22 Kasım 2024 Cuma English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
2 AKJ.DC 2005 CUMA CUMHURİYET SAYFA HABERLER IKP hükümetinin geçen temmuz ayında yeniden yürürlüğe koyduğu mecburi hizntet y&ası, TSK mensuplarını veyurtdışında okuyanları mecburi hizntet kapsamına almıyor 'Biziköleyapmakistiyorlar'ŞUL1 KX>KTÜRK AJP'nin geçen temmuz ayında yenien y-üriirlüge koyduğu mec- buri hzme* yasası, Türk Silahlı Kuv- vetleı, mensuplannı ve yurtdışın- da olayanJan mecburi hizmet kap- samııa almıyor. Türkiye üniversi- teleriıde okuyan hekimler kendi- lerinehaksızlik yapıldığını belirte- rek, "^«ğıınluldaAvııstıırjTa'da oku- yan türbanhlar Türidye'yegefip ra- hatça rnesdeklerini yapabiÛyorlar. AKPt>izi büyük şehiıierden uzak- laştnrfcen kendikadrolannıyerleş- fJriyor'"' dediler. Aralannda 25 uzman hekimin de buluniuğu 60 kişilik çalışma grubu oluşturan hekimler, mecburi hizme- tin yajamlanna getirdigi olumsuz- Türkive üniversitelerinde okuyan bir gurup hekim kendilerine haksızlık yapıl- dığını belirterek, "Çoğunlukla Avusturya'da okuyan türbanlılar, Türkiye'ye gelip rahatça mesleklerini yapabiliyorlar. AKP bizi büyük şehirlerden uzak- laştırırken kendi kadrolarını yerleştiriyor" diyor. luklan deşifre ediyor. Isimlerini he- nüz açıklamak istemeyen hekimler, mecburi hizmeti "köfefik" olarak ni- telendirirken, mecburi hizmet yap- mayan hekimlerin diplomalannın Sağlık Bakanlığı'nda tutulmasının doktorlan mesleklerini yapamaz ha- le getirdiğini ifade ediyorlar. He- kimler, "Diplomalanmız yok_ uz- manbk belgelerimiz de yok. Biz dip- lomalanmızı Sağhk Bakanlıgrndan yazıh olarak talep ettik anıa.. yazılı olarak da verimıeyeceği beUrtikU" diye konuştular. Hekimler, tıp fa- kültesi, tıpta uzmanlık ve yan dal uzmanlığı eğitimlerinin ardından ol- mak üzere toplam 3 kez mecburi hizmet nedeniyle, Sağlık Bakanlı- ğı'nın atadığı hastanelere gıdıyor. 'Parasıyla okuyanlara haksızlık yapıhyor' 300-600 gün arasında değişen mecburi hizmetini yapmayan he- kimler ise bu görevlerini tamamla- madan diplomalannı Sağlık Bakan- hğı 'ndan alamıyor. Yurtdışında oku- yanlann mecburi hizmetten muaf tutulmasını eleştiren hekimler ya- saya yönelik eleştirilerini şöyle sür- dürdüler: "Biz de kendi paramrda okuduk. Hatta, sadece özel okullar- da okuyup üp fakültesini de özel iini- versetedebitiraılervar.Avrıcaçoğun- lukla türbanblanıı Avusturya'da eği- timkrini tamamlayıpTürkiye'de ça- hşmaya başladıklannı düşünürsek, AKFnin bizibüvük şehirlerden uzak- laştınrken kendi kadrolarını da yer- leştirdiğini görüyonız, bu bize yapı- lan büyük haksıznk." Mecbun hizmet uygulamasının diğer ülkelerde 19601ı yıllarda kal- dınldığını anımsatan hekimler, mec- bun hizmetin kaldınlması için Av- rupa tnsan Haklan Mahkemesi'ne başvurmak ve "Türldye'yi AB'yeşi- kâyet etmek istemediklerini" dile getirerek gerekirse, Uluslararası Ça- lışma Orgütü'ne (ILO) başvuracak- lannı belirttiler. Istanbul Tabip Odası Yönetim Kurulu Cyesi Dr. GürayKıbç da, ya- sa ile sözleşmeli hekim alımının da korunduğunu belirterek sözleşme- li olarak giden hekimlere iki buçuk kat para ödendiğini, böylece, söz- leşmeli uygulamasının yine özen- dirildiğini söyledi. TTB AKP SAĞLIĞITİCARİLEŞTİRDİ 'Sagbk, sermayeye teslim' ZEYNEP ŞAHİN ANKARA-TürkTa- biplen Bırliği (TTB), AKP hükümetinin ikti- dara geldiği günden iti- baren ortaya koyduğu uygulamalarla sağlığı tıcanleştirdiğıni bildir- di. Bırlik, aile hekimlı- ği ve sözleşmeli perso- nel çalıştınlmasının sağ- lıkta "talu-ibata" yol aç- tığuıa dikkat çekerken, Sağlık Bakanı Recep Akdağ'ın göreve geldi- ğinde "maalesef" ve "olumsuz" sözleriyle değerlendirdiği zorunlu ^azmet uygulamasını da daha sonra yine kendi- sinin hayata geçirdiğinin altını çizdi. TTBrapor hazırladı TTB tarafindan AKP hükümetinin gende bı- raktığı 3 yıl boyunca sağlık alanındakı uygu- lamalannın ve bu doğ- rultuda çözüm bekle- yen sorunlann değer- lendirildigi bır rapor ha- zırlandı. Sağlık hızmet- lerine genel bütçeden ayrılması gereken pa- yın "dramatikbirşekil- de" azaldığını belirten TTB, "Sigorta, cepten ödeme ve katkı pa>ı adı alöndaki uygulamalar- la parası olana parası kadar sağlık anlayışı ya- sal hale getirilmek isten- mektedir" vurgusunu yaptı. Sağlık Bakanlı- ğı'nın ortaya koyduğu icraatlann, özelleştir- meyi de beraberinde ge- tırdığine işaretedilerek, kamuya ait hastanele- nn ışletmeye dönüştü- riilmeye çalışıldığı ifa- de edildi. TTB raporun- da, "Sağhk Bakanı Ak- dağ arük 'hastaneleri- mız' aduukuDanmryor. Onun yerine" 10 trilyon, 30 tnlyon, 130 tnlyona kadar cirosu olan ışlet- melenmiz var. Bu işlet- melerin yöneticılennın (eski adıyla başhekim- lerimiz) ikinci bır ışle- ri olmaması bir zonın- luluktur, bu kadar ciro başka türlü yönetıle- mez' şeklindeaçıklama- laryapıyor" denıldı Hekimlere zorunlu hizmet getirılmesini Sağlık Bakanı Akdağ'ın icraatlanndaki "tutar- hk örneğü" olarak de- ğerlendıren TTB, Ak- dağ'ın2003yılında"Şu anda Türk hekünleri- nin üzerinde maalesef son derece olumsuz bir uygulama olarak süren zorunlu hizmeti kaldı- nyoruz. Ben de mecbu- ri hizmet yapüm. ama bu iki sözcuğün nasl bir araya gctirildiğine hâlâ şaşıyorum. Kavramsal olarak da son derece mahzurlu gördüğüm bir ifade ve uygulama- dır. Bunu kaktanyoruz" dedığıni anımsattı. TTB, Bakan Akdağ'ın 2005 yılında ise "Şart- lar çerçevesinde devlet hizmeti yükümlülüğü- nü yeniden gündemege- tirdik" açıklaması ıle uygulamayı yeniden başlattığını kaydetti. AKP hükümetinin, ic- raatlan ile sağlık alanı- nı ticarileştirerek ser- mayeye teslim ettiğinin altını çizen TTB, "Sağ- lıkta tahribat artarak sürüyor.3yılyeter'' vur- gusu yaptı. Prof. Dr. Murat Tuncer, anne sütünden bebeklere A1DS, Hepatit B de dahil olmak üzere enfeksiyon geçmediğini ifade etti. Türk Pediatri Birliği Derneği Başkanı Prof. Dr. Murat Tuncer: AIDS'li anneler de emzirBbilirANKARA (ANKA) - Prof. Dr. MuratTuncer, anne sütünden be- beğe Hepatit B, AIDS de dahil hiçbir enfeksiyonun bulaşmadı- ğını söyledi. Türk Pediatri Birliği Derneği Başkanı Prof. Dr. Murat Tuncer, annelerin doğumun ardından ilk 6 ay boyunca emzirmekten vaz- geçmemesi gerektiğini belirte- rek bu sürenin bitiminde bebeği başka yemeklere alıştırmak için meyve ve sebze takviyesi yapıl- ması gerektiğini kaydetti. Anne sütünün bebeklerin ihti- yaç duyduğu tüm vıtamin ve mi- nerallere sahip olduğunu kayde- den Tuncer, bunun dışında kutu mama kullanımını ailelere öner- mediklerinin altını çizdi. Anne- lenn, geçırdiklen rahatsızlıklan sütleriyle bebeklerine geçırmedik- lennı belirten Prof. Dr. Tuncer, bu- na örnek olarak Çernobü'de do- ğum yapan anneleri gösterdi. Ya- şanan nükleer santral faciasınnı ardından radyasyona maruz ka- lan bebeklerin anne sütüyle kur- tulduğımun tespit edildığıni be- lirten Tuncer, inek sütü ile bes- lenen bebeklerde ise radyasyon görüldüğünü vurguladı. Anne sütünden bebeklere AIDS, Hepatit B de dahil olmak üzere enfeksiyon geçmediğini ifade eden Tuncer. buna karşın saç boyası, sıgara gıbi kımyasal mad- delerin bebek sağlığı üzerinde olumsuz etkıler yaptığını söyle- di. Prof. Dr. Tuncer, annelere 6'ncı ayla birlıkte anne sütünün yanı sıra meyvelere tek tek geçil- mesi tavsiyesinde bulundu. Ön- celikle elma, armut gibi meyve- lerin pürelerirun yedirilmesi ge- rektiğini belirten Tuncer, alıştıra alıştıra bu meyvelerin yoğurt, piş- miş yumurta sansı, tahıl mama- sıvla desteklenmesini istedi. Afhka hâlâ en çok etkilenen bölge PARİS (AA) - Dünyadakı HI\' taşıyıcısı ve AIDS hastası savnsının üçte ikisinin bulunduğu Afrika kı- tası, hastahğın bedelini en ağır ödeyen bölge olma- ya devam ediyor. BM AJDS'lemücadeleörgü- tünün (UNAIDS) 2005 raponma göre, HIV ta- şıyan kadınlann yüzde 77'sinin yaşadığı Afri- bulunduğu ülkeler sıralamasuıda Güney Afrika en az 6.2 milyon kişiyle birinci, Nijerya 3.2 ile üçün- cü sırada bulunuyor. Afrika dışındaki Hindistan ise 3.6 ıle ikıncı sırada yer alıyor. Kenya, Uganda ve Zimbabvede yetişkinler arasuıda enfekte olanlann oranında azalrna gö- ka'dabuyıl 3.2milyonAfrikalıenfeksiyonkap- \ V / nildüğü belirtilen raporda, Afnka'nın orta ke- tı ve 2.4 milyon Afrikalı AIDS nedeniyle öldü. \Y / siminde. enfeksiyon düzeyinin istisnai olarak Raporda, dünya nüfusunun voizde 10'undan faz- / J\ >'üksek se\Tetmeye devam ettığı belırtılıyor. Bost- lasının yaşadığı Sahra altındaki bölgedekilerın / / \ wana, Lesotho, Namibya ve Swaziland gibi ül- yüzde 60'tan fazlasının HI\r taşıdığı belırtil- / r\ / kelerde hamile kadınlar arasında hastahğın yay- di. HTV'taşıyıcısı 17.5 milyonkadının 13.5 mıl- \ / gınhğı yüzde 30"dan fazla kaydedilirken, 199O'lı yonunun Afrikalı olduğunun altı çızılen rapor- V yıllarda hastahğın zirveye çıktığı Uganda'da ise en- da, AIDS'in bu btadaki 5 yaşın altındaki çocuk feksiyon savısı düzenli olarak genliyor. Ancak ra- ölümlerinin en önemlı nedenlerinden bin olduğu porda, önlemler arthnlmazsa bu gelişmenin devam kaydedildi. Rapora göre, en çok HTV taşıyıcısının etmeyebileceği uyansında bulunuluyor. Prof. Dr. COŞKUN ÖZDEMİR B u sayfada sizlere sağlık, hasta- hklarta ilgili bilgiler, yeni geliş- meler, yeni buluşlaraktanlıyor... Sayfayı hazırlayanlar okuyucuya en doğruengüvenılirvebilimselliğinden kuşku duyulmayacak bilgileri ulaştır- ma konusundatitizleniyoriar. Abartma- lara, soylentilere yer verilmiyor. Bilim- sel olarak, bilimsel yöntemlerie, doğ- ruluğu kanıtlanmamış tedavi iddiala- nnı burada tartışmaya açıyor ve sor- guluyoruz. Örneğin: Magnetik yatağın ölü hücreleri canlandırması, akupunk- turun genetik hastalıklarda iyilik sağ- laması ve benzeri iddiaları... Hiç kuş- kusuz Cumhuriyet gazetesine yakı- şan tavır budur. Tıpta son on yıllarda büyük büyük buluşlar, büyük ilertemeler gerçekleş- tı. Tanı ve tedavi olanaklan çok arttı. Amaç en doğru ve eşit bir şekilde bu olanaklan halka ulaştırmak ve onlann hizmetine sunmak olmalıdır. Ne var ki sağlık, aynı zamanda bir alışveriş ve bir tcaret alanıdır. Serbest piyasa ekono- misinde ve neoliberal politikalann ege- men olduğu, sosyal devletin geride bı- rakıldığı ortamlarda sağlıkta çok sayı- da şarlatanlık yapılıyor ve sağlık hiz- Anadolu'da Sağlık...metine talip olanlar çok yerde aldatı- lıyor ve sömürülüyorlar. Bu konuda denetım mekanizmalan yurdumuzda heralanda olduğu gibi çok yetersiz. Şar- latanlar sağlık piyasasında rahatça at oynatıyorlar. Tabıp odalannın yetkileri çok sınıriı. Yazık ki malpractice (hata- lı nekimlik uygulamalan) buna engel ola- mayacaktır. Hekim olmayan o kadar çok tedavi sunucusu var ki... Halka sunulan sağlık hizmetinin ye- tersizliğinden ve yanlışlığından çok daha önemli ve öncelikli olan, bence, halkın bu hizmeti doğrusu ve yanlışı ile alıp kullanmaktaki yetersizliği ve bilinçsizliğidir. Sağlık hizmetlerini iyi- leştirmek düşünülürken bu unsurun dikkate alınmaması büyük eksiklik olur. Bu gerçeği Anadolu'ya açılma fırsatını bulduğum zaman daha iyi an- lıyor, algılıyorum. Cumhuriyet gaze- tesinin değerli yazar arkadaşlarımla birlikte iki günü Gaziantep'te geçir- dik. Çok güzel çok umut verici bir ge- zi oldu. Ben bir de doğduğum şehre doğru uzandım. Çocukluğumda yaz aylarında yüzdüğüm o güzelim gölle- ri bir kez daha ziyaret ettım. Ee.. çiğ- köftenin hası da ancak orada yenir biliyorsunuz. Sağlıkla ilgili bu iki ilimiz CAntep ve Ş.Urfa'da edindiğim izlenimler önce- kilerle birlikte Şöyle: Halka sunulan sürü ile uydurma tedavi var. Ama be- nim ortalama 4 yıl eğitim görmüş po- litikacılanmız sayesinde aydınlanma- dan uzak kalmış, dogmalara tutun- muş halkım bunu anlamıyor ve he- men pesinden gidiyor bu uydurmala- rın. Buna karşılık çoğunlukla kendisi- ne verilen doğru düzgün, bilime uygun tedaviyi de izleyemiyor ve uygulaya- mıyor. • I ddia ediyorum yüzde 90-95 yurtta- şımız tansiyonunu gerektiği gibi kontrol altında tutamıyor. Bunu ba- şaramıyor. Tansiyon hastalığında ol- duğu gibi şeker hastalığında, epilep- side ve benzerlerinde ilacın sürekli kullanılması gerektiğini bilemiyor. Bü- yük bir kolaylıkla aldatılıyor. Bilimsel düşünceye, bilimsel mantığa o kadar uzak ki... N e rastlantı.. CAntep'te öğrencim genç profesör Munife Neyalin in yönetimindeki Kas Hastalık- lan Derneği G.Antep şubesi'nin üye- leri ve hastalan ile konuşurken ve ak- raba evliliklerinin genetik hastalıklar olasılığını arttırdığını söylerken birdin- leyici, "HepimizAdem Baba'dangel- miyormuyuz hocam^"deyıverdi. Şute- sadüfe bakın.. Milli Eğitim Bakanımız Hüseyin Çelik de akrabalarını kayır- dığı ileri sürüldüğünde aynı gerekçe- yi söylüyor. Ne diyelim.. vatandaş-po- litikacı buluşması mı sayalım bunu? Her yerde bir kök hücre söylentisine, riva- yetlerine rastlıyorum. Yapılıyor mu ger- çekten.. açık mı kapalı mı? Izin alına- rak mi? Etik kurullardan geçerek mi? G.Antep'te çok konuşuluyor kök hüc- re. Hollanda'da kurulmuş olan bir şir- ketin şubesi varmış orada ve bır özel hastane onlarla ışbirliği yapıyormuş. Türkiye'nin saygın bilim insanlan "Kök hücre çalışmalan büyük bir umuttur, ancak beyin, omurilik, sinir ve kas hastalıklarında klinik kullanım aşama- sına gelinme. niştir. Bu türuygulama- laryasadışı sayılmalıdır" deyip dursun- lar; birileri yasalan ve kurallan delerek büyük bir cüretkârlıkla uygulamalara glrişiyorlar anlaşılan. Işte bir Güneydoğu seyahati esin- lenmesi ile sağlık sorunlanmızın benim çok önem verdiğim, öncelik verdiğim biryönünedokunmayıdenedim. Hal- ka adam gibi.. akla, bilime dayanan; dogmalardan ve hurafelerden, kör inançlardan arındınlmış bir eğitim ve- rilmesi yalnız sağlık için değil her şey için ne kadar büyük bir önem ve ön- celik taşıyor. Türkiye'yi yönetenlerin baş hedefi, en önde gelen planı bu olma- lı değil mi? __ Bitirirken, Gaziantep'te üniversitede Özal'ın değil Atatürk'ün çocuklan ile karşılaştığıma ne kadar sevindiysem, doğduğum şehirde kamu sağlık kuru- luşlarında türbanlı sağlıkçılann saçını özgürce açıkta bırakanlara yönelik bas- kılanna ve bunu sürdürebilmelerine de o kadar üzüldüm. Hey gidi Urfa.. sen 'Şanlt' unvanını almadan çokyıllarön- ce nasıl bir uygar görüntü içinde idin ben onu çok iyi bilenlerdenim. Ata- türk'ü unutanları, onu unutturanları, onun devrimine ihanet edenleri yüreğimin bütün gücü ile lanetliyorum. coskunozisuperonline.com DUZYAZI ORHAN BİRGİT Kuyuya Atılan Taş Örneği Başbakan'ın, bir ulema edasıyla açtığı üst kimlik- att kimlik tartışması, anayasanın 66. maddesine yo- rum getirme uğraşları ile ve tüm hızıyla sürüyor. Dün de Hasan Cemal, bu tartışmaya Hakkâri Belediye Başkanı Metin Tekçe'nin bu konudaki açıklamasını gerekçe olarak kullanarak katılıyordu. Belediye Başkanı, Türk olmadığını ve Türk kelime- siyle nitelendirilmek istemediğini söylemiş; ama ar- dından da şunlan eklemiş: "Ben Kürt'üm ve Türkiyeliliğimle gurur duyuyo- rum. Çünkü Türk değilim. Kürt'üm. Bu bakımdan Başbakan Erdoğan'ın üst kimlik, alt kimlik tartışma- sı yapması çok önemli ve olumludur..." (Radikal 28.7 7.05 NeşeDüzel) Hasan, okurlanna sesleniyor "Sorun kendi kendinize" diyor, "kardeşim ben Kürt'üm, Türk değilim dryene ne yapacaksınız?" Kendi adıma söyleyeyim Metin Tekçe'ye ve ken- disi gibi düşünenler, anayasanın okuduklarını tahmin ettiğim 66. maddesinden yola çıktıklarını sanıyorum. Söz konusu madde TürkDevleti'ne vatandaşlık ba- ğı ile bağlı olan herkes Türktür... Vatandaşlık, kanu- nun gösterdiği şartlarda kazanılır ve ancak kanunda belirtilen hallerde kaybedilir. Hiçbir Türk, vatanabağ- lılıkla bağdaşmayan bir eylemde bulunmadıkça va- tandaşlıktan çıkarılamaz.." demiyor mu? Oradaki "herkes Türktür" sözü, bir "soy"u amaçlamıyor ki. Tam aksine, Anayasa Mahkemesi'nin de, 66. mad- deyle ilgili olarak HADEP'in kapatılması ile ilgili kara- nnın gerekçesinde vurguladığı gibi, "Anayasamız, Türk Devieti'ne vatandaşlık bağı ile bağlı olan herkesi Türk sayan biıieştirici ve bütünleştirici bir milliyetçilik anlayışına sahiptir. Devletin ülke- si ve milletiyie bölünmez bütünlüğü, bu çağdaş milliyetçilik anlayışının belirgin niteliklerinden bi- rini oluşturmaktadır.. Bu bağlamda, anayasaya göre Türk Devleti'ne vatandaşlık bağı ile bağlı olan herkesin, hangi etnik gruptan olursa olsun, Türk sayılması onun etnik kimliğini inkâr etmek anlamında değil, devtetine, Türk Devleti' ulusuna 'Türk Ulusu' ve ülkesine Türk Vatanı' denen ve top- lum yapısında çeşitJi etnik gruplar bulunan ülke- de, bütün vatandaşlar arasında eşrtliğin sağlan- ması ve çoğunluk içinde bulunan etnik gruplann azınlığa düşmesini önleme amacına yöneliktir." Katı ve şoven amaçlı olmayan bir tanım 66. madde, ilk bakıştabaalannca kab ve şoven amaç- lı olarak yazılmış sanılabilir. Ancak Anayasa Mahke- mesi'nin 13 Mart 2003'te sözünü ettiğim dava için aldığı karann gerekçesinde getirdigi yorum, o sanının bir vehim olduğunu ortaya koyacak kadar açıktır. Mahkeme, etnik gruplardan söz ediyor ve bazılannın o çok iştahlı bir biçimde isimlendirmeye çalıştklan "mo- zaik" deyimine, iki yıl önceki karan ile saydamlık ge- tiriyor. O etnik gruplardan bazılannın, bir ya da birka- çı karşısında "azınlığa düşmesini önleme ama- cı"nı, 66. maddenin üstlendiğinin altı çiziliyor. Aynı kararda, farklı kökenden gelen vatandaşlann Türkiye'nin her yerinde yaşama, eğitim ve medeni haklar yanında, seçme ve seçilme hakkından yarar- lanmalan, istek ve başanlanna göre her işte çalışma- lannın da güvence altına alındığı vurgulanmıştır. Sözün özü, kendisinin Türk değil Kürt olduğunu üstüne basarak söyleyen Metin Tekçe, belediye baş- kanlığı seçimlerinde aday olmuş, yanşmış ve kazan- mıştır. Binlerce Metin Tekçe, asker ve sivil bürokrasi- de onuria görev yapmıştır. Rahmetli Orgeneral Pasin- ler, bir özel sohbetinde o etnik yapısının, apoletleri- ne taktığı yıldızlan etkilemediğini bir özel sohbetinde bana nakletmiştir. Kürk kökenli milletvekiline, baka- na, başbakana, TBMM Başkanı'na, dahası Cumhur- başkanına kimse alt kimlik, üst kimlik sorgulama- sı yapmamıştır. Ta ki, AB'nin nevzuhur kriterieri bir sınav sorusu ola- rak Türkiye'nin önüne konulana kadar.. Kopyadan medet uman öğrenciler gibi.. Başbakan ve arkadaşlan, o sınav sorulannı görün- ce, zamanında çalışmadıklan derslerini, yani ortaöğ- renim sıralannda öğretilen vatandaşlık bilgisi dersle- rinden başlayarak yükseköğrenimde okutulan siya- set bilim, toplum bilim, anayasa gibi konulardaki boş- luğu, kopya ile doldurmaya kalkışıyorlar. Birisi, anayasal vatandaşlık kerametini mi savunmuş? Ne olduğunu anlamadan aldıklan repliği tekrarlamak en kestirme çözüm geliyor. AB ülkelerinin hiçbirisinde, bu anlamda kınlacak fincan olmadığını bile henüz bilemiyorlar. Oysa Erdoğan'ın açtığı şemsiyenin altına sığına- rak sorunu tartışma konusu yapanlar, iki unsuriu mil- let oluşumundan yola çıkarak üniter devlet yerine fe- derasyona doğru yol almak için zemin ve zaman yok- luyoriar. Anayasanın 3. maddesinin değiştirilmesi ge- rekliliğini gündeme getirmeye kalkışıyoriar. Başbakan, azıcık zaman ayınp bu konularda mürekkep yalamaya başlasa.. Faks: 0 212 677 08 21 obirgit(â e-kolay.net Alicia Keys ile Bono Afrikalı çocuklar için birlikte söyleyecekler NEVVYORK(AA) - Müzik dünyasının ün- lü yıldızlan Alicia Keys ile Bono, Afrika'daki AJDS kurbanı çocuk- lar yaranna "Don'tGi- ve Lp (Africa)" (Tes- lim Olma Afrika) adlı şarkıyı birlikte seslen- direcek. Ünlü çiftin 3 Ka- sım'da New York ken- tinde birlikte seslendi- recekleri şarkınm tüm gelirleri,ATDSveHTV virüsünden etkilenen ailelere ilaç sağlayan "Keep Child Alive" (Çocuklan Canh Tut) adlı yardun kuruluşu- na bağışlanacak. Keys'in New York kentinde sahnede ses- lendireceği şariaya Bo- no uydu aracılığıyla eş- lik edecek. Keep Child Alive ad- lı yardım kuruluşunun küresel büyükelçisi olan Keys, yayımladı- ğı açıklamada, "Buşar- kıyıveBono'yuçokse- viyonım. Bono'nun Af- rika için yaptıklanna ve diim ada ha\ır işle- mek amacıyla ünün- den yararlanma tarzı- na saygı du> uyorum. Umanm ha>ı aüm bo- \Tinca onun yapükla- rmm yansuu \ apabili- rim" dedi. Orijinali ilk kez Peter Gabriel ile Kate Bush tarafindan 1986'da seslendirilen şarkıya müzik sever- ler, iİunes adlı inter- net sitesinden gelecek hafta sah gününden iti- baren ulaşabilecek.
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle