Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
4 ARALIK 2005 PAZAR CUMHURİYET SAYFA
Tuğla
1 Aralık'taTRT'nin
radyosunda Türk
sanat müziği
programı başlıyor.
Sunucu konuk
sanatçıyla
sohbete
başlıyor. llk konu
sanatçının Umre'ye
gidip gelmesi otuyor.
Sunucu konuyu 'Allah
herkese nasip etsin'
diye kapatıp ılımlı
islam cumhuriyetine
bir tuğla daha
taşımanın huzurunu
yaşıyor.
Bektrofiık posta: denizsomecumhwiyetcom.tr Tefc 0.212.343 72 74 Faks: 0.212,343 72 60
17
- Kerkük, 2007'de
Kürtlerin olacakmış...
"Kürtler kimin olacak!"
Vergide yeni
yöntem:
3 Şirketlere indirim
çalışanlara
bindirim!
FIKRAYI bilirsiniz. Bektaşi babasını yaka paça
kadı efendinin önüne çıkanp niye namaz kılmadığını
sorduklarında "'Kuran'da yeri var" demiş ve Nisa
Suresi'nin 42. ayetindeki "Namaz kılmayın"
buyruğunu bir çırpıda okumuş. Ayetin başındaki
"Sarhoş iken" uyarısını hatırlattıklarında da Baba
Erenler, "Orasını bana öğretmediler" demiş.
Ayet, "Ey iman edenler! Saıtıoş iken ne
söyiediğinizi bilmedikçe namaza yaklaşmayın"
diyor.
Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, belediyeler
eliyle kentlerde içkili lokantaları kapatarak, kentlerin
dışında "kırmızı noktalı bölgeler" yaratma
çalışmalan için anayasanın 58. maddesine sığınıp,
"Belediyeler bir devlet kuruluşudur ve anayasanın
58. maddesi ile devlete gençleri alkolden koruma
görevi verilmiştir. Belediyeler anayasanın emrini
yerine getiriyor" diyor.
58. maddeBaşbakan, doğru söytüyor ama Bektaşi Babası
gibi işıne geldiği gibi konuşuyor.
Çünkü anayasanın 58. maddesi, "Devlet, gençleri
alkolden korumakla görevlidir" şeklinde beş
sözcüklü tek bir cümleden oluşmuyor.
58. maddenin iki ayn paragrafı var.
ilk paragraf şöyle: "Devlet, istiklal ve
cumhuriyetimizin emanet edildiği gençlerin müspet
ilmin ışığında, Atatürk ilke ve inkılaplan
doğrultusunda ve devletin ülkesi ve milletiyle
bölünmez bütünlüğünü ortadan kaldırmayı amaç
edinen görüşlere karşı yetişme ve gelişmelerini
sağlayıcı tedbiıieri alır."
ikinci paragraf: "Devlet, gençleri alkol
düşkünlüğünden, uyuşturucu maddelerden,
suçluluk, kumar ve benzeri kötü alışkanlıklardan ve
cehaletten konımak için gerekli tedbirleri alır."
Sokaklarda kapkaç almış başını gidiyor; bırakın
gençleri beş yaşındaki çocuklar kapkaççı olmuş.
Uyuşturucunun gençler arasında giderek
yaygınlaşması bir yana sahipsiz çocuklar
sokaklarda tiner ve yapıştıncı ile kafa buluyor.
Hırsızlık deseniz, vatandaş artık evinin soyulduğunu
polise bildirmiyor. Cehalet diz boyu. Gençlerin pozitif
bilimlerle yetiştirilmesi, Atatürk ilkeleri hak getire.
Ülkenin bölünmezliğinin ise aynlıkçı teröre bulaşan
gençlerle ne durumda olduğunu herkes görüyor.
Böytesi bir tablo karşısında Başbakan,
anayasanın 58. maddesinden "alkol"ü cımbızla
çekip alıyor. Olayın öteki boyutu ise daha vahim.
Sen, gençleri banane ederek yetişkinlerden ne
istiyorsun kardeşim!
Başbakan'ın anayasayı iyice öğrenmesı gerekiyor.
Kaladan
Anıl öçal: "AKP'nin
düzenlediği, engelliler
arası yasa ezberleme
yanşmasının ödülü;
Başbakan'la
yemekmiş. Eşi yan
masada oturacak
kafadan sakatlara
duyurulur."
Tarife
Göksel Kaya: "ABD
50dolara Irak'taki
bazı gazetelerde
istediği başlığı
attınyormuş.
Türkiye'deki tarife
nedir acaba!"
Altından girilip üstünden çıkılan kimlik
BAŞBAKAN'IN "alt" ve "üst" diye
özenle ikiye bölerek başlattığı kimlik
tartışması konusunda Reşit Çağın
şöyle diyor:
"Başbakan, altından girip üstünden
çıktığı Türk kimliğini yeterince
hırpaladığına ikna olmamış olacak
ki, şimdi bir de dedesinin
nasihatinden yola çıkarak
birleşttrici unsurun 'Müslümanlık'
olduğundan dem vuruyor. Elbette
inanç birliği bir toplumu yakınlaştıran
unsuriardan biridir. Ama sadece biri.
Hiçbir zaman çağdaş bir devletin
'vatan, bayrak, ulus' koşulunun yerini
alamaz. Diyelim ki aldı. Peki,
¥
Müslümanlann kendi içinde
mezheplere, mezheplerin tarikatlara,
tarikatların kollara aynlmasını nasıl
açıklayacaksınız? Onun da mı 'alt'ı ve
'üst'ü olacak? Bir dinin, tarihsel
süreci içinde kişilerin iktidar hırslannın
hazin sonucu olarak getirildiği bu
garabetle milletin birliğini sağlaması
mümkün mü? Sizler istediğiniz
şeyhin dizinin dibinde oturun ama
bırakın da bizler inancımızı özgürce
yaşayalım. Bireysel huzurun
vasıtalanndan olan bir kavrama
siyaset bulaştırarak onu, toplumsal
huzursuzluk nedenlerinden biri haline
getirmeyin." . >
Yüksek Yerilim Hattı
erdincutku « yahoo.com
5N, 1 K diyoruz; dinlemiyoriar.
Onlann ilkesi sadece Ka Ka!
ÇED KÖŞESİ
OKTAY EKİNCİ
Akdeniz'de 'mimarlık sanatı'
Hükümetin "yeni üniversite-
ler" karannı desteklemek ola-
naksız...
Çünkü üniversiteler. topluma
ve ülkeye kuşaktan kuşağa "uz-
man" ve "bilgili" kadrolar ye-
tiştiren; bu özelliğiyle de "uhı-
sal kalkmmami7in güvenceleri"
kılınmalan gereken bilim ve
kültür kurumlanmız.
Siyasilerin, halka ve yandaş-
lanna "yaranmak" adına nere-
jdeyse tüm kentlere sözde "ar-
mağan"(!) ettikleri "yetersiz
kadrohT üniversiteleT ise bili-
me katkı bir yana, bulunduklan
yöreye bile yararlı olamıyorlar...
Bu gerçek artık "yaşanarak"
kanıtlandığı halde, aynı aymaz-
hğa yeni örneklerle devam edil-
mes» ı$e çağdışı bir eğitim anla-
yışının "siyasaliktidarfarkT gö-
zetmeyen egemenliğini kanıtlı-
yor...
Mimarhkta MnfiaU
Bu politikanın en çok eleştiri-
len okullan arasında
"mimartak" da
var... 0 kadar
ki, bazıla-
rındaki öğ-
retim üyesi
yoksunlu-
ğu "mimar
olmayan bö-
)l lûm başkanla-
n"yla doruğa çıkmış
durumda. Mimarhğın sanatsal
özü ve tasanm ilkeleri şöyle dur-
sun, "teknik resim" bilgilerini
bile öğrencilere aktaracak aka-
demik kadrolar hâlâ yeterince
oluşamadı...
Bu nedenle, Mimarlar Oda-
sı'nın yanı sıra köklü mimarhk
okullanmız da artık "infiaT
içindeler. Her yeni okul için
YÖK'le tartışmaya girerek "mi-
marfak tarihi ülkesinin. rrûmar-
fağl bilmeyen mimarlara teslim
edilmemesi"ni istiyorlar...
tşte bu kaygılar giderek yük-
selince* kimi "olumhT girişim-
ler bile 1htiyat'"la karşılanır ol-
du. Trpkı, Akdeniz Üniversitesi
"Güzel Sanatlar Fakültesi"ne
bağlı olarakkurulan "Mimarhk
Bölümü"ne bile duyulan çekin-
celergibi...
Ülkemizin hem tarihsel hem
de çağdaş mimarhk örnekleri
bakımından en zengin bölgele-
rinden olan Akdeniz kuşağında
bir mimarhk okulunun kurulma-
sı, Antafya'nın öteden beri gün-
demindeydi.
Bu okulun, özellikle "güzel
sanatlar" kapsamında gerçek-
leşmesi ise mimarhğın giderek
unutulmayabaşlanan "sanatsal"
niteliğini "kurumsallaşbnnak"
açısından çok anlamh olacaktı.
Işte bu niyetlerle yola çıkan
Mimarlar Odası Antalya Şube-
si'ndeki çalışmalan yürüten Se-
def Altun, ilk önemli engelin.
"mühendislik fakültesine bağh
bir mimarhk bölümii düşünce-
si" olduğunu söylüyor.
Bu "kültür yoksunu" dayat-
ma üniversite senatosunda, Rek-
tör Prof. Dr. Mustafa Akaydın' ın
desteğiyle aşılmasına rağmen
bu kez de YÖK'te karşılanna çı-
kıyor. Çünkü YÖK. de mimarh-
ğın. ille de "mühendisBğe" bağ-
lı ohnasını şart koşuyor.
Neyse ki hem Mi-
marlar Odası
Antalya Şu-
besi"nin,
s hem de
rektörlü-
ğün ısrarla-
n sonucun-
da, "sanat ta-
rihinin* bezediği
Akdeniz bölgemize
"güzel sanatiar" kapsamındaki
bir mimarlık okulu nıhayet ka-
zandınhyor...
"Akdeniz İJniversitesJ Güzel
Sanatlar Fakühesi Mimarhk Bö-
lümü", 15 Temmuz 2005 tarih-
li Yükseköğretim Genel Kurul
toplantısında kabul edildiğinden
bu yana artık "kuruluş" süre-
cinde... Akademik kadrolanm
oluşturup, düzeyli ve yetkin bir
eğitim verecek altyapısmı oluş-
turmadan, öğrenci almayı da dü-
şünmüyorlar.
Bu nedenle köklü mimarlık
okullarımızın ve birikimli hoca-
lanmızın Antalya"daki bu örnek
duyarhhğa destek ohnalan gere-
kiyor. Tarihin başkentlerini ba-
nndıran bir coğrafyadaki "mi-
marhk" eğitiminin bu "sanat-
sal" heyecanını şimdiden kut-
luyoruz...
KÎM KİME DUM DUMA BEHIÇAK behicakia yahoo.com.tr
ÇİZGİLİK KÂMİL MİSARACI kamilmasaraciia mynet.com
H A R B İ SEMtH POROY
fcl&üM ofcr/|UK'W...
o
0
m
...ı\l'T\Jv' fvTs.;
o
o
o
HAYAT EPİK TİYATROSL MISTAFA
KÜRESEL ISINMAYA RASMEN
KYOTO SÖZLESMEStNÎ
İMZALAMAYAN BASKANLARA
NE bİYOSUN?..
Safranbolu'ya başsağlığı
Anadolu'daki mimarlık kül-
türünün yaşatılmasında öncü
olan Safranbolu'nun aydınlık
isimlerinden Yücel Nakipoğ-
lu'nu yitirdik.
Tarihi ilçemizi "konımanın
baskenti* yapan hemen tüm ça-
balarda aklı ve emeği olan Yü-
cel Bey. eşi Fatma Hanım'la
birlikte evlerini pansiyonculu-
ğa da açarak "kültürd turiz-
min" neferliğini üstlenmişti...
1970'lerdeki, kenti "bütü-
nüyle" korumayı öngören efsa-
nevi belediye meclisinin de
üyesi olan Nakipoğlu'nun anı-
lan. tarihi çevre bilincinin "ye-
rel duyarhlıklar"la gelişmesi-
ne önder olacak... Işıklar için-
de yatsın...
oekincia cumhuriyet.4om.tr
hayatepiktn mynet.com
"KARBONDtOKSÎT
BA£IAMXSX OLMUŞ
VARATIiaARDIR"
ONLAR.
DtYORUM.
1 1 I
TARİHTE BUGLN MiMTAZ ARIKAN 4Arabk wicir.mumtas-arikan.com
SON ELÜ YILIN EN İYİ İNGİLİZ BESTECİSİ
137i 'DA BÜ6ÜN, ÜULÜ İU6İUZ S£STBC/Sr B£NJAMIN 8&ITTSKJ (sesi-
CltoifJ SRİnj) 63 YAŞINDA ÖlöÛ.PİrAHO I/B KOUPCOJSYON OBHSLE-
RiYLE KÛÇÛK YAÇTA MÜZJ6B gAÇLAVAN SBfrrEU, APIMt, 19T?'P£
yORuULAUAN *FdANIC SRIO&E ÜZEBİKie ÇEŞİTLEUCLBZ''ADU W>t-
TTYLA MJYUBMUÇnj. 8£HJ>WW gieiTTSfJ, PAHA ÇOK OPEKA Mil-
ZI&İ ALAMNDA ÇAUÇMŞ g/£ geCrECİYDİ- BUAlPA M,
HEM YAPrrLA/S/MfN MÜZİK KAÜTESl, HEM D>E UAL -
KIN İL6ISİNİ TOPCAİMS/ 4Çt£tfJPAN BAÇAEIYA (JLAÇ-
MIÇTI. "PETERGRMeS*, "VEMBDIIcrE ÖUJM", "B/U.Y SVPP"
BiR YAz eecşsi Kûma"^OPEHALAIZINOAN e*z/L/i&pte.
BfVTTEN'lN &İR Dİ&eZ OİKKME De&ER YMJI M,6ENÇLE-
RE ICIASİK AAÜZığr SEVP/BM&K IÇİU UZUN YlllAR UĞ-
RAÇ VEZMESİYDİ- "HAYPİ BİR OPEJSA YAPALIM* ADLI
OPERASl VE'GENÇÜğE Ol&eSmA K1AVU2U'ADU
OdlCESTKA YAP/ri, BUNÜN SSÜH&İN KANITlAIZIblfZ
Kus çellısfi
R i i
PANO
DENİZ KAVUKÇUOGLU
Tarihten...
Deniz Karabaca*. 3 Haziran 2004 tarihli izinsiz
Gösteri sitesinde yayımlanan "Bûyük Uygeuiık Pro-
jesi ile Mollalar Arasına Sıkışmış Bir U/usa Ağıt"
başlıklı yazısının bir yennde şöyle diyor "Şahlann
şahı Rıza Pehlevi, olmayan bir hanedanın, olma-
yan birvarisiydi. (Hanedan) Batı'nın Iran'a attığı en
büyük kazık olarak bizzat Ingiltere tarafından başa
geçirildi, halkın Bati'ya °lan
kızgınlığının ilktemel-
leri de böylece atılrvış oldu. Iran resmi tarihiniyaz-
boz tahtasına çeviren, çocuk doğuramayan ilk ka-
nsı Süreyya'y/ boşadıktan sonra medyanın gözbe-
beği Farah Diba ile evlenen, çelimsiz yapüı, utan-
gaç karakterli Rıza Pehlevi, altından dökme tuva-
letinde taharetini giderirken, çamuriu kulübelerin-
de aç bi-ilaç yaşayan halkını görmezden gelecek
kadarda yüreksizdi. 'Devrim'/n başlamasıyla birlik-
te ülkesinden kaçan Şah, birsüre Enver Sedat'/n
konuğu olarak Mısır'da hayatını sürdürdü. Ardın-
dan sağlık nedenleriyle kadim dostu Jimmy Car-
ter'/n ülkesine gitmek istedi, ancak Amerika o sı-
ralarda, Humeyni rejimiyle kurduğu ilişkiyi bozma-
mak için Şah'a giriş izni vermek konusunda istek-
siz davrandı ve önce Meksika, ardından Panama
gibi ülkelerde, artık kendisi için bir sorun olarak
gördüğü bu adam için turist vizesi aradı. (Sonun-
da) Devrilmiş bir şah unvanıyla Mısır'da öldü."
Ayetullah'il Uzma Imam Humeyni, 1 Şubat
1979 günü on beş yıllık Paris sürgününden Iran'a
geri döndüğünde yoksul ve yoksun halk tarafından
bir "ilahi kurtancı" olarak coşkuyla, umutla karşılan-
mıştı. En yakın müttefiki ise "ne pahasına olursa ol-
sun" Şah rejiminden kurtulmak isteyen solculardı.
1976 yılında yayımlanan Uluslararası Af örgütü ra-
porunda, Iran hapishanelerinde 7 bin 500 siyasal
mahkûm bulunduğu yazılıyordu, resmi olmayan bil-
gilere göre ise bu sayı 100 bin 000 civanndaydı.
Şah'ın gizli polisi SAVAK muhalefete kan kusturu-
yordu. Halk, "SAVAK mı? Mollalar mı?" seçenegi
arasında sıkışmış, tercihini mollalardan yana yap-
mıştı. Solcu kesimin temsilcisi olan ve 29 Temmuz
1981 günü ülkesini terk etmek zorunda kalan Be-
ni Sadr, halkın oyunun yüzde 72'sini alarak 4 Şu-
bat 1980'de Iran Devlet Başkanı koltuğunaoturdu-
ğunda, özgüriük yanlılan kendilerine yakın bir insa-
nın, mollalar ise Imam Humeyni'nin sağlam bir müt-
tefikinin o koltuğa oturmasından çok hoşnuttular.
• • •
Ne var ki takke düşüp kel gözüktüğünde solcu-
lar, özgürlükçüler için çoktan iş işten geçmişti. "Dev-
rim"de büyük emeği geçmiş olan solcular, kafala-
nnı bu kez deAyetullah rejimine kaptınyoriardı. Ha-
pishaneler yeniden solcularia, özgürlükçülerte dol-
muştu. Kara çarşafa sokulan kadınlann haklan el-
lerinden alınmış, evlilik yaşı kızlarda 18'den 13'e
düşürülmüştü. Dört ay gibi kısa bir zamanda hazır-
lanan "Ayetullah Anayasası" Şah dönemi yasalan-
nı mumla aratacak hükümlerie doluydu. "Devrim"
sonrasının en radikal gazetesi olarak kabul edilen,
bir milyon tirajlı Ayendegah gazetesi kapatılmıştı.
Eski sistemin adı değişmiş, birçok kurum yeni re-
jim tarafından devralmmıştı. SAVAK'ın adı değişmiş
SAVAMA olmuş, Şah ordusunun yerini de "Devrim
Muhafızları" almıştı.
"Devrim" öncesi muhalif mollalara SAVAK tara-
fından ağır işkenceler uygulanmış, birçoğu öldürül-
müştü. Orneğin, Ayetullah Talegani'nin, önünde
kızının ırzına geçilirken gözlerini kapattığı için göz
kapaklan kesilmişti. "Devrim" sonrasında ise SA-
VAMA'cılar ve Devrim Muhafızlan baskılara karşı
gösteri yapan genç kızlan toplayıp işkence evleri-
ne götürüyorlar, tecavüz ettikten sonra öldürüyor-
lardı. Çünkü Şii inancına göre bakire kızlar cenne-
te gidiyorlardı, rejim karşıtı bu kızlann ise cennete
gıtmeye haklan yoktu.
• • •
Tahran'ın Şahreno semti, Şah döneminde baş-
kentin eğlence merkeziydi. Mollalann baskılanyla
oluşturulmuş bir "fuhuş ve/çto"gettosuydu. "Dev-
rim " sonrasında bu semt mollalann avlağı oldu; tüm
meyhaneler, içkili lokantalar, eğlence yerleri molla
rejiminin "neferieri" tarafından yıkıldı, yakıldı, yerle
bir edildi, günahkâriar yerierde sürüklendiler, işken-
celerden geçirildiler, öldürüldüler. Böylece Tahran
"günahlanndan anndınldı".
Kıssadan hisse: Hertüriü "getto/aştırma" dün-
yanın her yerinde ve her zaman "masum", "anlaşı-
Iabilir" gerekçelerle hayata geçirilir, sonu ise hiçbir
zaman "iyi" olmaz.
e-posta: dkavukcuoglua superonline.com
1 2 3 4 5 6 7 8
B U L M A C A SEDAT YAŞAYAN
SOLDA.N SAĞA:
l/"Bakal"da
denilen ötücü
bir kuş. 2/
Asıksurath...
Birduvardaki
taş ya da tuğ-
la sırası. 3/
Mikroskop
camı... Asur-
lular tarafın-
dan kurulan
ticaret kolo-
nilerine veri-
len ad. 4/Utanç duy-
ma... Yumurta biçi-
minde olan. 5/ Hm-
diba bitkisine ve-i- 3
len bİT başka ad. 6/
Edremit Körfezi cı- 5
yısında turistik r>ir 6
yörc.Birbağlaç 7/ 7
Büyükpulluk...Va- 8
den külçelerinin tri- 9
tilip anndınlmas.. 8/ Püînç ve şekerkamışından
elde edilen bir tir rakı... Afhka'da bir ülke. 9/
Uzun gagalı bir cfeniz kuşu.
YUKARIDAN AŞAĞIYA:
1/ Tezek yığını... Vleyve kurusu. 2/ Toprak, kum
ve saman elemeyt yarayan iri delikli kalbur... Sı-
nır nişanı. 3/ Müjlüman ülkelerde oturan Yunan
asılh kimse... Ge;ikme. 4/tskambilde birkâğıt...
"Alay. istihza" aılamında argo sözcük. 5/Kavun,
karpuz, kabak goi bitkilerin toprak üstünde ya-
yılan dallan. 6/Caziantep'in bir ilçesi... Eski dil-
de su. 7/ Bir köşelen karşı köşeye doğru kesilmiş
ya da katlanmış >lan... Tabaka. 8/ Afrika'ya öz-
gü, testiye benze- vurmalı bir çalgı... Düdenden
daha geniş olan <ukurluklara verilen ad. 9/ Kötü,
fena... Eski ayakcabı. " *