Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
SAYFA
+
CUMHURİYET 11ŞUBAT2005CUMA
HABERLER
DUNYADABUGUN
ALt SİRMEN
'Mutlu İnsanlar
Fotoğrafhanesi'
Melih Cevdet Anday, unutulmaz "Akan Zaman,
Duran Zaman" adlı yapıtında, Zlya Osman Saba'nın
ölümsüzlüğü yakalama yolundaki ilk çabasının, Ga-
latasaray Lisesi'nin sınıflarından birinde, gece etüt sa-
atinde, Larousse'un içinde "Z" harfinin bulunduğu
yerde, Zola'nın hemen altına, kendi adı Ziya Osman
Saba'yı ekleyerek başladığını anlatır.
Ziya Osman Saba, Larousse'agiremedi ama, ken-
di ülkesinin ansiklopedilerinde yer aldı, ölümsüz şa-
irleri arasına katıldı, demek ki şairimizin ölümsüzlük
çabası sonuçsuz kalmadı.
Bunu yaşarken de anlamış olması gerekirdi.
Ne dersiniz, ölümsüzlüğü yakaladığını anlayınca,
Ziya Osman Saba acaba mutlu olmuş mudur?
Mutluluk konusu açıldığında aklıma hep onun "Mut-
lu Insan Fotoğrafhanesi" öyküsü gelir.
Yarım yüzyıl evvel, Ziya Osman Saba'nın daha ön-
ce oturduğu belki de Larousse'a adını eklediği sıra-
larda okuduğum öyküyü kısaca özetlemeye çalışa-
yım.
Yazarımız, yalnızdır, mutsuzdur, çevrede onu mut-
lu edecek bir şey de yoktur. Gezinirken, birden gözü
bir fotoğrafçı vitrinine ilişir, resimlerdeki bütün insan-
lar mutludurlar; yüzlerinden fışkıran mutluluk fotoğ-
raflarayansımış, etrafa ışıldamaktadır. Biraz beklerdük-
kânın önünde, bakarçıkan insanların da yüzlerinden
mutluluk fışkırmaktadır.
Değişik bir yerde olduğunu anlamıştır yazar, fırsa-
tı kaçırmak istemez, girer içeri, stüdyoda yerini alır,
pozunu verir, fotoğrafçı, makinenin arkasına geçmiş,
siyah örtüyü de kafasına çekmiştir.
Bir uzun, sessiz bekleyiş olur...
Sonra fotoğrafçı siyah örtünün altından çıkar ve ses-
lenir şaire üzgün bir sesle:
- Kusura bakmayın beyefendi, sizin fotoğrafınızı
çekemeyeceğim.
*••
Ziya Osman Saba, tab'an mutsuz bir adam mıy-
dı? Yoksa mutluydu da, mutsuzluk sanatının motif-
lerinden biri miydi? Tam bilemiyorum.
Hem mutlu bir insan neden mutsuzluğu, sanatının
ana teması haline getirsin ki?...
Gerçi ülkemizde, sinemada, müzikte biraralar iyi-
ce egemen olan, ağdalı ıstırabın teganni edildiği ara-
beske bakınca mutsuzluğun, gözyaşının, feryad-ı fi-
ganın sanatın onsuz olmazı olduğunu düşünebilirsi-
niz.
Arabesk, yalnız bir biçem değil, ezilmişin, horlan-
mışın, dışlanmışın dünya görüşü ve yaşam türüdür.
Dogrusu arabeskin toplumda her geçen gün artan
egemenliğini (gerçi son zamanlarda sulu zırtlaklık
karşısında alan kaybediyor ya...) gördükten sonra
DlE'nin yaptığı mutluluk soruşturmasına çok şaşırdım.
6714 kişi arasında yapılan anketin sonucuna gö-
re, Türklerin yüzde 58'i mutlu ya da çok mutlu.
Doğrusu şaşırmamak elde değil, bu ne arabesk acı-
sı, bu ne mutluluk tablosu.
Mutlu bir toplum, acı ticareti yapan sanatı neyle-
sin?...
Yoksa insanlarımız mutluluktan mı ağlıyorlar?
• ••
Türk halkının mutluluğunu anlamak o kadar kolay
değil.
Uzerinde yaşadığı toprak ikide bir sarsılan deprem
kuşağı içindedir, toplumsal yaşamı, organizasyon ye-
tisi de sarsıntıyı, öbür kimi toplumlardan daha yıkıcı
hale sokmaktadır, ama Türk insanı çoğunlukla mut-
ludur.
Türk insanı, gelişmiş dünya ortalamasından daha
cahildir, ama mutludur.
Türk insanı gelişmiş dünya ortalamasının çok al-
tında sağlık hizmeti alır, önemli bir bölümü sosyal gü-
venlikten yoksundur, varolanlar için de sosyal güven-
lik sosyal işkenceye dönüşmüştür, ama Türk insanı
mutludur.
Gelişmiş dünya ortalamasından daha az üretir Türk
insanı, daha az tüketir, çok daha az kazanır, çok da-
ha konforsuz, hatta sağlık koşullarına uymayan ko-
nutlarda oturur, ama mutludur.
Türk insanı yoksuldur, memuru öğretmeni bile aç-
lık sınırının çizgisi üzerinde yaşar ama mutludur.
Türk insanının büyük bir bölümü işsizdir, gençlerin
gelecek umudu yoktur, ama mutludurlar çoğunluk-
la.
Doğrusu bu mutluluğun sırrını araştırmak gereki-
yor.
İlk aklıma gelen, neyin nasıl olduğunun değil, na-
sıl algılandığının önemli olduğuydu.
Demek ki Türkler yaşadıkları olumsuzlukları başka
türlü algıyorlardı...
Tam bunları düşünürken kafamda birden şimşek
çaktı.
Tabii ki Türkler mutlu olacaklardı.
ÇünküonlarTürk'tüler.
Ve Zaten "Ne mutlu Türküm diyene" değil miydi?
Mutluluğumuzun hiçbir sırrı yoktu. Mutluluğumuz
Türklüğümüzdeyatıyordu, mutluydukçünkü Türk'tük.
asirmen@cumhuriyet.com.tr
CMY'NlN UYGULAMA YASASI
Tahliye olanlara
geri dönüş yok
ANKARA (Cumhuri-
yet Bürosu) - Ceza Mu-
hakemesi Yasası'nın uy-
gulama ve yürürlügüne
ilişkin yasa tasarısı,
TBMM Adalet Alt Ko-
misyonu'nda değiştirile-
rek kabul edildi.
Yasanın tutukluluk sü-
releriyle ilgili hükmünün
yürürlüğü 2008 yılına er-
telenerek PKK yönetici-
lerinin tutuksuz yargılan-
masının önü kapatıldı.
Lehe hükümlerin uygu-
lannıasında yeni TCY ve
Ceza înfaz Yasası'nın
(CÎY) birlikte göz önün-
de bulundurulmasına iliş-
kin hiiküm metinden çı-
karılarak TCY'nin lehe
hükümlerinden yararla-
naraktahliye olan 12 bin
kişinin yeniden cezaev-
lerine dönüş olasılığı or-
tadan kaldınldı.
Getirilen düzenleme-
lerin bazılan şöyle:
• Yeni ceza mevzuatın-
daki lehe yasa hükümle-
rinin uygulanması yö-
nünde hiikmü veren mah-
kemece değerlendirme
yapılması gerektiği açık-
ça anlaşılan dava dos-
yalan, Yargıtay Cum-
huriyet Başsavcılığı'nca
doğrudan mahkemesine
iade edilebilecek.
• Cezanın infazının er-
telennıesiveya durdurul-
ması durumunda, bu
cezalarda zamanaşımı iş-
lemeyecek.
Yargıtay Ceza Kurulu Başkanı, namus cinayetlerine 'tahrik' indirimini savunuyor
Şirin'in 'töre'yebakışıANKARA (Cumhuriyet Bürosu) -
Yargıtay Ceza Genel Kurulu'nun "la-
ikligin korunmasına artık gerek kal-
madıgı" yönündeki kararınınyazımın-
da etkin rol olan Yargıtay Başkanveki-
li Osman Şirin, namus cinayetlerine
"tahrik" indirimi yapılması gerekti-
ğini savunuyor. Şirin, yeni Türk Ceza
Yasası'nın TBMM Adalet Komisyo-
nu'ndaki görüşmeleri sırasında fuhuş
yapan kız kardeşini öldüren bir erke-
ğe tahrik indirimi yapıldığını belirte-
rek "Tahı ikiıı olduğu yerde töreden
söz edilemez. I iiıkiye'ııiıı her yöresin-
de hemen hemen her insan, kız karde-
şinin ftıhuş yapması olayına olumlu
yaklaşamaz" görüşünü dile gelirmiş-
ti.
Yargıtay Başkanvekili, Yargıtay Ce-
za Genel Kurulu Başkanı Osman Şi-
rin, yeni Türk Ceza Yasası'nın Adalet
• Osman Şirin, yeni Türk Ceza Yasası'nın TBMM Adalet Komisyonu'ndaki görüşmeleri
sırasında, fuhuş yapan kız kardeşini öldüren bir erkeğe tahrik indirimi yapıldığını belirterek
"Tahrikin olduğu yerde töreden söz edilemez. Türkiye'nin her yöresinde hemen hemen her
insan, kız kardeşinin fuhuş yapması olayına olumlu yaklaşamaz" görüşünü dile getirmişti.
Komisyonu'ndaki görüşmelerine Yar- Türkiye'ye uygulanabilecek bir me- Türkiye'nin her yöresinde, hemen he-
sele değil. Örnekler vereyim: Aileningıtay 1. Ceza Dairesi Başkanı olarak
katılmıştı. CHP'liler, "nitefikliadamöt-
dürme" başlıklı maddenin görüşmele-
ri sırasında "töre saikiyle işlenen ciııa-
yeflerin" "ııitcliklindam öldürme" kap-
samına ahnması yönünde önerge ver-
mişti. Bu önerge üzerine söz alan Şi-
rin, önergeyi kabul etmekle birlikte bu
tip cinayetlerde "tahrik" indirimi ya-
pılması gerektığini savunmuş ve CHP'li
üyelerle tartışmıştı. Komisyon tuta-
naklanna, bu tartışma özetle şöyle yan-
sımıştı:
Osman Şirin: Töre, esasen belli bir
yörenin kabul ettiği ölçütlerle bütün
zorla evlendirilen gelini kaçar, daha
önce sevmiş olduğu gençle kaçıp gay-
ri resmi evlilikhayatı sürer. Kadınin kar-
deşi bulunur ve "Sen kadını öldüre-
ceksuT denir. Töre cinayeti, tamam
orada indirimi uygulayalım mı, uygu-
lamayalım mı nıeselesı ortaya çıktı-
ğında, birdenbire karşmııza evlı bir ka-
dının kaçması ve bir başka erkeğin onu
alması meselesi geldi. O da yasanın tah-
rik maddesiyle bağdaşmış. Tahrikin
olduğu yerde töre olur mu? Ağırlıklı
düşüncemiz, tahrikin olduğu yerde tö-
reden söz etmeyelim düşüncesiydi.
men her insanın kendi kız kardeşinin
fuhuş yapmasına, hani istedıği erkek-
le evlenmesi değil, fuhuş yapması ola-
yına olumlu yaklaşacağı ya da onun ruh-
sal dengesinde teşevvüş (ayaklanma,
kargaşa) yaratmayacağı iddia edile-
mez.
CHP'li Orhan Eraslan: Gerek kan
gütme, gerekse töresel nedenlerle in-
san öldürmek, feodal kültürden gelen
bir şey. Bir kız çocuğunun evden ka-
çarak fuhuş yapmasında aılesi açısm-
dan utanç olabilir. Ama bunun bir öl-
dürme tahriki olarak düşünülmesini
anlamakta zorluğum vardır.
CHP'li Oya Araslı: İnsan yaşamı-
mn önünde bunlar nasıl haksız tahrik
nedeni olarak görülür ki? Eğer uygu-
lamada bu tür kararlar verilebilmişse
bizim çağdaşlaştığımızı iddia edebil-
memiz mümkün olmaz. Ailenin "na-
mus elden gidiyor" diye çocuklannın
yaşamına kast etmesi, cinayetlerin en
büyüğüdür. Buradau
Tahrikoldum,ol-
nıadını" gibi bir mazeretin arkasına
sığınmak mümkün değildı.
OsmanŞirin: Töreyi tarif etmekzor,
ben de yandaşım. Ama an kovanına ço-
mak soknıak gıbi bir şey. Töre mese-
lesi ile tahrik müessesesınin birbirine,
ıç içe girdiği yerler var... Töreyi birta-
rafa bırakıyorum, insan yaşamı diye-
rek buııda tahriki uygulamıyorum de-
diğiniz zaman, olası birçok tahrik hal-
lerini kanuna ııygunluk veya onda if-
rat hallerini izah edemezsiniz.
OSMAN ŞİRİN
'Geçmiş
dönem
soıuı eriyor9
ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) -
Yargıtay Ceza Genel Kurulu'nun
tartışmalı laiklik kararına imza atan
Yargıtay Başkanvekili Osman Şirin, bu
kez de cumhuriyet döneminin ilk adalet
bakanlarından ve laik hukuk sisteminin
mimarı Mahnıut Esat Bozkurt dönemini
kapattıklannı açıkladı. "Geçmiş dönemi
sonlandınyoruz. Mahmut Esat Bozkurt,
bütün sayguüığıyla 79 yıl boyunca
hükümranlığını sürdürdü. Bu ülkcde
büyük bir disiplin yarattı" diyen Şirin,
yeni bir dönemin başladığını söyledi.
"Yeni Türk Ceza Yasası'nın Genel
Hükümleri ve Yansımalan" paneli,
Yargıtay Konferans Salonu'nda yapıldı.
Panele, Adalet Bakanı Cemil Çiçek,
Yargıtay Başkanı Osman Arslan,
Yargıtay üyeleri ve çok sayıda
akademisyen katıldı. Panelin açış
konuşmasını yapan Yargıtay Başkanı
Arslan, son yıllarda temel yasalann
yeniden ele alındığını anımsatarak Türk
hukukunun bu yasalarla daha da
gelişeceğini ve yüceleşeceğini söyledi.
Bir dönemi kapatıyoruz'
Panelin ilk oturumunun başkanhğını
üstlenen Yargıtay Başkanvekili Osman
Şirin, önemli temel yasalann, hızlı
trenler gibi uygulamaya girdiğini belirtti.
Bu yasalann eleştirilemediğini kaydeden
Şirin, "Ama yetişmemiz gereken bir
başka tren daha vardı. O yüzden,
zamanında nasiplendiremediğimiz
eleştirileri şimdi söyleyeceğiz, eksiklikler
de çerçeve yasalarla giderilecek" dedi.
Şirin, "Bana 765 sayılı TCK mi, yoksa
yeni TCK mi diye sorarsanız, size
eksikliklerin giderilmesi halinde, gözüm
kapalı yeni TCK yanıtını vcririm. Çünkü
bu yasa çok önemli disiplinler içeriyor"
diye konuştu. "Geçmiş dönemi
sonlandınyoruz vc yeni bir sayfa
açıyoruz" diyen Şirin, sözlerini şöyle
sürdürdü: "Dönemine bir hukukçu
olarak adını vermiş bulunan Mahmut
Esat Bozkurt, bütün saygınhğıyla 79 yıl
boyunca hükümranlığııu sürdürdü. Bu
ülkede büyük bir disiplin yarattı, şimdi
yeni bir dönem, uygar dünyaya açdım adı
altmda başlıyor. Tam 50 gün sonra 1
Nisan 2005 tarihinde yeni bir ışık
yakılacak. Bu ışık pratikte sizlerin ortaya
koyacağı üstün gayretlerle artacak."
S
BaykaVdan
Yargıtay 'a
ziyaret
CHP Genel Başkanı Deniz
BaykaL, tarnşmalı laiklik
karan üzerine partisinin
"Abluka altına alındı"
eleştirisinde bulunduğu
Yargıtay'ı dün ziyaret ederek
Yargıtay Başkanı Osman
Arslan ile görüştü. CHP
Genel Sekreteri Önder Sav,
Genel Başkan Yarduncıları
Onur Öymen, Cevdet Selvi
ve 1VIııslafa Özyürek'in de
eşlik ettiği BaykaL ziyaret
sırasında, görevine seçümesi
nedeniyle Arslan'a nczaket
ziyaretinde bulunduklarını
söyledi Arslan'ı kutlayan
BaykaL başkanın şahsında
Yaifytay'a saygüannı
sunduğunu ifade etii.
(Fotoğraf: KÜRAY AVCI)
AKP iktidannın, anayasanın 138. maddesini ihlal ettiğine işaret etti
Daraştay'da hükümet rahatsızhğı
ANKARA (Cumhuriyet Bürosu)
-Danıştay, 8 yıllık eğitimi tamam-
lamayan çocuklann da Kuran kurs-
larına katılabıleceğine ilişkin yö-
netmeliği iptal etmesine karşın ay-
nı kuralların AKP iktidannca yasa
hükmü olarakyeniden gündeme ge-
tirilmesinden duyduğu rahatsızhğı
AnayasaMahkemesi'ne yaptığı baş-
vuruda dile getirdi. Hükümetin yar-
gı kararlanna uymamasını eleşti-
ren Danıştay, iktidann anayasanın
"yasama ve yürütme organlannın
• Danıştay, Kuran kursları ile ilgili Anayasa Mahkemesi'ne
yaptığı iptal başvurusu karannda, iktidarın yargı kararlannı
uygulamamasından duyduğu rahatsızhğı dile getirdi.
yargı kararlanna ııyıııa zorunlulu- nıştay, Kuran kurslan ile ilgili Ana-
ğunu" düzenleyen 138. maddesini
ihlal ettiğine işaret etti.
Yargıtay Ceza Genel Kurulu, la-
ikliğin artıkkorunmasına gerek kal-
madığını ileri sürerken; Danıştay
Idari Dava Daireleri Genel Kurulu
ise laikliğin devlet tarafindan korun-
ması gerektiğine vurgu yaptı. Da-
yasa Mahkemesi'ne yaptığı iptal
başvurusu karannda, AKP iktida-
nnın yargı kararlannı uygulama-
masından duyduğu rahatsızlığa da
yerverdi. Kararda, anayasanın 138.
maddesinin, yasama ve yürütme or-
ganlanyla idarenin, mahkeme ka-
rarlanna uymak zorunda olduğunu
'AKP ÜNİVERSİTELERE MÜDAHALE ÇABASI İÇİNDE'
Tahsin Yeşildere
İstanbul Haber Servisi - Üniver-
site Öğretim Üyeleri Derneği Yö-
netim Kurulu Başkanı Prof. Dr. Tah-
sin Yeşildere, "Siyasi iktidar bir din
tartışması yapmak istiyorsa bunu
örtülü biçimde türban üzerüıden
değil, anayasadaki laiklik kavraını
ü/eıindenyapmalnljı" dedi.
Derneğin Yönetim Kurulu Başka-
nı Prof. Dr. Tahsin Yeşildere yaptı-
ğı açıklamada, AKP'nin son günler-
de üniversitelerle ilgili yaptığı açık-
lamaları, üniversitelere doğrudan
müdahale çabası olarak niteledi.
"Üniversitelerde türbanla ilgili prob-
lemin çöziilecegi" yönündeki açık-
lamalann bir siyasi tercihin ifadesi
olduğunu belirten Yeşildere, türba-
nla ilgili üniversite tartışması yapı-
lamayacağına dikkat çekti. Yeşilde-
re, "Türban tartışması üniversitenin
dışuıa laşımııalıdıı. Çünkü türban
probleminin çözüınüvar olan hukuk
düzeni içinde anayasal degişiklik
gerekmektedir. Bu da bir hukuk
değil, siyaset tartışmasıdır" dedi.
Öğrenci aflfının da siyasi partiler
düzeyinde tartışılmaya başlandığmı
anımsatan Yeşildere, affa karşı ol-
duklannı ifade etti.
IR NOKTASI /ORAL ÇALIŞLAR
öngördüğü anımsatıldı.
llköğretımin 5. sınıfinı bitiren ço-
cuklann hafta sonlan ve yaz ayla-
nnda Diyanet tşleri Başkanlığı 'nın
açtığı Kuran kurslanna kanunı tem-
silcilerinin isteği ile katılabileceği
yönündeki yönetmelik değişikliği-
nin daha önce Danıştay 8. Daire-
si'nce yürütmesinin durdurulduğu-
na işaret edilen kararda, bu karara
yapılan itirazın da Genel Kurul ta-
rafindan reddedildiği anlatıldı.
Danıştay 8. Daire'nin bu yönet-
meliği daha sonra iptal ettiği, iptal
kararının tenıyiz edılmeyerek ke-
sinleştiği belirtilen kararda, "Bu-
nunla birlikte 8. Daire'ninve Genel
KuruTun verdigi kararlara uyul-
nıası gcrckirken,Danıştay'ın huku-
ka aykın bulduğu kurallar bu defa
yasa ile düzenlenerek anayasanın
138. maddesi ihlal edilmiştir" de-
nildi.
Anayasa Mahkemesi, ilk incele-
mede iptali istenen düzenlemenin
davada uygulanacak kural olmadı-
ğına karar verirse başvuruyu redde-
debilecek, davada uygulanacak ku-
ral olarak görür ve dosyada bir ek-
siklik belirlemezse davayı esastan
görüşmeye karar verebilecek.
I
oralcalislar@cumhuriyet.com.tı
Duyduk duymadık demeyin, Suudi
Arabistan'daseçim yapılıyor. Dün baş-
layan ve aralıklı olarak nisan ayına ka-
dar ülkenin çeşitli eyaletlerinde de-
vam edecek olan seçimler, Suudi Ara-
bistan'ın tarihinde bir ilki oluşturuyor.
Evet 1925 yılında ve 1964 yılında se-
çime benzer bazı olaylardan söz edil-
se bile ilk kez Suudi Arabistan'da kam-
panya dönemli bir seçim ortamı ya-
şanıyor.
Seçim deyince fazla heyecana ge-
rek yok. Yapılanlar, yerel meclislere, ya-
ni belediye meclislerine bir kısım üye-
nin seçümesi. Suudi Arabistan'ı elin-
de tutan Suudi Hanedanı, sanırım
ABD'nin "Büyük Ortadoğu Projesi"ne
(BOP) kendilerince bir katkıda bulun-
mak istiyorlar. Malum ya Suudi Ara-
bistan yönetimi ABD'nin bölgedeki
en önemli dayanaklarından birisi. Çe-
şitli operasyonlarda Suudi Arabistan
ABD üssü olarak hizmet veriyor. Bu
nedenle bu ülkedeki totaliter rejim hiç-
bir zaman ABD'nin hedeflerinden bi-
risi haline gelmiyor.
Suudi Arabistan nasıl bir ülke: De-
Kadmsız Suudi Seçimleri
mokrasiyi bırakın, bazı uygulamaların
yanlış olduğunu söylemek bile bu ül-
kede cezaevine atılmak ve kırbaçlan-
mak için bir gerekçe haline gelebili-
yor. örneğin bu ülkede bağımsız in-
san hakları örgütü kurmak istemek
gibi, hükümete yönelik eleştirel girişim-
de bulunanlar anında hapse atılıyor.
Ocak ayı içinde Cidde'de monarşiye
karşı protestolara katıldığı gerekçesiy-
le aralarında bir kadınin da bulundu-
ğu 15 Suudi yurttaşı 250 kırbaç ve al-
tı ay hapisle cezalandırıldı.
Işte böyle bir ülkede, seçim adı ve-
rilen bir etkinlik dün başladı. Bu se-
çimlerde belediye meclisi üyelerinin ya-
rısı sandıktan çıkacak, diğer yarısı ise
yönetim tarafindan atanacak. Bu se-
çimlere katılan siyasi aktivistlerden
emekli yargıç Abdül Aziz el Kasım
şunları söylüyor: "Bütün zaaflarına
rağmen halk ilk kez camiler dışında
toplumsal hayatta gerçek bir katılımı
yaşıyor." (New York Times 10 Şubat
2005)
Bu seçim döneminin en ilginç man-
zaralan Riyad'da kurulan seçim çadır-
larıydı. Bu seçim çadırlarında adaylar
seçmenlerin gönlünü kazanabilmek
amacıyla develer, koyunlar kesiyor-
lardı. Adaylar, yapamayacakları bir
sürü vaadi arka arkaya sıralıyorlar, Su-
udi Hanedanı'nın yapabileceği şeyle-
ri sanki kendileri yapabilirmiş gibi bol
keseden vaatlerde bulunuyorlardı.
Bazı propaganda çadırlarında ise
adaylar, oyların nasıl kullanılacağını
izleyenlere anlatarak seçim çalışma-
sı yapıyorlardı. 41 yaşındaki bir em-
lakçi, ekranda hangi işaretlerin kabul
edilebilir, hangilerinin kabul edilemez
olduğunu tam 30 dakikalık bir göste-
riyle izleyicilere aktarıyordu.
Adaylardan birisi ise seçimin anla-
mını şöyle dile getiriyordu: "Halka he-
sap verebilmek, halka iş bulmaktan
daha önemli Suudi seçmenler için."
Çünkü işsizlik ve sosyal hakların kay-
bedilmesi Suudi Arabistan halkının
son yıllardaki en büyük sorunlarından
birisiydi. 1980'lere kadar Suudi ha-
nedanı petrolden elde ettiği gelirler-
le, ücretsiz sağlık hizmetleri, ücretsiz
eğitim, kira ödemeden evlerde kal-
mayı sağlamıştı. 1980'den sonra bu
olanakların birçoğu yok sayıldı. İşsiz-
lik bir sorun haline dönüştü. Buna rağ-
men bu kısıtlı seçim önem kazanmış-
tı.
Seçimler bir anlamda bu rahatsız-
lığı dayumuşatmayı amaçlıyordu. Dün
Riyad'da yapılan yerel seçimlerin ar-
dından çeşitli bölgelerde de önümüz-
deki aylarda benzer seçimler yapıla-
cak. Riyad'daki Kral Suud Üniversi-
tesi öğretim üyelerinden Halid el Dak-
hil durumu şöyle özetliyordu: "Orta-
da konuşulacak çok sorun var. Hükü-
met yerel seçimleri kararlaştırırken
herhangi bir kontekstten söz etme-
di, hiçbir şey açıklamadı. Bunu daht
sonra başka adımların takip edip et
meyeceğini de bilmiyoruz. Bu adın
bir şeyin ilk adımı mı, peki bu bir çej
ne, onu da bilmiyoruz."
Bu seçimlerde partiler yasak. Kadın
lar aday olarak da seçmen olarak dı
yoklar. New York Times gazetesi adı
na seçimleri izleyen ve yorumlayaı
Neil MacFarkuhar, seçim çadırları
nı dolaşan bir bilim kadınıyla konuş
muştu. Kral Suud Üniversitesi profe
sörlerinden Hend el Kuthayla şunla
rı söylüyordu: "Bu konu beni kişist
olarak da çok ilgilendiriyor. Neden b
seçimlerde kadınlaryok. Neden biı
likte başlamadı?" Hend el Kutayla se
çim çadırlarını da dolaşmıştı, prope
ganda konuşmalarını dinlemek içir
Bütün çadırları dolaşmış yalnızca b
seçim çadırındakiler onu buyur e'
mişlerdi. "Bundan sonra kadınlar, st
çimlere katılmakta daha istekli olacal
lar" diyordu.
Suudi Arabistan'da seçim yapılıyc
duydunuz mu?