25 Kasım 2024 Pazartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
Cumhuriyet İmtiyaz Sahibi: CLJMHURİYETVAKFI »duuILHANSELÇOK GenelYayınYönetmeni: İbrahim Yıldız • Sorumlu Müdür: Mehmet Sucu#HaberMerkezi Müdürü: Hakan Kara Istıhbarat Cengiz\ ıldırım • Ekonomj Hasan Eriş • Kultur Egemen Berköz # Spor Ab- dülkadir Y ücelman 9 Makaleler' Sami Ka- raören • Düzeltme Abdullah Yazıcı # Bıl- gı-Belge Edibe Buğra • Yurt Haberlen Meh- met Faraç • Avrupa Temsılcısı Gürav Öı Yaym Kurulu İibanSelçuk(Baş- kan). Emre Kongar iBaşkan Yardımcısı), Orhan Erinç, Hik- met Çetinkava. Şükran Soner, îbrahira Yıldız, Orhan Bursalı, Mustafa Balbay, Hakan Kara. -Vııkara Temsılcısı Mustafa Balbsj Ataturk Buhan No 125. Kat4. Bakanlıklar Te! 4195020 (~ hat l. Faks 419502"1 • Izmır Temsılcısı Ser- dar Kıak.H Zı>aBlv 1352 S 23Tel 4411220. Faks 4418^45 • <\dana Temsılcısı Çetin Vığenoğlu. Inonu Cd 5 S Aksogan Iş H Kat 1 Tel 363 12 11. Faks 363 12 15.\ntal> a Temsılcısı Ahmet Onıçoğlu Denız Mah Çelıkbas Ij Merkezı Kat 6 Tel 0242 24S0057 Faks 2487 5P 0 !dan \ e Malı îşler Bülent\ener • Sanş F«- 7İIel Ku/a • Cumhuri>el Reklam: • üc, ' \ludur ÖzlemAjden • Genel MüdurVardım- cısı Nazende Pal Tel (0212)25198^4-75 2519881-82 Faks (0212)251 9868Rezervas- von: (212) 343 ^2 7 4 Faks 212 343 ^2 53 V«jımb)jııv»^öıırtın.wri:YOTGûnHabCT\jaı»ıBasm«Ya)incüık.\.$. Prof Nuratuı VfazharÛfcıel SL No 2 M381 S^lsanbul Tel <0 212ı543 ~2 74(20bat) Fakj (0212; W jg srebvavm Basla:MericezGazeteDenpBaamYavıncıhkSan \eTic AŞ Fanh Mah. Hasan BasnCadSamarKfcraKanalÎ5QDbuJ D»ğıüm:MeıiezDagıtımfazarlamaSan.v;rtc A_Ş V^KV. cumhumeı com tr 25ARALIK2005 tmsak. 5.46 Güneş-7 20 Ögle" 12 11 Ikındı 14.2" Akşam 16.50 Yatsı. 18 16 •• ^ ^ GUNCELcÜNEYT ARCAYÜREK • Baştarafı 1. Sayfada halledılir" diyor. Konuşmasının sonlarına doğru TBMM'ye ses- lenıyor. "Milli davanın, milli kararlılıkla, partiler üs- tüyaklaşımla can/amdınlmasını" istiyor. KKTC'nin ilk cumhıurbaşkanı, CHP'nin çağrısı üzerıne Meclis'te. TBMM kürsüsünde konuşur- ken ve "davaya" ulusal kararlılıkla partiler üstü yaklaşımla çözüm aranmasını istediği sırada ge- nel kurul salonuna g»öz atalım: Baykal, parti yöne"timi ve milletvekilleri ile MHP ve DYP liderleri Dervktaş'ı dinliyor. Denktaş "davanın" çözümüne partiler üstü bir yaklaşımı salık verirk«n... ne Başbakan, ne Dışiş- leri Bakanı dinleyiciler arasında yok! 350 milletvekilli AKP grubundan sayıları 10'u geçmeyen AKP milletvekili... CHP lideri Baykal; Denktaş onuruna bir öğle yemeğı veriyor. Çağrılı olmalarına karşın hükü- metten ve AKP'den yetkili tek bir kişi yok. Bu manzarayı Hürriyet, sağ ve solun liderlerıni "Denktaş biheştirdi" manşetiyle değerlendiriyor. -Denktaş'ın dediği gibi- "son satırian yazılmak- ta olan" Kıbns davasımn çözümünden ve satışın- dan sorumlu olan RTE ile yardımcısı Gül; ulusal bir davanın ulusal kararlılıkla ve partiler üstü yak- laşımla çözümüne önayak olacaklan, birleştirici olacakları yerde ayrıl ıkçı olmayı yeğliyorlar. Böyle bir hükümetten ulusal davaların çözü- münde ulusalcılık adı na, birleştıricılık adına, par- tiler üstü çözüm aramak adına ne beklersıniz? TBMM'deki konuşmasında Denktaş, "Kıbrıs, eğerAB elinde ise Türkiye'nin AB'ye girme yo- lunda, Kıbns'ı çeke çeke alacaktır" derken Avru- pa Insan Hakları Mahkemesi KKTC'yi tanımadı- ğını ilan eden ve yine doğrudan Türkiye'yi mah- kûm eden bir karar açıkladı. Dışişlerimizin, tabii RTE ile Gül'ün ve Talat'ın sindirdiği bir karar... Karar; -aleyhimize olduğunu maddi dayanak- larla açıklayan ve alkışlayanlara karşı gerçeklerı söylemekteyalnız kalan CHP Genel Başkan Yar- dımcısı OnurÖymen'inyerindetanımıyla- "Pan- dora'nın Kutusu'nun açılması" anlamına geliyor. AİHM, -karar metnini dikkatle inceleyenlere, örneğin öymen'e göre- Türkiye'yi mahkûm edi- yor. (1)- Türkiye'nin bir Rum'un (Ksenides-Are- tis'in) malını tasarruf ederek Insan Hakları Söz- leşmesi'nin 8. maddesine ve mülkıyet haklarıyla ilgili 1 numaralı protokole aykırı davrandığını sap- tıyor. (2)- Loizidu davasındakı kararda açıkladığı tu- tumunu devam ettıriyor. O davada Türkiye'nin iş- gali altındaolduğunu söylediği ifadeyi "teyitedi- yor". (3)- Rum'un uğradığı zararın nasıl giderilece- ğini, şu anda AlHM'ye başvuran 1400 Rum'un zararını nasıl karşılayacağını Türkiye'nin 3 ay için- de saptamasını istiyor. Bu saptamayı ara karar gibi kabul edenlere göre; AİHM üç ay sonunda gerektiğine inandığı sonucu alamazsa ilgili olan- lara verilmesi gereken tazminatı kararlaştırabilir. * - • • Durum böyle olmasına karşın Kıbns'taki MA Talat, AİHM karanndan -bir gün önce- KKTC topraklannın yüzde 4*ünü Rumlara devretmeyi içeren KKTC Meclisi'nden geçirdiği yasanın, günlerönce yazıldığı bilinen, yasanın kabulünden -bir gün sonra- açıklanan AİHM kararını etkiledi- ği gibi garip bir mantıkla eteklerine zil takmış oy- nuyor. Ortaya çıkan son durumun Maraş'tan ve Kar- paz'dan vazgeçmek anlamına gelmesine karşın; bu hükümet, AIHM'nin tazminat saptamaması- nı ve bu kararla iç hukuk yolunu açtığını öne sü- rerek başarılı bir adım atıldığına inanıyor. Denktaş, Kıbrıs sorununun var olan ıki devlet sorunu olduğunu, "kalıcı banş istiyorsak bu for- mülden başka formül olmadığını" söyleyedur- sun... Bu hükümet ve KKTC'deki işbirlikçisi Ta- lat ile "Kıbns (adım adım) elden gidiyomr!" Serpil Öğretmen davası sanıkları Tecavüz ve dnayete yediyılda tahliye HİLAL KÖSE Ümraniye'de kaçınp tecavüz ettikleri ana- okulu öğretmeni Ser- pil Yeşilyuft'u öldür- dükleri gerekçesiyle mahkûm olan sanıklar- dan, SavaşTüblek tah- liye oldu. Rahşan affi ve infazdan yararlanan sanıklar 36 yıl hüküm giymelerine karşın 7 yıl hapis cezasının ar- dından serbest kaldılar. Serpil Yeşilyurt'u öl- dürdükleri, annesi Ha- nım Yeşilyurt'u ise ya- raladıklan gerekçesiy- le, İsmail Ayvacıoğlu, Savaş Tüblek, Serdar Kaçmaz ile Savaş Ço- lak'ın tstanbul 2 No'lu DGM'de yargılandığı dava 1999 yılında kara- ra bağlandı. Sanıklar, Ayvacıoğ- luveTüblek75yıl8'er ay, Kaçmaz 78 yıl 8 ay, Çolak da 61 yıl 8 ay ağır hapis cezasına çarptırıldı. Mahkeme heyetı. aynı türden hür- riyeti bağlayıcı cezala- nn toplamınm T- CY'nin77/l.maddesi uyannca 36 y}lı geçe- meyeceğini, bu neden- le sanıklaruı cezalan- nın infazının 36 yıl üzerinden yapılacağı- nı kaydetti. Istanbul 10. Ağtr Ceza Mahke- mesı, Yenı TCY'nin yürürlüğe girmesinin ardından, bu yasanın lehe olan hükümleri uygulandığında 4 hü- kümlünün cezalannda ındirim yapılabıleceği için 'mağduriyetleri- ne mahal verilmeme- si' amacıyla serbest bı- rakılmalanna karar verdi. Cumhunyet Savcısı Zekeriya Oz ise "ya- sada lehe hükümlüle- rin neler olduğunun belli olmadığını" ge- rekçe göstererek bir üst mahkeme olan Istan- bul 11. Ağır Ceza Mah- kemesi'ne itiraz ederek hükümlülenn tutuklan- masım istedi. Bu talebi kabul eden mahkeme, tahliye karannı boza- rak hükümlülerin ceza- lannın infazırun deva- mına karar verdi. Bu nedenle 4 sanık tekrar cezaevine girdi.Bay- rampaşa Cezae\i'nde rutuİdu bulunan Savaş Tüblek, dün öğleden önce tahliye edıldi. Hü- küm giyen diğer sanık- lann, ismail Çolak ile ismail Ayvacıoğlu da dün tahliye edildi. Sa- nık Serdar Kaçmaz ise 7 Mart 2007'de ceza- evinden çıkacak. Damştay, ünlü şair için 'ebediyen yaşayacak klasik' nitelemesinde bulımdu Nâzıııı'a yurttaşhk umudu ANKARA (Cumhuriyet Bü- rosu) - Damştay'ın gördüğü bir davadaki karan, "geçmiş ve ge- lecek yüzyüların ebediyen ya- şayacak klasiği" olarak nıtelen- dirdiği Nâzım Hikmet'in yeni- den yurttaşhğa kabulü için umut oldu. Nâzım Hikmet, 1951 yı- lında Bakanlar Kurulu karany- la yurttaşlıktan çıkartıhnıştı. Davacı Kemal tnebolu, şair Nâzım Hikmet Ran'uı Türkiye Cumhuriyeti vatandaşhğından çıkanknasına ilişkin 25 Tem- muz 1951 günlü Bakanlar Kuru- lu karannın geçersız kaldığı \ e uygulanamayacağı konusunun tespıtı ile nüfus kayduıa 8 Mart 2002 günlü form düzenleterek \e düzenleyerek \atandaşlıktan çıkarmanın nüfus kütüğüne tes- cıline ilişkin işlemın ıptali iste- miyle Damştay'da dava açtı. Damştay 10. Dairesi, vatan- daşlık hakkının şahsa bağlı hak- lardan olduğu ve dava konusu işleme dayanak oluşturan Ba- kanlar Kurulu karannın da dava konusu edilemeyeceğı gerekçe- siyle davayı ehliyet yönünden reddettı. Karan temyız eden tne- bolu, 1951 tarihli Bakanlar Ku- rulu karannın, 51 yıl sonra da- valı Içışlen Bakanlığf nca tesci- li yoluna gıdilmesınin hukuka aykın olduğunu savundu. Ine- bolu, Nâzım Hıkmet'ın 1963'te öldüğünü, dolayısıyla Ran'ın şahsıyla ilgili sonradan tesis edi- len hukuka aylan işlemlenn hiç- bir zaman yargı denetımine tabi olmayacağını ıfade etti. Çağına ve topluma karşı duyarh ve so- rumluluk duygusu taşıyan her aydının evTensel bir sanatçuım ölümünden sonra gerçekleşen hukuk dışı bir uygulama karşı- suıda duyarsız kalamayacağını ileri süren Inebolu, Damştay 10. Dairesi 'nın karannın bozulma- smı istedi. Ret kararına bozma Temyiz ıstemim görüşen Da- nıştay Idari Dava Daireleri Ge- nel Kurulu, Damştay 10. Daire- 1951'de vatandaşlıktan çıkanldı Ozgürlükçü düşünceleri ınedeniyle baskıya ma- ruz kalan ve yaşamının çoğunu _ „ cezaevlerinde geçu-en ünlü şair* Nâzım Hikmet Ran, Bakanlar * Kurulu karanyla 1951'de Türk vatandaşlığından çıkanlmıştı. Moskova'da geçirdiği kalp krizi sonucu yaşamını yitiren Nâzım Hik- met, 15 Ocak 1902 yılında Selanik'te doğdu. 13 yaşından itibaren şiir yaz- maya başlayan Nâzım Hikmet, ilk kez 19 yaşındayken Sovyetler Büiiği'ne gittı. Doğu Emekçilen Komünıst Ünı- versitesi'ne kaydolduktan sonra kısa bir sürede Rusça'yı öğrendi. 1923 yı- lında "Aydınlık",Yeni Hayat" dergı- lenne şiırler yazan Nâzım Hikmet, Türkiye'ye dönünce "Aydınük" der- gısınde çahşmaya başladı. 1925 yılın- da Şeyh Sait Isyanı'nın ardından bırçok dergi kapatıldı ve çalı- şanlan turuklandı. Istiklal Mahkemeleri'nde yargı- lanan Nâzım Hikmet 15 yıl hapis cezası aldı.Bundando- layı Nâzım Hikmet, gızlice tekrar Sovyetler Birliği'ne ka- çak yollardan gitti. Daha sonra çıkan af kapsamından yararlanmak için ül- kesine geri dönmek ısteyen Nâzım Hikmet olumsuz yanıt alınca ilk şiir kıtabını "Giineşi İçenlerin Türkü- sü" adı altında 1928 yılında Bakû'da çıkardı. Rize, Ankara, Istanbul, Bur- sa Ağır Ceza Mahkemelerinde hak- kında davalar açılan Nâzım Hikmet, 1951 yılında Romanya'ya gitti. Ora- dan Sovyetler Birliği'ne geçmesınin ardından Bakanlar Kurulu'nun kara- nyla 1951 yılında Türk vatandaşlığın- dan çıkanldı. Yurtdışında bırçok kon- feranslara katılan Nâzım Hikmet, bü- yük bir üne kavuştuktan sonra eserle- n sayısız dillere çevTildı. 1962 yılında Sovyet vatandaşhğına kabul edılen Nâzım Hikmet rahatsız olmasına kar- şın Prag, Berlın, Leipzıg ve Bükreş'te duzenlenen toplantılara katıldı. 1963 yılının Mart ve Nisan aylannda Ber- lın'de olan Nâzım Hikmet, Sovyetler Birliği'ne döndüğü sırada "Cenaze Merasimim" adlı şıınnı yazdıktan sonra 3 Haziran 1963 sabahı evınde kalp krizinden öldü. Nâzım Hikmet Norodeviciy Mezarhğı'na defhedildi. si'nin karannı oyçokluğuyla bozdu. Kurul karannda, hukuki niteliklergöz önüne alındığmda ıptal davasının, ancak bu idari ışlemle kışısel ve güncel bir menfaat ilgisi kurabilenler tara- fından açılabileceği vurgulana- rak taraf ilişkısının kurulabilme- sı için gereklı kişisel, meşru ve güncel bir menfaat alakasının varlığının, davanın niteliğine ve özelliğıne göre ıdan yargı yerle- nnce belirlendığı anımsatıldı. 'En bûyük şairlerden' Kararda, ıptal davalanyla, idari işlemlenn hukuka uygun olup olinadığının saptanmasına, hukukun üstünlüğünün sağlan- masına, böylece de idarenin hu- kuka bağlılığının belirlenmesi- ne, sonuçta hukuk devieti ilke- sim'n gerçekleştırilmesine ola- nak sağlandıgından bu davalar- da menfaat ilişkisinin bu amaç doğrultusunda yorumlanması gerektiği vurgulandı. Kararda, şöyle denildi: "Nâzım Hikmet Ran, Türk dünyasının ve 20. yüzyıl dün- ya edebiyafının en büyük şair- lerinden olup milletlerarası bir kurum olan l \ES- CO'nun,şairin 100. doğumyı- lı anısına 2002 yılını Nâzım Hikmet yılı ilan etmesi bu ger- çeğin bir tasdiki olmaktadır. Nâzım Hikmefin,Türk ve Do- ğu halklarının şiirini büyük ölçüde etkilemiş, şiirde yeni yollar açnuş, geçmiş ve gele- cek yüzyılların ebediyen yaşa- yacak klasiği olması itibarıv- İa, hakkındaki vatandaşbktan ıskat kararının nüfus kütüğü- ne tescil işleminin iptali iste- miyle açılan bu davada, dava- cının güncel menfaatı bulun- duğu gibi, adı geçen şairin, ulusal sınırları da aşarak dün- ya çapında kabul görmüş bir sanatçı olması nedeniyle bir vatandaş olarak davacının ki- şisel ve meşru menfaatının da ihlal edildiği anlaşıldığından, bakılan davada, davacının sübjektif ehliyetinin varlığı kabul edilmek suretiyle dava- nın esasının incelenmesi ge- rekmektedir." Dava esastan görüşülecek Karara katıhnayan üyeler, 10. Daire'nin karannın usul ve ya- saya uygun olduğu görüşünü be- lirttiler. Kurul'un karan bağla- yıcı olduğu için Damştay 10. Dairesi, şimdi davayı esastan görüşerek karara bağlayacak. 2 yıl sonra sinema keyfi Hakkârililer, 2 yıl aradan sonra önceki akşam "Orga- nize Işler" filmiyle yeniden sinemayla buluştu. 2003 yı- lında yine bir Yılmaz Erdo- ğan filmi olan "Vizontele Tu- uba"nın ardından ilk kez si- nemaya giden 22 yaşındaki Şevket Aşkan'ın "Benim için sinema Yılmaz Erdoğan demek. Sinemada ondan başkasının filmlerini izle- medim ki" sözleri, kentte si- nemanın yerini göstermesi açısından çarpıcı örnekler- den biri.300 kişilik salonda yaklaşık 400 kişinin izlediği film halen eski makinelerle gösterildiği için zaman za- man aksaklıklaryaşansa da Hakkârililer 2 yıllık bir ara- dan sonra sinema da film izleyebildikleri için mutluy- du. (Fotoğraf: ALİ SEVMİŞ) 6 Yaşaımnı Türkiye'ye adadı' Sezer, Inönü 'nün çağdaşlaşma atılımlannın kesintisiz sürdürülmesi için çaba gösterdiğini ve Türkiye 'nin gelişmesine önemli katkılarda bulunduğunu büdirdi ANKARA/ÎZMİR (Cum- huriyet) - Cumhurbaşkanı Ah- met Necdet Sezer, Türk ulusu- nun. İsmet Inönü'nün değerlı hizmetlerini ve saygm kişiliğı- ni her zaman şükranla anacağı- m belirttı. Sezer, ıkinci Cumhurbaşkanı Ismet Inönü'nün ölümünün 32. yıldönümü nedeniyle, çocuklan Erdal tnönü ve ÖzdenToker'e birer telgraf gönderdı. 'Ulusun sevgisini kazandf Cumhurbaşkanlığı Basın Mer- kezı'nden yapılan açıklamaya göre, Sezer'in telgrafı şöyle: "Laik, demokratik, çağdaş Türkiye Cumhuriyeti'nin ku- ruculanndan, Ulusal Kurtuluş Savaşı'nın büyük komutanı. seçkin devlet ve siyaset adamı Cumhurbaşkanı İsmet tnö- nü'yü aramızdan ayrüışınm 32. yıldönümünde saygı, gönül borcu ve rahmetle anıyorum. Cumhuriyetle başlatılan çağ- daşlaşma atılımlannın kesin- tisiz sürdürülmesi için çaba gösteren İsmet İnönü, devlet ve siyaset anlayışı, ilkeli çizgisi, dış politikadaki bilge tavrı ve hizmetleri ile ülkemizin geliş- mesine \e güçlenmesine değer- li katkılarda bulunmuştur. Yü- ce Atatürk'ün en bü>ük destek- çisi ve dava arkadaşı olan, Tür- kiye'nin çağdaş uygaruk yan- şmda var olması için çabşan ve yaşamını ülkesine adayan İnö- nü, ulusumuzun büyük sevgi- sini ve saygısını kazanmıştır. Türk ulusu, İsmet İnönü'nün değerli hizmetlerini ve saygm kişiliğini her zaman şükranla anacaktır." Başbakan Recep Tayyip Er- doğan, yayımladığı mesajında, "Mustafa Kemal Atatürk'ün en yakın silah arkadaşı, İkinci Cumhurbaşkanımız İsmet İnönü. üstlendiği askeri. siyasi ve diplomatik vazifeleri başa- nyla yerine getirmiş müstesna bir şahsiyet olarak askeri ve si- yasi tarihimizdeki yerini al- mıştır. Kurtuluş Savaşı'ndaki askeri başarılarının yanı sıra, devlet yönetiminde de önemn' hizmetleri bulunan devlet ada- mı İsmet İnönü'yü ölümünün 32. yıldönümünde rahnıet ve saygı ile amyorum" dedi. ADD Genel Başkam Ertuğ- rul Kazancı da yaptığı yazılı açıklamada, Inönü'nün 1950 sonrası dönemin Cumhunyet ve devnm karşıtı sürecınde yılma- dan Atatürk ilkelerinı sa\-unan tavır koyduğunu belırtti. Kazan- cı "İnönü, 'Yenı bir dünya ku- rulur, Türkiye de o dünyada ye- rini bulur' yaklaşımıyla anti- emperyalist kalkışmaya da yol açmıştır. ABD yandaşlarının İsmet İnönü'yü böylesi bir tu- tumdan ötürü iç destekçileriy- le birlikte 1965 yılında iktidar- dan düşürdüğü unutulmama- hdır" dedı. tzmir'de anıldı Ismet inönü, ölümünün 32. yıldönümünde ADD Narlıdere Şubesi tarafından duzenlenen tö- renle amidı. Etkinlikte konuşan ADD Narlıdere Şube Başkam Mükerrem Demir, cumhunyet- ten, laiklikten yana olan rüm güçlerle bir yürek olduklannı be- lirterek "Çağdaş, laik, demok- rat ve Atatürk ilke ve devrim- lerinden yana tavır koymak, Atatürkçü olmak eğer gâvur- luksa, bizler gâvur olmaktan gurur duyuyoruz" dedı. * GUNDEM MUSTAFA BALBAY • Baştarafı 1. Sayfada yor; bütün bunlan ezberleyip yeri geldikçe gelmedik- çe yapıştırmak sanılandan zor bir iş. Devieti yönetme noktasında hiçbir kuruma ihtiya- cım yok. Ne Şanlıurfa'nın şekeri ne Ankara'nın yü- zü... Bu deyim böyle miydi? Her neyse böyle değilse bile düzelticim var. O dü- zeltir. Eskiden nasıl kullanılıyorsa onu değiştirir, ye- rine benim söylediğimi koyar. Bundan sonra deyimin böyle kullanılacağını söyler. Memlekette özgürlükleri alabildiğine genişletiyo- rum. Herkes ıstediğıni söyleyecek, sonra istediği mahkemede yargılanacak. Yerine göre ben de yar- dımcı oluyorum, kimin hangi maddeden yargılanma- sı gerektiğini söylüyorum. Parola şu: Herkes istediğini söyler, bedelini öder! Yok öyle 35'e köfte... Bedava ne var? lcabındb hukuku da pazarlamak lazım... • • • Geçenlerde bir haber okudum, fena halde canım sı- kıldı. Amerikan Başkam bazen Tann'yla görüşürmüş. Ben niye yapmayayım? Gerçi benim yaptığım her şey benzer şekilde ka- bul görüyor, Tanrı kelamı gibi tartışılmaz oluyor ama zamanla yetersiz hale gelebilir. Bu işi aracısız, şeyh- siz, meyhsiz yapmak hiç de fena fikir değil! önümüzdeki dönem seçmeni şöyle bir ruh haline sokmak istiyorum: Memleketin hali çok kötüye gitse bile, bu işi ben- den iyi yapan kişinin olamayacağını düşünecekler! Zaten gidiş de böyle görünüyor... Doğru olsun yanlış olsun yaptığım her şeyin kariz- ma sayılması ne güzel. Etrafımdakiler de bu konuda çok yardımcı oluyor. Bana Bakanlar Kurulu'nun kat- kılarını da unutamam. Hani her biri ikinci soyad ola- rak benimkini aldılar desem yeridir. Pazarlama işinde dünya çapında başarı kazandık. öteki ülkelenn liderleri ülkelerinin malını pazarlıyor. Tabii zorlanıyoıiar. Bense tüm ülkeyi pazarlıyorum. Iş- tahı kabaran geliyor. Ulan köftehorlar diye, centil- mence karşılıyoruz, istediklerini veriyoruz. Bütün dünyanın alıcılan Türkiye'ye gelince ne ola- cak? Türkiye, bütün dünya olacak. • • • Memlekete en büyük katkımın, dilimizi geliştirme noktasında olduğunu düşünüyorum. JHalkım benim üslubumu zamanla daha iyı öğrenecek, böylece di- limiz büyük gelişme kaydedecek... Biri bana eleştiride mi bulunmak istedi, cevabı ya- pıştırıyorum: - Ulan, bana it bilmez bağlaması mı çalmaya kal- kıyorsun! Apışıpkalıyor... Biri memleketi pazarlamaya laf mı etti, çıkışıyorum: - Hasan almaz basan alır. Doldur parayı, kasan alır! Muhalefet benim bu usta çıkışlanm karşısında, dı- ral dedenin düdüğü gibi kalıyor, feriştahları şaşırıyor, hoşaflıyorlar. Beni madara edeceklerini sanıp yanlış- larımı ortaya çıkarmaya kalkıyorlar. Nazikçe uyarıyo- rum: - Tepemi attırmayın, hepinizin mostrasını bozarım, papazı bulursunuz. Memleket işlerinden ne anlarsı- nız, sizden cacık bile olmaz be... Bir de aklıma gelip diyemediklerim var. Onlan da koyversem... Halkım bana bağıracak: "Seçime gitsen de oy versem..." Severim ulan böyle demokrasiyi... >-' ankcum // cumhuriyet.com.tr 4.5 yıl hapis Isteml Dink ve Engin 'e dava açıldı İstanbul Haber Ser- visi - Agos Gazetesı Genel YayınYönetmeni Hrant Dink ve gazete- cı Aydın Engin ın de aralannda bulunduğu 4 kişıye, Boğazıçi Uni- versitesi'nde düzenle- necek Ermeni Konfe- ransı'nın iptal edihnesi- ne ilişkin yazılan nede- niyle dava açıldı. Şışli Cumhunyet Savcıhğı, sanıklann 4.5 yıla kadar hapis ile cezalandınl- masını talep etti. Şışlı Cumhuriyet Sav- cılığı, HukukçularBirli- gi Yönetim Kurulu üye- si Avukat Kemal Ke- rinçsiz'in de aralannda bulunduğu 10 kişinin yaptığı suç duyurusu- nun ardından dava açtı. Hazırlanan iddiana- mede, Hrant Dink, oğlu Arat Dink, Serkis Se- ropyan ve Aydın En- gin'in, Ermeni Konfe- ransı 'nın ıptal edimıesi- nın ardmdan Agos ga- zetesuıde yer alan yazı- lannda, 'mahkemeyi aşağılama' ve 'adil yargılamayı etkileme- ye teşebbüs' suçlannı işledıklen ileri sürüldü. Sanıklann, Istanbul 4. tdare Mahkemesi'nin iptal karanm eleştirer. yazılan nedemyle, 4.5'ar yıla kadar hapis cezasıyla cezalandınl- malan talep edildi. Öte yandan, konfe- ransın iptal edilmesinı eleştiren Hasan Ce- mal, İsmet Berkan, Haluk Şahin, Murat Belge ve Erol Katırcı- oğlu hakkında da 6 ay- dan 10 yıla kadar hapis cezası istemiyle dava açılmıştı. Gül'den 'bekleyin' mesajı • BURSA (Cumhuriyet) - Dışişlen Bakanı ve Başbakan Yardımcısı Abdullah Gül, "Türkiye'de hâlâ yasaklann var olduğunu iddia edenlerin, mahkeme kararlan ortaya çıktığında bunlann da doğru obnadığını göreceğini" söyledi. Bursa'da "Banş Manço Kültür Merkezi"nin açılış törenine katılan Gül, "Unutmayalım kı, yazı yazdığı için gazeteciler hapse girerdi. Belediye başkanlan şiir okuduğu için hapse girerdi. Bugün bunlann hepsi geride kalmıştır" şeklinde konuştu. 'Yaşama Sanaü' paneli • Haber Merkezi - Türkiye Dıyabet Vakfı, Beyoğlu Yenı Melek Gösteri Merkezi'nde "Yaşama Sanatı" konulu bir panel düzenleyecek. Prof. Dr. Üstun Korugan'ın anısma düzenlenecek panel 26 Aralık 2005 Pazartesı günü 20.30'da gerçekleşecek. Panele; Tank Akan, Toktamış Ateş, Ali Özgentürk, Denız Türkali, Cüneyt Türel, Rona Aybay, Rutkay Aziz, Türkan Şoray, Engin Cezzar, Gülnz Surun, Yener Süsoy, Nezih Hekim, Savaş Dinçel, Hasan Insel katılacak.
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle