22 Mayıs 2024 Çarşamba English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
16 ŞUBAT 2005 ÇARŞAMBA CUMHURİYET SAYFA J v U J - j J . U.K. [email protected] 15 ALLECRO EVİN tLYASOĞLU Paganini veÖzcanUlucanÖzcan Ulucan geçenhafta Anto- nio Pirolli yönetimındeki ÎDSO konscrinde Paganini'nin2. Keman Konçertosu'nu, sonra da Weber'in Andante e Rondo Ungarese adlı yapıtinda viyolanın solosunu çaldı. Hcm kemanda, hem de viyolanın renklerinde başanlı olan Ulucan, Paganini'yi biiyük bir ustalıkla ser- gıledi. lncecik aynntılan gözeterek parlak virtüöziteyi abartıya kacır- nıadan, gösterişe kalkışmadan, son derece duyarlı sundu. Paganini'nin kendi yorumculuk ustalığına göre yazdığı ve kemana yüklendiği bu konçcrtoda Özcan da teknik bilgi- sini ve bırikimini kendi içındeki cevherle birleştirmişti. Tertemiz tonlaması, küçük seslerdekı netliği onun dünya sahnelerinin profesyo- nel bir sanatçısı olduğunu kanıllı- yordu. tçinden gelen şarkıyı tekni- ğine de güvenerek gönlünce söyle- di. Italyan şef Pirolli de dengcli eş- liği ile Özcan'a destek oldu. Özcan Ulucan halen Almanya'nın Saarbriicken kenlinde Maxim Ven- gerov'a asistanlık yapıyor, Saar Mü- zik Akademisi'ndeki sınıfında kendi genç öğrencilerini yetıştıriyor. 1973 yılında annesi de, babası da lıp dok- toru olan bir ailenin çocuğu olarak Bulgaristan'ın Şumen kentinde dün- yaya gclmiş. Altı yaşında kemana başlamış, on iiç yaşında ilk konserinı kentin orkestrası eşliğinde vermış. Aı- lesi Bulgaristaıı'daki siyasal baskılar sonucu 1989'da Türkiye'ye göç etmiş. Özcan da Mimar Sinan Üniversitesi Konservatuvan'nda Saim Akçıl İle çalışmaya koyulmuş. Mezun olduk- tan sonra Londra'ya giderek Guild- hall Müzik Okulu'nda Neaman'ın öğrencisi olmuş ve 1995'te bu kuru- mu da bıtırerek Bilkent'te Pikayzen ile çalışmaya başlamiij. 1998'de Bil- kent'ten master dereccsini alınca Ec- zacıbaşı bursuyla Almanya'ya gitnıiş ve Maxim Vengerov ile solistlik ça- lışmalarına başlamış. Işte o giinden beri Özcan'ın çevresi de gelişmiş, kendini Vengerov'a kanıtladıktan sonra birlikte konserler vermeye, kayıtlar yapmaya başlamışlar. Londra Royal Albert Hall'de, Arns- tcrdam Concertgebouw'da, Berlin Konzerthaus'da çalmışlar. Rostro- poviç başta olmak üzere nice ün- îüyle birlikte müzik yapma olanağı elde etmiş. Vengerov ile, Fazıl Say ile kayıt- lan bulunsa da, bu kadar parlak bir sanatçının bugüne kadar kendine ^"l "* • Keman ve viyola sanatçısı Özcan Ulucan geçen hafta İDSO'nun solistiydi. Sanatçı konserde Paganini 'nin 2. Keman Konçertosu 'nu ve Weber'in Andante e Rondo Ungarese adlı yapıtını seslendirdi. Hem kemanda hem de viyolanın renklerinde başarılı olan Ulucan, Paganini 'yi büyük bir ustalıkla sergiledi. özgü bir yoğunçaları bulunmayışı çok yazık. Paganlnl'yl dlnlemek Doğrusu çok yaratıcı ve kusursuz bir teknikle çalınmadıkça Pagani- ni'nin konçertolannı dinlemek olduk- ça srkıcı gelir bana. Besteci kendi hü- nerine göre yazmış, orkestra eşliği bir yana, kemandaki cambazlığı göster- mek için soliste yüklenmiş de yük- lenmiştir. Gelmiş geçmiş en yüce keman vir- tüözu olarak müzik tarihi kitaplarına geçen Niccolo Paganini (1782- 1840), baş döndürücü çevikliği, son derece duygusal yorumu ile inanıl- maz bir müzisyendir. Yeteneği öyle- sine olağanüstüdür ki şeytanla ışbir- liği yaptığı inancı yayılmıştır. Teknik olarak çağının çok ilerisindedir. Bu- giin bile eşliksiz keman için yazdığı 24 Caprices'i (kapris) tek resitalde seslendirecek ustalıkta kemancı sayı- sı çok azdır. 24. kaprisin teması, üs- tüne en çok çeşitleme yapılmış tema olarak nelere konu olmamıştır ki! Brahms, Rahmaninof, Blacher, Lu- loslavvski, Şnitke, Ernst ve Roch- I'aganini berg gibi besteciler kendi çağlarına, kendi akımlarına göre Paganini tema- sını çeşıtlenıişlerdir. Sonradan da her ortama her yeni akıma göre müzikçi- lere esin kaynagı olmuştur bu tema. Paganini, ne Berlioz gibi büyük or- kestralann bestecisidir ne de Chopin gibi minyatür müziğin ustasıdır. Oy- sa tarih boyu yaşamış her türlü çalgı yorumcusunun en üstünüdür. Temel- de virtüözitesi yaratıcılığa dayanır. Romantikısıyı şeytansı birçerçeveye yaraştırır. Piyanonun gündeme geldi- ği, en duyarlı çalgı olarak saygı gör- düğü günlerde keman ile cambazlık yapan bir besteci, biiyük ilgiyle kar- şılanmıştır. Bu nedenle onun 24 Kap- ris'ini Schumann ve Liszt piyanoya uyarlamışlardır. Liszt'in Etudes d'execution transcendante adlı ya- pıtlan, Paganini'nin çalışmalannı ör- nek alır, piyanoda onlara koşut geli- şir. Her birinde yaratıcı enerjı, parlak bir teknik, soluksuz bir yorum ege- mendir. Paganini'nin meıar sorunu Niccolo Paganini, 27 Ekim 1782 'de Genoa'da doğar. Babası ter- sane işçisidir; aynı zamanda keman çalar ve oğluna ilk dersleri verir. Niccolo on bir yaşına geldiğinde us- ta bir kemancı olmuştur. Çevresin- deki tüm ünlü keman ögretmenleri ona parasız ders verirler. Bu arada kendi yeteneğine uygun, zor yo- rumlanacak yapıtlar besteler. Yal- nız keman değil, gitar, viyola ve mandolin de çalar, onlar için de bes- teler yapar. 1805-1813 arasmda Lucca Prensesi'nin müzik yönet- meni olur. Paganini'nin içkisi ve ku- man da ünlüdür. Kumarda her şeyi- ni, hatta kemanını bile yitirir. Zen- gin bir işadamı, ona Guarncrius yapımı bir keman armagan eder. Sonradan Stradivarius ve Anıati yaprmı kemanlara da sahip olur. Bu kemanlar onun hazinesidir. Yirmi üç yaşına geldiğinde konserlerini azaltır. Zaman zaman buııalımlara girer, iyileşince Avrupa turnelerine çıkar. 1833'te Paris'te Berlioz'a, içinde viyola solo olan bir senfonik yapıt ısmarlar. Sonuç, Harold en Italie'dir. Ancak Paganini kendine yeterli bulmadığından bu yapıtı hiç- bir zaman seslendirmez. 1834'ten sonra konserlerini çok azaltır. Gırt- lak kanserine yakalanır ve 27 Ma- yıs 1840 tanhinde Nis'te ölür. Paganini öylesine kıvrak ve dina- mik cambazlıklarla çalar ki, halk o- nun bedenine şeytanın girdiğine ınanmıştır. Hapis yattığında tek tel üstünde gösterdiği hüner, ancak şeytan işi olarak yorumlanır. Fızik- sel görünümü de, kemikli yapısı, dökük dişleri ve sinirli davranışla- nyla şeytansı bir imgeyi çağnştırır. Bu inanç ölümünden sonra da sürer. Kilise, son dini görevlerini yerine getirmediğini iddia ederek kendi mezarhğına gömülmesini reddeder. Mumyalanan bedeni oradan oraya taşınıp 1845 'te kendi vıllasınm bah- çesine gömülür. ütuz yıl sonra to- runu onu Parma'daki Della Villetta mezarlığa yerleştirir. Ancak ölümü- nden bu yana yüz elli beş yıl geçti- ği halde doğduğu kent Genoa, Pa- ganini'nin oraya ait olduğu iddi- asmdadır. Kim bilir, belki de hâlâ yolculukları sona ermemiştır bu de- ha bestecinin. www.evinilyasoglu.com Zamanda 400yıllıkyolculuk DONKİŞOTSERGİSİ CERVANTES ENSTİTÜSÜ'NDE Külrür Servisi - Istanbul Ccrvantes linstitüsü, Cervan- tes'in ünlü yapıtı 'Mançalı Don Kişot'un (Don Quijote de la Mancha) yayımlanmasının 400. yıli nedeııiyle düzenlenen 'Don Quijote ve La Mancha Bölgcsi' başhklı fotoğraf ser- gisini ağırlıyor. 24 Mart'a ka- dar sürecek olan sergideki fo- toğraflar, Özcan Yüksek im- zalı. Bu sergi, Cervantes Enstitü- lerince, Don Kişot'un 400. do- ğum yılı nedeniyle düzenlenen etkinliklerin yalnızca biri. Cervantes'in ve dünya ede- biyatının başyapitlanndaıı olan romanın kahramanı Don Kişot okuduğu şövalye roman- larıyla özdeşleşir ve kendini onlardan biri olarak görmeye başlar. Sevgili atı Rosinantc ve yoldaşı Sanço Pança'yla yollara diişer... Özcan Yüksek, bu sergiyi gerçekleştirme sü- recinde, sonbaharaylannda Is- panya'da La Mancha bölgesi başta olmak üzere, C'ervan- tes'in yaşadığı ve romana ko- nu olan yerlen dolaştı. "Don Kişot, zamanın gerisindc kalmışlık haliylc hep ilgimi çekmiştir" diyen Yüksek, Donkişot'u seçmesininneden- leriııi şöyle yanıtlıyor: "Gü- nümüzdc bu duygu çok da- lıa fazla hissediliyor. Zaman çok daha hızlı değişimleri bcraberinde getiriyor. Eski erdcmlcrimizle alay ediliyor. Onları savuııduğıınuzda, hatta savaştığınızda Don Ki- şot oluyorsunuz. Örneğin, doğayı savunduğunuzda Don Kişot oluyorsunuz. Tck- noloji insanı makineleşriri- yor dediğinizdc de..." Fotoğrafçı Yüksek, çalışma- larını kuruculanndan olduğu Atlas dergisinde sürdüriiyor. (0 212 292 65 36) KÜLTÜR • SANAT Dilek Türker Tiyatro Ayna PİRSÜLTANABDAL Cencl Sanat Yonetmen Dilek Türker Dekor Kustüm Osman Şengezcı Muzık Nurettin Özşuca Korcogrtfl Nasuh DJIIH I^ık Idsarım Yükscl Aymaz Yazan Yönetcn Mahmut Gökgöz 17-18-24-25Şubat Saat: 21.00 AKATLAR KÜLTÜR MERKEZİ GİŞETEL: 0212 351 93 84 BİR DEUIim HHTIRfl DEFTERi 18-19-26 Şubat 20:30 Şİ5Lİ KÜLTÜR MERKEZİ ÜYUNCU:fcRDEMTOPUZ Reieıviisyon • 0212. 244 67 46/e-m;ıil:atolyetiyatrosuiayahoo.com ilanlarınız için (0212)293 89 78 [email protected] [email protected] www.perareklam.com.tr www.perareklam.com.tr • (0212) 293 89 78 LEM08N SAM 18 ŞUBAT CUMA 1 Saat: 20:30 .«.. . MALTEPE YAYLA SANAT MERKEZİ Bilet.Satış: Yayla Sanat Merİtezi gişesi, Biletix ~ Bılgı'ırın:O.?l6 383 99 20 www.gise.net İlanlarınız İçin (0212)293 89 78 [email protected] [email protected] www.perareklom.com.tr yarın Edebiyat Günleri >TunaKiremitçi "Tuna Kiremitçi kitaplannı okuyor" 1094 yılında Yaşar Nabi Nayır Şiir Ödülü'nü kamnşn sanatçınıh lik şiir kltabı olan "Ayabakanlar" aynı yıl okuyucuyla bulııştu. 1997'cte Erguvan Balkan Şiir Ödülü'nü Bosnalı şair Izzet Sarayliç'le paylaşan Kıremitçi, sonraki yıllaröa "Vorlık", "Gösteri", "Milliyst Sanat", "Kltap-lık", "Nar" gibi dergllerde şllr« denemeleıiylfi görünctü. Tuna Kiremitçi, oküftta ve sonrasında okuyUctılarla sohbetiyln stelerle birlikle olaci 19.00 Akt,,mkKüHl!rS*'irttMtjrp:wl > Btlfll için Iıtlklal CaO No- 11 1B » 0212 li>Z J i QQI Ql U AKBANK MtrkMlmîı Pa AKBANKMİcmljır* gTrnllmth ıginrtauptıyevpyn SUNAR bilttltrln ûnEeden »Immıj »Imniı KÜLTÜRİ SANATI MERKEZİ' ııınııir ılrlıiEilı IEKIIVEII BEHAIı BE9İT »EV| KONSER 8AL0NUİ > ş u b a t ÇREJ www.İbb gov.tr www crrks.org 2005 19 Şubat 2005 Cumartesi, Saat; 19.30 Tania Maria & Viva Brasil Quartet Btfetfiyaa; 2f - T» YTL / HOOO.OOö -1 s.ooa.ooo TL GÜZELİN ARDINDA BERTAN ONABAN Melilt Özuysal Melih'i Garanti Bankası'nın şimdi abidik gubidike teslim edilen Beyoğlu Galerisi'nde 2000 yılında açtı- ğı sergide tanıdım; o sergiyi de bu okulsuz torpilsiz ressama Doğuş Holding'de çalışan, resimlerini gö- rür görmez değerini anlayan, hemen birini satın alan, sonra da en yakınıymış gibi sahip çıkan Şenay Yü- cel sağlamış. Sonra AB rüzgârı esti Beyoğlu'nda, büyük banka galerileri birer birer ya kapandı ya saçmalığa teslim edildi; iş, kapanmasaydılar da bir daha Melih'e fırsat tanımazlardı sanırım. Arada, bir bankanın Beylerbeyi şubesinde küçük bir sergi açtı, kim kime dum duma elbet. Geçen yıl Ortaköy'de belediyenin kültür merkezin- de açtığı sergi en kapsamlısı, en doyurucusuydu; oradan bizim eve de bir resmi düştü, şimdi yemek yerken hep karşımızda. Destekçisi şakşakçısı olmadığından kendi göbeği- ni kendi kesiyor; şimdiye dek gerçekleştirdiği resim- leri, düzenlemeleri, yerleştirmeleri bir diskte topla- mış, müzik eşliğinde; sevdiklerine, kendisini sevece- ğini umduklarına cebinden çıkarıp veriveriyor. Bu diske uzun uzun baktım, bakıyorum; bana ver- diğine kendi eliyle özgeçmişini, sanat görüşünü de yazmış, sağını solunu resimlerle fotoğraflarla süsle- miş. Bakın ne diyor 1994'te Ankara'da açtığı serginin ta- nıtım yazısında: "Resim yapmayı istemenin, bunun kaçınılmaz va- roluş biçimim olduğunu anlamanın dışında msimle il- gili bir eğitimim olmadı. Resimlerimin kendilerinden başka herhangi bir başan ve ödül kazanmadım. Resimlerimde mesaj yoktur. Hiçbiri gizli bir anlam taşımaz. Hiçbirrenk, çizgi, leke vs özel bir anlam içer- mez ya da herhangi bir şeyi simgelemez. Hepsi gö- ründüğü gibi, göründüğü kadardır; yalnızca kendisi- dir. Resimyapmaya başlarken bir duygunun izinisüre- rim. Beni o resmi yapmaya zorlayan duygunun izini. O duyguyu diğer her şeyden ayınp ortaya çıkarmak, onu görmek ve tanımak isterim. Çünkü gerçeği oluş- turmanın yolu, olaylarasadıkkalmaktan değil, duygu- lara sadık kalmaktan geçer. Bunu yaparken herhangi bir şeyi kanıtlamaya, yanıtlamaya, ışıklamaya çalış- madan her şeyi harekete geçirmek, sonra yenilemek ve olabilirse yıkmak isterim. Bunlan o duyguyu orta- ya çıkararak yapabileceğime inanır ve onu bulmaya çalışırım. Bu bazen 4-5 saat, bazen 4-5 ay sürebilir (daha azya da çok, sürenin hiç önemiyoktur). Sonuç- ta ortaya çıkan yeterli midir, değil midir, bunun sağ- laması sonrakiresimlerle olur. Elbette bu dayeterli de- ğildir, çünkü tek başlarına varolacaklan bir yer yok- tur. 'Bütün' içindeki 'görevleri'n/n başarılı ya da başa- rısız olduğunu, hak ettikleriyerizaman saptayacaktır. Ama bütün bunlann da bir anlamı yoktur. Çünkü hiç- biri doğruya dayanlış değildir, olup bitenyalnızca on- ların yaşamıdır. Ve ressam da bunun içinde yaşar." Başka bir yerdeyse şöyle diyor: "Resimlerim hakkında ne kadar az şey söylersem, onların o kadarçokşey söyleyeceğinibiliyorum... Re- simlerimin en iyi özelliği, hepslnin aynı elden çıkmış olup birbirinden farklı karakterlere, değerlere dönüş- müş olmalandır. (Eğerbu, ressamın ne kadar 'kişilik- siz' olduğunu gösteriyorsa, resimlerin herbirinin de o denli 'kişilikli' olduğunu gösterir.) önemliolan, hikâye oluşturan, konuyaratangörün- tüler değil; boşluk, leke, çizgi, renk, doku gibi kendi- si resim olabilen görüntülerdir. Bu nedenle başlarken konu düşünmem. Sonradan kendi kendine oluşacak olursa, ona yardım ederim. Ama olmazsa daha iyi olur. Düşüncelerle, fıkirleıie, buluşlarla değil, nıh hal- leriyle resimyapanm. Bu nedenle resimlerimin düşûn- dürmekya da fikir vermekyehne ruhsal etkiyapma- lannı isterim. Yaşam ışığına (renklere) gölgeler dpşüren biri ola- rak hayalim, resimlerimin yapılmış gibi değil, kendi- liklerinden olmuş ya da hep varmış gibigörünmeleri- ni sağlamaktır. Bazen bir resimde kullanılmamış bir renk kendini öyle hissettirir ki, o resimde yokluğu ile varolur. Işte bu, resmin büyüsüdûr. Ve iyi bir ressamın sım da bu büyüde gizlidir." Küresel yağma artık sanata, sanatçıya yer bırak- madı; gençliğimdeki gibi, ressamların yapıtlarını ev- lerinde gösterip sunabildikleri evreye geri döndük. Melih'in büyülü resimlerini görmek istiyorsanız, Or- taköy'deki ev-işliğine gideceksiniz. sbonaran(a)yahoo.com li orkestra şefi öldii • STÖCKHOLM (AFP) - 20. yüzyılın önde gelen orkestra şeflerinden tsveçli Sixten Ehrling 86 yaşında yaşamını yitirdi. 'Avantgard'ın kızgın genç adamf diye bilinen Ehrling, açıksözlülüğü, aydınlığı, çağdaşhğı ve müzikle ilgili çalışmalanndaki yeteneğiyle tanındı. Meslek yaşami boyunca dünyamn büyük senfoni ve opera orkestralannE yönetti. 1918'de doğan Ehrling, Stockholm Krallık Müzik Akademisi'nde eğitim gördükten sonra Dresden Kent Operası'nda Karl Bohm ile çalıştı. Müzik yaşamını Amerika'da sürdüren Ehrling, Detroit Senfoni Orkestrası'nın müzik direktörü olarak 700 yapıtı, ayrıca 24 yapıtın dünya ilk çalınışlarını yönetti. Isveç Krallık Operası'ndan Stefan Johansson, Sbcten Ehrling'in, savaştan dolayı geciken modern repertuvan tsveç'e tanıtmasının önemli olduğunu söyledi. BUGÜN • CEMAL REŞİT REY KONSER SALONU'nda saat 19.30'da 'Duo Alterno' konseri, Tiziana Scandaletti (Soprano), Riccardo Piacendni (Piyano). (0 212 232 98 30) M KADIKÖY HALK EĞİTİM MERKEZİ'nde saat 20.30'da Akbank Oda Orkestrası'nın 'Rusya: Hidv ve Yabancüaşma' başhklı konseri. Solist Marisa Tanzini (Piyano). (0 216 33010 27) M AKBANK KÜLTÜR SANAT MERKEZİ'nde saat 20.00'de 'Caz Konseri', Shahin Novraslı (Piyano), Alexander Maşın (Davul), Nathan Peck (Bas gitar). (0212 252 35 00) M NÂZIM HİKMET KÜLTÜR MERKEZt'nde saat 19.30'da '1900/1. Bölüm' film gösterimi, yönetmen Bemardo Bertolucci. (0216 414 22 39) M OSMANLIBANKASI MÜZESİ'nde saat 18.30da 'Adorno'nun SosyopolitikEleştirel Toplum Kuramı Çerçevesinde Oniki Ton Müziği ve Yabancılaşma' başlıklı, müzik ve politika üzerine konuşma. Konuşmacı: Kıvılcını Yüdız Şenü-kmez. (0 212 334 22 W)
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle