18 Mayıs 2024 Cumartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
16 ŞUBAT 2005 ÇARŞAMBA CUMHURİYET SAYFA EKONOMİ ekonomi(f( cumhuriyet.com.tr 13 Türklerin katkılan ile hazırlanan ve Bush'a sunulan Çin mallanna vergi tasansım Bill Clinton'ın eşi de imzaladı in'e karşı Hillary'den destekEkonomi Servisi - Tiirkıye'nin, Çin'in dünya pazarlannı ele gcçirmesi- ne karşı yürüttüğü uluslararası lobi ça- hşmaları meyvelerini veriyor. Bu çerçe- vede, bir kısım demokrat ve cumhuıi- yetçi senatöriin bir araya gelerek hazır- ladığı çin'i gümriik vergisiyle tehdit eden "döviz yasası" Bush yönetımine sunuldu. Yasalaşması halinde Ç'in'in şimdiye kadar karşılaştığı en ağır darbe niteliği taşıyacak tasarıya, bu ayın ba- şında lslanbul Hazır Giyim ve Konfek- siyon Ihracatçıları Birliği (İHKİB) yet- kilileriyle VVashington'da görüşen Cumhuriyetçi Parti Giiney Carolina Se- natörii Lindsey Graham önayak oldıı. Yasa teklifine destek vcrenler arasında Demokrallann New York Senatörü Hil- lary Clinton da bulunuyor. Tasan, İHKİB'nin girişimleri ile olu- • Bush yönetiminden Çin'den ithal edilen tüm ürünlere yüzde 27.5 vergi yükümlülüğü talep eden yasa teklifine destek verenler arasına Demokratlann New York Senatörü Hillary Clinton da katıldı. Tasan, Istanbul Hazır Giyim ve Konfeksiyon Ihracatçılan Birliği'nin girişimleri ile başlayan îstanbul Deklarasyonu sürecinin en önemli üriinü sayılıyor. şan Istanbul Deklarasyonu sürecinde kurulan GAFFT'nin (Adil Ticaret tçin Küresel Eylem Koalisyonu) geçen gün- lerde gerçekleştirdiği Washington zir- vesinin ilk ürünü sayılıyor. İHKİB Başkanı Süleyman Orakçıoğ- lu, Türk ve ABD'li hazır giyim örgütle- rinin başı çektiği loplantıda, Graham gi- bi cok sayıda senatör ve temsilei ile gö- rüşmüştü. Yasa çıktıktan sonra ABD, Çin'e 180 gün süre vererek döviz kurlannı stabili- ze etmesini isteyecek. Eğer Çin bunu yerine getirmezse tüm ürünlerine yüzde 27.5 gümriik vergisi uygulanacak. Çin 180 gün içinde bu talebi karşılarsa, güm- rük vergisi ııygulaması 12 ay süreyle er- telenecek. Çin'in dünya kamuoyunda haksızlığa uğradığı yönünde bir iddia geliştirmesi halinde ABD'ııin de DTÖ'den Çin'in yaptığı döviz manigülasyonlannı ince- lemesini isteyeceği belirtiliyor. İHKİB Başkanı Orakçıoğlu, Çin'in dünya pa- zarlanndaki son durıımu ile ilgili şunla- rı söyledi: "Çin'in ABD pazannda 2001'de yüzde 10 olan payı, 2002'de yüz- de34'e,2003'te yüzde 57'ye,2004 sonunda ise yüzde 70'e ıılaştı. Bu sürede fiyatlannı yüzde 68 düşür- dü. Çin 11uılla1111iııdistaıı, Bangladcş, Pakistan gibi ülkelere göre de yüzde 58 • daha ucuz. Bunun nedeni uygulanan haksızticaretyöntem- leri. Çin bankacıbk kcsinıi geri alıtıamak üzere kredi veriyor ve Çin yönctimi Yuan'ınfiyaCı-( ııı sabit tutarak haksız rekabct yaratıyor. Bu tablodan Tüıki- ye'nin de payını almasından endişefiyiz." ÇİN'DE TUVALET KÂĞIDINA ORMAN DAYANMIYOR Dünyanın en çok tuvalet kağıdı tü- keten ülkesi olan Çin'in sosyal kal- kınmaya paralel olarak talebi daha da artınca ilginç bir sorun doğdu. China Daily'e göre, bir ülkede orman- ların topraklara oranı yüz- de 30 olması gerekirken Çin'de bu oran yüzde 18 ve 'yetmiyor.' Ağaç tüketimini kısmak içın de Çin, gittikçe daha çok kağıt ha- muru ithal ediyor. Bu da dünya kâğıt hamuru fiyatlannı sürekli yükselti- yor. Şimdi Jiangsu eyaletindeki bir kâğıt fabrikası, şekerkamışı posasından kâğıt mendil üret- ıneye başlamış. OFFICE1SUPERSTORE sayısı 170 'e çıkacak İSTANBUL (AA) - OfficelSu- perStore Türkiye Genel Müdürü OrkunDizdar, franchising (kulla- nım hakkı) sistemiyle 21 olan ma- ğaza sayılannı yıl sonuna kadar ikiye katlamayı, üç yıl içinde de 170'e çıkarmayı hedeflediklerini bildirdi. Basın toplantısında konuşan Dizdar, şirketin Türkiye'de Ofis Malzemeleri Ticaret ve Sanayi AŞ'nin (OFMA) OfficelSuperS- tore'un Avrupa'daki ilk franchisin- gi olduğunu belirtti. Dizdar, bu yıl içinde 100 metre- karenin altında, 100-250 metreka- re arasında ve 250'nin üzerinde ol- mak üzere mağazalara üç tipte franchise vereceklerini kaydede- rek franchise giriş bedellerinin mağaza tipine göre 10-15 bin do- lar arasında, sürekli franchise öde- mesinin de bin ve iki bin dolar ara- sında değiştiğini bildirdi. Toplantıdan sonra OfficelSu- perStore International Yönetim Kurulu Başkan Yardımcısı Mike Schmidt video sunumuyla katıldı- ğı söyleşide şunlan söyledi: "Tür- kiye geniş bir pazara sahip. Türki- ye'ye bütün ülkelere olduğundan daha fazla vizem var. Ekononıik durumun geçmişe göre düzeldiği Türkiye'ye yatırun yapmaya de- vam edeceğiz." ÖZELLEŞTlRME Gözler Mersin Limanı y nda ABİDİN YAĞMLR MERSİN - Mersin Limanı'nın özelleştirme kapsamına alınması hem denizcilik çevrelerinde hem de işçi kesiminde bazı kaygıları beraberinde getirdi. Yurttaki tüm limanların işlem kapasitesinin yüzde 8'ini gerçek- leştiren Mersin Limanı'nın özel- leştirilmesini öteden beri savunan Deniz Ticaret Odası, özelleştirme sonucunda 'tekel oluşmasından' endişe ederken 1017 işçinin örgüt- lü olduğu Lıman-lş Sendikası id- dialann aksine Mersin Limanı'nın zarar etmediğini savunuyor. 1980'li yıllarda yılda 1 milyon ton seviycsinde transit taşımacılık kapasitesine ulaşan, ancak 1991 'deki Körfez krizinin ardın- dan transit taşımacılık kapasitesi düşen Mersin Limanı, 2004 yılın- da toplam işlem kapasitesinde son 6 yılın en iyı rakamına ulaştı. Li- man-Iş Sendikası Mersin Şube Başkanı Recep Özbey'e göre, Mersin Limanı TCDD'nin diğer limanlan gibi kâr ediyor. Liman- da tam anlamıyla verimlilik sag- lanamadığını da kabııl eden Öz- bey, "Ancak bu verimsizük nıülki- yetten değil yönetim ve denetim bi- çiminden kaynaklanıyor. Hâlâ 50- 60 yıllık mııkinı-lcı l<- hiznıcf ver- nıcycçalışıyorıı:/.. 1 ••••: moder- nizc edilmesini Ulaştırnıa Bakan- lıgı kabul etmiyor. Bu durumda el- bette hantalhk olacakür" dedi. Mersin Deniz Ticaret Odası Başkanı Cihat Lokmanoğlu da özelleştirmenin tekel yaratmasın- dan endişe ettiklerini söyledi. Lokmanoğlu, "thale şartlarının dengesi ve ihalenin verilecegi işle- tici taraf önem arz ediyor" dedi. Babacan hn Bursa turu DevletBakaıuAü Babacan dün TOFAŞ Fabrikası'nda düzenlenen "Anadolu Buluşmalan'' toplantısuıa katümadan önce Bursa Sanayi ve Ticaret Odası'nın toplantısuıa katıldı. Vali, Belediye Başkanı ve CUP İl Başkanı'nı ziyarct eden Babacan, turuna Korteks ve Bosch fabrikalaruu gezerek başladı. Babacan, Korteks iiıbıikasında, Genel MUdür Zeki Zorlu ve Zorlu Grubu Yönetûn Kurulu Başkanı Ahmet NazifZoriuUe bir süre görüştü. (Fotoğraf: AA) Koç, AB yolunda Türkiye'nin zorlu engellerle karşı karşıya bulunduğuna dikkat çekti 4 Şimdi soğukkanh düşünme zamanı' • Koç Holding AŞ Yönetim Kurulu Başkanı Mustafa Koç, olumlu gelişmelere rağmen ekonomideki kırılganlığın sürdüğünü belirtti. LEVENTGENCELLİ BURSA - Koç Holding AŞ Yönetim Kurulu Başkanı Mustafa Koç, "Türld- ye, kendi önüne koyduğu zirve hedef- lerine bölgesel bir güç ve global bir oyuncu olmadan ulaşamaz. Irak'ta iz- leyeceğimiz politika, bu nedenle büyük önem taşımaktadır" dedi. Mustafa Koç, Koç Grubu'nca, TOFAŞ, Arçc- lik, Aygaz, Beko ve Ford bayilerinin katılımıyla TOFAŞ Fabrikası'nda dü- zenlenen "Anadolu Buluşmalan" top- lantısında, Türkiye'nin karşı karşıya w • oZİNCE: AÇIK ARAYLA LÎDERÎZ Iş Bankası 'nın brüt kârı 2.1 katrilyon lirayı aştı Ekonomi Servisi - Türkiye Iş Bankasf nın enflasyondan anndırılmış mali tablolara göre 2004 yılı sonunda net kârı 635 tnlyon TL, aynlan 464 trilyon TL vergi karşılığı ve 1 katrilyon 69 tnlyon TL tutanndaki diğer karşıhklar öncesi brüt kân ise 2 katrilyon 168 trilyon TL oldu. Bankanın 2004 yılı performansını değerlendiren Iş Bankası Genel Müdürü Ersin Özince, şunlan söyledi: "Ülkemizin en büyük özel bankası konumumuzu arayı açarak sürdürüyor, haksız rekabet ortamından uzaklaşılabildiği ölçüde sistemden aldığunız pay ve kâı ülığınıız da büyüyor. 1994 sonunda 5 milyar dolar olan aktif büyüklüğümüz 2004 sonunda 29 ıııilvaı dolara yaklas.li. TL bazında aktif büyüklüğümüzü geçen yıla göre yüzde 24 arttırarak 38.5 katrilyon liraya ulaşürdık. Keza, on yıl önce 352 milyon dolar olan özkaynak toplamımız 14 kat büyüyerek 5.2 ırıilpr dolan aşü. Özkaynaklanmızın TL bazuıda tutan ise geçen yıla göre yüzde 36 oranında artarak 7.6 katrihyonun üzerine çıktı." Daralan faiz marjları sonucunda giderek daha fazla önem kazanan faiz dışı gelirler açısından son derece başanlı sonuçlann alındığını belirten Özince, "2004yıhnda, yüzde 46 oramnda arnş gösteren net komisyon gelirlerimiz 709.5 trilyon TL seviyesine yükseldi" dedi. İLGİ TOPLUMUNA DOĞRU/ ÖZLEM YÜZAK olduğu zorlukların, şimdiye kadar aşı- lan engellerin tümünden daha zorlu göründüğünü söyledi. Koç, ülke ekonomisinin Cumhuriyet tarihinin en karanlık günlerinden, gurur duyulan birnoktaya geldiğini anlatırken enflasyonun tek haneli rakamlara geri- lediğini, ihracatın ise çok haneli rakam- lara çıktığını kaydetti. tş dünyası dahil olmak üzere, toplumun her kesiminde 3 Kasım 2005 tarihinde başlaması bekle- nen tam üyelik müzakerelerine ilişkin büyük bir umut ve beklenti oluştugunu dile getiren Koç, tüm artılan ve eksile- riyle ülkenin önündeki seçenekleri tart- ma ve serinkanlı bir değerlendirme yap- ma dönemine girildiğini vurguladı. Koç, olumlu gelişmelere rağmen ekonomideki kınlganlığın sürdüğünü, Türkiye'nin ekonomik başansı ve is- tikrara ilişkin güven duygusunun tam olarak yerleşmediğini belirterek şöyle konuştu: "AB ile tam üyelik müzakere- leriöncesinde,Türkiye'ninatmasıgere- ken bazı önemli adımlar vardır. Kıbns gibi hassas değerlendirmeler gerektiren bazı konularda nasıl bir yol izleyeceğiz? IMF ile imzalanacak yeni stand-by ko- nusunda bir gecikme yaşanmaması içiıı verilmesi gereken kararlar neler ola- cak? Genel olarak ekonomi, kamu eko- nomisivekamuyönetimindeplanlanan reformlann neresindeyiz? Türkiye'nin Irak'ta izleyeceği politika nasıl şekillene- cek? Bu dört sorunun akılcı ve toplum- sal uzlaşmaya dayanan çözümlerinüı üretilmesi, ekonomik kınlganIığın a/aI- tılıııası ve güven duygusunun güçlendi- rihnesi açısından belirleyici olacaktu; [email protected] Küreselleşme dev bir dozer gibi. Tüm dünyada istediği gibi serbestçe dolaşan sermaye, 'emek'\e alabildiğine dalga geçmeyi sürdürüyor. Maliyet nerede da- ha düşükse fabrikalar, atölyeler, bürolar oraya taşınıyor. Ne sendikalar ne de si- vil toplum kuruluşları buna karşı birstra- teji geliştirebiliyor. Ne de hükümetler... 'En ucuzu, en kolayı, en hızlısı...' Slo- gan bu. "Tamam işte sonunda yatırım- lar gelişmekte olan ülkelere kayıyor. Zengin kuzey, yoksul güney arasındaki uçurum azalacak" diyeceksiniz. Ama öyle bir sürecin içindeyiz ki hiçbir şeyin asla garantisi yok. Bir bakmışsınız, 'Aman ne iyi geldi, dediğiniz sermaye kaçıp başka biryere gitmiş'. Üstelik, or- tada ne örgütlülük kalmış, ne sosyal po- litikalar ne de bunları yeniden oluştura- caktakat ve umut... • •• Lizbon Stratejisi'ni hatırlarsınız. Avru- pa Birliği'ni 2010 yılında dünyada dina- mizmi ve rekabet gücü en yüksek bilgi toplumu haline getirecek ekonomik ve sosyal reformlann belirlendiği ortak bir stratejik karardı. 2000 yılı mart ayında oluşturuldu. Aradan 5 yıl geçti. Avrupa Komisyonu'nun danjşmanlanndan eski Avrupa'da 'Sosyal' Yeniden Hollanda Başbakanı Wim Kok geçen ekim ayında, Lizbon Stratejisi'nin hede- fınden çok uzaklaştığını, ABD ve Uzak- doğu ülkeleriyle rekabette zemin kay- bettiğini belirten raporu kamuoyuna açıkladı. Bırakın ilerlemeyi, AB kan kay- betmeye bile başlamıştı. Ustelik Lizbon Stratejisi'nin sosyal politika ayağı da iyi- ce ihmal edilmişti. 'Sosyal uzlaşmanın' annesi, yaşlı ve yorgun Avrupa'nın bile eli kolu bağlan- dıktan sonra.... • • • Yaşlı nüfusu, çöken istihdam politika- ları, sosyal güvenlikteki açmazıyla Avru- pa Birliği hem küresel rekabetteki yerini yükseltecek hem de göz ardı edilen 'sos- yal boyutu' yeniden güçlendirecek. İşte Birlik bugünlerde bu arayış için- de. Avrupa Komisyonu 9 Şubat'ta 2005- 2010 dönemine ait Sosyal Gündem'l ha- zırlayarak Konsey'e sundu. Komisyon önerileriyle, hem büyüme ve istihdam üzerine yoğunlaşan Lizbon Stratejisi'ni güçlendirmeyi hem de sosyal uyumun geliştirilmesini üstleniyor. Herkese istihdam sağlanması ve fırsat eşitliği konularına odaklanarak hazırla- nan gündem, vatandaşların AB'nin eko- nomik gelişiminden ve iş olanaklanndan eşit bir şekilde yararlanmasını sağlama- yı hedefliyor. Sosyal Gündem'in iki ön- celiği bulunuyor. • İstihdam: Başka bir AB ülkesinde çalışmaya başlayacak olan işçilerin emeklilik ve sosyal güvenlik haklarını o ülkeye götürebilmelerini sağlayarak Av- rupa iş pazannın bütünleştirilmesi. Avru- pa Gençlik Girişimi ile çalışmakta olan nütusun arttınlması, kadınlann iş piyasa- sına katılmalarının sağlanması ve iş pi- yasasındaki yeniden yapılanma süreci- nin sosyal diyalogla desteklenmesi. • Yoksullukla mücadele ve fırsat eşit- llği: Yayımlanacak olan Yeşil Kitap ile yaş- lanmakta olan AB nüfusu, gelecekte ku- şaklar arası ilişkilerin ne olacağı gibi ko- nular incelenecek. Aynca, üye ülkelerin emeklilik sistemlerini yeniden yapılandır- malarına destek olmak, ayrımcılıkla mü- cadele gibi konulara öncelik vermek. Komisyonun yine 2005-2010 döne- minde ele almayı tasariadığı girişimler- den bazılan şunlar: • Ortak sosyal sorumluluğun gelişti- rilmesi, • Sınır ötesi toplu pazaıiığa ilişkin Av- rupa çerçevesi, • 2006 Avrupa işçilerin serbest hare- ketliliği yılı, • Minimum gelir mekanizmasına iliş- kin girişim, • 2007 Avrupa eşit fırsatlar yılı, • 2010 Avrupa sosyal dışlanma ve yoksullukla mücadele yılı. ••• Komisyon'un sunduğu Sosyal Gün- dem iş dünyasından deıtıal tepki aldı. Avrupa özel sektörünün temsil kuruluşu, TÜSİAD'ın da üyesi olduğu UNICE (Av- rupa Sanayi ve Işverenler Konfederas- yonları Birliği) iş konseyleri, yeniden ya- pılanma, toplu pazarlığa ilişkin ihtiyari AB çerçevesi, şirketlerin ödemeleri ve tazminatları gibi çeşitli konularda çekin- celeri olduğunu belirterek etki değerlen- dirme raporu hazırlanmasını istedi. Bakahm vahşi kapitalizmin çarkları arasında Avrupa'nın Sosyal Gündem'i kendine nasıl bir yer bulacak ya da diş- leri nasıl teker teker sökülecek? EKONOMİ POIİIÎK ERİNÇ YELDAN Viyasa Demokrasisi' Çeşitli finans kuruluşlarının araştırma daireleriııin Türkiye üzerine hazırladıkları raporları elimden geldi- ğince takip etmeye çalışıyorum. Bunların arasında geçen hafta masama ulaşan bir rapor ilginç bir uyarı içeriyordu: AKP hükümeti "yapısal reformlan" haya- ta geçirme konusunda son günlerde isteksiz bir gö- rünüm arz etmekteydi; ve bu yüzden yeni stand-by'ın onaylanması da gecikiyordu. Ya IMF bu yavaşlama- yı fark eder de yeni stand-by'da sözünü verdiği 11 mil- yar dolarlık krediyi keserse halimiz nice olurdu? . Dolayısıyla, söz konusufinanskuruluşu AKP hükü- metine kibarca şu soruyu sormaktaydı: "Bugün IMF için ne yaptınız?" Anlaşılan o ki, "piyasalar" son günlerde IMF'nin hü- kümete karşı olan tutumunu sertleştirdiğini sezinle- mişler ve uyarılarını yükseltmeye başlamışlardı. Bu tür yorumlar bana 2003'ün 1 Mart'ında "Irak savaşı tezkeresinin" reddinden hemen sonra, gene bir ulus- lararası finans kuruluşunca yayımlanmış olan bir ra- poru anımsattı. Söz konusu rapor, "Meclis'in savaş tezkeresini reddeden son kararının kırılgan olan den- gelereyenibelirsizliklereklediğini veAKP'de parti di- siplininin bozulmasının da yeni bir belirsizlik kaynağı olduğunu" vurguladıktan sonra aynen şu soruyu sor- maktaydı: "örneğin, AKP grubu bundan sonra, hal- kın yüzde 80'inin IMF programına karşı olduğunu öne sürerekyapısal reformlardan vazgeçerse ne ola- caktır?" Yani "piyasalann" mantığı açısından burada önem- li olan sorun, gerçekten bağımsız bir siyasi iradenin izlenmesi sonucu ortaya çıkacak olan ekonomik be- lirsizliklerin boyutu sorunudur ve bunların arasında en ürkütücü olanı da "IMF programına ezici bir ço- ğunlukla karşı olan halkın taleplerinin dile getirilebi- leceği" endişesidir. Türkiye, Ergin Yıldızoğlu'nun ge- çen pazartesi günü köşesinde örneğini verdiği üze- re, Tayland'ın yapmış olduğu gibi IMF programını terk ederek, uluslararası finans kuruluşlarının spekülatif akımlarını cezbetmeye çalışmak yerine, yoksulluk ve işsizlik ile doğrudan mücadele etmeyi ön plana çıkar- tan ve iç talebe dayalı bir istikrar ve büyüme modeli- ni uygulamaya başlarsa ne olacaktır? Gelişmiş ülke- lerin para piyasaları sadece yüzde 3.5-4 gibi faiz ge- tirileri ile çalışırken, uluslararası finans çevrelerine yüz- de 30'lara varan spekülatif arbitraj geliri sunmaya de- vam eden Türkiye gibi bir "yeniyükselen piyasa", bu oyunu artık sürdürmeyeceğini ilan ederse ne olacak- tır? Spekülatif sıcak para girişlerinin uyardığı bu "hor- monlu" büyümenin, gelir dağılımını bozucu ve işgü- cü piyasalarında işsizliği ve marjinalleşmeyi arttırıcı öğelerinden arındırarak, öncelikle ulusal tasarruflara dayanan ve planlı bir sosyal kalkınma modeli amacı- na uygun biçimde yönlendirmeyi amaçlayan bir Tür- kiye'nin, uluslararası işbölümüne bir ucuz emek ve it- halat cenneti olarak katılmayı reddetmesi durumun- da ne olacaktır? ••• Türkiye'nin IMF patentli istikrar programı, "mali di- siplin için kamu kesiminde yüzde 6.5'lik faiz dışı faz- la yaratma"; enflasyon hedeflemesinden başka hiç- bir sorumluluk taşımayan (sözde) bağımsız (gerçek- te uluslararası finans sermayesine bağımlı) Merkez Bankası; ve "bağımsız üst kurullar ve yerel yönetim- lere dayalı yönetişim"fetişlerine indirgenmiş durum- dadır. Bu fetişlerden herhangi birinden en ufak bir sapma veya sosyal amaçlı herhangi bir kamu harca- ması "popülizm hortladı", "programdan çıkıyoruz" şantajı ile IMF ve uluslararası finans şebekesine şikâ- yet konusu olmakta ve Türkiye böylece hizaya geti- rilmeye çalışılmaktadır. Bu program uyarınca Türkiye'de, "sağlıkta dönü- şüm", "kamuyönetimireformu", "emeklilikreformu" gibi yapısal uyarlama projeleri birbiri ardına uygula- maya konulurken orta sınıfların çöküşü ve halkın yok- sullaşması süreci de giderek hızlanmaktadır. Sosyal devletin zaten sınırlı olan kazanımlarının teker teker tasfiyesi ve eğitim ve sağlık gibi hizmetlerin "Parası olan tüketsin" mantığıyla piyasa güçlerine terk edil- mesi sonucunda orta sınıfların çöküşünün yapısal ko- şulları hazırlanmaktadır. Zira orta sınıfların kendilerini yeniden üretmeleri için en önemli araç olan eğitim ve sağlık hizmetleri artık giderek piyasada satın alınıp sa- tılan bir metaya dönüştürülmekte, yeterli gelire sahip olmayan geniş halk yığınlarının bu hizmetlerden ya- rarlanma olanakları da kalmamaktadır. Bu gelişmelere koşut olarak, artan işsizlik ve derin- leşen yoksullaşma altında çaresiz kalan kent yoksul- lan geçimlerini giderek yasadışı yollardan temin etme- ye itilmektedir. Pazartesi günkü Cumhuriyet'te Emi- ne Kaplan'm haberinde vurgulandığı üzere, kentler- de yüzde 30 oranında artış gösteren hırsızlık ve gasp suçları, söz konusu sürecin çok yalın ve son derece kaygı uyandırıcı göstergelerinden sadece bir tanesi- dir. Bu noktada artık sormamız gerekmektedir: "İyi yönetişim, güven ve istikrar; kim için?" BAKAN GÜÇLÜ AÇIKLADI Hayvancılık sektörüne 622 milyon YTL destek ANKARA (ANKA) - Tanm Bakanı Sami Güç- lü, 2005 yılında hayvan- cılığa 10.6 milyon YTLsi geçen yıllardan kalan ek teşvik primi ödemeleri olmak üzere toplam 622 milyon YTL'lik (622 tril- yon lira) kaynak aktarıla- cağını açıkladı. Güçlü, hayvancılık desteklerine ilişkin ola- rak düzenlediği basın toplantısında, ülke hay- vancılığının, potansiyeli- ne uygun bir gelişme se- viyesine henüz ulaşma- dığını bildirdi. Güçlü, hayvancılık sektörünün AB sürecinde hızla ge- liştirilmesi gereken sek- törlerden bırisi olduğunu belirterek "Üyeliğunizin gerçekleşeceği ana kadar, bu sektörün AB bünye- sinde rekabet edecek şe- kildegüçlü biryapıya ka- vuşturulnıası büyük önem taşunaktadır. Bu- nun için, buıvünden bu sektörde lıı/lı bir değişi- min başlatılması gerek- mektedir" dedi Sami Güçlü, 2005 yılı hayvancılık destekleri- nin, hayvan sağlığı, hay- van ıslahı, yetiştirme tek- nikleri, yem bitkileri ve ürün kalitesi ve hijyeni konulannı kapsayacağı- nı açıkladı. Güçlü'nün verdiği bilgiye göre, 2005 yılında hastalıklar- la mücadele desteğinin kapsamı genişletilecek. Her kesimhaneye 1 akre- dite veteriner hekim is- tihdamı sağlanacak ve bu yolla toplam 600 veteri- ner hekimden sözleşme- li olarak hizmet alınacak. Aynca, hastalıklardan ari işletmeler oluşturmak üzere verilen destekler arttırılacak ve tazminat esası getirilecek. Yem bitkisi destek miktan art- hnlacak, tohumluk üreti- cisine de destek verile- cek.
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle