18 Mayıs 2024 Cumartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
SAYFA + CUMHURİYET 11ŞUBAT2005CUMA HABERLER DUNYADABUGUN ALt SİRMEN 'Mutlu İnsanlar Fotoğrafhanesi' Melih Cevdet Anday, unutulmaz "Akan Zaman, Duran Zaman" adlı yapıtında, Zlya Osman Saba'nın ölümsüzlüğü yakalama yolundaki ilk çabasının, Ga- latasaray Lisesi'nin sınıflarından birinde, gece etüt sa- atinde, Larousse'un içinde "Z" harfinin bulunduğu yerde, Zola'nın hemen altına, kendi adı Ziya Osman Saba'yı ekleyerek başladığını anlatır. Ziya Osman Saba, Larousse'agiremedi ama, ken- di ülkesinin ansiklopedilerinde yer aldı, ölümsüz şa- irleri arasına katıldı, demek ki şairimizin ölümsüzlük çabası sonuçsuz kalmadı. Bunu yaşarken de anlamış olması gerekirdi. Ne dersiniz, ölümsüzlüğü yakaladığını anlayınca, Ziya Osman Saba acaba mutlu olmuş mudur? Mutluluk konusu açıldığında aklıma hep onun "Mut- lu Insan Fotoğrafhanesi" öyküsü gelir. Yarım yüzyıl evvel, Ziya Osman Saba'nın daha ön- ce oturduğu belki de Larousse'a adını eklediği sıra- larda okuduğum öyküyü kısaca özetlemeye çalışa- yım. Yazarımız, yalnızdır, mutsuzdur, çevrede onu mut- lu edecek bir şey de yoktur. Gezinirken, birden gözü bir fotoğrafçı vitrinine ilişir, resimlerdeki bütün insan- lar mutludurlar; yüzlerinden fışkıran mutluluk fotoğ- raflarayansımış, etrafa ışıldamaktadır. Biraz beklerdük- kânın önünde, bakarçıkan insanların da yüzlerinden mutluluk fışkırmaktadır. Değişik bir yerde olduğunu anlamıştır yazar, fırsa- tı kaçırmak istemez, girer içeri, stüdyoda yerini alır, pozunu verir, fotoğrafçı, makinenin arkasına geçmiş, siyah örtüyü de kafasına çekmiştir. Bir uzun, sessiz bekleyiş olur... Sonra fotoğrafçı siyah örtünün altından çıkar ve ses- lenir şaire üzgün bir sesle: - Kusura bakmayın beyefendi, sizin fotoğrafınızı çekemeyeceğim. *•• Ziya Osman Saba, tab'an mutsuz bir adam mıy- dı? Yoksa mutluydu da, mutsuzluk sanatının motif- lerinden biri miydi? Tam bilemiyorum. Hem mutlu bir insan neden mutsuzluğu, sanatının ana teması haline getirsin ki?... Gerçi ülkemizde, sinemada, müzikte biraralar iyi- ce egemen olan, ağdalı ıstırabın teganni edildiği ara- beske bakınca mutsuzluğun, gözyaşının, feryad-ı fi- ganın sanatın onsuz olmazı olduğunu düşünebilirsi- niz. Arabesk, yalnız bir biçem değil, ezilmişin, horlan- mışın, dışlanmışın dünya görüşü ve yaşam türüdür. Dogrusu arabeskin toplumda her geçen gün artan egemenliğini (gerçi son zamanlarda sulu zırtlaklık karşısında alan kaybediyor ya...) gördükten sonra DlE'nin yaptığı mutluluk soruşturmasına çok şaşırdım. 6714 kişi arasında yapılan anketin sonucuna gö- re, Türklerin yüzde 58'i mutlu ya da çok mutlu. Doğrusu şaşırmamak elde değil, bu ne arabesk acı- sı, bu ne mutluluk tablosu. Mutlu bir toplum, acı ticareti yapan sanatı neyle- sin?... Yoksa insanlarımız mutluluktan mı ağlıyorlar? • •• Türk halkının mutluluğunu anlamak o kadar kolay değil. Uzerinde yaşadığı toprak ikide bir sarsılan deprem kuşağı içindedir, toplumsal yaşamı, organizasyon ye- tisi de sarsıntıyı, öbür kimi toplumlardan daha yıkıcı hale sokmaktadır, ama Türk insanı çoğunlukla mut- ludur. Türk insanı, gelişmiş dünya ortalamasından daha cahildir, ama mutludur. Türk insanı gelişmiş dünya ortalamasının çok al- tında sağlık hizmeti alır, önemli bir bölümü sosyal gü- venlikten yoksundur, varolanlar için de sosyal güven- lik sosyal işkenceye dönüşmüştür, ama Türk insanı mutludur. Gelişmiş dünya ortalamasından daha az üretir Türk insanı, daha az tüketir, çok daha az kazanır, çok da- ha konforsuz, hatta sağlık koşullarına uymayan ko- nutlarda oturur, ama mutludur. Türk insanı yoksuldur, memuru öğretmeni bile aç- lık sınırının çizgisi üzerinde yaşar ama mutludur. Türk insanının büyük bir bölümü işsizdir, gençlerin gelecek umudu yoktur, ama mutludurlar çoğunluk- la. Doğrusu bu mutluluğun sırrını araştırmak gereki- yor. İlk aklıma gelen, neyin nasıl olduğunun değil, na- sıl algılandığının önemli olduğuydu. Demek ki Türkler yaşadıkları olumsuzlukları başka türlü algıyorlardı... Tam bunları düşünürken kafamda birden şimşek çaktı. Tabii ki Türkler mutlu olacaklardı. ÇünküonlarTürk'tüler. Ve Zaten "Ne mutlu Türküm diyene" değil miydi? Mutluluğumuzun hiçbir sırrı yoktu. Mutluluğumuz Türklüğümüzdeyatıyordu, mutluydukçünkü Türk'tük. [email protected] CMY'NlN UYGULAMA YASASI Tahliye olanlara geri dönüş yok ANKARA (Cumhuri- yet Bürosu) - Ceza Mu- hakemesi Yasası'nın uy- gulama ve yürürlügüne ilişkin yasa tasarısı, TBMM Adalet Alt Ko- misyonu'nda değiştirile- rek kabul edildi. Yasanın tutukluluk sü- releriyle ilgili hükmünün yürürlüğü 2008 yılına er- telenerek PKK yönetici- lerinin tutuksuz yargılan- masının önü kapatıldı. Lehe hükümlerin uygu- lannıasında yeni TCY ve Ceza înfaz Yasası'nın (CÎY) birlikte göz önün- de bulundurulmasına iliş- kin hiiküm metinden çı- karılarak TCY'nin lehe hükümlerinden yararla- naraktahliye olan 12 bin kişinin yeniden cezaev- lerine dönüş olasılığı or- tadan kaldınldı. Getirilen düzenleme- lerin bazılan şöyle: • Yeni ceza mevzuatın- daki lehe yasa hükümle- rinin uygulanması yö- nünde hiikmü veren mah- kemece değerlendirme yapılması gerektiği açık- ça anlaşılan dava dos- yalan, Yargıtay Cum- huriyet Başsavcılığı'nca doğrudan mahkemesine iade edilebilecek. • Cezanın infazının er- telennıesiveya durdurul- ması durumunda, bu cezalarda zamanaşımı iş- lemeyecek. Yargıtay Ceza Kurulu Başkanı, namus cinayetlerine 'tahrik' indirimini savunuyor Şirin'in 'töre'yebakışıANKARA (Cumhuriyet Bürosu) - Yargıtay Ceza Genel Kurulu'nun "la- ikligin korunmasına artık gerek kal- madıgı" yönündeki kararınınyazımın- da etkin rol olan Yargıtay Başkanveki- li Osman Şirin, namus cinayetlerine "tahrik" indirimi yapılması gerekti- ğini savunuyor. Şirin, yeni Türk Ceza Yasası'nın TBMM Adalet Komisyo- nu'ndaki görüşmeleri sırasında fuhuş yapan kız kardeşini öldüren bir erke- ğe tahrik indirimi yapıldığını belirte- rek "Tahı ikiıı olduğu yerde töreden söz edilemez. I iiıkiye'ııiıı her yöresin- de hemen hemen her insan, kız karde- şinin ftıhuş yapması olayına olumlu yaklaşamaz" görüşünü dile gelirmiş- ti. Yargıtay Başkanvekili, Yargıtay Ce- za Genel Kurulu Başkanı Osman Şi- rin, yeni Türk Ceza Yasası'nın Adalet • Osman Şirin, yeni Türk Ceza Yasası'nın TBMM Adalet Komisyonu'ndaki görüşmeleri sırasında, fuhuş yapan kız kardeşini öldüren bir erkeğe tahrik indirimi yapıldığını belirterek "Tahrikin olduğu yerde töreden söz edilemez. Türkiye'nin her yöresinde hemen hemen her insan, kız kardeşinin fuhuş yapması olayına olumlu yaklaşamaz" görüşünü dile getirmişti. Komisyonu'ndaki görüşmelerine Yar- Türkiye'ye uygulanabilecek bir me- Türkiye'nin her yöresinde, hemen he- sele değil. Örnekler vereyim: Aileningıtay 1. Ceza Dairesi Başkanı olarak katılmıştı. CHP'liler, "nitefikliadamöt- dürme" başlıklı maddenin görüşmele- ri sırasında "töre saikiyle işlenen ciııa- yeflerin" "ııitcliklindam öldürme" kap- samına ahnması yönünde önerge ver- mişti. Bu önerge üzerine söz alan Şi- rin, önergeyi kabul etmekle birlikte bu tip cinayetlerde "tahrik" indirimi ya- pılması gerektığini savunmuş ve CHP'li üyelerle tartışmıştı. Komisyon tuta- naklanna, bu tartışma özetle şöyle yan- sımıştı: Osman Şirin: Töre, esasen belli bir yörenin kabul ettiği ölçütlerle bütün zorla evlendirilen gelini kaçar, daha önce sevmiş olduğu gençle kaçıp gay- ri resmi evlilikhayatı sürer. Kadınin kar- deşi bulunur ve "Sen kadını öldüre- ceksuT denir. Töre cinayeti, tamam orada indirimi uygulayalım mı, uygu- lamayalım mı nıeselesı ortaya çıktı- ğında, birdenbire karşmııza evlı bir ka- dının kaçması ve bir başka erkeğin onu alması meselesi geldi. O da yasanın tah- rik maddesiyle bağdaşmış. Tahrikin olduğu yerde töre olur mu? Ağırlıklı düşüncemiz, tahrikin olduğu yerde tö- reden söz etmeyelim düşüncesiydi. men her insanın kendi kız kardeşinin fuhuş yapmasına, hani istedıği erkek- le evlenmesi değil, fuhuş yapması ola- yına olumlu yaklaşacağı ya da onun ruh- sal dengesinde teşevvüş (ayaklanma, kargaşa) yaratmayacağı iddia edile- mez. CHP'li Orhan Eraslan: Gerek kan gütme, gerekse töresel nedenlerle in- san öldürmek, feodal kültürden gelen bir şey. Bir kız çocuğunun evden ka- çarak fuhuş yapmasında aılesi açısm- dan utanç olabilir. Ama bunun bir öl- dürme tahriki olarak düşünülmesini anlamakta zorluğum vardır. CHP'li Oya Araslı: İnsan yaşamı- mn önünde bunlar nasıl haksız tahrik nedeni olarak görülür ki? Eğer uygu- lamada bu tür kararlar verilebilmişse bizim çağdaşlaştığımızı iddia edebil- memiz mümkün olmaz. Ailenin "na- mus elden gidiyor" diye çocuklannın yaşamına kast etmesi, cinayetlerin en büyüğüdür. Buradau Tahrikoldum,ol- nıadını" gibi bir mazeretin arkasına sığınmak mümkün değildı. OsmanŞirin: Töreyi tarif etmekzor, ben de yandaşım. Ama an kovanına ço- mak soknıak gıbi bir şey. Töre mese- lesi ile tahrik müessesesınin birbirine, ıç içe girdiği yerler var... Töreyi birta- rafa bırakıyorum, insan yaşamı diye- rek buııda tahriki uygulamıyorum de- diğiniz zaman, olası birçok tahrik hal- lerini kanuna ııygunluk veya onda if- rat hallerini izah edemezsiniz. OSMAN ŞİRİN 'Geçmiş dönem soıuı eriyor9 ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) - Yargıtay Ceza Genel Kurulu'nun tartışmalı laiklik kararına imza atan Yargıtay Başkanvekili Osman Şirin, bu kez de cumhuriyet döneminin ilk adalet bakanlarından ve laik hukuk sisteminin mimarı Mahnıut Esat Bozkurt dönemini kapattıklannı açıkladı. "Geçmiş dönemi sonlandınyoruz. Mahmut Esat Bozkurt, bütün sayguüığıyla 79 yıl boyunca hükümranlığını sürdürdü. Bu ülkcde büyük bir disiplin yarattı" diyen Şirin, yeni bir dönemin başladığını söyledi. "Yeni Türk Ceza Yasası'nın Genel Hükümleri ve Yansımalan" paneli, Yargıtay Konferans Salonu'nda yapıldı. Panele, Adalet Bakanı Cemil Çiçek, Yargıtay Başkanı Osman Arslan, Yargıtay üyeleri ve çok sayıda akademisyen katıldı. Panelin açış konuşmasını yapan Yargıtay Başkanı Arslan, son yıllarda temel yasalann yeniden ele alındığını anımsatarak Türk hukukunun bu yasalarla daha da gelişeceğini ve yüceleşeceğini söyledi. Bir dönemi kapatıyoruz' Panelin ilk oturumunun başkanhğını üstlenen Yargıtay Başkanvekili Osman Şirin, önemli temel yasalann, hızlı trenler gibi uygulamaya girdiğini belirtti. Bu yasalann eleştirilemediğini kaydeden Şirin, "Ama yetişmemiz gereken bir başka tren daha vardı. O yüzden, zamanında nasiplendiremediğimiz eleştirileri şimdi söyleyeceğiz, eksiklikler de çerçeve yasalarla giderilecek" dedi. Şirin, "Bana 765 sayılı TCK mi, yoksa yeni TCK mi diye sorarsanız, size eksikliklerin giderilmesi halinde, gözüm kapalı yeni TCK yanıtını vcririm. Çünkü bu yasa çok önemli disiplinler içeriyor" diye konuştu. "Geçmiş dönemi sonlandınyoruz vc yeni bir sayfa açıyoruz" diyen Şirin, sözlerini şöyle sürdürdü: "Dönemine bir hukukçu olarak adını vermiş bulunan Mahmut Esat Bozkurt, bütün saygınhğıyla 79 yıl boyunca hükümranlığııu sürdürdü. Bu ülkede büyük bir disiplin yarattı, şimdi yeni bir dönem, uygar dünyaya açdım adı altmda başlıyor. Tam 50 gün sonra 1 Nisan 2005 tarihinde yeni bir ışık yakılacak. Bu ışık pratikte sizlerin ortaya koyacağı üstün gayretlerle artacak." S BaykaVdan Yargıtay 'a ziyaret CHP Genel Başkanı Deniz BaykaL, tarnşmalı laiklik karan üzerine partisinin "Abluka altına alındı" eleştirisinde bulunduğu Yargıtay'ı dün ziyaret ederek Yargıtay Başkanı Osman Arslan ile görüştü. CHP Genel Sekreteri Önder Sav, Genel Başkan Yarduncıları Onur Öymen, Cevdet Selvi ve 1VIııslafa Özyürek'in de eşlik ettiği BaykaL ziyaret sırasında, görevine seçümesi nedeniyle Arslan'a nczaket ziyaretinde bulunduklarını söyledi Arslan'ı kutlayan BaykaL başkanın şahsında Yaifytay'a saygüannı sunduğunu ifade etii. (Fotoğraf: KÜRAY AVCI) AKP iktidannın, anayasanın 138. maddesini ihlal ettiğine işaret etti Daraştay'da hükümet rahatsızhğı ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) -Danıştay, 8 yıllık eğitimi tamam- lamayan çocuklann da Kuran kurs- larına katılabıleceğine ilişkin yö- netmeliği iptal etmesine karşın ay- nı kuralların AKP iktidannca yasa hükmü olarakyeniden gündeme ge- tirilmesinden duyduğu rahatsızhğı AnayasaMahkemesi'ne yaptığı baş- vuruda dile getirdi. Hükümetin yar- gı kararlanna uymamasını eleşti- ren Danıştay, iktidann anayasanın "yasama ve yürütme organlannın • Danıştay, Kuran kursları ile ilgili Anayasa Mahkemesi'ne yaptığı iptal başvurusu karannda, iktidarın yargı kararlannı uygulamamasından duyduğu rahatsızhğı dile getirdi. yargı kararlanna ııyıııa zorunlulu- nıştay, Kuran kurslan ile ilgili Ana- ğunu" düzenleyen 138. maddesini ihlal ettiğine işaret etti. Yargıtay Ceza Genel Kurulu, la- ikliğin artıkkorunmasına gerek kal- madığını ileri sürerken; Danıştay Idari Dava Daireleri Genel Kurulu ise laikliğin devlet tarafindan korun- ması gerektiğine vurgu yaptı. Da- yasa Mahkemesi'ne yaptığı iptal başvurusu karannda, AKP iktida- nnın yargı kararlannı uygulama- masından duyduğu rahatsızlığa da yerverdi. Kararda, anayasanın 138. maddesinin, yasama ve yürütme or- ganlanyla idarenin, mahkeme ka- rarlanna uymak zorunda olduğunu 'AKP ÜNİVERSİTELERE MÜDAHALE ÇABASI İÇİNDE' Tahsin Yeşildere İstanbul Haber Servisi - Üniver- site Öğretim Üyeleri Derneği Yö- netim Kurulu Başkanı Prof. Dr. Tah- sin Yeşildere, "Siyasi iktidar bir din tartışması yapmak istiyorsa bunu örtülü biçimde türban üzerüıden değil, anayasadaki laiklik kavraını ü/eıindenyapmalnljı" dedi. Derneğin Yönetim Kurulu Başka- nı Prof. Dr. Tahsin Yeşildere yaptı- ğı açıklamada, AKP'nin son günler- de üniversitelerle ilgili yaptığı açık- lamaları, üniversitelere doğrudan müdahale çabası olarak niteledi. "Üniversitelerde türbanla ilgili prob- lemin çöziilecegi" yönündeki açık- lamalann bir siyasi tercihin ifadesi olduğunu belirten Yeşildere, türba- nla ilgili üniversite tartışması yapı- lamayacağına dikkat çekti. Yeşilde- re, "Türban tartışması üniversitenin dışuıa laşımııalıdıı. Çünkü türban probleminin çözüınüvar olan hukuk düzeni içinde anayasal degişiklik gerekmektedir. Bu da bir hukuk değil, siyaset tartışmasıdır" dedi. Öğrenci aflfının da siyasi partiler düzeyinde tartışılmaya başlandığmı anımsatan Yeşildere, affa karşı ol- duklannı ifade etti. IR NOKTASI /ORAL ÇALIŞLAR öngördüğü anımsatıldı. llköğretımin 5. sınıfinı bitiren ço- cuklann hafta sonlan ve yaz ayla- nnda Diyanet tşleri Başkanlığı 'nın açtığı Kuran kurslanna kanunı tem- silcilerinin isteği ile katılabileceği yönündeki yönetmelik değişikliği- nin daha önce Danıştay 8. Daire- si'nce yürütmesinin durdurulduğu- na işaret edilen kararda, bu karara yapılan itirazın da Genel Kurul ta- rafindan reddedildiği anlatıldı. Danıştay 8. Daire'nin bu yönet- meliği daha sonra iptal ettiği, iptal kararının tenıyiz edılmeyerek ke- sinleştiği belirtilen kararda, "Bu- nunla birlikte 8. Daire'ninve Genel KuruTun verdigi kararlara uyul- nıası gcrckirken,Danıştay'ın huku- ka aykın bulduğu kurallar bu defa yasa ile düzenlenerek anayasanın 138. maddesi ihlal edilmiştir" de- nildi. Anayasa Mahkemesi, ilk incele- mede iptali istenen düzenlemenin davada uygulanacak kural olmadı- ğına karar verirse başvuruyu redde- debilecek, davada uygulanacak ku- ral olarak görür ve dosyada bir ek- siklik belirlemezse davayı esastan görüşmeye karar verebilecek. I [email protected]ı Duyduk duymadık demeyin, Suudi Arabistan'daseçim yapılıyor. Dün baş- layan ve aralıklı olarak nisan ayına ka- dar ülkenin çeşitli eyaletlerinde de- vam edecek olan seçimler, Suudi Ara- bistan'ın tarihinde bir ilki oluşturuyor. Evet 1925 yılında ve 1964 yılında se- çime benzer bazı olaylardan söz edil- se bile ilk kez Suudi Arabistan'da kam- panya dönemli bir seçim ortamı ya- şanıyor. Seçim deyince fazla heyecana ge- rek yok. Yapılanlar, yerel meclislere, ya- ni belediye meclislerine bir kısım üye- nin seçümesi. Suudi Arabistan'ı elin- de tutan Suudi Hanedanı, sanırım ABD'nin "Büyük Ortadoğu Projesi"ne (BOP) kendilerince bir katkıda bulun- mak istiyorlar. Malum ya Suudi Ara- bistan yönetimi ABD'nin bölgedeki en önemli dayanaklarından birisi. Çe- şitli operasyonlarda Suudi Arabistan ABD üssü olarak hizmet veriyor. Bu nedenle bu ülkedeki totaliter rejim hiç- bir zaman ABD'nin hedeflerinden bi- risi haline gelmiyor. Suudi Arabistan nasıl bir ülke: De- Kadmsız Suudi Seçimleri mokrasiyi bırakın, bazı uygulamaların yanlış olduğunu söylemek bile bu ül- kede cezaevine atılmak ve kırbaçlan- mak için bir gerekçe haline gelebili- yor. örneğin bu ülkede bağımsız in- san hakları örgütü kurmak istemek gibi, hükümete yönelik eleştirel girişim- de bulunanlar anında hapse atılıyor. Ocak ayı içinde Cidde'de monarşiye karşı protestolara katıldığı gerekçesiy- le aralarında bir kadınin da bulundu- ğu 15 Suudi yurttaşı 250 kırbaç ve al- tı ay hapisle cezalandırıldı. Işte böyle bir ülkede, seçim adı ve- rilen bir etkinlik dün başladı. Bu se- çimlerde belediye meclisi üyelerinin ya- rısı sandıktan çıkacak, diğer yarısı ise yönetim tarafindan atanacak. Bu se- çimlere katılan siyasi aktivistlerden emekli yargıç Abdül Aziz el Kasım şunları söylüyor: "Bütün zaaflarına rağmen halk ilk kez camiler dışında toplumsal hayatta gerçek bir katılımı yaşıyor." (New York Times 10 Şubat 2005) Bu seçim döneminin en ilginç man- zaralan Riyad'da kurulan seçim çadır- larıydı. Bu seçim çadırlarında adaylar seçmenlerin gönlünü kazanabilmek amacıyla develer, koyunlar kesiyor- lardı. Adaylar, yapamayacakları bir sürü vaadi arka arkaya sıralıyorlar, Su- udi Hanedanı'nın yapabileceği şeyle- ri sanki kendileri yapabilirmiş gibi bol keseden vaatlerde bulunuyorlardı. Bazı propaganda çadırlarında ise adaylar, oyların nasıl kullanılacağını izleyenlere anlatarak seçim çalışma- sı yapıyorlardı. 41 yaşındaki bir em- lakçi, ekranda hangi işaretlerin kabul edilebilir, hangilerinin kabul edilemez olduğunu tam 30 dakikalık bir göste- riyle izleyicilere aktarıyordu. Adaylardan birisi ise seçimin anla- mını şöyle dile getiriyordu: "Halka he- sap verebilmek, halka iş bulmaktan daha önemli Suudi seçmenler için." Çünkü işsizlik ve sosyal hakların kay- bedilmesi Suudi Arabistan halkının son yıllardaki en büyük sorunlarından birisiydi. 1980'lere kadar Suudi ha- nedanı petrolden elde ettiği gelirler- le, ücretsiz sağlık hizmetleri, ücretsiz eğitim, kira ödemeden evlerde kal- mayı sağlamıştı. 1980'den sonra bu olanakların birçoğu yok sayıldı. İşsiz- lik bir sorun haline dönüştü. Buna rağ- men bu kısıtlı seçim önem kazanmış- tı. Seçimler bir anlamda bu rahatsız- lığı dayumuşatmayı amaçlıyordu. Dün Riyad'da yapılan yerel seçimlerin ar- dından çeşitli bölgelerde de önümüz- deki aylarda benzer seçimler yapıla- cak. Riyad'daki Kral Suud Üniversi- tesi öğretim üyelerinden Halid el Dak- hil durumu şöyle özetliyordu: "Orta- da konuşulacak çok sorun var. Hükü- met yerel seçimleri kararlaştırırken herhangi bir kontekstten söz etme- di, hiçbir şey açıklamadı. Bunu daht sonra başka adımların takip edip et meyeceğini de bilmiyoruz. Bu adın bir şeyin ilk adımı mı, peki bu bir çej ne, onu da bilmiyoruz." Bu seçimlerde partiler yasak. Kadın lar aday olarak da seçmen olarak dı yoklar. New York Times gazetesi adı na seçimleri izleyen ve yorumlayaı Neil MacFarkuhar, seçim çadırları nı dolaşan bir bilim kadınıyla konuş muştu. Kral Suud Üniversitesi profe sörlerinden Hend el Kuthayla şunla rı söylüyordu: "Bu konu beni kişist olarak da çok ilgilendiriyor. Neden b seçimlerde kadınlaryok. Neden biı likte başlamadı?" Hend el Kutayla se çim çadırlarını da dolaşmıştı, prope ganda konuşmalarını dinlemek içir Bütün çadırları dolaşmış yalnızca b seçim çadırındakiler onu buyur e' mişlerdi. "Bundan sonra kadınlar, st çimlere katılmakta daha istekli olacal lar" diyordu. Suudi Arabistan'da seçim yapılıyc duydunuz mu?
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle