelccekleri düşünerek, bir insanın ne kadar güçlü olursa olsun, yine de gücünü kıracak birilerinin şu dünyada var olabileceğini göstermek istiyorum." Belli ki Hüseyin, babası Hz. Ali'nin "Haksızlığa boyun eğenler yalnız haklannı değil onurlannı da yiiiı irkı•" sözünden gerekli dersi çıkarmıştı. şehltler İçin vas Muharrem ayında Şiiler 10 gün oruç tutar. 10. gün şehitler anılır ve 0 gün aşure pişirilerek dagıtılır. Alevi ve Bektaşi ler de ise durum bölgeden bölgeye, ocaktan ocağa farklıhklar gösterir. Genellikle Aleviler her bir imam için bir gün olmak üzere Muharrem'de 12 gün oruç tutarlar. Bazı Alevi ocaklannda oruç, 11 buçuk gündür. Kerbela katliamından lmam ZeynelAbidin'in kurtulması nedeniyle yarım gün oruç tutulur. Oruç bitiminde Zeynel Abidin'in kurtuluşu kurbanlar kesilerek şükranla karşılanır. Kerbela Şehıtlen'nın susuz katledilmesinden dolayı Muharrem ayı boyunca oruç tmam Hüseyin açıldıktan sonra dahi su içilmez. Su ihtiyacı, sulu meyveler ve şerbetle giderilir. Su ıçilmediği gibi et de yenmez. Saç ve sakal tıraşı olunmaz, cinsel ilişkiye girilmez, kahkahayla gülünmez. 10. gün Kerbela şehitlerini anmak için cem yapılır. Cemde saz çalınmaz, sadece lmam Hüseyin için yazılmış mersiyeler okunur. Alevi-Bektaşi şiirinde mersiyelerin özel bir yeri vardır. Geçmişten günümüzc büyük ozanların şiirleri içinde mutlaka bir mersiyeye rastlanır. Alevi ozanlanndan Esiri'nin mersiyesi en bilinenlerden biri: Fırat Suyu Kan Akıyor Baksana Deli gönül çok açılıp şad olnıa Kerbela'da Şah I lüscyin'c baksana Nefsine uyup da kahkaha gülme fc'Jıl-i Beyt yastadır gama baksana Yezid kasteyledi vcrmedi suyu Orada tutuldu Kasun'uı toyu Sakine ağlıyor na-murat deyü Fadime'nin kıııasıııa baksana İJmmü < .ıılsuııı. Zcyncp hep yasta âlem Alemdar Ahhas'm kolları kalem Takdir-i ezelde böylcydi ilam Fırat suyu kan akıyor baksana Çok ccfaya ınalik Zeyncb-i Sani Müseyb Gazi ala onlardan hayfi Hür Şehid dc Keı bcla'nın Kurbanı Haymegâh'ın atcşine baksana Ümmii Gülsüm, zeynep çekerler te'süf Kerbela çölleri imama nasip Sünası peygamber cemali Yusuf Ali Ekber'in Lcyla'sına baksana Esiri guşeyle bu dünya cefa Bunca kaîıı-amanlar sümıedi scfa Şehitler Şehidi ey Necef Şaha Harabede Sakine'ye baksana Tahran 'da tiyatro gösterisi tmam Hüseyin ve yoldaşlannın şehit edilmesinin yıldönümü nedeniyle duzenlenen ctkinliklerin en kalabalık katıhmh olduğu ülkelerden biri her yıl olduğu gibi bu yd da İran'dı. Başkent Tahran'da Aşurc Giinü'nün anlam ve önemini anlatmak amacıyla lıa/ırlanan bir tiyatro oyunu hafta boyunca sergilendi. Dünkü gösterimde ise salon igne ahlsa yere düşmeyccek kadar kalahalıkd. tmam Hüseyin'in yaşamını konu olan oyunu izleyenler gözyaşlannı tutamadı. (Fotoğraf: REUTERS) Hüseyin ölümü seçtiAli'nin halifeliğini kabul etmeyen Şam Valisi Muaviye, onun ölümün- den sonra kendisini halife ilan etti ve Hz. Ali'nin büyük oğlu Hasan'dan kendisine biat etnıesini istedı. Oysa Ali'nin ölümünden sonra Kııfelıler Hasan'ı Halife seçmışlerdi. Kûfeli- lerin yaru sıra Ali 'ye bağlı olan Mek- ke, Medine, 1 Iıcaz ve Yemen halkı da Hasan'a biat etmiijti. Bunuhaber alan Muaviye, 60 bin kişilik ordu ile Irak'a yürüdü. Ilasan da onunla sa- vaşmak için harekete geçti. Özünde banşscver biri olan ve kan dökül- mesini istemeyen Hasan, etrafında- kilcrin savaştan kaçınnıası ve sayı- larının giderek azalması üzerıne ça- resiz Muaviye ile beş maddelık bir anlaşma yaparak biat etti. Bu anlaş- ınaya göre Hasan'a bağlı olanlara eziyet edilmeyecek, hutbelerde ba- bası aleyhinde konuşulmayacak, kar- deşi Hüseyin'e biat etmcsi yönünde baskı yapılmayacak ve Muaviye öl- dükten sonra halifelik oınuı soyuna geçmeyecekti. Ancak Muaviye anlaşmanın hic- bir şartına uymadı. Hasan'ın karde- şi Hüseyin ise Muaviye'nın şartlara uymayacağı konusunda ağabeyini uyarmış ve biat etmektense savaşmak, gerekirse ölmek gerektiği konusun- da ısrar etmişti. Muaviye, kendisine biat etmesine karşın Hasan'ı hep bir tehlike olarak gördü. Kendisinin ölnıesi halinde halifeliğın I lasan'a geçeceğini bil- diğınden onu ortadan kaldırmayı planladı. Hasan'ın karısı Cude ile anlaştı ve "Hasan'ı öldür, seni oğ- lum Yczid'leevlendireceğim'' vaadiy- le kandırdığı Cude'ye Hasan'ı zehir- letti. Muaviye'nın sarayındakı zen- ginliğin ve ihtışamın hayalıne kapı- lan Cude, kocası IIasan'ı zehirleyip öldürdü ancak amacına ulaşanıadı. Zira Muaviye sözünü tutmadığı gi- bi bir siire sonra da Cude'yi öldürt- ni. Hüseyin, ağabeyi Hasan'ın ölü- münden sonra Ali yandaşlarının ıs- rarına karşm hemen harekete geçme- di ve banş koşullarına uyarak Mu- aviye'nin ölüınünü bekledi. Ancak Muaviye, ölmeden önce oğlu Yezid'in halifeliğini ılan etti. Mayıs 680'de Muaviye ölüncc oğlu Yezid onun yerine geçtı. Yezid, Me- dine Valisi Velid'e "Benim halifeli- ğime karşı çıkan Hüseyin ve diğcr iki kişinin biat etmesini sağla" emri- nı verdi Velid, Hüseyin'den gizlice biat etmesini istedi. Hüseyin bu is- tek karşısında, karan halkla beraber vcreceğini söyleyerek ailesiyle bir- likte Mekke'ye gitti. Hüseyin' in Mekke'ye gittiğini öğ- renen Kûfeliler, haber yollayarak onu destekledıklerini ve Kûfe'ye ge- lebileceğıni söylediler. Durumuaras- tırması için Hüseyin, amcasının oğ- lu Miislünı'ü Kûfe'ye gönderdi. An- cak gerekli önlemi alan Yezid, Müs- lüın'üöldürttü ve Kûfelilere baskı uy- gulayarak halifeliğini kabul ettirdi. Bu arada Hüseyin, amca oğlu Müs- lünı'ün öldürüldüğünden habersiz Kûfe'ye doğru yola çıktı. Yakınları- nın "Kûfeliler dönektir" yolundaki uyanlannı dinlemeyen Hüseyin, ken- dısıyle gelmek istemeyenlerin geri dö- nebileceğini söyledi. Bunun üzerine yanındakılerin bir kısmı aynhp ge- ri döndü. Geride sadece ailesi ve bir- kaç sadık adamı kaldı. Kûfe'ye gitmeyi kafasına koyan Hüseyin'in yolu kesildi. Kıızeye yö- nelen Hüseyin Kerbela denilen yer- dekonaklamakzorunda kaldı Ubey- dullah'ın gönderdığı Ömer komuta- sındaki 6 bin kişılık ordu I lüseyin'in üzerine gitti. Omer'in görevlendir- dığı 50 atlı Fırat Nehri ile Hüseyin'in çadırlan arasında konaklayarak ne- hirden su almalannı engelledi. Hü- seyin'in biat etmeyip direndiği hal- de hâlâ öldürülmemesine kızan ko- mutan, Önıer'i uyarmak için Yezid, Şimr'i görevlendirdi. Yalnız bırakmadılar Şimr, "Eğer Ömer, Hüseyin'e bo- yun eğdiremeyecekse öldürsün, aksi takdirde komutaıüığı sana devrct- sm" emrrra aldıktan sonra Kerbela'ya gelerek karan Ömer'e tebliğ etti. Ömer, Şımr'e "Siz Hüseyin'i tanı- ımyorsunuz, ölür de biat ctnıcz" de- mesine karşın aldığı enıri yenne ge- tireceğini söyledi. Hüseyin, gece ailesini ve yakınla- nnı toplayarak "Onlann kellesini is- tcdiği kişi benim. Şimdi siz gece ka- ranlığından yararlanarak teker te- kerkaçın" dıyerek uyandabulundu. Ancak kımse Hüseyin'i yalnız bı- rakmak istemedi. Aşure günü olan ertesi sabah, Ye- zid'in ordusu ile Hüseyin'in ordusu karşıhklı saf oldu. Yezid'in 6 bin ki- şilik ordusuna karşın, Hüseyin'in yaıunda sadece 63 kişi vardı O dönemin geleneklerine göre sa- vaş tek tek çarpışmalar halinde ya- pılıyordu. Savaş gün boyu sürdü On aylık oğlu AH Asgar, uzaktan atılan okla beşikte öldürülünce çok uzülüp ağladı. Hüseyin ve ailesi susuzluk- tan kınlmak üzereydi. Kardeşi Abbas, Fırat'a gidip su almak istedi. Suyualıp dönerken Ye- zid'in askerleri tarafından sarıldı ve kollan kesildi. Günlerdir susuz olan Hüseyin nehre ınip su ıçmek istedi, ancak atılan oklarla yaralanıp su ıçe- meden geri döndü. Bu arada Yezid ordusunda bulu- nan savaşçılığı ile ünlü Hür bin Ri- yah, Ilüseyin'in üstüne bu kadar gi- dilmesini içine sindiremediğini be- lirterek saf değiştirdi. Hüseyin'in ta- rafına geçen Hür bin Riyah, Yezid or- dusu ile önce kendisinin savaşmak istediğini söyledi. Hüseyin'in "Öl- nıckiçin bu kadar acele etme. Kara- nnı gözden geçirmekiçin zaman ka- zanmış olursun" uyarısına karşın Hür öne atıldı ve bir süre savaştık- tan sonra katledildi. Kerbela'da Hü- seyin için ölen I lür bin Riyah'ın adı Alevı-Bektaşi toplumunda Hürşelıit olarak geçmektedir. 1 lüseyin, ölmeden önce ağabeyi 1 lasan'ın vasiyetini yerine getirmek için yeğeni Kasun ile kızı Leyla'yı 0 gece evlendirnıişti. Ali likber ön- ce kendisinin savaşmak istemesine karşı çıkan Hüseyin, oğlunun ısrarı üzerine onay verdı. Ancak Ali Ek- ber de katledildi Kardeşi Abbas ve yeğeni Kasım da öldürülünce sıra Hüseyin'e geldi. I lüseyin ev halkıyla tek tek helal- leştikten sonra ortaya geldi ve kar- şısındakilere "lk-ıı si/.in peygambe- 1 iı1i/in 11M 111ıu. onun amcaoğluve da madı,flkMüslünianlardan Ali'nin oğ- lu değil nûyim? Dedem Muham- med'in "Hasan'la Hüseyin benim göz ıu 11 uındııı;onlaninciten beni in- cin'ı sö/loıinihiç duymadınız 1111? tçi- nizdenhanginize kötülüğüm dokun- du, liiıııiıı ekmeğini elinden aldını" dıye seslenmesinin ardından karşı- sına gelecek kışiyi bekledi. Konıu- tan Ömer' in üstelemesine karşm Ye- zid ordusundan kimse Hüseyin'in karşısınaçıkmakisteıniyordu. Uzun süre karşıhklı bekleşmeden sonra Şimr'in "Ne beküyorsunuz, Hüse- yin'in günlerdir susuz ve yorgun <>l- dıığıınıı lulıniycn-ınıısunıı/,?" diye çı- kışması üzerine dört bir yandan sal- dırılar başladı ve I lüseyin'in akıbe- ti de yakınlan gibi oldu. Yezid ordusu Hüseyin'in çadırla- nnı yağmaladı. Bu arada lıasta oldu- ğu için savaşa katılamayan Hüse- yin'in oğlu Zeynel Abidin'i fark edip öldünnek istediler. Ancak ha- lası Zeynep'in yeğeni Zeynel Abi- din'in üzerine kapanması üzerine ona dokunulmadı. Ailesini toplaya- rak Irak'a giden Zeynel Abidin, Pey- gamber'in soyunu devam ettirdi. Hz.Hüseyin ve diğerlennın başlan ke- silerek mızraklara takıldı ve Yezid'in sarayına görürüldü. PAZAR ORHAN BURSALI Halkımız Mutlu Cmu?) DlE'nin (Devlet Istatistik Enstitüsü) yaptığı ve halkımızın "mutluluk düzeyini" ölçtüğü belirtilen bir anket epey tartışma yarattı. Kimimiz veryan- sın etti, nüfusun 20 milyonu yoksulluk içinde ya- şarken biranketle halk nasıl mutlu mesut ilan edi- li, dedik.. DİE bu anketi nasıl yaptı, hangi soruları, nasıl ve kimlere sordu.. yöntem bilinmeden anketi sor- gulamak zor. Bu tür istatistikler her zaman yanıl- tıcı (kasıtlı) sonuçlar verebilir. Ayrıca, mutluluk nedir, tanımı üzerine bir uzlaşma olması gerekir. Anketi düzenleyenlerin amacı, mutluluk anlayışı ve halkın içinde neyi aradıklarının, toplumda iz- düşümü olmalı. Yarın seçim olsa AKP ye oy verir misin, çok so- mut bir sorudur. Mutlu musun, sorusu ise kültü- rel ve mekân bağımlıdır, çok değişkenlidir, top- lumsal referanslara ve konumlara göre farklı de- ğerler ifade eder, müthiş göreceli bir içerik taşır. ••• Bu konuda hiç yazmayacaktım, ama iki yazı be- ni zorladı. Biri Hindistan'da yapılan bir "mutlu- luk ölçüm". Bu ülkenin yoksulluk ve sefilliğiyle ün- lü üçüncü büyük kenti Kalkütalılar hiç de sanıl- dığı gibi mutsuz değil! (Ay bize ne kadar benzi- yor!) 1 -7 arasında değişen bir puanlama sistemi sıralamasında, Kalkütalılar 4. sıradaymış. Portland Eyalet Üniversitesi ruhbilim uzman- larından Ed ve oğlu Robert Bisvvas- Diener, "Öz- nel Mutluluk"u araştırıyor. Ayrıca Doğu Afri- ka'daki Masai savaşçılarından Kuzey Grön- land'daki Inughuit avcılarına kadar çok geniş bir coğrafya, araştırmaalanları içinde; insanların ruh durumlarını ve geleceğe bakışlarını inceliyorlar... Vardıkları sonuç ilginç: Insanlar, nerede ve nasıl yaşıyor olurlarsa olsunlar, "mutlu olmaya prog- ramlanmışlar"... Yani, mutluluğun evrimsel bir yönü var. 77me'ın 7 Şubat sayısında yayımlanan haber- de, şöyle diyorlar: "Mutluluk evrimin insanoğlu- na bağışladığı bir nimet. Bu sayede en zor ko- şullara bile ayak uydurabiliyor ve gelişebiliyoruz. Toplumsallaşmamız da bu mutlu olmak Isteği- ne yanıt veriyor." Dünyanın en mutlu insanları da Güney Ameri- kalılarmış.. en neşeli ülkeler sıralamasında ilk üç ülke, Porto Rico, Kolombiya ve Ispanya... Hımmm. Demek ki mutluluk ile maddi zengin- lik içinde yaşamak arasında mutlaka doğrusal bir ilişki yok. ABD ve diğertüketim toplumlarında mal sahipliği fetişizminin doruklara pompalandığı top- lumlara kıyasla, bu ülkelerde mutluluk çok fark- lı ve zengin içeriklere sahip. Ed Diener'a göre, "baş- ka ülkelere kıyasla daha yoksul olan Porto Ri- co'lularla Kolombiyalıların neşeli olması, genel- de yaşamın güzel olduğu inancının ağır bastığı kültürel değerlerden kaynaklanıyor." ••* Fakat kültürel göreliliğe bakın: Doğu ülkele- ri hiç de öyle düşünmüyor. Japonya, Çin ve Gü- ney Kore'deyaşayanlar, mutluluklarını değerlen- dirirken başlarından geçen en kötü olayları temel alıyormuş. Rotterdam Erasmus Üniversitesi'nin Dünya Mutluluk Veritabanı'nagöre, yerkürenin en mutlu insanları Danimarkalılar, Isveçliler ve Maltalılar. Tanzanya3.2 puanla dünyanın en mut- suz ülkesi. Batı ülkelerinde mutluluk çok önemsenen, pompalanan, hayatın neredeyse bu kavram et- rafında döndüğü ve herkesin mutlaka mutlu ol- mak zorunluluğu hissettiği bir olgu. Türkiye de yavaş yavaş bu döngüye girmiyor mu? Virginia Üniversitesi'nden Shigehiro Oishi: "Batılı ınsanlar kendilerini mutlu olmak zorunda hisseder ve nasılsınız diye sorulduğunda, kötü bile olsalar, 'lyiyim' diye yanıtlar. Oysa Asya'da kişinin her şeyi tıkırında olsa bile, iyi olduğunu dile getirerek kendisini başkalarından üstün gör- mek istemez". Bir sonuç: "öznel mutluluğun ekonomik ko- şullardan çok kişinin tavrıyla ilintili olduğu söy- lenebilir. Fransa'da ise 'hiç bir şeye aldırmayan, şen şakrak' bir tavırpek de hoş karşılanmaz, bu nedenle Fransa mutluluk sıralamasında Danimar- ka ve Isveç'in bile altında." Şüphesiz, Batı ülkelerinde ekonomik refah ve rahat toplumsal hayat altyapısının mutlulukla il- gisi var. Time'daki haberde uzmanlar diyor ki: "Demokrasi mutluluğun yolunu açan en etkili unsurlardan biri. Isviçre'de sık sık oylamaya gidil- mesi halkın yaşam sevincini körüklüyor. Insan- lar oy vererek yönetimde söz sahibi olduklarını ve siyasal sürecin içindeyeraldıklarını hissediyor- lar; bu da, onlan mutlu etmeye yetiyor." Son olarak: Scientific American'da yayım- lanan özsaygı konulu bir makaleye göre, özsay- gı ile mutluluk arasındaki olumlu ilişki, finansal doyum ile mutluluk ilişkisinden daha yüksek not almış durumda! Türkiye ortalarda bir yerde! [email protected] Kamcoahmet'te Âşure Günü Karacaahmet Sultan Türbesi'ni Aşure Günü dola- yısıyla ziyaret eden yurttaşlar, uzun kuyruklar oluş- turdu.Üsküdar'daKaracaahmetMezaıiığı'nınkar- şısuıda bulunan Karacaahmet Sultan Türbesi'nc ge- len yurttaşlara Aşurc Günü dolayısıyla lokma dağı nku.Turbeyegirmekiçin uzun kuyruklar oluşturan- lara cemevinde dc üziim ve şeker dağrâldı. Karaca- ahmet Sultan Türbcsi'ne gclcn bir gı-ııp İranlı, hu- rada, Hz. Hüseyin'in şehit edildiği günün anısma lok- malarla oruçlarun bozdu. Mısır Çarşm'ndaki Ivla- latya Pazan Kuruyemişçilik tarafından, "Aşure Gü- nedeniyle yurttaşlara aşure dağınldı. (AA)rııı
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle